WE HAD TIME-TONY STARK [TAMAM...

By padfootbitch

42K 2.7K 221

Carmen Johansson, talihsiz bir kaza sonucu hafızasını yitirir. [tony stark x female!oc] More

we had time.
𝘤𝘩𝘢𝘱𝘵𝘦𝘳 𝘰𝘯𝘦
𝘤𝘩𝘢𝘱𝘵𝘦𝘳 𝘵𝘸𝘰
𝘤𝘩𝘢𝘱𝘵𝘦𝘳 𝘵𝘩𝘳𝘦𝘦
𝘤𝘩𝘢𝘱𝘵𝘦𝘳 𝘧𝘰𝘶𝘳
𝘤𝘩𝘢𝘱𝘵𝘦𝘳 𝘧𝘪𝘷𝘦
𝘤𝘩𝘢𝘱𝘵𝘦𝘳 𝘴𝘪𝘹
𝘤𝘩𝘢𝘱𝘵𝘦𝘳 𝘴𝘦𝘷𝘦𝘯
𝘤𝘩𝘢𝘱𝘵𝘦𝘳 𝘦𝘪𝘨𝘩𝘵
𝘤𝘩𝘢𝘱𝘵𝘦𝘳 𝘯𝘪𝘯𝘦
𝘤𝘩𝘢𝘱𝘵𝘦𝘳 𝘵𝘦𝘯
𝘤𝘩𝘢𝘱𝘵𝘦𝘳 𝘦𝘭𝘦𝘷𝘦𝘯
𝘤𝘩𝘢𝘱𝘵𝘦𝘳 𝘵𝘸𝘦𝘭𝘷𝘦
𝘤𝘩𝘢𝘱𝘵𝘦𝘳 𝘧𝘰𝘶𝘳𝘵𝘦𝘦𝘯
𝘤𝘩𝘢𝘱𝘵𝘦𝘳 𝘧𝘪𝘧𝘵𝘦𝘦𝘯
𝘤𝘩𝘢𝘱𝘵𝘦𝘳 𝘴𝘪𝘹𝘵𝘦𝘦𝘯 | 𝗳𝗶𝗻𝗮𝗹
𝘩𝘰𝘸 𝘥𝘰 𝘸𝘦 𝘮𝘦𝘵?

𝘤𝘩𝘢𝘱𝘵𝘦𝘳 𝘵𝘩𝘪𝘳𝘵𝘦𝘦𝘯

997 77 2
By padfootbitch

GENÇ KADIN, üzerindeki cekedi düzelterek Direktör Fury'nin odasına yürürken olabildiğince sakin kalmaya çabalıyordu.

Her ne kadar bir aydan uzun süredir bu sırrı kendine saklıyor olsa da onun da kendince sınırları vardı ve o sınırlar Fury'nin kendisinden şüphelenmeye başladığını anladığında aşılmıştı bile.

Onun şüphelendiğini zaten biliyordu, neredeyse her gün arayarak durum raporu istemesi normal değildi, Carmen gibi o da bir şeylerin farkındaydı ve daha fazla saklamaması için elinden geleni yapacaktı.

Carmen önünde durduğu kapıda gerginliğini atmaya çalışarak derin bir nefes aldı. Parmaklarını cekedinin düğmelerinden çekip kapının kulpunu kavrarken söyleyeceği iki kelime de olsa çoktan kafasında şekillenmeye başlamıştı bile.

İzin istemeye gerek duymadan içeri girip deri koltukta oturan adamın karşısına dikildi, cebine koyduğu küçük zarfı ona uzatırken adamın gözleri her hareketini dikkatle inceliyor, herhangibir şey yakalamak için bir saniye bile üzerinden ayrılmıyordu.

"Son bir haftanın bütün raporu burada." Nick Fury, ona alttan bir bakış atarken zarfı eline alıp içindeki flaşı çıkardı. Belleği masanın üzerine bırakırken ayağa kalktı ve yavaş denilebilecek adımlarla masanın arkasında duran kadına doğru yürüdü.

"Kayıtlara geçmeyen bir şey var mı?" Carmen kendinden emin bir şekilde başını iki yana sallarken yumruğunu sıkmamak için fazladan çaba harcaması gerekti, tahmin edildiği gibi adamın gözleri önce parmaklarına sonra gözlerine kaydı. Söylediklerinin doğruluğunu teyit etmek istercesine mavi irislerinin tam içine bakıyordu.

"Gidebilirsin Ajan." Kısa ama Carmen'e saatler gibi gelen sessizliği bozdu ve kadının hafif bir baş onayıyla kapıdan çıkıp gitmesini izledi.

Carmen kapıdan çıkar çıkmaz tuttuğu nefesini bıraktı, an itibariyle Fury'nin kendisiyle ekstradan ilgileneceğini biliyordu. Tüm şüpheleri kendine çekmişti bile, görevde yaptığı küçük hataları saymak bile istemiyordu. Sharon durumu aleyhine çevirmek için ona yakalanmadan her hareketini dikkatle inceliyordu. Carmen için bunun iki anlamı olabilirdi; ya onu öldürmek için zaman kolluyordu, ya da öldürtmek için.

"Evet, onu oraya bırak lütfen, hayır biraz daha sola." Tony, gözlerini bıkkınlıkla kaparken Steve'in yanına ilerleyip elindeki tabloyu aldı. Nasıl asılacağını dikkatle sarışın adama gösterip dakikalardır istediği yere asarken suratına tatmin olmuş bir gülümseme oturmuştu bile.

"Artık ortak salona çıkabilir miyiz?" Tony az önce önünde durduğu masanın üzerine geri dönerken başını olumsuz anlamda salladı.

"Burada kalacağım demiştim, sen tabloyu o yüzden mi asmaya çalışıyordun? Bilgin olsun, buna rüşvet denir. Hoş değil." Steve omuzları düşmüş bir şekilde yanına ilerlerken bir anlığına bu kadar yıldır arkadaşlıklarını sürdürebilmiş olmalarına hayret etti.

"Burası benim mekanım, sizinkine ihtiyacım yok. Gidin eğlenin."

"Partiler sensiz olmaz sanıyordum?" Tony, Steve'in tek kaşını kaldırarak sorduğu soruya karşılık güldü.

"Evet, öyle. Ama bu bir parti değil, aile yemeğinden farksız. Aile yemekleri sıkıcı olur. Ayrıca her gün berabersiniz zaten bir de dışarıda mı buluşacaksınız?"

"Kendine biraz zaman ayırmalısın." Tony önündeki mavi hologramı işaret ederken bir yandan da gözünü yazılardan ayırmamaya çalışıyordu.

"Bu benim kendime ayırdığım zaman Yüzbaşı. Ve sen şu an onu suistimal ediyorsun."

"Gelmek istemediğine emin misin?" Tony elindeki metal parçayla Steve'e döndü ve ona sert ama pek de gerçekçi olmayan bir bakış attı.

"Eğer bir kez daha bunu sorarsan seni kovmak zorunda kalacağım." Steve son umudunu da yitirdiğini anlayınca ona iyi akşamlar dileyip laboratuvardan dışarı çıktı.

Tony birkaç dakika daha önündeki hologramla uğraşıp sandalyesine oturdu ve elini aşağı doğru indirip hologramı kapadı. Son birkaç gündür aynı yere tıkılıp kaldığından Steve'in son şansını denemek istediğini biliyordu. Ama birilerine söz verdiği için bir süre daha aynı yalana devam etmek zorundaydı. Gerçi bu yalandan pek rahatsız olduğu söylenilemezdi, Natasha ve Clint'e çaktırmamak için ayrı bir çaba sarf ediyor olması dışında kendi gibi davranması yeterliydi.

Natasha, sık sorularıyla ve Jarvis'in kaydettiklerine bakarak sürekli onu rahatsız ederken kendini sıkılmış hissediyordu, o kızıl kadının sağı solu belli olmadığından iki kelimeyi bir araya getirmek bile zordu onun karşısında.

Şansına olacak ki Clint pek bunlarla ilgilenmiyordu, son zamanlarda Lauren ve doğacak çocuğunun yanında olmaya çalışıyor, kuleye arada bir önemli işler için uğruyordu.

Geriye kalanlarsa ya kendileriyle zor ilgilenecek durumdaydılar ya da durmadan çalışıyorlardı.

Tony düşünmemeye çalışırken boşluğa konuştu. "Jarvis, her şeyi kaydet. Yarın geldiğimde tekrar bakacağım." Mekanik bir ses onu onaylarken oturduğu sandalyeden kalktı ve arkadaşlarına katılmak için laboratuvardan çıktı, Steve'in dediği gibi biraz kendine zaman ayırmaya ihtiyacı vardı.


"Carmen!" Genç kadın ismini duyunca başını yaptığı işten kaldırıp kendisine seslenen Frank'a baktı. Onunla son görüşmeleri pek iyi geçmediğinden bu kadar enerjiyi fazla bulmuştu.

"Evet?" Adam birkaç adımda aralarındaki mesafeyi kapadı ve Carmen'in karşısında durdu.

"'Bir ara' diyerek verdiğin sözü hatırlıyor musun?" Carmen başını iki yana sallamamak için kendini zor tuttu. O sözü bir hafta önce vermişti ve verdiği andan itibaren pişman olmuştu, bir kez çıktığı birine ikinci şansı vermemesi gerektiğini iyi biliyordu ama adam hiçbir şey hatırlamadığını düşündüğünden evet demek zorunda kalmıştı.

"Evet, hatırlıyorum," dedi başıyla onu onaylarken, bir yandan da gülümsemeye çalışıyordu.

"Bu akşam o şansı değerlendirmeliyiz bence?" Carmen itiraz etmek istedi ama söylerkenki hevesi göz önüne alındığında bir iş arkadaşının onun yalanını yakalayabilecek olması kaçınılmaz olurdu.

T

elefonunu kaldırıp saate bakarken ondan birkaç adım uzaklaştı. "Bu akşam 7'de?" Frank başıyla onu onayladı ve kısa bir sohbetten sonra yanından ayrıldı.

Carmen'in Frank'a karşı herhangibir nefreti falan yoktu ama ilk buluşmalarının berbat geçtiğini hatırlıyordu, gerçi ertesi gün ikinci kattan yere çakılıp hafızasını yitirdiğinden Frank bunu bilmediğini düşünüyordu. Bir hafta önce karşılaştıklarında ilk buluşmalarını mükemmelcesine anlatmış olması da cabasıydı Carmen için. Fırsatçı erkeklerden pek hoşlanmazdı.

Gözlerini Frank'ın gittiği yönden çekip telefonunu aldı ve Kuleye geri dönmek için SHIELD binasından çıktı, birilerine kısa bir açıklama borçlu olacaktı.

Carmen kuleye girer girmez odasına gitti. Yapacak bir sürü işi olmasına rağmen sadece uyumak istiyordu ama saat çoktan altıya gelmişti bile.

Sıkıntılı bir nefes alıp üzerini değiştirdi ve uzun sürmeyecek bir makyaj yapıp gitmeden önce arkadaşlarını görmek için ortak salona ilerledi.

Neredeyse herkes oradaydı, klasik akşam yemeklerinden birini yemeye karar vermiş olacaklar ki pizza kutuları kola ve içkilerle birlikte ortadaki masanın üzerine yığılmıştı. Kapıdan girerken gülümsemeden edemedi, o kadar zamandır bu ortamdan uzaktı ki nasıl hissettirdiğini bile unutmuştu.

"Hey, bize katılmayacak mısın?" Carmen sol tarafta oturan Clint'e dönerek başını iki yana salladı, Tony ile göz göze gelmemek içinse ayrı bir çaba sarf ediyordu.

Saatini kontrol ederken, "Dışarıda küçük bir işim var, onu halletmem gerek. Daha sonra belki." dediğinde her zamanki gibi içgüdüsel olarak Natasha'ya döndü, beklediği gibi kızıl kadının kaşları alayla kalkmış, elindeki kolayı çoktan masaya bırakmıştı.

"Ne işi?" Carmen söyleyebileceği bir yalanı çoktan hazırlamış olduğundan hızla cevap verdi.

"Alışveriş denilebilir." Natasha inanmadığını belli edercesine başını sallarken Tony'nin gözü hala ondaydı.

"Carmen?" Carmen hafifçe gülümseyerek Bruce'a döndü, adamın gülmemek için kendini sıkar gibi bir hali vardı.

"Efendim?" Tony, onun yerine devam etti,

"On beş dakika önce bir arkadaşın geldi, bir randevunuz olduğunu söyledi. Biz de seni beklerken biraz oturup konuştuk."

"Ah, hayır."

"Kendisine sorsana." Carmen, Natasha'nın eliyle işaret ettiği yere döndüğünde arkasında kalmış olduğundan göremediği adama baktı. Frank gülümsüyor olsa da Carmen'in bakışlarını gördüğünde gülümsemesi yavaşça suratından silindi.

"Her neyse. Daha fazla oyalanmayalım biz." Carmen, Frank'ı beklemeden kimsenin suratına bakmadan odadan çıktı. Düz koridorda yürürken içinden bildiği bütün küfürleri sıralamaya başlamıştı bile.

Frank koşar adımlarla arkasından gelip kolunu tuttuğunda Carmen durdu.

"Bilmemelerini istediğini bilmiyordum, üzgünüm."

"Sorun değil." Böyle söylemiş olsa da Frank sesindeki soğukluğu hissetmediğini söyleyemezdi.

Carmen adamın durmuş olmasına aldırmadan yürümeye devam etti. "Nereye gidiyoruz?"

"Şimdi söylemesem daha iyi, bir arkadaşım önerdi ve bayılacağına emin olduğunu söyledi."

Carmen rahatsızlıkla mırıldandı, "Umarım öyledir."


Yine boş bir bölüm oldu sayılır ama diğer bölümden itibaren en başından itibaren yazmak istediklerimi yazmaya başlayacağım. Sona yaklaştık denilebilir yani.

Umarım okurken eğlenmişsinizdir!

Bölüm hakkında yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın, iyi günler!

Continue Reading

You'll Also Like

155K 16.4K 53
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
12.1M 589K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
878 52 7
𝑇𝑎 𝑘𝑖 𝑔𝑒𝑟𝑐̧𝑒𝑘 𝑎𝑠̧𝑘𝚤𝑛𝚤𝑧𝚤 𝑏𝑢𝑙𝑎𝑛𝑎 𝑘𝑎𝑑𝑎𝑟. 𝑅𝑢ℎ 𝑒𝑠̧𝑖𝑛𝑖𝑧𝑙𝑒 𝑔𝑜̈𝑧 𝑔𝑜̈𝑧𝑒 𝑔𝑒𝑙𝑒𝑛𝑒.𝑘𝑎𝑑𝑎𝑟 𝐻𝑒𝑟𝑠̧𝑒𝑦�...
582K 63.7K 36
[omegaverse] Delta Taehyung'un aylarca beklediği Vita'sı, şimdilerde nefret ettiği eski en yakın arkadaşı Jeon Jeongguk çıkar |SemeTae| for @yoongii...