Creatures of the Night ◈ the...

By adelaidediyebiri

114K 12K 19.5K

Büyücüler dünyası en karanlık günlerine doğru giderken karanlığın ortasında yükselecek olan dehşet herkesin... More

0.0 | kont dracula
karakterler | creatures of night
0.1 | ani teklif
0.2 | hogwarts'ta sıradan bir gün
0.3 | dolunay'da bir gece
0.4 | tehlikeli bir ısırık
0.5 | sirius black ve değişim
0.6 | arkadaşlar ve aile
0.7 | sen...
0.8 | leona dracula
0.9 | normalleşme çabaları
1.0 | james potter çuvallıyor
1.1 | slytherin maçı
1.2 | keyifli bir sabah kahvaltısı
1.3 | leona çapulcular ile tanışıyor
1.4 | keyifsiz bir sabah kahvaltısı
1.5 | tehditler ve teklifler
1.6 | prior'un ürkütücü kuzeni
1.7 | kostüm alışverişi ve vampir efsanesi
1.8 | asil ve köklü dracula ailesi
1.9 | maureen'in çevirdiği işler
2.0 | cadılar bayramı partisinde
2.1 | ilk öpücük ve ilk kavga
2.2 | saklanmış gerçekler
2.3 | çılgın-jamie-planları
2.4 | gerçeklerle geçen gece
2.5 | kont dracula'nın planları
karakterler | everybody wants to rule the world 「Ⅰ」
karakterler | everybody wants to rule the world 「Ⅱ」
2.6 | sarı zarflı mektup
2.7 | gazetedeki korkunç haber
2.8 | baykuşun gizli haberi
2.9 | kazıklar
3.0 | yoldaşlık toplantısı
3.1 | dracula ailesine ziyaret
3.2 | leona dracula'nın görevi
3.3 | dracula ailesinden mektup
3.4 | şatoda tehlikeli bir gün
3.5 | gizli bir oda ve gizli bir bilgi
3.6 | olağanüstü bir düello
3.7 | dracula'nın tehditleri
3.8 | önemli bir piyon
3.9 | sinsi bir yılan
4.0 | eksik duyulan kehanet
4.1 | minik harry potter
4.2 | sır tutucu
4.3 | kırmızı gözler ve orman
4.4 | görünmezlik pelerin'i
4.5 | victoria'nın tutsağı
4.6 | fedakarlıklar ve vedalar
4.7 | en değerli varlık aile
4.8 | kanın derinliklerindeki güç
4.9 | dracula'nın son hamlesi
5.0 | buruk bir cenaze töreni
son | bu bir veda değil
「au」 karakterler | night of the nights
「au」 0.1 | keşfedilen kehanet
「au」 0.2 | istanbul'da bir gün ve uyanış
「au」 0.4 | yoldaşlık ile toplantı
「au」 0.5 | tehlikeli anlaşma
aşkı harcamanın 80 yolu

「au」 0.3 | beş yüz yıl sonra dünya

796 105 312
By adelaidediyebiri

alternatif son | 3 | beş yüz yıl sonra dünya

medya (istek parça): plevne marşı

* * *

Sirius, o kadar hızlı hayal etmişti ki gideceği yeri, septireceğini sanmıştı. Fakat dörtlü, İstanbul'un o ara sokağında belirdiklerinde kimseden acı bir çığlık çıkmadı.

"Sen ne yaptın böyle?" diye sordu, Sultan Mehmed bir adım geriye doğru gidip, etrafa bakınırken.

"Cisimlendi. Yani bir yer değiştirme büyüsü yaptı." diye açıkladı Leona nefes nefese. Adrenalini yükseldiği için heyecanlanmıştı. "Mideniz bulanıyorsa normal, çoğu kişi ilk seferinde kusar."

Fakat Mehmed'in midesi bulanır gibi bir hali yoktu. Yüksek evlerin, dip dibe durduğu ve aralarında iki kişinin ancak sığabileceği bir boşluk bıraktıkları aradaydılar. Hayret eden bakışlarla etrafı inceliyordu. Gece vakti olduğu için pek bir şey göründüğü yoktu.

"İstanbul'dayız, değil mi Sirius?" dedi Remus arkadaşına.

"Evet, evet." dedi Sirius kafa sallayarak. Büyü onu yormuştu.

"Burası İstanbul mu?" diye sordu Mehmed, duvarlara bakarken. Kırmızı renk, çirkin grafitilerin boyalarla kapatılmaya çalıştığı ara bir yerdi burası. Yer yer, minik çöpler ve sigara izmaritleri görünüyordu. Yere düzensiz taşlar dizilmişti ve yer yer aralarından çimenler fırlıyordu.

"Siz yokken dünya çok değişti. Hayallerinizin ötesinde bir şekilde şu an. Bu nedenle hazırlıklı olsanız iyi olur." dedi Leona, saygılı bir ses tonu kullanarak. Doğrusu sultanların nasıl bir yaşama sahip olduklarını biliyordu ve bunun pek demokratik olmadığını da biliyordu. Bu nedenle karşısındaki adamın peşinden gelmesini kabul ettirmek istiyorsa, ona itaat ediyormuş gibi görünmesi gerektiğinin farkındaydı.

"Şimdi İngiltere'ye dönmemiz gerekiyor. Türk büyücüler peşimizden geleceklerdir." dedi Remus dikkatleri üstüne çekmek için boğazını temizledikten sonra.

"Bunun için uzun bir sefer yapmamız gerekiyor. İlk öncelikle temiz kıyafetler getirmelisiniz. Üstüm başım hareket edemeyecek kadar kirli bir halde. Daha sonra erzak toplamaya başlayabiliriz." dedi Mehmed, emreden bir sesle.

"Pardon, biz mi temiz kıyafet getireceğiz?" dedi Sirius tek kaşını kaldırıp, hoşuna gitmediğini belirten bir sesle.

"Evet." dedi tekdüze bir sesle Mehmed.

Sirius, karşı çıkmak için ağzını açmıştı ki Leona onun karnına dirseğini geçirdi. Sirius'un nefesi kesilirken, Leona tatlı bir tonda Remus'a döndü. "Remus, neden Sultan Mehmed için kıyafet alıp gelmiyorsun Sirius ile. Bu şekilde dışarı çıkmak gereksiz dikkat çekecektir."

Sirius, söylene söylene geriye doğru çekilirken Remus, tamam anlamında kafa salladı. "Benimle gel Sirius. Siz de buradan ayrılmayın. Hemen caddeye inip geleceğiz."

"Tamam." dedi Leona ve Remus ile Sirius, aradan çıkışa doğru yürürken Sultan Mehmed'e döndü.

"Efendim, sizin ölümünüzden beş yüz yıl geçtiği için dünyada çok fazla değişiklikler oldu." diye açıklamaya başladı.

"Anlat bakalım, neler değişmiş?"

Leona nereden başlayacağını kestiremeyince sadece onları ilgilendiren kısımlardan bahsetmeye karar verdi. "İlk öncelikle erzağa ihtiyacımız olmayacak. İngiltere'ye uçarak gideceğiz. Daha doğrusu uçakla gideceğiz. Beş saat içinde orada oluruz."

"Beş saat mi?" dedi hayretle Sultan Mehmed. "Bu nasıl bir büyü?"

"Şey, aslında bu büyü değil. Teknoloji." dedi Leona, sırıtmasını engelleyemeden. "İnsanlık yeni bir çağa girdi artık, efendim. Size kelimelerle anlatamayacağım kadar farklı bir çağdayız."

"Tahmin edebiliyorum." dedi Mehmed, kısa sakalını ovuştururken. Gözlerinde düşünceli bakışlar vardı. Sanki ben nereye düştüm böyle, diyordu.

"Dracula hakkında olan konuşmamız yarım kalmıştı." dedi Leona, kısa bir sessizlikten sonra. Sultan Mehmed'in kahverengi gözleri, karanlık duvardan kendisine döndü.

"Evet." dedi kafa sallayarak. "Fakat bundan önce sen anlatmalısın, nasıl döndüğünü ve neler olduğunu."

Leona derin bir nefes aldı. "Dracula, son birkaç yüzyıldır, ölümsüz bir vampir olarak biliniyordu insanlar tarafından. Bir efsane, bir uydurma sanılıyordu. Ancak, bu yaz kendisi İngiltere'de yüzünü gösterdi. İngiltere'de, büyücüler arasından birine açık açık meydan okudu. Daha sonra ise vampirleri ile birlikte saldırmaya başladı. Meydan okuduğu kişi aslında bir terörist ve bir anlamda ona saldırması, büyücü halkı için iyi oldu diyebilirim. Ancak durmuyor ve o teröristi devirdiğinde, sıradaki hedefi masum büyücüler olacak."

"Peki nasıl oldu da İngiliz büyücüleri benim ruhumu Ölüm'den çağırmayı akıl etti?" dedi Sultan gözlerini, Leona'dan ayırmadan.

"Bundan beş yüz yıl kadar önce, Dracula'nın zamanında yaşamış olan büyük-büyük babamın notlarını buldum. Kendisi Transilvanya kontlarından biriydi." diye açıklamaya başladı Leona. Mehmed'e, Dracula ile de akraba olduğu ayrıntısını asla söylemek istemiyordu.

"Büyükbabanının ismi neydi?" dedi Mehmed. "Transilvanya bölgesi benim kontrolümde olduğu için ismini hatırlayacağımı düşünüyorum."

"Leonard Putere." diye cevapladı Leona.

Mehmed'in gözleri kısıldı fakat sonra gevşedi. "Evet, hatırlıyorum onu. Kendisi ile daha önce görüşme imkanım olmasa da, bölgesi hakkında mektuplaştığımızı biliyorum. Güvenilir ve zeki bir yöneticiydi."

Bu ayrıntı, Leona'yı gülümsetti. "Gurur verici gerçekten." dedi.

"Sorumu cevaplayacak mısın?" diye sordu Mehmed, gülümseyerek dalmış olan Leona'ya.

"Pardon-" dedi Leona toparlanarak. "Büyük-büyük babam onun zamanında yaşadığı için Dracula hakkında bilgi edinebileceğimi düşündüm. Şans eseri, onun notlarından birini ele geçirdim. Bir kehanet yazıyordu ve kehanetin sizi işaret ettiğini düşündük."

Daha sonra kehanetin sözlerini söyledi.

"Zeki birisisin, Leona." dedi Mehmed, onaylayan bakışlarla Leona'ya bakarak. Gözlerindeki bilge parıltıları görebiliyordu Leona. Bunu daha önce çok az insanın gözlerinde görmüştü. "Çıkarımın çok yerinde olmuş. Pekala, İngiltere'deki büyücülerden bahset şimdi."

Leona, Voldemort'un mücadelesini ve Yoldaşlık'ı kısa bir şekilde özet geçti. Bu sırada Sirius ve Remus koşa koşa gelmişlerdi.

"En yakın mağazadan bulabildiğimiz kıyafetleri aldık." dedi Sirius, poşeti Mehmed'e uzatırken. Sultan Mehmed, poşete garip garip bakarak aldı.

"Nasıl bir kumaş bu böyle?" dedi plastik poşeti parmaklarının arasına alarak.

"Kumaş değil, bir tür plastik." diye açıkladı Leona. "Şimdi eğer izin verirseniz, büyüyle yüzünüzü temizleyebilirim. Ardından kıyafetlerinizi değiştirebilirsiniz."

Mehmed, poşetin içindekilere baktı. "Sadece kıyafetlerimi de temizlesen yeter. Sanıyorum ki, bu tarz kıyafetler bana uygun değil."

"Olmaz." dedi Leona. "Çok dikkat çekiyorsunuz böyle. Normal insanlar gibi hareket etmemiz gerekiyor."

Mehmed olumsuz anlamda kafa salladı. "Senin fikrini sormadım, Leona."

"Biz mağazaya kadar boşuna gitmedik." dedi Sirius, Leona'nın konuşmasına fırsat vermeden. "Bunları giymeniz gerekiyor."

"Sözlerini söylemeden önce üç defa düşünsen iyi olur büyücü." dedi Mehmed, sert bakışlarla Sirius'a bakarken. Sirius da huysuz huysuz bakarak kollarını bağladı ve arkasını dönüp uzaklaştı. Doğrusu, bu tanımadığı adamın zamanında bir ülkeyi yönettiği için kendisi üzerinde baskın hissetmesi hoşuna gitmemişti. Sirius yönetilmekten hoşlanmazdı.

Remus, Mehmed'in temizlenmesine yardımcı olmak için geride kalırken Leona, Sirius'a yetişti.

"Sakın bana davranışlarıma dikkat etmemi söyleme, Leo." dedi ters ters Sirius.

"Ama söylemek zorundayım." dedi Leona, Sirius'un karşısına geçerek. "Ona ihtiyacımız olduğunu biliyorsun."

"Ama bu onun her dediğini yapmamız gerektiği anlamına gelmiyor. Onun emir kulları değiliz." dedi Sirius.

"Mehmed sandığın kadar basit biri değil, Sirius. Saygı duyulmayı hak etmediğini düşünüyorsun çünkü onu tanımıyorsun." dedi ikna edici sesiyle Leona. Sirius'un omuzlarına ellerini koydu.

"Sadece emir almak istemiyorum." dedi Sirius, tavizsiz bir sesle.

"Yarın İngiltere'ye gittiğimizde Mehmed ile Dumbledore ilgilenecek. Benim için bir gün dayanamaz mısın?" dedi Leona, yeşil gözlerini Sirius'un başka bir yöne bakan gri gözlerine diktiğinde.

Sirius huysuzca nefesin dışarı verdi. "Bir gün, katlanabilirim."

"Harika!" dedi Leona.

Bu sırada büyüyle kıyafetlerini değiştirmiş ve tüm vücudunu saran toprak tabakadan kurtulmuş olan Mehmed ile Remus ikilinin yanına gelmişlerdi. Sultan Mehmed, bol bir kot pantolon, üstüne çizgili bir kazak giymişti. Üstünde de bej rengi bir pilot tip mont giymişti. Yüzü ve saçlarını kaplayan toprak tabaka gittiğinde yüzü açılmış görünüyordu. Böylece bakışlarındaki sertlik ve bilgelik ortaya çıkmıştı.

"Kılıca da saklama büyüsü yaptım. Şimdi Havalimanı'na gidebiliriz." dedi Remus, yanlarına geldiğinde.

"Bu sefer cisimlenmesek iyi olur." dedi Sirius, Mehmed'den gözlerini alıp Remus'a çevirerek. "Bir gece için yeterince cisimlendik."

"Peki nasıl gideceğiz?" dedi Remus.

"Taksiyle gidebiliriz." diye cevapladı onu Leona.

"Taksi de nedir?" diye sordu Sultan Mehmed.

Leona sabır istercesine gökyüzüne baktı. Her şeyi açıklamak öyle imkansızdı ki! Mehmed bırakın arabanın ne olduğunu, motorun ne olduğunu bile bilmiyordu şu an.

"Ata arabası gibi ama gelişmiş versiyonu." dedi kısaca Leona. "Şimdi tekrar Türk büyücülerle yüz yüze gelmeden gitmemiz gerek."

* * *

Sultan Mehmed ile uçak serüveni, üçlü için hiç kolay değildi. Sultan, başta şaşkınlığını ustalıkla gizlemiş olsa da, çevresindeki bu değişimi anlaması kolay olmamıştı. Leona, ona olan biteni her ne kadar anlatmaya çabalasa da verimli bir sonuç alamamıştı. Mehmed koskoca beş yüz yıl kaçırmıştı ve bunu beş saatte anlatmak imkansızdı.

İstanbul'dan, en yakın saatteki uçağa bindikten sonra hepsi rahatlamış hissediyordu. Mehmed'in gündüz gözüyle İstanbul'u görmemesi herkes için iyi olmuştu çünkü adam her şeyi öğrenme hakkında o kadar ısrarcıydı ki, günlerce kalıp İstanbul'u görmeden gitmeyi kabul dahi etmezdi.

Beş saatlik bir yolculuğun ardından İngiltere'ye gelmişlerdi. Sabaha karşı, güneşin yeni doğduğu bir saatte, elbette ilk öncelikle Dumbledore ile buluşacakları Yoldaşlık'a gitmeye karar vermişlerdi.

Londra'nın kuzeyindeki o kasabaya geldiklerinde, evlerden uzaklaşıp, ormanlık bir alanın önünde durdular. Yoldaşlık'ın Sır Tutucu'su Dumbledore'du ve Mehmed'in içeri girebilmesi için onun eliyle yazılmış adresi ezberletmişlerdi.

Mehmed, buraya gelene kadar o kadar farklı şeyle karşılaşmıştı ki, karşısındaki ağaçların toprağın içine girip arkalarında bir ev belirmesine tepki vermemişti bile.

"Yoldaşlık'a hoş geldiniz, Sultan Mehmed." dedi Leona, eliyle evi işaret ederken. Mehmed, evi uzaktan uzaktan izledi. Muggle giysileriyle sıradan birine benziyor olsa dahi sert yüz ifadesi ve duruşu onun asilliğini belli ediyordu. Gözleri bütün ayrıntıları beynine not ederek geziniyordu Yoldaşlık üzerinde.

Leona hızlı adımlarla bahçe kapısını geçip, Yoldaşlık'ın kapısına tıklattı. Önceden haber gönderdikleri için, herkesin Mehmed için hazırlandığını biliyordu.

Kapı James tarafından açıldı. Meraklı bakışlarla, kapının önünde duran üç Yoldaşlık üyesine ve daha sonra tam ortada, elinde kılıcıyla duran Sultan Mehmed'e baktı.

"Hoş bulduk, Jamie." dedi Sirius, James şaşkınca bakakaldığında.

James, arkadaşının sözleriyle hemen toparlandı. "İçeri geçin, hemen." dedi ve kapıyı ardına kadar açtı.

Koridor Yoldaşlık üyeleriyle doluydu. Bazıları Mehmed'i daha net görebilmek için merdivenlere çıkmıştı. Herkesin gözlerinde meraklı bakışlar vardı çünkü diğerleri İstanbul'a giderken böyle bir sonuç ile döneceklerine kimse inanmamıştı.

Sultan Mehmed, kendini izleyen insanları cesur bakışlarla süzdü. En son ise, tam koridorun sonunda bekleyen, açık renk cüppe giymiş, uzun sakalları ve saçları olan büyücüde durdu gözleri.

Dumbledore, hafif bir gülüşle kafasını salladı ve konuştu. "Zümrüdüanka Yoldaşlığı'na hoş geldiniz Sultan Mehmed."

* * *


Continue Reading

You'll Also Like

404K 37K 33
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
11.3K 840 15
(. . . ⏳ ) ━━ . ❪ 𝔣𝔩𝔢𝔠𝔥𝔞𝔷𝔬 ❫ ❛ bu bir veda mı? ❜ ⚔️ , Narnia halkının krallarına ve kraliçeler...
12.2M 590K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
8.8K 1K 7
𓆩*𓆪 YANSIMA𓆩*𓆪 Yansımanızı sever misiniz yoksa ondan nefret etmek için elinizden geleni yapar mısınız? Sirius Black işte bu sorunun cevabını arı...