Bekleyiş

By sukunettekelimeler

135K 9.8K 1.6K

Kendimi güzel diye adlandıramazdım belki. Ne boyum uzundu, ne nefes kesen güzelliğim vardı; ne gözlerim renkl... More

incir mevsimi
sevilene verilen sevdiği hediye • incir barışı
dudaklarda iz bırakmak • ince sızı • kalıcı hatıra
aynı yolda birlikte yürümek • aynı çıkışa erememek
imâkar cümleler • anlamsız bakışlar ve fütursuz diyaloglar
arada kalış • kurtarış • saklanan gülüş
ayrı adrese çıkan aynı tarif • büyümek ama büyüyememek
hassasiyet kavramı • hayatın ardı
güç yetirilemeyen şeyler • önemsiz görünen ayrıntılar
kaldırma kuvveti • senden büyük mü
büyümek susmak mıdır • tükenen sözcükler azalmak mıdır
seni böyle görmek sancısı • ruha açılan oyuk
adını doğru söyledim bu sefer • bazı yanlışlar doğrulardan daha değerli belki
üst üste gelen imtihanlar • kırmızı halı • dağınıklık
karpuz • sesli bir gülüş • anılar havuzu •
zaman geçer de biz kalır mıyız olduğumuz yerde • uzaklara takılan bakış
sükutta gizli hisler • şaşırtan bir yükseliş
izler ve sinyaller • reddediş • belirsizlik
üçleme • son teklif • kökler
kendi bahçen • üzerine titremek • sevilmek
ters dönmek • akşam güneşi altında gökte son turlarını atan kuşlar
bir sevinçten evvel gelen hüzün • hayallerden evvel gelen gerçekler
sonraya saklanan sözler • vazgeçmek
izlenim • hazırlıklar • aynı kuyuya tekrar düşmek
balkona saklanmış bir düğün misafiri • anlayış
kocadan önce davranan kedi • rol oynamak
gözlerin içinde saklı sızı • tamamlanan yarım kalış
ses tonları arasındaki fark • görevini yerine getiremeyen maske
içimden geçmeyen dilime vurmaz benim • oyun değil gerçek
soğuk su etkisi • gerçek küslük •
seni bildikten sonra bilmediğim kelimeler • yürekte leke
seni sevdiğim için • saklamak •
sahi bir ürperiş • gerçek bir hikaye
en zoru insanın kendini affetmesi • nazar
Sana güzel bir şeyler söylemek istedim • sustum
gizli kahraman • seni ıslatan bir kızı sevmek
sarıp sarmalamak • hastalık
üç kişilik zaman yaşamak • beklemek
Artık üç kişilik zaman harcıyormuşuz • iki kişilik nefes alıyormuşum
bayram • güzel tebrik • çocuk kaçırmak
seçim yapmak • tehlike • korku ve boşluk
yıllar geçse de unutmadığım bir ân • bizim ağacımız
sır • en çok kimi sevmek • karşılıksız aşk • son
DUYURU

kalbe vurmak • kalbin vuruşu

6.9K 374 74
By sukunettekelimeler


Hızla koşuyordum. Kısa boyum, hafif tombulluğum maalesef ki benden daha uzun olan Sefa'dan kaçarken bana hiç yardımcı olmuyordu. Sokağın solundaki duvarın arkasına gizlendim. Nefes nefese kalmıştım. Aniden karnıma bir sancı girdi. Ben hep kalbim sanardım ama boşluğummuş ağrıyan, annemler öyle derdi. Gözlerini hafifçe yumup etrafı dinledim. Adım sesleri yaklaştı iyice ve sonunda durdu. Artık arkası bana dönük bir şekilde etrafa bakınan Sefa'yı netçe görüyordum. Bakışları etrafta beni aradı, önce bulamadı ve sinirlenerek önündeki ufak bir taşa tekme attı. Sırıttım onun bu hâline. Sonra birden arkasına döndü ve göz göze geldik. Şimdi bitmişti oyun! Yanıma doğru koşmaya başladı, önümde durup aniden yumruk haline getirdiği eliyle gövdeme sertçe vurdu. "Buldum seni!" Farkında değildi ama kalbime denk gelmişti. Bir ân nefessiz kaldığımı hissettim, elimi vurduğu yere götürüp yaşaran gözlerim eşliğinde derin derin nefes almaya çalıştım. Ağlamaya başlamıştım.

Ben ağlayınca suratına korku ilişti. Kolumu tutup üzerime doğru eğildi. Beni teskin etmeye çalışıyordu. "Hülya, ağlamasana ya! Sert vurmadım, bir şey olmaz. Geçer şimdi. Hadi ağlama."

Ağlayışım geçmedi, şiddetlendi. Yanından geçip eve doğru koşmaya başladım. Bahçeye girdiğimde koşarak annemin kucağına attım kendimi. Neden ağladığımı sordu, ağlamaktan konuşamadım. Benden bir kaç dakika sonra bahçeye Sefa girdi. Ben bir şey demesem bile onun suratındaki suçluluk ifadesinden ve bana endişeli bakışından herkes onun yüzünden ağladığımı anlamıştı. Zeliha teyze kaşlarını çatıp Sefa'ya baktı ve ona bağırdı.

"Oğlum, ne yaptın kıza?! Vurdun mu yine? Kaç kere diyeceğim sana, insanlara vurma diye! Biz vuruyor muyuz birbirimize? Nereden görüp öğreniyorsun bunları bilmiyorum ki! Sonunda hiç kimse seninle oynamak istemeyecek, yalnız kalacaksın. O zaman alırsın dersini!"

Sefa suçluluk duygusu ile başını eğdi, oldukça sessizleşmişti. Annem saçlarımı okşayıp çeşmenin yanında elimi yüzümü yıkadı. Bu sırada Ramazan amca gelmişti. Ağladığımı görünce beni kucağına alıp saçlarımı okşadı, yanağımı öptü ve kulağıma eğilip fısıldadı. "Hadi sakinleş bakalım, geçti. Bak sakinleşirsen sana bir poşet kiraz toplayacağım."

Elimin tersiyle göz yaşlarımı yanaklarımdan sildim. "Erik de toplayacak mısın?" diyerek adamın gülen gözlerine baktım. Elâ gözlerini benim kahverengi harelerime kilitleyerek başını salladı. Sevinçle tebessüm ettim. Sarsılan omuzlarım bir kaç dakika sonra sakince duruyordu yerlerinde. Ramazan amca Sefa'ya döndü, aynı sakinlikle ve şefkatle oğluna baktı. "Oğlum, bir daha Hülya'ya vurmayacaksın, tamam mı? Onu üzmeyeceksin. Yoksa bozuşuruz."

Sefa sakince başını salladı ve babasının dediğini kabul etti. Ramazan amca beni kucağından indirip oğlunun yanına gitti ve elini uzattı. "Hadi, şimdi benimle gel. Yardım et de Hülya'ya söz verdiğimiz kirazlarını ve eriklerini toplayalım."

Sefa babasının elini tutup onunla birlikte bahçeye doğru giderek uzaklaştı. Zeliha teyze yakınarak oğlunun arkasından baktı ve annemle sohbet etmeye başladılar. Ben de Ramazan amcanın bana aldığı yemek takımlarıyla oynamaya başladım. Plastik tencereye ot ve su koyup çorba yaptım. Tabağın birine salata yaptım. Çamur ve topraktan et yaptım. Bir tas da soğuk soğuk şerbet hazırladım.

Zeliha teyze ve annem yaptıklarıma baktılar, hepsinin ne olduğunu açıkladım. Zeliha teyze gülümseyerek anneme döndü. "Maşallah pek  hamarat kızın var Aysel. Sefa çok şanslı, büyüyünce aç kalmaz vallahi."

Annem de güldü. "Sefa kızıma vurmaya devam ederse aç mı kalır tok mu kalır bilmem ama yemeğini pişiren Hülya olmaz valla Zeliha."

Ne dediklerini anlamayacak kadar küçüktüm. Boş boş onlara baktım. Onlarsa gülüyordu.

Kalem, olması gereken yöne doğru yavaş yavaş çizer kaderini. Dünyaya gözlerini açışından, dünyaya gözlerini kapayışına kadar.

Allah'ın yazdığından gayrısını kimse yazmaya kalkamaz sana. İnsanlar neye niyet ederse etsin, ne derse desin, ne yaparsa yapsın önemi olmaz. O'ndan başkasının elinde silgi yoktur. Bu mürekkebin izini kimse silemez.

-s.k.

"Ve son sözü hep alın yazısı söyler."
(Sezai Karakoç)

"Kadere iman eden, kederden emin olur."
(Hadis-i Şerif)

"Akıllı kimse, ölümü düşünen ve kaderin getirdiğine razı olandır."
(Abdülkadir Geylani)


Continue Reading

You'll Also Like

SARKAÇ By Maral Atmaca

General Fiction

3.7M 174K 9
"Delilerin sevdası hoyrat bir fırtına gibidir. Günün başında seni sarsan fırtına, gecenin şafağında ılık bir esintiye dönüşüp kaburgalarının arasına...
ALEN By sevda aydin

General Fiction

781 75 17
Kardeşimin hikayesi ALEN. Bir gidiş, bir geride kalışın hikayesi. Deniz ve Alen köklerinden çok uzakta, okyanus ötesinde bir ülkede Avustralya, Mel...
466K 31K 49
Mezopotamya topraklarının görkemli ve şanlı şehri, Şanlıurfa'nın güzeller güzeli genç kızı; Nazar Koçak... Urfa'nın genç, ça...
797K 45.3K 40
Alperen: Hem senin benimle konuşmak ile alakalı o 'düşünce'lerine ne oldu? Alperen: Gerçekten yazmadığımı görünce sen mi yazmaya karar verdin? Şüheda...