Creatures of the Night ◈ the...

By adelaidediyebiri

114K 12K 19.5K

Büyücüler dünyası en karanlık günlerine doğru giderken karanlığın ortasında yükselecek olan dehşet herkesin... More

0.0 | kont dracula
karakterler | creatures of night
0.1 | ani teklif
0.2 | hogwarts'ta sıradan bir gün
0.3 | dolunay'da bir gece
0.4 | tehlikeli bir ısırık
0.5 | sirius black ve değişim
0.6 | arkadaşlar ve aile
0.7 | sen...
0.8 | leona dracula
0.9 | normalleşme çabaları
1.0 | james potter çuvallıyor
1.1 | slytherin maçı
1.2 | keyifli bir sabah kahvaltısı
1.3 | leona çapulcular ile tanışıyor
1.4 | keyifsiz bir sabah kahvaltısı
1.5 | tehditler ve teklifler
1.6 | prior'un ürkütücü kuzeni
1.7 | kostüm alışverişi ve vampir efsanesi
1.8 | asil ve köklü dracula ailesi
1.9 | maureen'in çevirdiği işler
2.0 | cadılar bayramı partisinde
2.1 | ilk öpücük ve ilk kavga
2.2 | saklanmış gerçekler
2.3 | çılgın-jamie-planları
2.4 | gerçeklerle geçen gece
2.5 | kont dracula'nın planları
karakterler | everybody wants to rule the world 「Ⅰ」
karakterler | everybody wants to rule the world 「Ⅱ」
2.6 | sarı zarflı mektup
2.7 | gazetedeki korkunç haber
2.8 | baykuşun gizli haberi
2.9 | kazıklar
3.0 | yoldaşlık toplantısı
3.1 | dracula ailesine ziyaret
3.2 | leona dracula'nın görevi
3.3 | dracula ailesinden mektup
3.4 | şatoda tehlikeli bir gün
3.5 | gizli bir oda ve gizli bir bilgi
3.6 | olağanüstü bir düello
3.7 | dracula'nın tehditleri
3.8 | önemli bir piyon
3.9 | sinsi bir yılan
4.0 | eksik duyulan kehanet
4.1 | minik harry potter
4.2 | sır tutucu
4.3 | kırmızı gözler ve orman
4.4 | görünmezlik pelerin'i
4.5 | victoria'nın tutsağı
4.6 | fedakarlıklar ve vedalar
4.7 | en değerli varlık aile
4.9 | dracula'nın son hamlesi
5.0 | buruk bir cenaze töreni
son | bu bir veda değil
「au」 karakterler | night of the nights
「au」 0.1 | keşfedilen kehanet
「au」 0.2 | istanbul'da bir gün ve uyanış
「au」 0.3 | beş yüz yıl sonra dünya
「au」 0.4 | yoldaşlık ile toplantı
「au」 0.5 | tehlikeli anlaşma
aşkı harcamanın 80 yolu

4.8 | kanın derinliklerindeki güç

993 138 311
By adelaidediyebiri

Regulus, şok olmuş bir şekilde resme daha dikkatli baktı. Bu vahşi bakışlar, karışık, siyah saçlar, Victoria... Leona'ya döndü tekrar. "Victoria senin büyükannen mi?" dedi dehşet dolu bir sesle.

Fakat durum Leona'nın umurunda görünmüyordu. Elini salladı. "Evet, yüzyıllar önce öyleymiş." dedi önemsiz bir şeyden bahseder gibi.

Fakat oldukça önemli bir şeyden bahsettiğinin farkında değildi.

Regulus, kızın umursamazlığına şaşkın şaşkın bakarken Leona, aklına gelen soruyla kafasını kaldırıp Regulus'a şüpheli şüpheli baktı. "Sen nereden tanıyorsun Victoria'yı?"

Regulus yutkundu. İçinden bir ses yalan söylemesi için onu tetiklerken, Regulus bu konuda dürüst olmaya karar verdi. "Leona, Sirius'u öldüren kişi Victoria'ydı." dedi.

Leona'nın kırmızı dudakları şaşkınlıkla aralandı. Duyguları zaten alt üst olmuş olan bu kız, Regulus'un ne dediğini anlamıyor görünüyordu.

"Sen bunu nasıl biliyorsun?" dedi Leona, ağlaması nedeniyle tiz olan sesiyle. "Nasıl Victoria'yı tanıyorsun?"

Regulus, açıklama konusunda en çok zorlanacağı yere gelmişti. Elleriyle, alnına düşen saçlarını yana doğru çekti. Gergin olduğunda sık sık böyle yapardı. "Ben bir Ölüm Yiyen'im, Leona." dedi daha sonra. Sol kolundaki dövmeyi kapatan gömleğinin kolunu geriye doğru çektiğinde, ağzından yılanın çıktığı kafatası Leona'nın gözleri önüne serilmişti.

"Ama-" dedi Regulus, gömleğini bırakarak. Dövme böylece tekrar gizlendi. "Dracula için, Voldemort'a ajanlık yapıyorum." dedi.

"Dracula için mi?" dedi inanmayan bir sesle Leona.

"Evet, Dracula için. Çünkü Voldemort'u devirebilecek kadar güçlü olan tek kişi o, Leona. İnansan da, inanmasan da öyle."

"O Voldemort'tan çok daha kötü bir canavar." dedi Leona, ayağa kalkıp. Sesini yükseltmişti.

"Biliyorum!" dedi Regulus aynı yüksek sesle. Sonra eliyle çenesini sıktı. Sinirini sakinleştirmek için iki derin nefes aldı.

"Dracula da Harry Potter'a ulaşmak istiyordu. Bu yüzden Sirius'u yakalamışlardı." Bir an önce anlatmayı bitirmek için hızlı hızlı anlatıyordu. "Victoria, Sirius Potter'ların evini söylememek konusunda inat ettiğinde-"

"Onu öldürdü, değil mi?" dedi Leona, Regulus'a bir adım daha yaklaşıp. "Peki Sirius'un, Sır Tutucu olduklarını nasıl öğrendiler, Regulus?" sesinden, Regulus'u suçladığı anlaşılıyordu.

"Evet, ben söyledim." dedi Regulus başı dik bir şekilde. "Ama onu yakalamak benim fikrim değildi, Leona. Victoria'ya yalvardım bunu yapmaması için-"

"Senden iğreniyorum." dedi Leona, birden buz gibi bir yüz ifadesiyle Regulus'u bölerek.

"Anlamıyorsun, Leona." dedi acınası bir sesle Regulus. "Onu kurtarmak için elimden geleni yaptım."

"Ama kurtaramadın." dedi Leona, yeşil gözlerini Regulus'un gri gözlerine dikerek.

"Bu intikamını almayacağım anlamına gelmiyor."

Leona Regulus'u suçlayan gözlerle baştan aşağı süzdü. "Ne yapacaksın, bu sefer de Dracula'ya karşı çıksın diye Voldemort'a geri mi döneceksin?"

Regulus, bu sözleri hak ettiğini düşündüğünden olsa gerek, Leona'nın sözlerini görmezden geldi ve kendinden uzaklaşan kızın yanına gelip, elindeki çerçeveyi kaldırdı. "Bana bunu açıkla, Leona. Victoria gibi bir vampir nasıl olur da senin akraban olur?"

Leona, Regulus'a güvenip güvenmemesi gerektiğini anlamak için bakışlarıyla tarttı onu. Ancak çocuğun yüzündeki pişmanlık ve hırs kolaylıkla fark edilebiliyordu. "Anlatacağım." dedi daha sonra vakur bir edayla. Regulus'un elindeki çerçeveyi alıp, parmağını çizimin üstünde gezdirdi ve anlatmaya başladı.

Victoria'nın, Dracula'nın iki çocuğundan biri olduğunu; II. Mehmed'in Dracula'ya karşı mücadele ettiği yıllarda Victoria'nın Kont Putere'nin yanına sığındığından ve evlendiklerinden; Victoria'nın daha sonra kaçtığından ve Putere'nin daha sonraları Dracula soyadını kullandığını anlattı. Regulus iyi bir dinleyiciydi ve Leona'yı bölmeden hikayenin tamamını dinledi.

"Hogwarts'ta bana yalan söyledin." dedi, Leona lafını bitirdiğinde. Leona, neyi kast ettiğini anlamamış görününce devam etti. "Bana Dracula olmanın Transilvanya'da sıradan olduğunu söylemiştin. Buna sıradanlık denilemez, Leona."

"Beni lanetleme kapasitesi olan insanlara özelimi anlatmadığım için özür dilerim." dedi Leona. Sinirlendirdiğinde kontrolsüzce sivri dilli birine dönüşürdü.

"Kusura bakma, ergendim." diye homurdandı Regulus. Düşündüğünde o yıllar çağlar önceymiş gibi geliyordu. Ne kadar içi boş bir insandı o zamanlar. Şimdi ise her şey değişmişti. İç geçirdi ve konuştu. "Eğer anlattıkların doğruysa Leona, sen Victoria'nın Dracula'ya olan ihanetinin kanıtlı örneğisin."

"Elbette doğru!" diye yükseldi Leona.

"Eğer bu resmi ve seni Dracula'ya götürürsek Victoria'nın ihanetini ona kanıtlayabiliriz." dedi Regulus hırslı bir sesle. Plan, Leona anlatırken kurulmuştu çoktan kafasında. "Dracula Victoria'nın ona eksiksiz itaat ettiğini sanıyor. Ancak Victoria, yüzyıllar önce kardeşini ve Dracula'yı terk etmiş, saklanmış."

"Regulus, Victoria'nın ihanetinin kanıtı olabilirim. Ancak Dracula kızı yerine bize mi inanır sence?"

"Onu tanımıyorsun!" dedi inatla Regulus.

"Sen tanıyor musun yani?" diye cevapladı alaylı bir sesle Leona.

"Yine anlamıyorsun, Leona." dedi Regulus fakat sonra hemen sesini ikna edici bir tona çevirdi. "Sirius'un intikamını almanın tek yolu bu. Victoria onu öldürdü. Onun kemiklerini kırarken, seslerini-"

"Sakın devam etme." dedi Leona, eliyle dur işareti yaparak. Gözlerini sıkı sıkı kapatıp Regulus'un dediklerini kafasından çıkarmaya çalıştı. Ardından usulca açtı yeşil gözlerini. "Seninle Dracula'nın yanına geleceğim. Sadece Sirius için ve onun intikamı için."

"Teşekkür ederim, Leona."

"Teşekkür etme Regulus, bunu senin için yapmıyorum." dedi soğuk soğuk Leona. "Şimdi beni Dracula'ya götür."

Regulus, kolundaki saati kontrol etti. "Güneşin doğmasına daha var. Bu bize yeterli zamanı verir." dedi.

Ardından, Dracula'nın köşküne cisimlenmek üzere, asalarını alıp dışarı çıktılar.

* * *

Leona Dracula, Regulus'un peşinden bu dev köşke girdiğinde tir tir titriyordu. Anlık bir gaza geldiği için Regulus ile gelmeyi kabul etse de, cesaret ettiği şey hiçbir şekilde mantığa uymuyordu. Canavarın mağarasına kendi ayaklarıyla gitmişti ve Kot Dracula şuracıkta kanını içse hiç kimsenin haberi olmazdı.

Regulus, sessiz olmalarını söyleyip, asasıyla bir büyü fısıldayarak açmıştı kapıyı. Gelmeden önce, köşkün içine asa sokmanın kesinlikle yasak olduğundan bahsetmiş olsa da bu sefer ikisinin de asası yanlarındaydı. Leona, soyulmuş duvar kağıtları ve örümcek ağlarıyla süslü holu izledi, Regulus'u takip ederken.

"Aşağı ineceğiz." dedi Regulus ahşap bir kapının önünde durduğunda. "Benim konuşmamı sakın bölme aşağıda."

Leona, kafasını aşağı yukarı salladı iki defa. Daha sonra, Regulus sırtını dikleştirdi ve kapı kolunu çevirdi. Kapının arkası zifiri karanlıktı fakat Regulus, asaları yerine biçim değiştirme büyüsüyle yarattığı bir mumla içeri girmeleri gerektiğini söylemişti. Şimdilik asaları Dracula'nın göremeyeceği bir yerde kalması gerektığını bastıra bastır anlatmıştı Leona'ya.

Dracula'nın büyü-geçirmez olduğunu bilen Leona, asa karşıtlığının arkasında ona olan korkusunun olmadığını kolaylıkla tahmin etmişti. Kont'un, dünya üzerindeki en değerli varlığı olan Victoria'yı öldürebilecek yegane şey kalbinin bir kazıkla yarılması olduğu için, bu potansiyel 'kazık'ları içeride istemiyor olmalıydı Dracula.

Regulus, kapıdan direkt aşağı inen merdivenlerin birkaç basamağını inip durdu.

"Dracula!" dedi yüksek sesle. Leona, mum ışığının hafif ışığında, karşı tarafta bir masaya oturmuş olan iki bedeni görmüştü. Tüm ayrıntılar, karanlık nedeniyle yok olsa da oradan Dracula'nın yüzünü görebiliyordu. Kısa sakallı, sert bir çehresi vardı. Yanındaki kadın da, onun gibi sert bakışlı biriydi.

"Regulus..." dedi Dracula'nın tok sesi. Leona'nın kalbi, bu sesle beraber hızlanmıştı. Karşısında koskoca İlk Vampir olduğu gerçeği bacaklarının daha kötü titremesine neden oluyordu.

Regulus, Dracula'nın sakin sesini duyduğunda merdivenleri inmeye devam etti. Leona hemen arkasındaydı.

"Bir misafir getirdiğini görüyorum, Regulus." dedi Dracula kırmızı gözleriyle Leona Dracula'yı baştan aşağı süzerek.

Regulus başta Dracula'nın, Leona'yı nasıl karşılayacağından emin olmamıştı. Yaşlı vampir, Leona'nın taze kanını içmek için, hiçbir şeyi dinlemeden de hamle yapabilirdi. Fakat Regulus risk almayı tercih etmişti.

"Bir misafirden fazlası." dedi Regulus cesur bir şekilde. Daha sonra elindeki mumu, Dracula'nın masasının ortasındaki boş şamdanın içine yerleştirdi. Ardından masadan üç beş adım kadar uzakta duran Leona'nın yanında yerini aldı. "Sana Victoria'nın torununu getirdim, Leona Dracula." Soğukkanlı ve söylediği her kelimeden zevk alır bir tonu vardı.

Dracula'nın yüz ifadesi değişmedi fakat Victoria'nın baştan aşağı titrediğini görebiliyordu Regulus. Kadın titreyen elini kaldırıp, Regulus'a işaret etti daha sonra. "Ne saçmalıyorsun sen?" dedi vahşi bir sesle.

Dracula'nın da, duyduğu cümleye pek inanmış bir hali yoktu. "Sakin ol, Victoria. Regulus Black sözlerini bitirsin."

"Ama efendim, bu büyücü saçmalıyor! Ne torunundan bahsediyor?"

Regulus, yılmadı ve derin bir nefes aldı. Elini ceketinin iç cebine attı ve her şeyin kanıtı olan o resmi çıkarttı, Dracula'nın önüne bıraktı. Victoria'nın yüz ifadesi, resmi görmesiyle berbat hale gelmişti.

"İşte burada göründüğü gibi, Victoria yüzyıllar önce, sizi terk edip gizlice bir Kont ile evlendi. Kont Leonard Putere ile. Sizin düşüşünüz sırasında, Kont'un şatosunda saklandı ve size ihanet etti."

"Güzel kurgu, büyücü!" dedi Victoria ve sandalyesinde kalkıp baş parmağını Regulus'a doğru salladı.

"Kurgu değil." dedi Leona onu bölerek. "Büyük- büyük babam Leonard Putere, seninle ilgili her anısını yazarak aileme bırakmıştı. Sen onunla evlendin ve bir çocuk doğurdun. Kont Dracula ve Victor, saldırıya uğrarken büyükbabamın yanında gizlenmeyi tercih ettin."

Dracula, Victor ismini duyana kadar Leona'nın yüzüne bakmamıştı fakat onun ismini duyduğunda, resme dönük olan gözlerini Leona'ya dikti. Bakışlarının ağırlığı Leona'yı altında eziyordu. Ama Leona durmadı.

"II. Mehmed, köylüler ile şatoya saldırdığında, Victor'u kalbinden kazıkladıklarında sen saklanmayı tercih ettin. Dracula'yı terk edip, kendine kurduğun yeni ailene sığındın. İhanet ettin ona." dedi Leona, bastıra bastıra. Yüzü alev alev yanıyordu. Victoria'ya olan nefreti hat safaya çıkmıştı.

Victoria, suratına bir tokat inmiş gibi görünüyordu. Kollarını, masanın kenarına dayamıştı ve şok olmuş bir ifadeyle Leona'ya bakıyordu.

"Victor'un ölümünü duyduğunda ise çocuğunu dahi geride bırakıp kaçtın büyükbabamdan. Şimdi onun ismini taşıyan torunun, işte karşında Victoria!" dedi Leona yüksek sesle.

Regulus, iyice havaya girmiş Leona'nın daha fazla ileri gitmesinden korktuğundan bileğinde sıkı sıkı tutup hafifçe çekiştirdi. Dracula hala buz gibi bir ifadeyle bakıyordu. Yaşlı vampirini sert yüz ifadesini çözmek çok zordu.

"Demek Victoria'nın soyundan, benim soyundan geldiğini iddia ediyorsun, büyücü." dedi Dracula, sandalyesini geriye doğru çekip ayağa kalktığında. Cüssesi onu daha da korkunç gösteriyordu.

"İddia etmiyorum, söylediklerimin hepsi doğru." dedi kararlılıkla Leona. Bu sözüyle Regulus onu uyarıcı bir şekilde bileğini biraz daha sıkmıştı fakat bu artık Leona'nın umurunda değildi. Artık durmak, içinde saklamak, kaçmak istemiyordu. Artık susmak istemiyordu. Her şeyi anlatmak, her şeyi söylemek istiyordu. Daha da önemlisi, adalet istiyordu. Sevdiği adamın hayatını mahveden bu kadından intikam istiyordu.

Dracula, kan kırmızısı gözlerini Leona'ya sabitledi. "Leona Dracula..." dedi kısık bir sesle. Bu isim onun dudaklarında korkutucu bir hale bürünmüştü. Sonra ağır adımlarla kızın karşısına geldi. "Söylediklerin ağır suçlamalar. Peki bunları kaldırabilecek kadar güçlü müsün?" dedi tok sesiyle.

"Doğruları kaldırabilecek kadar güçlüyüm." dedi Leona, soğukkanlılığıyla. Vücudu alev alev yanıyordu sanki. İçeri girerken üstüne çöken korku, titreme ve soğuk hissi yerini tamamen vücudunu durduralamaz bir ateşlenmeye bırakmıştı.

"Dünya üzerinde her şey devir daim içindedir, Leona Dracula." dedi Dracula gözlerini, kızın yeşil gözlerine dikerek. "Fakat tek bir şey, bir nehir gibi, yüzyıllar boyunca akar durur. Bazen birbirine karışır, bazen saf kalır.Ancak özü, nereye karışırsa karışsın değişmez. Bunun ne olduğunu biliyor musun, Leona?"

Leona cevabı, cümleler kurulmadan biliyordu sanki. Dracula'nın yeryüzünde taptığı tek şeydi bu. "Kan." dedi gözlerini, vampirin gözlerinden ayırmadan. Sirius onun bu meydan okuyan halini görse oldukça gururlu hissederdi herhalde.

Dracula, gülümsedi. Gülümsemesinden memnuniyeti anlaşılıyordu. "Evet kan." dedi. "Ne kadar bulanıklaşırsa bulanıklaşsın, özünden hiçbir şey kaybetmez. Senin kanın da, eğer benim kanımdan birkaç damla dahi içeriyorsa, sözlerinin hiçbiri yalan değil demektir."

Leona, Dracula'nın ne ifade ettiğini anlamıştı fakat hangi amaçla bunu dediğini anlamamıştı. Yoksa Leona'nın biraz tadına bakıp, evet bu benim kanımdan mı diyecekti?

Fakat hayır, böyle olmadı. Dracula, sağ elini kaldırıp uzun tırnaklı baş parmağını ters bir şekilde tutarak alnına yapıştırdı. Leona'nın yeşil gözleri, istemsizce bu dokunuşla kapandı. Bedeni bir trans haline geçmiş gibi tir tir titredi. Regulus onun yere düşeceğinden endişelense de Leona yere düşmedi. Onunla beraber Dracula da gözlerini kapatmıştı.

Saniyeler birbirini kovaladı ve daha sonra Dracula baş parmağını Leona'nın alnından çekti. Leona, bilinici kaybettiği o yarım dakikada ne olduğunu anlamak için etrafına bakındı. Farklı hissediyordu. Kesinlikle farklı hissediyordu. Sanki vücudunun içinde unutulmuş bir parça uyandırılmış gibiydi. Hep orada olan, uykuya dalmış bir yanı vardı da, Dracula ona dokunmuştu.

Regulus, Leona ve Dracula arasında neler döndüğünü anlamaya çalışıyordu. Leona'nın yüzü kendisine tam olarak dönük olmadığından onu göremiyordu. Fakat daha sonra Leona, durumu anlamaya çalışan yüz ifadesiyle Regulus'a döndü.

Cılız ışık, Leona'nın yüzünü tam olarak görmesini engelliyor olabilirdi fakat Regulus, kızın yüzüne dikkatli baktığında parlak, yeşil renk gözlerinin yerinde kan kırmızısı gözbebeklerinin durduğunu gördü.

Dracula, Leona'ya etkilenmiş bir şekilde bakıyordu. Belli ki, her ne yaptıysa, bu sonucu almayı beklemiyor olmalıydı.

"Sen ne yaptın?" dedi kendisine bakan Dracula'ya fısıltıyla Leona.

Dracula gülümsedi. "İçinde uyuyan vampiri uyandırdım."

* * * 

Sonunda bu sefer bir ana karakteri öldürmedim.

Küçük bir açıklamada bulunmak istiyorum, karışıklığı önlemek için. Neden bazı vampirlerin gözleri kırmızı, bazılarının siyah diye sorabilirsiniz.

Doğuştan vampir kanı taşıyan kişilerin (bknz Kont, Victoria, Dracula ailesi ve Leona gibi) gözleri kırmızı oluyor. Ancak ısırılma yoluyla vampir olan kişiler (bknz Sirius) siyah oluyor. Bununla ilgili daha önce kitap içinde konuşmalar geçse de açıklama yapma gereği duydum.



Continue Reading

You'll Also Like

161K 16.9K 53
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
9.4K 697 7
Herkes hata yapar değil mi ? Peki hangimizin hatası çocuğunu ölüme sürükleyecek kadar büyük ? Sanırım Tony'nin yaptığı hatalar sevdiklerinin ona karş...
50.1K 6.5K 40
"Biliyor musun Roma, bence sen iyi birisin." Roma bana bakmıyordu. Yeşil gözleri çeşmenin ucunda, suyu usul usul içen karganın üstündeydi. Boynunu ha...
73.7K 4.5K 33
Onun adı Zoe. O labirentin ilerisindeki Mıntıka'dan atılgan bir kız. O tesadüfen Kayran' a geliyor ama yanlışlarına teşekkürler, onların bedellerini...