Creatures of the Night ◈ the...

Por adelaidediyebiri

114K 12K 19.5K

Büyücüler dünyası en karanlık günlerine doğru giderken karanlığın ortasında yükselecek olan dehşet herkesin... Más

0.0 | kont dracula
karakterler | creatures of night
0.1 | ani teklif
0.2 | hogwarts'ta sıradan bir gün
0.3 | dolunay'da bir gece
0.4 | tehlikeli bir ısırık
0.5 | sirius black ve değişim
0.6 | arkadaşlar ve aile
0.7 | sen...
0.8 | leona dracula
0.9 | normalleşme çabaları
1.0 | james potter çuvallıyor
1.1 | slytherin maçı
1.2 | keyifli bir sabah kahvaltısı
1.3 | leona çapulcular ile tanışıyor
1.4 | keyifsiz bir sabah kahvaltısı
1.5 | tehditler ve teklifler
1.6 | prior'un ürkütücü kuzeni
1.7 | kostüm alışverişi ve vampir efsanesi
1.8 | asil ve köklü dracula ailesi
1.9 | maureen'in çevirdiği işler
2.0 | cadılar bayramı partisinde
2.1 | ilk öpücük ve ilk kavga
2.2 | saklanmış gerçekler
2.3 | çılgın-jamie-planları
2.4 | gerçeklerle geçen gece
2.5 | kont dracula'nın planları
karakterler | everybody wants to rule the world 「Ⅰ」
karakterler | everybody wants to rule the world 「Ⅱ」
2.6 | sarı zarflı mektup
2.7 | gazetedeki korkunç haber
2.8 | baykuşun gizli haberi
2.9 | kazıklar
3.0 | yoldaşlık toplantısı
3.1 | dracula ailesine ziyaret
3.2 | leona dracula'nın görevi
3.3 | dracula ailesinden mektup
3.4 | şatoda tehlikeli bir gün
3.5 | gizli bir oda ve gizli bir bilgi
3.6 | olağanüstü bir düello
3.7 | dracula'nın tehditleri
3.8 | önemli bir piyon
3.9 | sinsi bir yılan
4.0 | eksik duyulan kehanet
4.1 | minik harry potter
4.2 | sır tutucu
4.3 | kırmızı gözler ve orman
4.4 | görünmezlik pelerin'i
4.6 | fedakarlıklar ve vedalar
4.7 | en değerli varlık aile
4.8 | kanın derinliklerindeki güç
4.9 | dracula'nın son hamlesi
5.0 | buruk bir cenaze töreni
son | bu bir veda değil
「au」 karakterler | night of the nights
「au」 0.1 | keşfedilen kehanet
「au」 0.2 | istanbul'da bir gün ve uyanış
「au」 0.3 | beş yüz yıl sonra dünya
「au」 0.4 | yoldaşlık ile toplantı
「au」 0.5 | tehlikeli anlaşma
aşkı harcamanın 80 yolu

4.5 | victoria'nın tutsağı

1K 142 591
Por adelaidediyebiri

Sirius Black, gözlerini açtığında gördüğü iki kırmızı gözle birlikte bir kabusun daha ortasında olduğunu sandı ilk öncelikle. Bir lanetin vücudunu bulacağını hissetti, kabuslarında hep öyle olurdu.

Fakat, kırmızı gözler hareket etmedi. Lanet söylenmedi. Sirius, bunun bir kabus olmadığını anladı.

Soğuk demirler el ve ayak bileklerini kavramıştı. Sersemce kafasını salladı ve uzun saçlarını geriye doğru attı. Loş odada, bir metre kadar ötesinde duran beden dışında neredeyse hiçbir şey yoktu. Sirius ayrıntıları da göremiyordu çünkü oda fazlasıyla karanlıktı.

Ellerini oynatmaya çalıştı, daha sonra ayaklarını. Ancak ikisi de yere yakın bir şekilde zincirlenmişti ve çirkin zincir seslerinden başka ses duyulmadı odada.

"Neredeyim ben?" dedi Sirius, uzun süredir konuşmadığı için boğuklaşmış sesiyle. Daha sonra karanlıktaki bedene daha da odaklandı. Bu kırmızı gözler başta zannettiği gibi Voldemort'un değildi, hayır. Olanlar bir bir aklına geliyordu.

"Sonunda uyandın." dedi kadın sesi. Sirius'un dünya üzerinde en çok nefret ettiği ses bu olabilirdi.

"Victoria..." dedi Sirius tıslarcasına. Kadının üstüne atlamak için ayağa kalkmaya çalıştı fakat elini yere bağlayan zincirler o kadar kısaydı ki ayağa dahi kalkamadı.

"Yerinde olsam fazla hareket etmezdim, Sirius Black." dedi kadın. "Zincirlerini kendi ellerimle tılsımladım."

Sirius, bakışlarıyla kalın zincirlere baktı. Gerçekten de efsunlanmış olmalıydılar ki Sirius, animagus haline dönüşmeye çalışsa da beceremedi.

"Ne istiyorsun benden?" diye sordu Sirius, dikkatini yeniden kadına çevirerek.

Victoria, beklediği soruyu almış olmalı ki gülümsedi. Başını örten kukuletayı geriye doğru çekti. Şimdi yüzü tamamen meydandaydı. O iri elmacık kemikleri, kemikli burnu ve tehlike saçan gözleri ve soluk teni meydana döküldü.

Sirius bu yüzü daha önce de görmüştü ve ondan korkmuyordu.

"Ne o beni ısırdığın yetmedi mi? Daha fazlasını mı istiyorsun?" dedi Sirius sesini yükselterek.

Victoria omuz silkti. "Seni ısırdığıma hiç pişman değilim, Sirius Black. Kader bizi o okulun bahçesinde bir araya getirdi. Bu anın yaşanacağı çok çok önceden yazılmış olmalı."

"Kader gibi saçmalıklara inanmam ben." dedi Sirius yine yüksek bir sesle. "Şimdi beni serbest bırak!"

"Elbette serbest bırakacağım. Ancak istediklerimi yapman gerek." dedi kadın tehlikeli bir sesle.

Sirius, Dracula'nın kehanetten haberi olmadığını biliyordu. Yoldaşlık ve elbette Voldemort, bir sır gibi saklarken, Dracula'nın onu öğrenmesi imkansızdı. O zaman neden vampirler kendisine saldırmıştı ki?

Sirius, Victoria'ya cevap vermedi.

"Senden bir bilgi istiyorum, Sirius Black." dedi kadın. "Ve kendine bir zarar gelsin istemiyorsan bir an önce söylemelisin."

"Ne bilgisi?" dediSirius kısık bir sesle. Dracula'nın kehanetten haberi olmaması için dua ediyordu. Nasıl haberi olabilirdi ki? Olsa bile, nereden Sirius'un Sır Tutucu olduğunu öğrenebilirlerdi?

"Bir adres." dedi Victoria. "Harry Potter'ın adresi."

Sirius, en büyük korkusunun gerçekleşmiş olduğunu anladığında, bacaklarının güçsüzleştiğini ve içini soğuk bir hissin kapladığını fark etti. Yine de arkadaşları için güçlü kalması gerektiğini biliyordu. Bu yüzden, hayal kırıklığını içine gömdü ve konuştu.

"Ne adresinden bahsediyorsun?"

"Ne kadar inkar edersen et, biliyorum Sirius Black. Kardeşin gibi sevdiğin adamın çocuğunun, Voldemort'un kehanetinde geçtiğini biliyorum. Şimdi bana kuzu kuzu yerlerine söyle, ben de senin canını bağışlayayım."

"Ben hiçbir şey bilmiyorum." dedi Sirius bastıra bastıra.

"Ah, bence fazlasıyla biliyorsun." dedi Victoria. "Bu son uyarım, Sirius Black. Dünyanın en kötü acılarından birini yaşamadan önceki son uyarım."

"Teşekkürler, ben çoğunu yaşadım zaten." dedi Sirius pervasızca gülerek.

Victoria, onun alaylı haline gülümsedi ve Sirius Black'in işkencesi işte böyle başladı.

* * *

Regulus Arcturus Black, malikanede, Potter'ların Sır Tutucu'sunun gizemli kaybolmasının ardındaki ismi çok iyi biliyordu. O gün, daha akşam vakti çökmeye bile başlamamışken Kont Dracula'nın köşkünün önüne bu yüzden gelmişti ve bu yüzden tüm gücüyle kapıya vuruyordu.

Normalde Regulus bu köşke habersiz asla gelmezdi. Hele de güneşin batmadığı bir saatte asla gelmezdi. Vampir-büyücü kölelere uzaktan selam verir, onu getiren Victoria'ya asasını teslim eder ve bodruma, Dracula'nın yanına giderdi.

Ancak bu sefer normal bir durum yoktu. Eğer tahminleri doğruysa Sirius, Dracula tarafından Regulus'un haberi olmadan kaçırıldıysa... Regulus kuvvetlice vurmaya devam etti kapıya. İçindeki sinir dalgası her vuruşuyla daha da kabarıyordu.

Saatler gibi gelen bir zaman diliminden sonra kapı ağır ağır açıldı. Kapının ardındaki Victoria, soğuk bir yüz ifadesiyle duruyordu.

"O burada mı?" dedi Regulus, sesini yükselterek. Ancak ses yükseltmesi Victoria'da hiçbir şekilde etkili olmuş görünmüyordu.

"Kim?" dedi her şeyden habersiz bir tonda.

"Kim olduğunu biliyorsun. Sirius burada mı?" dedi, Victoria'nın sakinliğe ile hiddetlenen Regulus.

Victoria'nın yüzü memnuniyetsiz bir ifadeye büründü. "Geri dön, Regulus." dedi ve kapıyı Regulus'un üstüne kapatmak için bir hamle yaptı.

Ancak Regulus asasıyla bir büyü fısılda ve kapı olduğu yerde sabitlendi. Victoria'nın kırmızı gözleri hayretle açılmıştı.

"O çubuğu nasıl burada kullanmaya cüret edersin?" dedi bağırarak.

"Peki ya sen benden habersiz Sirius'u kaçırmaya cüret edersin?" diye atıldı Regulus. Dracula'ların kan ve aile edebiyatını yüzlerce defa dinlemişti. Hatta o kadar çok dinlemişti ki, zaten safkanların yüceliğine olan inancı bu söylevlerle daha da alevlenmiş, daha da gelişmişti. Tüm bu söylemlerine rağmen Regulus'un kanından birini kaçırmaya nasıl cüret ederlerdi?

Victoria'nın cevap vermesine fırsat vermeden içeri girdi ve köşkün içine doğru seslendi. "Sirius? SIRIUS? BENİ DUYUYOR MUSUN?"

Yukarı katlardan gelen cılız inleme sesi Regulus'un tam kalbinde bir acıya sebep oldu.

Yukarı çıkan merdivenlere yönelmişti ki, Victoria'nın uzun tırnaklı parmakları Regulus'un kolunu kavradı ve onu durdurdu.

"Yukarı çıkmaya iznin yok, Regulus." dedi buz gibi sesiyle Victoria.

Regulus, Victoria'nın kan kırmızısı gözlerinin içine cesurca baktı. "İzin istediğimi hatırlamıyorum." Kolunu çekmek için bir hamle yaptı fakat kadının elleri, bir vampir olarak, kendisinden çok daha güçlüydü.

"Onu görmene izin verebilirim." dedi Victoria. "Ama asan..."

Regulus, bir merdivene baktı ve daha sonra iç geçirdi. İstemeye istemeye de olsa asasını Victoria'ya uzattı. Akşam çökmek üzereydi zaten ve bunun anlamı Dracula'nın bir süre sonra uyanacağıydı. Bu durumda asa ayrıntısının hiçbir işe yaramayacağını biliyordu Regulus.

Asasını Victoria'ya uzattıktan sonra kadın Regulus'un kolunu bıraktı. Regulus, kolunu bırakmasıyla koşa koşa tırmadı merdivenleri. Ardından üst katın holünden, açık olan tek kapıya baktı. Kapının arkasında Sirius Black'in çökmüş bedeni görünebiliyordu

"Sirius!" diye seslendi erkek kardeşine Regulus. Onu neredeyse yıllardır görmemiş olmalıydı. Fakat bu hali içini cız ettirmişti.

Sirius Black, yorgun bir halde başını kaldırıp Regulus'a baktı. Gözleri, onu görmesiyle hayretle açıldı.

Regulus koşaradım Sirius'un yanına geldi. Oldukça zavallı bir haldeydi. Elleri ve ayakları yere zincirlenmişti. Kambur bir halde sırtını arkasındaki duvara dayamıştı ve bacaklarını uzatmıştı. Yüzü fazlasıyla yorgun görünüyordu.

"Regulus? Sen ne yapıyorsun burada?" dedi Sirius Black, erkek kardeşinin gözlerinin içine bakarak.

Regulus ikinci bir hiddet dalgasının içinde yükseldiğini hissetti. Ne zaman sinirlense yaptığı gibi çenesini sıktı ve Sirius'a cevap vermeden, holda bekleyen Victoria'nın yanına geldi.

"Nasıl bana haber vermeden böyle bir şey yapabilirsin?" dedi yüksek sesle. "Sır Tutucu zorla konuşturulursa işe yaramayacağını bilmiyor musun?" Victoria'ya çıplak elleriyle saldırmamak için zor duruyordu.

Regulus'un arkasından bir kahkaha sesi yükseldi. Victoria ve Regulus ikilisi arkalarını dönüp tam karşılarında kalan Sirius'a baktılar. Sirius kahkaha atmaya devam etti. "Kesinlikle bilmiyorlar." dedi daha sonra kahkahalarla karışık.

Victoria'nın gözlerinden bir utanma geçse de yüz ifadesi değişmedi.

"Hemen onu çözüyorsun." dedi Regulus emreden bir sesle.

"Sözlerine dikkat et, Black." dedi tıslarcasına Victoria. "Burada emirleri sen vermiyorsun."

Regulus sinirle ellerini saçlarından geçirdi. "Onu çözer misin, Victoria?" dedi her heceye ayrı ayrı bastırarak.

"Kardeşin, Potter'ların evinin yerini söylemeden bu odadan çıkamayacak." dedi Victoria ve daha sonra Sirius'un yanına doğru yürüdü. Regulus da arkasından onu izledi.

"Büyü böyle işlemiyor. Ondan rızasıyla duyman gerek." dedi Regulus, Victoria'yı takip ederken. Şimdi ikisi de odaya girmişlerdi.

"Söylemeyeceğimi üçümüz de biliyor." dedi Sirius, Regulus'u görmenin şaşkınlığını üstünden atarak. "Bu arada, sevgili kardeşim, güzel taraf değişikliği." dedi alayla.

Regulus, Sirius'a kibirli bir bakış attıktan sonra Victoria'ya döndü. "Beni dinle, Victoria. Bu şekilde hiçbir şey elde edemeyeceksin. Sirius, kendi isteğiyle söylemedikçe asla ama asla Potter'ların evini bulamazsın."

"Demek Voldemort'un haini de sensin. Gururlandırdın beni, kardeşim." diye böldü ikili Sirius. Siyah gözleri, Regulus'u baştan aşağı süzüyordu. Özellikle kardeşim kelimesinin üstüne bastırmıştı.

"Gerçekten kapa çeneni Sirius." dedi Regulus, Sirius'u tersleyerek. Onun bu sivri diliyle hiç uğraşacak havası yoktu.

"Bize söylemekten başka seçeneği yok." dedi Victoria bilmiş bir sesle. Kırmızı gözlerini Sirius'a çevirdi ve yere sinmiş çocuğu süzdü.

"Söylemeyeceğim." dedi inatla Sirius.

"Pekala, Victoria, onun zincirlerini çöz. Daha sonra asamı ver, bir unutturma büyüsü yapayım. Böylece onu her şeyden habersiz bir şekilde geri gönderebiliriz." dedi Regulus kontrolcü bir sesle.

"Onu hiçbir yere göndermeyeceğiz." dedi Victoria gözlerini Sirius'un gözlerinden ayırmadan.

"En azından zincirlerini çöz. Gerçekten, onu ne zamandır tutuyorsun burada?" dedi Regulus daha yalvaran bir sesle. Victoria'nın bu kadar inatçı biri olmasından hoşlanmıyordu.

"Sadece dün geceden beri." dedi Sirius.

Victoria, gözlerini devirdi. Fakat sonra sağ elini havaya kaldırıp parmaklarını şıklattı. Bununla birlikte Sirius'u saran zincirler çözülmüştü.

Sirius ağır ağır bileklerini ovuşturdu. Ağır zincirler sadece bir gece orada kalmış olsalar da çoktan iz yapmışlardı.

"Şimdi asamı ver, Victoria." dedi Regulus, o Slyherin'lere özgü ikna edici sesiyle. Elini Victoria'ya doğru uzatmıştı.

Victoria'nın kırmızı gözleri, Sirius'un üzerinden Regulus'un gri gözlerine dönmüştü ki, bir hareketlilik gördü. Sirius tam yerinden kalkmış, Victoria'yı devirmek için hamle yapıyordu ki Victoria sağ elini kaldırdı ve Sirius havada dondu.

"Yanlış hamle, Black." dedi vahşi bir tonda. Sirius'un havadan birkaç santim yukarıda kalan bedeni serbest kaldı fakat Victoria hala onu, tıpkı babasının Voldemort'u havaya kaldırdığı gibi, boğazından tutuyordu. Fakat Voldemort'un aksine Sirius fazlasıyla boğuluyormuş gibi görünüyordu.

Elleriyle, boğazını çeverelmiş görünmez gücü geri çekmeye çalışıyordu fakat nafileydi. Havada servest kalmak için çırpınıyordu.

"Victoria, dur!" diye bağırdı Regulus. "Onu boğuyorsun, Victoria! DURDUR ŞUNU!"

Victoria, krımızı gözlerini Regulus'a çevirdi. "Evet, tam olarak bunu yapıyorum. İşimize yaramıyorsa yaşamasına gerek yok."

Regulus, Victoria'nın havadaki kolunu yere indirmek için hamle yaptı fakat kadın çelik gibiydi adeta, hiçbir şekilde hareket etmedi.

"Yalvarırım, dur. Nolursun! Onu ikna edeceğim. İkna edeceğim. Son bir şans ver!" diyerek Victoria'yı çekiştirmeye başladı Regulus. Sirius'un rengi kırmızıdan mora dönmeye başlamıştı.

Victoria, dibindeki çocuğun gri gözlerine birkaç saniye baktı. Ardından Sirius, yere sesli bir biçimde düştü. Uzun süre nefes alamadığı için seslice öksürmeye başladı.

Regulus, Victoria'yı bırakıp hızla abisinin yanına çöktü. Sirius'un rengi birazcık daha düzelmiş görünüyordu. "Onlara söyle, Sirius. Söyle." dedi ikna edici bir sesle. "Hiçbir şey senden önemli değil." Sirius ona kafa salladı.

Victoria, Regulus'u tutup geri çekti. Sirius da ayağa kalktı. Hala tamamen iyi görünmüyordu. Derin derin nefesler alıp, Victoria'ya baktı.

"Son şansın, büyücü." dedi Victoria. "Potter'ların evinin yerini söyle."

Sirius birkaç defa öksürdü. Ardından siyah gözleri ilk Victoria'ya sonra Regulus'a baktı. Regulus onu, gözlerindeki ifadeyi anlayacak kadar iyi tanımadığını fark etti. Sonra Sirius tekrar Victoria'ya döndü.

"Dostlarıma ihanet edeceğime ölürüm!" dedi, boğazı biraz önce fazlasıyla sıkıldığı için sesi oldukça kısık ve pütürlüydü.

Regulus, onu cevabına şaşkın şaşkın bakarken Victoria'nın kolunu kaldırdığını gördü. Her şey, bir saniye içinde olup bitmişti. İç burkan bir kemik kırılma sesi, sessiz odayı kapladı. Sirius'un ayakta duran bedeni, yere gürültü çıkararak serildi.

Regulus, dizlerinin üstüne düştü ve haykırdı. Az önce kendisine bakan gözler şimdi boşluğa bakıyordu. Gözleri hemencecik buğulandı, Regulus Black'in. Kalbinden birkaç parça koptu sanki.

Sirius Black'in, o yakışıklı yüzü zamanın bir noktasında donmuştu sanki. Yüzündeki cesur ifade sönmemişti ama kaşları şaşkınlıkla havalanmıştı.

Regulus, gözyaşlarını elinin tersiyle sildi ve hareketsizce uzanan abisini son bir umutla sarstı. Fakat Sirius Black'in kalbi çoktan durmuştu.

* * *

43'te vurulup, 45'te ölen Süleyman Çakır'dı değil mi?

Bu sahneyi oluşturduğumda daha ikinci kısıma başlamamıştım diye hatırlıyorum. Fakat sonunda her zaman kaçtığım bu sahne yaşandı.

Rest in peace Black.

Seguir leyendo

También te gustarán

9.4K 537 15
-Black Poison adlı çalışmanın alternatif bir versiyonudur.- ****** O Cadılar Bayramı daha farklı olsaydı, neler olurdu? Sirius Black ve Today Poison'...
7.8K 544 25
ya labirent'e bir kız gelirse ve bu kız normal bir kız olmazsa,iki arkadaşı kendine aşık etse,gizemli bir olayla karşılaşsa. Peki bu kızı diğerlerind...
24.1K 2.8K 48
soobin: CILDIRIYORUM DICAPRIO'YA BENZEYEN COCUGU GORDUNUZ MU yeonbin #1 gokhanabi #1
160K 16.9K 53
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...