Dört Bela

Por berkenizey

209K 9K 4.6K

Dört abimle ne yapacağım? Arya 2 yıl öncesine kadar prensesler gibi yaşayan bir kızdı. 2 yıl önce anne ve bab... Más

Tanıtım
1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15. Bölüm
16.Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20.Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25.Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29.Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46.Bölüm
47.Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
52. Bölüm
53. Bölüm
54. Bölüm
55. Bölüm
56. Bölüm
57. Bölüm
58. Bölüm
59. Bölüm
60. Bölüm
61. Bölüm
62. Bölüm

26.Bölüm

2.9K 204 174
Por berkenizey

Bölüm Şarkısı: Leonardo Gashi feat. Umut Timur - Pronto

İyi Okumalar

---------------------------

Arya'dan

Bilmem kaç saattir yattığım hasta yatağında rahatsızca kıpırdandım. Hayır yani niye hastaların rahatını düşünmüyorlar. O yumuşak yataklarda belimiz ağrımıyor hastane yatağında ağrıyor yine nerede adalet be? Ben hasta değilim ya. Hasta olmadığım halde beni hala zorla yatakta tutmaya devam eden Kerem'e yeni ürettiğim küfürlerden birini mırıldandım. Kerem'in dışarı da olmasını fırsat bilip hızlıca ayağa kalktım. Kalkmamla yatağa geri oturmam bir oldu. Kafama sıçayım. Çocuğun bir bildiği var ki tutuyormuş seni yatakta. Aman sikeyim onun düşüncesini. Yatakta rahatsız olmayan fakat yatak yüzünden rahatsız olan bir pozisyon da uzandım. Masanın üzerinde ki telefonu alıp Mero'yu aradım. İkinci arayışım da açtı.

Ar: Hayırdır Enes Meral kendine yeni hayran mı buldun?
Enes: Yok be hep beraber Loredana ile oturuyoruz.
Ar: Tamam siktir git şimdi.

Telefonu tama kapatacakken konuşmaya başladı.

Enes: Dur kızım noldu?
Ar: Bir sus ve söylediğim şeylere cevap ver.
Enes: Dinliyorum.
Ar: Hep beraber derken kimler?
Enes: Bizim tayfa işte. Birde diğer 428'ler bir kaç tane de abilerimiz.
Ar: Ben Lori'ye sinir oluyor muyum peki?
Enes: Evet.
Ar: O kız size ikiyüzlülük yapmadı mı?
Enes: Yaptı fakat kendini affettirdi.
Ar: Tamam Enes.
Enes: Akşama yanındayız Berlin'e geliyoruz.
Ar: Hiçbirinizi istemiyorum gelmenize gerek yok.

Diyip bir şey demelerine izin vermedim kapattım. Eğer bencillik yapıyorsam gerçekten umurumda değildi. Telefonu sertçe masanın üzerine koydum. Yahya Abim gitmemişti fakat hastane de kalmasına da izin verilmemişti de. Hastaneye yakın ailesinin bir evi varmış oraya gitti o da. Kapının tıklatılmasıyla"Gir be." diye bağırdım. Oraya baktım. Kapının önünde baştan aşağıya adidas kıyafetleri giyen bir eli kapının kolun da olan, yüzünde yine o harika gülümsemesi olan ve yeni çıkan sakalları ile tatlı ve karizmatik gözüken Mero'ya ile arkasında ki kişilerle karşılaşmamla hiçbir zaman kimseye sunmadığım gülümsemem yüzüme yayıldı. Yataktan kalkıp önde duran Mero'ya sıkıca sarıldım. Kollarını belime doladı ve o da bana sıkıca sarıldı.

Ondan ayrıldıktan sonra diğerlerine sarılmıştım. Ve Baran Abim'e son sarıldığım günden sonra tatmadığım o abi sıcaklığını Ensar(Eno)Abim'de tatmıştım. Yan koltukta oturan Mero'nun koluna çok da hızlı olmadan bir tane geçirdim"Siz hani Lori ileydiniz?" dedim soru sorar gibi."Az önce Rüsselsheim'deydik ışınlanıp buraya geldik." dedi Doğan ve bana ezikliyeci bakışlar atıp"Harbi gerizekâlısın." dedi."Beynin çok az olduğu için sana bir yastık fırlatışımda salak oluyordun. Herhalde yastık istiyorsun." dedim. Doğan ayağa kalkıp çocukca"Ben gidiyorum ya." dedi. Kolundan yakalayıp rahatsız hastane yatağında biraz yana kaydım ve onu da yanıma oturttum. Kolumu boynuna dolayıp saçını sevdim ve omzuma doğru çektim. Hepsi ayrı ayrı birer abi ve kardeş olmuştu bana. Bu gruptan kimseye yan gözle bakmam. Mero'ya hayran olabilirim fakat bu ona o gözle bakacağım anlamına da gelmiyor.

"Birbirimizi seviyormuşuz he Arya?" dedi Doğan alaylı bir şekilde. Gülümseyip"Aptal." dedim. Kahkaha atıp kafasını iyice omzuma yasladı."Tedavine başlandı mı?" dedi Ensar Abim.
"Doktorum birazdan gelecekmiş." dedim."Sen biz gelmeden önce ne yapıyordun?" dedi Ahmet(Mucho). Göz devirip"Napayım acaba? Kapıda bekleyen bir öküz var. Adım atmama bile izin vermiyor." dedim. Hepsi güldü. Enes ciddileşip"Buraya en son Berkay ile gelmiştin ve sevgiliydiniz. Şuanda da bu çocukla geldiniz." dedi."Düşündüğün gibi bir şey değil Enes. Onunla sevgili falan değilim." dedim. Omzumda yatan Doğan'dan ses çıkınca onu dinledim"Peki onu yani Berkay'ı unuttun mu?" dedi. Bu soru karşısın da duraksamamam gerekiyor öyle değil mi? Sonuçta o çocuk benim hayatımın ortasına sıçıp siktirip gitti."O oruspu çocuğunu daha fazla hafızanda tutmaya devam etmesin." dedi Ahmet. Resul Abim ona uyarıcı bir bakış attı."Ah hadi ama küfür ettiği için ona mı kızıyorsun abi?" dedim. O cevap verecekken kapı tıklatıldı ve içeri doktor, hemşire ve yanlarında bir adam girdi. Almanca bir şeyler söylediler ve yanlarında ki çevirmen bana ne dediklerini anlattı"Öncelikle hastanemize hoşgeldiniz hanımefendi. Tedaviye hemen başlanması gerektiğine dair Türkiye'den bilgi geldi. Yarından itibaren tedavi başlıyor. Hafta da sadece bir kez hastaneden dışarı polis olmadan çıkabilirsiniz. Geçmiş olsun. Tekrar görüşmek üzere." dedi. Doktor ve hemşire ile beraber çıkarken kapıdan bana doğru gülümsedi ve göz kırpıp kapıyı kapattı. Bu ne ya? Gözlerimi devirip önüme döndüm. Enes'in telefonu çaldı. Kim olduğuna bakıp odadan çıktı. Bu durum beni huzursuz etse de fazla üzerinde durmadım.

Biz konuşurken 5 veya 10 dakika sinra Enes içeri girdi ve diğerlerine almanca bir şeyler söyledi. Hepsi ayağa kalktı bir anda. Bir şey olmuştu ama ne olduğunu gerçekten anlayamıyordum. Bir şey olduğunu bizde biliyoruz seni ilerizekâ. Şimdi hiç sırası değil. Ensar Abim yanıma gelip diz çöktü ve elimi tuttu"Bizim gitmemiz gerek. İznin olduğu günde yemin ederim yanına geleceğiz yalnız şuan gerçekten gitmemiz gerek." dedi. Kafamı salladım"Tamam dikkatli olun Allah'a emanet." dedim ve ellerimi ondan çekip yatağa uzandım ve onlara arkamı döndüm. Kapı sesi gelince gözümden bir damla yaş düştü.

Neden kimse tarafından değer verilmiyordum? İyileşmem veya tedavi olmam gerekmiyordu belki de. Bu hayatta her konuma kendi çabalarımla gelmem lazım fakat arkamda birilerini veya birini hissetmem bana daha da çok güç vermez miydi? Arkamı döndüm ve koltuğun üzerinde duygusuz bir şekilde bana bakan Kerem'i gördüm. Onu umursamayıp telefonumu aldım ve Baran Abim'i aradım. İlk çalışta açtı.

Bar: Bir sorun mu var Arya?
Ar: Tedavi olmak istemiyorum.
Bar: Ne diyorsun sen?
Ar: Neden beni kimsenin sevmediği bu iğrenç dünya da yaşamaya devam edeyim ki?
Bar: O da nereden çıktı? Seni herkes çok seviyor.
Ar: Herkesin sevmesini geçtim abi. Sen beni sevmiyorsun. Bir şey olsa her şeyi siktir edecekken allah kahretsin ki bu duyguyu hala sana karşı kullanamıyorum. Bıktım abi anlıyor musun bıktım artık. Eğer sen bana yardımcı olmuyorsan ben de kendi imkanlarımla kaçarım buradan.
Bar: Kızım saçmalama. Ben seni çok seviyorum.
Ar: İlayda?
Bar: İlayda'nın canı cehenneme umurumda bile değil. Onu daha çok sevdiğime dair kurduğum cümleyi söylediğim günden sonra neler yaptım kendime bilmiyorsun. Özür dilerim affet beni meleğim. Sahip çıkamadım sana. Annemlerin emanetine sahip çıkamadım. Abini affedebilecek misin?
Ar: Bir şartla!
Bar: Ne istersen güzelim.
Ar: Tedavi olmayacağım. Tedavinin daha başlamadan bitmesine yardım edersen seninle barışırım ve ne olursa olsun hiçbir zaman küsmem.

Böyle bir teklife karşı tedaviyi bitireceğini çok iyi biliyordum.
Telefonda ses kesilince bir şey demesi için biraz daha bekledim. Ben beklerken Kerem odadan çıkıp gitti.

Ar: Abi orada mısın?
Bar: Bu asla olmayacak.
Ar: N-ne demek o?
Bar: Benimle barışman için senin geleceğinle oynayamam duydun mu beni? Ne kadar pislik bir abi olsam da bunu yapamam. Kardeşimin gözlerimin önünde zehirlenmesini izleyemem. Şimdi bundan sonra sakın beni tedaviden vazgeçtiğini söylemek için arama.

Ben bir şey demeden suratıma kapattı. Kapatılan telefonla şoka uğradım. Ve tabii ki de abimin dedikleriyle de. Ben bu tedaviyi olmak istemiyordum. Bu benim özgür iradem. Ve bildiğim kadarı ile de Türkiye de Almanya da özgür bir ülke. Bu bir suç. Gerçi abim bile kararıma saygı duymuyorken Türkiye gibi müslüman,harika ve insanlarına sahip çıkan bir ülke mi saygı duyacak? Hah ben buna çok gülerim. Bir de şu iyi tarafından bak. Pardon da ben burada iyi bir taraf göremiyorum. Abin senin ile barışmak yerine senin geleceğini ve sağlığını düşünerek cevap verdi. Bence bu harika bir şey. Onun ile barışman için iyi bir madde. Üstelik Almanya'da ki bazı kişiler yüzünden neden her şeyi bir çırpıda itiyorsun ki? Onlar da senin abin fakat hiçbir şey yapmadılar ama sen hemen tedaviden vazgeçtin. Çok bencil olmaya başladın. İğrenç bir insana dönüşmeye başladın. Sadece kendini düşünüyorsun. Artık kes sesini. Bir anlık gelen sinir dalgası ile elimde ki telefonu odanın en ücra köşesine sertçe fırlattım. Ayağa kalkıp elime ne geçiyorsa fırlatmaya başladım. Bir yandan da delicesine bağırıyordum.

Kerem'den

Arya'nın odasından ses gelince elimde ki daha yeni aldığım sıcak çikolata ve kahveyi yere attım ve koşarak kapısı açık olan odaya girdim. Arya karşımda silahı kafasına tutmuş eli de tetikteydim.
Bir yandan ona sakin olmasını söyleyen ve yaklaşmaya çalışanlara bağırıyor bir yandan ise ağlıyordu. Muhtemelen sinir krizi geçiriyordu. Ona biraz daha yaklaştım. Olduğu yerde bir anda hızlıca yönünü bana döndürdü"Yaklaşma Abi." dedi. Bana abi demesi beni amaçsızca sinir etti. Neden?"Bana abi demeyi kes." diye bağırdım. Konuyla alakaya gel. Lan kız kendini vuracak. Ona biraz daha yaklaştım"Ver o silahı bana." diyerek elimi uzattım. Kafasını olumsuz anlamda salladı"Kimse beni sevmiyor neden gereksiz kalabalık oluyorum ki?" dedi sonlara doğru sesi kısılırken. Ona doğru bir adım attım"Herkes seni çok seviyor." dedim. Yina kafasını olumsuz anlamda salladı. Gözlerine baktım
kim bu ela gözlerin ağlamasına dayanabiliyordu ki?"Ben seni çok seviyorum." dedim. Ağlaması daha da şiddetlenirken cevap verdi"İnandır beni gerçekten ya abi ya başka bir şey sevdiğine inandır." diye bağırdı. Aklıma gelen tek şeyle hamle yapıp belinden tutup kendime çektim ve dudaklarını öptüm. Krizde olduğu için saçma sapan şeyler söylüyordu. Kendinde değildi çünkü.

Dudaklarımız hala kenetliyken elinde ki silahı aldım ve geri çekildim. Doktor ve hemşireler onu alıp direkt yatağına yatırırken kapının önünde duran korumaya silahı verdim"Çıkın dışarı." dedim sert sesimle. Başları eğik bir şekilde dışarı çıkarken ben de onlarla çıktım. Kapıyı kapattıktan sonra onları karşıma aldım ve birinin elinde duran silahı gösterdim"Bu silah kime ait?" dedim."Benim abi." dedi içlerinden biri. 3 kişilerdi. Yakasına yapışıp kimsenin olmadığı bir yere çektim ve duvara doğru ittim"Ulan ya o kıza bir şey olsaydı o zaman Baran Abi'ye nasıl hesap verecektik?" dedim sinirle."Abi bir anda oldu." dedi. Karnına yumruk attım"Arya ölseydi Baran Abi'ye de bir anda oldu derdin." dedim. Yeni çıkan sakallarımla oynayıp sabır diledim"Nasıl oldu?" dedim."Sen odadan çıktıktan 2 dakika sonra sesler gelmeye başladı bağırma ve kırılma sesleri. Biz de içeri girdik. Doktorlar zaten sen geldikten sonra geldi. Neyse sonra biz onu sakinleştirmeye çalışırken bir anda elini belime attı ve silahımı aldı. Daha sonra sen geldin." dedi. Bu anlattıklarına daha fazla sinir olsam da vurmadım. Daha doğrusu tam yumruk atacağım sırada elimi ensesine koydum ve sertçe sıktım"İşine düzgün konsantre ol. Senin işin onu korumak ölmesine yol açmak değil. Silahını da bundan sonra iyi sakla." dedim. Kafasını salladı.

Odanın önüne geldiğimiz de doktor odadan çıkıyordu. Almanca biliyordum ve dediklerini anlıyorum. Fakat çevirmen yine de bana çevirdi"İstirahat etmesi gerekiyor. Onu sinirlendirecek veya üzecek şeylerden uzak tutun. Bu uyuşturucu da kırmızı çizgi bunlar. Geçmiş olsun." dedi. Kafamı salladım. Korumalardan biri yanıma geldi"Abi Baran Abi seninle konuşmak istiyormuş." dedi. Ona da kafamı salladım bir kenara geçip Baran Abi'yi aradım. Bir kaç çalıştan sonra açtı.

Bar: Arya tedavi olmak istemediğini söyledi. Durup dururken hu karar nereden çıktı?
Ker: Burada ki arkadaşları gelmişti sonra seninle konuştu ve tedavi olmayacağını söyledi. Bilmiyorum.
Bar: Arya'yı o karardan vazgeçir Kerem.
Ker: Abi Arya az önce kriz geçirdi.
Bar: Bu nasıl oldu?

Az önce yaşanan tüm olayları anlattım. Öpüşme yerine kadar.

Bar: Arya'yı öpmeye nasıl cesaret edersin?
Ker: Abi ben de meraklı değilim senin çirkin kardeşine. İnandır dedi ben de inanması için öptüm.
Bar: Her neyse bir daha olmaması için gayret et. Orada ki abilerene karşı biraz dikkatli ol. Şimdi git uyu.
Ker: Tamam abi.
Bar: Hadi eyvallah.

Deyip kapattı. Ben kardeşini kurtarmak için öpüyorum senin yaptığın şeye bak. Ayıp lan insan teşekkür eder. Sonuçta Kerem Karahan birini öpmüş. Arya'nın odasına girdim ve bir koltuğa
oturdum. Onun uyuyan haline son kez bakıp uyumak için pozisyon aldım.

Ben Arya'yı küçüklüğüm de gerçekten seviyordum. Onu ilk gördüğüm de güzelliğine ve ışıltısına hayran kalmıştım. Allah'a ilk şükür ettiğim şey Arya'yı tanımamı nasip ettiğiydi. Daha doğrusu ilk duam ve falandı bu. Tekrar sevmek ister misin? Neden soruyorsun ki? Belki de seviyorumdur fakat kimse bilmiyordur. Kim bilir?

--------------------------

Selâmün Aleyküm.

Bölüm güzel miydi?

Hangi karakteri daha çok seviyorsunuz?

Diğer bölümde ne olacak sizce?

160 oy sınırı.

Instagram grubuna katılmak isteyenler.

Karakterler için parodi hesap açılsın mı? Açmak isteyenler var mı?

Beni takip edin ki duyurularımı öğrenin.

Kendinize iyi bakın lütfen

Görüşürüz

Ben ilk defa bu kadar güzel çay içen görüyorum. Birde ilk defa çayın yakıştığı birini görüyorum.

Seguir leyendo

También te gustarán

Peyda Por Herkes Yalan

Novela Juvenil

869K 60.6K 36
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
341K 20.9K 43
17 yıl önce annesi tarafından ölü olarak bildirilen Neva... Yıllardır onun hasretiyle yanıp tutuşan Akay ailesi... Ama... Ortada bir sorun vardı.Neva...
1.1M 15K 37
Aşık olduğu adamın evleneceğini öğrenen Mavi, çareyi en yakın kız arkadaşında bulur. Düğüne kısa bir süre kala acilen bir plan yapmaları gerekmektedi...
1.7M 55.6K 24
"Zorla evlendik farkındasın değil mi?" dedim dehşetle. Umursamadı ve gözlerimin en derine bakıp, belimde olan eli belimi okşamaya başladı. "Evet kar...