Creatures of the Night ◈ the...

By adelaidediyebiri

114K 12K 19.5K

Büyücüler dünyası en karanlık günlerine doğru giderken karanlığın ortasında yükselecek olan dehşet herkesin... More

0.0 | kont dracula
karakterler | creatures of night
0.1 | ani teklif
0.2 | hogwarts'ta sıradan bir gün
0.3 | dolunay'da bir gece
0.4 | tehlikeli bir ısırık
0.5 | sirius black ve değişim
0.6 | arkadaşlar ve aile
0.7 | sen...
0.8 | leona dracula
0.9 | normalleşme çabaları
1.0 | james potter çuvallıyor
1.1 | slytherin maçı
1.2 | keyifli bir sabah kahvaltısı
1.3 | leona çapulcular ile tanışıyor
1.4 | keyifsiz bir sabah kahvaltısı
1.5 | tehditler ve teklifler
1.6 | prior'un ürkütücü kuzeni
1.7 | kostüm alışverişi ve vampir efsanesi
1.8 | asil ve köklü dracula ailesi
1.9 | maureen'in çevirdiği işler
2.0 | cadılar bayramı partisinde
2.1 | ilk öpücük ve ilk kavga
2.2 | saklanmış gerçekler
2.3 | çılgın-jamie-planları
2.4 | gerçeklerle geçen gece
2.5 | kont dracula'nın planları
karakterler | everybody wants to rule the world 「Ⅰ」
karakterler | everybody wants to rule the world 「Ⅱ」
2.7 | gazetedeki korkunç haber
2.8 | baykuşun gizli haberi
2.9 | kazıklar
3.0 | yoldaşlık toplantısı
3.1 | dracula ailesine ziyaret
3.2 | leona dracula'nın görevi
3.3 | dracula ailesinden mektup
3.4 | şatoda tehlikeli bir gün
3.5 | gizli bir oda ve gizli bir bilgi
3.6 | olağanüstü bir düello
3.7 | dracula'nın tehditleri
3.8 | önemli bir piyon
3.9 | sinsi bir yılan
4.0 | eksik duyulan kehanet
4.1 | minik harry potter
4.2 | sır tutucu
4.3 | kırmızı gözler ve orman
4.4 | görünmezlik pelerin'i
4.5 | victoria'nın tutsağı
4.6 | fedakarlıklar ve vedalar
4.7 | en değerli varlık aile
4.8 | kanın derinliklerindeki güç
4.9 | dracula'nın son hamlesi
5.0 | buruk bir cenaze töreni
son | bu bir veda değil
「au」 karakterler | night of the nights
「au」 0.1 | keşfedilen kehanet
「au」 0.2 | istanbul'da bir gün ve uyanış
「au」 0.3 | beş yüz yıl sonra dünya
「au」 0.4 | yoldaşlık ile toplantı
「au」 0.5 | tehlikeli anlaşma
aşkı harcamanın 80 yolu

2.6 | sarı zarflı mektup

1.3K 174 232
By adelaidediyebiri

İngiltere'nin, Cambridge şehrinde o gün Temmuz sıcağında kavruluyordu hava. Gökyüzünde tek bir bulut dahi yoktu ve Cambridge şehri için bu durum hiç sık yaşanmazdı.

İnsanlar, güneşin sıcak ışınlarından kaçmak için evlerine kapanmışlardı. Küçük bir esinti bile yoktu koskoca şehirde. Hobson Caddesi'nde küçük dükkanda da, sıcaktan bunalmış bir kız, klimalarının yardımıyla serinlemeye çalışıyordu. Yapısı gereği, zaten güneşi ve sıcağı sevmeyen kız, dükkanların perdelerini indirmişti. Hoş, zaten bu öğlen sıcağında gelen de yoktu.

Elindeki yelpazeyi, yüzüne doğru sallayan Dracula ailesinin biricik kızı, bir yandan muggle gazetesinin üstündeki bulmaca üzerinde aklına gelen kelimeleri karalamakla meşguldu. Çok sık yaptığı bir şey değildi bulmaca çözmek. Dracula ailesinin minik dükkanında, ailesine yardım ederken pek zaman bulamazdı. Sadece böyle, sıcak aylarda, dükkan boş kaldığında eline alırdı.

Aslında Leona Dracula, muggle gazetelerinden hiç hoşlanmazdı. Özellikle büyücülerin, sihirli gazetelerini gördükten sonra, sevebileceğini sanmıyordu. Baştan aşağı bomboş haberlerle doluydu. Üstelik bulmacaları o kadar basitti ki, Leona eline alır almaz çoğunu bitirirdi.

Leona'nın annesi ve babası, bir saat kadar önce dinlenmek için evlerine kadar gitmişti. Bu saatlerde, birkaç kişi gelse dahi Leona'nın idare edemeyeceğinden fazlası gelmezdi.

Dükkan içindeki sakin ve sessiz hava, klima gürültüsünde kaybolan bir kağıt sesiyle bölündü. Leona, dikkat kesildi sesi duymasıyla. Kapıdaki minik posta aralığından içeri giren kağıt sesi dünya üzerindeki en nefret ettiği ses bile olabilirdi. Özellikle o mektubu aldıktan sonra, bir süre hiçbir postaya bakmamıştı Leona. Mektuplar, bu zamanlarda asla iyi haberler getirmezdi ve Leona getirmeyeceklerini de biliyordu.

Sıkılmış bir biçimde esnedi, oturduğu sandalyede. Yelpazesini masaya bırakıp, elleriyle dizinden destek alarak ayağa kalktı. Gerçekten bir zarf, kapının ortasındaki o minik delikten içeri süzülmüş ve yere düşmüştü. Leona, mektubu almak için kapıya yaklaştı ve dizlerinin üstüne eğildi.

KÜTT!

Aniden açılan kapı, öyle sert bir şekilde vurmuştu ki Leona'nın kafasına, dengede kalamayıp arkaya doğru devrildi.

"Aa! Pardon." dedi erkek sesi korkmuş bir sesle. Leona bu sesi iyi tanırdı.

Başını tuttu ve düştüğü yerden, ellerinden destek alarak kalktı. Mektup sağ elindeydi hala ancak üstünde ne yazdığına bakmaya fırsatı olmamıştı.

Kapı aralığından kendisine utanmış, endişeli gözlerle bakan çocuğa acı acı gülümsedi.

"Özür dilerim, Leona. İyi misin?" dedi çocuk, kapı aralığından içeri süzülürken. Ardından kapıyı arkasından kapattı.

"iyiyim. Önemli değil." dedi Leona ve başına koyduğu elini çekti. "İçeri gelsene Prior, kimse yok." dedi eliyle gelmesini işaret ederek.

"Elindeki mektup da ne?" dedi Prior, kısa adımlarla Leona'nın arkasından gelirken.

Leona, zarfın üstüne bakmadan, kasanın olduğu tezgaha bıraktı. "Muhtemelen yazı gönderdiğim dergilerden biridir." dedi umursamaz bir tonda.

"Hala yazıyorsun, yani?" dedi Prior keyifli bir tonda. Şimdi ikisi, daha önce defalarca yaptıkları gibi masalardan birine geçmişlerdi.

"Yazmak iyi geliyor." dedi Leona gülümseyerek. "Sana bir şeyler getireyim mi? Taze limonata vardı."

"Buzlu bir limonataya hayır demem." dedi Prior. İnce bir tişört ve altına şort giyiyor olmasına rağmen sıcaklamış görünüyordu.

"Eğer bu kadar sıcaklamak istemiyorsan bir an önce saçlarını kestirmelisin." dedi Leona, tezgahın arkasında iki bardak limonata hazırlarken.

"Saçlarımı seviyorum." dedi Prior, eliyle ensesine kadar uzanan saçlarını karıştırarak.

Biraz sonra Leona, elindeki iki tane buzlu limonatayı ahşap masaya koydu. Leona, pipetiyle bir yudum alırken Prior diklemeyi tercih etmişti.

"Ee, ne zaman büyücü dergilerine yazı göndermeyi planlıyorsun, Leona?" dedi Prior. Leona'nın yazmak konusunda ne kadar iyi olduğunu iyi bilen birkaç kişiden biri olsa da, kızı büyücü dergilerine yazı göndermek konusunda asla ikna edemiyordu.

"Bu zamanda mı?" dedi Leona alayla. "Safkan olduğun için kendini rahat hissediyor olabilirsin ama hatırlatırım, ben değilim."

"Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen'in, dergi okuyarak zaman geçirdiğini sanmıyorum." dedi Prior bilmiş sesiyle. "Nereden bilecek ki sen olduğunu?"

"Kimden bahsettiğimizi unutuyorsun." dedi Leona, kısık bir sesle. O adamdan bahsetmek tüylerini ürpertmişti. "Bu şekilde saklanmak benim için de, ailem için de güvenli olan yol."

Prior, cevap vermek yerine iç geçirmekle yetindi. Yaşadıkları karanlık zamanlarda herkes, saklanabileceği bir delik bulmak için uğraşıp duruyordu. Hele de, Leona gibi kan yoluyla büyücü olmayan kişiler, tehlikenin göbeğindeydiler.

Prior, bu durumda güvende olanlar listesinde sayılabilirdi. Kan yoluyla safkandı sonuç olarak. Tabii, bu güvenlik hissi de çok parlak bir durum değildi. Her an, Adı-Anılmaması-Gereken-Kişi'nin takipçileri, Ölüm Yiyen'ler, kapısını çalıp kendi taraflarına katılmak zorunda olduğunu söyleyebilirlerdi. Bunu reddeden sihirbazların şu anda hepsi mezardaydı sonuç olarak. Üstelik, Prior'un melez kuzeni Severus Snape'in de artık bir Ölüm Yiyen olduğu düşünülürse... Bu gerçek, Prior'un tüylerini diken diken yaptı.

"Ee, seni buralara getiren nedir?" dedi Leona. Aralarında oluşan o sisli havayı dağıtmak istiyordu.

"Üniversite kütüphanesine gitmem gerekiyordu." dedi Prior tekrar neşeli bir moda girereken. "Hazır Cambridge'e gelmişken yanına uğramadan gitmek istemedim."

"Hala ne yaptığını bana anlatmıyor oluşun canımı sıkmıyor değil." dedi Leona. limonatanın dibinde kalan son damlaları, pipetinden çekerken rahatsız edici bir ses duyuldu." Pardon." dedi Leona, pipeti dudaklarından uzaklaştırarak. Ardından devam etti. "Bir aydır dördüncü gelişin. Üstelik hala ne aradığını söylemedin!"

Prior, muzip bir havada kıvırdı dudaklarını. Leona'yı meraklandırmak hoşuna gidiyordu. Yavaşça omuzlarını silkti. "Bitirdiğim zaman öğrenirsin, zaten." dedi ve göz kırptı. Daha sonra sol bileğine taktığı, deri kordonlu saate baktı. "Benim artık gitme vaktim gelmiş."

"Bir dahakine daha erken gel de sana bir yemek ısmarlayayım." dedi Leona, ayağa kalkan Prior ile ayağa kalkarken.

"Bir daha geleceğime eminsin, yani." dedi Prior gülümseyerek.

"Her zaman geliyorsun."

İki arkadaş, veda edercesine sıkı sıkı sarıldılar birbirlerine. Ardından, Prior, dükkandan çıktı ve Leona, onun ıssız caddede, gözden kayboluncaya kadar izledi.

Daha sonra, yine bulmaca yapmak için masaya yönelmişti ki kasanın yanına bıraktığı, sarı renkli zarf dikkatini çekti. Daha önce fark etmemişti ancak dergilerin ona cevap yazarken daima beyaz zarf kullandığından emindi. Peki ya onlardan başka kim mektup yazardı ki? Aklına gelen ilk kişi bile kendisine en son bir yıl kadar önce mektup yazdığı düşünülürse...

Ağır adımlarla, korku alevinin vücudunu kaplamasına karşı koyamadan tezgaha yaklaştı. Uzandı ve zarfı aldı. Zarfı çevirdiğinde ise ilk sol üst köşesinde yazan isimlere ve sonra da onun altında yazan adrese baktı.

"Lily J. Evans & James Potter

 13 Church Lane

 Godric's Hollow Somerset"

Leona Dracula, hissettiği korkuya rağmen mektubu açtı ve okumaya başladı.

* * *

"James Potter! Sana daha kaç defa bu kutuları yukarıya yerleştirmen gerektiğini söylemem gerekiyor ki!?" dedi Lily Evans yüksek sesle söylenerek. Asasını sallayıp, üst üste yığılmış üç tane kadar kutuyu merdivenlerden yukarı yönlendirdi. Aynı zamanda söylenmeye devam ediyordu.

"Sirius ise baş başa verip dedikodu yapacağınıza, bunları yerleştirebilirsiniz. Üstelik aşağı katı tamamen ben düzenlemişken, koca kıçını kaldırıp çoktan bu odayı da yerleştirmiştin!"

James Potter, üst kattaki ikinci odadan fırlayarak söylenen Lily Evans'ın yanına yetişti. Karton kutular çoktan diğer odaya girmişti bile.

"Ah, sonunda teşrif ettiniz demek, Bay Potter." dedi Lily Evans, asasıyla karton kutuların kapaklarını açıp uçuşan eşyaları gerekli yerlere yerleştirirken.

James, utanmış bir tavırla saçlarını karıştırdı. Ardından Lily'e yaklaşıp onun belini kavradı ve kızıl saçlı sevgilisini kendine çekti. "Tamam, kızma hemen. Sirius ile bir şey tartışıyorduk." dedi Lily'i sakinleştireceğini bildiği o ses tonunu kullanarak.

Lily, çattığı kaşlarını gevşetti. "Ne tartışıyordunuz?" dedi meraklı bir sesle.

"Davetli listesiyle ilgili." dedi James. "Hatta sana sormayı düşünüyorduk." Sonra uzanıp Lily'nin boynuna bir öpücük kondurdu.

"Neymiş bakalım soracağınız şey?" dedi Lily, eşyaları büyülemeyi bıraktı ve ayağının üstünde James'e döndü.

"Birazdan konuşuruz." dedi James sonra Lily'i kendine çekip bir öpücük daha kondurdu boynuna. Ardından çenesinin altındaki minik bir bene, sonra birazcık daha yukarıya, yanağının altına bir öpücük kondurdu.

"Bu öpücüklerin gittiği yeri beğenmedim." dedi Lily kısık ama eğlenen bir sesle.

"Ben sevdim ama." dedi James. Ardından Lily'nin yanağının tam ortasına bir öpücük daha kondurdu.

"Sirius tam yan odada." dedi Lily fakat James'i durdurmak için hiçbir şey yapmadı. James'in öpücükleri her zaman Lily'nin hoşuna gitmişti zaten.

"Bizi duymaz o." dedi James. Minik bir öpücüğü, Lily'nin dudaklarının kenarına kondurdu. Ardından ise dudağına...

"Duyuyorum, hem de bayağı iyi."

İkili, Sir,us'un bıkkın sesini duyduklarında gülerek ayrıldılar. James, Lily'e göz kırptı ve elini onun belinden ayırdı.

"İçeri gelsene." dedi ardından kıza. "Sirius'un bir konuda senin fikrine ihtiyacı var."

"Tamam." dedi Lily ve elinde asasını yan tarafta duran masanın üstüne bıraktı. Ardından James'in arkasından odadan çıkıp yan odaya girdi.

Sirius Black, kalın bir parşömen yığının yanında, tüy kalemiyle bir şeyler yazmakla meşguldü. Aslında bir şeyler demek az kalabilirdi. O,

Lily ve James'in birkaç hafta sonra olacak düğünleri için davet yazmakla meşguldü. Aralarında el yazısı en güzel olan Sirius Black olduğu için bu görev ona verilmişti.

"İşinizi halledip gelmenize sevindim." dedi alaycı bir tavırla Sirius. Lily onun bu haline göz devirdi.

"Söyleyin bakalım, neye ihtiyacınız var?" dedi Lily, Sirius'un çalışma masasına yaslanarak.

"Neredeyse bütün davetiyeleri yazdım." dedi Sirius parmağının ucuyla parşömen yığınını göstererek. "Sadece bir tane kaldı."

"Harika." dedi Lily Sirius'a minnettar bir şekilde bakarak. "Sonuncusunu da yazıp bitirebilirsin. Sorun ne ki?"

Sirius, sıkkın bir havada seslice nefesini dışarı verdi. Kağıtların üzerindeki yıpranmış ve üstü karman çorman yazılarla dolu bir kağıdı aldı eline.

"Geriye kalan tek kişi-" dedi ve kağıdı Lily'e uzattı.

Lily, kağıt üzerinde, altlarda bir yerde, halka içine alınmış isme baktı. "Leona Dracula mı?" dedi tek kaşını kaldırıp Sirius'a ve sonra James'e bakarak.

Sirius, oturduğu sandalyede geriye doğru yaslandı. "Biraz kafamı karıştırdı. Yani-" konuşurken ellerini James gibi sallamaya başladı. Bunu sadece çok gergin olduğunda yapardı. "o ve ben- neredeyse bir yıl oldu, anlıyor musun? Bunu şimdi yapmak- Sadece sormak istedim. Onu davet etmek zorunda mısınız?"

Lily, yardım isteyen bakışlarla James'e baktı ancak James, iki elini teslim olurcasına havaya kaldırıp bir adım geriye gitti. Pekala, konuşmak Lily'e kalmıştı.

Lily, samimiyetle elini Sirius'un omzuna koydu. "Geçmişte olmuş olanlar onun bizim arkadaşımız olduğu gerçeğini değiştirmiyor, Pati." dedi anlayışlı bir sesle. Ardından elini çekip doğruldu. "Ancak seni rahatsız edecekse çağırmayabiliriz. Senin kararın."

"Mesele rahatsız etmesi değil. Rahatsız olmaya hakkım olduğunu da düşünmüyorum şahsen." dedi Sirius. "Onun rahatsız olmasını istemiyorum. Bir sene sonra ortaya çıkıp-" eliyle karman çorman yazıların olduğu parşömeni masaya fırlattı. "böyle- her şey normalmiş gibi davranmak doğru gelmiyor."

"Bir yıl oldu, Sirius. Belki de her şeyin normale dönme zamanı gelmiştir?" dedi Lily destekleyici bir tonda.

Sirius, masum bir ifade ile Lily'nin gözlerine baktı. Omuzları düşmüştü.

"Üstelik eğer bu durumdan rahatsız olursa gelmeyecektir zaten, değil mi Jam?" dedi Lily destek isteyerek.

"Evet, kesinlikle." dedi James kafasını sallayarak. "Haklısın, Lily, her zaman olduğun gibi."

Sirius bir süre sessizce ikiliye baktı. Sonra sandalyesini masaya yaklaştırdı. "O zaman, davetiyeyi göndersek daha iyi olur gibi, değil mi?" dedi.

"Aynı tereddütü ben de Petunia ile yaşadım." dedi Lily kafa sallayarak. "Hele de, nişanlısı Dursley ile olan yemekten sonra..." anılar gözlerinin önüne gelince yüzünü ekşitti. "yine de davetiye gönderdim, Sirius. Kafana çok takma, akışını bırak. Gönder gitsin."

"Teşekkürler, Lils." dedi Sirius buruk bir gülümsemeyle.

"Önemli değil, Sirius." dedi Lily. Daha sonra ise James ile birbirlerine dertli dertli bakışlar attılar.

* * *

Karakterler bölümünde Evans'ı görüp seven okuyucularım lütfen kızmayın dkflfsdfksf

İlerleyen bölümlerde daha iyi anlayacaksınız neler döndüğünü. 

Diğer bölümde görüşmek üzere!

Continue Reading

You'll Also Like

213K 22.2K 35
taehyung kırmızı defterini kaybeder 290423, tk ☁️
9.4K 697 7
Herkes hata yapar değil mi ? Peki hangimizin hatası çocuğunu ölüme sürükleyecek kadar büyük ? Sanırım Tony'nin yaptığı hatalar sevdiklerinin ona karş...
24.1K 2.8K 48
soobin: CILDIRIYORUM DICAPRIO'YA BENZEYEN COCUGU GORDUNUZ MU yeonbin #1 gokhanabi #1
9.4K 537 15
-Black Poison adlı çalışmanın alternatif bir versiyonudur.- ****** O Cadılar Bayramı daha farklı olsaydı, neler olurdu? Sirius Black ve Today Poison'...