Creatures of the Night ◈ the...

By adelaidediyebiri

114K 12K 19.5K

Büyücüler dünyası en karanlık günlerine doğru giderken karanlığın ortasında yükselecek olan dehşet herkesin... More

0.0 | kont dracula
karakterler | creatures of night
0.1 | ani teklif
0.2 | hogwarts'ta sıradan bir gün
0.3 | dolunay'da bir gece
0.4 | tehlikeli bir ısırık
0.6 | arkadaşlar ve aile
0.7 | sen...
0.8 | leona dracula
0.9 | normalleşme çabaları
1.0 | james potter çuvallıyor
1.1 | slytherin maçı
1.2 | keyifli bir sabah kahvaltısı
1.3 | leona çapulcular ile tanışıyor
1.4 | keyifsiz bir sabah kahvaltısı
1.5 | tehditler ve teklifler
1.6 | prior'un ürkütücü kuzeni
1.7 | kostüm alışverişi ve vampir efsanesi
1.8 | asil ve köklü dracula ailesi
1.9 | maureen'in çevirdiği işler
2.0 | cadılar bayramı partisinde
2.1 | ilk öpücük ve ilk kavga
2.2 | saklanmış gerçekler
2.3 | çılgın-jamie-planları
2.4 | gerçeklerle geçen gece
2.5 | kont dracula'nın planları
karakterler | everybody wants to rule the world 「Ⅰ」
karakterler | everybody wants to rule the world 「Ⅱ」
2.6 | sarı zarflı mektup
2.7 | gazetedeki korkunç haber
2.8 | baykuşun gizli haberi
2.9 | kazıklar
3.0 | yoldaşlık toplantısı
3.1 | dracula ailesine ziyaret
3.2 | leona dracula'nın görevi
3.3 | dracula ailesinden mektup
3.4 | şatoda tehlikeli bir gün
3.5 | gizli bir oda ve gizli bir bilgi
3.6 | olağanüstü bir düello
3.7 | dracula'nın tehditleri
3.8 | önemli bir piyon
3.9 | sinsi bir yılan
4.0 | eksik duyulan kehanet
4.1 | minik harry potter
4.2 | sır tutucu
4.3 | kırmızı gözler ve orman
4.4 | görünmezlik pelerin'i
4.5 | victoria'nın tutsağı
4.6 | fedakarlıklar ve vedalar
4.7 | en değerli varlık aile
4.8 | kanın derinliklerindeki güç
4.9 | dracula'nın son hamlesi
5.0 | buruk bir cenaze töreni
son | bu bir veda değil
「au」 karakterler | night of the nights
「au」 0.1 | keşfedilen kehanet
「au」 0.2 | istanbul'da bir gün ve uyanış
「au」 0.3 | beş yüz yıl sonra dünya
「au」 0.4 | yoldaşlık ile toplantı
「au」 0.5 | tehlikeli anlaşma
aşkı harcamanın 80 yolu

0.5 | sirius black ve değişim

3K 304 730
By adelaidediyebiri


Remus, kanepeye yayılan ikiliye gülerken arkasında giriş kapısının açıldığını durunca dönüp baktı. İçeri giren oldukça yorgun görünümlü Lily Evans'tan başkası değildi.

Lily, Remus'u görünce gözleri parıldadı ve rahatlamış bir yüz ifadesiyle Remus'a yaklaştı. "Sen neredeydin?" dedi kızgınlık içeren bir merakla. Sesi yükselmişti.

"Ben- ee-" Remus Lupin bir yalan düşünürken fark etmeden elini saçlarına götürmüştü. O düşünürken ise ikinci bir ses duyuldu.

"Bu ses de ne böyle?" dedi Maureen koltuktan kafasını kaldırarak. İlk öncelikle Lily'nin orman yeşili gözleriyle karşılaştı ve ardından dalgın dalgın ne diyeceğini düşünen Remus Lupin'i gördü.

"Uyandırdığım için kusura bakma." dedi huysuz bir sesle Lily. "Orada olduğunu bilmiyordum."

"Ahh- sabah olmuş."

Bu sefer, yeni uyanan James Potter'ın sesi duyuldu. Kanepenin diğer tarafından başını kaldırıp neler döndüğünü anlamaya çalışan bir ifadeyle etrafı süzdü.

Lily'nin tek kaşı, ikiliyi aynı kanepede görmesiyle yükseldi ve yüzüne garip bir ifade kondurdu. Biraz kızgınlık, biraz şaşkınlık, biraz da merak vardı bu yüz ifadesinde.

"Merhaba James." dedi ortamın buğusunu uzaklaştırmak isteyen Remus. "Başındaki de ne?"

James'in eli başını saran bandajlara gitti. Başına aldığı darbe nedeniyle ne olduğunu tam birleştirmiyor olmalı ki yere bakıp ne olduğunu düşündü bir süre.

James'in cevap veremeyeceğini anlayan Maureen Remus'a yanıt verdi. "Quidditch antrenmanında kaza geçirdi." dedi tekdüze bir sesle.

"Ah, evet. Çok az hatırlıyorum ama. Resim resim..." dedi James başıyla onaylayarak.

"Peki neden burada uyudunuz?" dedi sorgulayan bakışlarla Lily.

"Bu uzun bir hikaye." dedi Maureen homurtuyla. Dün gece gerçekten zor bir geceydi ve bu nedenle Dumbledore'a ve halasına kızgındı Maureen.

"Ah- evet. Aslında tahmin etmeliydim. Bu gece gerçekten garip şeyler dönmüş Hogwarts'ta. Ben de McGonagall'ın yanından geliyorum." dedi Lily. Sonra Remus'a döndü. "Siz ne yapıyorsunuz burada?"

"Özel bir işim vardı, Peter ile." dedi Remus bir yalan bulamayarak. "Neler oldu, anlatsana."

Lily iç geçirdi. "Dün gece şatoya bir saldırı oldu. Kim tarafından yapıldığı bize söylenmiyor ancak Ölüm Yiyen'lerin şatoya sızdığından şüpheleniyorum. Üstelik Hastane Kanadı kapatılmış. Dün gece sizi dışarı çıkarırlarken bir şey gördünüz mü?" dedi Lily Maureen ve James ikilisine bakarak.

"Hatırlamıyorum." dedi James Maureen'e bakarak.

"Aslında, evet." dedi gönülsüzce Maureen. "Sedyede birini getirdiler. Erkekti sanırım ancak ben göremedim. Dumbledore ve halam yanlarındaydı. Yani eğer bir saldırı olduysa da ölüm olduğunu sanmıyorum."

"Çok ilginç" dedi Lily çenesini kaşıyarak.

Herkes sessizliğe bürünürken Maureen bir eksiklik hissetti. Peter, Remus, James... Hepsi buradaydı. Fakat Sirius? Dün gece onun da yatağında olmadığını görmüştü ve şimdi Remus ve Peter 'özel iş'lerinden dönerken Sirius ortalıkta yoktu.

"Remus-" dedi Maureen Remus'a bakarak. "Sirius yukarıda mı uyuyor?"

Maureen öyle bir anlamlı bakmıştı ki Remus onun yukarıda Sirius'un olmadığını bildiğini hemencecik anladı.

"Ah, evet!" dedi Lily'i şüphelendirmemek için Remus.

Maureen ona tek kaşını kaldırıp baktı ve dudağını büzdü. Bunu Lily yokken konuşacağız, diyordu bakışları.

Siktir, dedi Remus içinden. Maureen dün gece yataklarında olmadıklarını anlamıştı. Peki ya şimdi Sirius neredeydi gerçekten?

"Hanımlar, beyler, muhabbetiniz beni çok eğlendirdi ancak başım deli gibi zonkluyor." dedi James Remus ve Maureen arasındaki anlamlı bakışmayı fark etmeyerek. "Yatağıma dönsem iyi olur."

"Aslında başka bir sınıfı diğer öğrencilere Hastane Kanadı olarak hizmet vermesi için açtılar. Oraya gidebilirsin." dedi Lily James'e. "Biraz- kötü görünüyorsun."

"Hayır, hayır. İyiyim ben." dedi James havalı görünmeye çalışarak. "Beni yere devirmek zordur, Evans." Ardından Lily'e göz kırptı.

"Dün gördük ne kadar zormuş." diye mırıldandı Maureen fakat bu sefer kimse onu duymamıştı.

"Biz seni yukarı çıkarırız." dedi Peter James'in yanına gelip onu koltuktan kaldırarak. James dün geceye göre daha dengeliydi.

"Bir saniye, bir saniye." dedi koluna girmiş Peter'a tutunarak James. Ardından Maureen'e döndü. "Her şey için teşekkür ederim, kaptan." dedi gülümseyerek. "Sana borçlandım."

"Önemli değil, Potter." dedi Maureen. "En iyi oyuncuma yapmam gerekeni yaptım."

İkili tatlı tatlı gülümserken Remus göz ucuyla ikisinin anlaşmasına çıldıran ve bunu belli etmemek için çırpınan Lily Evans'ı görmüştü. Aslında Lily'nin bu hali Remus'u içten içe keyiflendiriyordu. İkisinin de birbirlerine karşı boş olmadığını biliyordu herkes ancak James duygularını çok abartıyor ve Lily bu abartıdan çekinerek kaçıyordu her zaman. Ancak böyle nadiren de olsa Lily, duygularını açığa çıkaracak olan tetiklenmeler yaşıyordu ve en büyük düşmanını James ile görmek bu tetiklenmelerden biriydi.

"Remus, herkese yemeklerin yatakhanelerde yenileceğini söylemeyi unutma." dedi Lily erkekler yatakhanesine giden Remus'un arkasından.

Daha sonra Lily Maureen'e döndü. "Sen de yatakhanene dönsen iyi olur, dışarı çıkmak yasak."

"Tamam, tamam." dedi kanepede gerinen Maureen. "Gidiyorum."

Ayağa kalktığında James'in battaniyesini götürmeyi unuttuğunu fark etti Maureen. Lily'nin bakışları altında battaniyeyi katladı.

"James'in battaniyesini geri götüreceğim ve ardından yatakhaneme giderim, sayın öğrenci başkanı." dedi Maureen alayla Lily'e. Ayrıca Sirius'un nerede olduğu ve Remus'un dün gece neler çevirdiğini soracaktı.

Lily durum hoşuna gitmese de kafa salladı. Maureen erkekler yatakhanesine ve Lily kızlar yatakhanesine yöneldi.

* * *

Hastane Kanadı ve Madam boş bir sınıfa götürülmüş ve asıl odada Sirius Black'ten başkası kalmamıştı. İlk şokun ardından uzun bir uyku çeken Sirius ertesi güne kadar uyumuştu neredeyse.

Bu şekilde onu St. Mungo'ya taşımak çok zor olacağı ve bahsi geçen vampir ısırığına karşı henüz bilinen bir şifa olmaması nedeniyle St. Mungo şifacıları Sirius Black için gelmişti Hogwarts'a.

Odadaki dev pencereler, Sirius'u rahatsız edebileceği ihtimaline karşın dev siyah örtülerle kapatılmıştı. Büyülü birkaç ışık topu şifacılar için aydınlığı sağlamak için oradaydı.

Sirius Black, yataktaki derin uykusundan uyandığında etrafında tanımadığı yüzleri görmesiyle birkaç defa gözlerini kapatıp açtı.

Şifacılardan biri, Sirius'u yatağa bağlayan büyüyü kaldırdığında Sirius Black yattığı yerde dirseklerinden destek alıp başını kaldırdı. İlk şoku geçmişti ve sakin hissediyordu şimdi. Sadece neler döndüğünü anlamaya çalışıyordu.

"Siz de kimsiniz?" dedi kendisine bakan iki şifacıya. "Ben neden buradayım?" dedi sonra etrafı inceleyerek. Her ne kadar karanlık olduğu için etrafı tanımak zor olsa da burası Hastane Kanadı'ndan başka bir yer değildi.

"Bay Black," dedi kadın şifacı Sirius'un dikkatini çekmek için. Sirius, yatağının ucunda duran cadıya döndü. "Ben St. Mungo şifacısı Katherine Whitelight ve yardımcın Jon Anderson. Sizin durumunuzu değerlendirmek için bazı sorular sormamız gerekiyor. Soruları dürüstlükle cevaplayabilir misiniz?"

Sirius'un kafasından dün geceye dair belli belirsiz görüntüler geçmeye başlamıştı çoktan. Olumlu anlamda kafa salladı. Ardından yastığını düzleştirip arkasına yaslandı.

"Evet, dün gece bir saldırıya uğradınız. Hatırlıyor musunuz?" dedi kadın.

Sirius yutkundu. Evet, hatırlıyordu. Kafasından geçen bölük pörçük görüntüler kanını dondursa da cesur kalmaya çalıştı.

"Hatırlıyorum, evet."

"Anlatabilir misiniz?"

"Evet." dedi Sirius. Ardından anlatmaya başladı. "Dün gece arkadaşımı aramak için dışarı çıkmıştım. Karanlıkta birini gördüm. Siyah bir cüppe giyiyordu. Ona kim olduğunu sorduğumda yüzünü kaldırdı ve- ve gözleri" sesi kısılmıştı burayı anlatırken fakat bir süre durup devam etti. "gözleri kırmızı renkte parlıyordu."

"Peki ya sonra ne oldu? Hatırlıyor musunuz?" dedi şifacı.

Sirius için anlatması zordu fakat olanları sesli söyleyince içine bir rahatlamanın geldiğini de hissediyordu. "Hatırlıyorum." dedi ve devam etti. "Bir şeylerin ters gittiğini anladım fakat kaçmaya karar verdiğimde bedenim kaskatı kesildi."

"Asası vardı yani. Seni büyüledi mi?" dedi diğer şifacı daha şaşkın bir ses tonunda.

"Asasını görmedim. Büyülü sözler de duymadım. Bir anda tüm vücudum kaskatı kesildi sadece. Ne hareket edebildim ne de çığlık atabildim."

Sirius derin bir nefes aldı. En zor kısmı geliyordu.

"Bana yaklaştı. Cildi beyaz renkti. Yüzünü tam hatırlamıyorum. Daha sonra boğazıma eğildi."

Bunu söylemesiyle Sirius'un eli kontrolsüzce boğazına gitti. Boğazının sağ tarafında kalın bir bez sarılmıştı. "Ardından boğazımda bir acı duydum." dedi daha kısık bir sesle. Anlatmak o anları tekrar yaşamak gibiydi.

"Sizi ısırdı." diye tamamladı şifacı Sirius'u. Yüzünde acıyan bir ifade vardı. "Size karşı dürüst olacağım Bay Black. Sizi ısıran sıradan bir vampir değildi. Seherbaz'lar da tüm Orman'ı araştırdı ve Yasak Orman vampiri olmadığı doğrulandı. Korkarım onlardan çok daha güçlü ve kadim bir vampirdi sizi ısıran."

"Evet," dedi onaylayarak Sirius. "O kesinlikle Yasak Orman vampiri değildi. Onun yakınındayken nasıl oldu bilmiyorum ancak gücünü hissettim diyebilirim. Felaket gibiydi."

"Yasak Orman vampirleri hakkında bilgilisiniz sanırım." dedi şifacı tek kaşını kaldırarak Sirius'u süzerken.

Sirius, "Derslerde öğrendiğim kadar." dedi hemencecik. Daha önce vampirlerle karşılaştığı gerçeği kendine kalabilirdi.

"Pekala, Bay Black, şimdi size daha farklı testler yapmam gerekiyor." başıyla diğer şifacıya işaret verdi. Diğer şifacı rafların ve masaların olduğu tarafa yöneldi.

"Ah, sonunda şu şeyi" eliyle boynunu işaret etti. "iyileştirecek olan karışımı getirecek değil mi? Evet hala acıyor ama eminim birkaç güne iyileşir ve zehri de vücudumdan atmış olurum."

Şifacı, acıyan bakışlarla Sirius'a baktı. "Üzgünüm Bay Black," dedi ciddi bir tonda. "Fakat bazı gerçekleri kabul etmenizin zamanı geldi."

"Bir saniye, bir saniye!" dedi Sirius anlamazca bakarak şifacıya. "Daha önce gördüm, biliyorum. Vampir zehirlerini ısırıktan sonraki güne kadar vücuttan alabiliyorsunuz. Biliyorum, hatta derslerde işledik."

"Evet, fakat sizin durumunuz farklı Bay Black."

"Ne gibi farklı?" dedi acı gerçeği kabullenemeyen Sirius şifacılara dehşetle bakarak.

"Sizi ısıran vampir, dediğimiz gibi sıradan bir vampir değildi. Köken olarak yüzyıllar öncesine dayandığını düşünüyoruz. Hatta ilk vampirlerden bile olabilir. Bu nedenle zehir çok güçlü. Vücuttan atılamaz."

Sirius'un gözleri yanmaya başladı ve yaşlar gözlerine doluştu. Boğazından yukarı bir ağrı tırmanmaya başladı.Konuşmak için ağzını açtı fakat kelimeler dışarı çıkmadı.

"Bundan sonraki hayatınızı bir vampir olarak devam ettireceksiniz Bay Black."dedi Şifacı Sirius'un gözlerinin içine bakarak.

Bu sırada diğer şifacı elinde birkaç cam şişeyle geri dönmüştü.

"Şimdi sizden bu kutunun içindeki sıvıyı içmenizi ve hissettiklerinizi anlatmanızı istiyorum."

Sirius, tam anlamıyla dehşete uğramış hissediyordu. Olanları sindirmek çok zordu. Fakat yine de kendini kaybetmedi. Uzatılan şişeyi sessizce aldı ve kapağını açtı.

Şişeden çıkan koku burnuna dolduğunda Sirius karnındaki açlığı daha net hissetti. Bir saniye bile ne olduğunu düşünmeden şişeyi dikledi. Sudan daha koyu bir kıvamı vardı sıvının.

Tamamını içtikten sonra elinin tersiyle dudaklarında kalan kalıntıları sildi. Daha sonra eline baktı. Birkaç damla kan vardı elinin üstünde. Sonra şaşkınlıkla şişenin içine baktı. İçinde kıpkırmızı kan kalıntıları vardı.

Sirius kanın normal kokusunu ve tadını biliyordu. Ancak bu sefer o mide bulandırıcı tattan ziyade Sirius'a hoş gelen bir aroması vardı. Ayrıca kan içtiğini bilse de korkutucu bir şekilde midesi bulanmamıştı.

"Şimdi diğer şişe." dedi şifacı. "Ama bunu dikleme, sadece kokla."

Siriu öteki şişeyi aldı ve kapağını açtı. Kapağını açmasıyla birlikte burnuna öyle mide bulandırıcı bir koku doldu ki Sirius hemen kapağı geri kapattı. "Bu de ne böyle?" dedi şişeyi geri uzatarak.

"Sarımsak tozu." dedi Şifacı Sirius'a. Ardından iç geçirip devam etti. "Tahmin ettiğimiz gibi Bay Black, artık bir vampirsiniz. Üstelik güçlü bir vampirsiniz. Bunu kabullenseniz iyi olacak."

Sirius karşı çıkmak istiyordu ama az önce kana olan açlığını hissetmişti bir kere. Gerçeğe karşı çıkamazdı. Isırılmıştı ve o artık bir vampirdi.

"Elbette bu sizin yaşamanıza bir engel değil Bay Black. Sizin gibi genç yaşında ısırılan birçok vampir var. Çoğu da kurallara uyarak sosyal yaşama karışabiliyor. Bunu hayatınızda bir engel olarak görmeyin, lütfen."

Sirius'un kurtadam bir arkadaşı vardı. Onunla karşılaştırdığında toplum içinde bir canavar kimliğine sahip olmanın ne demek olduğunu iyi biliyordu. Bundan korkmuyordu. Fakat kendisinin artık o canavarlardan biri olmasını sindiremiyordu. Bir vampir mi? Sirius Black bir vampir olamazdı.

"Ancak size hatırlatmak için söylemem gereken bazı şeyler var. Elbette bilmediğiniz şeyler değil. Fakat artık Sihir Bakanlığı tarafından resmi olarak tanınan bir vampir olduğunuz için bunları size okumam gerekiyor."

Sirius için şifacının söyledikleri pek umurunda değildi. Yine de devam etmesini için kafasını salladı.

"Bildiğiniz üzere artık çoğunlukla kanla beslenmek durumundasınız. Hogwarts'ta öğrenim gördüğünüz sürece Sihir Bakanlığı her hafta size gereken miktarda kan gönderecek. Kanın bozulmaması için soğuk bir yerde saklamanız gerekiyor ki küçük bir büyüyle bunu halledebilirsiniz."

"Bunun yanında normal yemek düzeninize de devam edebilirsiniz. Sadece sarımsak yemeniz yasak. Vampir olmanız nedeniyle sarımsağa karşı alerjiniz var ve sakın unutmayın, fazla doz vampirler için ölümcül bile olabilir."

"Bunun yanında gözleriniz artık gri değil siyah olacak." dedi Şifacı Sirius'un gözlerinin içine bakarak.

"Bir saniye!" dedi Sirius şifacıya bakarak. "Ama beni ısıran vampir kırmızı gözlüydü. Benim de öyle olmam gerekmez mi?"

"Maalesef, ısırılarak vampire dönüştüğünüz için gözleriniz kırmızı olmayacak. Kırmızı gözlü vampirlerin güçleri doğuştan gelir Bay Black."

Sirius olumlu anlamda kafa salladı. İçten içe Black'lerin klasik gri gözlerinden kurtulduğu için mutluydu. Yine de, artık farklı bir görüntüde olmak kendine karşı yabancı hissettirmişti.

"Güneş ışığı cildinize zarar verebilir. Çok güneşli havalarda size vereceğim karışımı sürmeden dışarı çıkmanızı önermem. Güneş yanıkları çok can yakıcıdır. Bunun dışında söyleyebileceğim başka bir şey tok. Bir hafta boyunca gözetimimiz-"

Sirius Black şifacıyı böldü. "Bir hafta mı?" dedi şaşkınlıkla. Bir hafta boyunca burada kalamazdı. Daha şimdiden duvarlar üsütne üstüne gelmeye başlamış, ruhu bunalmıştı.

"Maalesef öyle." dedi şifacı. "Bazı vampirler ilk bir hafta içinde vahşileşme gösterebiliyor. Bundan emin olmamız gerekiyor. Bu sürece bu odadan çıkmanız yasak."

Sirius şok üstüne şoka uğruyordu. Bir hafta boyunca kimse onu burada tutamazdı. Asla izin vermezdi.

"Arkadaşlarımı görebilir miyim, peki?" dedi masum bir ses tonunda. Gerçi Sirius'un aklından geçen fikirler pek de masum değildi.

Şifacı düşünceli düşünceli baktı Sirius'a. "Ailenizi görmek istersiniz diye düşünmüştüm."

"Benim ailem arkadaşlarım." dedi Sirius kararlılıkla.

"Pekala, kısa bir görüşmeden zarar gelmez. Ben bunu Bayan McGonagall ile görüşüp size haber veririm. Şimdi dinlenmenize dönebilirsiniz, Bay Black."

"Tamam." dedi Sirius kafasını sallayarak. İki şifacı Sirius'un yanından uzaklaştı.

Sirius'un kafasında dışarı çıkması için planlar birer birer kuruluyordu. Eğer McGonagall yoluna bir taş koymazsa Sirius yarına özgür olacaktı.

* * *

Merhaba arkadaşlar. Bir bölümün daha sonuna geldik.

Hikayenin ilerleyişi hakkında yorumlarınızı bekliyorum.

Aynı zamanda, yakında birkaç yeni karakteri de hikayeye sokmaya planlıyorum. Orijinal kurguda olan karakterler fakat direkt karakterler bölümüne koyup kafanızı karıştırmak istemedim. Yeni karakterler kurguya girdikçe cast hakkında haberdar edeceğim ve karakterler bölümüne ekleyeceğim.

Umarım kurguya eklediğim oc karakterler fazlalık durmuyordur. Henüz sadece Maureen ile karşılaşmış olabilirsiniz fakat yakın zamanda Leona ve gelecek karakterler ile de karşılaşacaksınız. Doğrusu bu karakterler hakkındaki yorumlarınızı merak ediyorum.

Diğer bölümlerde görüşmek üzere!

Continue Reading

You'll Also Like

40.6K 3.4K 18
❝Ophelia demiş bana annem, kendimi boğduğum nehir senin maktüllerinin kanındanmış. ❞ Watty's 2018 Uyarlamacılar Kazananı #Marvel etiketinde 1. sıra 2...
73.6K 4.5K 33
Onun adı Zoe. O labirentin ilerisindeki Mıntıka'dan atılgan bir kız. O tesadüfen Kayran' a geliyor ama yanlışlarına teşekkürler, onların bedellerini...
98.8K 7.5K 38
sadece erkeklerin olduğu bir üniversitede gay yönelimin odağı ve tüm dikkati üzerine çeken Jungkook, bu durumdan sıkılan ve onu bu rahatsızlıktan ko...
9.4K 697 7
Herkes hata yapar değil mi ? Peki hangimizin hatası çocuğunu ölüme sürükleyecek kadar büyük ? Sanırım Tony'nin yaptığı hatalar sevdiklerinin ona karş...