SOĞUK SEMT

By ElaSelviNur

183K 10.1K 2.6K

Sessizlik. Burda öyle bir sessizlik vardı ki; Rüzgâr olduğunda sallanıp, dalına tutunamayan yaprağın yere dü... More

❌ 1. BÖLÜM ❌
❌ 2. BÖLÜM ❌
❌ 3. BÖLÜM ❌
❌ 4. BÖLÜM ❌
❌ 5. BÖLÜM ❌
❌ 6. BÖLÜM ❌
❌ 7. BÖLÜM ❌
❌ 8. BÖLÜM ❌
❌ 9. BÖLÜM ❌
❌ 10. BÖLÜM ❌
❌ 11. BÖLÜM ❌
❌ 12. BÖLÜM ❌
❌ 13. BÖLÜM ❌
❌ 14. BÖLÜM ❌
❌ 15. BÖLÜM ❌
❌ 16. BÖLÜM ❌
❌ 17. BÖLÜM ❌
❌ 18. BÖLÜM ❌
❌ 19. BÖLÜM ❌
❌ 20. BÖLÜM ❌
❌ 21. BÖLÜM ❌
❌ 23. BÖLÜM ❌
❌ 24. BÖLÜM ❌
❌ 25. BÖLÜM ❌
❌ 26. BÖLÜM ❌
❌ 27. BÖLÜM ❌
❌ 28. BÖLÜM ❌
❌ 29. BÖLÜM ❌
❌ 30. BÖLÜM ❌
❌ 31. BÖLÜM ❌
❌ 32. BÖLÜM ❌
❌ 33. BÖLÜM ❌
❌ 34. BÖLÜM ❌
❌ 35. BÖLÜM ❌
❌ 36. BÖLÜM ❌
❌ 37. BÖLÜM ❌
❌ 38. BÖLÜM ❌
❌ 39. BÖLÜM ❌
❌ 40. BÖLÜM ❌
❌ 41. BÖLÜM ❌
❌ 42. BÖLÜM ❌
❌ 43. BÖLÜM ❌
❌ 44. BÖLÜM ❌
❌ 45. BÖLÜM ❌
❌ 46. BÖLÜM ❌
❌ 47. BÖLÜM ❌
❌ 48. BÖLÜM ❌
❌ 49. BÖLÜM ❌
❌ 50. BÖLÜM ❌
❌ 51. BÖLÜM ❌
❌ 52. BÖLÜM ❌
❌ 53. BÖLÜM ❌
❌ 54. BÖLÜM ❌
❌ FİNAL ❌
❌ GAZEL ARSLANOĞLU ❌
❌ GİRAY DEMİRSOY ❌

❌ 22. BÖLÜM ❌

3.6K 253 146
By ElaSelviNur

Ağlamak zor değil.
Kimse duymasın diye elini ağzına bastırıp nefesini tutarsın ya, işte o çok zor.

GAZEL'İN ANLATIMINDAN;

Birçok insan bilmez istenilmemenin acısını.

Bu öyle bir acıdır ki; ne yalnızlığın koyar sana ne de kimsesizliğin. Çünkü bu olduğunda yok saydığın tüm duygularını yeniden tadarsın, tüm yaşadıklarını ve yaşadıklarınızı tekrar tekrar izlersin film gibi. Sonu gelmeyen, bittiğinde bile aynısının yeniden başladığı bir film.

Sadece tek bir söz ile özenle, emekle yaptığın her şey lego gibi başına yıkılır. Artık ortada bir duvar kalmaz fakat kocaman bir uçurum oluşur. Her şeyinle veya hiçbir şeyinle ortada kalırsın öylece. Ne derdini anlatıp sığınabileceğin biri ne de kafanı omzuna koyup ağlayıp da sarılabileceğin biri olmaz. O güne kadar kaçtığın tüm duyguların yalnızlığın, kimsesizliğin, acıların, mutsuzlukların hepsi gelir ve tokat gibi yüzüne çarpar. Ne o tokattan kaçabilirsin ne de ona engel olabilirsin. Sadece durup gelecek olan darbeyi beklersin. İşte istenilmemek böyledir. Karşı tarafın ağzından bir anlık sinirle çıkan ya da öylesine çıkan tek bir söz, size tüm bu dediklerimi saniyeler içerisinde hissettirir. Hele ki bunu sevdiğiniz biri söylediyse, bilmem kaç milyon insanın arasındaki acizliğini hissedersin.

Küçük yaşta evimden zorla alınıp gönderildiğimde tüm bunları hissetmiştim. Henüz anne ve babamın ölümünü atlatamamışken bir de beni sevdiklerini sandığım abilerim ve kuzenimden ayrı bırakılmıştım. O zaman anlamıştım ne kadar yalnız ve kimsesiz olduğumu. Çaresiz ve acizdim. Günler, haftalar, aylar hatta yıllarca bedenime uyku uğramaz olmuştu.

Peki ya şimdi, neydi bu hissettiğim şey?

O kadar zaman sonra tattığım bu uyku, belki de hayatımdaki en rahat ve huzurlu uyku olmuştu.

Neden peki?

Vanilya kokusu yüzünden mi yoksa Giray yüzünden miydi tüm bu olanlar?

Duyduğum sesler ile bilincim açılırken gözlerimi açamamıştım.

"Lan Yağız koş lan koş!"

Poyraz heyecanla Yağız'ı çağırırken, kaşlarım çatılmıştı. Ne olmuştu da bu kadar heyecan yapmıştı bu piç?

"Oha anasın nikâhı! Ne olmuş lan bunlara böyle?"

Yağız'ın yüksek sesi ile gözlerimi aralayıp etrafa bakındım. Iki salak da ayakta durmuş bir bok varmış gibi bana bakıyorlardı.

"Ne bakıyorsunuz lan?"

Yağız'ın gözleri ile işaret ettiği yere bakınca, hemen yanımda yeni uyanan Giray'ı gördüm. Gözlerini açıp etrafa baktıktan sonra ona baktığımızı gördüğü gibi hızla ayağa kalktı. Ben yerde oturmuş ona bakarken o, şaşkınca etrafına bakıyordu.

"Abi, rahatsız ettik galiba? Biz gidelim siz devam edin."

Poyraz'ın dediklerine cevap vermek için tam ağzımı açmıştım ki Giray'ın dedikleri ile sustum.

"Kes lan! Yok öyle bir şey, kıçından uydurma. Yanımda benim için çalışan biriyle birlikte olacak biri değilim ben!"

Dedikleri ile öfkelenirken, hızla ayağa kalkıp karşısına dikildim. Tam gözlerinin içine bakarken Yağız'a ithafen konuştum.

"Yağız benim için yaptığın anlaşmanın fesh işlemleri için bir dosya hazırlar mısın? Benim bir anı diğer anını tutmayan biri ile işim olmaz. Senden haber bekleyeceğim bitince haber ver."

Daha fazla ona bakmadan yanından geçtim. Omuz bile atmamıştım çünkü o buna bile değmeyecek olan biriydi. Dünü ile bugünü tutmayan biriyle işim olmazdı benim. Bahçeden eve girip hızla evden çıktım. Sabah saatleri nedeniyle sokaklar ıssızken, sadece benim postallarımın sesleri yankılanıyordu etrafta.

Aslında bu duruma şaşırmıyordum. Bunun böyle olacağını önceden de görür gibiydim zaten. Ne zaman birine kandimi açsam ya da ona güvensem sonunda hep böyle oluyordu. O gidiyor ben ise göt gibi ortada kalıyordum.

Ama şimdiki durum farklıydı. Farklı olan neydi bilmiyorum ama çok farklıydı işte. Giray'ın bir şekilde diğerlerinden hatta herkesten farklı olduğunu düşünmüştüm. Onunla tanıştığım süre boyunca onu az da olsa tanışmıştım sonuçta. Soğuk ve sert tavrı birçok kişiye itici gelsede hatta ondan korumalarına neden olsa da bende öyle bir etki bırakmıyordu. Kendime ne kadar itiraf edemesem de ona çekiliyordum ve buna engel olamıyordum. Aşılamayacak gibi olan dağ hâliyle hep arkamda gibi hissediyordum onu. Bir de o kokusu yok muydu, beni benden alan kokusu. Ya o kolları, beni tamamiyle saran ve bana güven veren kolları. Bunlara ne ara bu kadar dikkat etmiştim bilmiyorum ama tam olarak bana hissettirdikleri bunlardı.

Ben dalgınca yürümeye devam ederken birden kolumdan tutup hemen yanımdaki sokağa çekilmem bir olmuştu. Sırtımın sertçe duvara vurması ile hafifçe inlerken, ne zaman kapattığımı bilmediğim gözlerimi araladım. Karşımda; siyah gözlerinin akı kızarmış, kalın kaşları nerdeyse birleşecek kadar çatılmış ve sinirden daha da büyüyen bir adet Giray vardı.

O bana sinirle bakmaya devam ederken ben onun aksine, ifadesiz tutmaya çalıştığım yüzümle ona bakıyordum. Aramızdaki bir adımlık mesafeyi kapatarak bana biraz daha yaklaştı.

"Sen nereye gittiğini sanıyorsun?"

Bu sefer benim kaşlarım çatıldı. Bir de bana hesap mı soruyordu bu salak!

"Sanane be, sanane. Istediğim yere giderim, sana mı sorucam. Seni ne ilgilendiriyor!"

Bir anlık sinirle bağırarak söylediklerim onun afallamasına neden olurken, sesim boş sokakta yankılanmıştı. Giray dediklerimin şaşkınlığını attığı gibi bana biraz daha yaklaştı. Aramızda santimler kalırken soğuk sessizliği bozdu.

"Senin hakkındaki her şey beni de ilgilendirir."

Gözlerinin dudaklarıma kayması ile ona belli etmeden dizimi kaldırıp botumdaki bıçağı aldım. Sıcak nefesi dudaklarıma vururken gözlerimi kapatmamak için kendimi zor tuttum. Elimdeki bıçağı karnına bastırmam ile yüzündeki ifade söndü ve önce karnına dayadığım bıçağa sonra da bana baktı. Onun bu şaşkın hâline gülümserken o da benim gülümsememe gülüyordu. Işaret parmağı ile bıçağı karnından indirip bana biraz daha yaklaştı. Dudaklarımız birbirine vururken, dudaklarımı aralamam ile nefesim onun dudaklarına değdi. Bunu hissetmesi ile dudaklarıma kapanması bir olmuştu. Bu yaptığına pek şaşırmazken, hadi ama dibime kadar girmiş öpmemesine daha çok şaşırırdım. Ilk öpücüğü umursayan biri değildim zaten ilk öpücüğüm de değildi. Bana verilen görevlerde keskin nişancı olmama rağmen her zaman saha dışında olmuyordum. Bazen kalabalık bir yerden adamı etkileyip çıkartmam gerekiyordu bu yüzden de onu oyalayacak şeylere gerek duyuyordum. Aklımdaki düşünceleri siktir edip dudaklarımdaki tada odaklandım. Kalın dudakları, dudaklarım arasında ustalıkla hareket ederken bende daha fazla beklemeden kendimi ona bıraktım. Dudaklarımı biraz daha aralamam ile davete icabet etmişti. Dilinin ağzıma süzülmesi ile elleri de belimdeki yerini almıştı. Ellerim benden habersiz saçlarına karışırken, bu kadar yumuşak olması tuhafıma gitmişti. Istemsizce geriye çekilirken nefes nefese kalmış ona bakıyordum. 'Ne oldu?' der gibi bana bakarken saçlarındaki ellerimi hareket ettirdim.

"Saçların...çok yumuşak."

Benim bu dediğim ile güçlü kahkahası boş sokakta yankılanırken ellerimi yanaklarına koyup kendime çektim ve bu sefer ben örttüm dudaklarını dudaklarım ile.

Öpüşmemiz biraz daha ileriye giderken, heyecandan ellerim titremeye başlamıştı. Vücudumu vücuduna doğru itip iyice ona yaklaştım. Elleri belimden kalçalarıma inip beni hızla havaya kaldırdı. Bacaklarımı beline dolarken, saçlarını çekiştirmeye devam ettim. Elleri kalçalarımı sıkarken boğukça inledi. Onun bu hâline gülerken dudaklarım halâ dudaklarındaydı. Nefesimiz kesilene kadar öpüşmüş ve sonunda nefes nefese birbirimizden ayrılmıştık. Alnını alnıma yaslarken nefesini düzene sokmaya çalışıyordu benim gibi. Kafasını benden ayırıp biraz geri çekildi. Gözleri şişmiş dudaklarıma değerken gülümseyip bir öpücük kondurdu ve beni yere indirdi. Parmaklarını parmaklarıma kilitlemesi ile tekrar evine doğru yürümeye başladık.

"Bonom yonomdo çoloşon boroylo borloko olocok boro doğolom bon! Hadi lan ordan"

Ben onun taklitini yaptığıma gülerken o, bu duruma önce kaşlarını çatmış sonra da sırıtmıştı. El ele yürüdüğümüz sokakta bize doğru gelen iki arabayla kaldırıma çıktık. Arabalar tam önümüzde dururken biz de durmuştuk. Arabaların kapılarının açılması ile Sancar, Pusat ve Korel'in inmesi bir olmuştu. Üçü tam karışımıza geçmiş bize bakıyorlardı. Sancar'ın gözleri birleşmiş ellerimize inerken, tuttuğum eli daha sıkı tuttum. Giray yaptığım şey ile olduğu yerde biraz daha dikleşti. Vücudunun gerilmesinden dolayı daha da büyümüştü. Hepimiz birbirimize bakarken sonunda Pusat konuşmuştu.

"Şimdi anlaşıldı bu şerefsizin niye bunu yanında tuttuğu."

Giray elini elimden çekmeye çalışınca daha sıkı tutup onu durdurdum.

"Sen kime şerefsiz diyorsun lan şerefsiz piç!"

"Pusat kes artık."

Sonunda sesimi bulmuş ve konuşmuştum. Pusat alaycı bakışlarını bana çevirirken, saçmalamaya devam etti Giray'ın değimiyle şerefsiz piç.

"Ne o bıçakların yok mu yoksa?"

Bu sefer sırıtma sırası bendeydi. Giray'ın elini bırakırken bana baktığını hissetmiştim. Ona bakmadan arkamdan kolunu tutup belime sardım ve ona doğru yaklaştım. Giray belimi daha sıkı sarıp beni biraz daha kendine çekti.

"Seni önümde diz çöktürmem veya hayatın için, acına son verip verdirip bırakmam için en önemlisi de yalvartmam için bıçağa gerek yok. Yumruklarım ya da -Giray'ı işaret ederek- yumruğu yeterli olur."

Şimdi öfkelenme sırası onda sırıtma sırası da bizdeydi.

"Gidelim."

Tek bir söz Giray'ı harekete geçirmişti. Tam onların yanından geçerken Pusat'ın dediği şey ile gözlerimi kapattım.

"Orospu!"

Bir anda olaylar o kadar hızlı gelişmişti ki öylece kalakalmıştım. Giray hızla benden ayrıldığı gibi Pusat'a dönüp yumruk atması bir olmuştu. Pusat gelen darbeye dayanamayıp yere düşerken Giray çoktan üzerine çıkmış ona yumruk atmaya devam etmişti.

"Ağzını topla piç! Kimsin lan sen, kimsin de ona orospu diyorsun siktiğimin gavatı."

Giray bir yandan küfür ederken diğer yandan da yumruk atmaya devam ediyordu. Korel uzaktan onu izlese bile Sancar işe el atmıştı. Giray'ın yumruk atmak için havalanan kolunu tuttu ve onu Pusat'ın üzerinden kaldırdı. Giray sertçe kolunu ondan çekip eliyle beni gösterdi.

"Ulan siz ne biçim abisiniz be! Lan kardeşine orospu dedi sen halâ duruyorsun. Bu ne genişlik amına koyayım."

Giray tekrar Pusat'a gidecekti ki bu sefer ben geçtim önüne. Gözlerim ona birçok şeyi anlatırken ben yalnızca gitmek istiyordum.

"Giray, lütfen gidelim."

Giray beni kolunun altına çekerken işaret parmağını kaldırıp tehdit edercesine havada salladı.

"Ulan Pusat bu kıza bir daha dokunursan o elini götüme sokarım, geri kalan hayatını sürahi gibi geçirirsin."

Duyduğum küfürle ne kadar gülmek istesem de dudaklarımı birbirine bastırıp bu isteğimi bastırdım.

"Bir daha hiçbiriniz ona yaklaşmayacaksınız bile anladınız mı lan? Allah şahidim olsun geri kalan hayatımı sizi bitirmek için harcarım ve inanın sikimde bile olmazsınız."

Başka bir şey demeden benimle birlikte yürümeye başladı. Onlardan iyice uzaklaştıktan sonra gülmeye başladım. Giray benden ayrılıp tuhafca bana bakmaya başladı.

"O nasıl küfürdü öyle ya?"

Ben hala gülmeye devam ederken o bana doğru yaklaşıp ellerini belime sarıp beni kendine çekti. Ben gülmeye devam ederken birden dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Yüzünde hafif bir tebessüm oluşurken bende ellerimi kollarına koydum.

"Bu kadar güzel gülme yoksa kimse görmesin diye seni hep gülüşünden öper onu içime alırım."

Bu dediğine gülümseyip yürümeye devam ettik. 

Sonunda evine gelebilmiştik. Biz daha kapıya ulaşamadan kapı açılmıştı. Yağız endişeyle bize bakarken, biz çoktan adımlarımızı hızlandırıp açtığı kapıdan içeriye girdik.

"Abi siki tuttuk."

Poyraz bizi gördüğü gibi ayağa kalkmış ve yanımıza gelmişti. Giray'ın bedeni yine gerilirken ben Yağız'a baktım.

"Neler oluyor anlatsanıza?"

Ikisi de birbirine bakıp tekrar bize döndüler.

"Abi geri geldi."

Giray'ın bedeni olabilirmiş gibi biraz daha kasılırken ben kaşlarımı çatmış onlara bakıyordum.

"Kim geri geldi?"

Poyraz elini ensesine koyup gergince bana baktı.

"Giray abinin azılı düşmanı diyebiliriz."

Sabır dilercesine kafamı yukarıya kaldırıp tekrar ona baktım.

"Lan adı ne adı?!"

"Samet Özkoç"

Giray'ın dediklerine ile ona bakarken hızla elimi elinden çekip saçlarıma geçirdim.

"Hassiktir be!"

Yüksek sesteki sesim ile hepsi bana dönerken Giray'ın kaşları yine çatılmıştı.

"Onu tanıyor musun?"

"Maalesef evet. Tanıyorum."

Hepsi bana merakla bakarken asıl soruyu soran kişi Yağız olmuştu.

"Nerden tanıyorsun?"

Seslice nefes verip onlara baktım.

"Babasını ben öldürdüm ve o beni kaçarken gördü."

Pusat yarım ağız sırıtırken, dedikleri ile bir siktir daha çektim.

"Aferin. O zaman hazır ol çünkü öfke kontrolü olmayan bir manyak çıkmış bize doğru geliyor. Geçmiş olsun."

Giray bana bakmaya devam ederken Yağız'dan belki de ilk defa küfür duymuştum.

"Ah, bu sefer gerçekten siki tuttuk hem de büyüğünü."

Gerçekten de öyleydi. Bu sefer fena yakalamıştık ve karşımızdaki kişi manyak kelimesinin sözlükteki anlamıydı. Ulan bir günümüzde normal geçsin be. Sadece bir gün!

Ben kendi kendime konuşmaya devam ederken kapının zili çalmıştı. Poyraz kapıya gidip açarken elinde bir paket ile geri gelmişti. Biz ona ve elindeki pakete merakla bakarken o, paketi açıp sertçe yutkundu. Elini pakete sokup icindeki resimleri çıkardı. Dört resim vardı. Giray'ın, Poyraz'ın, Yağız'ın ve benim. Aralarındaki tek farkı ise benim resmimin gözleri yakılmış ve üzerine kırmızı kalem ile çarpı işareti atılmıştı.

"Bu sefer o kurşunu ayağına değil kafasına yiyecek!"

Giray sinirle bağırıp hızla üst kata çıkmıştı. Ben halâ resime bakarken, Giray ile gelen mutluluğumun bu kadar kısa sürmemesi için dua ettim. 

❌BÖLÜM  SONU❌

Continue Reading

You'll Also Like

15.4K 965 28
hikaye başlığı herşeyi açıklıyor
189K 8.2K 58
Köyde geçen bir aşk hikayesi... O bir inci tanesiydi; Dışı dillere destan bir güzel... Naîf kırılgan ve nârin... Köy kurgusu ve abimin arkadasşı konu...
486K 28.8K 31
ablasına yazacakken yanlışlıkla dünyaca ünlü boksöre yazan Ahu 💋💋
6.4M 206K 103
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...