Where the $

Galing kay taeggrunk

184K 14K 7.6K

Taehyung parayı ve Jeongguk'u çok sever. switch Higit pa

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35

14

4.9K 426 219
Galing kay taeggrunk

kurgunun en uzun bolumlerinden birisi sanırım umarım okurken sıkılmazsınız çünkü çok büyük bir kısmı düz yazı
lütfen yorum yapmayı unutmayın
teşekkürler
🙃🙂🙃🙂🙃🙂

jeongguk'tan 1 yeni mesaj!

jeongguk
taehyung
okulda mısın

taehyung
evet
dersten çıkmak üzereyim

jeongguk
sizin binanın önündeyim
(görüldü.)

Taehyung hangi ara çantasını omzuna takıp sınıfı terk etti bilmiyordu. Acele ile koridorda yürürken çarpıp geçtiği insanları umursamıyor kendi kendine gülümsüyordu. Jeongguk ile son görüşmelerinin üzerinden bir buçuk hafta gibi bir süre geçmişti. Üstelik sok görüşmeleri biraz... utanç vericiydi Taehyung için. Yine de tekrar görüşeceklerini düşünmek onu zaten mutlu ederken aniden böyle bir mesaj almak tam anlamıyla elini ayağını birbirine dolamıştı.

Merdivenlerden inerken sırıtışını gizlemek için dudaklarını ısırıyordu. Nihayet binadan dışarı adımını attığında yüzüne vuran güneşi engellemek için elini alnına yaslayıp etrafa baktı.

Oradaydı.

Birkaç hafta önce yine kendisi için okula geldiği günkü yerde, çiçeklerini dökmüş kiraz ağacının altındaydı. Sırtını ağacın gövdesine yaslamış ve ellerini önünde birleştirmiş öylece duruyordu. Taehyung tanıdık bedeni gördüğünde vücudunu sıcak bir dalga ele geçirdi. Mayıs ayının bunaltıcı havası yetmezmiş gibi kendi sıcaklığı da onu daraltıyordu.

Binanın önündeki son birkaç basamaktan inerken gözleri hala Jeongguk'un üzerindeydi ama Jeongguk onu fark etmemişti henüz. Tedirgin bir şekilde telefonu ile ilgileniyordu. Taehyung bundan faydalanıp yanına ulaşmadan önceki son birkaç saniyesini onu inceleyerek geçirdi.

Üzerinde büyük beden gri bir tişört vardı. Altında ise tişörtünün aksine bacaklarını saran yırtık siyah bir pantolon. Böyle sade kıyafetlerle bile dikkat çekici görünüyordu. Taehyungun birkaç metre uzaktan bile dikkatini çeken gümüş takıları da göz ardı edilemeyecek bir hava katmıştı ona.

"Jeongguk!" Jeongguk kafasını telefonundan kaldırıp karşısında gülümseyen çocuğa baktı ve derin bir nefes aldı.

"Bir an gelmeyeceksin sandım." Kıkırdayıp telefonunu cebine attı ve  hızla kollarını Taehyung'un omuzları etrafına doladı. "Merhaba!" Jeongguk'un ani sarılışı birkaç saniyeliğine Taehyung'un nefesini kesse de bu belli etmemek için üstün bir çaba gösterdi ve zor da olsa kollarını onun yaptığı gibi bedeninin etrafına doladı. Bu sırada Jeongguk çenesini çok kısa bir süreliğine onun omzuna yerleştirdi.

Bu Jeongguk için normaldi. Taehyung ile tanışalı bir ay oluyordu ve çoğu zaman grup ile iletişim içinde oldukları için herkesle kaynaşmıştı.

Kucaklamalarını sonlandırıp yürümeye başladıklarında Taehyung'un aklından neden burada olduğunu sormak geçti. Ancak alabileceği cevaptan çekindiği için bir şey demedi. Hiçbir şey demeden yavaş adımlarla kampüste yürüyorlardı, sessizliği bozan Jeongguk oldu.

"Bir planın var mı bugün için?"

Taehyung yanındaki oğlana döndü. "Hayır, eve gitmeyi planlıyordum." Jeongguk kafasını salladı ve birkaç saniyeliğine Taehyung'a bakıp tekrar önüne döndü.

"Aslına bakarsan, senden bir konuda yardım isteyecektim." Taehyung kaşlarını kaldırıp ona dönerken tek eli ile omzundaki çantasının sapını kavradı. Aklından binlerce ihtimal geçerken dudaklarını birbirine bastırdı. Jeongguk bugün gerçekten tedirgin görünüyordu, ne kadar samimi davranmaya çalışsa da Taehyung onda garip bir şeyler hissediyordu, yanılmıyordu da.

Karşısındaki oğlan elini ensesine götürdü.
" Şuan bir randevuda olmam gerekiyor..." Gözlerini önlerindeki yola dikerken Taehyung gülümsemeye çalışıyordu. TMI Acaba  onun da gelmesini mi isteyecekti çekindiği için, içinden alayla güldü. Yok daha neler Taehyung, saçmalama.

"Ama oraya gitmeyi ve hiç tanımadığım, beni sadece adım için tanımak isteyen, bir kızla sohbet etmeyi hiç ama hiç istemiyorum." Jeongguk durduğunda Taehyung da ona uydu. Taehyungun hafif çatık kaşlı ifadesi onun yüzünde gezinirken endişesini okuyabiliyordu.

"Ben mi gideyim senin yerine ?" Jeongguk kafasını hayır anlamında sallayıp güldüğünde  Taehyung'un ifadesi de yumuşadı.

" Yalnızca iki üç saatlik senin yanında kalsam olur mu? Gerçekten bana çok büyük yardım etmiş olursun." Taehyung Jeonggukun sözleri ile biraz hayal kırıklığına uğrasa da (Birkaç dakikalığına da olsa Jeongguk'un yalnızca onunla zaman geçirmek için yanına geldiğini düşünmüştü.) birlikte zaman geçirecekleri gerçeğinin getirdiği mutluluk bunu bastırıyordu.

"Olur" dedi Taehyung neşe ile. "Yapmak istediğin bir şeyler var mı?" Tekrar yürümeye döndüklerinde Jeongguk "Hayır" diye mırıldandı. "Sen ne yapmak istersen ben sana uyarım."

Taehyung'un gözleri kısa bir süreliğine parıldadı. Dudaklarını birbirine bastırıp gülümsemesini saklaya çalışırken aklına gelen fikirle parmaklarını Jeongguk'un bileğine doladı ve onu çekiştirmeye başladı.

"Sana çok gizli bir şey göstereceğim."

**

Jeongguk kollarını birleştirmiş bir önündeki oğlana bir de ağaçların arkasındaki insanlara bakıyordu. "Bunu yapmak istediğinden emin misin?"

Taehyung kafasını heyecanla sallayıp kollarını sıvamış ve dizlerinin üzerine çökmüştü. İlk kez yapmadığını belli edercesine soğukkanlılıkla hareket ediyordu.

Taehyung'un eli para havuzunun soğuk suyu ile buluştuğunda tatmin olmuş biçimde gülümsedi. Parmak uçlarında hissettiği metal parçalarını avuç içine doldurup elini sudan çıkardı.

Jeongguk etrafa bir kez daha baktı ve gülmemeye çalıştı. "Bunu yapmana gerçekten gerek yok, bende yeterli para var." Taehyung avcundakileri kucağına boşaltırken Jeongguk'a göz kırptı "Biliyorum"
Kolunu tekrar dilek havuzuna soktuğunda Jeongguk kafasını salladı ve onun yanına adımlayarak tek dizini yere değdirecek şekilde alçaldı.

"O halde neden kendi paramızla  bir şeyler almak yerine dilek havuzundan bozuk para alıyoruz? " Kafasını  yana eğerek Taehyung'a baktığında Taehyung avuç dolusu bozuk parayı ikinci kez kucağına boşalttı.

Şuan birilerinin onları görme ihtimali çok azdı çünkü dilek havuzunun olduğu yol kampüsün daha dışında ormana yakın kısımda kalıyordu. Daha yüksek bir yerdeydiler ve onlara en yakın insanlar bile on beş metre ötedeydi.

"Çünkü etrafta çok fazla salak insan var ve birileri bu fırsatları değerlendirmeli." İşaret parmağını Jeongguk'un çenesine hafifçe dokundurup geri çekti.

"Bir şeyler dilemek ücretsiz. Ama bu insanlar dileklerine para yatırıyor. Havuza para atmadan dilediğin şey dilek değil mi ya da para atınca daha mı çabuk gerçekleşiyor dileğin? Öyleyse Tanrıya rüşvet vermek resmen bu. Atarken ne düşünüyorlar hiç bilmiyorum ama bu tamamen salaklık."  diyerek güldü.

Jeongguk da kıkırdadı. Yaptıkları doğru değildi belki ama Taehyung haklı sayılırdı. Üstelik eğlenceli bile olabilirdi bu yüzden birkaç saatliğine doğruyu yanlışı düşünmek istemiyordu.

Kocaman gülümseyerek "Taehyung" dedi. Taehyung kucağındaki paralar üzerine yoğunlaştırdığı dikkatini ona çevirdi. Jeongguk onun yaptığı gibi dizlerinin üzerine çöktü ve havuza doğru eğildi.

"Daha ne kadara ihtiyacımız var?"

Yaklaşık on beş dakika sonra okulun kafesinden elinden plastik kahve bardakları ile çıkan oğlanlar kıkırdıyordu. Jeongguk pipeti dudaklarının arasına yerleştirirken gülmeye devam etti.

"Bozuk paraları tezgaha döktüğünde kadının yüzündeki dehşeti gördün mü?" Jeongguk kafasını sallayıp onu onayladı ve pipeti dudaklarından uzaklaştırdı. "Çok eğlenceliydi."

"Şimdi ne yapmak istersin?" Kafenin olduğu binadan çıktıklarında güneş tam tepelerindeydi. Öğleden sonra olduğu için etrafta fazla öğrenci yoktu ama belli yerler her zamanki gibi kalabalıktı. "Okuldan çıkalım mı?" dedi Taehyung. "Yakınlarda güzel bir park var. İstersen orada otururuz." Jeongguk teklifini kabul etti. Daha yarım saat bile olmamıştı, biraz daha zaman öldürmeleri gerekiyordu.

Kampüsün içinde çıkışa yürürken bile bir sürü şeyden bahsettiler. Taehyung, Jeongguk hakkında bir sürü şey öğrendi. Havadan sudan konuşmuş olsalar da o onun hakkındaki ufak detayları hiç atlamadı. Jeongguk'u gerçekten yakından tanımak istiyordu ve tam şuanda elinde kocaman bir fırsat vardı.

Kendilerini sohbete o kadar kaptırmışlardı ki Taehyung'un yalnız başına yürümeyi sevmediği, okuldan parka ulaşan bu yol hemen bitivermişti. Burası uzun yürüyüş yolları ve ağaçlarla dolu bir parktı ve şehrin ortasında olmasına rağmen kuş sesleri rahatça duyulabiliyordu. Parkın iç kısımlarına ilerleyip ağaçlardan birinin altına kuruldular.

Güneş altında yürümek ellerindeki soğuk kahvelere rağmen bunaltıcıydı ikisi için de.
Taehyung çoktan ağaca yaslanıp birkaç saniye rahatlamak için gözlerini kapatmıştı.
"Daha önce buraya hiç gelmemiştim, farklı bir şehirdeymişiz gibi hissettiriyor." dedi Jeongguk. Taehyung mırıltıları ile onu onayladı.

"Beğendin mi?" Jeongguk kafasını sallayıp ona döndü ancak gözlerinin kapalı olduğunu fark etti. "Çok güzel." Aynı Taehyung gibi sırtını ağacın gövdesine yaslamış ellerini kucağıda birleştirmişti. Etraflarında çok hafif ılık bir rüzgar eserken serinlik veren tek şey parmak uçlarındaki soğuk kahvenin plastik bardağıydı. Jeongguk da gözlerini kapattı ve kafasını geriye yaslayıp etraftaki seslere dikkat kesildi. Çok uzaktan insanların sesleri geliyordu, belli belirsiz sözcüklerdi bunlar. Bu seslere kuş ve çocuk sesleri de karışıyordu ancak kuş sesleri pek de uzak sayılmazdı onlara. Tepelerindeki hışırtılı yapraklar arasından cıvıldıyordu kuşlar. "Keşke daha önce keşfetseymişim burayı." dedi Jeongguk sakin bir sesle. Taehyung belli belirsiz gülümsedi ancak kirpiklerini aralamaya cesaret edemedi. Tablodan fırlamış gibi görünen bu manzarayı ve hemen yanına yerleştirilmiş bu güzel çocuğu görmek ona hiç iyi gelmeyecekti.

"Bunca zamandır dibimizde olan güzel şeyleri geç farketmek çok üzücü."

Taehyung'un gülümsemesi genişledi. Gülümsemesine rağmen içinde garip his vardı. Evet, bunca zamandır dibimde olan seni yıllar sonra farketmek çok üzücü.

"Ne demezsin" Gözlerini araladığında güneşin az öncekinin aksine bulutların arasında olduğunu gördü. Buna rağmen etraf hala çok sıcaktı. Kafasını hafifçe çevirip Jeongguk'a baktı.

Gözlerini kapatmıştı, nefesi düzenliydi, saçları arada bir esen ılık rüzgarla hareketleniyor, göğsü inip kalkıyordu. Taehyung o anı durdurup saatlerce onu izlemek istedi. Daha önce bu kadar yoğun bir duygu hissetmemişti, ne olduğunu bile bilmiyordu. Birkaç saniye öylece durup ona baktıktan sonra bakışlarını hissedip rahatsız olmuş olabileceğini düşünüp önüne döndü. Ve elleri ile oynayarak gülümsemeye başladı.

Aralarında birkaç dakikalık sessizlik oldu. Bunun sebebi konuşacak bir konu bulamamaları değildi, konuşmak istedikleri bir sürü şey vardı. Sadece kısa bir süreliğine anın tadını çıkartmak istediler.

"Randevuda olman gereken kişi Jimin'in bahsettiği kız mıydı?" Sessizliği bozan Taehyung oldu.

"Evet" dedi Jeongguk doğrulup bedenini ona doğru dönerek bağdaş kurarken. "İstemediğimi birçok kez söylemiştim zaten ama Jimin benim yerime kabul etmiş, ben de ne yapacağımı bilemedim senin yanına geldim. Eve de gidebilirdim ama Jimin'e açıklama yapacak cesaret bulamadım kendimde" Parmak uçlarında kahve bardağını döndürüp plastik bardaktaki buzlardan bir ses çıkmasını sağladı.

Taehyung pipeti dudaklarına götürürken etrafa bir göz attı. "Anladım." diye mırıldandı Taehyung. "Ama bundan rahatsız olduysan Jimine söylemekten çekinme bence. O bu tarz şeylerde böyledir farkında olmadan seni sıkıştırır ama sadece iyiliğini istiyordur, sen de biliyorsun zaten." Jeongguk kahvesini bitirip boş plastiği çimlere koydu ve kafasını salladı.
"Biliyorum, konuşmayı deneyeceğim en azından. Sadece şimdilerde böyle şeylere pek ilgi duymuyorum, heyecan hissetmiyorum o konularda. Bunu ona da söyledim." Taehyung içinden belki de yanlış şeyde heyecan arıyorsundur diye geçirdi.

"O zaman yakalanana kadar kaçmak en iyi seçenek gibi duruyor." dedi ve güldü. Jeongguk gözlerini ayaklarının altındaki çimlerden kaldırıp Taehyung'a kilitledi ve gülümsedi. "Öyle"

"Hayatında birisi var mı?" Jeonggukun sorusu ile Taehyung biraz afallasa da hiç belli etmedi bunu. "Yok" diye mırıldandı. "Şimdilik."

Jeongguk imalı şekilde kaşlarını kaldırınca yüzüne geniş bir gülümseme de iliştirdi. "Şimdilik?" Taehyung onun ifadesine gülse de içinden ağlıyordu. Neden. "Hoşlandığın birisi mi var?" Taehyung alayla güldü ve kafasını salladı. Evet "Hayır." Omuzlarını hafifçe silkip konuşmaya devam etti. "Şimdilik yoktan kastım o değildi." Hayır, oydu. Jeongguk gülümseyerek kafasını salladı. "Anladım anladım."

Saniyeler süren sessizlikten sonra konular birbirini açarken bir sürü şeyden bahsettiler. Okullarından, en sevdiği sanatçılardan, albümlerden, filmlerden... Konuştukça ortaya çıkan ortak noktalar Taehyung'un kalbini ısıtıyor olsa da Jeongguk için ufak tesadüflerdi yalnızca. İki saat boyunca durmadan sohbet ettiler.

Onlar için geçen zamanın habercisi gökyüzünü tamamen kaplayan koyu renkli bulutlar oldu. Aniden kapanan hava oğlanların dikkatini dağıtıp sohbetlerini böldü.

"Gökyüzüne bak." Jeongguk aniden kaybolan güneşi ve hareketlenen bulutları işaret edince Taehyung gözlerini yukarı dikti. "Ne?" Kaşlarını çatarken "Bütün gün boyunca hava güneşliydi, yağmur mu yağacak şimdi?" diye homurdandığında Jeongguk'un bir cevap vermesine gerek kalmadan yukarıdan hafif bir damla düştü.

Jeongguk bir küfür mırıldandı. "Sanırım kalkmamız gerekiyor, fena yağacak gibi." Taehyung onu onaylayıp az önce sıcaktan çıkarttığı gömleğini ve çantasını kavrayıp ayaklandı. Gömleğini tekrar giyme gereği duymadı çünkü kara bulutlara rağmen hava tişörtle durmak için yeterliydi. Jeongguk da onunla beraber ayaklandı. Pantolonunu temizlemek için elini bacakları etrafında hızlıca gezdirirken Taehyung çantasını omzuna geçirmiş onu bekliyordu.

Oturdukları ağacın altından dışarıya adımlarını attıkları an her şey çok hızlı gelişti. Az önce toparlanmalarına müsaade eder gibi yere düşen seyrek damlalar bir anda hızlandı ve büyük bir gürültü ile bardaktan boşalırcasına yağmur yağmaya başladı.

Az da olsa yağmurun etkisini azaltmak için tekrar ağacın altına geçtiler. Taehyung ve Jeongguk birbirlerine döndüklerinde ikisinin de gözlerinde şaşkınlık okunuyordu. Az önce güneşin altında kavrulan bu yeşil park bir anda sağanak yağmura tutulmuş, etraftakileri aceleye sokuvermişti.

"Ne yapacağız?" dedi Taehyung ağaçtan kafalarına damlayan yağmur damlalarına bakarak. Cevap beklerken elindeki gömleği açarak başlarının üzerine kaldırdı ve bir kolunu Jeonggukun omuzları üzerinden geçirdi. Jeongguk bunu farkettiğinde ona yardımcı olmak için kendi tarafındaki kumaşı kavradı.
"Hızlı koşabilir misin?" Taehyung ona döndü. Kafasını yana çevirirken Jeongguk'un bu kadar yakında olacağını tahmin etmiyordu. İrkildi.
"Bilmiyorum." dedi biraz geri çekilip yağmura bakarken.

Taehyung parmaklarına dolanan parmakları hissedince nefesini tutup ona baktı.
"Üç dediğimde koşacağız." Jeongguk beklenti ile ona bakarken karşısındaki oğlan kafasını salladı. Kenetli parmakları beynini kısa bir süreliğine uyuştursa da kendine geldi.

"Bir" dedi Jeongguk, ağaçtan fazla uzaklaşmamaya dikkat ederek yürüyüş yoluna biraz daha yaklaştı.

"İki" İkisinden birinin geride kalıp daha çok ıslanmalarını engellemek için kavradığı parmakları daha çok sıktı.

"Üç"

Hızla ağacın altından fırlamış, yürüyüş yoluna koşarken gömleğin altına sığınıp yağmurdan korunmaya çalışmak zordu onlar için. Jeongguk onlara biraz uzakta bir durak kestirmişti gözüne. Şimdilik hedefleri oraya gidip yağmur dinene kadar beklemekti.

Yağmurun altında deli gibi koşarken ikisi de içinde bulundukları duruma gülmemek için zor duruyordu. Jeongguk Taehyung'un biraz yavaşladığını hissettiğinde onu çekiştirmeye başladı. Taehyung bir saniyeliğine bakışlarını yanındaki oğlana çevirdiğinde gözleri buluştu. Zaten gülmemek için dudaklarını dişliyorken göz göze geldiklerinde Taehyung kıkırdamaya başladı. Jeongguk da gülüyordu.

Yağmur hala şiddetle yağmaya devam ediyor, onları saniyeler içinde daha da fazla ıslatıyordu. Fakat ıslak kıyafetleri onlar için hiç sıkıntı değildi şuan. Kahkahalar içinde yağmurdan kaçarken o kadar eğleniyorlardı ki. Taehyung bir an kalbinin çıkacağını hissetti. Koşmaktan mı, birbirine kenetlenen parmaklarından mı yoksa gülüşmelerinden mi bilinmez. Ama o an o kadar güzeldi ki onun için.

Nihayet durağa vardıklarında ikisi de nefes nefeseydi. Yağmurdan kaçan diğer insanlar için de burası bir seçenek olduğundan durak sandıkları kadar boş değildi, yine de köşede kendilerine bir yer bulabilmişlerdi.

İnsanların arasından sıyrılıp daracık köşeye yerleştiklerinde vücutları birbirine değiyordu. Taehyung elini kalbine götürürken Jeongguk öne doğru eğilmiş derin nefesler alıyordu. Hala gülüyorlardı.
"Bu" dedi Jeongguk soluklarını kontrol altına almaya çalışırken. "Hayatımda yaptığım en çılgın şeydi." Taehyung güldü "Benim de." Konuşabilmek için nefeslerinin düzene girmesini beklerken Jeongguk'a baktı. Islak tutamlarından bazıları kızarmış yanaklarına yapışmıştı, en az saçları kadar ıslak teni parlıyordu ve dudakları arasından kaçan derin soluklar ona hiç yardımcı olmuyordu.

Tekrar önüne döndüğünde Jeongguk yanlarındaki kalabalık yüzünden biraz daha ona yaklaşmak zorunda kaldı. Kalp atışlarını ve nefeslerini düzene sokmayı başardıklarında tekrar göz göze geldiler.

Bu kez başlangıçta ikisi de gülmelerine rağmen birkaç saniyeliğine ifadeleri ciddileşti. En azından Taehyung midesine giren tatlı kıpırt yüzünden gülüşünü durdurmak zorunda kalmıştı. O sırada Jeongguk Taehyungun dudağının köşesine odaklanmıştı. Taehyung'un düzene girdiğini düşündüğü kalbi deli gibi atmaya başlarken Jeongguk gözlerini tekrar onun gözlerine çıkardı. Taehyung sadece bir saniyeliğine onu öpeceğini düşündü, sonra kendine kızıp bakışlarını kaçırmaya çalıştı.

Jeongguk hızlı bir hareket ile Taehyung'un dudağının köşesine dokundu. Aklından geçen tek şey yüzüne yapışan ufak toz parçasını almakken onun şekilli dudaklarının dikkatini dağıtmasına izin vermedi. Serçe parmağındaki ufak siyah parçayı yanlış anlaşılmayı engellemek için Taehyung'a gösterip belli belirsiz gülümsedi ve toz parçasını parmaklarını hareket ettirerek yere attı.

Taehyung onun tekrar uzaklaşması ile derin bir nefes alırken içinden küfürler mırıldandı. Ufak bir toz parçası için kalp krizi tehlikesi geçirmesine hiç gerek yoktu.

"Yağmur dinmeyecek gibi" Jeongguk garip havayı dağıtmak için durağın camından dışarısını kontrol ediyordu.

"Belki birazdan yavaşlar." diye mırıldandı Taehyung çantasının askısını kavrayıp sırtını durağın camına yaslarken. Jeongguk'un hemen dibindeki ıslak vücuduna bakmamak için üstün bir çaba gösteriyordu. Jeongguk bir şeyler söylemek için dudaklarını araladığı sırada ikisinin de dikkatini Taehyung için tanıdık olmayan ama Jeongguk'un tadını kaçıracak bir kız sesi dağıttı.

"Jeon Jeongguk, erkeklerden hoşlandığını bilmiyordum."

Ipagpatuloy ang Pagbabasa

Magugustuhan mo rin

244K 21.7K 27
Son sınıf öğrencisi Jungkook part time olarak girdiği kafede patronu Kim Taehyung'u çıldırtmayı seviyordu. Omega Jungkook Alfa Taehyung Hayrankurgu#1...
23.8K 1.3K 8
güneşi ararken peşini bırakmaz ay * Eğer kaçırılan Alaz olsaydı ve Asi sokakta büyümeseydi. *Aslaz role reversal*
87.2K 3.6K 31
ʜᴇʀ şᴇʏ ꜱᴀʟᴀᴋ ᴋᴀʀᴅᴇşɪᴍɪɴ ʏᴀʟᴀɴıʏʟᴀ ʙᴀşʟᴀᴅı... ꜱɪᴢ: ᴅᴇʟɪᴋᴀɴʟıʏꜱᴀɴ ᴋᴏɴᴜᴍ ᴀᴛᴀʀꜱıɴ!
263K 18.6K 13
Tek başına bebeğiyle Seule taşınan omega jeon jungkook ve komşusu safkan alfa kim taehyung . Omegaverse! SafkanAlfatae! Omegakook! Text&Düzyazı!