Believe in Lie ❧ Rosékook

By Roseanneismine

200K 18.3K 25.3K

"Ve muhtemelen bunu hatırlamıyorsun ama erkek arkadaşın Jungkook."diyerek az önce boş bakan koyu renk saçlı ç... More

0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1
3.2
3.3
3.5
3.6
3.7
3.8
3.9
4.0
4.1
4.2
4.3
4.4
4.5
4.6
4.7
4.8
4.9
5.0
5.1
52
Sweetener/ Forbidden Love | Yeni hikayeler

3.4

3.4K 362 375
By Roseanneismine

Herkese merhabalarrr
Bölüm biraz gecikti biliyorum ama vize ve ödev teslim zamalarım geldi ve müsait olamıyorum bölüm yazmak için ama birkaç güne bitiyor hepsi kdlglglghh

Bölüm sonuna bıraktığım notu okursanız çok sevinirim...

Ayrıca okuduğunuz üzere maddeyle ilgili bir sahne yazmıştım. Bundan rahatsızlık duyan varsa bildirebilirler ama ben bu şekilde uygun gördüm. Asla teşvik amaçlı yazmadım bunu tabi ki. Sadece Jungkookun bazı hareketlerine açıklık getirmek istedim. Umarım yanlış anlaşılmamıştır.

+100 oy +200 yorumdan sonra yb gelir

İyi okumalar...

"Sen ne yaptığını sanıyorsun?"diye sordu sinirle Taehyung.

Jennie gülerek omuz silkerken arkasını yaslandı."Ne yapmışım Taehyung-ah?"

Taehyung sinirle Jennieye bakarken tek düşündüğü eğer karşısındaki erkek olsaydı onu parçalayacağıydı.

Jennie 'üf'leyerek ayağa kalktı ve eş çantasını eline aldı."Çok sıkıcısın Taehyung-ah."dedi ve Jumgkooka baktı."Bak, Jungkook ne kadar çok eğleniyor."

Taheyung ayağa kalkarak Jennienin bileğini tuttu ve yüzüne yaklaşıp tıslarcasına konuştu."Amacın ne senin?"

Jennienin yüzündeki alay kaybolurken bileğini kendisine çekti."Masum ayaklarını bırak artık Taehyung. Ben bunu ilk istediğimde kabul etmeseydin o zaman."

"Kabul etmemin nedeni senin aptal ergen intikamın değildi! Jungkookun intikamıydı ve ben bu kadar saçmalayacağınızı düşünmemiştim. Özellikle Chaeyoung gibi masum bir kıza karşı."

Jennie kaşlarını kaldırarak bir adım geri gitti."Yoksa ondan sen mi hoşlanıyorsun?"

Taehyung şaşkınlıkla Jennieye baktı."Saçmalamayı kes ve git artık Jennie."

Jennie göz devirdi ve Jungkooka kısa bir bakış attı. "Umarım onun eğlencesini bozmazsın, sonuçta Chaeyoungunu gerçekten sevmiyormuş."

"Jennie, git artık!"

Jennie sinirle Taehyunga bakarak omzuna çarpıp, topukluları üzerinde yanından hızlı adımlarla uzaklaşmaya başladı.

Taehyung derin bir nefes alıp elini ensesine atarken locada oturan diğer arkadaşlarına baktı. Ortamdaki ses seviyesi yüksek olduğu için konuyu duymadıklarına emindi ama bir şey olduğunu da anlamış gibi görünüyorlardı.

"Ne oluyor?"

Taehyung, Namjoona baktı."Önemli bir şey değil hyung. Gitmem gerekiyor şimdi, sonra görüşürüz."

Namjoon başını salladığında Taehyung hızlıca Jungkookun yanına ilerleyip kız daha hiçbir şey anlamadan Jungkooku geriye çekti.

Jungkook yumulu gözlerini şaşkınlıkla açarken Taehyungun ilk dikkatini çeken şey iyice kızarmış gözleriydi ama bunun nedeninden emin olamıyordu. Chaeyoung? Yoksa kullandığı madde mi?

"Sen kendini daha bok gibi hissetmeden buradan gidelim."

Jungkook şaşkınlıkla bakarken Taehyung kendisinden emin bir şekilde Jungkooku kolundan sürükleyerek mekandan çıkmaya başladı.

"Araba sürebilecek misin?"

Sarhoş değildi biliyordu ama madde kullanmıştı ve bu yüzden emin olamıyordu Jungkook. Başını iki yana salladı."Beni sen bırakabilir misin? Arabayı sabah alırım."

Taehyung başını sallayıp Jungkooku ön koltuğa oturttu ve kemerini bağladı."Senin götünü toplamaktan bıkmadım dersek yalan olur."diye homurdandı ama gülüyordu.

Jungkookta gülerken başını koltuk başlığına yaslayıp gözlerini yumdu."Arkadaş olmak bunu gerektirir değil mi Taehyung-ah?"

Taehyung kendi koltuğuna geçtiğinde güldü."Öyle Jungkook, öyle."

Taehyung arabayı çalıştırıp yola sürerken Jungkook bir anda gözlerini açtı."Beni Rosieye götür."

"Saçmalama Jungkook, bugün onu görmesen daha iyi. Şu haline bak."dedi yandan Jungkooka bakıp."O illeti kullandığın zamanlarda onu görmesen daha iyi olur diye düşünüyorum."

Jungkook omuz silkti."Fazla kullanmadım. Arabada 1 küçük poşet kalmış sadece."

Taehyung gözlerini büyülttü."Fazla olsaydı hepsini kullanacak mıydın yani? Komaya mı girmek istiyorsun sen!?"

Jungkook omuz silkti. Şuan sadece deli gibi gülesi geliyordu."Rosie diyordum en son Taehyung."

Taehyung başını salladı."Gözlerin kıpkırmızı, altları ise mosmor. Nasıl bir açıklama yapacaksın?"

Jungkook omuz silkti."Uykusuzum?"

Taehyung göz devirerek arabayı Jungkookun evine sürdü."Üstünü değiştirip, duş almalısın. Üstün başın ne halde. Ayrıca nasıl bir kızsa 2 saniye içinde boynunu tırnaklamayı başarmış, bunun için gidip onu tebrik edeceğim."

Jungkook sesli bir küfür ederek elini boynuna götürdü. Tenindeki ufak kabarıklık elini götürdüğü gibi hafifçe yakmıştı. "Jennie nerede?"

"Gitti."diye kısa bir açıklama yaptı Taehyung. "Senden sonra ufak bir tartışma yaşadık."

Jungkook olayın ne olduğunu anlayabiliyordu elbette.

"Hyung."diye mırıldandı Jungkook. Taehyunga hiçbir zaman 'hyung' diye seslenmezdi ve şuan bu durum Taehyungu epey şaşırtmıştı.

"Dudaklarımı yerinden sökmek istemem normal mi?"

Gözleri yumuluyken konuşuyordu ve sesi bir küçük çocuğun kendisini suçlu hissettiği zamanlardaki gibi kısık çıkıyordu.

Taehyung şaşkınlıkla Jungkooka kısa bir bakış attı ve direksiyon hakimiyetini kaybetmeden tekrar yola döndü."Jungkook, sen iyi misin?"

Jungkook başını olumlu anlamda sallamıştı ama konuşurken titreyen ses tonu Taehyungu endişelendirmişti.

"Sadece kendimi bok gibi hissediyorum."

Taehyung derin bir nefes alarak sonunda ulaştıkları evin otoparkına girdi ve arabayı yanaştırdı.

"Hadi gel buraya."diyerek Jungkookun kolunun altına girerken yükü kendi üstüne aldı.

Jungkook halsizce arkadaşına yaslanırken kullandığı maddenin ona bıraktığı diğer etkiler yaşanmaya başlamıştı bile. İlk başta mutluluk verip unutturan 'Taehyungun deyimiyle o illet' şuan acı, yorgunluk ve pişmanlık veriyordu.

Zar zor eve girdiklerinde Taehyung Jungkooku banyoya soktu."Sana içecek bir şeyler hazırlayacağım tamam mı?"

Taehyung tam gitmek üzereyken Jungkook onun bileğini tuttu. "Şuan tek ihtiyacım olan ne biliyorsun hyung."

Jungkook 'hyung' dediğinin farkında bile değildi. Taehyungun şaşkınlığı artsa bile bir şey demeden başını salladı."Duşa gir sen."

Jungkook dolmuş gözleriyle başını sallarken Taehyung banyodan çıktı. Jungkook hızlıca kapıyı kilitleyip banyo dolaplarını açarken ne aradığını biliyordu ve bir an önce bulmayı umuyordu.

Bunu yapması gerekiyordu çünkü Jennie yüzünden yaptığı o iğrenç şey sürekli gözünde büyüdükçe büyüyordu ve dudaklarını kesmeden önce bunu kafasından atması şarttı.

Jungkook aradığını bulduğu gibi derin bir nefes alarak diğer bir poşeti elinde aldı. 2-3 saat içinde iki poşet birden kullanmak ne kadar doğru kestiremiyordu ama bunu düşünemeyecek kadar yorgun hissediyordu.

*****

"Taehyung, ben bilmiyorum. Bu saatte Alice'in izin vereceğini de sanmıyorum ayrıca."diye mırıldandım.

Ne olduğunu anlayamamıştım. Sadece Taehyung aramıştı ve Jungkookun evine gidip gidemeyeceğimi sormuştu. Gitmemin daha iyi olacağını da eklemişti tabi.

"Seni zora sokmak istemiyorum ama... Jungkookun sana ihtiyacı var Rosie."

Bu kez kaşlarım çatıldı."Bir sorun yok değil mi?"

"Aslında var, buraya gelmelisin kısacası."

"Haber vereceğim."diyerek telefonu kapattığımda Alice'e nasıl bir bahane bulmam gerektiğini düşünüyordum. Normalde sorun çıkartacağını sanmıyordum ama şu sıralar onlara pek güvenmemeye başlamıştı ve beni de sürekli uyarıyordu.

"Rosie, bir şey mi oldu?"

Gözlerim hızlıca merdivenleri çıkan Alice'i bulduğunda telaşla başımı salladım."Su içecektim."

Alice başını sallarken odasına ilerledi."Bugün biraz yorucu bir gün geçirdim, uyuyacağım. İyi geceler."

Bir anda doğan şansımla yüzümde gülümse oluşurken gülümseyerek başımı salladım."İyi geceler."

Tanrım. Teşekkür ederim...

Hızlıca su içip odama geri döndüğümde üzerime rahat bir eşofman takımı giyip Alice'in odasına ilerledim. Umarım gece uyanmazdı.

Uyuduğuna kesinlik getirip odamın kapısını kilitledikten sonra hızlı ama sessiz adımlarla aşağı kata indim ve üzerime bir ceket alıp evden çıktım. Taehyung beni almaya gelebileceğini söylemişti ama Jungkook hakkında üstü kapalı konuşması beni endişelendirdiği için onun yanında kalmasını istemiş ve kendim için taksi çağırmıştım.

Yarım saat sonunda kendimi bildiğim sitenin önünde bulduğumda hızlıca Jungkookun evinin olduğu bloğa gidip asansöre bindim. Gerçekten yüksek katta oturmak zorunda mıydı sanki?

Birkaç dakika içinde kendimi kapının önüne ulaştığımda içimdeki ufak heyecanla zili çaldım. Bu heyecanımın nedenini bilmiyordum ama tatlı bir heyecan olduğuna emindim.

"Merhaba Taehyung."dedim kapıyı açıp gülümseyen Taehyunga.

"Ah selam, gelsene."diyerek kenara çekildiğinde başımı sallayarak içeri girdim. Sorun neydi merak ediyordum.

"Seni apar topar buraya çağırdım ama üzgünüm, bir işin yoktu değil mi?"

Başımı iki yana salladım."Hayır, evdeydim bende zaten ama pek vaktim yok. Eve dönmem gerekiyor."

Yanıma cüzdan ve telefon dışında hiçbir şey almadan aceleyle evden çıkmıştım ve Alice'in beni fark edeceğinden korkmuyor değildim.

"Jungkook birazdan uyur, sende o zaman gidebilirsin."diye mırıldanarak mutfağa ilerledi. Bende peşinden giderken kaşlarımı kaldırdım.

"O iyi mi?"

Taehyung gülerek başını salladı."Bugün biraz içti ve onu eve zor getirdim. Sana gelecekti."

Bende hafifçe kıkırdayarak sıcak suyu kupaya dolduruşunu izledim.

"Uyuması için sıcak çay yaptım, içmesine yardımcı olursan Jungkook buna sevinecektir."

Bardağı bana uzattığında gülerek elime aldım. Sıcak bir çay için buraya gelmem komikti ama eğlenceliydi de.

Taehyung salona gidip açık televizyondan bir şeyler izlemeye başladığında bende Jungkookun odasına ilerlemeye başladım. Onu görecek olmak hoşuma gidiyordu. Bugün mesaj atmıştı ama Jaehyunla olduğum için ona cevap verememiştim çünkü zorlasaydı ona yalan söyleyemezdim ve yanıma gelirdi.

"Jungkook?"diye mırıldandım boş odada gözlerimi gezdirirken. Elimdeki sıcak çayı kenara bırakıp odanın içindeki diğer kapıya gittiğimde banyoda olup olmadığına baktım ama orası da boştu.

"Jungkook?"diyerek tekrar seslendiğim sırada bedenimin arkasında başka bir beden hissetmemle daha arkamı dönemeden vücudum o bedene yaslanmıştı.

Kokusu burnuma ulaşırken kapanan gözlerimi açmadan bir nefes aldım ve gülümseyerek gözlerimi araladım.

"Gerçek olup olmadığına emin olmam gerekiyordu."

Kulağımın yanında fısıldadığında yüzümü o tarafa çevirmeye çalışmıştım ama beni sıkıca sararak kendine yaslamış olması bunu biraz zorluyordu.

"Uyumalısın."diye mırıldandım kokusunu tekrar içime çekerken. Duş almış olmalıydı.

"Benimle mi kalacaksın? Taehyung dediklerimi ciddiye almaz sanmıştım."diyerek kıkırdağında güldüm.

"Arkadaşın seni önemsiyormuş demekki ama üzgünüm, seninle kalamam."

Nefesini boynumda hissettiğimde alttan salık topladığım saçlarıma küfür ettim içimden.

"Benimle kal o zaman."

Burnunun ucunun boynuma sürttüğünü hissettiğimde hızlanan kalp atışlarımla vücudumun sıcaklamaya başladı.

"Y-yapamam. Alice'ten habersiz çıktım."

Burnunu biraz daha boynuma sürterek derin nefes aldığında yutkunarak ondan uzaklaşmaya çalıştım.

"Gitmeni istemiyorum, yanımda kal."

Bu kez dudaklarını boynumda hissettiğimde içimin ürperdiğini hissettim. Tüylerim diken diken olmuştu ve nefes almak zorlaşmıştı.

"Jungkook."diye mırıldandım."Gitmem gerekiyor."

Sesim kısık çıkıyordu çünkü beni etkisi altına almayı iyi biliyordu.

Dudakları ilk başta boynuma küçük öpücükler bırakırken sonradan derin öpücükler bırakmaya başlamıştı. Arkadan sarıldığı için elleri hala sıkıca karnımın üzerindeydi ve ben gittikçe daha da sıcaklıyordum.

"Uyuman gerek."diye mırıldandım ama sesimi yutmuş gibiydim.

Öpücüklerini kesmeden dudaklarını boynumda gezdirmeye devam ettiğinde ellerimi karnımdaki elleri üzerine koyarak ondan uzaklaşmaya çalıştım ama buna izin vermedi. Boynuma bıraktığı öpücükleri içimin garip ama güzel bir hisle dolmasına sebep oluyordu.

Beni elleri arasında döndürüp yüzlerimizi karşı karşıya getirdiğinde aramızda ufacık mesafe kalmıştı.

"Ne kadar pişmanım bir bilsen."diye kısıkça mırıldandığında kaşlarımı çattım.

"Neyden bahsediyorsun?"

Gözleri dolmuştu."Kendimi parçalamak istedim."

"Jungkook."diye mırıldandım elimi yanağına götürüp okşarken. Sarhoş olduğu için böyle saçmalıyor olmalıydı. "Uyuman gerekiyor."

Beni duymamış gibi gözleri dudaklarıma kaydı ve mırıldanmaya devam etti."Dudaklarına kıyamıyorum, benimkileri hak etmiyorlar bile."

"Jungkook."diye mırıldandım ve gülümseyerek yanağına minik bir öpücük bıraktım."Hadi uyuyalım."

Gözlerini gözlerime çıkarttığında yutkunup başını salladı. Gülümseyerek onu yatağa çektiğimde ikimiz birlikte yatağa girdik. O uyuduktan sonra gidecektim.

"Taehyung senin için çay yapmış, daha iyi uyursun."diyerek kupayı elime aldığımda başını geriye çekti.

"İçmek istemiyorum."

Göz devirerek sıcak çayı ona yaklaştırdım."Çocukluk yapma."

Başını iki yana salladı."İçmeyeceğim."

Derin bir nefes alarak son kozumu kullanmak üzere bardağı kenara bıraktım tekrar.

Heyecanımı belli etmeden yüzüne eğilirken nefesimi dudaklarına üfleyerek onlara kısa bir bakış attım."İçersen senin için bir hediyem olacak."

Jungkookun yutkunduğunu fark ederken gülümseyerek dudaklarına minik bir öpücük bırakıp geri çekildim.

Elime aldığım bardağı tekrar ona uzattığımda ikiletmeden elimden alması memnuniyetle gülümsememe neden olmuştu. Onu etkilediğimi bilmek hoşuma gidiyordu elbette.

Jungkook birkaç dakika içinde bardağını bitirip yatağın kenarındaki komodine bıraktığında onu yatağa yatırıp ince pikeyi göğsüne kadar çektim ve üzerine tekrar eğildim.

"Hediyeni hak ettin, Jungkookkie."

Jungkookun gözleri büyürken gülümseyerek dudaklarına eğildim ve bu sefer minik bir öpücük yerine ıslak bir öpücüğü dudaklarına bıraktım.

Tam geri çekilmek üzere hamle yaptığım sırada ellerini belime koyarak anlamadığım bir hızla bizi yer değiştirdi ve üstten bana bakmaya başladı. Elini saçlarıma götürüp tokamı çıkarttığında birkaç saniye bile geçmeden tokayı bileğine geçirdi ve üzerime eğilerek yüzümdeki saçlarımı kenara çekti.

Alnıma ve burnumun ucuna dudaklarını değdirip dudaklarıma eğildiğinde onu yarı yolda karşılayarak dudaklarımızı birleştirmesine yardımcı oldum.

Ellerini eşofman üstümün içine sokup belime dokunduğunda içim ürpermişti. Alt dudağımı dudakları arasına alıp çekiştirmeye başladığında hırçınlığına şaşırsamda ellerimi ensesine çıkartıp bozuntuya vermeden öpüşüne karşılık verdim. Çıplak belimde duran ellerini yukarıya doğru sürtmeye başladığında istemsizce yay gibi gerilen belimle dudaklarımdan küçük bir inleme çıktı. Jungkook bu hareketimle elinin birini belime getirip kendine doğru çektiğinde göğsüm göğsüne yaslanmıştı ve kalp atışlarım beni delip geçecek gibi hızlanmıştı.

Dilini dudaklarıma değdirdiğinde dudaklarımı aralayarak dillerimizin birleşmesine yardımcı oldum. Jungkookun dudaklarından kopan hırıltılı mırıltılar ister istemez beni memnun ederken öpüşünde gülümsedim.

Jungkook şişmiş kızarık dudaklarını benimkilerden ayırıp tenime sürterek boynuma kadar indirdiğinde yastıktaki başımı geri atarak ona alan açtım. Bunu yapmam doğru mu bilmiyordum ama sadece kalbimdeki sesi dinleyerek hareket ediyordum.

Jungkookun dudakları boynuma türlü işkencelerini çektirirken hissettiğim dişleri içimin karıncalanmasına neden oldu. Aynı zamanda tenimde hissettiğim dil darbeleri kesik bir nefes aldırırken Jungkook eşofman üstümü belime sürttüğü elleriyle yukarıya doğru kaldırıyordu.

Elleri göğsümün altına kadar ulaştığında heyecanla ellerini tutarak onu durdurmuştum. Dudaklarını boynumdan ayırıp çeneme sürterek dudaklarıma çıkarttığında elimi dudaklarımız arasına koydum.

"Taehyung evde Jungkook."diye mırıldandım kısık çıkan sesimle.

"Onu kovacağım."diyerek tam üzerimden kalktığında kolunu tutarak onu durdurdum.

"Saçmalama Jungkook. Hem ben zaten gideceğim."

Gözlerimi kaçırarak konuştuğumda Jungkook tekrar üzerime eğilerek gözlerime bakmaya çalıştı."Burada kal Rosie."

"Alice'in haberi olmadan çıktım."

"O fark etmeden sabah seni eve bırakacağım."

Gözlerimi gözlerine çevirdiğimde gördüğüm parıltılar gülümsetirken ikilemde kalmıştım.

"Bilmiyorum."

Biraz daha eğilip burnunu burnuma sürttüğünde gülümsedi. "Taehyungu gerçekten kovacağım."

Gülerek başımı sallamıştım ama buna izin vermeden tekrardan dudaklarına yapışmıştım.

Dudaklarımız arasından çıkan sesler utancımı çoğaltırken bunları aşmam gerektiğini bilerek Jungkooku daha çok kendime çektim. Dillerimiz tekrar birbirini bulup büyük bir keşfe çıktıklarında Jungkook göğsüme kadar getirdiği ellerini biraz daha yukarı çıkartarak üstümdeki eşofman üstünü tamamen sıyırdı. Dudaklarımızı ayırdığı gibi üzerimdekini çıkartıp bir kenara attığında vücudumu saklamaya gerek duymadan tekrar üzerime eğilmesini izledim. Dudakları bu sefer boynuma değip aşağılara kayarken elimi yanağına götürüp onu tekrar durdurdum.

"Jungk-"

Kafasını kaldırıp gülümsedi."İstemediğin bir şey yapmayacağım Rosie."

Dudaklarını tenime sürttüğünde boynum huylanmıştı ama belli etmemiştim.

"Sadece seni daha iyi öğrenmeme izin ver."

Yüzümün kızardığını hissettiğine tekrar yüzüme bakıp gülümsemişti."Sadece biraz daha benim olduğunu hissetmeye ihtiyacım var Rosie."

Dudağım iki yana yavaşça kıvrıldığında Jungkook yüzüme yaklaşıp tekrar dudaklarımızı birleştirdi.

Nasıl buldunuzzzz???
Jungkooka üzülmeye başladım galiba ben yaaaaa

Umarım bölümü sevmişsinizdirrr
Bölüm başında bahsettiğim notu aşağıya yazdım okursanız çokkkk sevinirim.

Kısa tutacağım. Bana çok fazla destek olan okuyucularım var çok teşekkür ederim. Deli gibi yorum yapıp oy veriyorlar ama bunu yapan 3-5 kişi dışında diğer okuyan yüzlerce kişi nerede? Her zaman destek olanlara çok teşekkür ederim lütfen okuyup geçenlerde birazcık oy ve yorum katkısında bulunabilsin.

+100 oy +200 yorumdan sonra yb gelir

Sonraki bölümde görüşmek üzere hoşçakalın LOVE YOU❤️

Continue Reading

You'll Also Like

100K 6.3K 36
Malfoy ve Black iki ezeli rakip ve birbirlerinden nefret eden iki küçük çocuktur. Black'in 4. Sınıfta Harry'nin yerine arayıcı olmasından sonra Malfo...
22.5K 1.3K 13
Oynanılan her oyun er ya da geç bitmeye mahkumdur..
20.4K 1.2K 35
Jungkook; Dolabımın şifresini değiştirip üstüne bir de içini prezervatiflerle dolduran orospu çocuğu sendin değil mi? Jungkook hoşlandığı kıza çok ya...
48.6K 2.4K 14
"kurtarıcısına aşık kız... klişe hikaye." "komşu kızına platonik aşık çocuk mu söylüyor bunu?" ya da asi'nin şebnem'in kızı olarak doğup büyüdüğü ve...