HOLD ME ﻬ jikook

By loytnant

30.3K 2.5K 3.8K

Jeon Jungkook kız arkadaşına evlenme teklifi edeceği gün aldatılan bir polis. Park Jimin'se son dansına çıkan... More

HARD ﻬ
PRISONER ﻬ
DEMOLITION ﻬ
AGREEMENT ﻬ
OUTLAWS OF LOVE ﻬ
MERGER ﻬ
CONFRONTATION ﻬ
RENAISSANCE ﻬ
FIRST MESSAGE ﻬ
JUST YOU ﻬ
WHO AM I? ﻬ
BLANK SPACE ﻬ
HOUSEMATE ﻬ
ﻬ REAL LOVE

CLAMP ﻬ

3.4K 281 676
By loytnant

Buz gibiydi. Buz gibilerdi, bütün bu insanlar, evraklar, bu oda hatta yüzlere yerleşen onlarca keskin gülücükler bile buz gibiydi. Buz gibi olmayan tek şey belki de kantin katında polislerin kolları esnasında gördüğü ufak bir çocuğun Jimin'e öylesine değen bakışlarıydı. Yazmış mıydım ben önce o kelimeyi.. Buz gibiydi her şey?

"Ne yani? Buz mu getirdiniz komiser şimdi de buraya? Ne bu élite kadrosuna yeni dahil edilen öğrenci sizde o hiç bir işe yaramayan müfettiş misiniz?"

"Bak Jimin. Ne bu karakol bir dizi mekanı ne de sen bir öğrencisin ama doğru ben bir müfettişim. Ve soruları da sadece ben sorarım." Kaldırıp indirdiği omuzlarıyla bir gülücük sundu Jimin'in buğulu bir bulur gibi görünen kısık gözlerine.

Jimin omuzlarını kaldırarak hahladı ve parmağı ile ahşap masanın etrafında halkalar çizmeye başladı. Halkalar.. Sabah Jungkook denen herifin bedenine çizdiklerine benzeyen şeyler...Parmağını durdurdu ve kısacık bir düşünme molası verdi kendine. Dün gece ve sabah ne olmuştu sahiden? Neden öyle davranmıştı? Neden.. neden bir sürtük gibi davranmıştı ki? Emin olduğu tek şey dün gece bardan ayrıldıktan sonra birilerinin onun aleyhine bir oyun oynadığından ibaretti. Düşünce silsilesini bozan ve kafasını kaldırmakla sonuçlanan fikirleri elbet de şu sinir bozucu müfettişin işiydi.

"Jimin. Park Jimin değil mi?"

Jimin inat ederek şu filmlerde sözü geçen susma hakkını kullanmaya başladı. Hayır neden bu kadar saçma sorularla vakit kaybederdi bu memurlar. Elindeki kağıtta Park Jimin yazdığına göre isminin Tony ya da Sofia olmasının ihtimali yoktu herhalde değil mi?

İstediği cevabı saniyeler içerisinde alamayan müfettiş bir kaç parmağını buz dolu kovaya daldırıp Jimin'in dalgın yüzüne boşalttı. Jimin ne olduğunu anlayamadan yerinde kıpırdandı ve ıslanmış gömleğini yapışmış teninden silkeledi. Gözlerini Müfettiş ile buluşturarak:

"Soru neydi?"

Kulağını işaret ederek "Duyamadım da.. Müfettiş."

Müfettiş dişlerini sıkarak "İsmin Jimin değil mi?"

"Hayır. İsmim Tony belki de ucube bir kasabanın yerlilerinden Sofia kim bilir?" Müfettiş'in canını sıkmaya başlamıştı Jimin denilen hergelenin bu umursamaz tavırları... İşini ciddiye alan ve kolay kolay herhangi bir davanın peşini bırakmayan bir kimliği barındırırdı zihninde. Böyle bir imajı barlarda sürten bir dansçının yerle bir etmesi kimsenin işine gelmezdi.

Müfettiş su dolu boş kovayı yere bırakıp boşta kalan eline buz dolu kovayı geçirdi. Bir dakika bile düşünmeden kovanın içindekileri ittirerek Jimin'in yüzünü soğuk buzların boşalmasına izin verdi. Ardından da camın ardında ki memurlara kameraları kapayın emrini vererek uygun sorgu ortamını oluşturdu. Kısa süre sonra Jimin'in yakalarına yapışmıştı.

"Bana bak. Sorularıma Jimin gibi cevap ver, Tony ya da o ucube yerli Sofia gibi değil. Yoksa seninle anlaşamayabiliriz ve Jimin senin gibi bir dansçıyla anlaşamamak beni oldukça üzer. Emin ol seni de hayal kırıklığına uğratır." Genç dansçının morarmış çenesini kaldırarak fısıltı halinde devam etti cümlelerine. "Ve ben senin gibi güzel bir dansçıyı hayal kırıklığına uğratmayı hiç istemem."

Gerilmişti. Müfettiş onu korkutuyordu bu yüzdendi belkide dilinin kısacık bir zaman diliminde bu kadar hızlı çözülmesi.

"İsmim Jimin. 24 yaşında ve Busan doğumluyum. Ailem ile uzun süre önce ilişkiyi kestim. Dans ediyordum bir kaç saat öncesine kadar, ama artık bıraktım."

"Neden yapıyordun bu işi ve neden bıraktın?"

"Çünkü yoruldum. İnsanların gözleri ile bedenimi süzmesi" parmaklarını gömleğinin yakasına getirerek salladı ve "bıktırdı beni."

"Pekala.. Dün gece bardan çıktıktan sonra ne yaptın?"

"Otele gittim. Uyudum. Uyandığımda o adam vardı işte. Şu sizin meslektaşınız olan Jongsuk mu ne?"

"Jungkook." Müfettiş dudakalrını kıvırıp histerik bir gülüş ekledi Jimin'in kelime hatasına.

"Hah işte o.."Müfettiş ellerini birbirine geçirerek mırıldanmaya başladı ve sorgusuna devam etti. Fazla gergin ve meraklı görünüyordu bu tavrı, Jimin'i sinirlendirmeye başlamıştı.

"Alınma ama sürtüğü andırıyorsun. Yani gerçekten ufak bi fa-"

Jimin kıkırdamaya başladı. Yavaşça kıkırdamaları kahkaha boyutuna ulaştmıştı. Elini genç müfettişin olduğu tarafa doğru kaldırarak işaret parmağı ile onu işaret ederek "Alınmadım gerçekten, karşımda bir orospu çocuğunun bunu söylemesi alındırmadı beni!"

Müfettiş yumruğunu Jimin'in çenesine indirerek ufak bir kan sızıntısının gömleğine bulaşmasını sağladı. Jimin parmağını çenesini temizlemek için kullandı ve Müfettiş başka yere bakarken de masanın altına doğru kanı silerek elini temizledi. Sonuçta temiz olmanın bu kadar kirli bir hayatta neye faydası vardı ki? Ardından da kulağına önce sinek fısıltısı sonra da kendisini kaplan kükremesi sanan ama aslında kedi miyavlaması olarak duyulan Müfettiş'in sesi geldi. "Memura hakaretten kaç yıl-"

"Tüm kameraları kapattırdın. Eğer bunu söylersen bende bunun yasal olmadığını dile getirmekten hiç çekinmem. Ve sana bir de ipucu vereyim Müfettiş, ben sizlerin gözünde ne kadar suçlu olsam da senin bana attığın yumruk siciline artı olarak geri dönmez. Sen yine de bir düşün.."

Dilini sallayarak "Dilim de var ya hani susmayı pek sevdiği de söylenemez."

Müfettiş yumruğunu sıkarak sorgusuna hiç az önce ki kaos yaşanmamış gibi devam etti. "Dün gece Jungkook evindeyken sen onun evinin yakınlarında ki sahildeymişsin. Bu doğru mu?

"Benim geçeceğim sahilin yakınlarına ev kiralamasını ben mi söyledim sanki. Şaka mısınız?"

"Adam dün kilitliydi evinde. Anahtar onda bile değildi üstelik. O senin yatağına gelemeyeceğine göre-" Jimin yapıştığı koltuktan ayaklanarak ellerini havaya kaldırdı "Durun durun.. siz aklınızı kaçırmışsınız." Parmakları ile bedenini baştan aşağıya işaret edip "Ben onu bu cüssemle nasıl kaçırabilirim. Onu benim taşımam imkansız. İlla bunu size benim mi söylemem gerek!"

"Bunun imkansız olduğuna belki inanırdım Jimin. Ama şahitlerimiz var."

"Ne?! Şahit mi? Şaka mı bu? Kaçırmadığım bir adama dair şahitler nasıl olabiliyor." Jimin sonunda delirmiş gibi bütün bu olanların kamera şakası olduğunu düşünerek ellerini ileriye geriye doğru sallamaya başladı.

"Görmüşler yüzünde siyah bir maskeyle. Taşıyormuşsun Jungkook'u kucağında. Kanıtlar Jimin, kanıtlar.."

"Bakın.. Kore burası herkes siyah maske takıyor. Herkes Jongsuk'un evinin oradan geçiyor-" kelimeler hızlı konuşmasından dolayı birbirine takılıp devriliyordu.

"Ama herkes Jongsuk'un-"

"Jungkook!"

Kapının kenarına omuzlarını dayayarak sorguyu izleyen hayalet sonunda konuşmuştu. Kaç saattir ağzını yoran şu veleti izlediğini o da bilmiyordu. Fakat tek bildiği ve hissettiği şeyin kocaman bir tiksintiden ibaret olduğuydu. Ona baktıkça bedenini keselemek ve derisini yüzmek gibi türlü işkencenimsi fikirler dans ediyordu. Sıkı kalçaları ve dolgun dudaklarıyla karşısında ki çocuk ne kadar inkar ederse etsin etkileyiciydi. Fakat daha dün ileride evlenmeyi bile hayal ettiği kadının ona ihanet ettiğini öğrenip bu saçma sapan olayı atlatamadan kendisini başka bir saçmalığın içinde bulmuştu. Tanrı.. Sahiden bu çileleri çektirtmek için mi o kadar insanı yaratıyordu diye düşünmeden edemedi Jungkook...

Aslında Soni ile işler tahmin ettiği gibi gitseydi. Şuan bu olanları yaşamak yerine onunla bugün bir kuyumcuya gidip en zarif yüzüğü takabilirlerdi belki de eskiden sevdiği kadının parmağına... Soni sadece onu aldatmakla kalmamış aynı zamanda evli bir adamın eşine de, hemcinsine de, bir kadına da ihanet etmişti. Kadınları hiç anlayamıyorum diye iç geçirdi..

O zaman erkekler ne güne duruyordu ki?

Müfettiş kızgın bir ifadeyle gözlerini Jungkook'un üzerinde gezdirerek sözünün kesilmemesi gerektiğine dair bir bakış attı. Bu bakış 'kes sesini ben senin kıdemlinim.' demenin daha yumuşak bir haliydi.

"Ama herkes Jongsuk'un-"

Jimin öksürerek sözünü kesti Müfettişin. "Jungkook yanlış söylediniz."

"Az önce sen de Jongsuk dedin ama!"

"Ben Jungkook dedi-"

"Jongsuk dedin! Bana yalancı mı demek istiyorsun?"

"Müfettiş! Jungkook dedim ben."

"Bana bak seni var ya!"

Ortalık anaokulu seviyesindeydi. Herkes Müfettiş ile Jimin arasında ki ilkel sorguya kulaklarını pür dikkat veriyor ve yerlerinden kıpırdamıyorlardı. En sonunda Müfettiş derin bir nefes alarak evrakları üst üste koydu. Jimin'e doğru döndü ve duvarda asılı olan telefonu kulağına dayayarak:

"Ama herkes Jungkook ile aynı yatakta ve eli erkekliğinde gezinirken uyanık olmuyor Jimin..
Sorgu bitti. Kelepçeleri getirin. Hücreye alın. Davası 2 gün sonra. O zamana kadar da tek bir kişiye görüşme hakkı tanınması izni verilmiştir. Tek bir kişiye.."

Son 3 kelimesini bastırarak Jungkook'a dönerek söyledi. Çünkü Jungkook'un o kadar da masum olmadığını onu sabah ilk gördüğünde ilk anlayan olmuştu.

Önce Jimin'e sonra da herkese gözlerini devirerek baktı. Kaşlarını indirip kaldırdı ve "Şahsım Müfettiş Min tarafından.."

▪︎

"Sana artık bir ev tutalım demiştim!"

Jimin kulağına dayalı olan telefonu gereğinden fazla sıkmaya devam ediyordu. Parmakları pembeleşmek yerine kırmızının en koyu tonunda gezinmekten asla gocunmuyor hatta zevk alıyordu.

"Ne alaka şimdi?"

"Eğer bir evde yaşasaydık. Eve adam sokmana izin vermezdim de ondan. Baksana şimdi ne haldeyiz."

Jimin alnını kaşıyarak saçlarını geriye itti. Pekala zor bir süreçten geçiyorlardı ve her şey de oldukça zorlaşmıştı. Zihni hareketlenerek dün gece ona benzeyen herifin kim olduğunu sorgulamaya başladı. Neden bir adamı yatağına koyup siktir olmuşlardı? Neden birbirini tanımayan iki insanı böyle saçma sapan bir vakaya kurban etmişlerdi? Ah hayat yeterince karışıktı zaten bir de başına bu çıkmıştı. Tanrım, neden hayatımı daha fazla karıştırıyorsun diye kara kara düşünmeye başladı Jimin.

"Dün acaba bir şey falan mı içtin sen?"

"Bir şeyden kastın ne hyung?"

"Azdırıcı falan işte."

" Jin hyung sussana sen ya! O ne öyle liseli ergen miyim de içeceğim onu!"

"İçmene gerek yok toz hali ile de satılıyor. Sigarana belki birisi falan..."

"Yalvarıyorum daha fazla saçmalama.. Şu müfettiş beynimi sikti zaten bugün."

"Sadece beynini mi?"

Jimin ahizeyi yerine koydu. Jin hala konuşuyor ve telefon olmadığı için sesinin Jimin'e gitmemesini epey sinir bozucu buluyordu. Jimin ise orta parmağını Jin'in gözlerine doğru kaldırıp görevlilere işinin bittiğini bildirdi.

▪︎

Elinde ki evrakları kabataslak bir şekilde göz ucuyla incelemeye başladı genç memur. Ardından da saatlerdir gözlerini bilgisayarın sağ tuşuna bastığında yenile penceresi açılan kısmı seyreden arkadaşının omuzlarına hafif bir yumruk savurdu. Sahiden de herkes çok tuhaftı bu karkalda.. Yoksa tuhaf olan şey karakol falan mıydı diye içinden şüpheyle bir kez daha geçirdi Taehyung. Kendi kendine şarkılar mırıldanan Namjoon'a göz kırptı. Kesinlikle o da çok sıkıcı bir polisti. İşleri gereği izlediği filmlerden ötürü oldukça akıcı bir hayatının olmasını bekliyordu. Nedeni ise.. Nedeni mi? Polis olduktan sonra hayatına elbette heyecan akmalıydı. Polis akademisini boşuna okumamıştı. Tam o sırada oldukça heyecan dolu bir şey oldu. Müfettiş Min.. Daha doğrusu kaba ve oldukça küstah görünümüyle Min Yoongi, Taehyung'un üzerine sıcak kahvesini boşalttı. Sahiden de herkes bir tuhaftı?

Yoongi elleri ile pardon gerçekten üzgünüm sinyalleri veriyor ve Taehyung'un sessizliği onu birazcık endişelendiriyordu. Taehyung... Aslında eğlenceli bir çocuktu fakat onu sinirlendirirseniz sahiden de eğlenceli mi olurdu orası tartışılırdı işte.

"Yoongi! Ah bu da ne böyle! Biraz daha dikkatli olamaz mısın? Üstüme ne giyeceğim şimdi ben- bir bir dakika ah tabii ya dolabımda ki yedek kazaklarımı hep kuru temizlemeye gönderdim."

Yoongi Taehyung'un bir türlü kapanmayan çenesini kapatmanın yolunu annesinin ona geçen noel de aldığı noel baba desenli kırmızı kazağını -evet o sert biri olabilirdi ama annesini kıracak kadar hain bir evlat da olmamıştı hiç bir zaman- tabii ki de desenini söylemeden dolap anahtarını gence uzattı. Ardından da yandan yandan sırıtarak "Oldukça beğeneceğin ve seni oldukça seksi gösterecek bir kazağım var.. Bu iyiliğimi unutma Kim Taehyung."

Taehyung ellerini saçlarında gezdirdi ardından da öfkeden deliye dönmüş bir boğa gibi solumaya başladı. "Bir daha bir hata yapıp eğer onu telafi etmeye çalışırsan son cümlen bu iyliğimi unutma olmasın."

Arkasını döndüğü gibi hızlıca dolapların olduğu olduğu odaya girdi. Girdikten sonra ayakları girdiği kapıdan geriye gitti ve hemen yan yana olan memur tuvaletlerinden birine uğradı. Bir kaç peçeteyi koluna dolayıp dolapların olduğu odaya tekrar adımladı. Kazağını hızla üstünden çıkardı ve bedenini hala acıtan sıcak kahveye lanetler okudu. Parlak ve oldukça esmer göğüslerini peçete ile temizledi. Pantolonunu çıkarmalı mıydı acaba? Çünkü altına yapmış gibi bir görüntü oluşturuyordu ıslaklık. Pantolonunu çıkarıp Yoongi'nin dolabından eline geçirdiği kotu hemen giydi.

Odanın kapısının gıcırtıyla açılmasıyla Taehyung neye uğradığını şaşırarak kazağı ile üstünü kapatmaya çalıştı. Tabii pek başarabilmiş sayılmazdı..

"Üf siktiğimin tuvaletlerini bulamıyorum Hose- üzgünüm üzgünüm!"

Jin oldukça sinir bozucu bir şekilde açık açık esmer göğüslerin uçlarını bile inceleyemeden özür dileyerek arkasını döndü. Telefonu kapattı ve hala yerinde kıpırdayarak ne yapması gerektiğini kestirmeye aklı bir türlü el vermedi.

Taehyung dikkat etmeden eline geçirdiği kazağı -ki bu asla noel babalı kırmızı kazak değildi- üstüne geçirdi ardından da Jin'in bedenine bedenini dayayarak omuzlarından onu tutup kendine döndürdü. Parmakları ile baştan sona bedenini işaret ederek "Biliyorum çok seksi bir bedenim var. Sahiden sende haklısın ama biliyorsun ki seksi bedenimin olduğunu görebildiğin kadar keşke tabelaları okumayı da bilsen. Ah cidden memur dolaplarına girmek de ne demek oluyor?"

Jin kızgın bir surat ifadesiyle boş boş geveleyen çocuğa baktı. "Bak dediklerini anlamıyorum ama sahiden de devlet seni bu egoyla memur bu yaptı? Üstelik kendini övmek fictionlarda benim görevimken dostum."

Taehyung bu ne saçmalıyor bakışıyla ona döndü ardından da telefonuna gelen bildirim ile sevinç çığlıkları eşliğinde Jin'i öylece bırakıp gitti.

▪︎

Müfettiş🔞: Bu gece bize gel.
Evde tekim. Anlarsın ya 👉🏻👌🏻

Taehyung: Sahiden bu emojiyi
mi kullandın??????
Aman Tanrım Yoongi 🤢

Müfettiş 🔞: Sevgilisini '🔞'
bu emojiyle kaydeden birisi '👉🏻👌🏻'
bu emojiyi sahiden sorun mu ediyor????? Sahiden mi????
Cidden?????

Taehyung: Sevgili değiliz.
Unuttun mu? Sadece..

Müfettiş 🔞: Sadece siktiğimin
gezegeninde sevgililerin yaptığı
her şeyi yapan bundan ötesine de
Asla gidemeyen iki sürtüğüz değil mi?

Taehyung: Yoongi yapma
ama böyle.. Defalarca konuştuk
bu meseleyi

Müfettiş 🔞: Ne yapalım biliyor
musun bu gece? Defalarca olduğu
gibi prezervatifleri tüketelim.
Sonra da sen git.. Ve ben koca yatakta yanlız kalayım. Tamam mı?
Bence oldukca iyi fikir.

Taehyung: Korktuğumu biliyorsun..
Bir ilişkiye hazır olmadığımı.
Böyle yapmamalısın.

Müfettiş 🔞: Ya da boşver.
Beni bir ilişkiye hazır hissettiğinde
ara olur mu? Ya da arama çünkü
ben artık sadece senin gözünde
fuckbuddy gibi gözükmekten bıktım.

Taehyung: Kendini böyle hissettiğini bilmiyordum. Gerçekten üzgünüm. Seni seviyorum ama lütfen
bana zaman ver.

Müfettiş 🔞: 2 yıl yetmedi mi sahiden? Bence bu geceyi unutalım.
Seni bilmem ama ben yalan bir
ilişkiden bıktım. Pardon ilişki mi dedim ben parmağımdan kaçmış kusura bakma.

Taehyung: Yanına geliyorum
bekle beni ayrılma bir yere.

Müfettiş 🔞: Prezervatif almayı unutma malum gecenin
bir yarısı haberim olmadan
evine dönerken acıyor
deyip mesaj atıyorsun sonra.

-

"Senin derdin ne Tanrı aşkına Min Yoongi. Daha iki gün önce ikimizde sağlıklı bir ilişkiye hazır olmadığımızı söyleyip uzlaşmadık mı seninle?!"

Yoongi bacaklarını koltuğa atarak yastığını koltuk altlarına sıkıştırıp bit kadar olan dairesinde gerinmeye başladı. Ardından da cips paketlerinin altında sanki sır dolu bir adadaki hazine sandığını andıran kumandasını eline alıp kanalları gezinme aktivitesini devam ettirdi. Bu umursamaz tavrı Taehyung'u saniyeler geçtikte çileden çıkartıyordu. Ardından Yoongi hiç haber kanalı izlememesine rağmen bu ilk kez halka açılmış kanalda durup izlemeye başladı.

"Tanrı aşkına haber bile izlemezsin sen bu ne sikim-"

Yoongi keskin gözlerini ekrandan ayırarak parmağını Taehyung'a uzattı. Ardından da "Haber izliyorum Taehyung, malum sendekiler hep aynı da.."

Bütün evren Yoongi'nin haber izlemediğini hele de Taehyung evindeyken, koltuğunun kenarına o seksi bacaklarını sererek oturmuşken izlemeyeceğini tahmin edebilirdi. Aralık bacaklarını gördükçe oraya yerleştirmek istediği bedenine söz geçiremiyordu. Şuan için bütün senaryoları yakıp kül etmek ve bacaklarının arasına sinme isteği daha fazla ön plana çıkmıştı.

Senaryo mu? Kötü bir şey sanmayın canım. Bu senaryo sadece Yoongi'nin ufak minicik fazla sevimsiz ve Taehyung'u gıcık edebilecek bir kaç satır ve tripten ibaretti.

Taehyung alnını sıvazlayarak konuşmaya başladı.

"Seni seviyorum."

"Farkında mısın bilmiyorum ama yaşamının 3 saniye öncesi ve sonrası asla birbiriyle uyuşmuyor. Madem hazır hissetmiyorsun beni nasıl sevebiliyorsun? Madem seviyorsun sevdiğin kişi ile siktiğimin ilişkisinin neyine hazır hissetmiyorsun. Altı üstü halka açık bir şekilde el ele dolaşacağız bu yani.. Yapmadığımız şey değil."

Taehyung koltuğun başına dayadığı poposunu kaldırarak Yoongi'nin kucağına oturdu. Ardından da baş parmağı ile nemli dudaklarını okşayıp kulağına ufak bir öpücük kondurdu. Ellerini genç oğlanın ellerine geçirip hafifçe yaylı bir yatakta bir çocuk nasıl zıplarsa, sevdiği adamın kucağında öyle zıplamaya başladı. Gömleğinin uçlarını bedenine sürterek tenini açıkta bıraktı ve bu durum Yoongiyi oldukça tahrik etmeye devam ediyordu elbette. Ellerini gömleğinin düğmelerine götürdü. Ardından Yoongi boş bakışlar eşliğinde ayaklanıp Taehyung'un yere kapaklanmasına vesile oldu. Taehyung esnek bacaklardan aniden yere kapaklanınca yaşadığı şok ile gözlerini hızlıca Yoongiye çevirdi.

"İlişki yoksa sex de yok. Ben senin ne azdığında kullanacağın biriyim ne de sevgilin."

Taehyung'un sesine kulak bile vermeden kapıya doğru yürüdü. Sonra da kendi kendine kıkırdayarak onun henüz farkında olmadığı kazağına uzaktan bir laf atmayı tercih etti. Kapı kulpunu bırakmadan kafasını ona döndürerek işaret parmağı ile kırmızı oldukça seksi görünen ve iyilik timsali olarak bilinen noel babayı gösterdi.

"Az önce bir kazakta gömlek düğmesi aradın daha üstünde ne var onu bile bilmiyorsun. Ha bu arada söylemeden edemeyeceğim noel baba çok yakışmış."

Kapıyı çekip gözden kayboldu fakat söylediği cümlelerin etkisinde kalan Taehyung gözlerini henüz fırsat bulamadığı Yoonginin onu seksi göstereceğini söylediği kazağına dikti. Sahiden seksi mi gösterecekti bu kazak onu. Hemde eğlenceli ve pofuduk yanakları ile ona gülümseyen Noel baba eşliğinde? Şerefsiz herif diye geçirdi içinden..

Elini pantolonunun arka cebine attı ve telefonunu kulağına dayadı. Son aramalara girerek az önce evinden çıkan Müfettişi arayıp gür sesi ile kahkaha atarak "Siktiğimin kazağını senin üzerine shoplayıp karakol gazetesinde ilk sayfaya makale yazacağım senin hakkında. "

"Aradığınız kişiye ulaşılamıyor."

"Lanet olsun bugün herkes gereğinden fazla tuhaf olmak zorunda mı?"

---

İnstagram güncellemeleri

minyoon._ ve 4929 kişi beğendi
taehyung__ Bu fotoğraf malum kişiye
jeonjk malum kişi de kim oluyor??

minyoon._ ve 1191919191919 kişi beğendi
taehyung__ dağ tavşanı ve pıtırcık kaplan
jeonjk Tanrı aşkına dağ tavşanı nedir hyung???
taehyung__ @jeonk pardon yaban domuzu demeliydim

minyoon._ ve 278 kişi beğendi.
jeonjk bir kaç ömür sonra imha edilecektir...
taehyung__ sil şunu akademiden gizlice yürüttün değil mi piç herif????

fakehesapam_ ve 382929299283 kişi beğendi.
jeonjk vatanım için buradayım 🇰🇷
soni bende yatağımda senin için buradayım kookie

soni indir beni kookie
210 yorumun tümünü gör

soni kıskanın ibneler heterolar her zaman en iyisi
jeonjk saçmalama sil açıklamanı
1.957 yorumun tümünü gör
sonianti terbiyesizlikte sınır tanımıyorsun cidden senin kadar iğrenç birisini daha tanımadım umarım ailen senin bir yaratık olduğunu öğrenir
siktimsenisoni kızım sen in misin cin misin? Siktir git yakışıklı oğlanın yakasından bir düş
gayship__ harika bir kişiliğim olduğu için söylemiyorum ama aynı bir sürtük gibi davranıyorsun sonicik 🖕
sofiatony_ Lgbt bir sapkınlık
kwon Jungkook'un sevgilisinden ne beklenebilirdi ki

taehyung__ hoshoşik._ ve 48382 kişi beğendi
kwonch. Hard
soni oldukça hard

28289292 kişi beğendi
kwonch. Vatanım için buradayım 🇰🇷🇰🇷
jeonjk Vitinim için biridiyim

392929292 kişi beğendi

388912 kişi beğendi
kwonch night
soni selam kwon
jeonjk @soni soni??
soni @jeonjk jungkook sevgilim??

Jin bir kaç dakika telefonu kıpırdatmadan ekrana baktı. Sahiden de Kwon denen bu çocuk baya baya taş olarak adlandırılabilir düzeydeydi. Ekranı zoomluyor ve her karışını inceliyordu. "Jimin'i evden kovmanın yolunu buldum galiba... Şu Kwon ile en erken zaman da tanışmalıyım."

▪︎

Telefonunu arka cebine sıkıştırıp dar koridorda yürümeye başlayan tek kişi elbette Jungkook'dan başkası değildi. Dün olanları tekrar akıl süzgecinden geçirdi. Her şey kopuk kopuktu. Kendisini odasına kilitlemiş ve ardından da bir kaç saat aldatılmışlığın verdiği derin denizlerde boğularak kendisini uykunun kollarına bırakmıştı. Her şey normaldi şimdi olması gerekenden daha fazla..

Fakat uyandığında bambaşka bir yerde bir otel odasında ve erkekliğinin tam üzerinde beyaz minik ellerin gezinmesiyle afalladığını hatırladı. Elleriyle bedenini sararak taciz edilme fikrinin bile onu ne kadar korkuttuğunu anımsadı. Dava mutlaka ondan yanaydı ve o küçük sürtüğün özgürlüğünü almak da.. Her şey kısa sürede nasıl da berbat olmuştu ama.. Sesli bir nefes vererek kendi kendine söylendi "Ah keşke düne geri dönebilseydik.."

Koridorda yürüyerek Jimin'in bulunduğu nezarethaneye adımlarının kendisini getirdiğini elbette anlam verememişti. Jimin ise saatlerdir kendisinden başka bir sesi duymanın verdiği heyecanla Jungkook'u bile umursamayarak bağırmaya başladı. "Eğer düne dönebilseydik seni yanıma yatıranın çüklerini koparırdım Jeon Jungkook! Yüce isa ve havarileri şahit olsun ki senin o ufak çükünü ipte sallan-" Jungkook sesin geldiği yöne daha anlam veremeden belinde asılı duran anahtarları soğuk deliği açmak için kullandı. Hızlı bir şekilde yürüyerek gözlerindeki kıvılcımların Jimin'i yakabilecek kadar alevlenmesini sağladı. Demir parmaklıklara Jimin'i dayayıp elleriyle boğazını sıkıyor ve çocuğun dolgun parlak dudaklarına değen gözlerini onlardan uzaklaştırıyordu.

Parmakları Jimin'in boğazını sardı. Kesik kesik nefes seslerinin gelmesi hafiften genç polisi korkutmaya başlamıştı. Jimin sudan çıkmış bir balık gibi sürünmeye başlarken Jungkook moraran boğazı beyaz parmaklarından ayırdı. Jimin sanki az önce boğulan kendisi değilmiş gibi minik işaret parmağı ile Jungkook'un kabaran pantolununu işaret edip "Pek de küçük değilmiş üzgünüm, ona da küçük deme-"

Jungkook arkasını döndüğü sırada dört duvar arasında kaç tur attığını unutmaya başlamıştı bile. Jimin'in cümlesini duyar duymaz da bir kaç saniye bekleyip hızlıca bıraktığı kolları kavrayıp kafasını çocuğun kaşı ile buluşturdu. Jimin ufak bir çığlığı soğuk hücreye bıraktı ardından da dizini Jungkook'un erkekliğine bastırarak Jungkook'un ağzından acı bir çığlık yerine ufak, ihtiyaç dolu bir inilti çıkarmasına vesile oldu. Jungkook en sonunda acıyla aşağısını tutarken Jimin çenesini gereğinden fazla açmayı akıl etmişti bile.

"Bak Jeon Jongsuk eğer bir daha-"

"Ju- ah Jungkook- kook."

"Jungkook eğer bir daha suratıma o yumruğunu geçirirsen vurduğum tek yerin o koca çükün olmaz. Sana dedim dün gece seni kaçırıp taciz falan eden ben değilim. Bir kere kendine bak bir de bana biz olur muyuz hiç?"

Jungkook acıdan dolayı dayanamayıp yere çöktü. Gözlerini kırpıştırarak Jimin'e alttan alttan baktı. Sahiden de bu küçük sürtük oldukça egoist birisi diye geçirdi içinden.

"Senin herhangi bir cümlede biz kelimesini bile kullanman suç teşkil ediyor Park Jimin."

Jimin kazağının ucuyla kaşını silerek ufak bir kahkaha attı ardından da Jungkook'un yanına eğilerek konuşmaya başladı "Bak Jungkook ne sikim yaptığını bilmiyorum ama ben sahiden de seni taciz etmedim." Jungkook yarı açık olan gözlerini devirerek sahiden mi bakışı attı. Jimin de ellerini onun gözünün önünde sallandırarak "Biliyorum bu eller senin penisinin altındaydı fakat sana yemin ederim altında kalan telefonumu alıp oradan gitmekten başka amacım yoktu." Derin bir nefes alıp Jungkook'un derin gözlerine bakarak belki hayatı boyunca kimseye böyle bir doğrulukla konuşmadığını anımsayıp cümlelerini sürdürdü. Dilinin ucunda ki kelimelerini tam dökeceği sırada Jungkook elini Jimin'in omuzuna koyarak "Sana.." parmağının ucunu gösterip "Zerre inanmıyorum. Madem suçsuzsun o halde neden kaçmak istedin ki."

Jimin bir kaç saniye öncekine nazaran daha fazla derin bir nefes alarak omuzunda sabit kalan kendisinden kat kat büyük olan eli hızlıca savurdu ve daha sert bir ses tonuyla konuşmaya başladı. "Her şey bir kenara sadece seni taciz ettiğimi penisinin üzerinde yakaladığın elime bakarak ispatlayamazsın. Belki de sen dün gece benimle sevişmek istedin. Sabah kafam güzeldi kabul evet ama sen ya sen.. ikimize de kan testi istiyorum."

Jungkook ayağa kalkıp ceketinin düğmesini hızlıca ilikledi ardından da nezarethanenin kapısını kilitleyip Jimin'in gözleriyle gözlerini birleştirerek "Mahkeme dün gece evinde olduğuna kesinlikle kanıtlarıyla sonuçlanmış bir polisi mi suçlar yoksa kentin ucuz barlarında her gece birinin altına girip suç mahalli olan otelde ismi kayıtlı olan bir dansçıyı mı Park Jimin?"

Jimin boş gözlerle karşısında kendini bilmez bir edayla laf cambazlığı yapan polisi izliyordu ardından tam ağzını açacaktı ki Jungkook sırıtarak Jimin'e yaklaşıp baş parmağı ile dudağını baştan sona okşamaya başladı ardından da burnunu burnuna değdirerek parmaklıkların ardındaki kazağını sıyırarak "Bence tam da şu anda benden daha yetkili birinin altına girmenin zamanı Jimin..." Jimin dolu gözlerle Jungkook'un elini kazağından uzaklaştırdı ardından da kendisini geriye çekerek genç polisin cümlelerini ne kadar istemese de dinlemeye başladı. "Olur da altına girdiğin kişi seni kurtarır buradan. Hm ne dersin? Denemeye var mısın?"

Jimin dolan gözleriyle birlikte Jungkook'a bakarak büyük bir nefes aldı. Ardından da kendisini derin bir sessizliğe boğmaya çalıştığı sırada suratına atılan bir prezervatif paketi ile neye uğradığını şaşırdı. Gözlerini yerden kaldırarak "Bu ne?"

Jungkook sırıtarak paketi gösterip Jimin'in üstüne ceplerinde bulundurduğu diğer paketi attı "En sadık arkadaşın, bak bu da naneli! Tanıyamadın mı yoksa?"

Jungkook'un can yakan cümlelerini bozan tek şey genç ve oldukça yakışıklı görünümüyle sorumlu memur Kwon'dan başkası olmamıştı.

"Jeon Jungkook sen burada ne yapıyorsun?!"

"Kwon bir işim vardı şu çocuklasen karışma."

Kwon göz devirerek Jungkook'a yaklaştı ardından da "Burası benim sorumluluğum altında bence buraya uğramamalısın. Anlarsın ya epey garip bir dava sonuçta.."

Jungkook arkasını döndüğü sırada meslektaşı ve epeyde sinir bozucu bulduğu Kwon'a göz devirerek bakmaya başladı. İkisi arasında boğucu bir sessizlik olurken Jimin hemen dibinde Jungkook'un attığı paketi ayağıyla fırlattı. Kendisi bir ateşin içindeydi ve tek başına yanmaya da hevesi yoktu; yanına yakışıklı bir polisi çekmek ve ona yakmaya razı oldu.

Bir kaç dakika sonra Jimin Jungkook ve diğer memurun konuşmalarının bitmesi ve yerlere saçılmış plastiği görmesi için dua etmeye başladı.

Kwon konuşmayı sonlandırdı, Jungkooktan pek hoşlanmayan memur bir nevi onun açığını arayan gözlerle ayak uçlarına yöneltti irislerini... Hızlıca eğilerek Jungkook'un ayaklarının dibinde biten ve ceketinin ceplerinden sarkan prezervatifleri evirip çevirdi. Kısa bir kıkırtıdan sonra "Gay olduğuna dair dedikoduları duymuştum ama sahiden de karakol fantazin olduğunu hiç hesaba katmamıştım.."

Jimin hala neyin olup bittiğine anlam veremeden Kwon ve Jungkook'a bakıyordu. Ardından ufak bir fısıltıyla Kwon Jimin'e döndürdü bakışlarını "Galiba ifaden şimdi bir mantık kazanmaya başladı Bay Park.."

Jungkook bu prezervatifleri Jimin'i küçük düşürmek için buraya getirmişti. Aklında Kwon denilen herifin bunu göreceği ve davanın keskin oklarıyla karşılacağının ihtimali dahi yoktu.

Jungkook çaresiz gözlerle yediği boku düşünürken istemsiz olarak kaşlarını çattı. Oldukça tok bir sesin kulaklarına ulaşmasıyla kaşlarını indirdi ve yüreğinin sıkıştığını hissetti. Herkes kalın gür bir boğanın çıkardığı sesi pür dikkat kesilerek dinledi. Ta ki Jeon Jungkook'un bedeninin korkudan titreyerek ayaklanmasına kadar.. Çünkü Emniyet Müdür Shin sahiden de çok sinirlenmişe benziyordu.

"Jeon Jungkook. Evet sen, cebinden prezervatiflerin sarktığı arlanmaz memur! Hemen odama geliyorsun."

***

Bu medyayı aslında 1.bölüme koyacaktım ama şimdi bulabildim kaybetmiştim. Şimdi 1.bölüme eklersem çoğunuzun görmeyeceği ve üzüleceğim için şu an koyuyorum. Bu medya o malum sabah Jimin'in kaçmak istediği anı ve Jungkook'un yarı çıplak yatakta uzandığı zamanı temsil ediyor.

Ben geldim. Biraz öyle biraz böyle umarım bölümü beğenmişsinizdir. Fikirlerini merak ediyorum yazın lütfen :)

Taegi hakkında ne düşünüyorsunuz fakbadiler şu an :(

Gidelim lotii

Continue Reading

You'll Also Like

25.8K 3.9K 35
vücuduna küçük dövmeler yaptırmayı seven felix ve yıllardır gittiği dövmecisi minho.
350K 32.3K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
81.1K 3.4K 29
Yabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl ol...
333K 12.9K 77
Ailesinden kalma küçük ve güzel pastanesiyle ilgilendiği sırada rastgele bir mafyadan gelen mesaj ile dalga geçip uğraşan bir kızın hikayesi