İNTİKAM MELEĞİ 2

Par K_kumralhanim

67.8K 3.6K 2.1K

* İntikam Meleği adlı hikayemin 2. kitabıdır. * Devamı niteliğindedir... ☘️☘️☘️☘️☘️ Satranç hayat gibidir... Plus

🏆 TANITIM 🏆
1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
20. BÖLÜM
☘️ DUYURU ☘️
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM
DUYURU ☘️
24. BÖLÜM
YENİ BİR HİKAYE DAHA
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM

4. BÖLÜM

2.7K 162 74
Par K_kumralhanim

Her şeyin bir sorusu var, bilene.
Her şeyin bir cevabı var, anlamak isteyene...

💐💐💐💐💐

Hala şaşkın gözlerle birbirlerine bakıyorlardı. Kerem'in kolları hala Adel'in belindeydi, Adel'in de elleri hala Kerem'in omuzlarında. Birbirlerini görmeyi hiç beklemedikleri için çok fazla şaşkınlardı. Bu yüzden ikisi de farkında değillerdi. Ama bir şey daha vardı. İkisinin de kalpleri çok hızlı atıyordu hala... Deli gibi çarpıyordu...

Diğerleri de oldukça şaşkınlardı. Kim şaşırmazdı ki zaten? Hiç ummadıkları, hiç beklemedikleri bir zaman karşılaşmışlardı. Üstelik Adel'i aradıkları zaman içerisinde tek bir ize bile rastlamamışlardı ona dair. Ama şimdi?

Uzun, gerçekten uzun bir süre birbirlerine baktılar. Ama daha sonra ikisi de aynı anda kendilerine gelmeyi başardılar ve ellerini kendilerine çekerek bir adım uzaklaştılar birbirlerinden. Ama hala göz gözeydiler.

"Sen..." dedi Kerem şaşkın bir sesle. Adel ise gözlerini ondan kaçırdığı sırada gördüğü yüzle kaşlarını çattı hafifçe. Dikkatlice, gördüğü o kıza bakmaya başladı. O fotoğrafta ki kıza çok benzetmişti. Yüz hafızası çok iyiydi ve o kız olduğuna da emindi. Kerem'le ikisinin çekilmiş olduğu o fotoğrafta ki kız buydu. İnstagramda ikisinin fotoğrafını görmüştü. Emindi Adel, o kız karşısında gördüğü kızdı.

Genç kız uzun süre ona bakınca o da kendini tanıtma gereksinimi hissettiği için bir adım öne çıkıp konuşmaya başladı. Gülümseyerek ve içten bir şekilde, "merhaba, ben Defne. Kerem'in-" derken;

"Sevgilim."

Kerem'in, Defne'nin sözünü kesip birden devamını getirmesiyle birlikte herkes şaşırdı. Kimse böyle bir şey beklemiyordu Kerem'den. Adel Melek hariç tabi. Çünkü o zaten böyle sanıyordu. İnstagramda ikisinin samimi fotoğrafını gördüğünde anlamıştı. O yüzden de şaşırmamıştı. Ama hala kaşları da çatıktı.

Defne'de şaşkınlığını üzerinden atıp, tekrar konuşmak için ağzını açtı.

"Ben Kerem'in-" fakat Kerem birden onun sözünü kesti yine ve onun yanına yaklaşarak, "sevgilim Defne." dedi. Diğerleri şaşkınlık arası gülmemek için kendilerini zor tutarlarken, Defne ise, sürekli sözü yarıda kesildiği için artık sinirlenmeye başlamıştı. Ve bunun siniriyle, kaşlarını çatarak konuşabilmişti bu sefer.

"Kuzeniyim." aynı zamanda da sesi sinirli gibi çıkmıştı. Adel Melek ise işte bu sefer şaşırdı. Kuzeni miydi yani? O ise neler düşünmüştü. Defne ortada ki yanlış anlaşılmayı düzelttiğinde Kerem'de ona kaşları çatık bir şekilde bakmaya başladı. Neden doğruyu söylemişti ki şimdi? Sırası mıydı sanki?

Defne ise zaten görür görmez tanımıştı Adel'i. Bu yüzden de Kerem'in herşeyi mahvetmesine izin veremezdi. Tekrar karşılaşmışlardı sonuçta. Yeniden barışmak için bir fırsat olabilirdi bu. Eğer inatçılık yaparlarsa da, o zaman kendisi el atardı bu olaya. Büyük, ama güzel bir tesadüf; onları yeniden bir araya getirmişti işte. Bundan daha güzeli var mıydı? Olabilir miydi?

Şöyle bir dikkatlice baktı Adel'e. 'Gerçekten, fotoğraflardan daha güzelmiş' diye düşünmeden edemedi. Daha sonra da 'duru bir güzelliği var' diye mırıldandı kendi kendine. Ve kendi kendine sinsice sırıttı. Demin Kerem'in sürekli sözünü kesmesinin sinirini böyle çıkartabilirdi. Çünkü genç kız, sözünün kesilmesinden nefret ediyordu. Kerem'de, Adel'i karşısında görmenin şaşkınlığıyla bunu unutmuştu belli ki, ama olsun du. Yine de yapmaktan zarar gelmezdi dimi?

Adel'e içten bir gülümsemeyle bakarak konuşmaya başladı.

"Ben Kerem'in kuzeni Defne." diyerek elini uzattı Adel Melek'e. Genç kız da ona karşılık olarak elini uzattı. Kaşları çatık değildi artık. Çünkü sevinmişti sevgilisi olmadığına. Ama bunu belli etmemeye çalışıyordu. Adel'de kendini tanıtmak için ağzını açtığı sırada hemen Defne konuştu.

"Sen de Adel Melek olmalısın. Nam-ı diğer İntikam Meleği."

Adel Melek şaşırdı. Tanımasını, bilmesini beklemiyordu açıkçası. Ama Defne tekrar konuştu.

"Gerçekten iki ismine de çok uyumlusun. Hem asilsin, hem de melekleri andıracak bir güzelliğin var."

Genç kız gülümsemeden edemedi. Bu kızı şimdiden çok sevmişti. Adel isminin anlamı; asillik demekti. Melek isminin anlamı da belliydi zaten.

Tekrar Defne'nin sesi duyuldu. Bu sefer Kerem'e bakarak imalı bir sesle konuşmaya başladı.

"Kerem senden çok bahsetti. Onun için seni bildim yani." dedikten sonra tekrar Adel Melek'e çevirdi başını.

"Her gün seni anlattı bana. Dilinden düşüremedi adını."

Kerem ise gözlerini sıkı bir şekilde kapatıp Defne'ye yapacağı işkenceleri, vereceği cezaları düşünmeye başlamıştı bile. Bunu yapma da ki amacı neydi şimdi? Kerem'den korkacağı vardı Defne'nin. Diğerleri ise şu an gülmemek için kendilerini zor tutuyorlardı. Hatta bazıları bu yüzden garip garip sesler çıkarmaya başlamışlardı bile. Adel'de aynı durumdaydı aslında ama belli etmemek için büyük çaba sarf ediyordu. Onlara soğukça bakmalıydı çünkü. O kız, Kerem'in sevgilisi çıkmamış olabilirdi, ama bu yine de onu unutmadığını göstermezdi çünkü. Belki de çoktan unutmuştu.

Kerem ise rezil olma duygusuyla birlikte öfkeli bir sesle konuştu birden.

"Neyse, hadi artık gidelim konferans salonuna. Geç kalmayalım." diyerek önden yürümeye başladı. Diğerleri de Adel'e kısa bir bakış atıp Kerem'in arkasından doğru yürümeye başladılar. Hira daha uzun süre bakmıştı. Ve hala daha yürürken bile kafasını arkasına doğru çevirmiş Adel'e bakıyordu. Sarılmayı çok istemişti ama yapamamıştı. Ne kadar geçerli bir sebebinin olduğuna inansa da, bu onları bırakıp gittiği gerçeğini değiştirmezdi. Ama bulacaktı. Gerçeği er ya da geç öğrenecekti. Adel'de Hira'ya bakıyordu. Ve en son dayanamayıp ona gülümseyince, Hira'da gülümsedi, ve zaten sonra da gözden kayboldular.

Adel Melek'te bir süre olduğu yerde durmuş, aynı noktaya bakakalmıştı. Nasıl onlarla karşılaşırdı? Bu nasıl bir tesadüftü böyle? Şimdi onların yüzüne nasıl bakacaktı? Bir süre sonra da üniversitenin otoparkına gidip arabasına bindi ve eve doğru sürmeye başladı. Burada sadece yeni bir ev değil, yeni bir arabada almıştı kendisine.

Ama hiçbiri de bilmiyordu ki; hepsinin de evleri birbirine çok yakındı...

Adel arabayı evinin önünde durdurdu. Ve evine doğru ilerlerken yan evde ki yaşlı adamın kendisine seslendiğini duydu.

"Kızım, okuldan mı geliyorsun?" sesi içtenlikle çıkmıştı her zaman ki gibi. Kapının önüne hava almak için çıkmıştı ve genç kızı görmüştü. Adel'de gülümseyerek, "evet Kemal amca." diye cevap verdi. Ardından yaşlı adamın karısı da çıktı kapının önüne. O da içten bir şekilde gülümsedi.

"Akşam yemeğine bekliyorum ve itiraz da istemiyorum. Ona göre."

"Ben hiç rahatsızlık vermeyeyim Aysun abla." Kocasına 'amca' derken, karısına 'abla' diyordu. İlk günden beri öyle alışmıştı.

Adel o eve taşındığı gün tanışmıştı bu iki güzel karı kocayla. Çokta sevmişti açıkçası. Çok yardım etmişlerdi genç kıza ilk günden beri. O ikisi de Adel'i çok seviyorlardı. Kendi kızı gibi. Onların zorlamasıyla da bazı akşamlar onlarda yemek yiyordu. Ama sürekli gidince de rahatsızlık veriyormuş gibi hissediyordu haliyle. Aysun Hanım'ın hafifçe kaşları çatıldı. Kemal Bey'in de öyle. Ve Aysun Hanım sahte bir kızgınlıkla konuştu.

"A-aaaa, olur mu öyle şey hiç. Bir daha bunu duymamış olayım. Akşam mutlaka bekliyoruz seni." dedikten sonra da Kemal Bey'de, onu onaylayan şeyler söyledi. Ve Aysun Hanım tekrar konuşmaya başladı.

"Hem, bugün İstanbul'dan kızım geldi. Yanında yeğenimi de getirdi. Onlarla da tanışırsın." dediğinde genç kızın kabul etmekten başka çaresi kalmamıştı. Aysun Hanım ve Kemal Bey önceden bahsetmişlerdi zaten.

İkisinin kızları vardı. Ama liseyi yurt dışında okumak istediği için onunla tanışamamıştı henüz. Çünkü yurt dışından daha yeni dönmüştü İzmir'e ailesinin yanına. Fakat kuzeninin durumunu öğrenir öğrenmez 1 gün kalıp İstanbul'a onun yanına gitmişti. Ve o günden beri daha tekrar yeni İzmir'e döndüğü için tanışmakta bugüne nasipmiş işte. Adel Melek'e de kızları olduğundan bahsetmişlerdi önceden.

"O zaman üzerimi değiştirip geliyorum. Sana yardım ederim."

Aysun Hanım'ın bir şey söylemesine fırsat vermeden de kendi evine doğru ilerlemesi bir oldu.

"Deli kız." dedi kendi kendine Aysun Hanım. Hafiften gülmüştü. Kemal Bey'de karısına eşlik etmişti. Ve onlarda bir süre sonra içeri girdiler.

**********

2 saatin ardından Kerem ve diğerlerinin de işleri bitmiş ve üniversitenin otoparkına doğru yürüyorlardı. Kerem hala dalgındı. Söylenilen bilgileri ve duyuruları da dinleyememişti zaten. Diğerleri ise şaşkındı. Murat hariç tabi.

O da konferansa katılmış olduğu için bugün ki gerçekleşmiş olan küçük ön hazırlık duyurusuna onunda gelmesi gerekiyordu. Ama Adel Melek'le karşılaşıp karşılaşmadıklarını bilmiyordu. Hiçbirinden seste çıkmıyordu. Kendisi de soramıyordu. Çünkü onlar Murat'ı bu konferans için daha yeni İzmir'e geldiğini sanıyorlardı.

Arabalarının yanına yaklaştığında Enes dayanamayıp konuştu sonunda.

"Şimdi biz saatler önce gerçekten de Adel'le mi karşılaştık?" hala inanamıyormuş gibi bir ton vardı sesinde. Hira'da mutlu çıkan sesiyle;

"Valla o'ydu." dedi. Murat ise şaşırmıştı. Demek ki karşılaşmışlardı. Ne ara olmuştu ki? Defne'de;

"Eee, aşk tesadüfleri sever." dediğinde Kerem'in de eş zamanlı olarak bağırması bir oldu.

"Susun, yeter artık! Bir daha onun ismini bile ağzınıza almayacaksınız. Duymak istemiyorum!" dedikten sonra bu sefer de sesini alçaltarak konuşmaya devam etti. Ama onun bağırmasıyla diğerleri böyle bir tepki beklemedikleri için şaşırmışlardı.

"Zaten bugünden sonra onu bir daha görmeyiz. Koskoca üniversite sonuçta. Şu konferans bir an önce bitsin ve biz de bir an önce geri dönelim. Sadece bunu istiyorum."

Dudakları bunları söylüyordu ama acaba kalbi de aynı şeyleri söylüyor muydu? İşte orası meçhuldü... Ve arabalarına binip gittiler. Diğerleri de Kerem ve Defne'nin yaşadığı eve gideceklerdi. Defne'nin annesi ve babası onları akşam yemeğine davet etmişlerdi çünkü.

Ama Kerem'in düşündüğü gibi olmayacaktı. Çünkü o ve diğerleri tekrar Adel'le karşılaşacaklarını bilmiyorlardı...

Akşam yemeği için her şey hazırlanmıştı. Sadece Aysun Hanım ve Kemal Bey'in misafirleri gelmemişti. Onlarda birazdan gelirdi nasılsa.

Adel Melek söylediği gibi eve gitmiş ve üstünü değiştirdikten sonra onların evine yardım etmeye gelmişti. Masa tam olarak hazır olduğunda ise Aysun Hanım genç kıza bakarak içten bir gülümsemeyle konuşmaya başladı.

"Teşekkür ederim kızım."

Adel Melek'te, "rica ederim, ne demek." dedi içten bir şekilde. O sırada da kapı zili çalınca Kemal Bey, "ben açarııım." diye salondakilere seslendi ve açmaya gitti.

"Hoşgeldiniz çocuklaar." dedi gülümseyerek. Onlarda sıra sıra, "hoşbulduuk." diyerek salona doğru ilerlediler. Aysun Hanım ve Adel'de o tarafa doğru bakmaya başladılar. Ama Adel Melek bir kez daha şaşırmıştı gördüğü kişilerle. Çünkü karşısında gördüğü yüzler Kerem'gilden başkası değildi. Ama onunla beraber Kerem ve diğerleri de oldukça şaşırmışlardı. Her iki tarafta tekrar birbirlerini görmeyi, tekrar karşılaşmayı beklemiyorlardı ki.

İşte aşk tesadüfleri bu kadar çok seviyordu... Bu ikinci tesadüf eseri karşılaşmalarıydı. İki kalbinde ikinci kalp çarpıntısı...

Gerçekten uzun bir süre birbirine baktılar öyle yine. Bugün üniversitede de olduğu gibi.

"Sen..." dedi tekrar Kerem, orada da olduğu gibi. İlk karşılaştıklarında da bu tepkiyi vermişti çünkü. Adel Melek hiç bir şey söyleyemedi. Neden sürekli karşılaşıp duruyorlardı ki? 'Bu kadar da tesadüf olmaz' diye düşündü genç kız. Ama olurdu. Eğer böyle büyük bir aşk varsa aralarında pekala olurdu. Hatta her zaman yolları böyle kesişecekti de...

Onlar birbirlerinden kaçabilirlerdi, ama bu aşk onların peşlerini bırakmayacaktı hiç bir zaman...

Onlar iki ayrı ruh değildi, onlar tek bedende iki ruhtu...

Onlar iki ayrı kalpte değildi, onların kalpleri birdi...

Kerem'in birden kaşları çatıldı. Neden hep karşısına çıkıyordu ki? Bu kadarı da fazlaydı ama. Bilerek mi yapıyordu? Zaten bırakıp giden kendisiydi. Bu kadar da tesadüf olabilir miydi?

"Yine mi sen?!" diye birden bağırdı genç adam. Hepsi de onun bu ani yüksek çıkan sesiyle şaşkınlıkla ona bakmaya başlamışlardı. Kemal Bey ve Aysun Hanım'da şaşıranların arasındaydı ama onların sebepleri farklıydı. Kerem'in, Adel'i tanıyor olduğuna şaşırmışlardı o ikisi.

"Ben..." diyip sustu Adel'de. Ne söyleyeceğini bilemiyordu. Dikkatli bir şekilde Kerem'in gözlerine bakmaya başladı. O özlediği siyah gözlere... O gözlerde gördüğü duyguyla birlikte kalbi sıkışır gibi oldu. Çünkü görebildiği tek şey, nefret duygusuydu. O genç kızdan nefret ediyordu. Eskisi gibi bakmıyordu. Ne bekliyordu ki? Yine aşkla bakmasını mı?

Ama bilmiyordu ki; Kerem asıl duygularını nefretinin arkasına saklamıştı...

Kerem'de dikkatli bir şekilde Adel'in gözlerine bakmaya başladı. Genç kız da duygularını saklamakta iyiydi. Zaten genç adamın da o gözlerde aşkı görememesi bu yüzdendi. Bunun sinirliyle de bağırarak konuşmaya başladı.

"Sen sürekli bizim karşımıza çıkmak zorunda mısın ha! Ne istiyorsun bizden? Yetmedi mi yaptıkların!"

Genç kızın gözleri doldu dolacaktı ama yapamazdı. Akıtamazdı gözyaşlarını. Onlara nefretle bakmaya çalıştı. Bunu yapmak zorundaydı. O'nun yüzünden bunu yapmak zorundaydı. Zaten Adel'i istemiyordu Kerem'in hayatında. Yeniden bir araya gelemezlerdi artık. O iki ayrı yaralı kalp, yeniden birleşemezdi artık.

Buna aşkları müsaade etse bile, o etmiyordu. Hem, belli ki Kerem'de kendisinden nefret ediyordu artık.

"Ben, sizin İzmir'e geleceğinizi bilmiyordum. Buraya geleceğinizden de haberim yoktu."

Tek o değil ki. Hepsi de nefretle bakıyordu genç kıza. Hepsi de...

"Yalan söyleme! Sonuçta sen İntikam Meleği'sin. Bir yolunu bulup bizim buraya geleceğimizi öğrenmişsindir. Bizi kandırmaya çalışma sakın! Öğrenir öğrenmez, sende buraya gelmişsin işte!" diye bu sefer de Kuzey bağırdı. Diğerleri hiç bir şey söylemiyorlardı. Sessizlerdi. İkisinin de arasına girmek istemiyorlardı açıkçası. Ama Kuzey, Kerem'in görevini üstlenip kendisi atlamıştı lafa işte. Adel ağzını açtığı sırada Kerem izin vermeyip tekrar konuştu. Ama bağırarak...

"Yetmedi mi yaptıkların ha! Daha ne istiyorsun bizden?! Nasıl kahrolduğumuzu, mahvolduğumuzu görmek için mi geldin?!" ve daha sonra da bir adım geriye giderek iki kolunu da açıp kendisini gösterdi.

"Çok mu görmek istiyorsun? Al, iyi bak eserine. Ve sonrada defolup git!"

Adel artık tutamıyordu gözyaşlarını. Ne dese haklıydı. Evet, belki kendisinin de haklı sebepleri vardı ama Kerem'de ne söylese haklıydı. Hem de sonuna kadar... Zaten genç kız da hiç bir zaman söyleyemeyecekti neden gitmek zorunda kaldığını. Eğer söylerse, gitme sebebi olduğu kişiye cephe alabilirlerdi bu sefer de. Ve Adel'de bunu istemiyordu doğrusu.

Aysun Hanım ve Kemal Bey'de çoktan anlamışlardı herşeyi. Zaten Kerem'in yarım kaldığı bir ilişkisinin olduğunu biliyorlardı. Ve o kızın da Adel olduğunu anlamış oldular şimdi. Şaşırmışlardı. Sonuçta bu büyük bir tesadüf olmuştu.

Adel Melek, son kez, önce Kerem'e baktı, ondan sonra da diğerlerine. Hepsi öfke ve nefretle bakıyorlardı. Genç kız ise bu bakışlara artık dayanamadığı için Aysun Hanım ve Kemal Bey'e çevirdi başını.

"Kusura bakmayın. İyi akşamlar." diyip onların bir şey söylemelerine fırsat vermeden salondan çıktı. Ondan sonra da evden.

Fakat Murat artık dayanamayıp;

"Neden yaptınız bunu ha? Adel Melek'in sizin buraya geleceğinizden haberi bile yoktu. Bende söylememiştim. O zaten hemen yan evde oturuyor." diyince bütün kafalar ona dönmüştü anında. Ceren, "sen nereden biliyorsun?" diye sorunca Murat yeni farketmişti yaptığı yanlışı. Ama geri adım atmadı.

"Biliyorum işte bir yerden."

Bu sefer de Enes'in sesi duyuldu.

"Bir dakika bir dakika. Sen, sen yoksa hep burada, İzmir'de miydin?"

Murat'ta artık geri adım atamayacağı için başıyla onayladı sadece. Kerem'de, "nasıl yaparsın bunu?" diye bağırdı.

"Biliyorsunuz, benim işlerim zaten İzmir'deydi. Ama sizinle beraber bende onun burada olduğunu bilmiyordum ki. Fakat ben sizin gibi yapmak istemedim. Siz onu aramayı bırakmıştınız. Ben bırakmadım işte. Buraya gelince de onu bulmam kolay oldu. O zaten hep buradaymış çünkü." diyip sustu.

**********

Gecenin ilerleyen saatlerinde Murat onları ikna edebilmişti sonunda. Zor olmuştu, ama olmuştu. Kendisine cephe almadılar. Çünkü onun ikna yeteneği zaten çok iyiydi.

Keşke bir de Adel konusunda ikna edebilseydi. Ama Kerem bu konuda fazla katıydı. Konusunu bile açamıyordu ki.

Ama yapacaktı. Adel Melek'in bir suçu yoktu çünkü. Ne olursa olsun, o ikisini tekrar bir araya getirmeyi başaracaktı. Başarmak zorundaydı.

Zaten herkes bunu istiyordu; Defne, Hira, Murat, Aysun Hanım, Kemal Bey... Herkes...

Genç kız ise eve girmiş, salonda ki bir koltukta oturuyordu. Ruhsuz gibiydi. Sadece tek bir noktaya bakıyordu öylece. Sessizce döküyordu gözyaşlarını.

"Neden karşılaştık ki sanki? Neden?" diye mırıldandı kendi kendine. Daha sonra da, "bugün iki kere tesadüf eseri karşılaştık. Neden böyle oldu ki?" diye tekrar mırıldandı. Ve eş zamanlı olarakta gözünden düşen bir damla yaş, yanağından aşağı doğru yol alıyordu.

Ama kimse de bilmiyordu ki; Ard arda gerçekleşen hiç bir karşılaşma tesadüf olamaz. Birincisi tesadüftür, İkincisi ise ancak kader olabilir...

Bakalım bunu ne zaman anlayacaklar, farkına varacaklar..? Hep birlikte göreceğiz...

💐💐💐💐💐

~ BENDEN SİZE BIR TAVSİYE ~

Ne kadar az seversen, o kadar çok sevilirsin.

Onu umursamazsan, onun seni umursadığını göreceksin.

Hayat böyle çünkü. İnsanlar böyle.

Bugüne kadar 'çok' sevdiğin insanlara bak. Seni çok sevdiklerine inandırıp, sonra birden ortadan kaybolan insanlar değil miydi hepsi?

Seni sevdiklerine inandırmış ve gitmişlerdi.

Bundan sonra seni seveni sevmeye çalış.

Seni bırakıp gideni sevme. Bırak gitsin.

Eğer seni sevmeyeni sevmeye çalışırsan, mutsuz olursun.

Çünkü hayat, birinin seni sevmesini beklemek için çok kısa.

. Emin ol .

<>

İnsanlara gereğinden fazla değer verirsen, hak etmeyeceğin şeyler yaşarsın...

Continuer la Lecture

Vous Aimerez Aussi

191K 9.4K 20
Staj yaptığım hastanede karışan o kız çocuğu bensem?
ANTRENÖR +18 | texting Par zena

Roman pour Adolescents

4.4M 123K 41
054* ***: benim seninle sevişme 054* ***: pardon antrenman yapma ihtimalim nedir? - : kapak tasarımı için @gokbuttired 'a çok teşekkür ederim.<3 :
Üçüz Derken Par Nisa🌼

Roman pour Adolescents

201K 12K 26
17 yıl sonra doğumda karıştığını öğrenen Peri... Abilerine ve üçüzlerine alışabilecek mi ? Babam gülümseyip "Aksine iyi bir şey oldu. Peri doğumda k...
NEPENTHE | Texting Par Türkan

Roman pour Adolescents

137K 4.9K 32
@Magazindetoksu yeni bir gönderi paylaştı. Şok! Şok! Şok! Genç basketbolcu Çağan Akın Arsal 8 ay önce yumruk yumruğa kavga ettiği takım arkadaşının e...