Devin | RAFLARDA |

By candikmenli

295K 21K 15.1K

Babasının menfaatleri uğruna bir başkasına satılan Devin, yıllarca süren zulme boyun eğip susmuştur. Genç kad... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
DUYURU
Bölüm 6.1
Bölüm 6.2
Bölüm 7.1
Bölüm 7.2
Bölüm 8.1
Bölüm 8.2
Bölüm 9.1
Duyuru!!!
Bölüm 10.1
Bölüm 10.2
Bölüm 11.1
Bölüm 11.2
Bölüm 12.1
Bölüm 12.2
Bölüm 13
Bölüm 14.1
Bölüm 14.2
Bölüm 15.1
Bölüm 15.2
Bölüm 16.1
Bölüm 16.2
Bölüm 17.1
Bölüm 17.2
Bölüm 18.1
Bölüm 18.2
Bölüm 19.1
Bölüm 19.2
Bölüm 20.1
Bölüm 20.2
Bölüm 21.1
Bölüm 21.2
Bölüm 22.1
Bölüm 22.2
*Bölüm 23.1 - FİNAL
*Bölüm 23.2 FİNAL
Sizlerin Düşünceleri
DEVİN'İN YOLU
DUYURU 📣
Devin Kapak Görseli ve Çıkış Tarihi
ÖN SİPARİŞ

Bölüm 9.2

7K 557 239
By candikmenli


Ayakta duran Alex'in bakışları ellerime kaydığında vücudum otomatik olarak kendini geri çekti ve ellerim Marcus'un ellerinden ayrıldı. O an bu hareketim masadakiler tarafından yanlış anlaşılmasın diye ellerimi çantama yönelttim ve içerisindeki telefonumu kontrol ediyormuş rolüne büründüm.

"Ah, Alexandre," dedi Bay Bilzerian. "Uzun zaman oldu seni görmeyeli."

Alex kaskatı bedenini ona doğru çevirerek gülümsedi. "Sizleri görmek çok hoş," dedi. Bay Bilzerian ile el sıkıştıktan sonra Celine'e elini uzattı. "Celine, her zamanki gibi çok şıksın." dedi ve kadının elini öptü.

Vücuduma nereden geldiğini bilmediğim bir titreme yayıldığında Alex olduğu yerde dikeldi ve kardeşine baktı.

Marcus, "Abiciğim, otursana." dedi gülümseyerek.

Garsonlar hemen bir sandalye çekti ve Alex masanın başına oturdu. En az Marcus kadar yakınımdaydı. Onun varlığını hissetmek bana zarar veriyordu. Hareketlerim anlamsızlaşıyor ve beynim bloke ediliyordu. Sağlıklı düşünemiyordum çünkü kaliteli kokusu buram buram üzerime doğru geliyordu.

"Senin iş yemeğin yok muydu?" dedi Marcus.

"Erken bitti. Ben de en sevdiğim müşterilerimizle olan yemeğe katılmak istedim." dedi. Anladığım kadarıyla karşımızdaki kişiler oldukça değerliydi. Alex'in bu tavırlarına hiç alışık değildim. Gülümsüyordu.

Gerçi genelde çoğu zaman gülümserdi ama bana karşı değil.

"Alexciğim, ne kadar naziksin." dedi Celine. "Biz de tam bizim çapkın Marcus'un yeni sevgilisi ile düğünlerinin ne zaman olduğunu soruyorduk. Abisi olarak ne düşünüyorsun?"

Alex kadehindeki beyaz şarabı yudumlarken öksürmeye başladı. Masadaki herkes ona tedirginlikle bakarken ben sırtına vurmaya başladım. Küçükken tıkandığımızda öyle yaparlardı.

"Yukarı bak, kuşlar uçuyor bak." dedim. Alya tıkandığı zamanlarda da bunu yapardım ve kendi dilimde söylediğim bu sözler karşısında anlamayan gözleri üzerime çekmiş oldum. Beni o masada bir tek Alex anlamış ve bıyık altından gülümsemişti.

Alex kendine geldiğinde karşımda oturan zarif kadın oklarını bana doğrultmuştu. "Bu dil bana çok tanıdık geldi." dedi.

O an donakalmakla saniyesinde cevap vermek arasındaki ince çizgide gidip geldim.

"Birden fazla dil biliyorum." dedim. Bunu İtalyanca söylediğimde çiftin yüzünde bir aydınlanma oldu ve kahkaha attılar.

Kadın bana, "Söylesene, ingilizce konuşmakta bazen zorlanıyorum." dedi. Ona sadece gülümsedikten sonra başımı eğdim.

Alex, "Ne düğünü?" diye sordu Marcus'a dönüp.

Marcus tekrardan kolunu bana atarak oturduğu yerde doğruldu ve masaya yaklaştı. "Bilzerian çiftinin evliliğe ne kadar bağlı olduğunu biliyorsun abiciğim. Onlar da Devin ve bana evleneceğimiz tarihi sormuşlardı ki sen geldin." dedi.

"Hmm, o kadar ciddi düşündüğünüzü bilmiyordum." dedi Alex.

Bir dakika, ne ara çıkmaya başlamıştık ve ne ara ciddi düşündük. Ve ne ara Alex bunu kabullendi ve ne ara fikri oluştu?

Ne aralarım çoğalırken kaşlarım çatılmaya başlamıştı. "Bence bu konular için henüz erken." dedim gülümseyerek. "Marcus'un da dediği gibi henüz daha birbirimizi tanımıyoruz bile."

"Ama önümüzde yaşanmayı bekleyen çok güzel anılarımız var sevgilim." Bunu dedikten sonra Marcus hızla yanağımdan öptü. Beklenmedik bu hareket sonucu karşımızda oturan çiftin hoşuna gitmiş olacaktı ki kahkahalarla gülmeye başladılar.

Yüzümün kızarmış olduğuna bahse girebilirdim. Bakışlarımı kaçırdığımda gözlerim onunla buluştu. İfadesiz yüzüne takıldığımda gözlerindeki koyuluğu gördüm. Sanki bu rolü fazla abarttığını ima edermiş gibi kardeşine bakıyordu.

Masada Marcus ve benim sözde ilişkim üzerine daha fazla yorum yapılmadan Alex işlerle alakalı konuşmaya başladı. Konuşma başlamadan hemen önce Marcus'un bacağını çimdirdim ve kulağına, "Bunu seninle daha sonra konuşacağız." diye fısıldadım.

Marcus bana sadece sırıttı ve iş sohbetine o da katıldı. Kendimi konuşulan şeylere vermeye çalışıyordum ama kafam başka yerlerdeydi.

Öldürmüş olduğum bir kocam vardı. Bir katildim. Hasta ve çaresiz bir kızım vardı. Uğruna dünyaları yakabileceğim. Ve ben burada yanağıma değen bir öpücükle heyecanlanmış, Alex'in varlığıyla başı dönmüş bir halde iş yemeğinde evcilik oynuyordum. Bu ne kadar doğruydu? Üstüne kafa yormam gereken hayati konular dururken ben burada ne arıyordum?

"İzninizle," deyip masadan kalktım. Bu ani kalkışım sonucu sırtıma değen gözleri hissedebiliyordum. Hızlı adımlarla restorandan çıktım ve temiz havayı ciğerlerime depoladım. Elbette oradan kaçıp gidemezdim sonuçta orada bulunma nedenim aynı zamanda işimdi.

Titreyen ellerimle şakaklarıma masaj yaptıktan sonra nefes egzersizlerini sürdürdüm. Sakin kalmalı ve oraya dönüp profesyonelce devam etmeliydim.

Yerimde bir o yana bir bu yana gözlerim kapalı bir şekilde yürürken bir bedene çarptım. Gözlerimi yavaşça araladığımda karşımda bana bakan bir çift ela gözle karşılaştım. Büyük elleriyle kollarımı tuttu. Sıcak dokunuşuyla ne kadar üşümüş olduğumu fark ettim. Hava serindi.

"İyi misin?" diyen Alex'in yüzüne boş gözlerle baktım. Hayatımda anlam veremediğim en büyük soruydu bu. Cevap vermeden kafamı onaylar biçimde salladım.

"Birden öyle çıkınca endişelendim." Ağzından dökülen sözcükler kadife gibi yumuşak sesiyle kulağıma ilerlerken benim için endişelenmiş olması bakışlarımı yere indirmeme neden oldu.

"Bir şeyim yok efendim, ben iyiyim." dedim.

Çenemden tutarak kafamı kaldırdı ve bakışlarımı kendininkilere sabitledi. "Anlatmak zorunda değilsin. Ama burada soğuktan donmana ve içeridekilerin üreteceği saçma varsayımlara izin verecek değilim. Hadi, gel benimle." dedi. Ağzından yayılan şarap kokusu beni sarhoş etmeye yetecek kadar muazzamdı.

Hâlâ tutmuş olduğu kolumu çekiştirerek beni içeri soktu. İçeri girdiğimizde elini bileğimden çekti ve üç adım ötemde ardına bakmadan masaya doğru ilerledi. Ben orada dengem bozulmuş bir şekilde ayakta kalakaldım.

Derin bir nefes aldıktan sonra saçlarımı geriye çektim ve masaya doğru ilerledim. Masaya oturduğumda, "Devin hanım, iyi misiniz?" diye sordu Alex.

Anlam veremeyen bakışlarla ona baktım. "İyiyim," diye yanıtladıktan sonra karşımda bana bakan çifte döndüm. "Sizlerden çok özür dilerim. Benim biraz midem bulandı da o yüzden lavaboya gitmek durumunda kaldım."

"Hiç sorun değil hayatım." dedi Celine bana gülümseyerek.

Yanımda duran Marcus, "İyi misin?" diye fısıldadı. Daha kaç kere duyacaktım acaba bu soruyu.

Onun masada duran eline elimi koydum ve baş parmağımla okşadım. "Teşekkür ederim. İyiyim." deyip gülümsedim. Bunu neden yaptığımı bilmiyordum ama o an onu kendime çok yakın hissetmiştim.

Yeme faslı bittikten sonra artık gece de bitmeye yaklaşıyordu. Saat bir hayli geç olmuştu. Eve gidip kızıma sarılarak uyumak istiyordum.

"Biz Amerika seyahatimizi bir gün daha uzatma kararı aldık." dedi Bay Bilzerian.

"Ah ne güzel bir haber bu." dedi Marcus gülümseyerek. Bu haline gülmek istiyordum. Çünkü içinden Neden gerizekalılar? diye geçirdiği her halinden belli oluyordu. Bunu Alex de fark etmiş olacaktı ki kimsenin anlayamayacağı şekilde gülümsedi. Sanırım bunu sadece ben anlayabiliyordum.

"Değil mi Marcus'cuğum, biliyorsunuz yarın 14 şubat sevgililer günü. Düşündük de, yarın çift olarak bir şeyler yapabiliriz. Tabi eğer müsaitseniz," dedi Celine.

Yarın sevgililer günüydü. Ve bundan ne kadar uzak olduğumu hatırlayıp gülümsedim. Benim için sevgililer günü beş altı sene öncesine kadar önem taşıyan bir gündü. Şimdiyse sıradan bir gün.

"Süper olur! Biz Devin'le size eşlik etmekten memnuniyet duyarız. Değil mi hayatım?" dedi Marcus.

"Tabii," dedim hevesliymiş gibi gülümseyerek. Marcus'la bu gecenin dalgasını geçeceğimize adım kadar emindim. İkimiz de gözlerimizle dalga geçmeye ve küfür etmeye başlamıştık bile.

"Harika!" dedi Bay Bilzerian. "Sen de Mathilda ile gelirsin Alex. Onu da görmeyeli uzun zaman oluyor."

Mathilda'nın adını duyduğumda istemeden sabah yaşanan olaylar aklıma geldi ve sinir kat sayım anında yükseldi. O şımarık, kokoş, sinir bozucu kadının görüntüsü gözlerimin önüne geldiğinde elbisemin kenarlarını çekiştirmeye başladım.

"Tabi, buna bayılacaktır." dedi Alex gülümseyerek.

"Harika, üç eş çok eğleneceğiz." dedi Celine ellerini birbirine çarparak.

Aman ne eğlenmek!

Yarın bu role devam edecektim. Üstüne üstlük kadroya Mathilda da eklenmişti. Ama benim sinirimi bozan şey, anlam veremediğim bir şekilde Alex'in 'eşi' 'nin olmasıydı.

Sanırım onu paylaşamıyordum. Peki hangi ara kendimde bu hakkı bulmuştum?

Sizlere bir güzellik yapıp yetiştirebilirsem 14 şubat özel bölümünü aynı gün içerisinde yani bu gece yayınlayacağım. Yetişmezse 15 Şubata artık. 😂

Yeni bölüm hakkında neler düşünüyorsunuz? 🤪

Sizce gelecek bölüm neler yaşanacak? 🤓

Vote ve yorumlarınızı bekliyorum! 🙏🏼

Ve tabi sizi seviyorum. 😍

Continue Reading

You'll Also Like

148K 3.9K 9
📍Kitap olduğu için sadece ilk 5 bölüm yayımdadır...📍 ''Ölüm bizi ayırana dek Sude'm, sana yemin olsun ki asla bırakmam seni! Asla hayatından çıkmay...
1.4M 54.6K 26
(18+ cinsellik ve şiddet içerir.) Başımızın üstünde ki elçilik binasının içinde bir ses yankılandı. "Şuandan itibaren; Onun tek bir saç teline zarar...
1M 63.9K 40
"Bana cehennemi yaşatmana rağmen, sen benim cennetimsin Meira." Fantastik değildir. DİKKAT! Bu kitapta cinayet, psikolojik ve fiziksel şiddet gibi r...
1.7M 89.4K 48
En yakın arkadaşının hattını değiştirmesi sonucu, ona yeni numarasından mesaj atmaya çalışan Ada, aslında mesajı attığı kişinin bir yıldır hoşlandığı...