BTS'İN TEK KIZI 2: Yeni Nesil

By armygrl0

39.3K 2K 1.5K

Artık mutlu sona ulaşan BTS hayatlarını çocuklarına adadılar. Çocukları onların izinden gidebilmek için çok ç... More

Karakter Tanıtımı
2.Bölüm
3.Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9. Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18.Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
Minik Duyuru
Yeni Kurgu
21.Bölüm
22.Bölüm
23. Bölüm
FİNAL
Önemli Duyuru
Yeni Kurgu

1.Bölüm

3.8K 137 113
By armygrl0



Medya: Aşırı tatlı bir fanart ve BTS-Home

Eveeet çocuklarımızla beraber yeni hikayeye resmi olarak başlamış bulunuyoruz. Umarım beğenerek okursunuzzz

İyi okumalaaaaaaaar~~~~~




~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•

Shin Hye'ın Ağzından


Jung Shin:

Annee Shin Hye hala uyuyoor

Diye böğüren ikizimin sesiyle gözlerimi açmak zorunda kaldım. Sonra söylediği şeyler yavaş yavaş anlam kazanırken annemin buraya geleceğini anladım anında zıpkın gibi dikilip yatağımı toplamaya çalıştım. Jung Shin kahkahalar atarak beni izliyordu. Kapının aniden açılmasıyla korkuyla oraya döndüm. Ama korktuğum şey başıma gelmemişti gelen babamdı. Koşarak gidip boynuna sarıldım

Shin Hye:

Günaydın babaların en yakışıklısı en starı

Dedim. Güldü ve kafamı öpüp

Jungkook:

Günaydın minik tavşan prensesim

Diyince gözlerimi devirdim ve babamdan ayrıldım

Shin Hye:

Baba bu konuda anlaştığımızı düşünüyordum.

Güldü ve saçlarımı karıştırıp koltukta bana gülen Jung Shin'in yanına gitti

Jungkook:

Sen ne dersen de Shin Hye sen benim minik tavşan prensesim Jung Shin ise tavşan prensim Anneniz duymasın ama o da tavşan kraliçem bu lakabı sevmediğini biliyorsunuz

Diyip Jung Shin'in yanına oturdu Annemin içeriden gelen sesiyle üçümüz kıkırdadık

Young Shin:

Seni duydum Kook bana öyle seslenme demedim mi?

Dedi babam gülüp

Jungkook:

Tamam hayatım bende seni seviyorum

Dedi. Jung Shin sinirle bakıp

Jung Shin:

Annem diyince hemen söylemeyeceğim diyorsun ama. Baba biz artık 17 yaşındayız sencede minik tavşan demen için biraz büyümedik mi?

Dedi. Kapıdan gelen sesle oraya döndüm annem bütün güzelliğiyle bize gülümsüyordu yanıma gelip elini omzuma attı ve kendine çekti.

Young Shin:

Oğluşum güzel kızım siz bizim gözümüzde hala birer bebeksiniz .

Dedi. Dayanamayıp güldüm ve anneme sarıldım. Jung Shin kıskanıp yanımıza geldi ve anneme sarıldı ama annemden uzun olduğu için annem kollarının arasında kaybolmuştu. Babam koltukta kollarını bağlayıp

Jungkook:

Kıskanıyorum ama hep çocuklara hep çocuklara azıcıkta beni sev

Dedi. Annem kollarını bizden çekip babamın yanına yürüdü kollarını boynuna sarıp

Young Shin:

Ya sen beni kıskandın mı koca tavşan.

Dedi. Tavşan espirisini kimse sevmesede herkes birbirine tavşan diyordu bazen ailemizi anlamakta zorlanıyordum. Biz anneme gülerken babam kaşlarını çattı ve yatakta oturup onları izleyen bizi anneme gösterdi.

Jungkook:

Young sevgilim benim bir fikrim var sanırım ikizler kaşınıyor biz bunları kaşıyalım bir

Dedi. Annemle babam üstümüze yürüdüklerinde yapacaklarını tahmin edemeden sadece hafif hafif geriliyorduk annem Jung Shin'in babam benim üstüme atladı ve bizi gıdıklamaya başladılar . Kahkahalarla gülerken onları engellemeye çalışıyorduk. Annem hala zarif bir hanımefendi gibi görünsede Jung Shin'i zaptedecek kadar güçlüydü. Sonunda yorulduklarında kendilerini yanımıza attılar. Nefesimi düzene soktuktan sonra kollarımı babama sardım. Sonra dikeldim ve oturarak bizimkilere baktım.

Shin Hye:

Sizin gibi güzel bir aileye sahip olduğum için çok şanslıyım.

Dedim. Jung Shin tekrar yatmamı sağladı ve yanaklarımı sıkıp değişik sesiyle konuşmaya başladı.

Jung Shin:

Ya sen büyüdün de bize güzel laflarmı ediyorsun oy yerim seni tavşan prenses seni

Dedi. Gülüp onu ittirdim. Annem ayağa kalktı hepimizin poposuna vurup

Young Shin:

Hadi hadi kalkın yemeğe kahvaltı hazırladım ama alışmayın bugün işe geç gideceğim o yüzden masa baya güzel normal şartlarda ne bulursan ye yöntemine dönülecek haberiniz olsun.

Dedi. Sonra ben ve Jung Shin'e bakıp

Young Shin:

Sizde hazırlanın okula geç kalacaksınız çocuklar beklemez sizi görürsünüz

Dedi. Sonra arkasını dönüp çıktı. Jung Shin ve babam dün amcalarım ve dayılarımla oynadıkları maçı konuşuyorlardı. Bende okul kıyafetlerimi dolaptan çıkarıp yatağımın üstüne attım dün gece duş aldığım için sadece ufak tefek işlerimi halledip banyodan çıktım. Annem çok makyaj yapmamı istemiyordu bunu istemediğini düzgün bir şekilde bize anlatmıştı . Aslında genelde bir şeyi yapmamızı istemiyorlarsa bunu kızıp bağırarak değil bizimle dostmuş gibi konuşarak yaparlardı. Mükemmel ebeveynlere sahip olduğumuzu biliyorduk. Bizim anne babamız bazen arkadaşımız oluyorlardı. Annemle kız kardeş gibiydik onunla her şeyimi paylaşır dertleşirdim annemde bir şey olduğunda mutlaka bana anlatırdı. Bir karar verilecekse bizimde fikrimiz alınırdı. Okul kıyafetlerimi giydim spor ayakkabı giyeceğim için kısa çoraplarımı giydim dudak nemlendiricimi sürdüm ve kirpik kıvırıcıyla kirpiklerimi kıvırdım. Saçlarımı düzelttim baş ucumdaki telefonumu aldım çantamı sırtıma taktım ve odamdan çıktım. Aynı anda Jung Shin'de odasından çıkmıştı. Gelip yanağımı sıktı kolunu omzuma attı beraber merdivenlerden indik annem ve babam kahvaltı masasında kahkahalar atarak kahvaltı ediyorlardı. Onların aşkına hayrandım hiçbir zaman birbirlerine olan aşkları değişmedi. Biz 5 yaşında nasılsa şuanda da  öyleler ki gençkende öyle olduğunu görüyorduk. Onların ünlü olmaları bizim için bir yerde iyiydi çünkü onların 13 yaşından itibaren her hallerini bir şekilde öğreniyorduk. Hayatları uzun süre göz önünde olduğu için nasıl insanlar olduğunu biliyorduk. Bizim geldiğimizi farkettiklerinde annem eliyle bizi sofraya çağırdı. Büyük yemek masamızın en başında babam oturuyordu babamın sağ tarafında annem sol tarafında ben annemin yanındada Jung Shin oturuyordu. Bizim için her yemekte bu düzen geçerliydi tabi amcamlar ve dayımlar geldiğinde herşey değişiyordu. Bizim için ayrı bir masa getiriliyordu. 22 kişilik kocaman bir aile olduğumuz için her evde yedek masa oluyordu. Anında yemeye dadanmamızla annem bize güldü.

Young Shin:

Sanki hiç kahvaltı hazırlamıyorum aç ayılar gibi yiyorsunuz.

Dedi. Hepimiz aynı anda

Jungkook-Jung Shin-Shin Hye

Hazırlamıyorsun çünkü

Dedik. Annem dudaklarını büzüp

Young Shin :

Sanki keyfimden yapmıyorum çalışıyorum ben siz hayatı nasıl kolay yaşayacaksınız yoksa

Dedi. Jung Shin annemin yanağını öpüp

Jung Shin:

Annecim çalışmasanız dahi bizim torunlarımıza dahi bakabilecek paramız var

Dedi. Haklıydı annem ve babamın uzun süre idol olması ve kazandıkları parayı saklamalarından dolayı bizim torunlarımıza kadar yeterdi. Annem elini Jung Shin'in omzuna attı

Young Shin:

Her şey sizin için, hayatı en iyi şekilde yaşayabilmeniz için aşklarım

Dedi. Jung Shin'i öpüp benim elimi tuttu sonra bana öpücük attı. Babam ona bakıp gülümsedi ve yanaklarını öptü. Sonra hep beraber kahvaltımızı etmeye devam ettik. Annem uzun zamandır böyle sofra hazırlamıyordu tadını çıkarmak istediğimiz için hiçbirimizin sesi çıkmıyordu. Biz 12 yaşındayken artık yaşları ilerlediği için özellikle Jin dayım ve Yoongi dayımın dans ederken sorunlar yaşamasıyla grubun artık geri dönüş yapmaması kararını almışlardı. Hala ünlülerdi bizim için bunun hem iyi hem kötü yönleri vardı. Annem , Hoseok amcam ve Jimin amcam beraber bir dans okulu açmışlardı. Şu an için en iyi dans okulu olarak anılıyordu. Biz okuldan sonra oraya gidiyorduk. Ailelerimizin hayali onlar gibi grup olmamızdı bunun için bizi zorlamamışlardı zaten bizde doğduğumuzdan beridir bu işlerin içinde olduğumuz bunu istiyorduk. 8 kişilik güzel bir grubumuz vardı. İnnate Best ismini vermiştik. Doğuştan en iyi anlamına geliyordu. Aslında Jimin amcam Little BTS isminde ısrar etsede biz bu ismin daha güzel olduğuna karar vermiştik. Annemlerinki gibi 4 rapper 4 vokal olarak bölünüyorduk. Ben, Dong Min, Joon Hyuk ve Yun He vokaldik. Jung Shin, Min Jae, Hae Won ve Seo  Yeon ise rapperdı. Buna ek olarak hepimiz hem rap hem vokal söyleyebiliyorduk ama annemlerle beraber bu şekilde dağılış olmasına karar vermiştik. En iyileri seçip bunu halletmiştik. Babam ve Taehyung amcam ses eğitimi verdikleri bir kurs açmışlardı. En iyisi olduğunu söylememe gerek olmadığını düşünüyorum. Jin dayım ve Yoongi dayımsa beklenmedik bir şekilde bir restoran açmışlardı aslında bir değil birden fazla restoran açmışlardı. Yurt dışında dahi şubeleri vardı. Namjoon dayımsa tasarımlarını kendi yaptığı bir giyim markası açmıştı. Tabiki markanın mankenleri bizdik ve annemler. Onların hepsi 40 yaşını geçmiş olsalarda hala 20'lerinde genç insanlar gibi görünüyorlardı. Zaman onlar için durmuş gibiydi. Kapı çalınca hızla ağzıma bir şeyler daha sıkıştırdım. Annem ve babam bizimle gelip kapıyı açtılar. Min Jae , Hae Won ve Seo Yeon bizi bekliyordu . Kapıyı açar açmaz Min Jae bizi ittirip anneme sarıldı. Min Jae her zaman anneme hayranlık duyardı.

Min Jae:

Halacığım seni çok özlemişim.

Dedi. Annem kıkırdayıp sırtını sıvazladı.

Young Shin:

Min Jae dün akşam beraberdik ne çabuk özledin.

Dedi. Min Jae omuz silkip daha sıkı sarıldı o sırada Hae Won ve Seo Yeon babama sarılırken bizde ayakkabılarımızı giydik sonra Min Jae annemi bıraktı kızlar anneme sarıldıktan sonra bizde annemlere veda ettik ve sonunda evden çıkıp Joon hyuk'u almak için ilerledik. Evlerimiz sıralı bir şekildeydi ilk evde Jimin amcamlar bir sonrakinde Namjoon dayımlar bir sonrakinde Yoongi dayımlar bir sonrakinde biz bizden sonrakinde Hoseok amcamlar sonra Tae amcamlar son olarakta Jin dayımların evi vardı. Hae Won evden çıktıktan sonra sırasıyla birbirimizi alıp okula gidiyorduk. Okul evimizin olduğu siteye yakın olduğu için yürüyerek gitmeyi seviyorduk hem 8 kişi olduğumuz için her seferinde arabalara dağılmak zorunda kalıyorduk o yüzden arabayla gitmeyi sevmiyorduk. Hoseok amcaların evine geldiğimizde Joon Hyuk kapıya yaslanmış bizi bekliyorlardı. Hoseok amcamın aksine Joon Hyuk fazlasıyla ağır başlı ve sakin bir çocuktu. Bizim grubumuzun delisi Yun He'ydi. Joon Hyuk bizi görünce yanımıza geldi selamlaştıktan sonra biraz daha ilerledik ve Dong Min'i almak için bahçeye girdik. Biz onu dürtüklemezsek geç kalacağını bildiğimiz için kapıyı çaldık kapıyı Eun Ji teyze açtı. Bize bakıp gülümseyerek

Eun Ji:

Dong Min geliyor çocuklar ilginç bir şekilde erken uyanıp hazırlandı. Sanırım bu yıl farklı olacak derken ilk defa ciddiydi

Dedi. Söylediklerine gülerken Tae amcam geldi. Min Jae nasıl annemi çok seviyorsa bende Tae amcamı çok seviyordum anında boynuna atladım. Tae amcam kıkırdayarak bana sarıldı.

Taehyung:

Günaydın çocuklar.

Dedi. Ben ondan ayrıldıktan sonra

Shin Hye:

Tae amca bugün de çok yakışıklısın.

Dedim. Güldü ve saçlarımı karıştırdı. Dong Min sonunda geldiğinde annesi gömleğinin yakalarını ve saçını düzeltti sonra yanaklarını öptü ve bize yolladı gülüp sarılıp selamlaştık sonra daha fazla delirmemesi için Yun He'yi almak için Jin dayımların evine yöneldik. Bazen benimde kafam karışıyordu dayı mı diyeceğim amcamı diye annemle babam ikiside grup üyesi olduğu için onlar kız tarafı ve erkek tarafı olup olamayacaklarına karar verememişler sonra onlarda üç kağıda dayı üç kağıda amca yazmışlar. Dayı kağıdını çekene dayı amca kağıdını çekene amca dememiz gerekecekmiş. Hoseok,Jimin ve Tae amcam amca kağıtlarını çekmişler. Yoongi,Jin ve Namjoon dayımsa dayı kağıdını çekmiş o yüzden onlara bu şekilde sesleniyorduk. (yazar notu: aynen bu şekilde seçtim yazar notu bitmiştir okumaya devam) Diğerlerinin böyle bir sorunu yoktu herkes amcaları annem halalarıydı. Kapıyı açan Jin dayıma sarıldık. Jin dayım Jung Shin'in saçlarını karıştırıp

Jin:

Ben daha yakışıklıyım ama sende de var biraz

Dedi. Onların genel selamlaşması gibi olmuştu bu atışmalar. 

Jung Shin:

Jin dayı sen neredeyse 50 yaşındasın ben hala 17 yaşındayım bence tartışmayalım.

Dedi. Jin dayım yüzünü yaklaştırıp konuşmaya başladı

Jung Shin:

Yaşımı bilmeseniz nerden anlayacaksınız bir tane dahi kırışıklığım yok saçlarımı boyuyorum bakımı yapıyorum hala 20'li yaşlarımdaki halim gibiyim.

Dedi. Haklıydı insan yıllar içinde yaşlanırdı ama bu onlar için geçerli değil gibiydi sanki vampirlerdi yaşlanma adına tek belirtileri artık dans ederken bir süre sonra bırakma zorunda olmalarıydı. Gerçi Annem, Hoseok amcam ve Jimin amcam içinse oda geçerli değildi her gün akşamlara kadar dans öğretmek için dans ediyorlardı. Ayrı işler yapsalarda hala beraberlerdi herşeyde birbirlerine destek oluyorlardı annem babamların kursunda rap eğitmenliği yapıyordu Jimin amcam vokal dersleri veriyordu babam dans okulunda dans derslerine giriyordu. Ya da Namjoon dayım ve Yoongi dayım rap derslerine katılıyorlardı. Herkes çalışıyordu Jin amcam ve Yoongi dayıma ana restoran çok dolu olduğunda yardıma gidip garsonluk dahi yapıyorlardı ya da Namjoon dayım tıkandığında onunla tasarım dahi yapıyorlardı. Gerçek bir gruplardı ki onların bir daha dönüş yapmayacağını açıklamasında biz dağılmıyoruz sonsuza dek grup olarak kalacağız sadece bir daha etkinlikler olmayacak bunu sonu gelmeyecek bir ara olarak düşünün bu bir son değil sadece uzun ve sonsuz bir ara verdik kariyerimize demişlerdi. O zaman olan olaylar aklıma gelince ne kadar büyük bir aile olduklarını anlıyorsunuz. Bazı arkadaşlarımız ailelerinin BTS hayranı olduğunu söylüyorlardı. Veli toplantısına annemleri görmek için geldiklerini dahi söylüyorlardı. Jennie teyzem babamlarla beraber ses okulunda çalışıyordu. Jane teyzem annemlerle dans okulunda çalışıyordu. Eun Ji teyzem kendi muaynehanesinde çalışıyordu. Moonbyul teyzem ve Dahyun teyzem beraber minik bir kafe açmışlardı. Minik dediğime bakmayın fazlasıyla rağbet gören bir kafeydi. Arada garson olan annemlerle alakası olduğunu düşünüyorsanız doğru düşünüyorsunuz. Kapının önünde Yun Hee'nin gelmesini bekliyorduk. Moonbyul teyzem yanımıza geldi

Moonbyul:

Çocuklar bugün kafeye gelebilirmisiniz okuldan sonra garsonlar izinli bugün ama aniden bir doğum günü organizasyonu aldık. Dahyun söylemeyi unutmuş

Dedi. Hepimiz kafamızı sallayıp onayladık. Bize sarılıp teşekkür etti sonunda Yun Hee'de gelince onada sarıldık. Hep beraber yürümeye başladık. Ben Yun Hee, Hae Won ve Seo Yeon kolkola girmiş arkadan konuşarak ilerliyorduk.

Yun Hee:

Hae Won dün Dong Min sana ne dedi ?

Seo Yeon:

Umarım sonunda açılmıştır.

Dedi. Ben ve Yun Hee katıldığımızı belli ederek kafamızı salladık. Hae Won kızarmaya başladığında

Shin Hye:

Kızarıyorsun Hae Won yoksa sonunda birşeyler oldu mu?

Dedim. Hae Won koluma vurup

Hae Won:

Saçmalama Shin Hye tabiki tam açılacakken yine vazgeçti en sonunda ben tutacağım yakasından sürükleyeceğim nikah dairesine o olacak.

Dedi. Hepimiz bu dediğine kahkaha atmıştık. Yun Hee dirseğiyle Hae Won'u dürttü

Yun Hee:

Demek direk evlenmek istiyorsun flört sevgililik falan yok bam bam bam basarım nikahı diyorsun.

Dedi. Onun sözlerine gülerken elimi mikrofon gibi yaptım ve konuşmaya başladım

Shin Hye:

Bayan Park Hae Won bu ani evlilik kararınıza babanız Park Jimin amcam ne diyor ?

Dedim. Diğerleri gülerken Seo Yeon yanımda sanki kameraymış gibi çantasını tutmuştu. Yun Hee Hae Won'un korumasıymış gibi kamerayı ittirip

Yun Hee:

Lütfen çekmeyin hanımefendi rahatsız oluyor size diyorum kapatın o kamerayı yoksa zor kullanmak zorunda kalırım.

Dedi. Biz taklit yaparken yolu yarılamıştık bile. Hae Won , Dong Min'den hoşlanıyordu uzun zamandır. Dong Min'de Hae Won'dan ama Dong Min'in gereksiz bir çekingenliği olduğu için bir türlü birlikte olamıyorlardı. Gülerken Hae Won bir anda bana dönüp

Hae Won:

Beni ve Kim salak Dong Min'i boşverin Shin Hye sen okuldaki çocuğu ne yaptın?

Dedi. Elimle ona sus işareti yaptım

Shin Hye:

Hae sessiz ol çocuklar öğrenirse başımız derde girer ayrıca ne yapacağım tabiki reddettim sadece ailemin ünü için benimle olmak isteyenlerden biriydi. Konuşmaya başladığımız günden beni tek konumuz ailem .

Dedim. Bu durum canımı çok sıkıyordu. Ama bunu bizimkilere çok çaktırmamaya çalışıyordum. Annem bu durumları öğrendiğinde aşırı üzülüyordu. O üzülünce babamı kimse tutamıyordu. Sonra okulu basmaya kalkıyordu. Gergin havayı dağıtmak için kızlara bakıp sinsice gülümsedim ve sessizce konuşmaya başladım.

Shin Hye:

Kızlar ben yürümekten yoruldum özel araçlarımızı kullanmaya ne dersiniz ?

Dedim. Kızların yüzünde benimkiyle aynı gülümseme oluştu. Kollarımızı ayırdık Yun He parmaklarıyla üçten geriye doğru saydı ve sıfır dediği anda koşup bizimkilerin sırtına atladık. Ben Min Jae'nin sırtındaydım, Seo Yeon, Jung Shin'in , Hae Won, Dong Min'in,  Yun Hee ise Joon Hyuk'un sırtındaydı. Çocuklar kıkırdayıp bizi sırtlarında taşırken okula yürümeye başladılar.

Min Jae:

Siz iyice alıştınız buna sporu sizi taşımak için yapmıyoruz.

Dedi. Kollarımı iyice ona sardım ve

Shin Hye:

Ne yani Min Min Min Min Jae sen bizi sevmediğinizi mi söylüyorsun?

Dedim. Durup kafasını bana çevirdi.

Min Jae:

Saçmala Hye Shin sizi sevmeyeceğiz de kimi seveceğiz ?

Dedi. Küçükken ismimi sorduklarında anneminkine benzemesi için tersten söylerdim o zamandan beri bizim çocuklar bana Hye Shin derlerdi. Min Jae zaten Min Min Min Min Jae'ydi onu babamla annemin koyduğunu söylemişti Yoongi dayım. Eğilip Min Jae'nin yanağını öptüm okula vardığımızda kapının önünde çocukların sırtından indik. Yine bütün gözler bizi bulmuştu. Kimseyi takmadan kahkahalarla sınıflarımıza çıkmaya başladık. Min Jae bizden bir yaş büyük olduğu için o üst kattaydı ben ve Dong Min aynı sınıftaydık diğerleride aynı sınıftaydı. Sınıflara dağıtılırken notlar göz önüne alınıyordu. Diğerleri ilk sınıftayken biz ikinci sınıftaydık. Min Jae ise son sınıfların en iyisindeydi. Dong Min ile sınıfa girince gözler bizi buldu. Cam tarafında en arkada beraber oturuyorduk. Yavaşça sıramıza yaklaştık. Yerimize oturduktan sonra üstümüzdeki ilgi dağılmıştı. Dong Min bana döndü

Dong Min:

İlk dersimiz ne ?

Dedi. Ona bakıp düşünmeye başladım aklıma edebiyat olduğu geldiğinde

Shin Hye:

Edebiyat sanırım.

Dedim. Oflayarak kafasını sıraya yasladı.

Dong Min:

Ya nefret ediyorum edebiyattan uykum geliyor. Uyuyuncada babama söylüyorlar. Sonra gel kurtul Kim Taehyung'un dilinden

Dedi. Kıkırdayıp ona baktım ve

Shin Hye:

Jeon Young Shin'i denediğini hatırlıyorum ?

Dedim. Bana bakıp korkuyla

Dong Min :

Tanrı yardımcınız olsun Halam çok fena bir kadın ya birde üstüne Jungkook amca olunca

Dedi. Haklıydı dersle ilgili konularda ikiside çok katıydı. Ve sadece bize değil diğerlerine karşıda aynılardı. Eğer bir yanlışımız varsa dayılarım amcalarım annemler ya da teyzelerim farketmez biri mutlaka söylerdi gerekirse kızıp hallederdi. Ailelerimiz birbirlerine o yetkiyi vermişlerdi. Ki zaten onları ailemizden ayırma gibi bir durumumuz yoktu. Aklıma gelen şeyle Dong Min'e döndüm

Shin Hye:

Ya Dong Min yine açılamamışsın Hae Won'a kız kaçacak artık senden.

Dedim. Dong Min gözlerini kocaman açıp bana döndü ve direkt eliyle ağzımı kapattı 

Dong Min:

Shin Hye biri duyarsa bütün Kore duyar biliyorsun ve Jimin amcam beni öldürür. Kızına aşık olduğumu duyarsa benim kafamı bedinimden ayırır yetmez birde kalbimi söküp akşam yemeğinde özel spesiyal olarak yer.

Dedi. Jimin amcam bu konuda görüşlerini dile getirdiğinden beridir Dong Min daha da çekingen olmuştu. Yine bir akşam otururken Jimin amcam Hae Won eğer sevgilisi olursa nasıl işkenceler yapıcağını büyük bir zevkle anlatmıştı bize. Babamda aynılarını yapacağını söylesede annem onu susturunca bir şey yapmayacağını söylemişti. Annemden korktuğu için değil benim kendi kararlarımı verebileceğim yaşta olduğumu düşündüğü için yapmayacağınıda eklemişti. Tabiki inanmamıştık çünkü babam ne kadar kabul etmesede son söz her zaman annemindi. Benim herkesi kontrol huyumda ondan geliyordu. Elini yalayınca iğrenmeden tutmaya devam etti. Isırdığımda bağırarak elini çekti ilgi anlık bize dönsede sessizliğimizi görünce hemen dağıldı. Elini tutup ısırdığım yere baktım bir şey olmadığını görünce geri bıraktım.

Shin Hye:

Konuyu dağıtma Dong Min neden hala itiraf edemiyorsun?

Dedim. Omuzlarını düşürüp

Dong Min:

Sadece utanıyorum işte

Dedi. Gözlerimi devirdim yüzünü tutup kendime çevirdim.

Shin Hye:

Dong Dong senin beşikteki halini bile biliyorum sadece utandığın için olsa çoktan 3 çocuklu aile olurdunuz.

Dedim. Bana bakıp

Dong Min:

Sana söyleyeceğim ama Hae Won'a ya da başkasına bir kelime dahi etmeyeceksin.

Dedi. Hızla kafamı salladım. Onunla benim aramda diğerlerinden biraz değişik bir ilişki vardı eğer bir sırrımız varsa ilk olarak birbirimize söylerdik. Çünkü küçüklüğümüzden beridir gittiğimiz her okula notlarla sınıf dağılımı yapılıyordu ve her zaman aynı dağılış oluyordu ben ve Dong Min bir sınıfta diğerleri bir sınıfta. Lisenin ilk senesinde Jung Shin'de bizim sınıfa gelmişti ama sonradan notları tekrar yükselince sınıfı değişmişti. Bizimse yıllardır bir kere bile şaşmamıştı sınıfımız. Bana bakıp sıkıntıyla geriye yaslandı.

Dong Min:

O gün Namjoon amcamlarda yemek yediğimiz akşam Jimin amcam beni yanına çağırmıştı hatırlıyormusun?

Dedi. Aklıma dolan anılarla kafamı salladım.

Dong Min:

İşte o gün bana Hae Won'a sahip çıkmamı söyledi. Benim onun abisi olduğumu böyle şeylerden onu korumamı istedi. Bana sevgilisi olmak isteyen herkesi ondan uzaklaştır dedi. O bana bu kadar güvenirken ben nasıl Hae Won'la sevgili olabilirim söylesene.

Dedi. İşte buna söyleyecek hiçbirşeyim yoktu. Haklıydı Jimin amcam bizi her zaman kardeş olarak görürdü. Zaten bu yaza kadar bizde öyle sanıyorduk. Bir anda Hae Won geldi ve ben Dong Min'den hoşlanıyorum sanırım dedi. İlk başta şaşırsakta sonradan hepimiz alışmıştık. Sonrasında zaten Dong Min'in Hae'den hoşlandığını anlamıştık. Ama bunu direkt söylemediği tek kişi Hae Won kalmıştı. Bu gidişle ona da söyleyemeyecek gibi duruyordu. Omzunu sıvazlayıp ona sarıldım.

Shin Hye:

Bunu bir şekilde Jimin amcama anlatmalıyız sonsuza kadar bu şekilde acı çekemezsiniz hem sen üzülüyorsun hemde Hae Won ayrıca Jimin amcam bir yabancıdansa seninle sevgili olmasını yeğler.

Dedim. Dong Min iyice sarılıp kafasını omzuma gömdü bunu konuşmak istemediğinde yapardı. Bir şey demeden öğretmen gelene kadar sarıldım ve saçlarını okşadım.


~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~~•~•~




Okul çıkışında hepimiz çıkmış kapıda Min Jae'nin gelmesini bekliyorduk. Dong Min ve Jung Shin kendilerinin ürettiği saçma oyunu oynuyorlardı. Ben ve Joon Hyuk kapının yanındaki duvara yaslanmış bahçedekileri izliyorduk. Seo Yeon ve Hae Won telefondan birşeylere bakıp gülüşüyorlardı Yun Hee ise Dong Min ve Jung Shin'e tezahürat yapıyordu. Sonunda Min Jae kapıda görününce nefesimi üfleyip yerimde dikeldim. Elimi kaldırdım ve hızla sallamaya başladım bizi arayan gözleri sonunda hedefi bulduğunda gülümseyip el salladı. Bana bakarken bir anda yüzündeki gülümseme soldu ve kaşları çatıldı arkama doğru baktığını görünce arkamı döndüm. Ve elleriyle gözlerimi kapatmak üzere olan Kwang'ı gördüm. Gözlerimi kocaman açıp gülümsedim.

Shin Hye :

Kwang burda ne işin var?

Dedim. Kolarımı boynuna sardım oda anında belime sarılmıştı. Kwang geçen sene bizim okulun son sınıflarındandı. Cezaya kaldığımda tanışmıştık ve o zamandan beride arkadaştık. Gerçekten sevdiğim bir arkadaşımdı ama bu bizimkiler için geçerli değildi. Hiçbiri Kwang'dan hoşlanmıyordu. Kızlar bile ondan uzak durmamı söylüyordu ama ben hareketlerime dikkat etsemde bana bir kötülüğü dokunmadığı için konuşmaya devam ediyordum. Şimdiyse üniversiteye gittiği için çok görüşemiyorduk.

Kwang:

Dersim erken bitmişti bende seni görmeye geldim.

Dedi. Ondan ayrıldım ve çocuklara döndüm

Shin Hye:

Ben birazdan gelirim sizin yürüyün yetişirim ben size

Dedim bizimkiler isteksizce onaylayan mırıltılar çıkardılar. Onlara el sallayıp Kwang'ın koluna girdim. Konuşarak ilerliyorduk.

Kwang:

Bugün bir yerlere gidelim seni nasıl özledim bilemezsin?

Dedi. Gülüp ona baktım.

Shin Hye:

Bende seni çok özledim her zaman gittiğimiz oyun salonuna gidelim uzun zamandır gitmiyoruz

Dedim. Kwang kıkırdayıp

Kwang:

Olabilir demeye korkuyorum her oyunda beni yenmenden bıktım

Dedi onun söylediğine gülerken yanımıza gelen Min Jae kokumdan tutup kendine çevirdi.

Min Jae:

Nereye Shin Hye Moonbyul teyzeye söz verdik kafedeyiz bugün.

Dedi. Aklıma gelince mahçup suratımla Kwang'a döndüm. Gülümseyerek saçlarımı karıştırdı.

Kwang:

Sorun değil gidebilirsin ama yarın benimsin

Dedi. Kıkırdayıp yanağını öptüm ve

Shin Hye:

Özür dilerim kafeye gitmek zorundayım söz verdim ama yarın bunu telafi edeceğim.

Dedim. Gülümseyip el salladım o arkasını dönüp ilerlerken bende Min Jae'yle bizimkilerin yanına yürümeye başladık. Min Jae bana dönüp

Min Jae:

Bu adamı ciddi manada sevmiyorum çok itici geliyor

Dedi. Ona bakıp

Shin Hye:

Onu sevmediğini biliyorum ama benim sizin dışınızda pek fazla arkadaşım olmadığını biliyorsun o ailem için değil beni sevdiği için yanımda olan sayılı kişilerden.

Dedim. Nefesini dışarı üfleyip kolunu omzuma atıp kendine çekti.

Min Jae:

Neyse o zibidiyi konuşup mükemmel ağzımı kirletmeyeyim. Dong Min'in ne derdi varmış neden yine açılmamış? Hae Won dün gece bize gelip başımın etini yedi.

Dedi. Kıkırdayıp beline sarıldım Dong Min söyleme dediği için

Shin Hye:

Yine utangaçlık işte neden olacak.

Dedim. İnanmadığını biliyordum ama beni zor durumda bırakmamak için sormuyordu işte onun bu düşünceli hallerine bayılıyordum. Bizimkilerin yanına vardığımızda Jung Shin yanımıza gelip aramıza girdi. İkimizin omzunada kolunu attı ve beraber gülüşerek kafeye kadar yürüdük. Kafenin önüne geldiğimizde Jung Shin kapıyı açıp sanki prensesin şövalyesi edasıyla eğilip

Jung Shin:

Buyrun minik tavşan prenses

Dedi. Gözlerimi devirsemde kıkırdayıp okul eteğimle reverans yaptım

Shin Hye:

Teşekkür ederim minik tavşan prens

Dedim. Ve geçtim bizimkilerde gülüyordu. Hep beraber gülerek içeri geçtiğimizde Dahyun teyzem yanımıza gelip hepimize sarıldı

Dahyun:

Tam zamanında geldiniz çocuklar biz yiyecekleri hallettik süslemeninde bir kısmını yaptık ama yüksek yerlere süsleri asamadık sizi bekliyorduk

Dedi. Joon Hyuk hepimizin çantalarını alıp arka odaya götürdü. Süslemeleri hallettikten sonra garson kıyafetlerini giyecektik. Sandalyenin üzerine çıkıp asmaya çalıştılar ama olmuyordu en uzun boylu olan Jung Shin bile asamamıştı. Sonunda birbirimiz omuzlarına çıkıp asmaya karar vermiştik. Jung Shin Min Jae'yi omuzlarına almaya çalışmıştı ama taşıyamamıştı. Kızlardan en uzun olan ben olduğum için beni omuzlarına aldı bir kaç çığlık Jung Shin'in saçlarından kopan bir kaç tel sonrasında elimdeki süsleri asmaya başlamıştım.

Yun He:

Olmadı Shin Hye biraz daha sağa

Dedi. Jung Shin hafif sağa kaydı elimdekini yapıştırmayı başardığımda Jung Shin'in ayağı yerdeki koliye takıldı ben yerle buluşmayı beklerken belimde ve bacaklarımda hissettiğim kollarla gözlerimi araladım. Min Jae beni tutmuştu ama küçük bir sorunumuz vardı Min Jae ile dudaklarımız birbirine değecek kadar yakındı. Herkes şok olmuş bir şekilde bakarken kapıdan gelen sesle korkuyla oraya baktım

Jungkook:

Ne oluyor burada?

İşte şimdi bitmiştik.

Shin Hye:

Baba

Min Jae:

Jungkook amca

Dehşetle söylediğimiz sözlerle olacakları düşünmeye başladım.

~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•

Bölüm Sonu.

3677 kelime.

Continue Reading

You'll Also Like

74.5K 5.6K 31
jungkook kendisine takıntılı eski kız arkadaşından kurtulmanın tek yolunu eşcinsel olduğunu ileri sürmekte görüyordu ve bunun için taehyung'tan yardı...
43.9K 3.7K 13
Kim Taehyung öğrencisine fazla mı ayrıcalık tanıyordu? Daha ona sınav cevaplarını verdiği kısma gelmedik. Yaş farkı !
217K 22.6K 35
taehyung kırmızı defterini kaybeder 290423, tk ☁️
409K 37.5K 33
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...