Sadece Zevk İçin

By locaxx

3.3M 35.8K 5.1K

(+18)Tek maddeli bir anlaşma; Aralarında olanlar sadece zevk içindi... Peki anlaşma bozulacak mıydı? Matt&amp... More

Sadece Zevk İçin
-1. Bölüm-
-2.Bölüm-
-3.Bölüm-
-4.Bölüm-
-5. Bölüm-
-6.Bölüm-
İnstagram Sayfamız.
-7.Bölüm-
Spoiler
-8.Bölüm-
-9.Bölüm-
Geçmiş Rüzgarlar ∞
-10.Bölüm-
-11.Bölüm-
Meraklı yazar ღ
-12.Bölüm-
Ufacık bir not ღ
-13.Bölüm-
-15.Bölüm-
-16.Bölüm-
Final Yoluna Adım Adım
Final ∞
❄️Mutlu Yıllar❄️
♥Aşk Tadında♥
Yeni Özel Bölüm!
☀️Yaz Ateşi☀️

-14.Bölüm-

70.7K 1K 173
By locaxx

Medya: Melissa Stan

Biraz kısa oldu kusura bakmayın :(

NOT:Marry'nin gelinliğini, Melissa'nın düğün halini merak edenler Instagram sayfamızdan bulabilir.

''Melissa gerçekten oldu mu? Kendimi hiç mi hiç hazır hissetmiyorum.''

Ellerini incecik belinde gezdirdi ve gelinliğinin kenarlarını tuttu. Gerçekten peri kızı gibi görünüyordu.

''Sen salak mısın Maia? Mükemmelsin ve yarım saat sonra düğünün var.''

Endişe ile dudağını ısırdı ve aynada tekrar kendine baktı.

''Saçlarım açık mı kalmalıydı yoksa?''

Arkasına geçtim ve omuzlarından kavradım.

''O kadar mükemmel görünüyorsun ki birtanem.''

Kocaman gülümsedi ve omuzlarını dikleştirdi.

''Tabi güzel görüneceğim, yani öyle dimi?''

Büyük bir kahkaha attım.

''Maia bir daha soru sorarsan eğer gelinliğine şarap dökerim.''

Ağzı kocaman açıldı.

''Bunu yapmayacaksın.''

O kadar mükemmel görünüyordu ki, anlatılmazdı. Açık kahverengi saçları bol bir örgü halinde sırtına dökülüyordu ve ufacık parlak bir tokayla tutturulmuştu. Gelinliği tam anlamı ile mükemmeldi. Bel kısmına kadar dar olan gelinlik kalçalarından kabarıyordu. Sadece kanatları eksikti.

Bende bir gün böyle olabilecek miydim?

Ne yalan söyliyeyim ona gerçekten özenmiştim. Sevdiği adam ile evleniyordu.

Benim küçük Maia'm evleniyordu.

''Melissa ben evli bir kadın oluyorum.''

Gözlerim yüzüne kaydığında gözleri ıslanmış dudakları çizgi halini almıştı. Oturduğum yerden kalktım ve ona sıkı sıkı sarıldım.

''Kim bilebilirdi ki benim evleneceğimi? Ama sana yemin ediyorum balayından geldiğim de yanından ayrılmayacağım. Evli olmam asla kardeşliğimizi etkilemeyecek.''

Sesi titriyor derin derin soluyordu. Gayet anlayışlı bir şekilde tebessüm ettim.

''Saçmalama canım, tabikide etkilemeyecek, seviyorum seni.''

Yanağına bir öpücük kondurdum ve tek damla yaşını sildim.

''Ağlama sakın, makyajın bozulacak.''

Güzel dişlerini göstererek gülümsedi. Kapının açılması ile Matt göründü. Son moda takım elbisesi ve kusursuz saçları ile göz kamaştırıyordu. Islığı kulaklarımı doldurduğunda Marry'a yaklaştı ve ellerini tuttu.

''Ne kadar güzel görünüyorsun sen böyle. Richard kesinlikle şanslı bir adam.''

Kıkırdamaları karışırken dudağımı dişlediğimi farkettim.

Sevgilimi en yakınımdan kıskanmam normal miydi?

Salak olma Melissa. Bugün onun doğum günü.

Matt'in koluma dokunması ile bakışlarımı ona çevirdim.

''Biz gidelim sevgilim.''

Marry'a öpücük fırlattım ve odadan çıktık. Düğün yerine girerken ellerini belimde hissetmem ile sıçradım.

''Annenler burada.''

Yanağıma bir öpücük kondurdu ve belimde ki elini daha da sıktı.

''Büyüleyici görünüyorsun.''

Ellerim üzerimde ki elbiseye gitti. Pek özen göstermemiştim açıkcası, bugün Maia'nın günüydü, benim değil. Büyük salona geldiğimizde herkes yerlerindeydi. Richard damatlığı ile karşımda duruyordu. Ne yalan söyleyeyim bu adam da çok yakışıklıydı. Bir anda kopan alkış ile gözlerim Marry'i buldu. Richard'ın babasının koluna girmiş sakin adımlar ile merkeze yürüyordu. Gözlerim dolmuştu fakat gülüyordum. Nasıl da güzel bir andı böyle. Rahibin yanında buluştuklarında Richard büyülenmiş gibi ona bakıyordu. Maia'nın yüzünde ki kırmızılık uzaktan bile belli oluyordu. Sessizce kıkırdadım. Yeminler edildikten sonra kopan alkışlar... Gözleri sevinçten parlayan Marry'e baktım. Bir kadının en güzel makyajı mutluluktu. Buna şuan kesinlikle emin olmuştum. Yanağıma süzülen yaşı umursamadan alkışlamaya devam ettim.

''Bu kadar duygusal olma sevgilim.''

Yanağımdan süzülen yaşı sildi ve tebessüm etti. Ona huzurla bakarken omzuma değen el ile irkildim.

''Ah demek buradasınız. Ne kadar güzel olmuş değil mi herşey?''

Bayan Olivia'ya döndüğümde suratında kocaman bir gülüş ile bize bakıyordu. Anlamamış olmasını dileyerek dudağımı kemirdim.

''Evet herşey mükemmel.''

''Matt?''

Başını annesine döndürdü.

''Efendim.''

''Zoe etraflarda yok, gelmedi mi?''

O iğrenç ismi duymam ile bütün bedenim kasıldı ve dudaklarım titrememek için gardını kuşandı.

''Bizim aramızda bir şey yok anne.''

Yüzünde kusursuz gülüşlerinden biri vardı. Bayan Olivia anlayışla başını salladı.

''Görüşürüz Melissa, güzel bir gün geçirin.''

''Sizde.''

Arkasını döndü ve sakin adımlar ile bizden uzaklaştı. Anında elimi kavrayan Matt'e baktım. O ise burnumu sıkıştırdı.

''Kıskanç şey.''

Dudaklarıma yayılan gülüşü engelleyemeden devam ettim.

''Hiçte bile.''

Çalan slow şarkıya yerimde eşlik ederken bir yandan da salonun ortasında dans eden yeni çiftimize bakıyordum. Maia'nın güzel gülüşü dudaklarında yer edinmiş aşık bir şekilde Richard' bakıyordu. Kim inanırdı ki bu ikisinin kısa bir sürede aşık olacaklarına.

''Bu dansı bana lütfeder misiniz?''

Tanımadığım adama bakışlarımı diktiğimde holding de çalışan bir personel olduğunun farkına vardım. Gayet tatlı sayılabilirdi ama benim için kesinlikle değildi.

''Hanım efendi dolu.''

Matt'in ezberlediğim sesi kulaklarıma çalarken gülmeden edemedim ve dans teklifi eden adama döndüm.

''Özür dilerim.''

Başını salladı ardından da bizden uzaklaştı.

''Demek doluyum?''

Elimden narince kavradı.

''Kesinlikle öylesin.''

Dans pistine geldiğimde Marry'e gülümsedim.

''Dedikodu çıksın istemem.''

Kulağıma yaklaştı ve belimi sıkıca kavradı.

''Hiçbiri yalan değil ama.''

Mahçupca kıkırdadım ardından da boynuna ufacık bir öpücük bıraktım. Şarkılar birbirini kovalarken Matt beni bıraktı ve Richard'a döndü.

''Güzeller güzeli gelin hanımla dans edebilir miyim?''

Marry elini Matt'e uzatırken Richard'da bana döndü. Sakince dans ederken gözlerim istemsizce Matt ve Maia'yı buluyordu.

Ben kıskanç biri değildim aslında. Ne oldu bana?

''Onu üzmeyeceğine eminim Richard.''

''Kesinlikle onu üzmeyeceğim.''

Bu adamın sesinde gizli bir huzur vardı sanki. Garipti fakat insana iyi hissettiriyordu. Maia'yı kesinlikle hakediyordu.

Matt ve Marry'nin kıkırdamaları bana ulaşırken burnumu kırıştırdım.

''Sizin adınıza çok mutluyum.''

''Umarım herşey sizin içinde bu kadar kolay olur.''

Umutsuzca dudağımı sarkıttım.

''O biraz imkansız gibi.''

Parmağını çeneme dayadı ve eğilmiş olan başımı kaldırdı.

''Çok istersen olur, hem imkansız yoktur. Ayrıca Matt sana çok aşık.''

Yüzümde bir tebessüm oluşurken devam etti.

''Yıllardır dostum ve suratının bu denli çok güldüğüne ilk kez şahit oluyorum.''

''Gerçekten mi?''

''Adım kadar eminim.''

Ağrıyan başımı umursamadan gözlerimi yeni güne açtım. Dün o kadar çok içmiştik ki başım çalıyordu fakat değmişti. Düğünden sonra hepimize mükemmel bir eğlence olmuştu. Bacaklarımı yataktan aşşağı sarkıttım ve pencereden dışarı bakmaya başladım. Dün tabikide Matt'te kalmamıştım çünkü dikkat çekmekten korkuyordum. Hani bazen bir cesaret gelir de 'ne olacaksa olsun.' Dersiniz de sonra pişman olursunuz ya. Hah işte tam da böyle ruh halim bu aralar. Midemde ki iğrenç hissi bastırmak istercesine ellerimi sıkıca belime sardım fakat ise yaramadı. Aniden banyoya koşup midemde ki herşeyi çıkardım. Kusmaktan nefret ederdim. Sanırım dün gece ki aşırı alkollü gecemiz yüzünden olmuştu. Dişlerimi uzunca fırçaladıktan sonra yüzümü yıkayıp banyoyu terk ettim. Rahat birseyler giyindim ve aşşağı indim. Kimsecikler

Ortalıkta yoktu. Yanımdan geçen hizmetçiye merakla sordum.

"Herkes nerede?"

"Bayan Olivia'dan bahsediyorsunuz sanırım, vakıf toplantısına gitti. Size bir şeyler hazirlamamı ister misiniz?"

"Hayır çok teşekkür ederim."

Teneffüs ettikten sonra kadın mutfağa döndü. Bense evden çıktım ve bir taksi çevirdim. Midem de ki sebepsiz ağrı kendini artırarak devam ederken arkama yaslandım.

Bu ağrı ne zaman geçerdi ki?

Pastanenin önünde durduğumuz da taksiciye parayı uzattım ve indim. Yüzünde kocaman bir gülücük barındıran tezgahtara yaklaştım.

"4 tane patatesli poğaça istiyorum."

Kadın poğaçaları yerleştirirken ufak Vişneli muffinleri gösterdi.

"Yeni çıktılar, enfeslerdir koymamı ister misiniz?"

"Olur tabi."

Siparişleri bana uzattığında teşekkür E

edercesine gülümsedim ve pastaneden çıktım. Matt'in evi buraya yeterince yakındı, ayrıca yürümek bu iğrenç ağrıyı geçirebilirdi. Güneş tenimin içine işlerken adımlarımı hızlandırdım. Yaklaşık 10 dakikalık sakin bir yürüyüşten sonra Matt'in evindeydik. Anahtarı çantamdan çıkardım ve içeri girdim. Tahmin ettiğim gibi hala uyanmamıştı. Hatta belkide yatağını bile bulamamıştır. Aldıklarımı büyük masaya bıraktım ve mutfağa yöneldim. Portakal suyunu da masaya bıraktığım da tamamen güzel bir kahvalti hazırlamıştım. Odasına girdiğimde örtüsü beline dolanmış bir şekilde uyuyordu.

O kadar tatlıydı ki.

Yanağına ufak bir öpücük bırakınca gözleri sakince aralandı.

"Yine mi sen?"

Kıkırdadım.

"Gitmeli miyim?"

Yüzünde kocaman bir gülücük ile Yataktan doğrulurken midem de ki ağrı kendini belli etti ve yine koşarcasına tuvaleti buldum.

Tanrım bu iğrençti.

"Iyi misin bitanem?"

Tuvaletin kapağını kapattım ardından da sifonu çektim.

"Sadece açım ve dün çok içtik."

Yüzüme soğuk suyu çarparken ağzımda ki iğrenç tadı geçirebilmek için gargara yaptım.

Endişeyle bana bakan Matt'e döndüm ve 'ben harikayım.' gülüşümü yerleştirdim dudaklarıma.

"Hadi çok acıktım ve kahvaltı hazır."

Kolunu belime doladı.

"Ne hamaratsın sen öyle."

Masaya yerleştiğimizde poğaçaları ona uzattım ve ihtaşla yemeye başladım.

Kahvaltımız bittiğinde tıka basa doymuştum.

"Melissa seninle konuşmak istediğim bir konu var."

Kalbim deli gibi çarparken.

"Seni dinliyorum."

O kadar soğuk söylemişti ki kötü bir şey olma ihtimalinden korkuyordum. 'Gel benimle' dercesine bir işaret yaptı ve merdivenin altındaki ufak kapıya yöneldi. İnce ipi çektiğinde ufak bodrum aydınlandı. Etrafta bir kaç kız eşyası ve kolilerden başka birşey yoktu. Merakla ona bakarken raflardan bir koli indirdi ardından da ufak pembe koltuğa oturmamı işaret etti. Dediğini aynen yaptım ve onu bekledim. Yanıma oturduğun da suratında öyle soğuk bir ifade vardı ki korkmuştum.

"Sen bana bu kadar dürüstken bende aynı şekilde sana dürüst olmak istiyorum."

Dudaklarımdan

"Hıhı."

Sesi çıktığında başını elleri arasına aldı.

"Hatırlıyorsundur sana 'bana Matthew deme' demiştim."

Gayet net hatırlıyordum.

"Bilirsin bazı şeyler insanlara birini hatırlatır."

Koliye uzandı ve bir fotoğraf çıkardı. Bu fotografı daha önce Matt'in odasında görmüştüm. Fotoğrafta Matt ve yanında bir kız vardı. Ikisinin suratına da paha biçilemez bir gülüş hakimdi. Kız o kadar güzeldi ki.

Sevgilisi miydi?

Benim biricik sevgilimin kalbine yaralar açmış biri miydi?

Kasıldığımı hissettiğim de başımı öne eğdim.

"Ablamdı..."

Diyebildi titrek sesi ile. Ellerini tuttum ve saçlarına bir öpücük bıraktım.

"İntaar etti, o mükemmel biriydi Melissa. Hayatı dört dörtlüktü ama bir gün öylece gitti. O benim herşeyimdi, tek kelime ile herşeyimdi. Bana Matthew derdi hep. O gittikten sonra kimse bana öyle seslenmemişti. Ablamın ağzına yakışan ismim başkalarının ağzından kirli geliyordu hep. Annem asla kendine yediremedi ablamın intaar ettiğini, onun kızı intaar edemezdi. Bizde bu yüzden sakladık. O kadar berbat dönemlerdi ki. Babamda onu çok severdi. Ablam gittiğinden beri hayat daha da zorlaştı bizim için. Annem o kadar çok psikolojik yardım gördü ki, Sonra kardeşi aklına geldi. Annen... aylarca oturdu ve araştırdı. Sonra da seni buldu. Kendi kızını kaybetmişti ve kardeşinin kızını istedi. Çaresizdi. Annemlerle hiç görüşmedim o zamanlar, kendi evim vardı zaten fakat aile bağlarımız iyice koptu. "

Gözlerini bana çevirdi ve yüzümü elleri arasına aldı.

"Sonra sen geldin Bayan Stan. Hayatıma şimşek gibi düştün ve kendine aşık ettin. Nasıl yaptın bilmiyorum ama ablamdan sonra beni anlayan tek kişi oldun, herşeyim oldun. Bu yüzden teşekkür ederim. Güzel sevgilim..."

Dudaklarını anlıma bastırırken beline Kollarımı doladım ve ona sıkıca sarıldım. Sevdiğim adamın kalbinin bu denli kırık olması canımı acıtmıştı ve bu aralar emin olduğum tek şey bu adamın kolları arasında nefes alabildiğimi hissediyordum.

Sadece Matthew...

Test çubuğu elimde öylece beklerken dudaklarımı kemiriyordum. Kusmalarım aşırı derece artmıştı ve ister istemez şüphelenmiştim. İki ay öncesine kadar düzenle kullandığım hapları bırakmıştım. Içimde ki şeytana kızamıyordum. Çünkü çok ufakta olsa bir yerde anne olma isteği barındırıyordum. Evet çok salakça farkındayım ama o zaman bana öyle gelmemişti. Daha ilişkimizi bile kimseye açıklayamazken hamile olmam sadece herşeyi daha berbat bir duruma getirecekti. Ama içimde Matt'den bir parça taşımak kadar büyüleyici gelen Başka birşey yoktu.

İkimizin çocuğu...

Kalbimin ritmi yine artarken kendime kızdım.

Daha sonuç bile belli değilken paranoyak hayallere dalman hiç hoş değil Melissa.

Gözlerim kaçamakça testi buluyor sonucun gelmesini diliyordum.

Sahiden hamile olmak istiyor muydum?

Yoksa hormonlardan kaynaklanan bir iştah mıydı bu?

Hem hamile olsam ona ne diyecektim ki?

Aşırı kısık olan 'tık' sesi ile kalbim yerinden fırlayacak gibi oldu ve zorla aklımda dolaşan Tilkileri uzaklaştırdım. Korkuyordum.

Gözlerimi zorla elinde tuttuğum çubuğu çevirdiğimde başımdan aşşağı kaynar sular dökülüyor gibi oldum.

Çift çizgi-Pozitif.

Continue Reading

You'll Also Like

1.3M 47.5K 42
Siyahta beyazın zıttıdır , ama yanında en çok ona yakışır. Belkide aşk herşeyi göze almaktır? Okuyunca seveceksin. (kitap düzenlenmemiştir yazım ya...
10.1K 586 13
Her bitiş bir başlangıç mıdır?
800K 36.2K 20
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...
20.7K 584 31
HERKESİN BİDİĞİ DİZİ GELSİN HAYAT BİLDİĞİ GİBİ DİZİNDEKİ SADİ VE SONGÜL AŞKLARINI YAZACAĞIM