SEVDA

Par Sombre00

3.4M 128K 13.3K

Kalbinde büyüttüğü adamı karşılıksız sevmeye daha ne kadar dayanabilecekti ? 21.08.2019 Plus

S - 1
S - 2
S - 3
S - 4
S - 5
S - 6
S - 7
S - 8
S - 9
S - 10
S - 11
S - 12
S - 13
S - 14
S - 15
S - 16
S - 17
S - 18
S - 19
S - 20
S - 21
S - 22
S - 23
S - 24
S - 25
S - 26
S - 27
S - 28
S - 29
S - 30
S - 31
S - 32
S - 33
S - 35
S - 36
S - 37
S - 38
S - 39
Sevda - 40 FİNAL

S - 34

83.9K 2.7K 161
Par Sombre00


-"Şişt bana baksana sen."

Koluma çimdik atan Ela'ya dönerken hazırladığım kahveleri tezgaha geri koymuştum.

-"Ne yapıyorsun ya ?!" dedim acıttığı yere dokunup.

Gözlerini kısıp işaret parmağını salladı.
-"Ben buraya dinlenmeye geldim. Üst katımda porno çekiliyomuş gibi sesler çıkartmayın vallahi basarım odanızı ! Sizde biraz dinlenin canım aa nedir bu ? Yeni evli süreniz doldu sizin az ara verin." Ela'nın cık cıklayıp sitemle söylediklerini ben şok geçirerek dinliyordum.

Şoktan çıkıp kahkaha patlattım.

Delirmiş bu kız !

-"Sussana manyak Ömer duyacak !" diye kızdım en sonunda.

-"Ne oldu Ela kıskandın mı ? Canın çektiyse..-" Küçük mutfağın kapısında beliren Melih'e gözlerini büyüten Ela ona bir tokat atarak susturmuştu.

-"Terbiyesiz ! Ne canım çekecek be ?! Pis ağzı bozuk !" diyip mutfaktan kızarmış yanaklarıyla kaçıp gitti.

Bir saat önce gelen Melih yüzünden zaten biraz delirmişti. Ondan bu halleri.

-"Aa delinin zoruna bak. Az önce neler söylüyordun şimdi ben mi ağzı bozuk oldum." diye arkasından bilerek bağıran Melih'e güldüm.

Sonra aklıma dank eden şey yüzünden kaşlarım çatılmıştı.

-"Sen bizi mi dinliyordun ?!" der demez utançtan yerin dibine girmek istedim.

Melih gözlerini devirip tabağa koyduğum çikolata toplarından birini ağzına attı.

-"Aman Dila sanki seviştiğinizi kimse bilmiyor. Bu arada benim kuzende de biraz hayvan gücü var ya hani sevişirken nası-" İkinci tokatı benden yerken yanından hışımla geçtim.

-"Şamar oğlanına döndüm anasını satayım."

-"Kahveleri getir öküz !" dedim unutmadan bağırarak.

Zevzek ya nasıl utandırdı beni hemen.

-"Dila ne oluyor ?" dedi salonda oturan Ömer.

Yanına oturup geriye yaslandım. Büyük beyaz bir l koltuk vardı. Karşısında televizyon ve sağ tarafında cam cephe bulunuyordu. Camın açıldığı yerde sonsuz havuzla şezlonglar duruyordu.

-"Buyrunuz efendim." Melih elinde tepsiyle gelip kahveleri verdiğinde Ela ile ona kötü kötü baktık.

-"Bir şey yok sevgilim." diyip kocamın koynuna sokuldum.

Melih de çabalamaktan asla bıkmadığı Ela'nın yanına oturunca yüzüne minder yemişti. Kıkırdayıp Ömer'in göğsünden kalktım ve orta sehpadan kahveyi aldım.

İlk günümüzü akşam etmiştik. Ömer'in çizmesi gereken projeler yapımında gözlemlemek istediği oteller olduğu için fazla duramayacaktık. Yalnızca beş günlük buradayız.

-"İyi geceler." dedim oturduğum yerden esneyerek kalkarken.

Biraz yorucu bir gündü nihayetinde.

'

Ertesi gün erkenden uyanmış Ela ile hazırladığımız kahvaltıyı havuzun yanındaki masaya kurmuştuk.

Tam çok açım bir an önce yesem diye düşünürken , Ömer altında kısa siyah bir şort ile aşağı inip masaya oturunca bütün iştahım kaçmıştı. Adam üstüne bir şey giymemiş ki !

İç çekip gözlerimi ondan kaçırıp tabağıma odaklandım.

Of kaslarına güneş vurunca çok güzel görünüyor ! Kolunu saran dövmesinden bahsetmiyorum bile. Zaten yanık tenli iyice kararıp benim kalbime indirecek !

-"Ellerinize sağlık." diyen Melih uyandığından beri suratı asık duruyordu. Normalde bir şeye olmasa bile Ela'ya laf atmalıydı. Ama yapmamıştı.

O da Ömer gibi yarı çıplak durduğu için masadan kalkar kalkmaz bir şezlonga uzanmış gözlerini kapatmıştı.

Masayı yine beraber topladıktan sonra odada üzerime siyah straplez bir bikini ve fazla açık olmayan bikini altını giyindim. Güneş kremini uyandığımda sürmüştüm ama yinede bronzlaştırıcı ile beraberinde havuzun kenarına getirdim.

Ömer uyarıcı bakışlarıyla çıplaklığıma bakmış sabır çekerek gözlerini çevirmişti.

-"Sana da güneş kremi sürelim." dedim ve oturduğu şezlonga oturdum. Bacaklarını iki yana açarak oturmuş önündeki laptopta bir şeyler yazıyordu.

Arkasına oturduğum için zorlanmadan bütün kaslı sırtına güneş kremini sürdüm. Sırayla kollarına sürerken söylense bile ben sürdüm. Göğsüne sıra geldiğinde ise ayıla bayıla hayran bakışlarımla zorla bitirdim.

-"Sen sürdün mü ?" diye Melih'e sordum. Başını iki yana sallayınca ayağa kalkıp onun yanına geçtim.

Bu sırada Ela kırmızı bir mayoyla gelmiş yan tarafa uzanmıştı. Kendi kardeşim diye demiyorum ateş ediyordu.

Melih'in de kaçamak bakışlarını fark ettim ama yalnızca kaşlarını çatmış önüne dönmüştü. Her yerine sürmüş sıra sırtına gelince aldığım kremi Ela'ya verip sürmesini söyledim.

Ağzının içinde bir şeyler geveleyip kaşlarını çatmıştı ama sonunda sürmüştü.

Melih'le Ömer'in arasında kalan şezlonga oturup bronzlaştırıcı yağı bacaklarıma döküp güzelce yedirdim.

Bir kaç saat boyunca orada güneşlenirken Ömer ve Melih evde buldukları tavlayla yanımızda oynuyordu. Melih'ten pek haz etmeyip konuşmasa da sıkıldığı için istisna yapıyordu.

Gün batımının karşısında eşsiz bir huzur yaşarken Ela duş almaya çıkınca sağ tarafa doğru döndüm. Melih'in kolunu dürttüm. Tek gözünü açıp baktı.

-"Bilmediğim bir şey olmuş." dedim. Konuşmak için Ela'nın gitmesini bekliyordum. Ömer de yanda uzanıyordu ama ilgisini çektiğimizi düşünmüyorum.

Melih derin bir nefes alıp yukarı doğru kaydı ve oturdu.

-"Siz yattıktan sonra konuşmak istedim. Açıkça kesin bir dille istemediğini söyledi."

Sıkıntıyla oflayıp çözüm yolu düşündüm.

-"Ela seni seviyor. Buna eminim. Sadece senin yaşantından rahatsız oluyor ve sana karışamayacağı için uzak durmak istiyordu." diyince kaşları kalkıp indi.

-"Nasıl yani ?" diye sordu.

-"Orasını gidip kardeşime sor." dedim ve gülümsedim.

Ayağa kalkmadan eğilip yüzümü tuttuğu gibi yanaklarımı öptü. Hızlı adımlarla eve girdiğinde içimden düzelmeleri için dua ederek arkamda kalan yakışıklı eşime döndüm.

Yine sinirlenmiş gözleri kararmıştı.

-"Akşam yemeğinde ne yemek istersin ?" diye sordum.

-"Fark etmez." dedi.

Melih'in beni öpmesine sinirlendiğini bilmem için sormama gerek yoktu. Ayağa kalkıp dudaklarına minik bir öpücük kondurdum ve duş almak için yukarı odamıza çıktım.

Yatana kadar bir önceki akşam olduğu gibi televizyon izleyerek vakit geçirmiştik.

Günler devamlı böyle geçerken sabah Ömer'in telefon zil sesiyle gözlerimi açmıştım. Yüz üstü yattığım için ona göremeyince yavaşça döndüm. Gözleri kapalı halde telefonu açmış kulağına getirmişti.

-"Ne var ?" diyerek açınca içimden gülmüştüm.

Bu adamın sert mizacına bitiyorum.

-"Tamam." dedi ve telefonu yastıkların arasına bırakıp gözlerini kapattı.

Usul usul koluna doğru yaklaşıp yüzümü boynuna gömdüm.

-"Gel buraya yavru kedim."

Kolunu kaldırdığı gibi yüzüme yayılan tebessümle vücuduna sığındım. Ne de güzel huzur kokuyordu.

-"Sen yat ben kahvaltı hazırlayayım. Olur mu ?" diye sordum aradan bir saat geçince.

Omzumu öpüp başıyla onayladı ve kollarını bollaştırdı. Dün gece hareketli geçen geceden sonra duş almış çırılçıplak yatmıştık. Hala biraz da olsa utanıyordum ama yine de alışmaya çalışıyordum.

Yataktan kalkıp ilk önce banyoda işlerimi hallettim ardından dolaptan en sevdiğim geceliğimi giyindim. Kesinlikle fazla seksiydi.

Ela ile Melih birazcık aralarını düzeltince yaptıkları plan doğrultusunda sabah çok erkenden yat ile koy gezisine çıkacaklardı. Muhtemelen gitmiş olmalılar diye düşünerek alt kata indim.

Havuzun oraya hazırladığım enfes kahvaltıya memnuniyetle bakıp kocamın yanına çıktım. Yatakta yine elinde telefon yatıyordu. Beline kadar örtüyü örtmüş olsa bile geniş göğsü , kaslı kolları ve göz alıcı dövmesiyle gözlerimi bayram ettiriyordu.

Boğazımı nazikçe temizleyince telefonu indirip gözlerini bana kaydırdı.

-"Kahvaltı yerine kendini mi sunmaya karar verdin güzelim ? Eğer öyleyse kabul ediyorum." diyince gülmüş başımı iki yana sallamıştım.

-"Hayır aşkım kalk gel kahvaltı hazır."  diyip odadan ayrıldım.

Alt katta sehpadan aldığım toka ile bunaltan saçlarımı topladım ve çay demliğini aldım. Ömer çay içmeden kahvaltı yapmayı sevmiyordu bu yüzden tatilde dahi olsak her sabah ona çay demliyordum.

-"Artık gidelim mi ? İşlerim çok birikti sonra bana vakit ayırmıyorsun diye şikayet edeceksin."

Kahvaltı tabaklarını toplarken Ömer masada oturmuş beni izliyordu.

-"Olur sen bilirsin." dedim ve mutfağa geçtim.

Kirli tabakları makineye koyup etrafı toparladıktan sonra bana doğru gelen Ömer'in boynuna uzandım. Uzanamadığım için de yeltenmeyle kaldım. Kalçamı kavrayıp beni kucaklayınca bu kez sarılmıştım.

-"Havuza girelim mi ?" diye sordum yanaklarını öperken.

Gözleri başka şeyler anlatırken omzuma minik minik öpücükler kondurup koltuğa oturdu.

-"Bence yatağa girelim derim." Aldığı nefesi boynuma üfleyince huylanıp kıkırdadım ve yanaklarını tuttuğum gibi dudağını öptüm.

-"Senin hiç enerjin tükenmez mi ?" dedim kaşımı kaldırıp.

Dudaklarından çıkan 'cık' sesiyle bakışları dantelin sardığı göğüslerime kaymıştı. Ağır hareketlerle ince askıları çekip aşağı sıyırdı.

-"Bunlara bayılıyorum işte."

Nefesimi tutmuş dokunuşlarıyla başka bir dünyaya geçmiştim. Eliyle belime destek vererek hafifçe geriye eğilmemi sağladı ve burnunu dolgun göğüslerimin arasına değdirdi.

Düşmemek için omuzlarına tutunduğumda göğsümün ucu ıslak diliyle buluştu. Titreyerek tırnaklarımı tenine bastırdım. Sanırım buna dayanamıyorum.

Daha fazla göğüslerimin hassas noktasıyla uğraşmasına dayanamayınca ona doğru eğilip dudaklarını öpmeye giriştim. Hafifçe aşağı kayınca tam olarak sertliğinin üzerine oturmuştum.

Çok geçmeden şehvet seviyemiz artınca kısa olan geceliğimi belime kadar sıyırdı. Hareketleri vahşileştikçe sınırda olduğunu artık öğrenmiştim.

-"Kocana hazır mı bekliyorsun sen ?" derken dudakları kıvrılmış boynumu ısırmıştı. Elleri ise iç çamaşır giymediğim kalçamı okşayıp duruyordu.

Şortunu biraz çekiştirdiğinde gerekli olan açıklığı sağlamış içime doğru yol almıştı. Asla doyamadığım zevk ile peş peşe inlemiş boynuna sarılmıştım. Dizlerimden aldığım destek ile içimi saran sertliğini tamamen ait olduğu yere aldım. Kalçamın hareketlenmesiyle bedeni altımda kasılmış dudakları aralanmıştı. Saniyeler içerisinde onunla aynı anda boşalıp kollarına yığıldım.

Havuza girmeye enerjim kalmayınca duş aldığım gibi televizyonun karşısına yığılmıştım. Onun öncesinde ertesi gün hapımı içmeyi elbette unutmadım.

Ben yatınca Ömer de arkama yan yatmış beni kendine yaslamıştı. Akşam olana dek orada televizyon izledik ve arada çok az oynaştık.

Saat dokuza gelirken iki yorgun savaşçı eve gelmişti. Ömer ile bahçede kahve içtiğimiz için yanımıza gelmiş kendilerini sandalyeye bırakmışlardı.

-"Nasıl geçti ?" diye sordum gülümseyerek.

-"Güzeldi ama denizde baya yüzdük. Ben çok yoruldum." dedi Melih gözlerini Ela'ya döndürüp.

Ela da onaylamıştı.
-"Kesinlikle katılıyorum. Canım kardeşim bize de bir yorgunluk kahvesi yapmaz mısın ?"

-"Olur yaparım." dedikten sonra ayağa kalkıp mutfakta ikisine kahve yaptım.

-"Ömer artık gidelim mi diyor ? Siz isterseniz durun biraz daha." dedim otururken.

-"Yok ya gidelim hep birlikte. " dedi Ela.

-"Aynen benimde artık hastaneye dönmem gerekiyor."

Topluca ortak bir karara varmamızın sonucunda biletler ayarlanmış bavullar toplanmaya başlamıştı.

'

-"Ömer artık uyanır mısın ?! Telefonunu camdan aşağıya atmama çok az kaldı." diye sızlanıp ayağımla bacağını dürttüm.

-"Hay sikeyim.." Küfür edip sonunda uyandığında bu sefer daha sert vurdum.

-"Niye milleti şey ediyorsun sen ?!" dedim gözlerimi kapatırken.

-"Seni mi şey ediyim ? Doyamadın mı ?"

Pislik.

-"Ben mi doyamadım ?!" dedim yanaklarımın yanmasını göz ardı ederek.

-"Tamam Elif geliyorum." Sonunda telefon sustu diye rahatlamıştım.

-"Bir uyutmadılar anasını satayım." Yatakta ki hareketlilikten kalktığını anlayıp ortaya iyice yerleştim.

-"Sabaha kadar üzerimden inmezsen uykunu da alamazsın." dedim mırıltıyla.

Sabaha karşı ancak uyumama izin verdiği için henüz uyuyalı 2 saat olmuştu.

-"Sus ve şu güzel kalçanı ört görünce içim kabarıyor." Dişlerini geçirip beni bağırtırken örtüyü örttüğü gibi banyoya gitmişti.

Öküz ya popomu nasıl acıttı.

Tatilden geleli hemen hemen bir ayı geçmişti. Çoğu zamanımda ya evde yada çiftlikte atlarla eğleniyordum. Burada onlara bakacağımız yer olmadığı için sık sık ziyaret etmeye özen gösteriyordum.

Bugün içinde annem çağırmıştı. Şermin hanımda gelecekmiş ve biraz sohbet ederiz demişti. Enerji kazanmam gerektiğinden dolayı çok geçmeden uyuya kalmıştım. Böylelikle Ömer'in gittiğini bile duymamıştım.

Öğleye doğru uyandığımda ancak kendime gelebilmiş olarak kalktım ve hemen saçımı makyajımı yaptım. Giysi odasında hafif serin bir gün için kıyafet seçimi yaparken Ömer'i arayıp gideceğim haberini verdim.

Kısa sürede giyeceğim parçaları seçtim ve üzerime geçirdim.

Çiftliğe Ömer'in korumalarından biri ile ulaştığımda annem yalnızca Şermin hanımı değil ortak arkadaşlarını da davet etmişti.

-"Nasılsın ? Ömer nasıl ? " Yanımda oturan Şermin hanım diğer kadınlar sohbet halindeyken bana sessizce sormuştu.

-"İyiyim. İyiyiz teşekkür ederim. Siz nasılsınız ?" diye sordum hafifçe tebessüm edip.

-"İyiyim bende kızım. Evlilik nasıl gidiyor ?" Ömer'e yaklaşmaya çalıştığını biliyordum. Gerçek bir anne olmak istediğinin de farkındaydım. Ama bazı şeylerin telafisi ne yazık ki yoktu.

-"Güzel gidiyor şimdilik bir sorun yok." dedim sıcakkanlı olmaya özen göstererek.

-"Çocuk düşünmüyor musunuz Dila'cım ?"

Karşı koltuktan söze giren Nezaket teyzeye gülümsedim.
-"Hiç bu konuyu konuşmadık." dedim doğruca.

Gerçekten de Nezaket teyze sorana kadar aklımın ucuna dahi gelmemişti. Ama düşününce bir içim kıpır kıpır olmadı değil.

Bu tuhaf his uzun sürmedi. Ömer'in isteyip istemeyeceğini bilemezdim. Ki zaten henüz bunun için erkendi.

-"Allah ne zaman nasip ederse olur. " diyen annem konuyu geçiştirmişti.

Aradan geçen saatlerde muhabbet gayet keyifli ilerlerken hava kararmadan Yıldız'la ilgilenmiştim. Akşama doğru gelen babam ve dedemle ayrı hasret giderirken onları özlediğimi fark ettim. Sevdiğim adamla yaşamak bir yana ailem de çok başkaydı. Özellikle bu ev. Bu ev benim çocukluğumdu.

Akşam yemeğine Ömer işlerinden dolayı katılamayacağı için bende annemlerle vedalaşıp arabaya binmiştim.

Ormanın içerisinde ilerlerken şoför arabayı aniden durdurdu.

-"Neden durduk ?" diye sorarken başımı telefonumdan kaldırıp yola baktım. Yolda araba farlarından gördüğüm kadarıyla önümüzde ve yanımızda arabalar duruyordu.

-"Dila hanım sakın arabadan çıkmayın." Şoförün tedirgin sesiyle kalp atışlarım hızlandı. Telefonuna uzanmış saniyesinde kulağına getirmişti.

Arabalardan inen adamlar etrafımızı sardığında adrenalin seviyem o kadar yükselmişti ki her an bayılabilirdim.

-"Ömer bey çiftlikten çıktık önümüzü kestil-" demesine kalmadan bir adam şoför camını silahıyla kırmış yüzüne yumruğu indirmişti. Şoförün bayılmasıyla ağzımdan çığlık firar ederken diğer tarafa doğru kaçtım. Zangır zangır titreyen ellerimle kapıyı açtığımda başka bir adam kollarımı tutmuştu.

-"Siz kimsiniz ?! Ne istiyorsunuz benden ?!" diye bağırırken korkudan gözlerimden yaşlar süzülmeye başlamıştı.

Ömer yalvarırım gel.

-"Senden değil güzelim kocandan. Yürü bakalım."

-"Bırak beni bırak !! Bırak diyorum sana !! " Dev gibi iki adam bütün çırpınmalarıma rağmen beni sürükleyerek geldikleri arabaya sokmuşlardı.

Deli gibi bağırıyor sürekli onlara vurmaya çalışıyordum ama çok geçmeden burnuma bastırdıkları bez ile gözlerim kararıp kapanmıştı.

Ömer gel..

•••



Herkese merhaba ❤

Bir önceki bölümde yorumlarınızın hepsine dönemedim ama gülümseyerek okudum. Herkese yorumları ve oyları için tekrardan teşekkür ederim.

Bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz ?

Continuer la Lecture

Vous Aimerez Aussi

615 298 7
Çok sevdiğim bir hikaye...
3.2M 113K 36
Seni defalarca kırsa da dönüp dolaşıp ona varıyorsun çünkü başına yıkılsa da o senin evin.
3.5M 128K 71
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...
Haz Par 🍀

Roman d'amour

388K 5.9K 19
Çocukluktan beri Karan Avcıoğlu'na karşı hisleri olan Efsun Alakurt'un hikayesidir. Sevdiği adamla birlikte olduklarından sonra her şeyin farklı ola...