S - 4

83.9K 3.7K 418
                                    


Gözlerim üzerlerinde büyük bir yük varmış gibi açılırken bilincimin tuhaf bir hal aldığını hissediyordum. Zihnimde oluşan son görüntüler yavaş yavaş göz önüne geldi.

Uğultular halinde uyanmayla ilgili cümleler duyuyordum ama hiçbir şey net değildi.

Yeniden gözlerimi yumdum.

Ömer.

Ona benden sonra bir şey olmuş muydu ? Yoksa bana mı bir şey olmuştu ? Neden çok yorgundum ?

-"Dila hanım ? Dila hanım beni duyuyor musunuz ?"

İsmimi birisi sesleniyordu. Zar zor göz kapaklarımı araladım. Beyaz önlüklü bir adam vardı. Gözlerimi kırpıp daha iyi görmeye çalıştım.

-"Ben yakınlarına haber vereyim." Başka bir kadın sesi daha gelmişti.

Evet sanırım hastanedeydim.

-"Silahlı yaralanma yaşadınız ve bir süredir yoğun bakım ünitemizdesiniz. Hatırlıyor musunuz ?"

Onaylar biçimde gözümü açıp kapattım. Doktor gülümsemişti.

-"İyisiniz ve güvendesiniz." diyip yanımdan ayrılmıştı.

Aradan ne kadar geçti bilmiyorum ama yine yanımda birileri dolaşmaya başlamıştı. Bedenim hareketlenince olan bitene baktım. Çıplak bedenim omuzlarıma kadar örtülmüştü ve yattığım yatak götürülüyordu.

Kapalı gözlerle yatarken göğsüm güçlükle aldığım nefesleri vermeme yardımcı oluyordu.

-"Dila ! Dila kızım yavrum !"

-"Kardeşim iyi mi nereye götürüyorsunuz ?!"

Tanıdık seslerle birlikte örtünün dışında kalan ellerime kollarıma birileri dokunuyordu.

-"Lütfen izin verir misiniz ? Hastayı odasına götürüyoruz."

Bir kaç saniye sonra yine sessizlik oluştu. Bedenim havalanıp başka bir yere yatay olarak bırakıldığında gözlerimi açtım. Başımda aynı doktor vardı.

-"Şimdi kontrollerini yapacağız. Endişelenme rahatlamaya çalış. Konuşabilir misin ?"

Yaşadığım tedirginlikle birlikte boşluk hissini dolduran doktorla yaklaşık yarım saat zaman geçirdim. Serumumu yenileyen hemşire dinlenmemi söyleyip giderken derin bir uykuya dalmıştım.

Uyanma sürecim bir öncekinin aksine daha bilinçliydi. En azından neyin ne olduğunu biliyordum bulanıklık yoktu.

Kulağıma gelen hıçkırık sesiyle kaşlarımı çattım. Başımı oldukça yavaş sesin geldiği yöne çevirdim. Hemen yanımdaki koltukta Ela vardı. Ellerini yüzüne kapatmış hıçkırıyordu.

-"Ela..." dedim. Ama söylerken kurumuş boğazımdan dolayı sesim zor çıkmıştı.

Fakat o duymuştu. Hızla başını kaldırmış kızarmış şişmiş gözleriyle bana bakmıştı.

-"Dila ! Allah'ım sana şükürler olsun." Yerinden fırladığı gibi elimi tutup başımı öptü.

Bir yandan ağlarken diğer yandan şükürler yağdırıyordu. En sonunda geri çekildiğinde gözleri yaşlardan görünmüyordu.

-"Sen ölebilirdin ! Ölebilirdin aptal ! Nasıl böyle bir şey yapabilirsin ?! Sen gideceksin beni bırakacaksın diye canımdan can gitti !! "

Sinirlerinin boşalmasıyla odayı inletirken içeri dalan hemşireler onu dışarı çıkarmıştı. Ela'yı bu kadar üzmemin sonucu gözlerimden damlalar süzülürken doktor yine gelmişti.

SEVDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin