ATALANTE 2 | [TAMAMLANDI]

Από eliftturan

837K 77.5K 25.1K

"Ben delirmedim sadece yaşanılanları kimseye inandıramıyorum." | Seri 3 kitaptan oluşmaktadır. Serinin ilk ik... Περισσότερα

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Duyuru
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
YENİ YIL
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
FİNAL
ATALANTE 3

Bölüm 9

17K 1.8K 488
Από eliftturan

İsmini bilmediğim çocuk Dennisden uzak durmamı söyledikten sonra gitmek için hareketlenmişti ki hemen kolundan yakalayarak onu durdurdum.

"Ne demeye çalışıyorsun?"

"Beni dinle ve ondan uzak dur."

"İsmimi nereden biliyorsun?"

"O Dennis denilen çocuktan duydum. Seni uyarıyorum."

Tekrar gitmeye çalıştığında bu sefer tekrar onu tutarak gitmesine izin vermedim.

"Daha açık konuşmalısın."

Çocuk bir süre suratıma baktıktan sonra 'telefonunu uzat' dedi. Bende bir hareketlenme gerçekleşmediğinde cümlesini tekrarladı. Telefonu çıkararak ona uzattığımda kilidini açarak vermiştim. Bir numara yazdıktan sonra 'Vasilis' adı ile kaydetti. Adı Vasilis olmalıydı.

"Bu benim numaram. Kendini tehlikede hissedersen arayabilirsin. İstediğin zaman."

Kaşlarımı çatarken 'beni tanımıyorsun bile' dedim. Vasilis başını olumlu anlamda sallarken hızla yanımdan ayrıldı. Bu çocuğun derdi neydi? Herkesin derdi neydi? Sanki her şey benim üzerime oynanıyordu. Neden tehlikede olacaktım ki?

Hızla sahile doğru ilerlediğimde Dennis kayalıklarda oturuyordu. Yanına sinirli bir şekilde gittiğimde 'otur' dedi.

"Bana emir vermemen konusunda seni uyardığımı hatırlıyorum."

Dennis bıkkınca nefesini dışarıya verdiğinde 'oturur musun' dedi. Onu buraya ben çağırmıştım ama sanki onun konuşacak şeyleri var gibiydi.

"Günlük yazdığımı nereden biliyorsun?"

"Doktor Henry konuşurken duydum. Günlüğüne yazdıklarının önemli olduğunu ve yazmayı bitirdiğinde okuması gerektiğini söylüyordu."

İçim bir yandan rahatlarken bir yandan da yine belirsizlik içinde kötü hissediyordum.

"O yazdığımı nereden biliyor?"

Dennis bilmiyorum der gibi dudağını büktüğünde sinirle tekrar söze girdim. Annem söylemişti kesin!

"Peki o dün gece yaptığın neydi?"

Dennis bir müddet suratıma baktıktan sonra 'Despina Vasilisten uzak dur' dedi. Yüzüm alev alırken 'anlamadım' dedim. İkisi de birbiri için aynı şeyi söylüyordu. Bir şeyler dönüyordu ama ben bilmiyordum.

"Ondan uzak dur."

"Neden?"

"Tekin birine benzemiyor."

Kaşlarımı çatarak 'ismini nereden biliyorsun' dediğimde Dennis cevap vermedi.

"Sen Vasilis ile mi konuştun?"

Dennis başını olumsuz anlamda sallarken 'hayır' dedi. Kaşlarımı çattığımda bir müddet baktım. Vasilis ismimi Dennisden duyduğunu söylemişti. Onunla konuşmadıysa Dennis'i başka biri ile konuşurken mi duymuştu? Eğer öyleyse bu beni yine şüphelendirirdi.

"Neden sordun?"

Bu belirsizlik içinde kaybolmamak için sert bir şekilde konuştum.

"Bana bak Dennis sana açık konuşacağım. Senden hiç hoşlanmadım bu yüzden mümkün olduğu kadar görüşmeyelim. Annemim ricalarına da olumsuz cevap vereceksin. İnana bana benimle uğraşmak istemezsin."

Dennis bu net çıkışıma karşılık şaşırdığında bunu beklemiyor olacak ki ben ayaklanırken hemen ayaklandı.

"Neden böyle söyledin aniden?"

Bir şey söylemeyerek suratına baktıktan sonra hızlı adımlarla yanından ayrıldım. Ne Vasilis ile ne de Dennis ile görüşmek istemiyordum. Madem ikisi de birbirleri için uzak durmam gerektiğini söylüyordu o zaman ikisinden de uzak duracaktım.

Ellerim cebimde durağa ilerledikten sonra beklemeye başladım. Doktor Henry ile olan seansımı bugün de başarılı atlatırsam rahatlayacaktım. Ayrıca hastaneye gittiğim vakit sorumun cevabını da almalıydım. Kimliğimi bu sefer almıştım.

Hastanenin önünde indikten sonra derin nefes alarak içeriye girdim. O gün konuştuğum hemşireyi aynı yerde görünce hızla ilerleyerek kimliğimi çıkarttım.

"Merhaba. Dün size bir soru sormuştum."

Kimliğimi uzatırken konuşmama devam ettim.

"Ben bu hastanede bir süre yattım. Hiç çıkışım yapılmış mı veya başka bir şey öğrenmek istiyorum."

Kadın önce kimliğime sonra suratıma baktığında biraz kekeleyerek 'tabii' dedi. Bilgisayardan bir şeyler bakarken gözü bir anlık bana kaysa da tekrar bilgisayara dönmüştü. O sırada başka bir kadın yaklaşarak gülümsedi ve hemşireyi göndererek 'ben ilgilenirim' dedi. Hemşire rahatlamış gibi hızla yanımızdan uzaklaştığında şüphelenmiştim.

"Ben yardımcı olayım buyurun."

Kadına kaşlarım çatık bir şekilde 'yardım ediyordu zaten' dediğimde kadın gülümseyerek 'ilgilenmesi gereken hastalar var' dedi ve konuşmasına devam etti.

"Ben yardımcı olacağım."

Bir müddet kadına baktığımda üstelememeye karar verdim. Fazlasıyla paranoyak olmuş gibi hissediyordum. Her şey bende şüphe uyandırıyordu sanki.

"Bu hastanede yattım. Hiç çıkışım yapılmış mı öğrenmek istiyorum."

Azrail babamla kavga ettikten sonra annemin onayı ile beni hastaneden çıkararak başka bir yere taşıdıklarını söylemişti. Bu kayıt edilmiş olmalıydı. Kadın Tuhaf bir şekilde gülümsedikten sonra bilgisayarı kurcaladı. Ardından 'hayır yapılmamış' dediğinde üsteleyerek 'emin misiniz' diye sordum.

"Çıkış yapılmamış."

"Bu süre içinde benimle ilgilenen doktor ile konuşmak istiyorum."

Kadın şaşırırken yerinde kıpırdandıktan sonra 'bu mümkün değil' dedi.

"Sebep?"

"Mesai saati."

"Kendisine randevu almak istiyorum o zaman."

Kadın biraz tereddütlü duruyordu. Bu benim doğal hakkımdı. Randevuyu vermek zorundaydı.

"Doktor Bey istifa etti. Artık burada çalışmıyor."

Bu beni fazlasıyla şaşırtırken 'neden' dedim. Kadın 'kişisel sebepleri olmalı' derken şaşkınlığımı gizleyemiyordum.

"Peki isim ve soy ismini öğrenmek istiyorum. Kendim onu bizzat bulurum."

Kadın yine bir şeyler gevelerken şaşkınlığımın yanına sinir de ekleniyordu. Israrla sorularımın cevabını alamıyordum. Kadın en sonunda 'size bu kadar yardımcı olabilirim' diyerek hızla yanımdan ayrıldığında bir müddet bekledim. Bu çok saçmaydı.

Düşünceli bir şekilde Doktor Henry'nin odasına ilerlediğimde kapıyı çalarak içeri girdim. Seans saatim gelmişti zaten. Doktor Henry beni gördükten sonra gülümseyerek 'hoş geldin Despina' dedi. Nedense bana hiç samimi gelmiyordu bu halleri.

Oturduğumda Doktor Henry 'nasılsın' diye sordu. Ne kadar iyi olmasam da tabii ki iyiyim diyecektim.

"İyiyim."

Doktor Henry başını olumlu anlamda salladıktan sonra 'yüzmeye yazılmışsın' dedi. Benimle ilgili her haberi alıyor olması sinirimi bozuyordu. Annem söylüyor olmalıydı.

"Evet."

Doktor Henry benimle konuşurken sürekli bir şeyler yazdığı için en sonunda dayanamayarak 'ne yazıyorsunuz merak ediyorum açıkçası' dedim. Doktor Henry gülümserken sözlerime devam ettim.

"Sürekli bir şeyler yazıyorsunuz ve bu beni biraz geriyor."

Doktor Henry defteri kapatarak kenara iteklediğinde beni şaşırtarak 'neden odandaki aynayı bantladın' diye sordu. Bu soru beni fazlasıyla şaşırtırken kaşlarımı çatarak sordum.

"Siz bunu nasıl biliyorsunuz?"

Annem her şeyi söylüyor muydu gerçekten? Bu beni çok rahatsız etmişti.

"Ben senin doktorunum Despina. Her şeyi bilmem gerekir."

Hayır hiçbir şeyi bilmen gerekmez. Gerçekten öfke patlaması yaşayacaktım artık.

"Cevap vermedin."

"Görünüşümden hoşlanmıyorum."

Doktor Henry biraz şaşırır gibi kaşlarını çattığında 'kendini beğenmiyor musun' dedi.

"Evet. Kendimi çirkin buluyorum."

Doktor Henry bir müddet düşünür vaziyette kaldığında buna inanmış olmasını diledim. Bakışları çok sinsiceydi ve sanki dediklerime asla inanmıyor gibiydi. Yine de inanmış olmasını diliyordum. Doktor Henry ile bir müddet daha sohbet ettiğimizde nihayet bu seans bitmişti. Odadan çıkmadan önce Doktor Henry'e dönerek sormam gereken soruyu sordum.

"Ben komadayken benden sorumlu doktor işten ayrılmış. Onunla görüşmek istiyordum."

Doktor Henry ellerini birleştirirken 'onunla neden görüşmek istiyordun' diye sordu. Buna bir cevabım vardı elbette ama ona bunu söyleyemezdim. Bir yalan uydurmam gerekiyordu ama aklıma bir şey gelmiyordu.

"Sizde adresi var mı?"

"Sorumu cevaplamadın."

Suratına bir süre baktıktan sonra başımı sallayarak 'bugünkü konuşmamız için teşekkürler' dedim ve odadan çıktım. Ben bu doktoru nasıl bulacaktım? Aslında her şeyin cevabı onda olmalıydı. Benden sorumlu olduğu için onun gözetimindeydim.

Hastaneden ayrılarak durakta beklerken yine düşüncelerle savaşıyordum. İçimdeki bu kötü his geçmeyecekti. Azraile kavuşana kadar kalbimdeki baskı geçmeyecekti.

Azraili her düşündüğümde boğazıma oturan yumru ve dolan gözlerimle savaşıyordum. Kendime ne kadar her şeyin düzeleceğini söylesem de buna kendimi inandırmakta zorlanıyordum.

Yol boyunca düşüncelerle savaşmış ve nihayet eve varmıştım. Hava kararmak üzereydi ve bizimkiler birazdan gelmiş olacaklardı. Yine de eve girmek yerine sokağın altından sağa dönen Dennisi görmemle ona doğru yöneldim. Peşinden giderken beni görmemesi için saklanarak ilerliyordum. Bu çocukta tuhaf bir şeyler vardı ve ben bunu çözecektim.

Dennis'i bir müddet takip ettiğimde çok ıssız sokaklara girmiştik. Bu beni ürkütürken bir ara geri dönmeyi düşünsem de bu kadar yolu geldiğim için vazgeçerek peşinden ilerledim. Dennis depo gibi bir yere girdiğinde demir kapıyı sert bir şekilde çarptı. Bu beni ürkütürken duvarın arkasına saklanmış heyecanlı bir halde bekliyordum. Onun burada ne işi vardı? Burası hiç tekin bir yer değildi.

Bir müddet bekledikten sonra Dennis oradan çıkmadı. Oraya asla girmeyeceğim için arkamı dönerek sokaktan çıktım. Koşmaya başlayarak eve ilerlediğimde apartmanın önüne geldiğimde nefes nefeseydim. Hemen sakinleşmem gerekiyordu çünkü bizimkiler geldiyse bir şeyler belli etmekten korkuyordum.

Apartmana girerek üst kata çıktığımda Anastasiya, Dennis bozuntusunun annesi, kapıdaydı. Yeni gelmiş olmalıydı.

"Merhaba Despina."

Zoraki gülümseyerek 'merhaba' dediğimde Anastasiya kapıyı açmayı bırakarak bana döndü.

"Nasılsın?"

"İyiyim teşekkürler."

Anahtarımı çıkarırken tam kilit yerine sokacaktım ki Anastasiya tekrar söze girdi.

"Dennis ile anlaşabildiniz mi?"

Bakışlarımı ciddi tutarak sinirle gülümseyip 'hayır' dedim. Ayrıca senin oğlunla anlaşmak zorunda falan değildim.

"Aaa... Anlaşacağınızı düşünmüştüm halbuki. Neden anlaşamadınız ki?"

Bilmiyormuş gibi yaparak 'kafalarımız uyuşmadı herhalde' dedim. Anastasiya bir süre ciddi bir ifadeyle düşünürken biraz gerilmiştim çünkü aniden yüzü düşmüş ve sinirlenmişti. Bir şey demeden evin kapısını açmış ve eve girmiştim. İnsanların hareketleri beni geriyordu. Ya da ben fazla takıntılıydım.

Eve girdiğimde herkesi selamlamıştım.

"Seansın daha erken bitmiş olmalıydı. Bir yere mi gittin?"

Omuzlarımı düşürerek bıkkınca bakarken 'sahile indim' dedim.

"Böyle her anımı kontrol mü edeceksiniz? İyi olduğuma ne zaman inandıracağım sizi?"

Babam ellerini sallayarak 'biz iyi olduğuna inanıyoruz Despina' dedi. Annem başını olumlu anlamda sallarken gülüyordu. Bana nedense hiç inanıyorlarmış gibi gelmemişti.

Ceketimi çıkarırken başımı olumsuz anlamda sallıyordum.

"İnanmadığınızı biliyorum."

Bir şey demelerine müsaade etmeden odama yöneldim. Üzerimi değiştirdikten sonra salona döndüm. Yemek masası hazırlanmıştı.

Dashayı öptükten sonra onunla biraz muhabbet etmiştim. Ardından babama dönerek söze girdim.

"Ben başka bir kursa daha yazılmak istiyorum baba."

Annem gözlerini açarken 'kesinlikle' demişti.

"Çello eğitimi istiyorsun değil mi?"

Başımı olumsuz anlamda sallarken 'başka bir şey' dedim. Babam ne olduğunu sorduğumda ellerimi birleştirerek ciddiyetle konuştum. Çünkü bu kursa gitmek istiyordum.

"Okçuluk veya dövüş sporlarından birine. Henüz karar veremedim aslında."

Hepsi şaşırırken babam 'daha önce böyle bir talebin hiç olmamıştı' dedi. Annem hemen araya girerek 'neden bu tarz şeyler istiyorsun' diye sorduğunda söze girdim.

"Aniden öfkelendiğimi hissediyorum. Belki sinirimi bu tarz şeylerle atarsam sakinleşir ve iyi olurum."

İkisi de bir müddet suratıma bakarken Dasha konuştu.

"Harika bir fikir abla."

Dasha'nın saçlarını karıştırırken gülümsüyordum. Bana destek çıkması güzel olmuştu. Babam bir süre annemle bakışsa da bir şeyler diyecek gibi olmuş ama sonra dememişti. Bir müddet daha bekledikten sonra 'eğitim veren yerleri sordururum. Olmazsa birebir eğitim alırsın' dedi. Gülümseyerek 'teşekkür ederim baba' dediğimde bana gülümsedi. Annem pek onaylamamış gibi dursa da bir şey dememişti.

Azrail'in bana verdiği eğitimlerin körelmesini istemiyordum. Bu yüzden bu eğitimler bana fayda sağlayacaktı. Burada kılıç eğitimi alamayacağım için okçuluk veya herhangi bir dövüş sporu eğitimi istemiştim. Bu buraya döndüğümden beri aldığım en mantıklı karar olabilirdi.

Yemek faslı bittikten sonra annem parmağını şıklatarak 'yarın istediğin yemeği yiyebilirsin. Doktorun yavaş yavaş yemeye başlayabileceğini söyledi' dedi. Gözüm annemin eline takılı kaldığında annem bir müddet bekledi. Parmağını şıklatması bana Azraili hatırlatırken gözlerimin dolmasına engel olamadım. Annem 'ne oldu birden' diye sorduğunda ağlamamak için kendimi tutuyordum.

"Anne bir daha parmağını öyle yapma."

Annem şaşırırken 'tamam' dedi. Ne olduğumu tekrar sormasına izin vermeden odama ilerledim. Kapıyı kilitledikten sonra günlüğümü elime alarak yazmaya başladım. Bu anılar kalbimi sıkıştırırken yorulana kadar yazdım. Durmadan, bıkmadan her şeyi yazmaya devam ettim. Bu anılar benim hayatımdı.

Günlüğü kapatarak tekrar aynı yere sakladıktan sonra yatağıma uzandım. Telefonumu elime aldığımda nedense mesaj görmeyi beklemiştim ama mesaj falan yoktu. İçimden nihayet derken telefonu tekrar masaya bıraktım. Başımı yastığa koyarken derin bir nefes aldım. Azrail'in düzelip gelmesi için yalvarıyordum. Onsuz kendimi berbat hissediyordum ve savunmasızdım. Onun yanında kendimi güvende hissediyordum. Onu çok özlemiştim. Hepsini çok özlemiştim.

Uyumaya karar vererek ışığımı kapattıktan sonra yatağa girerek üstümü örttüm. Göreceğim kesitler benim için çok önemliydi. Bu yüzden erkenden uyumak istiyordum her seferinde. Bir süre sonra mayışmış ve kendimi uykunun kollarına teslim etmiştim.

......

Herkese yeniden merhaba!

Hepinizi çok sevdiğimi söylemiş miydim acaba?

Öpüldünüz.

Συνέχεια Ανάγνωσης

Θα σας αρέσει επίσης

3.1M 181K 61
Tanrıça Serisi-1, devamı Buzdan Cehennem'de. Avcı ve element kullanıcıları olmak üzere ikiye ayrılıyorduk. Ben ikisine de dahil olamıyordum çünkü av...
40.7K 2.1K 29
Gece yarısı sokakta karşısına çıkan evsiz bir kediyi evine alan bir kız en fazla kediyle ne yaşayabilirdi? "ben aslında evine aldığın kediyim, " ger...
7.4K 3.1K 8
O yüreğindeki acı mı diye sordular hafifçe tebessüm ettim hayır dedim o benim imtihanım
Kaçış Από MaysaBerran

Φαντασίας

183K 15.2K 40
Av oyunlarını bilir misiniz? Hani bir ormana hayvanları salarlar, en hızlı avcıyı bulabilmek için. Avcılar için bir zevk ve güç gösterisi olan bu oyu...