Tutsak

By mononokece

15.5M 540K 223K

"Birlikte güldüğün birine aşık olmak kolaya kaçmaktır; ben seninle ağlamaya bile aşığım." Sıradan başlayan pl... More

TUTSAK
Karakter Tanıtımı
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 13
Bölüm 14 / Kısım 1
Bölüm 14 / Kısım 2
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25 / Kısım 1
Bölüm 25 / Kısım 2
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36 / Kısım 1
Bölüm 36 / Kısım 2
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45 / Kısım 1
Bölüm 45 / Kısım 2
Bölüm 45 / Kısım 3
Bölüm 46
Bölüm 47
Bölüm 48
Bölüm 49 / Final
Özel Bölüm
Özel Bölüm 2
Özel Bölüm - Son

Bölüm 12

346K 10.9K 10.8K
By mononokece

Sabah uyandığında kaşlarını çatarak başını kaldırdı Lavin. Sarp'ın teninin sıcaklığı onu telaşlandırırken yerinde doğrularak elini onun alnına koydu ve ateşinin yükseldiğini fark ederek panikledi. "Sarp?" dedi onu uyandırmak için. Sarp bir şeyler mırıldanarak gözlerini açtı ve Lavin'e baktı. "Lavin?"

"Iyi misin?" diye sordu Lavin tedirginliği sesine yansırken. "Ateşin var."

Sarp başını aşağı yukarı sallayarak yutkundu. "Geçer birazdan." Elleriyle destek alarak ağır hareketlerle yatakta oturdu. Lavin dudaklarını büzerek onu izlerken "Bir şey ister misin?" diye sordu. "Bitki çayı falan? Ya da çorba?"

Sarp başını iki yana salladı ve "Hayır." dedi. "Kendim hallederim. "

Lavin ise yataktan kalkarken "Olmaz öyle." dedi. "Ben sana sıcak bir şeyler hazırlayayım; sen de ılık bir duş al tamam mı? Sonra da kahvaltını yapar yatarsın tekrar."

Sarp itiraz etmek istese de Lavin odadan çıkarak alt kata indi ve mutfağa girerek dolaplarda bitki çayı aramaya başladı. Bir yandan suyu ısıtırken diğer yandan bardağı hazırladı. Bir an kapının çaldığını duydu ve tezgahtaki bardağa sıcak suyu koyduktan sonra çayı demlenmeye bırakarak girişe ilerledi. Kapıyı açtığında karşısında gördüğü adama ise merakla baktı."Merhaba?"

İleri yaşlardaki adam şaşkınlık ile onu incelerken "Merhaba." dedi. "Sarp yok mu?"

Lavin kapının önünde durmaya devam ederken "Var." dedi. "Siz kimsiniz?"

"Tarık." dedi karşısındaki kişi. "Sarp'ın amcasıyım." Lavin aldığı cevap ile kapıdan çekilirken "Öyle mi!?" dedi mahçup bir şekilde. "Kusura bakmayın isminizi duydum ama görmediğim icin tanıyamadım. Nida'nın babasısınız?"

Tarık Bey samimiyetle başını salladı. "Öyle... Sen de?" Lavin gülümserken elini uzattı ve "Lavin." dedi. Tarık Bey; onun uzattığı elini sıkarken "Memnun oldum kızım." dedi ve ardından evin içinde ilerleyerek etrafa bakındı. "Rahatsız etmedim, değil mi?"

"Hayır tabii ki." dedi Lavin salondaki koltuklardan birinin koluna otururken. "Otursanıza." Tarık Bey onu başı ile onayladıktan sonra koltuğa oturdu ve gerginliğini azaltmaya çalışarak derin bir nefes aldı. Lavin ona gülümseyerek bakmaya devam ederken merdivenlerden Sarp'ın sesi duyuldu;

"Lavin? Biri mi geldi?"

Lavin ve Tarık Bey'in bakışları ona dönerken; Sarp merdivenlerin bitiminde salondaki amcasını görerek duraksadı. Amcası ise ayağa kalkarak "Günaydın oğlum." dedi ve merakla Sarp'ın vereceği tepkiyi bekledi. Sarp; kendilerini izleyen Lavin'e kısa bir bakış attıktan sonra yeniden amcasına baktı ve merdivenlerden inmeye devam etti. "Niye geldin?" dedi ciddiyetle ona yaklaşırken.

"Arabayı getirdim, seni de görmek istedim oğlum."

Sarp hiçbir şey söylemezken; Lavin Sarp'ın bakışlarındaki gerginliği hissetti ve bir an sessiz kaldı. Sarp'ın amcası ise onun sessizliğine karşı ne diyeceğini bilemedi. Lavin aralarında bir sorun olduğunu fark ederek "Ben çayını hazırladım." dedi konuşmuş olmak için, Sarp'a. "Ama sen yatsaydın keşke?"

Sarp ciddiyetini korurken bakışlarını amcasından çekerek "Iyi hissediyorum." diye cevap verdi. "İçerim şimdi." Ve ardından mutfağa ilerledi. Tarık Bey onun gidişi ile yerinde hareketsiz kaldı ve başını yavaşça öne eğdi. "Kahvaltı yapmamışsınızdır umarım?" dedi Lavin neşeli görünmeye çalışarak. Karşısındaki adamın hali onu fazlasıyla etkilemişti. Aralarındaki sorunu bilmese de onların arasındaki gerginliği azaltmak için bir şeyler yapmak istiyordu.

"Hayır yapmadım." dedi Tarık Bey. Lavin ise gülümsemeye devam etti ve "O zaman birlikte yapalım!?" dedi. "Biz de henüz yapmadık. Çok güzel şey yapıyorum ben... Yumurta haşlıyorum! Kaçırmak istemezsiniz!"

Tarık Sezgin eve geldiği andan itibaren ilk kez gülümsedi ve "Olur." dedi samimiyetle. Ardından Lavin ile birlikte mutfağa ilerlediler. Sarp masada oturmuştu ve Lavin'in yaptığı çayı içerken; mutfakta bulunan televizyonu izliyordu. Onların geldiğini görünce ikisine kısa bir bakış attı ve ardından yeniden televizyondaki spor programına odaklandı. Amcası ise Sarp'ın karşısına oturdu ve sessizliğini korudu. Lavin ortamın tüm gerginliğini vücudunda hissetse de normal görünerek buzdolabından kahvaltı için malzemeler çıkarmaya başladı ve onları yumuşatabilmek adına "Nida nerede?" diye sordu."O niye gelmedi?"

"Cenker'in yanına gitti." diye cevap verdi Tarık Bey. Sarp ona kısaca baktı ve yerinden kalkarak Lavin'in yanına ilerledi. "Yardıma ihtiyacın var mı?"

Lavin başını iki yana sallarken haşlama makinesine yumurtaları koydu. "Sen otur amcanla sohbet et." dedi Sarp'a yüzünü dönerek tezgaha dayandıktan sonra. "Ben hallederim, ayakta durma; hadi, otur lütfen." Sarp isteksizce masaya geri döndü ve masadaki sigara paketini eline alarak içinden aldığı sigarayı dudaklarına doğru götürdü. Lavin onun bu hareketi ile panikleyerek "Sarp!" dedi. Sarp dudaklarının arasına aldığı sigarayı yakmak üzereyken duraksayarak kendisine seslenen Lavin'e bakışlarını çevirdi ve sorgulayıcı bir tavır takındı.

"İçmesen?" dedi Lavin tedirgince. "Yani hastayken. Bugünlük en azından? Hem kahvaltı da yapmadın daha ya hani, miden bulanmasın. Bir de şimdi burası kötü kokacak; ben rahatsız oluyorum. İçmesen olur mu?"

Sarp elinde çakmağı tutmaya devam ederken onu dikkatlice dinledi. Lavin'in konuşması bitince de sigarayı dudaklarından indirerek "Tamam." dedi. "Sonra dışarıda içerim o zaman."

Amcası bu cevapla Sarp'a büyük bir şaşkınlık ile baktı. Sarp ise sakince sigarayı pakete geri koyarak çayını icmeye devam etti. Lavin yaptığı işe geri dönerken onlara sürekli sorular sorarak ve kendiyle ilgili bir şeyler anlatarak onların düzelmeleri için uğraşıtı. Kahvaltıyı hazırladıktan sonra ise kendi de masaya oturdu.

Kahvaltıya devam ederlerken, Lavin çocukluk anılarını anlatmaya başladığında; Tarık Bey onu merak ve şaşkınlık ile dinleyerek anlattıklarına neşeyle gülmeye başladı. Sarp ise; onların bu halini izlerken farkında olmadan Lavin'e hayranlıkla odaklandı. Amcasının yeni tanıştığı biriyle böyle iyi anlaşması alışık olduğu bir şey değildi çünkü. Bugüne kadar Cenker haricindeki hiçbir yabancı ile böyle uzun sohbet etmemişti. Lavin onu bu kadar uzun süre güldürmeyi başaran belki de ilk insandı.

Lavin bir ara Sarp'a döndüğünde onun kendisine bakışlarını görerek bir an duraksadı ve "Nasıl oldun?" diye sordu. "Bir fincan daha ister misin?"

Sarp derin bir nefes alarak kendini toparladı ve "Hayır." dedi. "Daha iyiyim." Sonra bakışları amcasına kaydı. Kendisine ona bir şeyler söylemesini isteyen bakışlar atmasına dayanamayarak ciddi bir tavırla "Bu hafta çiftliğe gitmiyor musun?" diye sordu. "Bugün cumartesi." Yeğeninin kendisi ile konuşması ile biraz olsun rahatlayan Tarık Bey "Buradan çıkınca gideceğim." dedi. Sarp başını sallamakla yetinirken Lavin merakla "Çiftlik mi?" dedi. "Çiftliğiniz mi var? Nerede?"

"Silivri'de."

Lavin dudaklarını birbirine bastırırken derin bir nefes aldı ve "Ne güzel!" dedi özenerek. "Benim de dedemin bir çiftliği vardı ama o ölünce sattılar. Ben çok severim doğayla içiçe evleri."

Tarık Bey ona düşünceli bir şekilde baktıktan sonra "Isterseniz..." dedi. "Siz de gelin bugün benimle? Ben bu gece kalacağım ama siz işiniz varsa akşam dönersiniz."

Lavin'in bu teklif ile gözleri parlarken yüzünü merakla Sarp'a döndü. Gözleriyle; evet demesini bekledi. Sarp ise bu teklife hiç de sıcak bakmadığı halde; Lavin'in gözlerinde gördüğü istek yüzünden başını salladı. "Birkaç saatliğine gideceksek olur."

Lavin bu cevapla gülümserken neşeyle ellerini birleştirdi. Fakat sonra yüzü düştü. "Ama benim yanımda uygun kıyafet yok. Eve uğramam lazım."

Sarp tabağındaki kahvaltı ile oynarken "Yol üstündeki bir mağazaya uğrarız." dedi. "Karşıya geçmekle vakit kaybetmeyelim."

Lavin onu onaylarken birlikte kahvaltılarını yaptılar ve Lavin'in zorlamaları sayesinde Sarp ile amcası arasındaki mesafe az da olsa kapanmaya başladı. Masayı toparladıktan sonra Sarp üstünü değiştirdi ve Lavin de dün geceki elbisesini giydikten sonra birlikte evden ayrıldılar. Buldukları ilk mağazada durduktan sonra da Lavin'e rahat kıyafetler alarak yeniden yola çıktılar ve bir saati aşkın bir süre sonunda da çiftlik evine ulaştılar. Oldukça büyük olan ve tamamen yeşil renge bürünmüş bahçeye girdikten sonra da ilerleyerek evin önüne ulaştılar ve arabadan indiler. Tarık Bey önden eve ilerledi. "Ben kahyayı bulacağım çocuklar; siz keyfinize bakın."

Lavin onun gidişini izledikten sonra eve dikkatle baktı. "Amcanın ev seçimine bir kere daha hayran oldum." dedi yanında yürüyen Sarp'a gülümseyerek. Sarp ise eve bomboş gözlerle baktı. "Burası da fena değil ama ben yine de göl evini tercih ederim."

Lavin ona ciddiyetle bakarken "Göl evi." dedi. "Bence de daha güzel-di." Birbirlerinin gözlerine bakarlarken duydukları at sesleri ile kendilerine geldiler. "Atlar da mı var?" dedi bunun üzerine Lavin neşeyle. Cevap beklemeden de atların bulunduğu alana yaklaştı. Kendisine yaklaşan bir tanesini başından tutarak mutlulukla severken yanına gelen Sarp'a baktı. "Hadi binelim!"

Sarp umursamazca omuz silkti. "Buradan hastaneye gitmek zorunda kalmayalım şimdi."

Lavin ona gülerek bakarken "Öyle mi!?" dedi. "Görelim o zaman!" Sarp'ın kaşları bu soru ile çatılırken alaycı bir şekilde gülümsedi. "Görelim derken?"

Lavin kendinden fazlasıyla emin bir tavırla bulundukları noktadan bakıldığında oldukça küçük görünen ilerideki çitleri gösterdi. "Oraya ilk ulaşan kazanır? Yemeğine, ne dersin?"

Sarp karşıdaki çitlere gözlerini kısarak baktı ve alaycı gülümsemesini yeniden takınarak atları çevreleyen çitin kapısını açtı. Koyu kahve renge sahip olan bir İngiliz atını sakin kalması için kısaca sevdikten sonra ilerideki kulübenin önünden küçük bir tabure aldı geldi ve atın yanına koyduktan sonra Lavin'e elini uzattı. "Görelim o zaman; ne kadar iyi biniciymişiz!"

Lavin gülümserken Sarp'ın kendine uzattığı elini tuttu ve tabureye çıktıktan sonra Sarp'ın da yardımı ile ata bindi. Bindiği atın yelesi ile oynarken Sarp ilerideki siyah bir atın üzerine binerek Lavin'in yanına geldi. İkisi de yanyana dururlarken Lavin yan gözle Sarp'a baktı. "Hazır mıyız?"

Sarp ona kendine güvenen bir şekilde bakarak gülümsedi ve başını salladı. "Hile yapmak yok tamam mı? Üç dediğimde?"

Lavin heyecanla başını salladı. Sarp ise başını iki yana sallayarak gülümsedi ve "Bir..." dedi. İki demesine gerek bile kalmadan Lavin ayaklarını üzerine bindiği atın karnına vurarak onu harekete geçirdi ve hızla ilerlemeye başladı. Sarp; onun bu yaptığına bakakalırken şaşkınlıkla başını iki yana salladı ve kendini toparlayarak o da harekete geçti. Gitgide daha çok hızlanarak ona yetişmeye çalıştı.

Lavin yüzüne vuran ılık rüzgar ile gözlerini sıkıca kapatarak kendini anın güzelliğine bırakırken ara sıra arkasına dönerek peşinden gelen Sarp'a gülerek baktı. Bir ara yeniden arkasına döndüğünde onu göremeyerek telaşlandı ve panikle diğer yönlere de başını çevirdi. Iki yanı ağaçlarla kaplı geniş bir yeşillik olan arsanın hiçbir noktasında onu göremeyince heyecanı ve korkusu artmaya başladı. Atı durdurarak "Sarp!?" diye bağırdı korkuyla. "Sarp!?"

Tam o an ön tarafından hızla bir şeyin geçtiğini fark ederek yüzünü önüne çevirdi ve şok oldu. Sarp arkasına bakarak onun bakışlarına gülerken "Çok yavaşsın!" dedi. "Ve çok hilecisin!" Ardından göz kırparak önüne döndü ve atı hızla sürmeye devam etti.

Lavin sinirle yeniden harekete geçerken Sarp'ın peşine takıldı ve "Hileci olan sensin!" dedi bağırarak. "Sınırların dışına çıktın!"

"Öyle bir kural koyduğumuzu hatırlamıyorum!" dedi Sarp çitlere ulaşmak üzereyken. Ve kısa sürede de çitlere ulaşarak atın yönünü geri çevirdi. Lavin de onun arkasından kendisine yetişince atından inerek onu çitlere bağladı. Lavin ise yüzünü düşürerek atın üzerinde kalmaya devam etti. "Haksızlık bu!"

Sarp yürüyerek onun yanına gittikten sonra elini ona doğru uzattı. "Bu çiftlikte çocukluğum geçti, bana meydan okumak için yanlış yeri seçtin. Yine de baya iyiymişsin"

Lavin onun elini tuttu ve sonra Sarp'ın omuzlarına tutunarak attan indi. Ikisi de çitin diğer tarafına geçerek dik yamacın ucuna doğru oturdular. Güneş yavaş yavaş kızıl rengini alırken Sarp Lavin'e yüzünü döndü. "Bana yemek borcun var, unutma."

Lavin gözlerini devirdi ve gülümsedi. "Tamam! Bir ara çıkarız."

"Dışarıda değil ama." dedi Sarp gülümserken. "Sen yapacaksın."

Lavin kaşlarını şaşkınlıkla kaldırdıktan sonra "Saçmalama!" dedi. "Yapamadığımı biliyorsun." Sarp çimenlere sırt üstü uzanırken "Beni ilgilendirmiyor." dedi. "Senin yapmanı istiyorum." Lavin ise başını iki yana salladı. "Gerçekten sinir bozucusun!"

"Bunu söyleyen ilk kızsın." dedi Sarp ve ardından Lavin'i kolundan tutarak kendine doğru çekti. Lavin ise dengesini kaybederek ona doğru düştü. Bir eli onun göğsünde dururken birbirlerinin gözlerine baktılar. "Halt etmişler!" dedi Lavin onun göğsüne yatarken. "Bence gerçekten çok sinir bozucusun."

Sarp halinden memnun bir ifade takınırken gülümseyerek gökyüzüne bakmaya devam etti."Niye yanımdasın o zaman?" Lavin bu soruyla gülümsemesini silerken sessiz kaldı ve Sarp'ın göğsüne başını yaslarken gözlerini sıkıca kapattı. Üzerinde yattığı çimenlerin yumuşaklığı ve temiz havanın etkisi ile kendini huzura bıraktı. Yeniden gözlerini açtığında da etrafa dikkatlice baktı ve yerinde doğruldu. "Hadi bana şiir oku!"

Sarp yüzünü buruşturdu ve gözlerini devirerek memnuniyetsiz bir tonda "Şiir!?" dedi. Lavin başını salladı ve "Evet." dedi meraklı bir şekilde. "Ben şiirleri çok severim. Eminim senin sesine şiir okumak çok yakışır. Ortam da uygun. Hadi!"

"Ben sevmem." dedi Sarp rahat tavırla uzandığı çimlerden kalktığında. "Şiirler çok gereksiz şeyler. Fazla romantik." Lavin derin bir nefes alarak omuz silkti ve "Bence çok gerekliler!" dedi. "Okusan ölürsün sanki." Sarp gözlerini devirerek belirsiz bir şekilde gülümsedi. "Belki ölürüm." dedi ardından üstüne basarak. "O yüzden okumasam daha iyi." Lavin ona dil çıkararak karşıya odaklanırken; Sarp ciddileşerek bir süre onu inceledi. Ona bakarken hissettikleri yüzünden içine dolan ürperti ile de hızla ayağa kalktı. "Dönelim mi?"

Lavin ona yeniden bakışlarını çevirerek isteksizce başını salladı ve Sarp'ın uzattığı elini tuttuktan sonra ondan destek alarak ayağa kalktı. Ardından yeniden atlarına bindiler. Bu defa ağır bir şekilde ilerleyerek ve birbirleri ile uzun uzun konuşarak evin olduğu yere geri döndüler. Sarp atları bağladıktan sonra dışarı çıkarak kapıyı kapattı ve "Hadi dönelim artık." dedi Lavin'e. "Geç oldu."

Lavin ise ona dikkatlice baktı ve düşünceli bir şekilde "Amcanı görmek istemiyorsun..." dedi. "Neden?"

Sarp ellerini temizlerken "Aramız kötü." dedi. "Onu affedebilmek için zamana ihtiyacım var. Bugün de buraya sen istediğin için geldim, onun için değil."

Lavin üzgün bir tavırla ona bakarken kalmak için ısrar etmesinin onu daha fazla germekten ve üzmekten başka hiçbir işe yaramayacağını fark etti. Bu yüzden de Sarp'ın isteğini ona karşı çıkmadan kabul ettikten sonra evin içinde kendilerini bekleyen Tarık Bey'in yanına giderek onunla vedalaştı ve her şey için teşekkür ettikten sonra evden ayrıldı. Sarp amcasına sadece uzaktan elini kaldırarak veda etmekle yetindi ve arabaya bindi. Lavin'in de gelmesi ile birlikte yeniden yola çıkarak ilerlemeye başladılar.

Sarp onu evine bırakmak için ilerlerken Lavin'in içini tuhaf bir huzursuzluk sardı. Eve gitmeyi istemiyordu. Kendisine göre; bunun bir nedeni yoktu. Sadece içinde gitmek istediği yerin orası olmadığını söyleyen bir ses var gibiydi. Fakat Lavin karanlık yolda ilerlerlerken bu sesi bastırmaya çalışarak radyonun sesini açtı ve çalan şarkıya arkasına yaslanarak eşlik etmeye başladı.

Sarp onun söylediği şarkıyı belli belirsiz gülümsemesi ile dinlerken içinde hissettiği üzüntü ile ilerlemeye devam etti. Amcası ile olanlar yüzünden hissettiklerinden bambaşka bir duygu ile içini kaplayan ağırlığı düşünmemeye çalışarak radyonun sesini Lavin'in açtığı seviyeden daha üste çekerek o da içindeki belirsiz hüznü bastırmaya çalıştı.

Uzun süren yolun ardından Lavin'in ailesinin evine ulaştılar ve sitenin önünde durdu Sarp. Lavin o an evlerine baktıktan sonra yüzünü Sarp'a döndü ve tedirgince ona baktı. "Teşekkür ederim." dedi ne diyeceğini bilemezken. "Güzel bir gündü."

Sarp gülümsemeye çalışırken "Öyle." dedi. "Güzeldi."

"Evet." dedi Lavin eli kapıya giderken. Fakat bir türlü kapıyı açamadı ve öylece durmaya devam etti. "Iyi geceler o zaman?"

Sarp inmek için çaba göstermeyen Lavin'in gözlerinin içine bakmaya devam etti. "Iyi geceler o zaman."

Lavin kapıyı açtıktan sonra gözlerini sıkıca kapatıp açtı ve "Hoşçakal." dedi Sarp'a istemsizce titreyen sesi ile.

Sarp yutkunurken gözlerini kaçırdı. "Hoşçakal Lavin."

Lavin arabadan inmeyi zorlukla da olsa başardıktan sonra eve doğru ilerlemeye başladı ve nedensizce dolan gözlerini açıp kapatarak gülümsedi. Arkasından vuran araba farlarının yansımasından Sarp'ın gitmediğini fark ederek derin bir nefes aldı ve ağır adımlarla eve ilerledi.

Sarp arabada öylece kalırken başını arkaya yasladı ve Lavin'in evine gidişini izledi. İçinde tuhaf bir boşluk hissederken onun eve girmesini bekledi ve Lavin'in eve girdiğini gördükten sonra sakince oradan ayrılarak evine doğru yola çıktı.

Lavin ise çantasından aldığı anahtarı ile eve girdikten sonra ağır adımlar ile karanlık evin içine birkaç adım attı ve sonra bir anda yanan ışıklar ile irkilerek yerinde kalakaldı. Babası ona ciddiyetle bakarken "Güzel." dedi sinirle. "Evin adresini hala hatırlıyormuşsun demek ki."

Lavin mahçup bir ifade ile babasına bakarken "Şey..." dedi. "Biliyorum biraz geç oldu."

Altuğ Bey kollarını göğsünde birleştirerek ona yaklaşırken "Tam iki gece Lavin!" dedi. "Tam iki gece üç gündür eve uğramıyorsun. Ha; dün bir saat uğrayıp üstünü değiştirmen haricinde tabii."

Lavin bu sözler üzerine gözlerini kaçırdı ve "Sınavlarım yaklaşıyor..." dedi ."Yani o yüzden..."

Babası sinirle sesini yükseltirken onun sözünü kesti. "Bana yalan söyleme! Bugün bölüm başkanın yanıma uğradı; bu hafta hiçbir derse girmemişsin. Arkadaşlarının hiçbiri nerede olduğunu bilmiyor; Kayla bile. Üstüne; gecenin bir yarısı, bilmediğimiz arabanın biri seni eve bırakıyor ve sen hala yalan söylüyorsun. Sen... Sen kimsin? Sen benim kızım değilsin. Kimsin?"

Lavin dolan gözleriyle babasına bakmaya devam ederken Altuğ Bey sakinleşmek istemeyen bir tavırla ona doğru yaklaştı ve bağırmaya devam etti; "Benim kızım gece on ikiden sonra eve gelmeye korkan bir kızdı. Benim kızım tek bir dersi bile kaçırmamak adına her akşam erkenden yatan bir kızdı. Düzeni olan bir kızdı benim Lavin'im. Geceleri orada burada değil; evinde uyuyan bir kızdı. Ailesine haber vermeden, bizimle konuşmadan tek bir adım atmayan bir kızdı ve en önemlisi; yalan söylemeyi bilmeyen bir kızdı... Sana ne oldu Lavin!? Sen ne zaman böyle sorumsuz bir hale geldin!?"

Lavin gözlerinden birkaç damla yaş düşerken yerinde sabit kalarak omuz silkti. "Ben senin kızınım baba... Aynı kızınım. Aynı Lavin'inim."

"Hayır değilsin..." dedi Altuğ bey sesi öncesine göre daha yumuşak çıkarken. "Sırf düğün gecende yaşadığın yıkım yüzünden sabrettim ama yeter. Her neye dönüştüysen yeter Lavin! Bana kızımı geri ver... Bana; sorumluluklarını bilen, masum kızımı geri ver!"

Lavin hıçkırırken babası parmağı ile merdivenleri işaret etti. "Şimdi çık odana ve kendine bir bak! Kim olduğuna bir bak ve toparlan artık. Bu sana bugüne kadarki ilk ve son ikazım Lavin. Bir daha seninle böyle bir konuşma yapmayacağım. Beni bir daha böyle bir konuşma yapmak zorunda bırakma. Çık şimdi."

Lavin ağlayarak başını iki yana salladı. "Özür dilerim." Ve ardından merdivenlere yöneldi. Hıçkırıkları evin koridorunda yankılanırken odasına girerek kendini yatağına attı ve ağlamaya devam etti. Annesi onun sesini duyarak yanına geldiğinde ise kızının hali yüzünden yüzünü düşürdü ve ona sıkıca sarıldı. "N'oldu bebeğim?" dedi nazik bir ses tonuyla. "Ne oldu sana böyle?"

Lavin başını kaldırarak annesine baktı ve "Anne..." dedi ağlamasını durdurmak için verdiği büyük savaşın arasında. "Ben... Özür dilerim." Annesi gözlerini sıkıca kapatıp açtıktan sonra kollarında ağlayan kızına yeniden sıkıca sarıldı. Ve bir süre sonra da odadan çıkarak; kendilerine ne olup bittiğini anlatmayan kızının; en yakın arkadaşına içini dökebilmesi umuduyla Kayla'yı evlerine çağırdı.

______________________________________

Sarp evine ulaştığında arabayı garaja park ederek yorgun bir tavırla evine ilerledi ve içeriye girdiğinde hissettiği boşluğun arttığını fark ederek ışığı açtı. Ev inadına daha sessiz gelirken salondaki koltuğa kendini atarak evin sessizliğinden kurtulmak adına televizyonu açtı ve başını arkaya yasladı. Bir süre öylece kaldıktan sonra ağır hareketlerle yerinden kalktı ve merdivenlere ilerledi. Yukarıya çıktıktan sonra odasına girdi. Yatağa baktığında toplanmış olduğunu görerek gülümsedi. Lavin'in bunu ne ara yaptığını bilmiyordu. Yatağın üzerine oturduktan sonra yanında duran; Lavin'in dün gece giydiği tişörtü fark ederek eline aldı. Buruk bir şekilde gülümserken elindeki tişört ile oynadı ve içindeki ağırlığı umursamamaya çalışarak alt dudağına dişlerini geçirdi. Başını iki yana sallayarak kendini toparladıktan sonra da üzerini değiştirerek yatağa girdi ve Lavin'in kokusunun sindiği tişörte sarılarak gözlerini sıkıca kapattı.

_____________________________________

Lavin kapısının tıklatılması ile irkilerek bakışlarını odanın kapısına çevirdi ve hiçbir şey söylemeden bekledi. Kapı açılınca Kayla içeriye başını uzattı ve neşeli görünmeye çalıştı. "Gelebilir miyim kelebeğim?"

Lavin başını salladıktan sonra da içeriye girdi Kayla. Ve ilerleyerek yatağın ucuna oturdu. Lavin'in elini tutarak "Neredeydin Lavin?" dedi. "Annenler anlatınca çok şaşırdım. Ben iki gecedir evdesin sanıyordum."

Lavin omuz silkerek gözlerindeki yaşları sildi. "Babam saçmalıyor, ben değişmedim."

Kayla derin bir nefesle tedirginliğini azaltmaya çalışırken "Evet." dedi. "Tabii ki değişmedin tatlım benim. Boşver sen babanın soylediklerini. Hala cadı Lavin'imsin sen benim!"

Lavin gülümserken Kayla'ya baktı. Kayla ise "Eve niye gelmedin peki?" dedi. "Neredeydin?"

Lavin gözlerini kaçırdı. "Arkadaşımdaydım işte. Sen tanımıyorsun, liseden. Haber vermek aklıma gelmedi. Olamaz mı? Değil mi Kayla? Ilk defa oluyor böyle... Ilk kez..."

Kayla Lavin'deki tuhaflığı fark ederek ona dikkatlice baktı. "Lavin..." dedi sesi ciddileşirken. "Yeni biri mi var? Aklın o yüzden mi yerinde değil?"

Lavin "Tabii ki hayır." dedi. "Kim olacak ki!?"

"Tabii..." dedi Kayla onu dikkatle bakmaya devam ederken. "Çağan daha bitmemişken kim olacak, değil mi benimki de soru işte. Ama ne var biliyor musun ben senin neden böyle olduğunu biliyorum."

Lavin yatakta oturmaya devam ederken oturuşunu dikleştirdi ve ona odaklandı. "Niye?"

Kayla derin bir nefes alarak yüzünü düşürdü ve "Çünkü..." dedi. "Düzenin tamamen değişti bebeğim. Hayatın nasıldı bundan önce; sabahları derse gidiyordun, öğlen Çağan'la buluşuyordun, tüm akşamlarını onunla geçiriyordun. Hayatının her yerinde her zamanında o vardı yani. Ama şimdi ne oldu? Hayatının en büyük parçasından bir anda ayrıldın. Kocaman bir boşluğa düştün tabii doğal olarak da. Düzenin yerle bir oldu. Bu yüzden de şimdi ayrılık sonrası sendromun ilk aşamasını yaşıyorsun; kanıtlama dönemi."

Lavin kaşlarını çatarak Kayla'yı dikkatlice dinledi. "Kanıtlama dönemi mi o ne ki?"

"Böyle uzun ilişkilerin sonunda yaşanan ayrılıklarda görülen bir şey. Şimdi sen de o dönemindesin işte; kendine Çağan'sız daha mutlu olduğunu kanıtlamaya çalışıyorsun. Hayatının daha güzel gittiğini, onsuz daha huzurlu hissettiğine kendini inandırmaya çalışıyorsun... Hatta eminim şimdi Çağan'a hissettiklerinin kocaman bir yanılgı olduğunu da düşünüyorsundur. Onu hiçbir zaman sevmediğini, ona hiç aşık olmadığını. Gibi şeyler işte. Her uzun ilişkinin bitiminde görülen yanılsamalar bunlar."

Lavin dudaklarını aşağıya doğru büktü ve düşündü. "Saçma."

"Ama gerçek. Ben psikoloğum bilmiyor musun; bu sendromu yaşayan onlarca danışanım var benim. Hatta bak sana bir şey daha söyleyeyim mi; şimdi ne olacak biliyor musun!? Karşına çıkan ilk adamdan etkileneceksin. Onu Çağan'la kıyaslayacaksın, daha iyi olduğunu düşüneceksin; onun yanında kendini bulduğunu... Hatta belki de aşık olduğunu. Sırf acı çektiğini, Çağan'a karşı hissettiklerini unutmak için kendini yeni birinin kollarına atma çabasına gireceksin. Yıllardır aradığın kişiyi bulmuş gibi bir yanılsama yaşayacaksın hatta belki..."

"Peki ya yanılsama değilse?" dedi Lavin Kayla'nın tam gözlerinin içine bakarken. "Yani; ya gerçekten etkilenirsem birinden?"

"Şu an bu mümkün değil hayatım. Bir ilişkinin yas süresi diye bir şey var; tam altı ay. Bu süre geçmeden, psikolojin yeterli düzene geri dönmeden birinin kalbine ulaşması çok zor bir ihtimal ki Çağan ve senin aranızda yaşanan bambaşka bir şeydi... Ha tabii istisnalar da olabilir. Bunu anlamanın tek bir yolu var aslında; Çağan'la buluşup kalbine bakman. Onun yanında hissettiklerini yeniden ölçmen ve neyin gerçek olduğunu öylelikle anlaman. Ama bunu ister misin bilmiyorum tabii?"

Lavin düşünceli bir şekilde sessiz kalarak başını iki yana sallarken "Çağan'ın yaptıkları çok fazla Kayla." dedi. "Bana yaptıkları değil sadece, diğer yaptıkları da öyle."

"Nida'ya olanı mı diyorsun!?" dedi Kayla sakince. Lavin ise bu tepkiye şaşkınlık ile bakakaldı. "Sen biliyor musun?"

"Nida benim danışanım. Tabii ki biliyorum; bugün terapide anlattı. Peki sen Çağan'ın bu kadar delirmesinin nedenini biliyor musun?"

Lavin başını iki yana sallarken Kayla devam etti. "Sarp..." dedi ciddiyetle. "Çağan'ların şirketini, evlerini ellerinden alan ve icra yollayan adamın ta kendisi. Çağan bu yüzden intikam almak istiyor ve bunu yapıyor. Sarp da bunu biliyor tabii, onun başlattığı savaş yüzünden bütün bu olanlar yani."

Lavin duyduğunu anlamaya çalışmak için gözlerini kırpıştırarak dudaklarını araladı. "Nasıl ya!?"

"Öyle işte... Hani hep Çağan'ı suçluyoruz ya bir de diğer açıdan bakmak gerekiyor yani; eğer masumiyetse söz konusu kimse masum değil Lavin'cim. Bir aileyi hiç düşünmeden yerle bir etmiş bir adam Sarp. Bunu biliyor muydun!? Çağan'ın yaptığı doğru demiyorum ama yaşadığı bu kötü psikoloji içinde anlamaya çalışmak lazım diyorum sadece."

Lavin gözlerini yerdeki bir noktaya sabitledi ve anlamaya çalıştı. Nedenlerini, olanları, kendisinden gizlenmesini... O çökmüş bir halde kalırken Kayla gözlerini büyüterek gülümsedi. "Off neyse! Ne çok konuştum değil mi! Psikolog damarım tuttu yine gece gece! Neyse bana bakma sen işte sadece tecrübelerimle sana yardımcı olmaya çalışıyorum. Aklını karıştırıyorsam özür dilerim."

Lavin sessiz kalarak başını salladı ve kendini kaydırarak yatakta uzandı. "Sorun değil."

Kayla gülümseyerek onun saçları ile oynadı. "Annen bu gece burada kalmamı istedi. Sen de kovalamıyorsan kalıyorum?"

Lavin gülümsemek için kendini zorladı. "Uyuyalım. Çok yorgun hissediyorum."

"Nasıl istersen." Kayla Lavin'in yatağının diğer tarafına uzanarak kısa sürede uykuya daldı. Lavin ise Kayla'nın söyledikleri yüzünden düşünceli halini korudu ve sırtüstü uzarak tavana bakmaya ve düşünmeye devam etti. Söyledikleri birebir uyuyordu Lavin'in hissettiklerine. Peki diğer söylediği de mi doğruydu Kayla'nın; Sarp ile aralarında geçenler yalnızca bir yanılsama mıydı? Bütün hissettikleri... Ne kadar hissettiğini kendi içinde henüz tartmamış olsa da düğün gecesinden sonra yaşanan her şeyi gözünün önünden geçirdi. Aklı karmakarışıktı özellikle öğrendiği o gerçekten sonra... Derin bir nefes alarak yan tarafa döndü ve gözlerini sıkıca kapattı. Zorlanarak da olsa bedenindeki yorgunluk yüzünden bir süre sonra uykuya daldı.

Sabah uyandığında ise yatağına oturarak gerindi ve yaptığı nefes egzersizleri ile kendine gelmeye çalıştı. Eline aldığı telefonunu kurcalarken de odasının kapısı tıklatıldı ve içeriye; elindeki kahvaltı tepsisi ile evin hizmetlisi genç kız girdi. "Günaydın Lavin Hanım. Kahvaltınızı getirdim."

Lavin ona samimiyetle gülümsedi. "Komidine bırak lütfen." Kız tepsiyi bıraktıktan sonra odanın çıkışına ilerlerken Lavin yanındaki komidinde duran tepsiye bakışlarını çevirdi ve üstünde duran zarfı görerek merakla eline aldı. "Derya!" dedi hizmetli kıza dönerek. Kızın yeniden yüzünü ona dönmesi ile de zarfı havaya kaldırdı "Bu ne?"

"Bu sabah bir kurye bıraktı efendim. Size gelmiş."

Kız odadan ayrılırken Lavin yeniden zarfa bakışlarını indirdi ve merakla açarak içinden çıkan karta baktı. Önünde bir mekanın resmi olan davetiye şeklindeki kartın arkasını çevirdiğinde de kaşları okuduğu yazı ile hafifçe havaya kalktı.

"Bu gece saat 10'da. PIA'da."

Lavin dudaklarını dişleyerek notu incelerken Kayla odanın banyosundan çıkarak ona doğru yaklaştı. "Günaydın!"
Lavin'in onu duymaması üzerine ise anlamaz bakışlarla ona doğru yaklaştı ve elindeki karta baktı. "O ne?"

Lavin irkilerek kendine geldi. "Bilmem isimsiz bir kart işte. Beni bir yere çağırıyor galiba. Çağan'dan kesin."

Kayla onun karşısına oturarak kartı eline aldı ve inceledi. "Saat onda demiş, mümkün değil." dedi yeniden Lavin'e uzatırken. "Bu akşam dokuzda Çağan'ın barodakilerle yemeği var çünkü. Yani bir saatte gelmesi zor ama bilmiyorum tabii."

Lavin karta yeniden bakarken "Neyse..." dedi. "Kimdense kimden. Önemsiz."

Kayla yerinden kalkarak saçlarını toplamaya başladı. "Gizemli hayran!" dedi gülümserken. "Gidecek misin?"

"Tabii ki de gitmeyeceğim!"

_______________________________________

Saçlarını son kez düzelttikten sonra rujunu da sürerek kendine boy aynasında son kez baktı Lavin o akşam. Yalan söylemişti. Karttaki o mekana gidecekti. Çağan değilse; bu kartın geldiği adresin en güçlü adayı tek bir kişi oluyordu çünkü... Sarp. Onu aramak istese de gidip görmeyi istedi. Aslında gitmek istediğine emin değildi; Sarp'ın gizlediği şey yüzünden, belki de Sarp'ı bu yüzden aramamıştı. Aklının hala karmaşık olmasına aldırmadan içindeki sesi dinleyerek kendini anın akışına bıraktı ve elbisesini düzelterek çantasını eline aldı. Elini kalbine götürerek derin bir nefes verdi. Kayla'nın dün gece söylediklerini düşündü yeniden. Eğer bu bir yanılsama ve bir hataysa bile her şeye rağmen bunu yaşayarak görecekti.

Evden parmak uçlarında sessizce çıkarak garaja indi ve arabasına binerek olabildiğince sakin bir tavırla evin bahçesinden ve siteden ayrıldı. Karttaki mekana ulaştığında da arabasını park ederek aşağıya indi ve buz kesen ellerini birbirine sürterek ısınmaya çalıştı. Ağır adımlarla ilerleyerek girdiği mekanda kendisine kapıyı açan görevli adam dışında kimse yoktu. Birkaç adım attığında
yere serilmiş olan kırmızı halının üzerindeki gülleri görerek gülümsedi ve karşıya doğru ilerledi. Mekanda hazırlanmış olan şık yemek masasını gördüğünde ise; şaşkınlık ile yerinde duraksadı ve masada bakışlarını gezdirdi. Ve o an beline dolanan eller ile kısa süreli bir irkilme yaşayarak titredi. Huzurlu bir şekilde gülümsedikten sonra da arkasına döndü ve o an gülümsemesi yerini kocaman bir şaşkınlığa bıraktı.

"Çağan?"

_______________________________________

Sarp akşam evinden çıkarak mekanına ulaştığında barın yanında Kayla ile karşılaşarak şaşırdı ve ona doğru merakla ilerledi. "Kayla!?"

Kayla ise saatine bakarak acelesi var gibi görünürken; Sarp'ın ona seslendiğini duydu ve bakışlarını ona çevirerek şaşkınlık ile gülümsedi. "Sarp! Naber?" Neşeyle onu öptü ve kısa süreli selamlaşmanın ardından "Ne yapıyorsun burada?" diye sordu Sarp. "Birini mi bekliyorsun?"

Kayla dudaklarını büzerek omuz silkti. "Arabamı çekmişler ileride. Bir arkadaşımı aradım şimdi gelip alacak beni buradan."

Sarp başını sallayarak mekana gelmesini teklif etse de Kayla arkadaşı ile buluşacağını söyleyerek ona teşekkür etti. "Bu gece her şey de üstüste!" dedi ardından. "Arabamın bozulduğuna mı yanayım; yalnız kaldığıma mı! Kızlar resmen sattılar beni."

Sarp yapay bir şekilde belirsizce gülümsedi. Kayla ise onun sorgulamaması üzerine kendisi konuşmaya devam etti. "Selen evden çıkamadı hasta mı neyse artık! Lavin desen zaten aşık... Çağan'la buluşacağım diye liseli kızlar gibi bir telaş. Ben de onların nazını çekmektense kendimi dışarıya attım."

Sarp'ın dikkati duydukları ile Kayla'ya yönelirken duyduklarını hazmetmek için duraksadı ve "Çağan'la mı?" dedi bomboş bir ses tonu ile. "Ayrılmamışlar mıydı!?"

Kayla neşe ile gülümsedi. "Evet düğün gecesi olanları duymuşsundur mutlaka ama Çağan kendini affettirmek için çok uğraşıyor; bu gece Pia'da romantik bir yemek hazırladı, başbaşa. Lavin de hala unutamadı tabii ne kadar unuttum havalarında olsa da; o yüzden heyecanla hazırlanıp gitti işte. Şu an oradalar. Yeniden başlayacaklar büyük ihtimalle, umarım. Birbirlerini gerçekten seviyorlar çünkü bu aşka yazık olmasın."

Sarp yüzüne yerleştirdiği ifadeye karşı koymak isteyerek güçlü durmak istese de beyaza dönen rengi dışarıdan fazlasıyla belliydi. Kayla onun yaşadığı şoku yüz hatlarından inceleyerek derin bir nefes aldı ve "Neyse." dedi. "Ben arkadaşı beklersem sabah olacak; saat ona geliyor, taksiyle gideyim mekana en iyisi. Görüşürüz!" Sarp'ı öperek bulduğu ilk taksiye bindi ve gitti Kayla.

Sarp ise yerinde çivilenmiş gibi donakalarak duyduklarını düşündü. Kocaman bir saçmalık gibi geldi ilk önce. Sonra doğru olma ihtimalinin düşüncesi girdi aklına. Bunu öğrenmenin en kolay yolunu seçerek; Lavin'i aradı. Fakat cevap alamadı. Birkaç arayıştan sonra da daha fazla düşünmekten vazgeçerek arabasına hızla bindi ve Kayla'nın söylediği mekana; Pia'ya doğru yola çıktı. O sabah da Lavin'e mesaj atmıştı ama cevap alamamıştı. Şimdi de aramalarına cevap vermiyordu. Bütün bu olanların tesadüf eseri olması ihtimali zor görünse de Sarp yol boyunca hiçbir şey düşünmemek için kendisini zorladı. Mekana ulaştığında da arabayı karşı kaldırımın önüne koyarak kendinden emin bir tavırla mekana doğru ilerledi.

___________________________________

"Çağan?"

Lavin karşısında hiç beklemediği kişiyi; Çağan'ı bulmanın şaşkınlığı ile kaşlarını çattı ve bir adım geriye gitti. "Sen... Sen mi yolladın o kartı?"

Çağan başını onu onaylayan bir şekilde salladığında; Lavin "Ama Kayla senin barodakilerle yemeğe..." dedi ve duraksadı. "Yalan söyledi! Değil mi!? Kahretsin nasıl yedim bu oyunu!" Çıkışa doğru ilerlerken Çağan onu kolundan tutarak durdurdu. "Özür dilerim." dedi ardından yumuşak bir tonda. "Benim planımdı. Özür dilerim Lavin. Lütfen kal."

Lavin kolunu çekmeye çalışsa da Çağan ona yaklaştı ve Lavin'e sıkıca sarıldı. Lavin ne yapacağını bilemezken "Ben aşağılık herifin tekiyim!" dedi Çağan. "Biliyorum pisliğim tekiyim ama kal... Son bir kere de olsa kal Lavin, köpek gibi pişmanım n'olur kal..."

Lavin önce kurtulmak istese de bir an dün geceki konuşmaları hatırlayarak çırpınmayı bıraktı ve elleri Çağan'ın göğsünde dururken başını kaldırarak ona dikkatle baktı. Çağan onun biraz olsun sakinleşmesinden destek alarak; "Seni özledim." dedi ellerini beline daha sıkı sardığı Lavin'e. "Sana dokunmayı özledim, sarılmayı, kokunu... Bana bakmanı özledim Lavin." Alnını Lavin'in alnına dayadığında ise gözlerini kapatarak derin bir nefes aldı. "Çok özledim. Özür dilerim."

Lavin ne yapacağını düşünürken dün geceden o yana karmaşık bir halde olan aklı yüzünden afalladı ve çaresiz bir ifade ile içindeki hisleri duymak istedi.
Bu yüzden; o da gözlerini sakince kapattı...

_____________________________________

Gördüğü manzara bir kere daha olduğu yere sabitledi Sarp'ı; Çağan'ın sarıldığı Lavin'in alnına alnını dayayıp gözlerini kapatışını ve Lavin'in kendini geri çekmeyişini... Bomboş bakışları karşısındaki romantik tabloda takılı kalırken ciddiyetle dimdik durmaya devam etti ve kalbine saplanan ağrının varlığına aldırmadan arkasına döndü. Soğuk tenine işlerken karşıya geçti, arabasına geri bindi, vitesi öne aldı ve gaza yüklendi...

Gitti.

Continue Reading

You'll Also Like

374 79 2
Soğuk bir kış gecesiydi. Sessiz ve terk edilmiştim. Hayatta kalmak için sığındığım yer ölümün kollarıydı! Artık çok geçti sevgisiz büyüyen kalpler hi...
Yakamoz By Ebru

Teen Fiction

4.6K 1K 32
1999 depreminde başlayan intikam. Kaza görünümlü cinayetler. Hayatın acımasız yüzüyle tek başına kalmış iki genç. Hayatta ki tek amacı ailesini...
1.5M 69.5K 69
Herkes onun vicdanını yitirmiş, gözü dönmüş bir adam olduğunu söyledi. Beni kullandığını, sırf güç uğruna beni harcayacağını söyledi. Kimseye inanmad...
Haz By 🍀

Romance

380K 5.8K 19
Çocukluktan beri Karan Avcıoğlu'na karşı hisleri olan Efsun Alakurt'un hikayesidir. Sevdiği adamla birlikte olduklarından sonra her şeyin farklı ola...