Bölüm yeni düzenlemeler ve eklemeler ile yenilendi.
05.09.2016
**
Karanlığın içerisinden mumlarla donanmış pasta alkışlar eşliğinde Kerem ile benim önüme geliyor. Arkamda ki arkadaşlarımıza gülümseyip pastanın mumlarını üflemek için önüme dönüyorum, gözüme ilişen parmağımda ki yüzük sayesinde yüzümde bir gülümseme oluşuyor ve tam mumları üfleyecekken Kerem'in sesi ile duraksıyorum.. "Dilek tutmayı unuttun güzelim."
Kerem'e tekrardan gülümseyip, gözlerimi kapıyorum.
-Kerem ile birlikte mutlu, sağlıklı upuzun bir ömrümüz olsun.-
Pastanın üzerinde ki 26 mumun hepsini tek nefesle söndürüyorum dileğimin gerçekleşmesi için ve ilk olarak yanımda duran biricik müstakbel eşime sarılıyorum. Dudaklarıma yapışmasıyla arkadan alkış ve tuhaf sesler gelmeye başlıyor.
Herkese tek tek sarılıp hem hediyeleri hem de bu güzel gece için teşekkür edip Kerem'in arkadaşlarıyla tanışmaya başlıyorum. "Güzelim, bu Emre benim üniversiteden arkadaşım uzun zamandır görüşemiyorduk, beni kırmayıp geldi.. Emre de estetik cerrahı.."
"Memnun oldum tanıştığımıza.." diyorum elimi uzatıp tokalaşarak.
"Bende çok memnun oldum bu arada doğum günün tekrardan kutlu olsun.. Kerem gibi birisini bu kadar değiştirmiş olduğuna da hala inanmış değilim gerçekten.. Umarım bir ömür mutlu olursunuz.."
"Bu da Emre'nin üniversitedeyken sevgilisi fakat şuan ki eşi Selin, kendisi kalp damar hastalıkları cerrahı.." diyor Emre'nin hemen yanında ki güzel yüzlü bir kadını işaret ederek.
"Tanıştığıma çok memnun oldum tatlım.." hafifçe gülümsüyor. "Sende sanırım cerrahsın.."
"Bende çok memnun oldum.. Evet bende kadın hastalıkları ve doğum uzmanıyım."
Birlikte ortalama beş on dakika kadar konuştuktan sonra Kerem bu sefer elimden tutup sarışın bir erkeğin yanına götürüyor. "Ve son olarak bu da Gökhan.. Kendisi doktor veya cerrah değil ama Emre'nin kuzeni olduğu için Gökhan'la da sık sık görüşürdük.. Kendisi İngilizce öğretmeni ve tam bir sap.." diyor bir anda gülmeye başlayarak.
"Ya abicim yaramızı deşip durma.."
Biraz kendi aralarında şakalaştıktan sonra çalan şarkı eşliğinde dans etmeye başlıyoruz.
..Ben bir tek adam (kadın) sevdim
O da sensin, o da sensin
Ben bir tek sende yandım
Alevlendim, delilendim...
**
Gecenin ilerleyen saatlerinde misafirlerin hepsi dağılırken yine sadece bizim grup kalıyor..
"Ya Zeynep bir şey soracağım ben.."
"Sor tabi Can.." diyorum anlamamış bir ifadeyle.
Biraz düşündükten sonra ciddi bir ifadeye bürünüyor. "Pastadan kaldı mı?"
Bu çocuk vallahi alem ya.. "Bilmiyorum ki Can kalmıştır herhalde." diyorum istemsizce herkes gibi bende gülmeye başlayarak."
"Can bu dünyaya sadece yemek için gelmiş resmen.."
Yağmur gülmeyi bırakıp gözlerini deviriyor. "Ya sevgilim bu saatte artık pasta mı yenir?"
"Canı istemiştir ya bırakın yesin.."
"Helal be Melis.." diyor Can Melis'ten desteği aldıktan sonra yanımızdan ayrılırken.
Kızların yüzüğümü incelediği sırada da içeriye Can elinde iki tabakla birlikte giriyor. "Diğer tabağı kim yiyecek Can?" diyor şaşırmış şekilde bakınırken.
"Sordum size kim yemek ister diye, kimse istemedi.. Bende lezzetli pastayı bulunca iki tabak birden yiyeyim dedim.."
"Şeker komasına gireceksin Can."
"Girmem girmem.." pastadan arka arkaya iki çatal atlıyor ağzına.. "Sonuçta ne demişler Can boğazdan gelir.." diyor kendi kendine gülmeye başlayarak. "İnce espri anladınız değil mi? Niye gülmüyorsunuz ya."
Can boğazdan gelmez Can'cım gider.. Ayrıca şu soğuk esprileri yüzünden ağlayacağım artık ya..
Kerem'in ağzından;
Resmen ilk adımı atmıştık Zeynep'le, artık çok az kalmıştı tamamen birbirimizin olmamıza. Hep hayalini kurmuştum bu anların, ona evlilik teklifimi edişimi, kabul edişini.. Ama hayallerimden de güzel olmuştu her şey.
"Sahilde yürüyelim mi biraz.." diyor bizimkilerin gitmesiyle yalnız kalmamızı fırsat bilerek.
"Olur güzelim.."
Zeynep'le sahilde yürüdüğümüz sırada telefonu çaldığından duraksayıp bana bakıyor. "Sevgilim annem arıyor, söyleyeyim mi?"
"Söyle güzelim, zaten benimle bir ilişkin olduğunu bilmiyorlar mıydı?"
Tamam dercesine başını salladıktan sonra telefonu hoparlöre alarak açıyor. "Annecim nasılsın ?
"İyiyim kuzum sen nasılsın? Sabah konuştuğumuz da sesin kötü gibi gelmişti bana, anne yüreği sonuçta dayanamadım bir tekrardan arayayım dedim ama sesin iyi geliyor içim rahatladı kuzum.."
Bir anda yüzünde bir gülümseme oluşuyor. "İyiyim annecim iyiyim.. Merak etme hatta sana senin çok mutlu olacağın bir haberim var."
"Neymiş o haber?"
"Biz Kerem'le evlenmeye karar verdik.." diyor Zeynep bir çırpıda.
"Hii kuzum vallahi mi? Alllaahhh çok sevindim, sonunda evleniyorsun güzel kızım benim. Kerem oğlum bir kez daha girdi gözüme. Ayy kızım ne diyeceğimi bilemedim nasıl mutlu oldum anlatamam vallahi bir ara evde kalacaksın da kimse almayacak diye korkuyordum kızım."
**
"Hadi yarış yapalım.. İskeleye ilk varan kazanır." diyor bir anda oturduğu yerden ayaklanırken.
"Peki.. Neyine yarışıyoruz?"
Biraz düşünüp konuşmaya başlıyor. "Ben kazanırsam lunaparka gideriz.. Peki sen kazanırsan?"
"Ben kazanırsam da, 5 dakika boyunca öpüşürüz." diyorum munzurca gülümseyerek.
"Yuh.."
Zeynep'in ağzından;
Ben de Zeynep'sem bu yarışı alırım arkadaşım..! Zeynep Yılmaz koşu yarışını kaybetti dedirtmem! "Sayıyorum o zaman.."
Başıyla onaylarken ikimizde kumsalda koşmaya hazır durmaya başlıyoruz. "Biirr, biirr buçuuuk, ikiii.." Üç demeden Kerem'in ayağına hafif çelme çakıp düşmesini sağladıktan sonra koşmaya başlıyorum, koşarken de arkada kum üstünde kahkaha atan Kerem'e bakıp son sayıyı da sayıyorum" Ve üüç.."
Kahkaha eşliğinde iskeleye Kerem'den önce gelip kendimi iskele üstüne atıveriyorum.
Yaklaşık iki dakika sonra nefes nefese gelip yanıma uzanıyor. "Ama bu senin yaptığın resmen hilebazlık.."
"Yoo.." gülmeye başlıyorum." Sadece ufak bir avantaj."
Bir süre sessizce iskelede uzandıktan sonra Kerem kıpırdanmaya başlıyor. "Ya güzelim ben çok sıcakladım, biraz serinlesek fena olmaz herhalde ha?"Yanımdan kalkıp telefonunu, cüzdanını falan yere bıraktığı gibi koşturarak iskeleden denize atlıyor.
"Kerem ne yapıyorsun? Üşüyeceksin.."
Suyun içinde deli gibi gülerken eliyle de gel işareti yapıyor. "Hadi güzelim sende gelsene ya.."
"Ya Kerem yanımda kıyafet yok."
"Var güzelim, teknede geçen kaldığın günden var hadi gel."
Başımı tamam anlamında salladıktan sonra bende telefonumu Kerem'in eşyalarının yanına bıraktığım gibi koşarak iskeleden Kerem'in yanına atlıyorum.
Suda soğukmuş hani ığığığı, çenem mi titriyor ne?
Kerem'in hemen yanına yüzüp boynuna sarılıyorum. "Kerem, seni çok seviyorum ben.."
"Hayır, ben daha çok seviyorum.."
Elimle yüzüne hafif su atıyorum. "Hayır ben.."
"Ne münasebet ben.."
"Tamam tamam, sen daha çok seviyorsun.." diyorum dudaklarıma kondurduğu öpücükle içim ısınırken..
Sevin arkadaşlar sevilin..
Sevmek de sevilmek de güzel şey...