VERA

By seymaozcan2

216K 12.6K 1.5K

Bazı anlar Kaderdir... İnanmadığın her gerçek İnancını yenilemen için bir bedeldir... ✳✳... More

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
Kişi Tanıtım Timeeeee😄
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34. bölüm
Final

21.Bölüm

4.7K 335 35
By seymaozcan2

Küçük bir oda, beyaz bir sedyede uzanmış genç kız, o narin bileğine saplanmış bir iğne... Bunu kaç defa yaşamışlardı. Kaç defa üzüntüye kapılıp başına ağrılar saplanmıştı.

Bugünler geçmemişmiydi. Üzerini kapamamışmıydı beyni. Peki ya şimdi yaşadığı neydi.

Beyni... İhanet ediyordu. Geçmişi ben burdayım demeye çoktan başlamıştı.

Amir, revirin dışında bir duvara çökmüş düşüncelere dalmıştı çoktan, oda masumdu ya, genç kızın gözlerinde başka bir adama gördüğünde sonsuzluğa gömülmek istememişti. Yüreğinde ki sevdaya ağır gelmişti belli ki. Sessiz kalıp susacaktı ama yapamamıştı. Kendi ile savaşmıştı da yüreğine söz geçirememiş yolu hep gönül yarasına çıkmıştı işte.

Derin bir nefes verip ellerini çatlamak üzere olan başının arasına aldı. Gözünden damlayan bir damla yaş yerde dağılırken, üzerine birer birer eklenmişti göz yaşları.

"Belki de gelmemeliydim" dedi

Oysa Amir, dağları devirecek kadar güçlü yüreğine dokunan kadına zarar gelmesin diye onu hatırlayacağı günü bekleyecek kadar sabırlıydı. Ama olmamıştı. Hatırmasını beklerken Esma'nın gözleri yine o adama kaymıştı.

Amir'in aklına bunların gelmesiyle yüzüne acı nir gülümseme yayıldı. Cidden böyle olacağınındüşünmemişti dimi. Onu kesinlikle hatırlayacağından emindi oysa.

Hesaplar geleceğe uymamıştı işte.

Oysa Aşk... ah aşk.. İnsanın mantığını nasıl bozabiliyordun. Kuvvetin! nasıl devire biliyor koca koca adamları.

Sevdiğinin acı çektiği aklına geldikçe diline kelimeler birer birer dökülüyordu.

"Yapamadım , belki beni görmeye devam ederse yavaşça hatırlar sandım. Eskisi gibi olur sandım"

Carla ruhu çökmüş olan adamın yanına gelip oturmuş içine aldığı nefesle hafif kaşları çatık ona dönmüştü. Daha ne kadar göz yaşı serilecekti yüreği ateş dolu gözlere.

"Hşşş, sakin ol... O bunu sürekli yaşıyor biliyorsun. Yaşadığı bir olay bile allak bullak edebiliyor onu" demiş

Yüzüne hafif bir gülümseme yayılırken

"Hem o hala bir kız çocuğu her zaman kırılgandı" demişti. Esma neşe dolu ama içine kapanık bir kız çocuğuydu hala.

"Benim yüzümden! Benim yüzümden bu hale geldi"

"Yaşanacak olan şeye sebep bile değildin Amir, sadece onu korumaya çalıştın"

Genç adam gözlerinden damlayan yaşı hızla sildi. İçine derin bir nefes çekerken gözlerini havaya kaldırmış ellerini bacaklarının arasında birleştirmişti. Bu konuları kaç kere konuşmuşlardı kim bilir. O zamanlar sadece bir kaç dakika erken gelse belki bu kaza böyle gerçekleşmeyecekti. Belki de gözleri ona bakıp gülümsemeye devam edecekti.

Onu arabanın önüne atılırken görmüş tü. O gün hızla yola atılıp Esma'yı kollarının arasına sarmış araba son anda firene bassa da onlara çarpmasını engelleyememişti.

O gün en kötüsü Esma'nın başını çarptığı kaldırımdan aşağı sızan kanlardı. Amir'in ise kırılan bacakları ve aldığı hafif yaralarla son bulmuştu. Nasıl olmuştu da o gün kolları Esma'yı bütünüyle sarıp koruyamamıştı. Ellerinden nasıl kayıp gitmişti.

O günden sonra genç kız kurtarılmış. Günlerce kaldığı komadan çok şükür bir gün uyanmış herkesi hatırlayan gözleri o zaman yüreğine gizlediği adamı unutmuştu. Anılarını hatıralarını silmişti beyni. Hayatından bir seneyi hatırlamıyordu bile. Doktor retrograd amnezi demiş günlerce çektiği baş ağrıları ile geçirmişti günlerini. Ama hatırlamamıştı yol kenarında beklediği sevdiği adamı.

Yaklaşamadı Amir, kendini koca bir kazaya sebep bilip bir milim bile yaklaşmamıştı. O günden sonra hatırlanmak bile istemedi ki. Beyni ona yaklaşan her bir adımının ızdırabını, yola yayılan kırmızı kanla ödetmişti.

Unutsun demişti. Unutsun ama bir gram acı çekmesin.Psikolojik bir travmaydı onun ki.

Amir, o gün geç kalmanın pişmanlığın da yoğrulmuş ama yüreğinin bağı yine Esma'ya sürüklemişti onu...

°

Meryem,revir odasından Lona'yla çıktı. Carla hızla ayaklanırken

"Uyandı mı"

"Uyuyor, hemşire bir kaç saat uyur dedi"

Meryem, Carla'ya biraz daha yaklaşıp yutkunurken gözlerini tekrar arkadaşına çevirmişti.

"Carla... Bizim bilmediğimiz ne var" dedi kısık çıkan sesiyle.

Gözleri ardında kalan Amir gitti Meryem'in

"Bu çocuk kim, neden burda"

Genç kızın gözleri ardında kalan Amir'e gitti bir süre. Önüne dönüp yutkunurken bir kaç saniye gözlerini yere dikmiş kuruyan dudaklarını yalayıp

"Esma" demişti. Yaşanan kaza gözlerinin önündeydi.

"Üniversitenin ikinci yıllarında"

" bir kaza geçirdi"

Meryem'in aklına Esma'nın başında ki yara izi gelmişti.

"Esma, o kaza da bir senesini unuttu"

"Ne!" Meryem'in şaşkın gözleri büyürken bu kadarını beklemiyordu.

Carla gözünden damlayan bir damla yaşı elinin tersiyle sildi. Titreyen elleriyle başının sağ tarafını gösterirken

"B-başının, başının sağ tarafını kaldırım taşına vurdu. Vucudun da kırıklar vardı. Başından sızan kan yerde uzun bir iz bırakmıştı bile."

Sesi titriyordu genç kızın.

" Hastaneye geldiğinde komaya girmişti"

Carla bir yandan akan göz yaşlarını siliyor bir yandan da titreyen ellerini durdurmaya çalışıyordu. Lona olanları Meryem'in ardından dinlerken sağ gözünden bir damla yaş süzülmüştü..

"İki hafta... İki hafta sonra çok şükür uyandı... Ama ailesi hariç kimseyi hatırlamıyordu. Annesini, babasını abisini, hatta halalarını amcalarını bile hatırlıyordu ama biz, biz onun zihninden silinmiştik"

Derin bir nefes çekti genç kız çiğerlerine, anlatılması kolaydı belki ama o an.. O anlar zihnin de koca yara gibi işlenmişti.

"Doktor zamanla hatırlayacağını söyledi ama buna zorlarsak krize girme riski vardı bu yüzden kendi haline bıraktık. Her zaman yanın da olmaya devam ettik birlikte atlattık birlikte okula ara verdik ama o bizi hiç hatırlamadı ara ara baş ağrıları yaşadı ama bugüne kadar hiç bir şey hatırlamamıştı"

Meryem titremeye başlayan elleriyle ardında kalan banka oturdu. Derin derin nefes alırken gözleri karşısında ki Amir'e kaydı.

"Peki ya o, o kim"

Amir kızaran gözlerini kaldırıp burnunu çekti.

"Ben mi" dedi çatallayan sesiyle yüzüne hafif bir gülümseme de yayılmıştı.

"Onun bu hale gelmesine sebep adamım ve hala onu seven adam"

Genç kızın aklı iyice karışmıştı. Yaşanan bunca şeyi nasıl saklaya bilmişlerdi.

"Peki" dedi Meryem boğazın da ki yumruyu yutkunarak.

"Neden daha önce karşısına çıkmadınız"

"Ben... Benim yüzümden ölecekti"

Meryem'in kaşları hafiften çatılırken başını yere eğmişti. Gözlerinin önünde bir alabora olsada diline bir kaç cümle döküldü.

"Esma iman etmiş bir kız ve imanın 6 şartından biri de 'kaza ve kadere' inanmaktır..." yutkundu ve devam etti genç kız.

" Allah'a inanan bir kul, önüne dökülen imtihanın da ancak Allah'tan geleceğini bilir... Zikri bil, şükrü bil, affı bil ama kendini kedere sebep bilme"

Amir'in gözlerinde ki yaş durdu bir müddet. Gözleri Meryem'in sözlerine odaklı kalmıştı.

"Meryem!"

Genç kız isminin duyulmasıyla başını hızla kaldırdı. Sesinden anlamıştı kimin geldiğini. Gönlünün yarası, belki de imtihanı nefes nefes genç kızın önünde durup sevdiği kadının gözlerinin içine baktı.

"İyi misin, Esma nasıl"

Meryem oturduğu yerden ayaklanırken boyu biraz kısa kalsada genç adamla aynı hizaya geldi .

"İyi ,uyuyor ağrı kesici verdi hemşire"

Genç adam Meryem'in göz bebeklerinin içine bakarken fısıldadı.

"Sen, sen iyi misin, yüzünün rengi gitmiş"

Genç kız , yanaklarına ulaşan eli tutup indirdi. Karşısında ki adamın gözlerinde ki endişeyi görmüştü.

"İyiyim" dedi kısaca. Onunla neler yaşayacaktı bilmiyordu ama zorlu bir yol onları bekliyordu.

İyi olacağım, iyi olacağız

~~~

1 saat sonra,

Esma uzandığı beyaz yatakta gözlerini açtı yavaş yavaş. Elleri, hafif kalan ağrısı ile başına gitti. Yaşadıkları bir bir gözünün önüne gelirken önce koluna saplanmış iğneyi çıkardı damarlarından. Sonra başında ki başörtüsünü düzeltmeye çalıştı. Elleri başında ki yarayı yoklarken gözleri bir müddet dalgınca bakmıştı yerde ki zemine.

Derin bir nefes aldı.

"Çok güçsüzüm, herşeyi unutacak kadar güçsüz..." dedi ve derin bir nefes alıp doğruldu yatağından, ayaklarına ayakkabılarını giyerken çıkmıştı odadan.

Biran koridor da ki kalabalık gözlerini şaşkınlığa bırakırken özenle Amir'in olduğu yöne bakmıyordu sanki.

"Esma! Esma iyi misin neden kalktın hemşireyi çağırayım bekle"

Lona'nın telaşlı sesi koridoru doldurmuştu. Lona ayrı telaşlıydı sanki.

"Esma"

Carla genç kızın elini tutarken Esma pürüzlü çıkan sesiyle

"İiyiim, başımın ağrısı da geçti"

"Emin misin"

"E-evet, zaten hemşire de alışkın biliyorsun" dedi Carla'nın gözlerine bakarken.

Amir oturduğu yerden kalkıp kıza doğru yaklaştı. Buğulu gözleri genç kızın üzerindeydi.

Neden bu kadar sakinsin..

Esma yerde ki gözlerini yanında biten genç adama çevirdi yavaş yavaş. Önce kolunda ki bilekliğe kaydı gözleri onu görmesiyle bile iki gögsünün arasında koca bir boşluk hissetti. Sonra yavaşça kaldırdı gözlerini genç adama.

Baktı.. Baktı.. Hafızasında uzun uzun anılar yoktu ama bu adam beyninin bir yerlerine saklanmıştı sanki. Tanıdık gibiydi ama tanımıyordu da. Hafızası ona anıları yarım yarım sunuyordu.

"Önceden... Tanışıyorduk dimi"

Amir, kızarmış gözleriyle başını salladı yavaşça.

Genç kızın gözünden bir damla yaş nedensizce akıp gitmişti. Acizlik tüm kemiklerini sızlatmıştı.

"Unuttum ben, geçmişte yaşadığım bir çok anı"

Yumruk yaptığı sağ elini başına kaldırıp baş parmağını bastırdı.

"Burası unuttu" dedi yutkunarak.

Kuruyan dudaklarını diliyle ıslatırken gözünden damlayan bir kaç damlayı sağ eliyle sildi genç kız. Gözleri yerde karşısında ki genç adama bakmıyordu.

Kaşları hafiften çatıldı. Boğazına biriken yumruyu zorlukla yutkundu.

"İlk defa" dedi kuruyan dudaklarını tekrar ıslatırken

"İlk defa geçmişten bir anı, gözlerimin önüne düştü bugün"

Bunu derken yerde ki gözleri Amir'e yükselmişti genç kızın.

"Belki de ona benzer bir anı yaşadığım içindir"

Sustu bir müddet. Kendisine bir neden arıyor gibiydi.Kelimeleri toparlayınca yutkunarak devam etti.

"B-ben.. Sen kimsin bilmiyorum"

Kaşları hafiften çatılırken.

" kafam çok karışık cevap aradıkça sanki beynim de bir deprem zelzeleye kapılıyor..."

Başını yere eğip derin bir nefes çekti içine.Gözlerinden damlayan bir kaç damla süzülürken adımlarını yavaş yavaş çevirmiş uzaklaşmaya başlamıştı.

"Hatırla.."

Diye bir ses duyuldu revirin bulunduğu koridorda. O an durdu Esma'nın adımları gözleri önünde bir yere sabitlenirken kulakları ardında kalan Amir'e keskinleşmişti.

"Hatırla beni... Belki zor olacak ama... Hatırla Esma, o zaman... Ardını dönüp, gitmene izin vereceğim"

Esma'nın adımları yere çivili nefesi bir müddet çiğerlerine ulaşmamıştı. Sanki tüm vucüdü yara bere içindeydi. Her yerinden bir yaranın sızısı akarken burnunu çekmiş başını kaldırmıştı. Dolan gözlerini elleriyle silerken ardını genç adama döndü.

Kurumuştu dudakları. Esma ilk defa herkesin önünde içindekini söyleyecek ve göz yaşlarına boğulacaktı.

"Ben!... Benim kalbimde başka biri var artık" gözünden damlalar çoktan akmaya başlamıştı bile Amir ruhunu kaplayan hüzünle izliyordu sevdiği kadını.

"Seni hatırlamam yüreği mi değiştirir mi"

Belki de değiştirirdi.

~~~

Meryem, yatağında uyuyan arkadaşının saçlarını okşayıp derin bir nefes aldı. Oysa Esma, göründüğünün aksine ne dağlar taşıyordu. Gülücüğünün ardında ne sancılar saklıyordu. Yamacın da olan arkadaşı bir adamı seviyormuş da haberi bile olmamıştı.

Genç kız yutkunum derin bir nefes aldı. Yanın da ki telefona uzanıp Talha'ya mesaj atmıştı. Onunla konuşması lazımdı. Yoksa bu düşünceler ikisini de yiyip bitirecekti.

Üzerini giyinip çıktı odadan. Merdivenleri yavaş yavaş inip çıkmıştı okulun bahçesine. Etrafta bir kaç insan gözükürken gözleri ilerde ki adama takılmıştı.

Albert elleri cebinde gözleri yerde ki taşı bir sağa bir sola savuruyordu. İçine derin bir nefes çekti. Adımlarını hızlandırıp ona doğru yaklaşmaya başladı.

Gözleri ona kayan adam, görmüştü eşini. Sevdiğini. Bugününü, yarınını...

Yüzüne hafif bir gülümseme yayıldı genç adamın. Gözleri... O insanı kendine hayran bırakan gözleri yorgunum diye bağırıyordu adeta. Biliyordu Meryem, Albert yara bere içinde kendi havuzun da boğulmak üzere olan bir adamdı...

Genç adam yanına yaklaştığı sevdiğinin ellerini avuçladı. Üşümüştü elleri.

"Meryem"

Genç kızın gözleri Albert'in yorgun gözleri ne gülümseyerek bakerken.

"Nasılsın" demişti. Oysa gözleri herşeyi anlatmaya yetiyordu.

"İyiyim, Esma nasıl oldu"

"Şuan iyi çok şükür, Carla başında"

Albert genç kızın ellerini sıkıca sararken gözlerini tekrar genç kıza dikmişti.

"Sen nasılsın" dedi gözlerine kadar ulaşan sevgiyle.

"İyiyim ama sen.. Sen uyumuyor musun"

"Sadece biraz yorgunum"

"Bugün derslere de girmedin"

Albert'in yüzü kasılırken başını yere eğmişti. Bu başında ki sancı geçecekmiydi.

"Bir kaç işim vardı"

Meryem başını sallarken ellerini sıkıca tutan adama

"Yürüyelim mi" dedi

"Olur ama" demiş ve cebinden dikkatle bir papatya çıkarmıştı. Bembeyaz yapraklarıyla Meryem'e uzatmış

"Yolda gelirken, yerde buldum... Biri koparıp atmış olmalı"

Genç kızın yüzünde ki tebessüm büyüdü çiçeği eline alıp çantasında ki kitabının arasına koymuştu. Belki o papatya için sondu ama bu kitabın içinde sonsuz du.

"Teşekkür ederim"

Genç adamla yavaş yavaş yürümeye başladılar.Okulun bahçesin de herşey vardı. Hatta vakti geçmek üzere olan domatesler bile dalından toplanmayı bekliyordu.

Meryem bir süre sonra adımlarını yavaşlatıp durdu. Gözlerini yere sabitlemiş derin bir nefes çekmişti içine.

"Meryem" diye soru dolu sesi yükselmişti Albert'in. Bir sıkıntısı vardı onun da belliydi gül yüzünden ama sormaya dahi cesaret edememişti genç adam.

Genç kız, yerde ki gözlerini kaldırıp tüm erkekleri kıskandıracak güzel yüzüne bakmıştı eşinin.

"Bugün" dedi genç kız tekrar bir nefes alıp devam etti konuşmasına.

"Bugün gördüm seni"

Genç adamın kaşları çatılırken soru soran gözlerle bakıyordu sevdiğine. Ne görmüştü.

"Yanın da bir adam vardı"

O an Albert'in gözleri büyüdü. Yerine çivilenmiş kan akışı durmuştu sanki.

Duydu mu yoksa!

"Neden bana yaşadıklarından bahsetmedin"

Meryem bunu hüzün dolu gözleriyle söylemişti. Oysa ona anlatması gerekmezmiydi.

İşte o an Talha herşeyinin yok olup gittiğini düşündü. Duymuştu. Herşeyi duymuştu. Terk edecekti onu dimi. Bırakıp gidecek bir daha asla göremeyecekti sevdiğini.

Titreyen elleriyle genç kızın ellerini sıkıca tutup kendine çekti. Gözlerinde kocaman bir endişe gözlerine dolan kırmızılıklar vardı.

"Herşeyi! Herşeyi düzelticem Meryem! biliyorum! Biliyorum zor olacak ama herşeyin üstesinden gelicem"

Genç adam titreyen ellerini genç kızın yanaklarına kaldırıp.

"Nolur gitme benden, sen gidersen her şey benim için o zaman son bulur kendimi bulmuşken gidersen! Ben Kaybolurum"

Genç kız yanaklarında ki elleri tutup indirmişti. Onun da gözlerinde hüzün vardı.

"Peki ya annen"

İşte genç adamın en büyük yarası da oydu ya. Hiç bir zaman kabuk tutmayan hep açık yarası.

"Annem" diyebilmişti titreyen sesiyle. Gözleri yere kaymıştı.

"O adam.... Onuu görmeme hiç bir zaman izin vermedi"

Meryem devam edip

"O yüzden o gün gizlice girdik" demişti.

Sağ gözünden damlayab yaşla onaylamıştı genç adam.

"Ben anneme hiç doymadım Meryem, yanın da uyuya kalmadım. Kendi tabağında ki yemekgi bana hiç uzatamadı. Gece ağladığım da yanım da annemi göremedim. Biz annamle birbirimize hiç doyamadık"

Bir kaç saniye sessizlik olmuştu. Yaralar açılınca dudaklardan iniltiler bir bir dökülüyordu.

"Şimdi de seni benden almak istiyor, sırf kendi parası için benim evliliğimi bozmak istiyor. Biliyorum herşey çok ani oldu ama yapamam bir kez daha sevdiğim kadından ayrı kalamam hele ki onu hiç göremeyeceksem. Sen benden gidersen yine annemi bana göstermeyecek onunla beraber aeni de alacak benden"

Genç adamın gözlerinden damlalar birer birer süzülmeye başlamıştı. Meryem kollarını uzatıp sıkıca sardı  yara bere içinde olan adama.

"Almak mı? Beni hiç tanımamışsın Talha, ben kolay kolay pes etmem! Hele ki minnet dolu olduğum bir adama kaybetmem"

"Gitmeyeceksin yani"

Genç kız başını kaldırıp Albert'in gözlerine bakmıştı

"Gitmek mi? Elbette ki hayır, zahmet olmadan rahmet olmaz önce bir yoğrulalım sonra selamete çıkarız elbet"

Genç adam dudaklarından çıkan bir gülümseme ve gözlerinden damlayan yaşlarla sarmıştı Meryem'i. Nasıl da ilaç olmuştu ruhuna. Nasılda sarmıştı biran da yaralarını. Sızan yaralarını durdurmuştu sanki.

"Seni çok seviyorum"

Çok seviyordu. Belki bir ispatı yoktu ama bu kadın göz bebeğiydi.

#barışpınarıharekatı
#şehitleranısına

Continue Reading

You'll Also Like

349K 22.4K 23
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...
1.1M 40.3K 58
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
131K 7.4K 27
Uzun uzun açıklamaları ilk etapta yapamayacağım sanırım, ama... okursan pişman olmaz mışsın; yani okuyanlar böyle söylüyorlar :))
538 52 7
Jeon Jungkook ruh eşi olan deltadan korkan bir vitaydı ve ondan kurtulmak istiyordu. Bunun için arkadaşları ile beraberken konuştukları büyücüyü bulm...