"Vay be Camila! Gözlerim yaşarıyor demek bir sevgilin var."
Maggie'nin telefondan gelen sesi tüm odada yankılanırken ona cevap vermek yerine kıyafetlerimi incelemeye devam ettim.
"Ama Shawn'da taş gibi çocuk yani."
Gözlerimi devirdim.
"Sana nasıl baktı hâlâ anlayamıyorum. Acaba salak mı?"
Maggie telefonda konuşmaya devam ederken elime aldığım siyah beyaz dikey çizgileri olan, bileklerime kadar uzanan, iki kenarında dizime kadar yırtmaç bulunan ve sıfır kollu elbiseye baktım.
İyi görünüyordu.
Hem rahattı da.
Elbiseyi tekrar askıya asıp üzerimdeki pijamaları çıkarttım.
"Camila!"
Maggie'nin sesi tekrar odada yankılandı.
"Efendim?"
"Bu Shawn'ın arkadaşı vardı ya. Carter."
Elbiseyi elime aldım ve üzerime geçirdim.
"Evet vardı. Ne olmuş ona?"
"Ona bir şey olduğu yok canım."
"Ee ne oldu o zaman? Ne alaka durup dururken onun konusunu açtın?"
Bir süre durdu.
"Öpüştük ya biz."
"Beni şaşırtmadın Maggie."
Ofladı.
"Ne var kızım? İstediğim gibi yaşıyorum hayatımı işte. Hem erkekler yapınca iyi de ben yapınca mı kötü oldu?"
Güldüm.
"Öyle bir şey demedim Maggie."
Elime beyaz spor ayakkabılarımı aldım. Bunlar iyi olurlardı.
"Of tamam tamam boşver. Çok tatlı çocuk ya. Bir de çok ateşli. Bir öptü beni yedi bitirdi resmen. Eridim gittim çocuğa."
Gülmeye devam ettim.
"Eminim şu an gülüyorsun ama yemin ederim ki bu çocuk çok başka."
"Evet Maggie son 2 kişi için de bunu demiştin."
Alayla konuştuğumda ofladı.
"Sana konuşma hakkını vermiyorum. Ya benim haklı olduğumu söylemek için konuş ya da sonsuza kadar kapa çeneni."
"Emredersiniz."
"Of sen git Shawn aşkın ile kahvaltı yap. İşim var. Ayrıca arabanı almak istiyorsan bize gel çok üşendim getirmeye."
Kaşlarımı çattım.
"Kızım ben niye geliyorum sen getirsene."
"Bana ne be? Senin araban değil mi gel kendin al."
"Ama dün sen kullandın."
"Bu o arabanın senin olduğu gerçeğini değiştirmiyor."
"Maggie!"
Telefondan ses gelmedi. Kapatmıştı telefonu. Sinirle bir nefes aldım.
"Pis!"
Saçlarımın ucuna maşa ile dalgalar yaptım ve kurumuş dudaklarıma dudak nemlendiricisi sürdüm.
Çok üşenmiştim makyaj yapmaya.
Telefonumdan gelen mesaj sesi ile telefonumu elime aldım.
Gönderen; "3******"
"Ne yapıyorsun?"
Kaşlarımı çattım bu da kimdi şimdi?
Gönderilen; "3******"
"Kimsiniz?"
Saçlarımın dalgalarını ellerimle düzelttim.
Tekrar mesaj sesini duyunca telefonuma baktım.
Gönderen; "3******"
"Shawnnnnn
Numaranı bizimkilerden aldım"
Telefon numarasını rehberime kaydettim.
Gönderilen; Shawn
"Pekâlâ Shawn
Hazırlandım seni bekliyorum
Sen ne yapıyorsun?"
Makyaj masamdan allık fırçamı ve allığımı alıp yüzüme biraz allık sürdüm.
Mesaj sesi ile tekrar telefonumun ekranına döndüm.
Gönderen; Shawn
"Kapıdayım. Seni bekliyorum."
Gönderilen; Shawn
"Hemen geliyorum."
Siyah yandan askılı çantamı elime alıp içine cüzdanımı, anahtarımı ve telefonumu koydum.
Evin kapısını kilitleyip asansöre bindiğimde aynadan tekrar kendime baktım.
İyiydim işte.
Apartmandan çıktığımda karşımda duran Shawn'ın arabası ile yavaşça arabaya ilerledim ve kapısını açıp koltuğa oturdum.
"Günaydın."
Shawn güneşten dolayı gözlerini kısarak bana baktı.
"Günaydın Camila."
Emniyet kemerimi taktığımda Shawn'da arabayı çalıştırmıştı.
"Beni telefonuna nasıl kaydettin?"
"Ne?"
Anlamsız gözlerle Shawn'a baktım.
"Beni diyorum telefonuna kaydettin?"
Bir süre durdum.
"Shawn diye."
"Değiştir onu böyle kalpli falan aptalca bir şeyler yap."
"Neden?"
"Çünkü sevgililer böyle yaparlar."
Başımı iki yana salladım.
"Hayır Shawn aptal insanlar öyle yaparlar."
Shawn bana güldü.
"Haklısın ama bunlar detaylar ve annemler çok detaycıdır. Şüphelendirmemeliyiz."
"Peki."
Telefonumu çıkardım ve rehbere girdim.
"Ne yapayım?"
Omuz silkti.
"Bilmiyorum ben seni 'Bebeğim' diye kaydettim."
Yüzümü buruşturdum.
"İğrenç."
Shawn'ın adının yazdığı yere dokunarak ismini sildim.
"Senden intikam almam gerek. Acaba ne diye kaydetsem?"
Bir süre dudak büzerek düşündüm.
"Çocuklarımın babası nasıl?"
"Berbat."
Güldüm.
"Bence de. O kadar düşmeyelim."
Güldü.
"Lütfen."
Shawn birden heyecanla telefonunu bana uzattı.
"Hey kendini 'Merak' olarak değiştir."
Telefonunu elinden alıp 'Bebeğim' yazısını sildim ve yerine Merak yazdım.
Telefonunu ona geri uzattım.
"Bu ne demek?"
"Sırpça küçük bir şeyden duyulan mutluluk demek. Hani sen küçüksün ya."
Yüzümü buruşturdum.
"Çok komik."
Omuz silkti.
"Ben beğendim. Böyle kalacak."
"O zaman bende seni Wabi-Sabi olarak kaydediyorum."
"O ne demek?"
"Japoncada kusurlar içinde güzelliği bulmak demek."
Güldü.
"Yani güzelim?"
"Hayır kusurlusun."
Bana kahkaha atıp arabayı kenara çekti.
Emniyet kemerini çözdüğünde ben de kendiminkini çözdüm.
"Pekala Camila. Öyle olsun."
Yanıma geldiğinde kolunu omzuma attı.
Onu ittim.
"Ne yapıyorsun?"
"Camila biz sevgiliyiz ya hani. Ondan."
Bir an durdum.
"Unutmuşum pardon."
Bana bir şey demeden evin kapısına ilerlerdi.
Ben de kolumu onun beline doladım.
Biz kapıyı çalmadan kapı açılmıştı.
Kapıyı açan Aaliyah bize gülümsedi.
"Araba sesini duydum."
Aaliyah'a gülümseyerek içeri girdik.
"Günaydın Aaliyah."
Aaliyah beni Shawn'ın yanından çekti ve bana sarıldı.
"Sana da Camila. Kahvaltı daha tam hazır değil gel seni odama götüreyim."
Aaliyah beni merdivenlere doğru çektiğinde onu takip ettim.
Geniş ve güzel bir odaya girdiğimizde Aaliyah yatağa oturup beni de yanına oturttu.
"Ee nasılsın?"
Gülümsedim.
"Gayet iyiyim. Sen?"
Omuz silkti ve ellerini elimden çekip ayağa kalktı.
Odadaki boy aynasının önüne gittiğinde durdu.
"Aslında sana bir şey sormalıyım Camila."
Gergince gülümsedim.
"Tabi ki hayatım."
Gülümsedi.
"Abimle yattınız mı?"
Şaşkınlıkla gözlerim büyüdü.
"Ne?"
Aaliyah'ı duyan biz;
Hi and bye bebeklerrrr