Love Affair: Upside Down

By mauvelibris

60.6K 3.8K 2.3K

Kötü günler geride kalmış, atlatılan onca şeyin ardından derin bir nefes vermişlerdi. Bu sefer çok daha güven... More

prolog
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
16.
17.
18.
19.
20.
21.
22.
23.
24.
25.
26.
27.
28.
29.
30.
31.
32.
33.
⭐Final

15.

1.3K 96 27
By mauvelibris

Keyifli okumalar!

Ha Neul⭐️

Yatakta defalarca kez dönüp durduğumdan yorganı kaldırıp bozulan çarşafa baktım. Ucunu biraz çekiştirip üstünde yatıyorken nasıl düzeltilebiliyorsa düzeltmeye çalıştım ve ardından bir kez daha yön değiştirdim. Kafamı çevirip Jungkook'a baktığımdaysa uyuyor olduğunu gördüm. Neden uyuyamıyordum ki...

Tekrar yönümü değiştirip Jungkook'a döndüğümde bir çift açık gözün bana baktığını gördüm. Karanlıkta korkutucu duruyordu.

''Ha Neul, sabah okul gezisine gideceği için heyecanlı olan çocuklar gibisin.'' dedi uykulu bir sesle. ''Neden uyuyamıyorsun?''

''Bilmiyorum...'' diye mırıldandım. Uykulu gözlerini tekrar açıp uzun uzun bana baktı.

''Kötü bir rüya mı gördün?'' dediğinde kafamı sağa sola salladım.

Yorganın altından eliyle belimi bulup sardı ve kendine doğru çekti.

''Uyuyana kadar beklememi ister misin?'' dediğinde gülümsedim.

''Hayır, Jungkook. Uyu.'' dedim. ''Alyssa ve Justin gideceği için üzülüyorum sanırım. Üzüldüğüm zaman uyuyamam.''

''Aishh... Biliyorum. Sürekli geziyorlar, Ha Neul. Emin ol, 1 ay sonra yine Kore'deler.'' dedi gülerek.

''Diana'nın doğumuna gelecekler.'' dedim. ''Alyssa söylemişti.''

''Çok geç oldu. Bankada zorlanacaksın, uyu hadi.'' dediğinde derin bir nefes verip kafamı göğsüne iyice yaslarken kolları etrafımı sarmıştı.

''Uyumayı deneyeceğim ama yapamazsam kalkıp kahve içeceğiz. Canım çekti.'' dedim huysuzlanırken.

Kıkırdadığında yanıt verdi. ''Tamam, dene hadi.''

Gözlerimi kapattığımda konumumun verdiği rahatlık ve huzurdan dolayı beklemediğim bir şekilde uykuya dalmıştım.

Zar zor uyuduğum gecenin ardından sabah kalkmak konusunda bir hayli zorlanmıştım. Neredeyse ağlayacakmış gibi duran suratımla yatağımızı topladım ve kendimi insana benzetip üstümü değiştirdim. Jungkook benden önce kalkmıştı, gidecek olan misafirlerimizle ilgileniyor olmalıydı.

Merdivenlerden yavaş yavaş inerken seslerini net duymaya başlamıştım. Salona ilerlediğim yolda bavulları ve çantaları gördüğümde derin bir nefes bırakmıştım. Gerçekten... Gitsinler istemiyordum hiç. Bir arada olmamıza çok alışmıştım.

''Sonunda...'' dedi Alyssa ayaklanırken. ''Seni bekliyorduk. Gidip Diana'larla da vedalaşacağız.''

Alt dudağım büzülürken Alyssa kaşlarını çattı. ''Ha Neul, hala ağlak bir bebeksin. Yine geleceğiz.''

Justin güldü. ''Evet, Kore'yi tam olarak gezemedik.''

''Çabuk gelin ama...'' dedim, sesim bir yerlerime kaçmış gibiydi. Ağlamaklıydım.

''Çok erken gidiyorsunuz ama gerçekten.'' dedi Jungkook da.

''Kaç haftadır buradayız... Alyssa zaten kızları sayıklayıp durduğundan iki hafta sonra bile tekrar kapıda belirebiliriz.'' dedi Justin gülerek.

''Beni özlemedin mi şerefsiz?'' dedi Jungkook alayla.

''Özledim... Ağlarsam karizmam çizilecek dur.'' dedi Justin elini sol göğsünün üstüne koyarak.

Biz ise Alyssa ile çoktan sarılmaya başlamıştık. İç çektiğimde ağladığımı anlayan Alyssa bana sarılırken kızıyordu aynı zamanda. Onun da ağladığını anlayabiliyordum. Her ayrılışımız zor oluyordu.

''Geleceksin tamam mı?'' dedim tekrar.

Alyssa güldü. ''Hamile ve karnı şişmiş bir Diana nasıl olur merak ediyorum. Elbette geleceğim.''

Gülümsediğimde sonunda ayrılmıştık. Justin'e sarıldığımda Jungkook ve Alyssa sarılmıştı bu sefer.

Sarılıp ağlaşma faslını bitirdiğimizde Jungkook bana döndü ve sonrasında saatine baktı.

''Alyssa ve Justin'i, Taehyung'lara götüreceğim. Oradan havaalanına bırakıp şirkete geçerim.''

Kafamı salladım. Hep birlikte kapının önüne çıktığımızda Alyssa ile bir kez daha sarıldık, sonrasında üçünün de eli dolu bir şekilde arabaya gidişlerini izledim. Alyssa arabaya binmeden önce bana öpücük atıp el salladığında karşılık vermiştim. Bulanık görüyordum, gözlerim dolu doluydu hala...

Arabayla hızlıca ayrıldıklarında büyük bir hüzünle boş olan eve girdim. Evin dolu oluşuna çok çabuk alışıyordum. Küçüklükten beri bu böyleydi. Üç kişilik yaşadığımız evimize Yoongi ve Taehyung kalmaya geldiğinde hiç gitmesinler isterdim. Sürekli biraz daha kalmaları için ikna etmeye girişirdim. Ev bir anda boş kalınca içimi hüzün kaplıyordu, buna engel olamıyordum.

Evde yapacak pek bir işim olmadığından çantamı alıp hızlıca çıkmıştım. Arabama bindiğimde çantamı yan koltuğa bırakıp evin önünü terk ettim.

Yol boyunca düşündüğüm şeyler arasında gece geç yatmam vardı. Ertesi gün mutlaka pişmanlığını yaşıyordum. Tıpkı şimdi olduğu gibi...

Arabadan indiğimde tembel adımlarımı direkt olarak bankaya yönlendirdim. İçeri girdiğimde etrafa üstten bir bakış attım. Hiç kimse bitmek bilmeyen kahve saatlerini yapmıyor gibi duruyordu. Çalışanlarım, çalışıyordu. İnanılır gibi değildi.

Kendi kendime gülümseyip odama ulaştığımda sandalyeye oturdum. Derin bir nefes verip arkama yaslanacaktım ki odamın kapısı açılmıştı.

''Unnie, nasılsın?'' dedi Eunji neşeyle. Elindeki dosyaya bir bakış atıp gözlerimi yüzüne çıkardım.

''İyiyim, Eunji. Sen?'' dediğimde kafasını salladı. ''Ben de iyiyim. Teşekkür ederim.''

Elindeki dosyaya bakıp bana uzattığında elinden bıkkınlıkla aldım.

''Odamı falan mı gözlüyordun?'' dedim. ''Direkt elinde dosyayla uçtun.''

Kıkırdadı. ''Bankaya girerken sizi gördüm. Dosyaları elinize geç ulaştırınca kızıyorsunuz.''

Gülümsedim. İşini iyi yapıyordu en azından.

''Unnie kızmazsanız bir şey soracağım.'' dediğinde gözlerimi kısıp kafamı salladım devam et dercesine.

''Bay Jeon'un dans videosunu gördüm. İyi misiniz?'' dedi. Gülümsedim.

''Neden iyi olmayayım?'' dediğimde şaşkın bir şekilde gözlerini açtı.

''Ben aldatılmış gibi hissederdim.'' dedi. Şapşal bir kızdı ve söylediği şeyler beni kızdırmıyordu.

''Kocam beni aldatmaz, Eunji.'' dedim ve önümdeki dosyayı açarken devam ettim. ''İşine dönebilirsin.''

''Öğlene doğru kahvelerimizi içerken devam ederiz öyleyse unnie. Görüşürüz!'' diyerek odamdan çıktığında arkasından kapıya bakıp kıkırdadım.

Yine kredi onayıyla ilgili bir dosya olduğunu görünce yüzümü buruşturdum. Görüşmeye gelecekti, her kimse.

Kredi başvurusu yapanın ismine bakmak amacıyla ilk sayfaya baktığımda gördüğüm isimle kaşlarımı çattım.

Kim Namjoon?

İsminin ve kredi başvurusu yaptığı tarihin yazdığı yerin yanında da bir fotoğrafı vardı.
Evet, kesinlikle bildiğimiz Namjoon'du. Başvuruyu da 1 hafta önce yapmıştı.

Namjoon ile aramda gerçekleşen son konuşmayı düşünürken gözlerimi kağıttan çektim. Onun kötü biri olmadığını ve çoğu sorgularını yalnızca aramıza girme çabası yüzünden yaptığını da biliyordum ama şüphe uyandırmıştı. Çok küçük bir şeydi belki ama... Bilemiyordum.

Birkaç saat içinde bankada tüm işlerimi, çalışanların denetimini yaptıktan sonra artık tek işim Namjoon'un kredisiyle ilgiliydi. O gelince bankadan çıkabilirdim ama gelmemişti.

Odada dönen sandalyemde dönerken kafamı sandalyenin üstüne koymuştum. Diana'nın yanına uğrama gibi hayallerim vardı ama gidemiyordum. Tanrım... Çok sıkılmıştım.

''Ha Neul-ah?''

Tanıdık sesle birlikte irkilirken sandalyeyi tekrar döndürüp normal konumuna getirmiştim. Gülerek bakan Namjoon'u görmemle birlikte gülümseyip ayaklandım hızlıca.

''Mesai saatini geçirdim öyle değil mi? Klinikten çıkamadım, son hastamın randevusu 6 buçuktaydı.''

Kafamı sağa sola salladım hızlıca. ''Hayır, hayır. Hala mesai saatimin içindeyiz. Sorun yok.'' dedim ve güldüm. ''Müşterimsin sonuçta. Beklemek zorundayım.''

Gülümseyerek kafasını salladığında dosyasını açtım.

''Genel merkezden onayın çıkmış.'' dedim. ''Diğer ödemelerin düzenli olduğu için.''

''İşlemleri başlatabiliyoruz değil mi?'' diye sordu.

''Evet, ev kredisi değil mi? Taşınıyor musun yoksa?'' diye sorduğumda çok zor bir soru sormuşum gibi bakakaldı birkaç saniye.

''Evet, evet. Taşınıyorum.'' dedi ve gülümsedi. ''Şimdiki evim de kalacak ama.''

Kafamı salladığımda gerekli imzaları atıp kağıtları Namjoon'a çevirdim. İmza atması gereken yerleri gösterdiğimde imza atmasını izledim bir süre.

''Aishhh...'' dedim kağıtları düzeltirken. ''Bir şey içmek ister misin? Sormayı unuttum, özür dilerim.''

''Olur. Aslında seninle son yaptığımız konuşmayla ilgili konuşmak istiyordum.'' dediğinde gözlerim aniden yüzüne çıkmıştı.
''Yanlış anlaşıldığımı düşündüm.'' dediğinde dudaklarımı birbirine bastırdım.

''Şey, kahve söylüyorum. Şu kredi çekme işlemleri için de dosyaları aşağı göndermem gerek. Beklersin değil mi?'' dediğimde kafasını salladı.

Mutfağı arayıp iki kahve istedim önce. Daha sonra Eunji'yi arayıp dosyalarla ilgilenmesi için odama çağırdığımda, dakikalar içinde gelmişti. Müşteri olduğu zaman gevezeliğini bir kenara bıraktığından dosyaları alıp çıkmıştı çabucak.

Onun ardından gelen kahvelerimiz ile birlikte Namjoon'a döndüm.

''Biliyorsun, Diana çok sevdiğim bir arkadaşım.'' dediğinde gülümseyerek kafamı salladım. ''Üniversitede öyle bir insana denk geldiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum, harika bir bölüm arkadaşıydı ve şimdi de harika bir ortak.''

''Öyle.'' diyerek katıldım ona.

''Diana'nın sevdiği insanları ben de seviyorum. İçgüdüsel belki de. Diana fazla güvenilir biri, etrafındaki insanların da öyle olacağını düşündüm. Aranızdan tek görüşebildiğim kişi Diana'dan ayrı olarak Jimin. Sizin eve geldiğimiz akşamdan sonra görüşmeye başlamıştık doğru düzgün.'' dedi. ''Çok nadir tabii.''

Jimin ve Namjoon'un arada bir görüştüğünü biliyorduk, bu yeni bir şey değildi. Hatta belki de Taehyung çoğu zaman bu yüzden Jimin'e sinirleniyordu.

''O da sizden bahsediyordu arada. Sizinle vakit geçirmekten hoşlanıyor. Bazen hakkınızda konuşuyoruz. Festivali ondan öğrendim.'' dedi gülümserken. ''Yani Jungkook'un yaptığı meslek hoşuma gittiği için oradan konu açılmıştı. Jimin de festivalde Taehyung ile dans etmeleriyle ilgili bir şeyler söylemişti.''

Kafamı salladım. ''Aslında bunun açıklamasını yaptığın için senden özür dilemek istiyorum. Sonuçta çok dışarıdan bir insan değilsin.''

''Hiç önemli değil. Benim söyleme tarzımdan olsa gerek, şaşırmış olmalısın sen de.'' dedi anlayışla.

Gülümsedim. Sonunda her şey daha netmiş gibi hissediyordum. Taehyung yüzünden Namjoon'da bir sorun olduğuna resmen ikna olmuştum. Gereksiz yere kafamda bir sürü felaket senaryoları falan kurmuştum. Namjoon gerçekten iyi biriydi ve Taehyung kesinlikle boş yere tatsızlık çıkarıyordu. Tabii bu gerçekleri biricik arkadaşım Taehyung'a söylemeyecektim. Küçüklükten beri onu bir şeyler konusunda ikna etmek çok zordu ve ben bunu 15 yaşımızda falan bırakmıştım. Bir şey hakkında şüphelendiğinde kendi gözüyle o şeyin iyiliğini görene kadar ikna olmuyordu. Jungkook'ta da aynı şeyler olmuştu. Geç ikna olmuştu ama eninde sonunda olmuştu. Hatta benden çok görüyordu kocamı!

Namjoon ayaklandığında gitmesi gerektiğine dair bir şeyler söylemişti. Kafamı sallayıp onunla tokalaştıktan sonra odadan çıkışını izledim.

Çantamı toplamış çıkacaktım ki kapım tekrar açılmıştı.

''Diana!'' dedim şaşkın ama bir o kadar da neşeli bir sesle.

''Aishh... Şu asansör, çok sallamıyor mu insanı? Midem bulandı.'' derken içeri girmişti.

Kıkırdadım. Ona sarılıp geri çekildikten sonra yerime geri oturdum.

''Hamilesin, artık alışsan iyi edersin.'' dediğimde derin bir nefes alıp karnına baktıktan sonra bana döndü.

''Bir şeyler içmek ister misin?'' dediğimde kafasını sağa sola salladı.

''Çok aç hissediyorum. Birlikte yemeğe gidelim diyecektim.'' dedi. ''Taehyung ve Jungkook da gelir belki.''

Birkaç saniye düşündükten sonra memnuniyetle kafamı salladım. ''Çok iyi olur. Canım dışarıda yemek istiyordu kaç gündür. Sürekli evdeyiz...''

''Ev de güzel. Söylenme hiç.'' derken dikleşti. ''Kalk hadi.''

Kafamı salladığımda Namjoon'u söyleyeceğim için oturmaya devam ettim son anda.

''Namjoon buradaydı az önce. Karşılaşmadınız mı?''

Kaşlarını çatıp kafasını sağa sola salladı. Namjoon merdivenleri kullanmış olmalıydı.

''Yeni ev almış. Kredi çekti.'' dedim. ''Ayrıca şu festival meselesini anlattı bana. Yanlış anlaşılmaktan korkuyor baya. Jimin söylemiş.''

Diana birkaç saniye düşündükten sonra, ''Haaaaa...'' dedi aydınlanmış bir şekilde. ''Evet, bu cidden çok mantıklı geldi. Jimin'in söylemesi çok olabilecek bir şey.''

İkimiz de aynı anda güldüğümüzde devam etti.

''Taehyung yüzünden düşünüyoruz saçma şeyleri. Bunu bırakmamız lazım.'' dediğinde kafamı salladım.

Sonunda ikimiz de ayaklandığımızda bankadan çıkmıştık. Restorana gidene kadar Namjoon ile konuştuklarımızı detaylı bir şekilde Diana'ya anlatmıştım.

Kendi kendimize sorun yaratmıştık, şükürler olsun ki sorun yoktu. Festival ile ilgili tek bir şey duyduğumda huzursuz hissediyordum...

~~~


Namjoon napıyon sen diyen +1

Continue Reading

You'll Also Like

155K 7.8K 28
Koltuktakı bedenine yaklaşıp hafifce dürttüm. Uyanırsa belki kendisi gide bilirdi. Mırıltı seslerinden başka bir tık yoktu. Uyumaya devem ediyordu. N...
1.1K 113 12
DAYANAMIYORUM CELİCHİ GERÇEK #CELİCHİ
15.4K 851 16
[Tamamlandı] "Lütfen..." dedim sulu gözlerimle koyu irislerine bakarak. Bakışları bir türlü yumuşamıyordu. "Lütfen beni sensizlikle cezalandırma, ya...
1.2K 156 2
bu dizeler kalemimin temel taşlarıdır.