bir çeşit eşitsizlik] sekai ✔

By staywnini

138K 12.7K 5.5K

koltuğunuz oldukça rahatmış bay kim fakat size kucağımı da önermek isterim 07.09.18 - 21.07.19 | jongin to se... More

giriş
bir| tanrı ve öğretmen arasında bir canlı formu
iki| bay nini
üç| güneş kadar güzel bir çocuk chae
dört| beklenenden farklı gelişen özel dersler
beş| faydacılık anlayışı ve taemin
altı| kim jongin'in birçok fedakarlığa değiyor oluşu
yedi| dedem büyükannemi unutamamıştı
sekiz| junmyeon gidiyor
dokuz| üzgün papatya ve jongin'in süprizi
on| bende sabır namına bir şey bırakmadın kim jongin
on bir| sizce de çok güzel değil miyim efendim
on iki| istenmeyen akraba sorunsalı
on üç| kucağım da oldukça rahattır
on dört| kim jongin ve ayıcıklı mutfak önlüğü
on beş| dile getirilmeye korkulan bir şeyler
on altı| böyle gülünce seni masaya yatırasım geliyor
on yedi| o hep gülsün diye tüm cihanı ateşe verirmişim
on sekiz| yakıyorsan en kalitelisinden yanarız biz de
on dokuz| fıstık kim jongin
yirmi| birsürü sevmek meselesi
ek bölüm| sultanlarımız canlı yayında soruları cevaplıyor
yirmi bir| koltuk (m)aceraları
yirmi iki| çarı etkinleştir: anne oyuna girdi
yirmi üç| her yaradan kan akmaz
yirmi dört| chae'nin çilekleri
yirmi beş| cesur olmak meselesi
yirmi altı| ilk jongdae tavlamış
final 1/4| chanbaek
final 3/4| suchen
final 4/4 | senden başka hiçbir hareketimden emin olamıyorum artık
ek bölüm|ee, ne zaman evinize gidiyorsunuz siz

final 2/4| yixing

1.7K 198 51
By staywnini

yixing gözünden bir çeşit eşitsizlik castine hoşgeldiniz efendim

---

Anne ahtapotların yavrularının yumurtadan çıkmalarını beklerken açlıktan öldüklerini biliyor muydunuz? Ben de bunu Doyeon'dan öğrenmiştim ve şimdi o kollarımın arasında dansa ayak uydurmuş bir haldeyken bunu düşünüyordum. Balonun ortalarındaydık, slow bir parça çalmaya başlamıştı ve çiftler sahneye çıkmıştı. Hemen karşımda Baek'in belinden kavramış bir Chanyeol vardı. Birbirimize bakıp göz kırptık, ben birazcık da kıkırdadım.

"Neye gülüyorsun yine?" Doyeon başını omzuma yaslamış bir şekilde konuştuğunda hâlâ aklım biraz da olsa anne ahtapotlardaydı. "Chanyeol'le göz göze geldik de." Sonra bir şeyler daha söyleyecektim ki gözüm bar taburelerinde oturan Jongdae ve Sehun'a kaydı. Jongdae kıravatını başına bağlamıştı ve sarı tutamları iyice dağılmıştı. Sehun başını onun omzuna yaslamıştı ve birlikte salak salak gülüyorlardı. Onlarla birlikte eğlenmek istediğimden sevgilimin kulağına doğru eğildim. "Bizimkilerin yanına gitsem biraz olur mu?" Başını omzumdan kaldırıp gülen gözleriyle bana baktı ve onaylarcasına göz kırptı. "Git hadi. Ben de benimkilere bakayım."

Onayı aldığım gibi hızlıca iki tatlımın yanına vardım ve bir tabureye de ben çöktüm. Geldiğime sevinmiş gibiydiler. Jongdae ellerini uzatıp yanaklarımı sıktı. "Kuzumuz gelmiş. Sehun bak, kocaman oldu da bizi ziyarete geliyor." Anlaşılan hafiften kafası kaymıştı ama Sehun biraz daha sağlamdı, sadece sırıtmakla yetindi. İkisinin bu gece sevgililerinden ayrı olmaları biraz tatsız bir durumdu ama birliktelerken de gayet güzel idare ediyorlardı. Taburemi iyice ikisine yakınlaştırıp menuniyetle gülümsedim.

"Ahtapot annelerin yavruları yumurtadan çıkana kadar öldüğünü biliyor muydunuz?" Hevesle aklımdan çıkmayan paragrafı onlarla paylaşmak için konuştuğumda ikisinin de yüzünde mimik oynamamıştı. Sonra arkadan bir ses duyuldu, beklediğim ses buydu. "Ben biliyorum!" Chanyeol ve Baekhyun da aramıza katılmıştı. Beni asla hayal kırıklığına uğratmayan kankama elimi uzattım ve bir beşlik çaktık. Chanyeol o kadar ruh eşimdi ki, bazen aynı kafayı paylaştığımızı düşünüyordum. Sadece benim daha büyük, yapılı, tatlı ve tatlı halim gibiydi. Gerçi dostlarımın hepsi çok tatlıydı...bebeklerim benim.

"Keşke biri üstüme içecek dökse de soyunmak zorunda kalsam. Çok iyi iç çamaşırı giydim." Jongdae alnındaki kıravata rağmen oldukça ciddi bir ses tonu takındığında güldüm. Baekhyun da kendininkini gevşetip boynuna geniş bir alan tanımıştı. Zaten kızlar rahat rahat elbiseler giyerken biz neden nefes almayı bile bu kadar zorlaştırıyorduk anlamış değildim. Keşke ben de elbise giyebilsem... "Soyunmak için bir nedene ihtiyacın yok, yap gitsin." Aldığı bu gazdan oldukça etkilenmiş olan kuşum elini ceketine atmıştı ki Sehun onu durdurdu. "Kim Junmyeon bunu çıplak bulursa ihale üstümüze kalır beyler." İçkisinden bir yudum aldı sonra, yanakları hafif pembeydi. "Yarın akşam bizde toplanalım, orda ne isterse yapsın." Herkes bunu mantıklı bulmuştu, Jongdae hafif sızlansa da pek sesi çıkmadı.

"Of, resmen üniversiteye geçiyoruz." Bir süre sessizce oturduktan sonra Yeol heyecanla konuştu. "Lisede en çok neyi özleyeceksiniz?" Odağımı ondan ayırıp biraz düşündüm. Aslında özleyeceğim çok şey vardı. Öncelikle Jongdae gidiyordu, hepberaber olmayı özleyecektim. Ama bunu söylersem ortam fazlasıyla durgunlaşacaktı, diğerleri de bu konuyu görmezden geliyordu ve böylece veda anını iteleyebildiğimiz kadar iteliyorduk. "Ben Kyungsoo'yu özleyeceğim." Böylece aklımdakinden bambaşka bir şeyi dile getirerek ilk ben konuştum. Yalan da değildi, müdür yardımcımızın hastasıydım.

Çocuklar dediğime sesli güldü. Lisenin ilk yılı onu ilk gördüğümüzde hepimizin dibi düşmüştü ama adamın parmağındaki evlilik yüzüğünü görmemiz çok sürmemişti.

"Jongdae'nin derste uykusu gelince omzuma yatmasını özleyeceğim." Sehun ondan beklediğimin aksine fazlasıyla soft bir itiraf yaptığında fanboy edasıyla çığlık attım. Jongdae de bu durumdan hoşlanmıştı, buklelinin onu kolları altına alıp sarılmasına izin verdi. Sehun'un bukleleri ne kadar da uzamıştı, söz konusu açılmışken. Turuncu saçlı da güzeldi gerçi ama ben saçlarının kıvır kıvır alnından dökülmesini çok tatlı buluyordum.

Baekhyun, çalan şarkı başını ağrıtmış olacak ki, eliyle alnını ovalayıp dirseğine yaslandı. Yüzü yine de gülüyordu ve bu gece saçları mordu. "Yemekhanede dedikodu yapıp millet kavga ederken onları izlemeyi özleyeceğim ben." Kavgalar değil de, dedikodu konusunda katılıyordum. Bizimkiler kavga izlemeyi seviyordu fakat bana biraz rahatsız edici geliyordu açıkcası. Ama hep birlikte olacaksak insanların birbirini yemesini izlemeye de razıydım. Üstelik o anlara dair sevdiğim bir diğer şey de Baek'in yüzünde oluşan mutluluktu. Kabul etmiyordu ama dişlerini gözler önüne serdiğinde çok şirin oluyordu. Neyse, ne diyorduk ya? Anne ahtapotlar...ne fedakâr canlılar.

"Neyi özleyeceğim biliyor musunuz? Biyoloji derslerinde ben anlamadıkça sabır göstermek ve kafayı sıyırmak arasındaki ince çizgide seyreden Minseok'u." Güldük. Sayısal dersler ve Chanyeol adlı bi belgesel çekememiş olmak en büyük pişmanlığımdı. "Kızamıyordu da, masum masum bakıyordun adamın suratına." Jongdae anıların kafasında canlanmasıyla iyice keyiflenmiş gibiydi. "Harbi ya, hakkı ödenmez adamı biz delirttik."

Sonra sona kalan civcive döndük hepimiz başımızı. Elindeki bardağı masaya bıraktı, Sehun'un kolları arasından çıktı ve ellerinden kurtuldu. "Aptallar," dedi tatlı tatlı. "Sizi özleyeceğim, başka neyi özleyebilirim?"

Ağlamaya başladığım yer burasıydı, Doyeon beni gelip alana kadar Jongdae'nin kucağından da kalkmadım. Diğer taraftan Baekhyun sarıldı, ona Sehun, ona da Chanyeol. Etraftakiler biraz garip karşıladı ama yarım saat kadar birbirimize sarılı kaldık. Bu grup ailem gibiydi ve kaybetmek istemiyordum.

(y.n: şu üçlüdeki güce bak, keşke evim arabam olsa da üstlerine yapsam)

On Yıl Sonra

"Tatlım kapıya bakar mısın? Chanyeol ve Baekhyun gelmiş olmalı." Eşim Nami'ye seslenirken bir taraftan da odasında uyumakta olan oğlumu kontrole gidiyordum. Bizim odanın yanındaki odadan içeri başımı sokup kısaca göz attım. Hâlâ uyuduğunu görmek derin bir nefes vermeme neden olmuştu, bazen çok zor uyuyordu ve onunla birlikte biz de uykusuzluk çekiyorduk.

Görevimi başarılı bir şekilde tamamladığımdan aşağıya, bir haftadır görmediğim ve şimdi de aylarca görmeyeceğim dostlarımın yanına indim. Yine yurtdışına çıkıyorlardı ve ben oğlumun bezini değiştirirken onların atıldıkları maceraları videolardan izleyecektim. Adil mi, hayır. Ama söz konusu oğluşum olduğunda değerdi.

Alt kata iner inmez Baek'in sesi kulaklarımı çınlattı. "Benim geleceğimi bile bile yeğenimi nasıl uyutursunuz!" Nami onun bu haline gülerken içeri giren köpeklerin tasmalarını çıkarıyordu. Sürekli bizde kaldıklarından hayvanlarla iyice sıkı fıkıydık. "Uyumuyor Baek, ne yapalım. Yarım saate uyanır ama sabret." Başıyla karımı onaylarken Chanyeol benim geldiğimi farketti. "Oo, kanka!" Açılmış kollarına gülerek ilerledim ve sıkıca sarıldık. Sonra aşağı yukarı benim kadar olan Baekhyun'u da kollarımın arasına aldım. Ne kadar sık görüşürsek görüşelim özlüyordum onları. "Hoşgeldiniz, içeri geçelim hadi."

Köpüşler de arkamızdan geliyordu, küçük olanı eğilip kucağıma aldım. "Sehun ve Jongdae ne yapıyor? Uğradınız değil mi onlara da?" En yakınımdaki koltuğa geçip oturdum. Nami yanıma, benimkiler de karşıma oturdu. Baek'in saçları bugün de mordu, ister istemez balo gecesini hatırlayıp gülümsedim. "Jongdae'nin işi başından aşkın herzamanki gibi. Dip boyasının geldiğini bile farketmemiş, mutfakta kaç haftadır yenmeyen bir tencere makarna buldum." Bunları anlatırken ne kadar gülüyor da olsa dostumuzun bu halinin hepimizi üzdüğünü biliyordum. Ama onun işine olan aşkını da seviyordum, çok başarılıydı. "Sehun ve Jongin de bildiğimiz gibi. Jongin seni özlemiş Yixing, ne zamandır gitmiyormuşsunuz onlara." Eh, bebek yüzünden sosyal hayatımız bir miktar kısıtlanmıştı haliyle. Ama Jongin ile dün akşam konuşmuştuk, ondan yemek tarifi almıştım. Bu kadar rahat anlatıyordum ama ona tapınmayı bırakalı dört sene falan oluyordu, artık bir yetişkindim. Evet, baya yetişkindim hem de. İnanmıyorsanız, çocuğum bile var. Teşekkürler.

"Sizin gibi ipimizi koparıp gezemiyoruz, ne yapalım." Nami aklımdakileri dile getirmişti. Onu kolumun altına çekip saçlarına bir öpücük kondurdum. "Ee, bana ne alacaksınız İtalya'dan? Amerika macerasındaki gibi anahtarlık getirmeye kalkarsanız köpeklerinizi göremezsiniz, söylemedi demeyin."

Yixing için işler tıkırındaydı. Doyeon ile üniversitenin ikinci yılı ayrılmışlar, dördüncü yılındaysa Nami ile tanışmıştı. Flört, nişan derken üç yıldır evliydiler ve henüz yeni doğmuş bir oğulları vardı. İşi ve arkadaşlarından kalan zamanlarının hepsini ailesine adamıştı.

Diğer yandan, mimarlık okumuştu ve eşi de aynı bölümü okuduğundan, ve bu sayede tanıştıklarından seçimiyle fazlaca gurur duyuyordu.

Ne kadar sene geçse de geçsin Yixing yine Yixing'di. Bazen çok başarılı projelere imza atıyor, bazen de başını yastığa koyduğunda ciklet balıklarının ne kadar vefalı olduğunu düşünüyordu. Chanyeol ile çizgiromanlar okuyor, çocuğuna mama hazırlıyordu. Yaşadığı hayattan bir saniye bile pişman olmamıştı.

---

off sekai'nin finalinden spoiler vermiş gibi oldum ama belli yani fluff fik napcaktık ki başka amann

bu kitabımdaki yixinge veda edesim hiç gelmiyor


Continue Reading

You'll Also Like

881K 70.4K 14
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...
2.6K 76 18
Küçüklüklerinden beri, Pran (Nanon) ve Pat (Ohm)'in babalarının arasında kıyasıya bir rekabet ve düşmanlık vardı. Her konuda birbirleriyle yarış hâli...
222K 22K 32
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.
3.3K 532 9
1887 yazının sonunda bi hanımevladı, evini soyan kaplan terbiyecisi ile karşılaşır, biraz tuhaf bir şekilde ;2018