BULUTLAR DA AĞLAR

By Anesrum

575K 48.6K 8.9K

Namverân Somer adının kısaltılmasından nefret eden, insanlarla kolay kolay anlaşamayan ve de kişisel alanının... More

BİRİNCİ BÖLÜM: "BİR BELAYA ÇEKİLİYORUM"
İKİNCİ BÖLÜM: "PROBLEM ÇOCUK VE ISLAK HAVLU"
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: "ULAŞ EROLTU"
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: "BİR PANDA SAPIK ÇIKIYOR"
BEŞİNCİ BÖLÜM: "HAPİSHANEDE ANLAŞMA"
ALTINCI BÖLÜM: "BİR ARABA DOLUSU DAYAK MI?"
YEDİNCİ BÖLÜM: "UFF ÇOCUK"
SEKİZİNCİ BÖLÜM: "BENİM HAYALİM"
DOKUZUNCU BÖLÜM: "BİR GENÇ GİBİ"
ONUNCU BÖLÜM: "ŞAG"
ON BİRİNCİ BÖLÜM: "ORİON"
ON İKİNCİ BÖLÜM: "NAMVERÂN'IN AFFI"
ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: "KİŞİSEL ÖĞRETMEN"
ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: "SEÇİMLER VE GETİRDİKLERİ"
ON BEŞİNCİ BÖLÜM: "BULUTLAR AĞLARKEN VERİLEN KARAR"
ON ALTINCI BÖLÜM: "CENNETTEN DÜNYANIN MERKEZİNE"
ON YEDİNCİ BÖLÜM: "AV HAKKINDA"
ON SEKİZİNCİ BÖLÜM: "ANNE VE BABA"
ON DOKUZUNCU BÖLÜM: "KÖPEK BALIKLARI"
YİRMİNCİ BÖLÜM: "BARİSTA KIZ"
YİRMİ BİRİNCİ BÖLÜM: "ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİ"
YİRMİ İKİNCİ BÖLÜM: "ARKADAŞ OLMAK?"
YİRMİ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: "İLK ARKADAŞLARIM"
YİRMİ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: "ÖZÜRLER UTANÇTAN GELMEZ"
YİRMİ BEŞİNCİ BÖLÜM:"ARAMIZDAKİ SINIRLAR"
YİRMİ ALTINCI BÖLÜM: "BELKİ DE İNSANLAR DEĞİŞİR"
YİRMİ YEDİNCİ BÖLÜM: "HER BİRİMİZİN KABUSLARI"
YİRMİ SEKİZİNCİ BÖLÜM: "KURDUĞUMUZ İLK BAĞ"
YİRMİ DOKUZUNCU BÖLÜM: "BİR GÜN"
OTUZUNCU BÖLÜM: "SONUN BAŞLANGICI"
OTUZ BİRİNCİ BÖLÜM: "SİZİ BİRLEŞTİREN BAĞ"
OTUZ İKİNCİ BÖLÜM: "BABAMIN MUTLULUK GÖZYAŞLARI"
OTUZ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: "SU HERKESİ BİRLEŞTİRİR"
OTUZ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: "ONU TANIMIYORSUN BİLE!"
OTUZ BEŞİNCİ BÖLÜM: "TABULAR YIKILABİLİR"
OTUZ ALTINCI BÖLÜM: "FARKINDALIKLAR VE YENİLİKLER"
OTUZ YEDİNCİ BÖLÜM: "BANA BENZEYEN BİRİSİ"
OTUZ SEKİZİNCİ BÖLÜM: "GİTME O GÜZEL GECEYE USULCA"
OTUZ DOKUZUNCU BÖLÜM: "KALBİMİZDEKİ HİÇ GEÇMEYEN YARALAR"
KIRKINCI BÖLÜM: "ELVEDA VE YENİDEN GÖRÜŞÜRÜZ"
KIRK BİRİNCİ BÖLÜM: "ARKADA BIRAKILAN"
KIRK İKİNCİ BÖLÜM: "CANAVARLARA ACIMA"
KIRK ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: "ULAŞ'IN KALBİ"
KIRK DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: "SEN GECE MİSİN?"
KIRK BEŞİNCİ BÖLÜM: "FATİH İÇİN, BENİM İÇİN"
KIRK ALTINCI BÖLÜM: "AMA KORKUYORUM"
KIRK YEDİNCİ BÖLÜM: "TEŞEKKÜR EDERİM"
KIRK SEKİZİNCİ BÖLÜM: "BAŞARACAĞIZ"
KIRK DOKUZUNCU BÖLÜM: "IŞIL"
ELLİNCİ BÖLÜM: "YARISI TOPRAĞA GÖMÜLMÜŞ PAPATYALAR"
ELLİ BİRİNCİ BÖLÜM: "SEN ÇOK GÜZELSİN"
ELLİ İKİNCİ BÖLÜM: "HER DEFASINDA BANA GEL"
ELLİ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: "ÖLÜM KOKAN ELLERİM"
ELLİ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: "GÖRMÜYORUM VE DUYMUYORUM"
ELLİ BEŞİNCİ BÖLÜM: "İSTEDİĞİN NE?"
ELLİ ALTINCI BÖLÜM: "NAMVERÂN OLMANIN KURALI"
ELLİ YEDİNCİ BÖLÜM: "KADER DEDİĞİMİZ O KÜÇÜK ŞEY"
ELLİ SEKİZİNCİ BÖLÜM: "BENDE BİR PROBLEM VAR"
ELLİ DOKUZUNCU BÖLÜM: "KENDİNİ MEMNUN ET"
ALTMIŞINCI BÖLÜM: "SANA GELDİM"
ALTMIŞ BİRİNCİ BÖLÜM: "KALBİMİ KIRMA"
ALTMIŞ İKİNCİ BÖLÜM: "KUKLA"
ALTMIŞ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: "HASTALIK GİBİ, SAĞLIK GİBİ"
ALTMIŞ BEŞİNCİ BÖLÜM: "BİZ BİR TAKIMIZ"
ALTMIŞ ALTINCI BÖLÜM: "GÜNERİ EVİNDE ACİL DURUM"
ALTMIŞ YEDİNCİ BÖLÜM: "KÖTÜ KADIN MÜZEYYEN"
ALTMIŞ SEKİZİNCİ BÖLÜM: "BU EVDE SAĞ KALMALIYIZ"
ALTMIŞ DOKUZUNCU BÖLÜM: "YAZ KIZIM: KENDİMİZİ NASIL FAKA BASTIRDIK?"
YETMİŞİNCİ BÖLÜM: "TOMBALA"
YETMİŞ BİRİNCİ BÖLÜM: "KALIPLAR KEKLER İÇİNDİR!"
YETMİŞ İKİNCİ BÖLÜM: "SANA ACIYORUM"
YETMİŞ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: "O BENİM ANNEM!"
YETMİŞ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: "AYLİN İLE ENVER"
YETMİŞ BEŞİNCİ BÖLÜM: "YENİDEN ANNE VE BABA"
YETMİŞ ALTINCI BÖLÜM: "HER ŞEY YOLUNDA"
YETMİŞ YEDİNCİ BÖLÜM: "HİKÂYEMİZ DEVAM EDECEK"
YETMİŞ SEKİZİNCİ BÖLÜM: "GÜNEŞLER DE GÜLÜMSER, YILDIZLAR DA!" [FİNAL]
BDA
RUHUMDAKİ LEKELER
BEN DÖNDÜM!

ALTMIŞ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: "MİNİ MİNİ MİNE"

4.7K 546 39
By Anesrum

Bölüm şarkısı;

Buono! - Kokoro No Tamago [Shugo Chara Açılış Şarkısı] (Çok sevimli bir animedir, yıllar sonra izlediğim ilk animelerden, tavsiye ederim.)


Sabah olduğunda bile annem benimle uğraşmaktan vazgeçmemişti. Kahvaltı hazırlarken, yemek yerken hatta konuşurken bile sevgilim olduğundan beri değiştiğimi söylüyordu. Hareketlerimin daha da kırıldığını, daha çok nazlandığımı ve içimdeki kocaman buzdağının eridiğini öne sürüyordu.

Tabii ki annemi dinlemiyordum ama ne zaman bana imada bulunsa utanmaktan kendimi alamıyor, yanaklarımın kızarmasına da engel olamıyordum. Doğduğum andan itibaren iki tane harika ebeveyn ile kutsanmış gibiydim. İkisi de daima bana saygı duymuş, sorularımı dinlemiş, her daim bana cevap vermeye çalışmış, asla beni küçümsememiş, bilgili, fikir sahibi bir birey olmam için çabalamıştı.

Vaktimin çoğunu babam ile birlikte geçirmiştim, bir sıkıntım olduğunda 'Anne!' diye değil, 'Baba!' diye ağlardım. Bu yüzden onu kaybettiğimde sadece babamı değil, en yakın arkadaşımı da kaybetmiştim. Annem bu süreçte her zaman dik durmaya çalışmıştı ve benimle olan iletişimini güçlendirmeye, babamın eksikliğini hissettirmemeye çalışmıştı. Artık ne kadar yakın olsak da, bir şeyleri konuşabiliyor, annem bana, yeri geldiğinde ben anneme akıl verebiliyor olsam da o sonuçta benim annemdi. Erkek arkadaşımdan bahsetmesi beni geriyor ve utandırıyordu.

Büyükannem burada olsa buna güler ve adım kadar eminim ki bana annemden daha çok takılırdı.

Menekşe kokulu büyükannem.

Yokluğundan burnunuzun direği sızladığı birisini hatırladığınızda yaptığınız şeyi yaptım: derin bir nefes aldım ve hafifçe gülümsedim. Her şeyin güzel olması için çabalamak, değişime kucak açmak büyükannemi onurlandırmak için yapabileceğim tek şeydi. Bu yüzden geçmişe takılmamam gerekiyordu. Önüme bakmalı ve her ne olursa olsun doğru olduğuna inandığım şey için mücadele etmeliydim.

Şuan için benim doğrum, Ulaş'ı bu mücadele yalnız bırakmamaktı. Bu yüzden o ne derse desin kesinlikle özel ders verecektim. Belki biraz daha tartışırdık, biraz daha surat asardı ama en sonunda boyun eğeceği kesindi. Sonuçta ben Namverân'dım!

"Nam!" diye seslendiğinde annem odasından, ağzımda diş fırçasıyla birlikte yanına gittim. Aynanın karşısına oturmuş saçlarıyla uğraşırken gözleriyle telefonunu işaret etti.

"Şimdi Gülseren ile konuştum. Eğer bugün müsaitsen seninle konuşmak istiyor, tanıdığı birisinin özel ders vermesini daha çok istermiş."

"Harika." dedim yavaşça, macunu ağzımdan fışkırtmamak için.

"Bugün onlara uğra da bir konuş."

Baş parmağımı kaldırdım ve banyoya geri döndüm. Ağzımı güzelce çalkaladıktan sonra Ulaş'a, öğleden sonra birde buluşmak üzere mesaj yolladım. Annem bugün arkadaşlarıyla görüşecekti o yüzden ancak akşam görüşebilecektik.

"Anne," dedim hızlıca yanına geri dönerken. "Gülseren Teyze'nin kızı mı vardı oğlu mu?"

Annem saçını yapmayı bitirmiş, çıkmadan önce rujunu sürerken, "Niye sordun?" dedi. Sırıttı ve rujla beni işaret edip "Bir günde beyci mi oldun sen?" dediğinde ise sinirle nefesimi dışarıya verdim.

"Anne!"

"Tamam yahu kızma." Güldü. "Gel seni ben bırakayım. O tarafa doğru gidiyoruz zaten." Rujun kapağını kapatıp çantasına attı ve ayağa kalktı. "Kızı var iki tane."

"Hangisine ders vermemi istiyor?" Annem kapıya doğru yöneldiğinde bende odama gidip sırt çantamı aldım ve annemin peşinden gittim. Gülseren Teyze'yle uzun bir zamandır görüşmüyorduk, çocukken de onun çocuklarıyla görüştüğümü hatırlamıyordum. Belki de hafızamdan silmiştim, emin değildim.

"Gidince öğrenirsin."


Araya bindiğimizde açık pencereden Lale Hanım'ın evde dolandığını görsem bile, Ulaş hala bana bir cevap vermemişti. Saat on birdi ama uyanmamış olma ihtimalini göz önünde bulundurdum, hemen kurulmanın bir manası yoktu. Annem beni Gülseren Teyze'lerin evine bıraktıktan hemen sonra ayrıldı, bende ilk iş görüşmeme oldukça bir ciddiyetle gittim. İşverenim olabilecek kişi her ne kadar tanıdık olsa bile, bu bir işti.

Zili çaldığımda Gülseren Teyze kapıyı açtı. Beni görünce gülümsedi ve hemen beni içeriye buyur etti. "Ah," dedi evhamlanarak. "Keşke Nedim Amca'n bir on dakika geç çıksaymış, seni görürdü. Ne kadar merak ediyor seni bir bilsen!"

Nedim Amca'yı tanır ve de hiç sevmezdim lakin o beni çok severdi. Onu sevmeme nedenlerimin ilk sırada geleni kesinlikle beni sevme klişesi altında sürekli ısırmaya çalışmasıydı. Kuduz bir köpek gibi sürekli kollarımdan, yanaklarımdan ısırmaya çalışır buna karşılık bende hep ona vurur ve gitmesini söylerdim. Umuyordum ki yaşlandıkça huyunu değiştirmişti yoksa ona katlanmam gerçekten zor olurdu. İşi kabul etmemeyi bile düşünebilirdim, tabii bu düşünceden anında vazgeçerdim. Paraya ihtiyacımız vardı.

"Sevindim." dediğimde Gülseren Teyze anlamasa bile beni salona götürdü. Kızlarından birisi salonda oturmuş elinde telefon, kanepede boydan boya uzanıyordu.

"Misafirimize merhaba, der misin Eda?" Annesi kızını uyardı ama kızın bunu takmak gibi bir niyetinin olmadığı belliydi.

"Selam." dedi ağzında geveleyerek, gözlerini telefonundan bir saniye bile ayırmadan.

"Sen otur tatlım bende Mine'yi getireyim." Gülseren Teyze koltuklardan birisini işaret edince kafamı sallayıp oturdum, o da salondan çıktı.

"Bu ne ya?" dediğinde bir anda kız, kafamı ona doğru çevirdim. Bana bakıyordu fakat neden bu tepkiyi verdiğini anlayamamıştım.

"Anlamadım?" Kaşlarımı kaldırdım.

"O tişörtler geçen yazın sezonundan, aşırı de-mo-de! Krize filan giriyorum onları gördükçe yani. Aynaya baktığında kusmuyor musun?" Yeniden telefonunun ekranına döndü. "Iy!"

"Sen aynaya baktığında kusmadan yaşayabildiğine göre," Gülümsedim. "sanırım kusmuyorum."

"Excuse me?" Kız yeniden bana döndüğünde gözlerimi devirdim.

"Apology accepted." Yeniden gülümsedim ve o anda Gülseren Teyze önünde ortalama on yaşlarında bir kız çocuğu ile yanımıza geldi.

"İşte Mine," dedi Gülseren Teyze beni işaret ederken. "yeni öğretmeninin ile tanış. Namverân ablan."

"Merhaba." Elimi kaldırdım fakat kız çocuğu bana sinirle bakıp hiçbir şey söylemedi. İki yandan bağlanmış keçi kulakları vardı, yüzü yusyuvarlaktı ve kocaman kahverengi gözleri vardı. Kaşları neredeyse yok gibiydi, hafif topluydu ve kızdığında bile şirin gözüküyordu. Makber görse, kesin kucaklayıp sevmeye çalışırdı.

"Ben öğretmen istemiyorum, kendi başıma yapabilirim!" dedi küçük kız sinirle ayağını yere vurarak.

"Öğretmen seni yönlendirmek için burada bebeğim, tabii ki tüm işi sen yapacaksın." Annesi onu neşelendirmeye çalıştı ama küçük kız daha da surat astı.

"Matematik yapamıyor işte anne, kabul et yani. Bizim genlerimizi almamış, minik kurbağa!"

"Anne!" Mine sinirle bağırdığında Eda güldü.

"Minik kurbağa, minik kurbağa, kuyruğun neredeeeee?" Eda küçük kız kardeşini sinir etmek için şarkı söylemeye başladığında kız sinirle ayağını yeniden vurdu.

"Tamam! Yeter!" Gülseren Teyze kaşlarını çattı. "Namverân, hadi sen Mine ile onun odasına git ve bir konuşun. Benim için her şey tamamdır, saat başı ne kadar istiyorsun, konuştuktan sonra bana söylersin."

"İstemiyorum." dedi Mine ama Gülseren Teyze öyle bir baktı ki, sinirle arkasını dönüp salondan çıktı.

"Miniik kurbağaaa!" Eda arkasından şarkı söylemeye çalışınca Gülseren Teyze hareketlendi.

"Eda. Konuşacağız." Hemen ayaklandım ve salondan çıkıp Mine'nin peşinden gittim. Kapısı açık olan odaya girdiğimde, Mine'yi sinirli bir şekilde yerdeki puflardan birisine oturmuş bir şekilde buldum. Odasının her yeri oyuncaklarla doluydu ve duvarda bir sürü Barbie posteri vardı. Beni görünce yeniden surat astı ve uzanıp oyuncaklarının arasından bir tavşanı çıkarıp kucakladı. Sakince yanına doğru ilerledim ve tam karşısına oturup çantamı çıkardım.

Birkaç dakika hiçbir şekilde konuşmadık, onunda konuşmaya niyeti yoktu. Tavşanını sevdi, gözlerini benim üzerimde gezdirdi. Konuşmak istiyor gibiydi ama yine de gururlu davranıyordu. Benim sevimli versiyonuma benziyordu.

"Tanışalım mı? Benim adım Namverân."

"Annem söyledi ya, biliyorum." Dik dik bana bakınca öğretmenin ben olduğumu ve ortamı sakin tutmam gerektiğini kendime hatırlattım.

"Farkındayım ama öğretmen ve öğrenci olarak resmi bir şekilde tanışmamız gerektiğini düşündüm."

Yanaklarını şişirdi ve hemen ardından aklına yatmış olacak ki, "Mine." dedi.

"Memnun oldum. Sanırım matematik üzerine çalışacağız?"

"Evet." dedi memnuniyetsiz bir şekilde. "Eda benimle çok dalga geçiyor."

"Ciddiye almana gerek yok." dedim. "Hayatın boyunca kardeşin gibi birçok insanla tanışacaksın. Kafana takmamayı öğreneceksin."

"Bilmiş gibi konuşmana gerek yok. Bunları bende biliyorum." Kafasını çevirdi.

"Sen çok zor bir çocuksun."

"Ben çocuk değilim!"

"Nesin o zaman mini mini Mine?" diye sorduğumda kaşlarını çattı.

"Ben seni hiç sevmedim." dedi kızgınlıkla.

Derin bir nefes aldım, ortamı yumuşatmak zorundaydım. Öğretmen olan bendim ve bu işe ihtiyacım vardı. "Sevmek zorunda da değilsin." dediğimde, kocaman gözlerini üzerime dikti ve kolları arasındaki minik tavşanın kulaklarına burnunu gömdü. "Ama birbirimize saygı göstermek zorundayız."

"Bana ve kişiliğime saygı duyarsan bende seninkine duyarım. Hem buraya oyuncak getirmene bile kızmam." Bilmiş bilmiş konuşurken bir anda tavşanı kendinden uzaklaştırdı ve sanki duymasını istemiyormuş gibi fısıldamaya başladı. "Lokum onları çok kıskanıyor."

"Anlaştık, buraya oyuncak getirmek yok." dedim elimde olmadan gülümserken. "Sen bana saygıda kusur etmezsen bende sana saygı duyarım."

"Eda gibi o şarkıyı da söylemeyeceksin ama!" dedi öne doğru eğilerek. "Ayrıca bana ders verirken dalga da geçmeyeceksin."

"Dalga geçmek mi?" diye sordum kaşlarımı kaldırırken. Bunu neden söylüyordu ki?

"Çünkü...Eda hep benimle dalga geçiyor." Tavşanın kulaklarını kapadı ve bir anda suratı asıldı. "Aptal olduğumu söylüyor."

"Aptal mı?"

"Evet."

Derin bir nefes aldım. "Sen aptal filan değilsin Mine, emin ol." Ona doğru biraz emekledim ve hafifçe gülümsedim. "Eda'yı bunu söylediğine pişman edelim, tamam mı?"

"Pişman olur mu gerçekten?" diye sorduğunda kafamı salladım.

"Tabii ki! Namverân öğretmenin bu konuda tecrübeli." Kolumu kaldırıp pazumu gösterdiğimde gözleri heyecanla parladı.

"O zaman söz mü?" Serçe parmağını bana uzattığında bende benimkisini ona uzattım.

"Söz."

"Sözünü bozan pis bir faredir!" dedi çok büyük bir ciddiyetle.

Gülmemeye çalışarak, "Sözünü bozan pis bir faredir." dedim. 


Uzun zaman oldu, selamlar! 

Beni sıcacık kollarla karşılayacağınıza eminim. Mine'yi de aynı şekilde karşılayalım.

Özledim.


❤️

4.7.19

03:06

ANESRUM.


Continue Reading

You'll Also Like

591K 39.2K 29
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
323K 2.8K 200
Alemler günler içinde inşa edildi!..Belki de kulların hepsi sevdi ama,kimi sevildi kimi de o aşkın karşılığını hiç göremedi!..Kavuşmayı tatmayan,kend...
40. SENFONİ By Ecem Araz

Mystery / Thriller

46.5K 4.3K 30
Komiser yavaşça karşısındaki kadına yaklaştı. Gözlerini dikip bir süre süzdü. Sonra geri çekilip dikleşti ve elindeki dosyayı masaya fırlattı. Masay...
25.2M 898K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...