Kaçıncı bardağım olduğunu bilmeden içmeye devam ettim.
Ayol beni niye durdurmadı bunlar?
Çisil'e baktığımda onunda çoktan uçmuş olduğunu gördüm mal mal etrafa bakıp sarsılarak gülüyordu.
"Boraaa."yüzümü sallayarak ona yaklaştım.
Sırıtıp kolunu arkama attı"efendim güzelim?"
"Allah'ım sinir oluyorum sana?"diyip kahkaha atmaya başladım.
Sırıtıp gözlerini devirerek içkisini içip diğerleriyle konuşmaya devam etti.
Doğukan'da hafiften uçmaya başlamış olucak ki oturduğu yerden kalkıp yanıma yaklaştı.
"Naz kucağına oturucam al beni."kelimeler doğru düzgün ağzından çıkmıyordu bile.
Bora yakasından kavradığı gibi kalktığı yere geri fırlattı"otur oturduğun yerde Doğukan kucağını siktirtme bana."kahkaha atarak elimi masaya koydum.
Ay ne komik çocuktu bu ya!
"Giyoruma tuvalet."
Ay tam tersi olucaktı sanırım ama neyse.
İnsanlara çarpa çarpa tuvaletin olduğu koridora geldim duvara yaslı öpüşüp fangfingfong yapan çiftler vardı.
"Oha ağzına bak."diye homurdanarak tuvalete girdim.
İnşallah kızlar tuvaletidir.
Midem bulanınca kendimi zorlamadan direk bir kabine girip içimdekileri klozete boşalttım.
Midemde ne var ne yok çıkartırken aynı zamanda saçlarımın önüme gelmesini engellemeye çalışıyordum birkaç dakika sonra ellerime değen ellerle saçımı bıraktım.
Biri arkadan saçımı tutarak sırtımı sıvazlıyordu.
"Kimsin lan?"diye zorla mırıldandım.
"Aşkın."kıkırdamaya başladım ama midemin ağzıma gelmesiyle yine kusmaya devam ettim.
Göz yaşlarım yavaş yavaş yanaklarımdan akmaya başlamıştı küçüklükten beri ne zaman kussam ağlardım.
"Tamam geçti güzelim kus rahatla."
"Çok utanıyorum çık."
"Emin ol Doğukan'la birlikte yaşadığımdan beri hiçbir boktan daha çok iğrenmiyorum."
Hafif gülüp kusmam bitince zorlukla ona dönüp sırtımı klozete yasladım.
Bora üzerimden uzanarak sifona basıp klozetin kapağını kapattı"daha iyi misin?"
Başımı sallayıp onayladım konuşmaya halim yoktu.
"Madem çarpıyor neden o kadar çok içiyorsun?"diyip beklemediğim bir şey yaptı.
Bileğimde duran tokayı alıp dağılan saçımı acıtmamaya özen göstererek topuz yaptı.
Kapanmak için sızlayan gözlerimi daha fazla açık tutamayıp anlımı omzuna yasladım belimden ve bacaklarımdan tutarak beni kucağına alıp kabinden çıkardı.
"Naz hadi güzelim kendine gel biraz yüzünü yıkayalım."
Beni musluğa doğru eyip yüzümü yıkamaya başladı soğuk suyla rahatlayıp biraz daha kendime gelirken hala ağlamaklı mırıldanmalar çıkartıyordum.
Yüzümü kurulayıp beni kendine döndürüp yüzümü süzdü
"İyisin?"
Başımı sallayıp gözlerimi ovaladım"teşekkür ederim beni şaşırtıyorsun."hala biraz zor konuşuyordum.
Bilmişçe sırıtıp eliyle saçını karıştırdı"yapıyoruz bir şeyler."
"Uykum var."diye sızlandım.
"Gidiyoruz zaten Doğukan'ın uçmaya başlaması kalkma vaktimizi gösterir."
Omuzlarımdan tutup arkamdan yürümeye başladı masaya geldiğimizde diğerleride kalkıp çıkışa gittik.
Tolga sızan Çisil'i kucağına almış hiç zorlanmadan yürüyordu.
"Oha hayvan sen onu nasıl taşıyorsun öyle?"arada adımlarım birbirine dolansada Bora'nın omuzlarımda duran elleri sayesinde toparlanıyordum.
"Kuş kadar zaten."demesiyle oha,çüş gibi sesler çıkartarak böğürdüm.
Çitlerin olduğu yere gelmemizle yüzümü buruşturdum.
"Nasıl çıkıcam şimdi ben buraya ya?"
"Çık yine tutucam seni."diyip Bora diğerleriyle birlikte önden atladı.
Tolga çitlerin aralığından bize seslendi"Çisil'i fırlatıcaksınız buraya başka çare yok."diyip güldü.
Berrak inanmazcasına gözlerini büyüttü"Naz bu haldeyken nah atarız."
Alınmışcasına kaşlarımı çattım"ne diyorsun lan sen bana yaşlandığımı mı söylemeye çalışıyorsun?"
Gözlerini devirip yerde uzanan Çisil'e ilerledi"hadi teyze tut şunun ayaklarından."
"Görürsün sen teyzeyi şimdi."gaza gelip hemen bileklerinden tutup kaldırdım.
"Bana bak tek şansımız var düzgün fırlat tamam mı?"
Sırıtarak havuza fırlatır gibi iki yana sallamaya başladık.
"1,2,3"Allah ne verdiyse fırlatıp gözümü kapattım.
"Oldu mu lan?"
Baran gülerek"bir an arkaya uçuyor sandım."dedi.
Çisil'i öyle hayal edince anında kahkahayı bastım Berrak panikle ağzımı kapattı"sussana aptal millet uyudu basıcaklar şimdi."
"Öpüşelimde bare boş yere basmasınlar."
Çitlerin arkasından Bora'nın sesi yükseldi"heyt be kimin kızı!"
"Ne diyorsun be nerden senin kızın oluyorum ben?"
"Hadi çıkalım artık söylenme."diyip kolumdan tutarak çite sürükledi beni.
"Önden ben çıkıyım arkadan itersin."başını sallayıp geçmem için izin verdi.
Bora diğer taraftan mırıldandı"haydi bismillah."gülme isteğimi es geçip tırmanmaya başladım.
"İtsene Berrak."popişime ellerini koyup beni yukarı doğru itemeye başladı tepeye ulaştığımda sabit durmaya çalışarak ellerimi iki yana sabitledim.
"Naz atla."diyem Bora'ya baktım.
Hangisine atlayacaktım?
"Bora iki tanesin."diyip kıkırdadım.
Küfür mırıldanıp Baran'a döndü"yanıma geçsene."
Bir tarafta Baran bir tarafta Bora vardı ha hayırlısı.
Daha fazla beklemeden kendimi aşağı bıraktığımda Bora'nın kollarıyla buluştum"eyvallah aslanım." omzuna vurup yanından geçtim.
Allah'ım tek istediğim uyumaktı.
____
Sabah gözlerimi siktiğimin durmayan düdük sesiyle açtım.
"Noluyor lan inek mi eğitiyorlar bu ne?"
Hayvan mıydık lan biz düdükle kaldırıyorsunuz?!
"Kahvaltı saati geldi."diye Berrak'a baktığımda çoktan giyinmiş olduğunu gördüm Çisil'e baktığımda ise her zamanki gibi hala götünü yaymış uyuyordu.
"Gelmiyorum ben."
"Öğlene kadar aç mı kalıcaksın hadi."diyip Çisil'i kaldırdı.
"Kokonat mokonat bulur yerim ben siz gidin."diyip onlara sırtımı döndüm.
"Sen bilirsin."diyip çadırdan çıktılar.
Sıçarım kahvaltınıza benim burda başım ağrıyor sütten kesilmiş karı gibi iştahımdan kesildim.
Tam dalıcakken çadırın sarsılmasıyla olduğum yerde dikleştim.
"Ay noluyor be valla sikerim kim lan bu?!"hışımla fermuarı açıp kafamı çadırdan çıkardım.
"Zaten başkası olmasını bekleyemezdim gerizekalı."diyerek fermuarı geri kapatıcakken eliyle engel olup içeri girdi.
"Ya napıyorsun Bora çıkar mısın!"
"Dün eğlendin mi?"pişkince sırıtıp kolunun üstüne yaslanarak yayıldı.
"Ne saçmalıyorsun sabah sabah gerçekten seni çekemem başım çatlıyor."
"Hatırlamıyorsun yani?"
Sahi dün ne olmuştu?
"Neyi?"
"Ateşi ama kamp ateşi değil."diyip muzipçe göz kırptı.
"Lan!"üstüne atlayıp yumruklarımı yüzüne geçirmeye başladım.
"Tamam lan sabah sabah."diyip ellerimi arkamda birleştirip sıkı sıkı tuttu.
"Doğruyu söyle öyle bir şey olmadı dimi?"dedim endişeyle.
"Bilmemiyorum."
"Ya Bora!"diyip çırpınmaya başladım.
"Olmadı olmadı rahat dur."
"Bırakır mısın beni?!"
"Niye omzum kadar rahat değil mi?"
Sinirle gözlerimi yumup sakinleşmeye çalıştım ruh hastası ya aptal!
Sinirle ilk gördüğüm yeri boynunu ısırdım.
Acıyla inleyip anında ellerini gevşetti"sakın bunu bir daha yapma yoksa tekrar bu kadar kolay kurtulamayabilirsin."diyip anlam veremediğim bakışlarıyla hemen çadırdan çıktı.
Ne olmuştu şimdi?
"Tövbe yarabbim ya uykuda bırakmıyorsunuz."diye söylenerek giyindim.
Çadırdan çıkıp bizimkilere bakındım ilerdeki masalarda oturduklarını görünce koşarak yanlarına gittim.
"Nasıl kalkmayı becerdin?"
"Bende anlayamadım valla."diyip Bora'ya öldürecek gibi bakmaya başladım.
Aptal!
Berrak yandaki tepsiyi alıp bana uzattı"al nolur ne olmaz diye sanada ayırdık."
"Eyvallah."diyip kafamı tepsiye gömüp dünyayla ilişkimi kestim.
____
Hava hafiften kararmaya başlamış herkes ortadaki kamp ateşinin etrafına dizilmişti.
Adının Mert olduğunu hatırladığım çocuk gülerek konuşmaya başladı"evet ilk hikayeyi kim anlatıyor?"
Dediği şeyle gözlerimi devirdim aman ne seversiniz klişeyi.
Kim olduğunu bilmediğim çocuk elini kaldırdı"ben."herkes anlattığı şeyi dinlerken bende biraz gözlerimi kapatıp başımı yanımdakinin omzuna koydum.
Kulağıma çarpan sıcak nefesle huylandım"sende iyi alıştın omzuma."
Aynen canımın içi çok rahat valla.
"Evet lütfen hep kullanıma açık olsun."diyip dahada sokuldum.