ÜSAME 🐾

By Tiyatrosahnesi

15M 645K 93.9K

Ben kilometrelerin yok sayıldığı aşklara inanmazdım. Kimse canlı kanlı görmediği bir insana 'Seni seviyorum'... More

B A Ş L A M A D A N Ö N C E
Hikaye Hakkında
Ü1 🐾
Ü2 🐾
Ü3 🐾
Ü4 🐾
Ü5 🐾
Ü6 🐾
Ü7 🐾
Ü8 🐾
Ü9 🐾
Ü10 🐾
Ü11 🐾
Ü12 🐾
Ü13 🐾
Ü14 🐾
Ü15 🐾
Ü16 🐾
Ü17 🐾
Ü18 🐾
Ü19 🐾
Ü20 🐾
Ü21 🐾
Ü22 🐾
Ü23 🐾
Ü24 🐾
Ü25 🐾
Ü26 🐾
Ü27 🐾
Ü28 🐾
Ü29 🐾
Ü30 🐾
Ü31 🐾
Ü32 🐾
Ü33 🐾
Ü34 🐾
Ü35 🐾
Ü36 🐾
Ü37 🐾
Ü38 🐾
Ü39 🐾
Ü40 🐾
Ü41 🐾
Ü42 🐾
Ü43 🐾
Ü44 🐾
Ü45 🐾
Ü46 🐾
Ü47 🐾
Ü48 🐾
Ü49 🐾
Ü50 🐾
Ü51 🐾
Ü52 🐾
Ü53 🐾
Ü54 🐾
Ü55 🐾
Ü56 🐾
Ü57 🐾
Ü58 🐾
Ü59 🐾
Ü60 🐾
Ü61 🐾
Ü62 🐾
Ü63 🐾
Ü64 🐾
Ü65 🐾
Ü66 🐾
Ü67 🐾
Ü68 🐾
Ü69 🐾
Ü70 🐾
Ü71 🐾
Ü72 🐾
Ü73 🐾
Ü74 🐾
Ü75 🐾
Ü76 🐾
Ü77 🐾
Ü78 🐾
Ü79 🐾
Ü80 🐾
Ü81 🐾
Ü82 🐾
Ü83 🐾
Ü84 🐾
Ü85 🐾
Ü86 🐾
Ü87 🐾
ÜsRa 💙
Ü88 🐾
Ü89 🐾
Ü90 🐾
Ü91 🐾
Ü92 🐾
Ü93 🐾
Ü94 🐾
Ü95 🐾
Ü96 🐾
Ü98 🐾
Ü99 🐾
Ü100 🐾
Ü101 🐾
Ü102 🐾
Ü103 🐾
Ü104 🐾
Ü105 🐾
Ü106 🐾
Ü107 🐾
🌼AyMur🌼
Ü108 🐾
Ü109 🐾
Ü110 🐾
Ü111 🐾
Ü112 🐾
Ü113 🐾
Ü114 🐾
Ü115 🐾
Ü116 🐾
Ü117 🐾
Ü118 🐾
Ü119 🐾
Ü120 🐾
Ü121 🐾
Ü122 🐾
Ü123 🐾
Ü124 🐾
Ü125 🐾
Ü126 🐾1M🐾
Ü127 🐾
Ü128 🐾
Ü129 🐾
Ü130 🐾
Ü131 🐾
Ü132 🐾
Ü133 🐾
Ü134 🐾
Ü135 🐾
Ü136 🐾
Ü137 🐾
Ü138 🐾
🐾 Ü S A M E 🐾
Ü139 🐾 FİNAL 🐾
140 🐾 10 Milyon 🐾
Soru-Cevap

Ü97 🐾

92.9K 3.8K 741
By Tiyatrosahnesi

Multi video ; Saian-Kağıt Bir Gemi ve Süreya'dan Bir Dize

@cokislevli Multideki kapak çalışması için teşekkür ederim. Diğerlerini de Üsame kapağı olarak kullanacağım.🎈

Keyifli okumalar 🌸

▪️

Sonerlerin evine geçtiğimizde Soner kendini odasına atmıştı. Biraz ailesi ile oturup ben de yanına gittiğimde yatağında Altın ile birlikte uyuyor olduğunu gördüm. Büyük ihtimalle uyuyakalmıştı. Daha fazla dayanamamıştı.

Yatağa yaklaşıp yavaşça oturdum. Bana masumluğunu sevdiğim demişti. Ama asıl masum olan oydu.

Boynunda asılı olan zinciri ona dokunmamaya çalışarak koynundan çıkardım. Dün takmadığına emindim. Zincirin ucunda asılı duran yüzüğü gördüğümde dudaklarım şaşkınlıkla aralandı. Yüzüğümü kaybettim sanmıştım ama o almış. İyi de neden kendi yüzüğünü bırakmıştı?

Cebimden yüzüğünü çıkarıp biraz düşündükten sonra parmağına taktım. Onun bana takmayacağını biliyordum. En azından şimdi.

Gülümsedim ve yatakta oturmaya devam ederek onu izledim. Altın kıpırdanmaya başladığında Soner de gözlerini araladı. Beni görünce kaşları havalandı.

"Uyuyakalmışım. Uyandırsaydın keşke."

"Kıyamadım."

Yatakta doğruldu. Bakışları eline indiğinde dudağımı ısırdım. Tepkisini merak ediyordum.

"Şey..." diye geveledim ağzımda. "Yüzüğü kaybettim sanmıştım. Ama sen almışsın."

"Gidelim mi?"

Başımı salladım. Gülmemişti. Keşke takmasaydım. Birlikte evden ayrılırken kapıda Eray ile karşılaştık. Bakışlarım istemsizce Yağmur'u aradı.

"Aga günaydın." diyerek Soner ile sarıldı. Bugün o da espri gününde değildi anlaşılan.

"Günaydın kardeşim."

Bana bakarak gülümsedi ve başını salladı. Aynı şekilde karşılık verdim.

"Çilli kusura bakma, mesafeni koru dediği için yaklaşamıyorum."

Soner arabasının kapısını açtı. "Çok laf dinler ya."

"Nereye gidiyorsun?"

"İşimiz var." dedi imalı bir sesle. Benim haberim yoktu şahsen veya Eray'dan kurtulmak için yalan söylüyordu.

"Akşama görüşürüz o zaman kanka. Ben bir meleğime görüneyim." dedi sırıtarak ve kapıda bekleyen Yağmur'a dönünce ciddileşti. Sırıtarak arabaya bindim.

"Ne işimiz var?"

"Yalnız kalalım diye söyledim."

"Uykun varsa hemen eve gidelim."

"Eve akşam gideceğiz. Biraz dolanalım. Tabi istersen."

"Olur tabi."

Telefonunu çıkarıp birini aradı. "Neredesin Mikrop?"

Sırıttım. Barlas'ı aramıştı.

"Eray bizde. Adamdan haberin yok."

Gözlerimi camdan dışarı çevirdim.

"Akşama görüşürüz. Kapat şu telefonu. Sifonun sesini duymak zorunda mıyım?"

Telefonu kapatıp bana baktı. "Akşama birlikte yemek yeriz diye düşündüm."

"İyi etmişsin." Zaten hava kararmak üzereydi. "O zaman eve gidelim de yemek yapayım."

"Dışarda yeriz."

"Ekşili balık yapardım."

"Tadı damağımda ama daha geçen yedim balık."

Gözlerimi devirdim.

"Ben yapacaktım."

"Sözün olsun."

Arabayı durdurduğunda etrafa baktım. İlk geldiğim zaman beni getirdiği parka gelmiştik.

"Hava da güzel." dedi arabadan inerken. "Aslında tam mangallık da." Arkasından ben de indim. Park kalabalık değildi. Ama yine de içeri girmeden orada durmayı tercih etti.

"Büşra, seni ne kadar sevdiğimi biliyorsun. Değil mi?"

"Biliyorum."

"Sana saygım sonsuz. Zor da olsa tekrar güvendim de."

Başımı eğdim. Hatırlamasını istemezdim ama unutulacak gibi de değildi.

"Ben evliliğin çocuk oyuncağı olmadığını biliyorum. O yüzüğü sana takarken farkındaydım yaptığım şeyin."

Susarak onu dinledim. Buraya konuşmaya geldiğimizi anladım.

"Bir kadını sevdiğinde değil, onunla bir ömür geçirebileceğine emin olduğunda atarsın bu adımı. Ben attım. Çünkü seni ne kadar zamandır tanıdığımı değil, seninle nefes almayı ne kadar çok istediğimi düşünmüştüm."

Eli Boynunda asılı olan zincire gitti.

"Bu yüzüğü senden aldım. Çünkü takarken sana sordum, ama sen çıkarırken bana söz hakkı tanımadın."

Elini indirip parmağındaki yüzüğe dokundu. "Ben bu yüzüğü şimdi taşımak istemiyorum. Ne zaman ki babam sana kendi yüzüğünü takar, o zaman sen de gözlerime bakıp geri verirsin." Yüzüğünü çıkarıp bana uzattı. Titreyen elimi açtım ve yüzüğü avucuma bırakmasını bekledim.

"Düşüncesizce davrandım. Özür dilerim."

Yüzüğü alıp avucumda sıktım.

"Özür dileme Çilli." Karşıma geçip yüzümü avuçlarının arasına aldı. Dudakları yüzüme doğru eğildiğinde gözlerimi kapattım. Alnımı öpüp geri çekildi. "Eve gidelim."

Arabaya bindik ve eve gidene kadar konuşmadık. Haklı olduğunu bildiğim için susmuştum. Hava kararmıştı. Ben önden çıkarken cebimden anahtarı çıkardım. Parmağıma değen yüzük içimi titretmişti.

Kilidi çevirdiğimde arkamda ayak seslerini duydum.

"Aç mısın?"

"Bizimkilerle yeriz." dedi kısaca. Kapıyı çalıp içeri girdiğimde duyduğum patlama sesiyle çığlık attım ve geriye kaçtım. Sırtım Soner'in göğsüne değdi. Yüzümüze atılan şeylere baktığımda kalpli konfeti olduğunu gördüm. Nefesimi dizginlemek için elimi göğsüme götürdüm.

"Doğum günün kutlu olsun Yenge." Karşımda duran Barlas'a baktım. Başında pembe tüylü bir taç vardı.

Bunu beklemiyordum. Hatta yapılmaması için dua bile etmiştim.

"Teşekkür ederim." dedim titreyen sesimle. İlk defa doğum günümü böyle kutluyordum.

Arkadan gelen Eray'ın elinde pasta vardı. Ağzındaki cipsle sırıtarak bana doğru geldi.

"Bir dilek hakkın var, iyi düşün." dediğinde gülümsedim. Arkamda duran Soner'e baktım. Gülümsüyor olsa da morali hala bozuktu. Elini tutup gözlerine baktığımda mavilerini bana çevirdi.

Ömrümü geçireceğim adam o olsun Allah'ım, lütfen.

Dönüp pastadaki mumlara üfledim.

"24 tane dikmek istedik ama nefes yetmezliğinden gitmeni istemedik yenge." diyen Barlas'a güldüm. Yenge kelimesini çok içten söylüyordu.

Kapıyı kapatıp içeri geçtik. Masayı ortaya çekmişlerdi. Eray pastayı dilimlerken masanın etrafına oturduk.

"Niye?" diye soran Barlas'a döndüm. İçecekleri dolduruyordu. "Görmüyorsun niye? Sevmiyorsun niye?"

"Sussana lan antrikot." Eray'ın kaşları çatık yüzüne baktım.

"Senin şarkın değil mi kardeşim?"

"Barlas, sinirlendirme beni."

"Kavuşmak öyle zor değil ki.
Sadece iki parmak arası." deyip hareket çekince Eray önündeki tabağı alıp Barlas'ın yüzüne yapıştırdı. Ağzım şaşkınlıkla açıldı.

"Sana söyleme diyorum. Bok herif."

Yüzündeki pastayı parmaklayıp yiyen Barlas halinden şikayetçi değil gibiydi.

"Ne yapıyorsunuz?" diye sordu Soner.

"Aga görmüyor musun? Bilerek söylüyor."

"Ne var bu şarkılarda Eray?"

Eray, Soner'i cevapsız bıraktı. Ama yüzündeki sırıtışa bakılırsa nedenini biliyordu.

"Noldu, bana da söyle." dedim merakla.

"Yağmur snap atmıştı geçen. Bu da onu görünce aynı şarkıları söyleyip hikayesine attı."

"Ee?" diye sordum.

"Yağmur cevap vermemiş. Üzüldü kuzum." diye sırıttı. Eray'a baktım. Yüzü düşmüştü. Soner burada olduğu için bir şey demiyordu ama Soner'in sonuna kadar saygı duyduğunu biliyordum.

"Sen bir gelsene."

Soner ayağa kalktığında arkasından odaya gittim. Kapıyı kapatmamı işaret etti. Karşıma geçip gömleğinin düğmelerini çözmeye başladığında gözlerim irice açıldı.

Ne yapıyordu o?

Gömleği yere bıraktığında sol göğsünün üzerindeki bandaj korkuyla yanına gitmeme neden oldu.

"Soner? Noldu sana?"

"Bir şey yok." Bandajı yavaşça kaldırdı. Kızarıklığın gizleyemediği rakamları görünce elim yavaşça havaya kalktı.

"Soner... Bu..."

Parmağımın ucuyla rakamlara dokundum.

"Canın yandı mı?"

"Yanmadı." Elimi tutup dövmenin üzerine bastırdı. "Dönüp bakınca ne kadar da az bir zaman gibi geliyor değil mi? Üç aya ne çok şey sığdırdık."

"Yanında geçirdiğim her gün için, şükürler olsun."

"Ve yanında geçireceğim bir ömür için."

Yüzünü yavaşça yüzüme eğdiğinde başımı kaldırıp gözlerimi kapattım. Bir eli hala göğsünün üzerinde duran elimi kavramış, diğeri ise yanağıma tutunmuştu.

Dudaklarının yumuşaklığı benimkileri örttüğünde kalbim bir an durdu.

Sanki odanın ışıkları söndü.

Avucumun altındaki 17.05 canlandı da, Soner'in kalbini avucuma bırakmış gibiydi.

Sanki tüm şehir susmuş da, dudaklarımız konuşmuş gibiydi.

🌙

Selamlar. 🙏🏻

Uzun zamandır beklenen bölümün bu olduğunu biliyorum. Özel kılmak istedim. Umarım başarabilmişimdir. 🎈

Bölüme bir cümle bırakır mısınız? 🌸

Görüşmek üzere. 💙

Continue Reading

You'll Also Like

192K 8.7K 40
KLASİK BİR GERÇEK AİLE/ABİ KİTABI (Küfür yok) Berbat bir hayat yaşayan İlgi başka bir kızla karıştığını öğrenirse ve tek kız olursa ne olur?
574K 25.2K 38
Ne demiş atalarımız "En büyük aşklar nefretle başlar." Nefretten doğan aşkı okumaya hazır mısınız? @bora_atalarr: beni dikizlemeyi kes @selinnozgur:...
68.5K 4.5K 120
Üç kız. Üç ayrı hayat ve bir noktada kesişen zaman. Hepsinin farklı geçmişi, aynı geleceği vardı. Okumak için geldikleri kasaba da başlarda her şey n...
693K 73.6K 140
Hayat yapbozundaki eksik parçayı arayan Ahu'nun güldüren hikayesi 🐟 Büyüyoruz ve bu umrumuzda değil. 🎈