OH MY KOLEJ

By galatasarayoloji-

226K 16.2K 7.5K

..."Vay anasını sayın seyirciler." diyerek yüzümü gökyüzüne çevirdim. Hava iyice karanlıklaşmıştı ve yıldızla... More

~1~ KAVGA
~3~ YILDIZLAR
~4~HİSSEDİYORSUN
~5~BUKALEMUNLAR
~6~SODA FACİASI
~7~NELER OLUYOR?
~8~SANA NEREDEN RASTLADIM?
~9~ KİBAR KIZ
~10~ JAPON YAPIŞTIRICISI
~11~ UYAN SONSUZ
~12~ ÇATLAK CAM
~13~ OH MY AŞK
~14~ İYİKİ'M
~15~ ÖZGÜR GÖKYÜZÜ
~16~BİR MUCİZE OLSUN
~17~ SİHİRBAZ
~18~ SÜPER KAHRAMAN
~19~ KALPTEKİ MEZAR
~20~ MİNİK ÇOCUK OLSAM
~21~ GÜNEŞİMİ KAYBETTİM
~22~ BİR GARİP KAVGA
~23~ HUZUR VERİYORSUN
~24~ KAR TANELERİ
~25~ YUMURTA FACİASI
~26~ FİNAL

~2~ÇOK TATLI LAN!

15.8K 1.1K 763
By galatasarayoloji-

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum ")
______________________

öyle ya,
Yıldızlar geceleri ortaya çıkarlar,
Ama onlar aslında gündüz de varlar ...

Çalan telefonumla gözlerimi açtım. Masal'la sahilden dönünce kimseye bir şey anlatmadan odama çıkıp uyumuştum.

"Güneş neredesin?"

"Evdeyim. Ne oldu?"

"Bize gelmelisin, babam çağırıyor."

"Niye kanka?"

"Ya işte müdür aramış bütün ne varsa hepsini anlatmış. Bizimle konuşmak istiyor."

"Ne konuşacakmış?"

"Uzun mesele, gelince öğrenirsin."

"Peki annemlere söyleyip geliyorum hemen."

"Annen ve abin burada, biliyorlar olanları."

"Oh my kulaklarım, neler duyuyorsun!?"

"Her neyse kanka acele et."

"Tamam."

Telefonu kapatınca çabucak üzerimi değiştirip yola çıktım. Kızarlar mı ki bize? Yok canım niye kızsınlar(!) Bu sene onlara sorun çıkarmayacağız diye söz veren de biz değiliz zaten(!)

Biraz sonra Masal'ların oturduğu binaya ulaştım. Vakit kaybetmeden asansöre daldım ve dördüncü katı tuşladım. Asansör durana kadar biraz saçımı başımı düzelttim, durunca da kapının zilini çalıp açılmasını bekledim.

Kapıyı açan Masal'dı. Masal'ın koluna girip oturma odasına ilerledik. İçeri girdiğimiz zaman tüm gözler bize çevrildi. Annem, abim ve Leyla Teyze bize gayet normal bakarken Aykut Amca bize değişik bakıyordu, ama Masal'la ben bu bakışı çok iyi tanıyoruz. Bu bakış 'Ömrümü yediniz, afiyet olsun' anlamına gelen üç numaralı bakıştı. Kimse konuşmaya başlamadığı için yapmacık bir gülümsemeyle "Ben geldim." dedim.

Ses yok...

"Eee şey, siz çağırmışsınız da."

Ses yok...

Allah Allah! Dilinizi mi yuttunuz lan siz, cevap verin artık bana dedim, ama içimden. Dışımdan demeye cesaretim yok çünkü.

Koltuğa yönelerek "Oturayım o zaman." dedim. Masal da peşimden gelip "Bende oturayım o zaman." dedi. Aykut Amca gözlerini bizden ayırmayarak "Karşıma oturun o zaman." diye karşılık verdi. Masal kafasını tamam anlamında sallayıp "Eh karşına oturalım o zaman." dedikten sonra abim sıkılmış olacak ki " O zaman akımı bittiyse konuya geçelim o zaman." dedi imalı bir şekilde.

Hadi be Güneş, ortamı yumuşatmanın tam zamanı! Kolumdaki uğurlu bilekliğimle oynayarak "Geçelim o zaman." diyerek kahkaha patlattım.

Sessizlik...

Allah kahretsin ya! Niye gülmediler ki şimdi? Rezil oldum resmen şuan. Masal kolumu dürtüp 'Fabrika hatası diyelim kanka' anlamına gelen bakışını attıktan sonra ona sen bittin sinyallerimi yollayacakken Aykut Amca " Kızlar okuldaki olayı duydum. Müdür okuldan kayıtlarınızı silmiş. Bende sizi alt mahalledeki koleje kayıt yaptırdım. Yarın orada okumaya başlayacaksınız. Zaten son seneniz biraz uslu durun." dedi.

Aykut Amca cümlesini bitirince Masal'la göz göze geldik, ifadesizce bana bakıyordu. Sanırım ikimizin beyninin içinde o cümle takla atmaya başlamıştı.

Uslu durun...

Uslu durun...

Uslu durun...

Oh my beynim, ne kadar da saçma cümleye maruz kaldın sen öyle! Tövbeler tövbesi.

Masal'la onlar için tamam ama bizim için ya he he anlamına gelen bakışlarımızı attıktan sonra ayağa kalkıp " Anne ben eve gidiyorum, yorgunum biraz." dedim. Bahaneler bahanesi. Annem onaylayınca Masal beni kapıya kadar eşlik etti. Ayakkabımı giyerken "Kanka yarın beni ara beraber gidelim." dedim

"Tamam kanka ararım."

"Peki, görüşürüz."

"Görüşürüz."

(Ertesi gün)

Sabah üzerimden alınan yorganla uyandım. Kimin aldığını düşünmeye bile gerek yok, tabiki de abim. Kapının kapanma sesinden sonra kalkıp lavaboya yöneliyordum ki telefonum çalmaya başladı. Ekrana bakınca arayanın Masal olduğunu gördüm. Telefonu açar açmaz söze girdi.

"Kanka 20 dakikaya bizim orda ol."

"20 çok az."

"15"

"25"

"10"

"15"

"20"

"Kabul."

"Kanka en başta da yirmi demiştim beni niye uğraştırıyorsun?"

"Yaa öyle mi oldu, pazarlık işini beceremiyorum ben."

"süren bitiyor. 19.59, 19.58, 19.57..."

Masal saymaya devam ederken telefonu yüzüne kapattım. 19 dakika sonra ölmezsem daha ölmem.

Telefonu masaya bıraktım kalkacaktım ki telefonumdan çok duyduğum ama nefret ettiğim o tanıdık ses geldi. Allah'ım ne olur işitme sorunu yaşıyor olayım.

Sakince telefonu elime alıp sakince ekranını açtım ve sakince gözlerimi şarj gösteren kısma çevirdim. Oh my şarj, sana ne oldu! %4 ne demek! Hiç vakit kaybetmeden şarja taktım, bakalım ne kadar dolacak. Telefonumla vedalaşdıktan sonra lavaboya gittim ve üzerimi giyinerek kahvaltıya gittim.

"Günaydın anne."

"Günaydın Güneş."

"Abim nerede?"

"Az önce çıktı."

"Tamam. Bende biraz atıştırıp çıkacağım."

"Tamam kızım."

Biraz yemek yedikten sonra kalktım. Anneme iyi günler dileklerimi sunduktan sonra koşarak odama gidip telefonumun şarjına baktım %12 olmuştu. Saate baktım 5 dakikam kalmıştı. Kahretsin ya! Neyse işlerimi Masal'ın telefonundan hallederim.

Ne olur ne olmaz diye telefonumu çantama attıktan sonra koşarak dışarı çıktım ve aynı hızla Masal'lara doğru ilerlemeye başladım. Biraz yaklaşınca yavaşladım ve Masal'ın parmaklarıyla konuştuğunu gördüm. Delirdi herhalde bizim kız. Biraz daha yaklaşınca sayı saydığını farkettim. Arkasına geçip ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalıştım.

"47, 46, 45, 44, 43"

"Masal?"

"42?"

"42?"

"Güneş?"

"Efendim?"

"Geldin mi?"

"Yok evdeyim ama sesimi iki dakikalığına buraya yolladım."

"Tamam."

"Kızım bana dönsene niye arkan dönük konuşuyorsun?"

"Haklısın."

"Ben her zaman haklıyım."

"Tamam."

Sohbet inanılmaz sarıyor(!) Masal'ın koluna girip yürümeye başladım.

"Kanka sen ne sayıyordun?"

"Sayı."

İnanamayarak "Hadi canım! Bende koyun sayıyorsun sanmıştım." dedim alayla.

"Koyun uyurken sayılmıyor mu?"

"Ah Masal ah!"

"Kaç saniyen kaldı diye sayıyordum, delirmedim yani." Gülüyordu.

"Çünkü deli bir insan sonradan daha nasıl delirebilir?"

Masal bu cümleyi biraz düşünüp anlamaya çalıştıktan sonra anlamış olacak ki gülmeye başladı. O gülerken koleje geldiğimizi farkettim.

"Oh my kolej! Yeni macera mekanım." Dedim sırıtarak.

"Güneş okulla bakışman bittiyse içeri girebilir miyiz yavru?"

Masal'a omuz silktikten sonra beraber okulun bahçesine ilerledik. Bahçedekilerden birine müdürün odasını sorduktan sonra tarif ettiği yere doğru yol aldık. Kısa süre sonra odayı bulduk ve kapıyı çalıp içeri girdik.

"İyi günler hocam."

"İyi günler kızlar hoş geldiniz. Aykut Bey'in kızları siz misiniz?"

Masal heyecanını belli etmemeye çalışarak "Evet biziz. Babam dersten önce sizin yanınıza gelmemizi söyledi ondan uğradık." dedi.

"Evet ben rica etmiştim, sizi görmek istedim. Bu arada sınıfınız en üst katta en son sınıf 12/C yani."

Oh my sınıf! Seni nerelere attılar?

Masal müdürle vedalaştıktan sonra kendimi dışarı attım. Masal da dışarı çıkınca onu kollarından tutup "Ömrümüz merdiven basamaklarında geçecek Masal!" dedim dünyası yıkılmış minik bir sincap edasıyla.

Masal bu dediğime kahkaha atarak merdivenlere yöneldi. Yaklaşık 2 saat sonra sınıfa ulaştık. 3 saat de olabilir, emin değilim.

Sınıfta kimse yoktu biz de boş bir yer arıyorduk. Cam tarafında en son sıranın boş olduğunu gördüm ve oraya oturdum.

"Güneş belki doludur."

"Hiç çanta falan yok ama. Hem baksana bu sıranın rengi diğerlerinden farklı. Sonradan getirilmiş belli."

O sırada sınıfa uzun bir kız girdi. Masal kıza dönüp "Bakar mısın, bura dolu mu?" diye sordu. Kız bizi inceledikten sonra "Eğer yeni gelenler sizseniz ora sizin yeriniz. Dün müdür söyledi." dedi. Masal kıza teşekkür ettikten sonra yanıma oturdu. Ah Masal sakalım yok ki sözüm dinlensin.

Yaklaşık 5 dakika sonra Masal kolumu dürtüp "Ben lavaboya gidiyorum, geliyor musun?" diye sordu. Ellerimi havaya kaldırıp "Yok kanka, mümkünse daha merdiven görmek istemiyorum." dedim.

Masal bir şey demeden sınıftaki kıza lavabonun yerini sorup sınıftan çıktı. Sınıfta sadece ben ve uzun kız kalmıştık. Kız heyecanına yenik düşerek "Neden okul değiştirdiniz?" diye sordu.

Hafif gülümseyip "Kız dövdük." dedim. Kız şaşkın bir şekilde bakıp elindeki kalemini sallayarak " kötü olmuş." dedi. "Ya ya, kötü oldu." dedikten sonra Masal'ı bulmak için ayağa kalkıp kapıya yöneldim.

Kapıyı açmamla biriyle çarpıştım.Kim olduğuna bakmak için başımı kaldırdım. Oha! Bu kim lan! Akşam haberleri izledim ama dünyaya meteor düştü diye bir haber yoktu. Meteor mu bir çeşit taş, yoksa taş mı bir çeşit meteor?

Düşüncelerimi dağıtan yakınır bir şekilde çıkan "Yol versen de geçsem." diyen sesti. Herhalde bu ses bizim meteora aitti.

Ben de hafif gıcık bir şekilde "Önce bayanlar." dedim. Elini omzuma koyup "Evet önce bayanlar, o yüzden önce sen yol ver." dedi.

Oha güzel laf! Kaşlarımı çatarak omuzumdaki elini bileğinden tutup savuracaktım ki, lanet olsun bilekliğim gömleğinin kol düğmesine takıldı. Olamaz o benim uğurlu bilekliğim!

Bilekliğimi kurtarmaya çalışırken kolunu birden çekti ve bilekliğim koptu. Oha! Ne yaptı lan bu!

Sesimi yükselterek "Ne yaptın lan sen, o benim uğurlu bilekliğimdi." dedim. Sırıtıp bilekliği elinde sallayarak "Pek uğurlu görünmüyor, kolumu azıcık çektim hemen koptu." dedi.

Sinirlerimin çoktan kafamın üstünde tepinmeye başlamıştı. Yüzüne sinirli sinirli baktım ve kapıdan çıkmaya başladım.

Sesini duyurmaya çalışarak "Yenisin galiba, adın ne senin?" dedi. Geri dönüp ona yaklaşarak "Adım kemik kıran hatun ama insanlar bana kısaca Güneş der." dedim.

Sırıtması genişledi ve dalga geçer bir ses tonuyla "Kıkırdak da kemik sayılıyor mu?" dedi.

Ben sana şimdi gösteririm! "Sayılmıyor." dedikten sonra yüzüne tükürdüm ve sınıftan dışarı son sürat koşmaya başladım.

Koridorun sonuna geldiğimde Masal'ı gördüm, hemen koluna girdim ve olanları hemen ona anlattım.

Anlattıktan sonra Masal "Ne! Tükürdün mü?" diyerek kahkaha atmaya başladı. Masal'ın kahkahası üzerine koridordaki gözler bize çevrildi.

Masal'ın ağzını elimle tutup koridordakilere masum masum bakmaya başladım. Neyse ki ders zili çaldı da herkes sınıfa gitmeye başladı. Mecbur biz de yöneldik sınıfa.

Sınıfa ulaştığımızda sırama yöneliyordum ki, o da nesi! Meteor bizim sıranın önünde oturuyor. Göz göze gelmemeye çalışarak sırama oturdum ki kısa süre sonra sınıfa orta boylu, balık etli, gözlüklü ve pala bıyıklı bir adam girdi. Öğretmendi herhalde. Sınıf defterine uzanıp yoklama almaya başladı. O sırada kapı çaldı ve sınıfa uzun boylu, kumral bir çocuk girdi. Saçları dağınıktı ve düğmeleri yanlış iliklendiğinden gömleği yamuk duruyordu. Onun bu haline istemsizce Masal'la gülümsedik.

Çocuk hocaya açıklamasını yaptıktan sonra bizim meteorun yanına yaklaşmaya başladı. Herhalde beraber oturuyorlardı. Masal' la bana dikkatli dilkatli baktıktan sonra bizim meteorun yanına oturdu. Hoca da ayağa kalkarak ders anlatmaya başladı.

Biraz sonra nihayet tenefüs zili çalmıştı. Kollarımı masaya uzatıp başımı kollarımın üzerine koydum. Canım hiçbir şey yapmak istemiyordu, zaten derste yeterince sıkılmıştım.

Kısa süre sonra gelen konuşma sesleriyle başımı kaldırdım. Derse geç kalan çocuk Masal'a bir şeyler soruyordu.

"Oha! Gerçekten kız mı dövdünüz?"

"Evet. Dediğim gibi kız hastanelik olmasaydı belki okuldan ayrılmazdık ama müdür hastane işi çıkınca kayıtlarımızı silmiş. Atıldık yani."

Hastanelik? Masal iki dakikada neler anlattın sen. tövbeler tövbesi.

Derse geç kalan çocuk bizim meteoru dürtüp "Mete bu kızlar tam bizlik lan." dedi.

Mete? Demek adı Mete. Aaa meteor ve Mete, içime doğmuş herhalde. Ama bir dakika bu çocuk ne diyor böyle? 'Bu kızlar tam bizlik.' Oh my derse geç kalan çocuk! Neler diyorsun!?

Yapmacık bir şekilde öksürdüğüm sırada Mete arkasına dönüp "Bakayım bizim kızlara." dedi. O sırada Masal alaycı bir şekilde "Hastane buraya yakın da değil aslında, yazık olabilir." dedi.

Bende Masal'ı onaylar şekilde "Yani demek istiyor ki, sizi de döveriz hastanelik olabilirsiniz ve hastane buraya uzak olduğu için yazık olabilir." dedim.

Mete bakışlarını bana çevirip ukala bir şekilde "Hadi canım, biz anlamamıştık zaten." dedi. Dudaklarımı bozulduğumu kabul eder bir şekilde büzünce Mete gülmeye başladı. Oh my gözlerim, doğru mu görüyorsunuz! O yanaklardaki çukurlar da ne? Gamzeler gamzesi.
Çok tatlı lan!

Continue Reading

You'll Also Like

940K 65.2K 37
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
235 67 6
@yorgunumveagrilar: Sanırım... Bu şey gibi, içimde biriktirdiğim her şeyi yazıp; boş bi' şişeye koyup okyanusa atmak gibi. @yorgunumveagrilar: şişel...
36K 1.5K 32
"Kızım yaz işte ne olacak. Stalklayıp duruyorsun" "Olmaz Açelya abim bi duysa" "Öldürmez ya seni. Hadi be Cerenim" Derin bir nefes aldım ve Açelya'ya...
7.3M 420K 84
Sevdiği çocuk yerine yanlışlıkla okulun serserisine yazan Ece, başına çok büyük bir bela aldığını fark ettiği an onu engeller. Fakat her şey için ço...