Danimarka Veliahtı

By mineyusra2029

4.1K 240 459

Hayallerinin okuluna giden bir Türk kızı ve onunla aynı okulda olan Danimarka prensi. Masallardan fırlamış gi... More

0.0
0.1
0.2
0.3
0.5

0.4

584 42 40
By mineyusra2029



OMEN TONREM !!(Simgezorlu06 )
Ben buranın böyle olacağını hiç düşünmemiştim. Yüksek binalar, restoranlar, barlar, cafeler aradığın her şeyi bulabileceğin bir caddeymiş bura. Halbuki evin oralar çok sakin ve hareketsizdi. Ama ama burası kesinlikle hayat olan bir yer. Daha şimdiden Danimarka'yı çok sevdim.

Sokaklara baka baka yemek yiyeceğim uygun bir yer aramaya başladım çünkü gerçekten çok açım. Sokakta yürürken küçük ama sevimli bir cafe tarzı içinde yiyecek bir şeyler bulunan bir yer buldum.
Hemen bir masaya oturdum. Garson gelince menüye göz gezdirdim ve yemeğimi seçip garsona söyledim.
Yemeğim gelene kadar telefonumla ilgilenmeye başladım ve instagrama girdim uçaktan bir kare atmıştım, herkes dm "ay canım nereye" "bol şanslar yeni hayatında" "seni çok özleyeceğiz" tarzında mesajlar atmışlardı onlara kısa cevaplar vererek telefonu kapattım. Zaten bir kaç dakika sonra yemeğim gelmişti. Waaow bu et cidden çok güzel.

Yemeğimi yedikten sonra bir kahve istedim ve sokaktan geçen insanları, sevgilileri izlemeye başladım. Aslında Türkiye'den çokta bir farkı yok sadece bina yapısı farklı ve tabiki insanları bizden daha açık tenliler. Neyse çevremi izleye izleye kahvemi bitirdim ve kafeden hesabı ödeyip ayrıldım. Eve doğru yavaş yavaş yürümeye başladım. Daha şimdiden burayı çok sevdim ama ailemi ve arkadaşlarımı çok özleyecek gibiyim. Eve vardığımda evin tek kişi için çok büyük olduğunu fark ettim belki ilerde okuldan biri ile bu evi paylaşabiliriz çünkü böyle göze biraz korkunç geliyor.
Ayakkabılarımı çıkartmadan direk odaya geçtim -annem görse kalbine iner- ve üstümü değiştirip kendimi beyaz çarşafların serinliğine bıraktım.

----------------

BİR HAFTA SONRA

Evet sonunda o gün geldi. Kampüse geçen günlerde gitmiştim ve kapısından geri dönesim gelmişti. Çünkü havası bile beni korkutmuştu ama içeri geçince biraz daha rahatladım tek bir şey bana biraz garip geldi o da tabini İngilizce konuşulması. Zamanla alışıcam.Danimarka'da kendi dilinden çok İngilizce konuşulan bir yer. Kendi dilinide -danca- burda bir kursa yazılarak öğrenmek istiyorum. Almancamda iyi olduğu için burda sanırım zorluk çekmeyeceğim. Okulu biraz gezdikten sonra kayıt işlemlerimi doğruladım ve kampüsten çıkmıştım.
Ama bugün orada derse başlayacaktık ve sanırım ilk kez bu kadar heyecanlanıyordum.
Kahvaltı yapmadım dışardan bir kahve alsam yeterdi bana. Ve direk kıyafet ayarlamaya başladım.
Sanırım hava çok sıcak değil ama çokta soğuk olduğunu sanmıyorum. Bu yüzden şort giymeye karar verdim. Kızlar yaz boyu beni diyete sokmuşlardı neymiş efendim çok güzel olmam fitte olmamı gerektiriyormuş buradaki kızlar çok güzelmiş onlara Türk kızını göstermem lazımmış falan filan. O yüzden artık tam bir mankene dönüşmüştüm -tamam biraz ego kastım- . Ve şortu bu zamanlarda giymezsem kışın hiç giyemem çünkü Danimarka'da kışlar baya zorlu geçiyor.
Kombinimi yaptım ve hemen üzerime geçirdim.


Sabah erkenden duş almıştım. Şimdi sıra saçta. Saçlarım dümdüz olduğu için biraz dalga vermek istiyordum ama öyle amcasının düğününe giden kız gibide olmak istemiyordum. Saçlarımı tarayıp hemen kuruttum ve maşayı fişe taktım. Maşa ısınırken biraz makyaj yapabilirim sanırım. Çok makyaj yapmasamda makyajda iyiyimdir. Yazın biraz bronzlaştığım için kapatıcı veya fondöten kullanmadım sadece highlighter ve rimel kullanıp dudağıma nude bir ruj sürdüm ve işte makyajım bitti. Şimdi biraz daha canlı bir cildim var. Saçlarımada çok hafif bir dalga verdim ve hazırım artık. Çantama bir defter, boş bir zaman bulursam diye bir kitap ve inçe bir kalemliğin içine bir kaç tane kalem alıp çantanın içine attım.
Evin kapısını kilitledim ve garaja doğru yürümeye başladım. Babam benim için sürpriz yapmış ve bir araba göndermiş. Arabaya aşık oldum.


Çocukluğumdan beri bu arabalara hep hayran olmuştum ve babam bana söz vermişti eğer iyi bir üniversite kazanırsam bunlardan alacaktı ama ben zaten yeterince masrafa soktuğumu düşündüğüm için bu konuyu unutmuştum. Canım babam unutmamış ve arabayı almış. Arabayı görünce onları tekrar çok özlediğimi fark ettim. Sabah annem zorla yemek yedirmeye çalışsa, biraz abimle uğraşsam, babamdan kredi kartını istesem. Sanırım onları çok arıyacağım burada.
Arabaya atladım ve hemen müziklerimi açtım
Gri- korkak çalmaya başlayınca sırıttım ve arabayı garajdan çıkardım.
Kampüse geldiğimde çok ama çok kalabalık olduğunu fark ettim. nE polislerin burda ne işi var. Bunlar hiç hayra alamet değil ama neyse görücez.
Üniversitenin otoparkına park ettim ve havalı bir iniş yaptım -kafamı arabaya falan çarpmadım yani- arabayı kilitledim ve yürümeye başladım. Ne bakıyorsun bilader diyesim gelsede bir kaç kişiye yürümeye devam ettim. Oha lan Ece olsa şuanda burada bayılırdı çünkü bir çocuk var özene bözene yaratılmış. O kaslar lens mi yaa. Neyse kendine gel alev.
Hukuk fakültesine yaklaştıkça kalabalık arttı. Özellikle bir yerde anlamadığım bir şekilde spikerlerde vardı ve biri konuşma yapıyordu. Aslında meraklı bir insanım ama aynı zamanda üşengeçimde o yüzden fakültenin içine girdim ve sınıfı bulup amfide ne en ön nede arka olan bir yere oturdum. Dersin başlamasına az bir şey olmasına rağmen doğru düzgün kimse yoktu. Bekleme başladım biraz telefonla ilgilendim ve o sırada amfiler yavaş yavaş dolmaya başladı. Herkes heyecanlı heyecanlı bir şey anlatıyordu. Özellikle kızlar garip garip hareketler yapıyordu onlara göz devirip önüme döndüm ve o sırada yanıma biri geldi. Ah pardon bu insan olamaz. Yanıma bir meteor geldi

(Onlar İngilizce konuşuyorlar)

Taş çocuk
- Şey pardon oturabilir miyim?

Ben
- Tabiki.

Ahh nasılda kibar.

Taş çocuk
- Ben Lucas.

- Bende Alev

Lucas
- Ee nasılsın

Ben
- Heyecanlı. Ya sen

Lucas
- Bende. Burada mı yaşıyorsun yoksa okumak için mi geldin?

Ben
- Okumak için geldim. Türkiye'de yaşıyorum. Sen burada mı yaşıyorsun

Lucas
- Evet.

Biz konuşurken sınıf bir anda sessizleşti saatime baktım ve dersin başlamasına daha 10 dk olduğunu fark ettim etrafa durgun gözlerle bakarken bir çocukla göz göze geldik. Yuhh bu çocuk gerçek mi? Biliyorum bu tepkiyi bugün biraz fazla verdim ama bu aralarındaki en iyisi ve hala bana bakıyor. Biraz daha bakışırsak helalim olucak. Gözlerimi kaçırıp etrafa batığımda tüm kızların ona hayran hayran baktığını gördüm ve onlara hak verdim. Çocuğa tekrar baktığımda o hala buraya bakıyordu. Önemsemeyip gözlerimi ondan aldım ve telefonumla ilgilenmeye başladım.
Diğer tarafımda bir karartı görünce o tarafa döndüm ve o taş çocuk buraya oturmuş. Tamam bir saat bakmış olabilirim ama bir izin isteyebilirdi.
Belki orayı bir arkadaşım için tuttum ben.

Çocuk küstahça güldü ve
- Hala üzerime atlamadın. Sebebi ne?

Bu çocuk az önce ne dedi. Üffff cidden mi? Tamam yakışıklısın ama bu küstahlık. Bu çocuk kendini ne sanıyorki?

- Üstüne atlamadım çünkü ilgilimi çekmiyorsun.

İç ses
-o yüzden bir saat kestin çocuğu.

-Tamam kestim ama o bu tavırlarını görmeden önceydi

Ben bunu dedikten sonra yanından kalktım ve önünden geçicekken kolumdan tuttu.
Bu çocuk kesin ölmek istiyor

- Danimarka'da yaşamıyorsun sanırım ve magazin dergilerinide takip etmiyorsun.
- Evet Danimarka'da yaşamıyorum. Ve öyle gereksiz dergiler okumuyorum.

Tekrar güldü. Bu çocuk neden bu kadar çok gülüyor ?

İç ses
- sende onun kadar güzel gülsen hep gülerdin.
- Doru ama sen sus
- Tamam be

İç sesimi susturduktan sonra o küstahtan kolumu çektim.

- Görüşürüz gıcık

Ben başka bir yere geçip oturdum.
Hadi ama bunu yapma. Utanmadan yanıma gelip oturdu.

- Sabah okula girdiğinde ne düşündün
- Okulun gereksiz kalabalık olduğunu.
Dedim soğukça
- O kalabalığın sebebi benim işte.
- Niye herberciler senin için gelsinki? Nesin sen kral mı?
- İlerde olucam.
- Ha!?
- İlerde tahta ben geçicem.

Ne diyor bu deli yaa?
Doğru mu anladım ben?
Bu ülkenin prensine gıcık mı dedim az önce.
Aldın başına belayı alev aferin.

- Ne yani sen Danimarka prensi misin?
- Evet .
- Eeee bu seni bu üniversitede ayrıcalıklı kılmaz. Sonuçta sende buradaki herkes gibi buraya okumaya geldin. Yani hala gıcıksın
- İlk kez bir kız benim hakkımda bunları söyledi ve bu benim hoşuma gitti.

Gerizekalı sanırım. Gıcıksın diyorum hoşuma gitti diyor. Aman neysee...
Bu son konuşmamız oldu ondan sonra hoca geldi ve yapılacaklardan bahsetti.
İlk bir haftanın kaynaşma haftası olduğu için ders işlenmeyeceğini farklı konular konuşulacağını anlattı ve konu prensin bu fakültede olduğuna geldi prensi selamladı ve konuşmaya devam etti. Tabi hiç üzerimizden ayrılmayan dikkat biraz daha arttı. Bir süre sonra çıkabilirsiniz dedi ve tüm herkes bizim olduğumuz bölüme gelmeye başladı. Hadi ama gerçekten mi?

Sarı
- Prens lütfen bir fotoğraf çektirebilir miyiz??
Esmer
- Lütfen lütfen.

Veee iki koruma geldi.

Prens kibarca
- Belki daha sonra kızlar. Şimdi gitmem gerek.
Dedi

Ama ondan beklemediğim bir şey yaptı ve bana içten ama biraz hınzırca bir şekilde gülümsedi. Tüm kızlar beni öldürmek istermiş gibi bakmaya başladılar. Bende onlara inat gülümsedim.

Çantamı aldım ve fakültenin kampüsüne çıktım. Boş bir ağaç altı buldum ve oturdum ama sonra pişman oldum çünkü bir kahve alsam iyi olacaktı. O sırada yanıma bir bardak kondu. Kafamı kaldırdığımda lucası gördüm.

-Nasıl sevdiğini bilmediğim için kendi sevdiğimden aldım umarım sorun olmaz

- Olmaz tabiki. Teşekkürler bende tam kahve almayı planlıyordum.

Gülümsedi ve yanıma oturdu.

- Biraz kendini anlatsana.

- Tamam. Ben alev 19 yaşındayım. Türk'üm. Ama anne tarafı Bulgar göçmeni. Ankara'da yaşıyorum. Kendimi bildiğimden beri yurtdışında okumak ve yaşamak hayalimdi. Hayallerimin peşinden koşmaya küçük yaşta başladım denebilir. Küçük yaşımdan beri dans ve tiyatroyla uğraştım. Ah hatta oynadığım bir kaç reklam var. Sakın izlemek isteme onları biraz amatörce. Böyle işte, Hukuk tek hedefimdi ve oldu mutluyum anlayacağın.
Ee birazda sen anlat bakalım.

- Ben bu şehirde doğup büyüdüm, 20 yaşındayım, ben daha çok sporla ilgilendim. Çok küçük yaşımdan beri basket oynuyorum. Geçen yılda okul takımındaydım zaten. Sana bir itirafta bulunucam bende bir kere bebek reklamında oynamışım yani seni anlıyorum o görüntüleri yok etmek geliyor içimden. Ben biraz dolaylı yoldan bu bölümü seçtim. Babamın bir avukatlık bürosu var okulu bitirip onun yanında çalışmaya başlıycam.

- Aa ne kadar güzel stajın için baya güzel bir imkan

- Aynen
Bugün yanımdan aniden kalktın bir an benden rahatsız oldun sandım ama sanırım prensle aranda bir şey geçti

- Senden rahatsız olmadım. Prensin bir söylediği lafa sinirlendim ve arka tarafa geçtim ama pek işe yaramadı ondan kurtulamadım

Bu dediğime ikimizde gülmüştük biraz daha sohbet ettik. Lucas iyi bir çocuktu ve şuandaki tek arkadaşım oydu. Saate baktığımda diğer dersin başlamasına çok az kalmıştı. Lucasa dersin başlayacağını söyledim ve beraber fakülteye yürümeye başladık.

Ders sıkıcı geçmişti. Bir öncek derste olanların aynısı olmuştu.
Ama bu ders prens yanıma değil çaprazımda başka bir kızla oturmuştu. Kesinlikle çapkın bir prensti Ders bitmemişti ama artık hoca bizimle değil öndeki bir kaç öğrenciyle konuşuyordu ve bu yüzden dersten dağılmıştık. Bende bunu fırsat bilip çantamdan kitabımı çıkardım. Aşk ve Gurur bin kere okusam bile asla sıkılmayacağım bir kitap. Elizabeth'in kararlılığı
Darcy'nin dışardan gözüktüğü gibi olmaması ve kendini sevdiği kadına ispatlaması beni her zaman hayran bırakırdı kendine.

- Aşk ve gurur demeki. Bu seni neden ilk görüşte Elizabeth'e benzetmemi açılar onun gibi sert ve asisin. Darcy'ni aramaya başladın mı. Bahçede oturduğun çocuk mu yoksa.

- Darcy'i ararsam bir anlamı kalmaz onun benim karşıma bir anda çıkması lazım. Ve bu durum seni ilgilendirmiyor.

Ona soğuk bir şekilde gülümsedim ve kitabı okumaya devam ettim ama prensimiz susmuyordu.

- Elizabeth çok yanlış kararlar alıyor. Onu hiç dinlemeden, hiç söz hakkı vermeden hayatından çıkarıyor. Bir kere dinlese birbirlerine daha çabuk kavuşacaklar ama o işi uzatıyor.

- Hayır sonuna kadar haklı. Bende onun yerinde olsam aynısını yaparım sonuçta insan kötü biriyle olmak istemez. Duydukları onu yanılttı ama bence aralarına zaman girmesi aşklarını kuvvetlendirdi. Hem Elizabeth çok güçlü bir kadın Darcy ona gerçekleri açıkladıktan sonra ona aşkını itiraf edebilecek kadar da cesur.

- Evet cesur bir kadın ama ona söz hakkı verseydi ve gerçekleri o zaman öğrenseydi birbirlerini daha çabuk kavuşurlardı.

- Belki o zaman aşkları bu kadar kuvvetli olmazdı veya birbirlerine duygularının bu kadar yoğun olduğunu anlayamazlardı. Hiç bir zorluk çıkmasa ve onlar şavaşmasa aşk olmazdı.

- Sanırım yanlış bölümdesin. Felsefe bölümü yan bina.

Bu dediğine gülmüştüm.

- Gerçekten neden felsefe değilde hukuk seçtin?

- Hep hukuk istemiştim. Sen niye hukuk seçtin bildiğim kadarıyla prensler askeri eğitim alıyorlar.

- İstersen bunun cevabını akşam yemeğinde konuşalım?

Bu prens gerçekten çok çapkın.
Ama bilmiyorki ben onun peşinde koşan süs köpeklerinden değilim. İki dakikada kaç kızla konuştuğunu sayamazsın. Aslında biraz önce benimle kitabı tartışması güzeldi. Ama ben onun gönül eğlendireceği ve iki gün sonra atacağı bir kız değildim. Davranışları çok sinir bozucu ve kibirliydi.

- Seninle yemeğe falan çıkmam.

- Neden? Sevgilin mi var?

- Sanane

- Bahçedeki çocuk mu?

- Niye sürekli onu soruyorsun sanane

- Eğer o çocuksa bence dikkat et derim.

Dedi ve amfiden inmeye başladı. Etrafıma baktığımda çoğu kişinin çıktığını gördüm bende kitabımı çantama atıp çıktım.
Bugün başka dersim yoktu o yüzden otoparka doğru yürüdüm. Ve yine prensi gördüm ve yanında bir kız. Yeni oyuncağını bulmuş.
Umursamadan arabama bindim ve üniversiteden çıktım. Yeni yeni ezberlediğim evime doğru sürdüm. Yorucu bir gün olmuştu bir şeyler atıştırıp yatıcaktım

Continue Reading

You'll Also Like

64.7K 1.4K 32
bir gün ansızın babam yanında onlarca siyah takım elbiseli adamlarla gelmişti ben okulu bitirmeyi planlarken o benimle evlilik planları kuruyordu ond...
3.5M 129K 71
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...
648K 81.7K 28
"Leyla!" Günlerin yer değiştirdiği o saatlerde, gecenin en karasında, bir ruhun kilitli kalmış sokaklarındaydık. "Burada ne arıyorsun?" Başkası içi...
369K 2.9K 23
Hikayede sık sık +18 ve şiddete yer verilecektir! Yaş sınırını göz önünde bulunduralım.