Zifiri Cennet

By sondemlerimden

5.6K 1.1K 1.6K

Onunlayken tuttuğum nefeslerin haddi hesabı yoktu. Nefeslerimin hepsi bir olmuş benim katilim gibiydiler. O... More

Zifiri Cennet'01
Zifiri Cennet'02
Zifiri Cennet'03
Zifiri Cennet'04
Zifiri Cennet'05
Zifiri Cennet'06
Zifiri Cennet'07
Zifiri Cennet'08
Zifiri Cennet'10
Zifiri Cennet'11
Zifiri Cennet'12
Zifiri Cennet'13
Zifiri Cennet'14
Zifiri Cennet'15
Zifiri Cennet'16
Zifiri Cennet'17
Zifiri Cennet'18
Zifiri Cennet'19
d u y u r u
Zifiri Cennet'20
duyuru gibi
son duyuru
Zifiri Cennet'21
Zifiri Cennet'22
Zifiri Cennet'23

Zifiri Cennet'09

183 54 24
By sondemlerimden

***
Sözleri bu kez bir kenara yazsak hatırlar mısın?
Ya da boşver rica etsem beni hep böyle hatırlar mısın?
Belki sorun hafızayla alakalı değildi
Aklı karışmış ama umrunda değildi
Gözleri kızarmış ve çökmüş ağırlık, tabi bünye kaldırmadı
_______________(Modern Zamanlar-Bünye Kaldırmadı)
***

9.BÖLÜM: *Korkum Özlemimi Aştı Geçti*

Adamın ona dönmesini fırsat bilerekten tüm gücümle onu ittirdim.
Sarhoşluğun ve ittirmemin etkisiyle yalpalayarak arkasındaki banka düştü.

Onu geride bırakırken arkama bakmadan koşmaya başladım.

Parkın sonuna ulaştığımda kenardaki direğe yaslanıp nefes almaya çalıştım.

"Elvin sakin ol, geçti."

"Nefes al.. Sakin ol ve sadece nefes al."

Nefes alıp verişim zorda olsa biraz düzene girerken soluklanmaya devam ettim.

Hala olanların etkisinden çıkamamıştım.

Sanki hala elleri bedenimdeymiş gibi vücudum karıncalanıyordu.

Bu çok iğrenç bir şeydi.

Korku bedenimden gitmiyordu.

Az önce olanlar hala varlığını bedenimde hissettiriyordu.
Midem bulanmaya başlamıştı. Gözyaşlarım yanaklarımdan aşağı süzülürlerken birkaç kez öksürdüm.

Ya o bağıran kişi gelmeseydi ne olacaktı?

Tecavüz edecekti bana.

Dünya iğrenç bir yerdi.
Onu doğuran annesi de kadın olurken başka bir kadına tecavüz etmeye yeltenecek kadar aşağılıktı.

Kafamı kaldırıp geldiğim yöne bakmaya çabaladım ama karanlıktan ötürü hiçbir şey görünmüyordu.

Ben kaçtıktan sonra bağıran her kimse sarhoşun yanına gitmiştiydi bilmiyordum.
Kaçarken hiçbir şey düşünememiştim.
Sadece koşmuştum.

Bu yüzden hiç ona bakmak aklıma gelmemişti?

Kim gelmişti gecenin bu saatinde ama iyi ki gelmişti.
Eğer gelmeseydi belkide elinden asla kurtulamayacaktım. Onun sayesinde kurtulmuştum.

Ama kimdi ve bu saatte parkta ne işi vardı?

O olabilir miydi?

Her şeyin başladığı gece de yanıma gelip salıncakta yanımda oturmuştu.

Olabilir miydi?

Ya da başkası mıydı?

Korkudan hiçbir yere bakmadan kaçmıştım sadece. Ona bakamamıştım bile.
Hoş baksamda zaten anlayamazdım.

Onunda yüzünü görememiştim doğru düzgün. Yanıma her geldiğinde ya şapkası oluyordu ya da karanlık yerlerde karşımda duruyordu.

Apartmandan içeri girdiğinde ağlamam hala sürüyordu.
Hıçkırıklarım apartman boşluğunda yankı yaparken elimde ağzımı kapattım.

Kimsenin bu halde beni görmemesi gerekiyordu.

Yaşadıklarımdan sonra birde aşağılanmayı kaldıramazdım.

Söyledikleri, dokunuşu.. Hiçbirisi aklımdan çıkmıyordu.

"Çabalama bu gece benimsin.."

Kapıyı titreyen ellerim açmama izin vermezken yere bıraktım kendimi.

"Çık aklımdan yalvarırım çık."

Zihnimde dolaşan sözcükler yankılanırcasına tekrarlanmaya devam ederken ağlayışım daha da şiddetlendi.

Etrafıma baktığımda defterim yoktu. Oradan kaçarken banktan almayı unutmuştum.

Yine hayat benden değerli saydığım bir şeyimi almıştı.

Defterim benim hislerimdi ve orada kalmıştı.

Hislerimi orada bırakamazdım ama ayağa kalkacak halim kalmamıştı.
Daha doğrusu tekrardan oraya gidecek ne hal ne de cesaretim kalmamıştı.

İnsan evi saydığı yerden korkar mıydı hiç? Korkuyordum artık. Evim beni korkutuyordu.

O adam benim çocukluk hayalimdeki evimden uzaklaştırmıştı beni.

Hani park benim evimdi, her şeyimin başlangıcıydı?

O adamın sayesindeyse tüm korkularımın başlangıcı olmuştu?

Nefesim daralmaya başlamıştı ama hala ağlamaya devam ediyordum. Kendime engel olamıyordum.

Titreyen ellerimle cebimdeki telefonu çıkarıp teyzemi aradım.

Arama sonlanırken gözlerim yanıyordu artık ağlamaktan.

Belki sonrasında pişman olacaktım ama başka şansım yoktu. Gül'le konuşmalarımıza girdim yavaşça. Başka çarem yoktu.

Hem Gül bu halimle dalga geçmezdi değil mi? O farklıydı.

"Gül geç oldu ama hemen benim evime gelir misin, lütfen?"

Hala titremeye devam eden ellerim buz gibiydi. Gözyaşlarımla ıslanan telefonumu kenara bırakırken kendime gelmeye çalıştım.

Olmuyordu. O adamın elleri vücudumdan gitmiyordu. Bana dokunduğu yerlerdeki pislikler hala benim üzerimdeydi.

Merdivenlerden gelen sesle kafamı duvardan çevirip oraya döndüm.

Gülerek merdivenlerden iniyordu Gül. Terastan geliyordu sanırım.
Yine her zamanki gibi neşesi yerindeydi. İsminin anlamı kadar neşeli.

Onun bu haline gülmek istesemde ağzımdan kaçan hıçkırık ve akan gözyaşlarımla karşılık verdim.

Gül beni görmesiyle duraksayıp gülümsemeyi bıraktı.

Sonradan kendine gelmiş olacak ki kalan merdivenleride koşarak inerek yanıma gelip dizlerinin üzerine oturdu.

Dizlerimin üzerindeki ellerimi tutacakken geri çektim korkuyla.

Birinin daha bana dokunmasına izin verebilir miydim?

"Elvin ne oldu? Bu halin ne..?"

Gül'ün ardı ardına sorduğu sorular binada yankı yaparken konuşmak için nefes almaya çalıştım.

"Gü..Gül.."

O kadar çok ağlamıştım ki nefes almakta zorlanıyordum.

Zaten iletişime geçmekte zorlanan ben mümkünmüş gibi daha da çok zorlanıyordum.

"Su.. Evet evet su alıp geleyim ben."

Gül hızla yerden kalkıp karşıdaki dairenin kapısını açtı ve içeri girdi.

Ardındansa aynı hızla elinde bir bardak su ile geri döndü.

Hiçbir şey söylemeden elindeki suyu alıp ellerimin bana izin verdiği kadar içip kenara bıraktım.

"Ne olduğunu anlatacak mısın?"

Biraz önce sanki gülen neşeli kız o değilmiş gibi gözleri dolmuştu.

"Parktayken.. sa..sarhoş biri.."

Söylemesi de en az hissetmesi kadar zordu.

"Taciz e..etti ben..i.."

Yüzümü koluma yaslayıp ağlamaya devam ettim.

Çok ses çıkarıp kimseyi toplamak istemiyordum.

Herkes acıyarak aşağılardı. Gül gibi davranmazdı onlar.

Birden yüzüm kolumdan çıkarken Gül kafamı göğsüne yasladı.
Geri çekilmek istesemde ellerini kafamı bastırıp izin vermedi.

"Elvin izin ver lütfen. Emin ol iyi gelecektir."

Ellerini teyzem gibi saçlarımda dolandırırken hıçkırıklarım dinip ağlayışlarım sesizleşmeye başladı.

Teyzemden başkasına bana kendi iznimle hala dokunmasına izin veriyordum.
Bundan korkmak yerineyse rahatlıyordum.

Ben Gül'e bu kadar çok güveniyor muydum yani?

Ya da olanlardan o kadar çok etkilendim ki bana sarılması sosyal fobimi dahi etkilemiyordu.

Birkaç dakika boyunca ikimizde hiçbir şey söylemeden yalnızca öyle bekledik.

Ben ağladım o saçlarımı okşadı.

Gül benden ayrılırken gözlerim yerdeydi.

"Elvin sana bir şey yaptı mı?"

Kafamı yerden ona çevirdiğimde ıslak olan yanakları ve gözlerindeki endişeyle benim cevap vermemi bekliyordu.

Yine benim yüzümden ağlamıştı.
Onu yine ben ağlatmıştım.

Kafamı hayır anlamında sağa-sola salladığımda derin bir nefes alıp gözlerini sıkıntıyla kapatıp açtı.

"Ben özür dilerim ne yapmam gerektiğini gerçekten bilmiyorum.
Bize gidelim mi? Ya da bize gitmek istemezsen seni yalnız bırakmayabilirim.
Hatta istersen annemle babamı çağırayım. Şey.. aslında uyuyorlar ama uyandırabilirim. Hem onlarda yardımcı ol-"

Gül yardımcı olabilmek için seçenekleri bir bir sıralarken onu susturdum.

"Benimle parka gelir misin?"

Gül delirmişim gibi yüzüme bakmasıyla ondan bu kadar saçma bir şey istediğim için lanet ettim.

Daha az önce parkta tacize uğradığımı söyledim.

Şimdiyse parka benimle gelip gelemeyeceğini soruyordum.

"Olur, gelirim."

Zorlukla gülümserken ayağa kalkmıştı. Nedenini dahi sormadan kabul etmişti.

Kenarımdaki dolaptan destek alarak ayağa kalktım.

"Saçmalıktı vazgeçtim."

Ayaklarım hala beni taşımakta zorlanıyordu.

Yerdeki telefonumu alıp bardağı Gül'e uzattım.
Gül elimdeki bardağı aldıktan sonra hala anlamlandıramaz bir şekilde yüzüme bakıyordu.

"Yoruldum ve uyumak istiyorum. Bu saatte rahatsız ettiğim için özür dilerim. İyi geceler."

Yine tek kelime etmeden kabul etmişti.

O da bana iyi geceler derken gülümsesede gözlerindeki endişe onu bırakmıyordu.

Daha fazla ayakta durmamak için kapıyı açıp içeri girdim.

Bugün olanların hepsi çok fazlaydı.

Az kalsın biri bana tecavüz edecekti.

Benim bu zamanıma kadar teyzemden başka ağlarken üstünü ıslattığım biri hayatımda yokken bugün Gül vardı.

Dakikalar öncesinde yanımdaydı.

Ben ailemin kusur gördüğü hastalığıma rağmen ona sarılabildim.
Zorda olsa onunla iletişime geçtim.

Tişörtü gözyaşlarımla ıslandı. Hatta benim tişörtümde onunla beraber ıslandı.

Oda ağladı benimle. Korkularımı hissetmesede benim için ağladı.

•*•

Beni bırakmayan düşüncelerimle beraber dört gün geçip gitti.

Odamdan dahi ihtiyaçlarım dışında çıkmadığım tam dört gün geçti.

Gül her gün kapıma gelip zile basıyordu ama kapıyı açmak için bile odadan çıkmıyordum.

Yanımda olmak istiyordu ama yalnız kalmaya ihtiyacım vardı.
Anlaması gerekiyordu.
Kafamdaki düşüncelerle beraber o da beni yalnız bırakmalıydı.

Amma velakin Gül'ün yanımda olmadığı, düşünceleriminse beni terk etmediği günler sonunda telefonum elimdeydi.

Teyzem merak etmiş olmalıydı ya da Gül telefonumu mesajlarla doldurmuştur.

Aramalar ve bildirimler ardı ardına sıralanırken Gül'ün mesajlarından sonra gelen tumblr bildirimleri de vardı.

Hiçbirine bakmadan teyzemin numarasını arayıp bekledim.
İlk çalışta açtığında nefesimi tuttum.

"Kızım, iyi misin?"

"Bir şey söyle. Meraktan yiyip bitirdim kendimi. Gecenin bir vakti aramışsın sonrasında bir daha ulaşamadım. Bir şey mi oldu güzel kızım?"

'Güzel Kızım bu gece benimsin'  o adamın söyledikleri tekrar zihnimde belirirken bir yaş yanağımdan aktı.

Ve sonrası hıçkırık.

"Elvinim.."

Teyzem derince iç çekerken ağlamaya devam ettim.

"Teyze aradığım gece.."

"Evet güzel kızım?"

Göz yaşlarım hızla akmaya başlarken onun hiçbir şeyden haberi olmamasına rağmen bağırmaya başladım.

"Güzel kızım deyip durma bana daha fazla, yeter! Aklıma o geliyor."

Diğer taraftan teyzemin iç çekişleri ve ağlayışı gelirken ağlayışım hızlandı.

"Teyze o gece parktaydım.."

Vücudum karıncalanıyordu.

"Sarhoş biri taciz etti beni."

"İyi değilim."

"Bana hep güzel kızım diyordun ya teyzem o kelime kirlendi. O adamı hatırlatıyor. Ben nefes alamıyorum. Aklımdan gitmiyor dedikleri, dokunuşlarını silemiyorum."

"Teyze.."

"Çok korkuyorum."

Ses gelmiyordu. Ağlamıyordu. Hiçbir ses gelmiyordu.

"Te-"

"Elvin sen nasıl gelmezsin yanıma. Kim bilir ne haldesin. Kızım benim.."

"İyiyim şu an beni merak etme. Kapatmak istiyorum yorgunum daha sonra arayacağım."

Ve bir şey söylemesine izin vermeden kapattım.

Gül'ün mesajlarına şu anlık bakmayıp tumblrdan gelen bildirimlere tıkladım.

Onu merak ediyordum.

Etkinlik kısmına kısa bir göz gezdirdikten sonra iletilere baktım.

Birçok mesaj atan kişinin arasında sıkışıp kalmış 'ZifiriAdam'ın' olduğu kutucuğa takılı kaldı gözlerim.

Koskoca dört gündür o da yoktu yanımda.

Tek bir şey yazmadan ondan da gitmiştim bencilce.

"Elvin şu boktan uygulamaya gir."

"Daha ne kadar girmemeyi düşünüyorsun?"

"2 gün oldu."

"Özlemim bedenimi yakıp kül ediyor Kahküllü Kız."

"3 gün geçti.."

"Sabrım kalmadı. Deliriyorum burada."

"Koskoca apartmanda kimse bilmiyor evde olup olmadığını."

"Neredesin? İyi misin en azından bunu söyle."

Ben hep Gül'ün geldiğini sanarken evime o da gelmişti yanıma.

"Korkuyorum Kahküllü Kız."

"Mesajlarımı hiç görmeyeceksin, senin bir daha yüzünü göremeyeceğim, sana bir daha Kahküllü Kız yazamayacağım diye ödüm kopuyor."

"Sen yokken zamanımı nasıl geçiyordum? Zaman geçmez oldu."

"Korkum özlemimi aştı geçti."

Daha çok mesaj vardı hangi birini okuyabilirdim ki çoktan buğulanmış bu gözlerle.

Aptalın tekiydim. Düşüncesiz bir aptal.

Gözyaşlarım ekranı ıslatırken o anda yeni mesajı geldi.

"4 gün oldu senden haber alamayalı Kahüllü Kız."

"Ve zaman hala sensizken geçmeye devam ediyor. Sence de çok adaletsiz değil mi?"

Gül'e, teyzeme, Mert'e benim hiçbirine bunları yaşatmaya hakkım yoktu.

Hangi cümleyi yazsam affettirdi kendimi?

Hangi özür bunları unuttururdu?

"Zifiri Adam ben böyle olacağını düşünemedim, özür dilerim.
Birilerinin beni merak etmesine alışkın değilim.
O yüzden böyle sorumsuzca davrandım.
Ne hale düşeceğini akıl edemediğim için tekrar tekrar özür dilerim senden."

Görmüştü mesajımı biliyorum. Acaba ne hissediyordu?
Çok kızgın mıydı bana?

"Kahküllü Kız koskaca dört gün, beni sensiz bıraktığın koskaca dört gün.
Eğer bir gün daha gelmeseydin kafayı yiyecektim ben burada. Ya da çoktan yemişimdir.
Gözüme takılan her saat bana neler hissettirdi hiçbir fikrin yok değil mi?
Özlemin yaktı beni.
Ben sana geldim ama yine bulamadım seni.
Sana bir adım atmışken sonsuza kadar kaybettim sandım.
Evinin kapısını çaldım defalarca, sikik kapı açılmadı hiç.
Eve değilsin ama belki gelirsin diye kapında nöbet tutmayı düşündüm. Senin bunları bana değil bize yaşatmaya hakkın yok.
Hatta o kıza yaşatmaya hakkın dahi yok."

'O kız' Gül'le konuşmuş olmalıydılar.

O zaman yaşadıklarımdan haberi de vardır. Gül anlatmış olmalıydı.

Ben ne yapmıştım böyle?
Haklıydı hiçbir şeyi düşünemedim. Bencilliğim yüzünden onlardan da kaçtım.

"Mert elimden özür dilemekten başka bir şey gelmiyor. Böyle olacağını yemin ederim düşünemedim.
Hangi cümlem beni sana affettirir?"

Özür dilerim Zifiri Adam senden, sorumsuzluklarımdan, dört gün boyunca hissettirdiklerimden..

Zifiri Adam, Kahküllü Kızını affet.

"Benden gitmemek üzere bana gel Elvin.
Affımız olsun."















































































































***
Elvin'i o gece parktan kurtaran kimdi?

Ya da her şeyin başladığı o gece de Elvin'in parkta yanına gelip oturan kişi kim?

Elvini kurtan o mu, yoksa Mert mi?

oy vermeyi ihmal etmeyin**

Sosyal Fobi= SF bireyin başkaları tarafından yargılanabileceği kaygısını taşıdığı toplumsal ortamlarda mahcup ya da rezil olacağı konusunda belirgin ve sürekli korkusunun olduğu bir kaygı bozukluğudur. Kişiler başkalarıyla etkileşimde bulunmalarını gerektiren ya da bir eylemi başkalarının yanında yerine getirmeleri gereken durumlardan korkarlar ve bunlardan olabildiğince kaçınmaya çalışırlar. Başkalarının kendileriyle ilgili olarak anksiyeteli, zayıf, kaçık ya da aptal gibi yargılarda bulunacağını düşünürler. Ellerinin ya da seslerinin titrediğinin farkına varacaklarıyla ilgili kaygılarından ötürü toplum önünde konuşmaktan korkabilirler ya da düzgün bir biçimde konuşamıyor gibi görünmekten korktukları için başkalarıyla karşılıklı konuşurken aşırı kaygı duyabilirler.

"Sadece bir saniye için gözlerinizi kapatın ve bir odaya girdiğinizi ve orada bazı arkadaşlarınızı ve meslektaşlarınızı gördüğünüzü düşünün, birden yere doğru bakıyorsunuz ve üzerinizde hiçbir giysinin olmadığının farkına varıyorsunuz". Sosyal fobisi olan kişilerin bir toplumsal durumla karşılaştıklarında neler hissettiklerini bu senaryo çok iyi anlatmaktadır. "Büyük bir utanç duyarsınız, odadan kaçıp gitmek istersiniz, sanki ölecekmiş gibi olduğunuzu hissederseniz, hiç kimseyi yeniden görmek istemezseniz".

(Hastalığı ne kadar iyi yansıtıp yansıtamadığımı bilmiyorum ama elimden geldiğince bir şeyler yazmaya çalışıyorum umarım beğenirsiniz.)

Continue Reading

You'll Also Like

215K 9.7K 35
18 yılını bir hiç uğruna yaşamış olan Arel. 18 yıl bir yalan ile yaşamış olan aile. Birbirlerinin acılarını paylaşıcaklar mı yoksa yeni bir acı dah...
2.1M 73.4K 75
Yaşamını hapishanede tutsak olarak geçirmiş bir adamın ona aşık olması ne kadar büyük bir sorun olabilirdi? (...) Ner...
39.7K 1.5K 15
Mirzah Arslan 3 yıldır aşık olduğu kızı yanına almak isterse ne olur? Mirzah Arslan ❤️ Gizay Çetin Not: -Arkadaşlar bu kitap benim kendi yazdığım k...
304K 19.5K 25
Açelya hiç hatırlamasa da henüz 5 yaşındayken ailesinin düşmanları tarafından kaçırılmış ve gözlerini bir yetimhanenin revirinde açmıştı. Ailesi sen...