Dilfiruz |kookmin

By oceansluvr

114K 7.5K 1K

Hiç sevgi görmeniş olan jimin'e sevgiyi tattıracak olan jungkook. Herşeyden kendini sorumlu tutan jungkook'... More

başlangıç.
yabancı.
öfke.
arayış.
tatlı yalan.
özür.
minnet.
endişe.
ilgi.
tebessüm.
korunma sanatı.
yardım.
bekleyiş.
iltifat.
geçmiş.
baskın.
ruhsal çöküş.
özlem ve sevgi.
yeni bir sayfa.
yakınlaşma.
aile?
her şeyin çözümü sensin.
yaşanmışlıklar silsilesi.
utanç.
davet.
seni seviyorum.
yugyeom.
ilklerim senin olsun sevgilim.
mutlu son.

sonsuz sevgi.

2.7K 191 20
By oceansluvr

O günden sonra herşeyimiz aynı ilerliyordu. Klasik geçen günlerimiz ve zamanlarımız.

Bir yandan bakınca Jimin ile Ruh eşi gibiydik sanki, dışarıya çıkmaktansa evde vakit geçirmek tercihimizken, sevdiğimiz yemekler ve tatlı seçmeyişimiz.

Öte yandan saat öğlen iki buçuğu gösterirken kapının çalmasını işittim. Bu saatte ancak gelen Jimin olurdu ki zaten ne arkadaşım nede ailem vardı ondan başka gelebilecek, Yugyeom ve Bambam de olabilirdi tabi. Ayaklanıp kapıyı açtığımda karşımda endişeli ifadesine rağmen gülümseyen ve jimin'in koluna girmiş olan Bambam i görmüşken öte yandan da jiminin kolundaki askı ilgimi çekmişti.

"Ne oldu sana?"

İşittiği soruyla başını aşşağa eğmişti Jimin öte yandan bambam dudaklarını aralamıştı konuşmak üzere.

"Şey, bugün çekimler dışardaydı ve jimin'in ilk reklam çekimiydi fakat koşarken birden yere yığılınca ne olduğunu anlayamadık. Sonrasında soluğu hastanede aldık ve ufak bir incinme olduğunu söylediler, fakat buna rağmen bugünlük bu kol desteğiyle kalması gerekiyormuş. Ama merak etme, yani yanlızca bugünlük destekte kalmalıymış. Yarın sen çıkarsan olur. Birse tabi birnevi şirketin en önemli bireyi olduğu için. Bunu takmasının zorunlu olduğunu söylediler."

Anladığımı belirterek başımı sallarken jimin ise içeriye doğru adımlamıştı. Ben ona odaklanmışken kapıdaki gencin konuşmasıyla başımı ona çevirdim "Ben şimdi gitmeliyim senin ona bakacağına eminim. Kendinize dikkat edin ve tekrar görüşmek üzere hoşçakal."

Birkez daha başımı onaylarcasına sallarken o gözden kaybolunca kapıyı kapatıp usulca salona ilerlemiştim.

"Sen iyi misin? Yani ağrın var mı?"

Başını olumsuz anlamda sallarken bana cevap vermişken onun yanına yerleştim ve yönümü ona çevirdim. Mahçubiyeti yüzünden okunuyordu sanki.

"O zaman sorun ne suratın neden asık?"

"Bir süre kolunu kullanmamam gerekiyor. Fakat benim birçok ihtiyacım olacak, mesela şuanda saçımı yıkamalıyım. Ama yapamıyorum."

"Anladım."diyerek yanıtlarken onu tek çırpıda kucağıma almıştım. Banyoya yöneldiğimde ise asık olan yüzünü kaldırıp yavru köpek bakışı atmaya başlamıştı gözlerime. Bir süre bakışlarım ondayken çektim ve banyoya geldiğimzde duraksadım. "Karnını doyurmuş olmalısın." Söylediğim cümlenin karşısında bana anlamsız bakışlar atarken gözlerimi devirip tekrar konuştum "Bakışlarınla beni geldiğimizden beri yemiş olmanı kastediyorum."
diyerek onu küvetin başına oturturken ıslanabilme şansına karşılık yavaşça
t-shirt'ünü sıyırıp askıyı oynatmamaya gayret göstererek diğer kolunda asılı bırakmıştım.

Sonrasında ise elimdeki kova ile yanına dönmüştüm. Bir şekilde ona yardım etmeliydim sonuçta. O ise bunu anlamış olmalıydı ki kendisini tamamen bana bırakırken sırıtıyor oluşu da gözümden kaçmamıştı.

"Bu sırıtışı neye boçluyuz, bay Park?"

Konuşurken küvetin başına oturup onun yönünü çevirip sırtı küvete dönük şekilde bacaklarımın arasına almıştım.

"Bana yardım ediyor ve benimle ilgileniyor oluşuna, bay Jeon."

"Ne yanı normalde ilgisiz olduğumu'mu ima ediyorsun?"

"Hayır, ama saçımı yıkıyorsun şuanda. Ve bu güzel."

"Eminim öyledir, artık beni kölen gibi parmağında oynatırsın da sen."

Avcuma sıktığım şampuan ile öncesinde ellerimi birbirine sürttüm ve ardından nazik dokunuşlar eşliğinde, sırtı bana dönük olan bedenin saçlarına çıkarıp ovmaya başladım.

"O gün, babanın geldiği gün."dedi, jimin ses tonunda ciddiyeti hakimdi. "Birkaç dakkika öncesi olanlar...yani bu senin için bir hata mıydı?"

Kurduğu cümle ile birlikte saçlarında olan elim duraklamışken ruhum çıkmışcasına dona kalmıştım. Bu sorunun geleceğini bekliyor olsam bile, henüz cevabına erişim sağlayamamıştım.

Onu bir süre beklettiğim için olacak ki dudaklarını tekrar aralayıp şu cümlelerin dökülmesine izin verdi dudaklarından.
"Boşver. Saçmalıyorum işte. İlaçlar kafa yapmış olmalı."

O esnada başını önüne eğerken saçlarını durduğum yerden ovmaya devam ettim.

"Hayır değildi...bir hata. Çünkü o gün hata olarak adlandırılamayacak kadar güzeldi."

Kurduğum cümleye kendimde şaşırırken dudaklarımdan öylece çıkıvermişti. Belkide kalbimden geçendi bu. Bilmiyordum. Ama öte yandan jimin başını doğrulturken yüzüne bir gülümseme kondurmuştu. Konuşacağını anladığımda başını hafifce geriye doğru çekip kovanın üzerine yerleştirdim ve su yardımıyla köpükleri yok etmeye başlamıştım. Bu yaptığım şey ile o ise araladığı dudaklarını kapatmıştı.

Döngü halinde aynı şeyleri birkez daha yaptıktan sonra başına bir havlu kondurup onu küvetten çıkarmıştım. Şimdi diğer sorunumuz ise çıplak kalan gövdesiydi. Ve ona kolunda asılı kalan tşörtünü tekrar giydirmeyeceğim de kesindi.

Büyük bir zorluk ile tişörtünü çıkardım ve ona yenisini giydirmek üzere dikkatlice haraket ettim. Dikkatli olmama rağmen acımış olmalıydı ki yüzünğ acıyla buruşturmuştu. Buna rağmen sknunda başarılı olmuştuk.

Birkaç adım sonrasında salona ulaşmıştık ve onu koltuğa oturtmuşkrn gariptir ama önünde diz çökmüş vaziyette saçlarını kurulamaya koyulmuştum. Bu da benim garipliğimdi sanırım. Havluyla sırılsıklam olan kısımları kurulamışken devamında ise kurutma makinesinden yardım almıştım.

"İlk günümüzü anımsadım."

"Hmm?"

"Böyle karşımdasın ya, dizlerinde. Onu diyorum."

"Doğru."

"O gün beni deli edecektin. Bir yandan seni korkutmak istemesem de kurduğun o cümleler beni fazlasıyla sinirlendirmeye yetmişti. O gün yanlızca bağırdım ama belkide başka birisi olsaydı onu anında evden kovmuş olabilirdim."

O anda jimin'in şaşkınlık dolu bakışlarını üzerimde hissettim ve ardından da geleceğini düşündüğüm o cümleler döküldü dudaklarından. "O halde neden anında kovmadın? Yani bir süre bekledin?"

Soruyu ne kadar beklesem bile cevabını henüz bağdaştıramamıştım aklımda. Bu nedenle yanlızca konuyu dağıtma kararı almıştım.

"Kolunu incitmiş olmana rağmen hala daha
çenenden ödün vermiyorsun."

"Sende-" konuşmaya başlayan jimine kaldırmıştım bakışlarımı. O esnada ise araladığı dudaklarını birbirine bastırmasıyla gülümseyip tamamen kuruduğuna emin saçlarını karıştırıp elimdeki saç kurutma makinasını yana bıraktım.

"Aç mısın? Gerçi aç olmasan bile kaçışın yok. Bugün o uygulaman gereken diyeti kenara bırakıp Pizza yerken bana eşlik edeceksin çünkü."

••••

Birkaç saat sonra kapının çalmasıyla kapıyı açıp sipariş verdiğimiz Pizza ile salona ilerlemiştim.

Kutuyu masaya bırakıp bana nazaran daa sıska bir bedene sahip olan kişinin yanına yerleştim. Sağ kolunu çatlatmış olmasıyla bunun tek bir anlamı vardı, o da ona benim yedirme zorunluluğum olacak olmasıydı ki, henüz yedirmeye başladamadan bile dudaklarında oluşan büyük gülümsemeyle beni süzüyordu.

Bir dilim alıp çncelikle ona yedirirken öte yandan pipet yardımıyla kolasından da birkaç yudum almasını sağlamıştım. Yemek yerken genelde sessizdik. Belkide yemeye odaklandığımız içindir bu.

Sıkıcı geçen bir yemeği de geride bırakırken ikimizde koktukta yayılmıştık. Sonrasında ise Jimin'in başını dizlerimde hissetmiştim.

Bana sunduğu tebessüme karşılık tebessüm ederken elimi saçlarına indirmesiyle eş anlamlı okşamaya başlamıştım, pembe, düz ve yumuşak saçlarını.

Başımı ise arkaya doğru bırakmışken duyduğum ses ile doğrulup kucağımdaki bedene döndüm.

"Az önceki sorumu...cevaplamadın."

Kurduğu cümleye tepki olarak öksürmeye başlamıştım.

Continue Reading

You'll Also Like

90.8K 7.5K 40
Utangaç Jimin ve umursamaz, kaba ve sert Jungkook'un hikayesi #jikook 'ta 1. vay amk #kookmin'de 1. vay amk
7.8K 806 20
"Kar yağıyor usul usul. Olsan beraber izlerdik. Sen kadar güzel olmazdı gerçi." . . . . Boy meets evil 'in 2. Serisi. İlk kitabı okumayı unutmayın..
223K 20.6K 27
010 ***: hamileyim jungkook: sen kimsin
23.4K 982 8
jimin, ders çalışmaya gittiği arkadaşının evindeki herife aşık olur. All The Things You Done To Me*