Aşk'ı kıyamet

由 Crazy_Mama_007

567K 32.3K 18.8K

Ünlü bir iş adamı ve bir hayat kadını... Olacak şey miydi? Yolları kesiştiğinden beri biliyordu olmayacağı... 更多

1.Hayatın sonu gibi...
2.Bilseydim!
3.Kimsiniz siz?
4.Yeni Hayat...
5. Huzur...
6. Ömer ve Ali
7. ÖMER VE MELEK
8. Ömer ve Melek Part 2
9. Arka Kapı!
10. Leyla'nın kararı
11.Bana Böyle Dokunma!
12. Hani Benim Gençliğim Anne Part 1
13. Hani Benim Gençliğim Anne Part 2
14.Otur Baştan Yaz Beni
15.Leyla'nın kaderi
16.Korunuyormusun?????
17.Hangimiz Düşmedik Kara Sevdaya
18.Sonun Başlangıcı...
19.Bir Sevmek Bin Defa Ölmek Demekmiş
20.İşte Gidiyorum
21. Neredesin Sen (Hakan & Bahar)
22. Leyla'nın Korkusu (Hakan & Bahar)
Anneler Gününe Özel (Gelecekten Bir Alıntı)
23. Sol Yanım Benim
24. Oysa Herkes Öldürür Sevdiğini
25. En Güzel Aşk Zor Olandır (Şeytan!)
26. Ben Ne Zaman Büyüdüm Anne
27. Yak Gel
28. Kalbimin Tek Sahibine
Duyuru!
29. Aşkın Bana Değdi Değeli (Huysuz ve Tatlı Kadın)
30. Acıyı Sevmek Olur mu!?
31.Anneler ve Evlatlar
32. Kim bu Leyla
33. Vay Yine mi Keder
34.Benim Hayatım
35. Kurşuna Gerek Yok!
Duyuru: Kuzumun resimleri
36. Gitme!
Duyuru Yeni Hikayemiz
37. Aşk'ı Kıyamet (Hayatın Sonu Gibi)
38. Gidiyorum Bütün Aşklar Yüreğimde
39.Yazımı Kışa Çevirdin (Yeni Hayat)
Aşk'ı Kıyamet İzmir Karakterler
40.Öf Öf!
Hadi Gelin Biraz Dertleşelim
41. Tuzak
42.Tuzak Part 2
43. Hoş Geldin Bebek
44. Son Mektup...
45. Herkes Yaralı!
46.Kader Diyemezsin!
47. Pişmanım!
48. Git
49. Hasretinle Yandı Gönlüm
50.Kalbimdeki Deniz
51. Emri Olur
52. Bitmeyen Sevda
53. Ben Yoruldum Hayat
54.Nenni Bebek Oy
55. Devlerin Aşkı
56. Aşıklar Şehri
57. Sevgilim
59.Ben Bir Adam/Kadın Sevdim (FİNAL)
Dudaklarında Arzu Kollarında Yalnız Ben

58. Kıyamet!

6.2K 410 413
由 Crazy_Mama_007

Biliyorum bana kızacaksınız ama hiç bir şey göründüğü gibi olmayabilir. Bir sonra ki bölüm final, orada her şey açıklığa kavuşacak. İyi okumalar

"Ömer şimdi nasıl olacak, düğünü nerede yapacağız"

"Sen nerede istersen orada, ister İzmir'de düğün yapar, İstanbul'da davet veririz. İstersen direkt İstanbul'da yaparız" Leyla biraz düşündükten sonra cevap verdi.

"Bilmiyorum Ömer ben çok korkuyorum" Ömer sevdiğine şefkatle sarıldıktan sonra sordu.

"Neden korkuyorsun?"

"İstanbul'da yapalım desem korkuyorum, ya yine birisi çıkarsa karşımıza, ya ailen zor durumda kalırsa" Ömer Leyla'yı biraz kendinden uzaklaştırıp yüzünü ellerinin arasına aldı.

"Leyla güzelim, bitti artık düşünmeyeceğiz bunları. Sen bundan sonra benim eşim ve evladımın annesisin sadece, bunu herkes böyle bilecek, bilmeyene de anlatırız derdimizi sen merak etme. Bunun için uygun yöntemlerim var benim" Bu sözler ne kadar hoşuna gitse de son söylediklerine göz devirmeden edemedi Leyla. 

Ailecek oturup konuşulduğunda bir hafta sonra Deniz'le birlikte kına gecesi yapacaklar. Ondan iki hafta sonra Deniz ve Kemal İzmir'de evlenecek, ve balayından dönerlerken direkt İstanbul'a düğüne geleceklerdi. Her şey olması gerektiği gibi oldu. Kına gecesinde Leyla Deniz'den çok ağladı. Hani der ya o şarkı 

"Bu gece misafirem koynunda yatır aney" Ya da

"Annesinin bir tanesini hor görmesinler" Leyla hem Ömer hayatına girene kadar hep hor görülmüş, hem de koynunda yatacağı bir annesi hiç olmamıştı. 

Sonrasında Kemal ve Deniz'in balayları ve muhteşem düğün. Leyla sade dantel detaylı düz bir beyaz elbise seçmişti. Düğünde korktuğu gibi hiç bir olay olmamıştı. Tek bir şey hariç, onlar hiç hissetmese de, mutluluklarını kıskanan hastalıklı bir çift göz sürekli nefretle bakıyordu bu mutluluğa.

Leyla rüyada gibiydi sevdiği adamın yanındaydı. Çok güzel bir evladı vardı. İki haftalığına gittikleri balayından geri dönmüşler ve Ömer ne kadar, eğer isterse ayrı eve çıkabileceklerini söylese de Hanife hanım bu haldeyken gönlü el vermediği için kabul etmemişti. Ömer'in odası yeniden düzenlenmiş ve oraya yerleşmişlerdi.

"Canım yarın işe kaçta gidersin?"

"Dokuz gibi, niye sordun"

"Ben uyandırırım diye demiştim" Ömer Leyla'yı kollarının arasına aldıktan sonra alayla konuştu.

"Uyuyacağımı kim söyledi" Leyla bu imayı anlamamış gibi safça cevap verdi.

"Ama uyumazsan yarın uyuyup kalırsın"

"Olsun patron benim sonuçta" Leyla Ömer'in kollarından sıyrılıp alayla güldü.

"Bak ondan pek emin değilim, sonra sekreterin azarlıyor ben suçlu oluyorum"

"E kadın haklı tabi sen suçlusun"

"Aaa ben niye suçlu oluyormuşum?" Ömer yavaş adımlarla Leyla'nın üzerine giderken Leyla'da geri geri gidiyordu.

"Çünkü bu güzelliğin başımı döndürüyor, çünkü sen yanımdayken her şeyi herkesi unutuyorum" Dedikten sonra bir adım daha attığında yatağa düşen kadınının üzerine eğildi ve dudaklarına kapanmadan önce son sözlerini söyledi.

"Çünkü... seni çok seviyorum" Öpüşleri tutkuya dönüştüğünde iki haftadır unuttukları gerçekle yüzleşmeleri Ömer'in hiç hoşuna gitmemişti.

"Aynne" Mert odaya girdiği gibi gördüğü manzarayla korkmuş ve Ömer'in sırtına yapışmıştı.

"Baba bıyak!" Ömer doğrulduğu gibi Mert annesinin kucağına çıkıp başını göğsüne gömmüş, ara ara da babasına kötü bakışlar atıyordu. Leyla ise çok korkmuş olan oğlunu teselli etmekle meşguldü.

"Tamam oğlum korkma, bak ben iyiyim" Ömer oflayarak yatağa oturduğunda, Leyla kıkırdayarak ona baktı. 

"Gülme!" Ömer bu duruma ne kadar bozulduysa Leyla o kadar eğleniyordu.

"Bence sende biraz gül, bak oğlumuzu korkutuyorsun" Deyince dalga geçer gibi, Ömer sahte bir tebessümle kalkıp Mert'i kucağına alma bahanesiyle eğildiğinde Leyla'nın kulağına söylediklerinden sonra, kademe kademe soldu yüzünde ki gülme.

"Nasıl olsa bu çocuk uyuyacak ama sen sakın uyuyayım deme, çünkü bu gece sana uyku yok!" 

...............

Ömer sabah iş yerine gelince hiç hoşuna gitmeyen bir sürprizle karşılaştı. Serhat bir ihalede şirketlerden biriyle başa baş gidince o şirketle ortak çalışma kararı almıştı.

"Serhat sen o şirketle nasıl iş birliği yaparsın?"

"Abi ben çok az bir farkla ihaleyi kaybedeceğime, Meryem hanımın teklifini kabul etmeyi daha doğru buldum"

"Ben onun o teklifi niye yaptığını biliyorum ama neyse"

"Anlamadım abi ne demek istedin?"

"Boş ver şimdi, sen söyle bakalım, bu anlaşmayı fes edebiliyor muyuz?"

"Biraz zor abi, yüklü bir tazminat ödemek zorunda kalırız" Ömer derin bir nefes aldı. 

"Peki o zaman, bu işle sen ilgileneceksin. Beni o kadınla asla muhatap etmeyeceksin"

"Tamam abi merak etme sen"

Aradan geçen iki ayda Meryem ne zaman bir şekilde Ömer'i bu işe dahil etmek için uğraşsa hep Serhat engeline takılıyordu.

"Serhat bu çizimleri Ömer beye de gösterip, onun da fikrini alsaydık"

"Gerek yok Meryem hanım, Ömer beyle değil benimle yaptınız anlaşmayı. Ayrıca ben Ömer beyin çalışanı değil ortağıyım" Böyle böyle Meryem amacına ulaşamadıkça hırslandı ve hırslandıkça bunun hesabını sormak için bir fırsat aradı. 

Ömer şirkette bir yandan çalışırken bir yandan da tatlı bir telaş içerisindeydi. Kapısı tıklatıldığında, gir komutuyla geleni görünce gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı.

"Ömer biraz konuşalım mı?"

"Fazla vaktim yok Meryem, ne istiyorsun?"

"Ömer! Senin şirketinle ortak iş yapıyoruz ve sen hiç ilgilenmiyorsun"

"Saçmalama Meryem! Sen o iş anlaşmasını benim yokluğumda Serhat'la yaptın, ayrıca benim Serhat'a güvenim sonsuz"

"Vay be şimdi böyle olduk öyle mi Ömer? Yazık arkadaş bile olamıyoruz"

"Yeter Meryem! Eğer müsaade edersen işim var. Kapıyı biliyorsun" Meryem hırsla dışarı çıktığında birde Ömer'in sekreteri Elif'in konuşmasını duyunca iyice delirdi. Demek Ömer bey sevgili Leyla'sına sürpriz doğum günü partisi hazırlıyordu. Madem öyle artık şu babasının Leyla'yı araştırdığı zaman yaptığı dosyayı bulmalıydı. Bu sürpriz doğum gününe sürpriz bir hediye şarttı artık. 

..............

Leyla yine tüm sevdikleriyle kendini çok güzel sürpriz bir doğum günü partisi içinde bulmuştu. Gözü ilk Yiğit beye takıldı. Yiğit bey bütün işlerini yeniden Türkiye'ye taşımış ve çocuklarını da beraberinde getirmişti. 12 yaşında ki Burak ve dokuz yaşında ki Burcu gerçekten pırıl pırıl çok tatlı ve uysal çocuklardı. Şu anda kucağında olan Melis Yiğit'i gördüğü ilk günden beri Ömer'in pabuçlar damdaydı. Sinem'in de olgunluğu, tavrı ve duruşuyla Yiğit beye ne kadar hayran olduğu her halinden belli oluyordu. Bir köşede neredeyse didişir gibi konuşan Banu ve Ziya'ya gülümseyerek baktı. Banu artık çok kaliteli, elit bir mekanda sahne alıyordu. Sonra Nergis anne, Ali, İpek ve Selçuk. Mutluydu Leyla hiç olmadığı kadar mutluydu. Hanife hanım ise bu geçen zamanda çok büyük bir yol kat etmişti. Artık daha rahat konuşabiliyor ve az da olsa felçli olan elini kımıldatabiliyordu.  Tam da bu güzel düşünceler içindeyken yanında duran Ömer'in telefonu çaldı. 

"Ne diyorsun sen Ahmet, ne televizyonu?"

"...."

"Tamam tama kapat bakıyorum şimdi" Leyla Ömer'in telaşlı haliyle meraklanmıştı.

"Ne oldu Ömer"

"Bilmiyorum Leyla Ahmet televizyonu açın dedi" Herkes merakla televizyonun başında toplandığın da Ömer düğmeye bastı.

"Şok şok şok! Dün gece kimliği belirsiz bir kişi tarafından kanalımıza gönderilen dosya magazin gündeminde bomba etkisi yarattı. Ünlü iş adamlarımızdan Ömer Aziz Mertoğlu'nun evlendiği eşi Leyla Erez'in Ahu lakaplı bir hayat kadını olduğu ortaya çıktı..." Haber daha devam ediyordu ama Leyla artık duymuyordu. Ömer şok olmuş bir halde öylece bakarken, diğerleri elleri ağızlarında gördüklerine ve duyduklarına inanamıyorlardı. Leyla titreyen elleriyle uzun olan elbisesinin eteklerini tutup gitmeden önce kendi kendine söylendi.

"Bu kadar işte, bu kadar! belliydi, ne haddime benim mutlu olmak" Leyla odasına girip kapıyı kapattığında sırtını kapıya yaslayıp yavaş yavaş yere çöktü. Ne kadar kapısı vurulsa, birileri yanında olmak için konuşsa da yalnız kalmak istediğini söyleyip reddetmişti ama dikkatini çeken, canını yakan bir şey vardı ki, o sesler arasında bir tek Ömer'in ve Yiğit'in sesi yoktu. Neredeyse iki saat sonra odasının kapısı açılıp Ömer içeri girdi. Leyla yine kafasında kurduklarıyla çok sinirliydi.

"Niye geldin, ben pılımı pırtımı toplar sabah giderdim"

"Leyla saçmalama, zaten yorgunum" Leyla histerik bir kahkaha attı.

"Yorgunsun öyle mi? Gel Ömer sen yat dinlen ya, beni düşünme sen, ben alışığım nasılsa"

"Leyla! Şu haberi kaldıracağız diye imanım gevredi, birde sen üstüme gelme lütfen" 

"Hiç uğraşmasaydın Ömer, yalan haber değildi sonuçta"

"Ne diyorsun Leyla sen!?" Leyla öyle çok kırılmıştı ki Ömer'in onun peşinden hemen gelmemesinden, o kadar öfkeliydi ki kendisine, geçmişine ve Ömer'e. Bundan sonra olanlar bu öfkenin bir patlamasıydı. Nasıl çıkacaktı Ömer gibi göz önünde olan bir adam insanların içine. Yüzüne söyleyemeseler de, hep arkasından konuşacaklardı. Ya rakipleri bunu kullanmayacak mıydı. İşte bütün bunlarında çaresizliğiyle  olanlar oldu.

"Ne diyeceğim Ömer bitti diyorum, olmayacak diyorum, ben buyum ve hep bu kalacağım diyorum!"

"Leyla bi dur ya, magazinde iki haber çıktı diye, iki gün konuşulur unutulur" Leyla hayret ve sinirle baktı Ömer'e.

"Ne diyorsun sen Ömer! Bak bunların hepsi gerçek, olmayacaktı zaten. Ben ne sana ne de evladıma layığım, ben sizin başınıza dert olurum sadece" Ömer yanına gelip Leyla'nın kollarından tuttu.

"Leyla yapma böyle her şeyi halledeceğim, hem ben bu gün bir..."

"Yeter Ömer yeter! Neyi halledeceksin acaba! Çıkıp karımla bir otel odasında tanışmadım, karım Bir adamın kucağından diğer adamın kucağına otu..." Leyla sözünü tamamlayamadı çünkü son sözleri Ömer'in sakin kalmak adına bütün çabalarını yerle bir etti. Ömer makyaj masasının önünde ki sandalyeye kuvvetli bir  tekme atınca sandalye gürültülü bir şekilde yuvarlandı.  

"Sus Leyla sus! Yoksa elimden bir kaza çıkacak!" Leyla sinirle söylediği sözlerin ne kadar ağır olduğunu idrak ettiğinde çok pişman olmuştu ama Ömer'in gözlerinde gördüğü o saf öfke ile hiç bir şey diyemedi. Tam ne dese diye düşünürken, Odanın kapısı tıklatılınca çölde su bulmuş gibi hemen kapıya gidip yarım aralıkla açtı. gelenler Melek ve Sedef'ti. 

"Leyla iyi misiniz siz?"

"Biz... İ...iyiyiz"  Tam bu sırada Leyla'nın tuttuğu kapı aniden ardına kadar açıldı. Leyla elinin bir anda boşta kalmasıyla dengesini kaybedince kendini Ömer'in kollarında buldu. Ömer Leyla'yı doğrulttuktan sonra hiç bir şey demeden öfkeyle çıkıp gitti. Leyla arkasından seslense de, dönüp bakmadı bile.

"Ömer!" Leyla üzüntüyle gidip yatağına oturduktan sonra Melek ve Sedef'te hemen yanına oturdular. Sedef merakla sordu.

"Ne oldu Leyla, niye kavga ettiniz?"  

"Olmuyor abla, olmayacak, Ömer'de biliyor bunu, kabul etmiyor ama bir gün edecek. Bir gün o da pes edecek" Bu sözler üzerine Melek telefonundan bir video açıp Leyla'nın eline tutuşturdu.

"Dayımı çok yanlış tanımışsın Leyla, sen şu videoyu dinle sonra konuşalım" Leyla cep telefonunu eline alıp videoyu açtığında bunun Ömer'in yaptığı bir basın açıklaması olduğunu gördü.

"Sayın basın mensupları, bugün magazinde benim ve ailem hakkında çıkan haberlerden sonra, bu haberlere bir açıklık getirmem gerekiyordu. Öncelikle hepinize geldiğiniz için teşekkür ederim. Leyla Erez'le yani eşimle tanıştığımda evet o bir hayat kadınıydı ama benim hayatımda tanıdığım en dürüst, en güçlü ve en namuslu kadındı. Ben nice ailesi, mevkisi olup namuslu geçinen kadın tanıdım. Hiç biri benim eşimin kesip attığı tırnağı bile olamaz. Leyla Mertoğlu benim eşim ve çocuğumun annesidir. Bundan sonra ona gelecek her laf bana gelmiş demektir ve bunun hesabı en ağır şekilde sorulacaktır. Sizleri ailemin özel hayatına, kişilik haklarına saygıya davet ediyorum. Teşekkürler" Leyla gözünde yaşlarla videoyu kapatıp Melek'e geri verdi. Yine dinlememişti Ömer'i, yine kendine ve geçmişine olan öfkesini ondan çıkarmıştı. Sedef elini Leyla'nın elinin üzerine koydu.

"Sen bir Ömer'i ara istersen" Leyla üzüntüyle baktı Sedef'e.

"Ben ararım da o açar mı bilemedim"

"Açar merak etme, o ne kadar öfkeli olursa olsun sevdiklerinin telefonunu mutlaka açar" Leyla eli titreyerek tuşladı numarayı, iki kere çaldıktan sonra gerçekten de açmıştı.

"Ömer!"  Sedef ve Melek Ömer'in açtığını anlayınca, odadan çıkıp rahat konuşması için Leyla'yı yalnız bıraktılar.

"Efendim Leyla" Ömer'in sesi gayet soğuk ve mesafeliydi. Leyla sesinin titremesine engel olamıyordu bir türlü.

"E...eve gelmeyecek misin?"

"Sen yat ben geç gelirim"

"Ömer ben... özür dilerim"

"Yat sen Leyla, yarın konuşuruz" Ömer telefonu kapattıktan sonra yine mekâna girdi. Burası arkadaşının yeri ve Banu'nun sahne aldığı mekandı. Banu sahne arası verdiğinde gelip Ömer'le biraz dertleşip sonra yine sahnesine döndü. Ömer çok fazla içmemişti ama bayağı bir çakır keyif olmuştu ve biraz geride onun bu halini bekleyen biri vardı. Meryem! 

Meryem tam Ömer'in masasına doğru giderken, Sahnesi biten Banu ondan önce oturmuştu masaya. 

"Ömer bir taksi çağıralım sen evine git artık" Ömer öfkeyle söylendi.

"Niye gideyim ki! Bana yine güvenmedi, hiç güvenmeyecek"

"Deme öyle Ömer, Leyla sana hem güveniyor, hem de çok seviyor. O şimdi uyumamış seni bekliyordur" Bu arada garsonlardan biri yaklaştı masaya.

"Abla ben size bir kahve getireyim mi?"

"Vallahi iyi olur hadi getir"

"Bir kahve iç de öyle git eve bari, biraz ayılırsın"

"Ben bu gece eve gitmeyeceğim!" Tam bu sırada gelen kahvelerden birini önüne sürdü Ömer'in.

"He Ömer he, hadi iç sen şu kahveyi de konuşuruz" Bir iki yudum içmişlerdi ki ikisi de arkalarından gelen sese döndüler.

"Ömer! Sen iyi misin"

"Meryem?" Meryem Ömer'i pas geçip Banu'ya yöneldi.

"İsterseniz sizi eve bırakabilirim" Banu sinirle söylendi.

"Gerek yok, ben taksiyle gönderirim"

"Bu saatte taksi zor bulursunuz"

"Buluruz biz merak etme!" 

"Olur olur" Banu bunu söyleyen Ömer'e şaşkınlıkla bakarken Ömer sözlerine devam etti.

"Ama eve gitmem" Bu arada söze yine Meryem girdi.

"Bakın ben arkadaş grubuyla buradayım benim şoförüm sizi götürsün sonra beni gelir alır" Banu biraz önce yanlarına gelen garsona seslendi. 

"Mehmet senden taksi çağırmanı istemiştim"

"Vallahi deminden beri arıyorum, durakta taksi yokmuş" Bu arada Ömer başını kollarının üzerine masaya koymuş artık ortamdan soyutlanmıştı. Bunu fırsat bilen Meryem Banu'ya döndü.

"Ya niye inat ediyorsun. Bak bence Ömer'i bu halde eve götürme zaten, size gidin Leyla'yı da arar haber verirsin" Banu tam bu sırada aklına gelen fikirle hemen telefonunu eline alıp Leyla'yı aradı. Daha ilk çalışta açılan telefonla yüzünde muzip bir  gülümseme oluştu Banu'nun.

"Banu! Hayır olsun inşallah, kötü bir şey yok ya?"

"Yok kuzum yok, yani var da çok kötü değil"

"Ay yemin ederim kalbime inecek, hadi söyle"

"Ya Ömer burada..."

"Nasıl orada! neyi var, çok mu kötü, niye o değil de sen arıyorsun"

"Ah Leyla bi dur be kuzum, ya Ömer buraya gelmiş biraz dertleştik, biraz da içkili. bu halde eve gelmek istemiyor"

"Ne demek gelmek istemiyor! Ben bizim çocuklardan birini gönderirim şimdi"

"Ya Leyla bak şimdi, Ömer bu gece eve gelirse siz sabahına kavga edersiniz. Şöyle yapalım ben onu bu gece bana götüreyim, salonda geniş bir koltuğum var orada yatırırım. Nasıl olsa anahtarın var , sende sabah Ömer'in sevdiği puaçalardan alıp gelirsin. Biz zaten yarın sabah Ziya ile dışarıda kahvaltıya gidecektik, bende kahvaltı hazırlar, onu sen uyandırırsın, olur mu?" Leyla biraz düşündükten sonra cevap verdi.

"Tamam ben sabah erkenden gelirim"  Banu telefonu kapattıktan sonra Meryem'e döndü.

"Madem öyle söyle şoförüne de götürsün bizi" Meryem şoförüne haber vermek için telefonunu çıkardı. Bu arada garson çocuk boşları almak için geldi.

"Banu abla kahveni içmemişsin"

"Soğudu artık"

"E abla sen soğuk kahveyi seversin" Banu kahve fincanına baktı ve gülümsedi. gerçekten de severdi soğuk kahveyi o yüzden bir yudumda içti hepsini.

.............

Leyla sabah kalktığında ilk perdelerini açıp güneşin içeri dolmasını sağladı. Hızlı bir duş alıp saçlarını da yaptıktan sonra aynadaki görüntüsüne baktı ve memnun kaldı. Şimdi iş Ömer'in gönlünü almaya kalmıştı. Evdekilerle vedalaşıp dışarı çıktı. Puaçaları da aldıktan sonra Banu'nun evine geldi. Kapının önünde biraz durup elini kalbine götürdü, derin bir nefes aldıktan sonra anahtarla kapıyı açtı. Bundan sonra her şey güzel olacaktı. Ömer salonda yatacak demişti Banu, onu uyandırmadan kahvaltıyı hazırlamalıydı sonrasında da Ömer'i en güzel şekilde uyandırırdı. Eve girdiğinde ilk sessizlik dikkatini çekince gülümsedi, anlaşılan uykucu arkadaşı uyanamamıştı yine. Biraz daha evin içine girince gördüğü manzarayla olduğu yerde kaldı. Ev dağınıktı, yere kıyafetler saçılmıştı. yerdeki kıyafetlere bakarken gözü en son Banu'nun yatak odasının tam önüne düşmüş kadın iç çamaşırına takıldı. Aldığı sık nefesler ve titreyen bacaklarıyla Banu'nun, kapısı yarı açık odasına ulaşıp kapıyı açtı. gördüğü manzarayla ayakları tutmadı artık onu ve yere çöktü. Başını ellerini arasına koyup sayıklamaya başladı.

"Ne yaptınız siz, ne yaptınız siz..." Banu belden aşağısı ve bacaklarının bir kısmını örten çarşafla çıplak olduğunu belli edecek şekilde yüz üstü yatıyordu ve eli Ömer'in çıplak göğsündeydi. Leyla hâlâ çöktüğü yerde sayıklıyordu. Sese ilk uyanan Banu ve hemen sonrasında da Ömer oldu. Banu yavaş yavaş gözlerini açarken yanında yatan Ömer'i, göğsünde ki elini görünce ateşe değmiş gibi çekti.

"Ömer!?" Bu arada kapıdan gelen sese döndüğünde, nefesi kesilir gibi oldu.

"Leyla!" Leyla zar zor tutunarak ayağa kalktığında Ömer'de uyanmıştı.

"Banu!? Leyla!"

"Allah kahretsin sizi! Allah kahretsin!"  Ömer yataktan fırladığı gibi hemen yanında duran pantolonunu giyip, gömleğini de üstüne geçirdikten sonra oradan koşarak kaçan Leyla'nın peşinden gitti ve tam sokak kapısından çıkacakken son anda kolundan yakaladı.

"Bırak beni!"

"Leyla dur konuşalım, bak bu mümkün değil, ben..."

"Sen ne Ömer, dün seninle kavga ettik, sen de yine öfkeni çıkaracak bir ten mi aradın"

"Saçmalama Leyla, bak ben dün geceye dair hiç bir şey hatırlamıyorum. Banu gelsin konuşalım lütfen" Tam bu sırada gelen Banu ile Leyla iyice çileden çıkmıştı. 

"Leyla gitme konuşalım"

"Ne konuşacağım ben seninle! Yazıklar olsun ikinize de!" Dedikten sonra artık durmayıp çıktı Leyla. Sağa sola baktıktan sonra karşıda duran arabasına doğru koşarken Ömer'in sesini duydu ama umursamadı.

"Leyla dur!" Leyla arabasının yanına geçtikten sonra her şey saniyeler içinde gelişti. Karşıdan jet hızıyla gelen bir araba, hemen arkasında acı bir fren yapmıştı. Dönüp baktığında ise, Ömer'in havada uçup bir külçe gibi yere düştüğünü gördü. 

"Ömeeeer!" Yerde kanlar içinde yatan Ömer Leyla'ya bakıyor ama tek kelime edemiyordu. 

"Ömer kalk, Ömer sakın ölme, Ömer yalvarırım kalk" Ömer Leyla'yı duyuyor ama cevap veremiyordu. Bitmişti işte ne evladına, ne de sevdiğine doyamadan gidiyordu bu dünyadan. Tüm gücünü toplayıp zor da olsa elini kaldırdı ve sevdiğinin gözündeki yaşları sildi. Leyla Ömer'in elini tutup gözlerinin içine bakarak konuştu.

"Ömer dayan yalvarırım dayan, bak ambulansı çağırdım şimdi gelir, lütfen dayan" Dayanamadı Ömer, eli yere düşerken gözleri de kapandı.

Üç sene sonra bir anneler günü

     Leyla her sene olduğu gibi yine buruk bir sevinçle uyandı. Duşunu aldı, üstüne en güzel elbisesini giyindi. Önce dolabından, geçmişinden kendisine kalan en değerli hatırayı, o kutuyu aldı eline, yatağına oturdu hiç göremediği annesi ve kahramanı babasının resmini aldı. Gözünde yaşlarla baktı resme, önce elini gezdirdi üzerinde, sonra öptü kokladı ve en son annesinin ölümünden kısa bir süre önce yazdığı mektubu okudu yine. Okuyup kutuya koyduktan sonra, göz yaşlarını sildi ve kutunun kapağını kapattı. Annesi çok haklıydı çünkü hayatının en büyük mükafatı şu anda aşağıda onu bekliyordu. Hemen gidip elini yüzünü yıkadı, hafif bir makyaj yapıp koşar adım aşağı indi ve işte karşısında her sene olduğu gibi iki yakışıklı adam. Birinin elinde hediye paketi diğerinin elinde çiçek. İki adam da yanına geldiğinde önce hediye paketini aldı Leyla...

"Anneler günün kutlu olsun güzel anne" Diyen adam belinden tutup alnına ufak bir buse kondurdu. gözlerini kapatan Leyla içine derin bir nefes çekip...

"Teşekkür ederim" Dedi yüzüne yerleştirdiği gülümsemeyle ve sonra o küçük elleriyle çiçeği ona uzatan diğer yakışıklı adama döndü. Eğilip çiçekleri aldı.

"Anneler günün kutlu olsun benim güzel annem" Dedi Mert. Leyla dizlerinin üzerine oturup sıkıca sarıldı evladına. Kötü geçmişi artık geride kalmıştı Leyla'nın. Hiç olmadığı kadar mutlu, hiç olmadığı kadar huzurluydu. Evet bir tarafı eksikti ve hep eksik kalacaktı ama artık daha da güçlüydü Leyla çünkü ne kadar acı çekmiş olursa olsun Hâlâ anneydi. Hem oğlu hem de içinde yeni yeni filizlenen evladı için güçlü kalmalıydı.






















繼續閱讀

You'll Also Like

552K 38.9K 34
Güzeller güzeli Zeynep... İki adam ve bir kadın. Afran'ın mutlu olmak istediği tek masal prensesi Zeynep'ti. Zeynep'in masalında aşık olduğu prens...
635K 49.2K 5
"Delilerin sevdası hoyrat bir fırtına gibidir. Günün başında seni sarsan fırtına, gecenin şafağında ılık bir esintiye dönüşüp kaburgalarının arasına...
33.9K 1.5K 17
Başlama tarihi: 11/04/2024🎀
248K 11K 50
Biraz fazla içki içtikten sonra birinin yanında uyanmak bu çağda yeni ve sürükleyici bir hikaye değildi. Ama Korkut Mirzan'nın çarşaflarında uyanmak...