Evrim
Aynı saatler
"Geldiik."
"Nasıl... Nasıl gireceğiz..."
Çağıl beni yere indirdikten sonra anahtarları gözümün önünde salladı.
"Olamaz, bu benim en büyük hayalimdi!"
"Seni lunaparka atmam mı?"dedi gülerek.
"Beni lunaparka getirmen. Baş başa falan... Gece değil ama..."
"Sabah olmak üzere!"deyip elimi tuttu.
Neşeyle onu takip ettim.
"Seni güneş doğarken getirdim."
"Yiaa Çağıl,"dediğimde kahkahaya boğuldu.
Bu ses benden mi çıkmıştı?
Sonra "Sen bana feels mi geçiriyorsun?"deyip belimden yakaladı.
Kollarımı ona sararken "Hı hıı,"dedim.
Beni bir anda sırtına aldı.
"Ya... Yavaş..."
"Şş, düşürmem,"derken gülmeyi kesmemişti.
Yürümeye başladı.
"Rahatmış he."
"Trene geldik, sen bekle ben çalıştırayım."
Beni en öne bindirdi.
Çok karanlıktı.
Telefonumdan saate baktım. İki dakika olmuştu ama hala gelmemişti.
Beş.
Altı.
Sekiz.
"Çağıl?"
Arkamdan belimi saran iki elle haykırdım.
"Şş, benim."
"Sen... Sen aptalsın!"
Arkamdan yanağımı öpmeye çalışırken beni korkuttuğu için sinirle kaçmaya çalıştım.
"Kim olacaktı balım?"
"Gülme, seni parçalarım. Aptal!"
"Hı..."
"Çağıl gülme, git. Beni öpemezsin."
"Ya ama böyle yasak olmaz! Başka ceza versene."
"Bana ne."
"Ben bozarım bunu,"deyip boynuma başını sokarak sürttü.
Gıdıklandığım için gülmeye başladım.
Boynumu öptü.
"Of yeter, kızarttın."
"Kızartmadım ama bu kadar hoşuna gidiyorsa söylemelisin."
"Çağıl git, beni sinirlendirme."
"Sinirlensene,"deyip beni öpmeye devam etti.
Boynumu ısırdığında inleyerek kolunu tuttum. "Uh, acıdı mı?"
"Evet!"
Acımamıştı.
"Hayatımda durdurmak istediğim kısımsın Çağıl, sende kalmak istiyorum."
Ufak bir öpücükle cevap verdi.
Sonra yanıma bindi. İkimiz de sırıtıyorduk.
Küfürlü ve dehşetli bir tren yolculuğu gözümü açıp kapayana kadar bitti.
Geriye bulanan midem ve dönen başım kaldı. Çağıl'ın koluna girerek dönme dolaba yürüdüm.
"Bekle,"deyip durdu.
Telefonundan saate baktı.
"Hadi,"deyip dönme dolaba ilerledi.
Bana bir şişe su uzattı. Gülümseyerek suyu elinden alıp içtim.
Dönme dolaba atlayıp gülümsedim. O da çok bekletmeden yanıma geri geldi. Kısa süre içinde yükselmeye başladık.
"Ee?"derken gülümsedi.
Yüzümü ona döndüm, bacaklarımı kucağına çekti.
"İlk aşkımı böyle hayal etmemiştim, hayallerimin ötesindesin,"derken gülümsemiştim.
Bakışlarını kaçırdı.
Ayağımla dizini dürttüm. "Hey! Yalan mı? Mükemmel birisisin."
"Lunaparka geldiğin ilk gün neden benimle doğru düzgün konuşamadığını merak ettim. Sonra sürekli kaybolman ve mesaj atman... Açıkçası ürkütücüydü. Numaramı nasıl bulmuş olabilirdin ki?"
"Şey... Orası karışık."
"Anlatsana."
"Gülin Kenan'ı oyalarken telefonu açık olduğu için ondan buldum."
"Ah... Kenan bana kendisinin verdiğini söyledi."
Demek beni korumuştu. Tanımadığı halde.
"Sanırım Furkan'dan kurtulmamı istiyordu."
"Aşabilirdin de."
Başını salladı. "Sana ilk ne zaman tutuldum biliyor musun?"
Meraklı bakışlarımı yüzüne diktim.
"Salep içtiğimiz ilk gün. Hareketlerin beni büyülemişti."
"Ben rezil olduğumu düşünmüştüm."
"O utangaç ama cesur çocuğa aşığım ben Evrim. Bana Furkan'ın yanında yaptığın konuşmayla emin oldum. Ben sana kesinlikle bir şeyler hissediyordum."
"Ben görür görmez hoşlandım. Biraz dış görünüşten dolayıydı ancak hep kibar, bilgili, farklı bir... Mm... Auran vardı. O yüzden gelmeyi bırakamadım ya."
Dışarıya bakarak gülümsedi. Tam tepedeydik.
"Güneş doğuyor,"dedi.
"Evet... Çok güzel."
"Bana bir söz ver."
"Ne sözü?"
"Beni sonsuza dek tamamlayacağına söz ver."
Ona eğildim. "Bunun sözünü çoktan verdiğimi düşünüyorum."
Burnum onunkisine değiyordu.
Belimden iki eliyle kavrayarak beni kucağına çekti. Bir an irkilsem de sıkı sıkı tuttuğundan korkmadım.
"Ruhlara inanmam Evrim ama sen kesinlikle benim bir parçamı tamamlıyorsun."
"Seni seviyorum,"diye fısıldadım. "Seni tahmin ettiğinden daha çok seviyorum."
Dudaklarına kapandım.
Belimi sıktı ve öpücüğüme karşılık verdi.
Dilini dilimle okşarken inlemesini duydum. Damağına dilimi bastırdım. Vakit kaybetmeden dilimi ağzının içine çekti. Dilimi emdi.
Dilimi emiyordu.
Saçlarına asıldığımda daha sert emmeye başladı ve alt tarafım isyanlara girdi.
Zevkten titrediğimi fark ettim.
Dönme dolap yavaşça inerken beni uca ittirerek üzerime eğildi. Bacaklarımı sırtına sararak aletlerimizi yanlışlıkla birbirine sürttüm.
Nefes nefese geriye çekildik ve inledik.
Ağzım açık kalmıştı.
"Bu... Bayağı iyiydi,"dedim.
"Bayağı,"diye fısıldadı.
Dönme dolap durdu.
"Biraz mısıra ne dersin?"diye sordu.
"Daha fazla mısır derim, bana biraz yetmez."
Gülerek inmeme yardım etti. "Fazla olsun madem."
Gülmeyi kesemedim.
Ona öyle bir kenetlenmiştim ki... Ruhum olmuştu.
Hep bu bölümü bekledim, yazdım nihayet yeey