VERA

By seymaozcan2

216K 12.6K 1.5K

Bazı anlar Kaderdir... İnanmadığın her gerçek İnancını yenilemen için bir bedeldir... ✳✳... More

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
Kişi Tanıtım Timeeeee😄
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34. bölüm
Final

8.Bölüm

6.4K 436 74
By seymaozcan2

"Evlenme teklifi edecek"

Esma hafif çatılan kaşlarını yanında ki adama şaşkınlıkla çevirirken

"Kim"

"Hamza, Meryem'le evlenmek istiyor"

Genç kızın gözleri büyürken, okulun merdivenlerinden izledikleri iki gence kaydı gözleri şaşkındı.

"Ciddi misin"

"Evet"

Esma'nın yüzünde hafif bir gülümseme yükselirken yanın da bulunan adamı unutmuş sahnenin güzelliğine dalmıştı sanki.

Efrahim, Hamza'nın oda arkadaşı Esma'nın içinde büyüttüğü büyük yangını..

"Yaşları küçük değil mi sence"

Esma'nın sorusuyla genç adamın gözleri yanın da ki kıza kayarken

"Aşk, büyükler için değildir"

Genç kızın yüzünde ki gülümseme hafiften silinmeye başlarken gözleri derinliğinde kaybolduğu Efrahim'in gözlerine kaymıştı.

Aşk... Oda tatmışmıydı böylesi büyük bir duyguyu.

"Peki ya sen... Hiç aşık oldun mu"

Genç adam, gözlerini Esma'ya çevirirken bağlı olan ellerini açıp ceplerine sokmuştu. Yüzüne yayılan gülümseme ile.

"O kadar delirtmesede" gözleri Hamza'nın masasına kısa bir bakış atıp tekrar genç kıza dönmüştü.

"Olmuş olmalıyım"

Genç kızın, Efrahim'i son sözleriyle yüreğinde bir sızı sol tarafın da koca bir ağırlık hissetmişti.

Bir duygu... Sağlam bir insan da, nasıl bıcak yarası bırakabilirdi.

Genç kız yutkunup

"Birini sevdin yani" demişti. Sona doğru kısılan sesiyle.

"Sevdim...hemde çok"

Esma'nın boğazı düğümlenmeye başlamıştı. İki çift kelime sol yanın da ki bıçağı çevirirken gözlerini doldurmuştu bile. Oda istemiyordu. Şu yüreğinde yara açan adamı sevmek istemiyordu. Kendine söz dinleyemediği her anın acısı gözlerine seriliyordu.

Esma derin bir nefes alıp gözlerini uzaktaki ikiliye çevirirken yüreğinde ki sızı dudaklarının titremesine sebep olmuştu.

"Peki ya o.. S.sevmedi mi seni"

"Bilmem.. Sevmişmidir"

Esma'nın çatışan kaşları Efrahim'i bulurken ona ne kadar yaklaşırsa canının o kadar çok yandığını yeni farketmişti genç kız. Cidden, onunla hiç bu kadar uzun cümlelerle konuştuğu olmuşmuydu. Bu zamana kadar cümlelerini bu kadar net işitmemişti bile.

O, uzaktan güzeldi.

Yüreğini yakıyordu belki ama onu bu kadar yakınındayken sevmek, hiç bu kadar canını yakmamıştı. Her bir cümlesi, kalbine birer birer saplıyordu bıçaklarını sanki... Her bir cümlesi, ayrı bir ağırlık tı sanki...

Yanlarına yaklaşan Meryem'i farkeden genç adam, gözlerini Esma'dan çekip kenara kaymış adımları merdiven basamaklarından birer birer inerken.

"Görüşürüz"

"Görüşürüz"

Esma gözlerinden damlamak üzere olan bir damlayı sağ kolu ile hızla silerken ona gülücükler saçarak gelen arkadaşına, içinde ki acıyı bastırarak sunmuştu gülümsemesini. O gülücük, ne yaralarla gülümsüyordu oysa.

"Hayırdır, biraz önce ağlayan sen değilmiydin"

Meryem, Esma'nın ellerini sıkıca tutup gözlerinde büyüyen mutlulukla

"Esma, Hamza... Hamza benimle evlenmek istiyormuş"

Genç kız arkadaşına sıkıca sarılırken

"O zaman nikah var desene"

Meryem kollarını arkadaşının boynundan mahcup bir şekilde çekerken gözleri ahşap zeminde elleriyle oynamaya başlamıştı

"Cevap vermedim"

Yerde ki gözleri arkadaşına yükselirken

"Yarın, öğleden sonra vereceğim"

"Gözlerinden anlaşıldığı üzere sende istiyorsun Meryem, ama seni böyle tedirgin eden şey ne"

"Aileme nasıl açıklayacağı mı bilmiyorum, okulumun bitmesine daha bir sene daha var. Biran da böyle birşey allak bullak etti kafamı"

Genç kız eline Meryemin kalp hizasına koyarken

"Burası ne diyorsa, emin ol sizde istedikten sonra gerçekleşecektir"

Esma'nın sözleri, Meryem'in gözlerini ısıtmıştı. İçinde ki çöküntüleri tamir etmiş umutlar eşmişti.

"Hadi odamıza çıkalım, hala bakmam gereken dersler var"

Esma'nın gözleri uzaklaşan gönül yarasına kayarken içinde ki yara sızlamış aldığı derin bir nefesle gözlerini çevirmişti. İmkansızdı Ebrahim ona. Biri beyazdı biri siyah.

Öyle mecazi anlam da da değil. Biri beyazdı, biri siyahi. Esma bunun bilinciyle içine basmıştı aşkını.

Ama bu aşk, içine bastırdıkça yükseliyordu sanki. Bağazın da düğüm olup gözlerinden taşıyordu. Oysa Esma o koyu teninde ki güzelliğinin farkında dahi değildi.

~~~~

Çalan öğle arası zille, Meryem kitaplarını çantasına sıkıltırmış derin bir nefes alıp çıkmıştı sınıfından.

Gözleri, karmakarışık gecenin uykusuzluğu ile çökmüştü. O kadar çok düşünmüştü ki. Bırak uykuyu başını yastığına dahi gömememişti.

Okul koridorun da uzaktan gördüğü arkadaşlarına el sallarken onların gitmelerini için eli ile ima etmiş kendisi okulun bahçesinde bekleyen Hamza'ya doğru adımlarını atmıştı.

Bu okul, güzelliği kadar neleri seriyordu önüne. Güzellik demişken, burası zekilerle dolu değildi. Yada çok zenginlerle. Herkesin ayrı bir hikayesi vardı. Herkesin ayrı bir yeteneği. Kısacası bu okul da tembel diye bir kelime dahi yoktu.

Her biri, ayrı ülkeden olan insanlarla dolu. Her biri ayrı yeteneklere sahipti. Hamza'nın üzerine giydiği spor kıyafeti gibi. Yada Meryem'in beyaz yapraklara çizdiği mükemmel karakalem çalışmaları gibi.

Okul, zekilerden ziya de, farklı ve yetenekli insanları barındırıyordu. Hatta, başka okul da tembel sıfatı alıp sınıf geçemeyen genç çocuklar dahi vardı. Okulun tek amacı farklılıktı belli ki ve bu farklılık çok güzel yerlere getiriyordu insanı. Hocalar işe yaramaz dedikleri gençlerin içinden bir mücevher çıkarıyordu. Ögrenciler gibi, öğretmenleri de özeldi.

Genç kız, kendisini gören Hamza'nın ayaklanmasıyla araların mesafe kalacak kadar yakınlaştı. Genç adamın gözlerinden heyecan okunurken Meryemin gözleri yere inmiş dili dudaklarının üzerinde geziyordu. Zira karşısında ki genç adamın gözlerinde ki umudu söndürmek, şimdiden yutkunmasına sebep olmuştu.

"Meryem, iyi misin"

Genç kız kendisine hafif telaşla bakan adama tebessüm etmiş başını sallayarak

"İyiyim" demiş ve devam etmişti gözleri toprak zemine inen genç kız.

"Üzgünüm" gözleri tekrar Hamza'ya yükselirken

"Teklifini kabul edemem Hamza"

Hamza'nın bakışları donuklaşıp kaşları çatışırken Meryem daha fazla uzatmamak için ardını dönüp uzaklaşmaya başlamıştı. Yoksa genç adamın gözlerine dalıp onunla beraber yol almaya başlayacaktı.

Dün o kadar çok düşünmüştü ki. Evlenmesi başın da ki sorunu belki çözecekti ama ya Albert anlattıkları kadar takıntılaysa Hamza'yı da rahat bırakmaz onun da hayatını zehir ederdi.

Nasıl olsa Albert ile evlenmesi imkansızdı. Birde genç adamı da peşinden sürükleyip yeni sorunlara sebep olamazdı. Kendisi için onun canının yanmasını göze alamazdı.

Meryem'in adımları okul kapısına doğru ilerlerken aniden kolundan tutulup kenara çekilmesiyle kısa bir şok yaşamıştı.

"Napıyorsun!"

Genç kızın gözleri karşısın da ki adama bulmuş, içinde büyüyen korku ve endişe gözlerinin büyümesine neden olmuştu.

Meryem kolunun bırakılması ve Albert ile duvar arasın da kalmasıyla sağ tarafından kaçmaya çalışmış ama Albert buna izin vermemişti. Haddini gerçekten aşmaya başlamıştı genç adam.

Meryem, sabırla gözlerini kaparken derin bir nefes aldı. Karşısında hatta aralarında bir adımdan daha yakın olan adama daha ne kdar tahammül edebilirdi bilmiyordu ama sakinliğini korumalıydı.

"Geri çekil!" Şimdilik tek isteği buydu genç kızın.

"Neden.. bu kadar yakın olmam seni rahatsız etmiş olamaz dimi"

Meryem'in gözleri hala kapalıydı. Adamın nefesi yüzüne çaryor hatta kokusu burnuna doluyordu. Bu zamana kadar yaşamadığı bu durum tedirginlikle kesik kesik nefes almasına sebep olurken yüzüne çarpan ve burnuna dolan ilk erkeğin kokusuydu. Rahatsız olduğu ilk erkek.

"Sadece... Geri çekil"

Albert'in eli yumruk olup duvara hızla çarparken Meryem'in ürkmesine sebep olup gözlerini daha sıkı kapamıştı.

Bu adamın derdi neydi böyle.

"Hamza'ya yakın olman sorun değil! Ama ben çekilmek zorundayım, aramız da ki fark ne Meryem!"

Dün, Meryem ve Hamza'yı görmüştü Albert. Meryem'in yüzünde ki mutluluğu, Hamza'nın yanındayken masa da tek başlarına olacak kadar rahatlığını.

Neden o adama o kadar yakın ve mutlu!

Onları bu halde görmeye dayanamayıp yaklaşacakken Hamza'nın son sözlerini duymuş yerinde çivilenip kalmıştı.

Kendisi ile evlenmek istemeyen genç kızın onun teklifini de kabul etmeyeceğini düşündü ama yüzünde o son mutluluk ve şuan onun yanından geliyor olması. Tüm sinir hücrelerini oynatmıştı sanki.

"Neden açmıyorsun gözlerini he! Benden bu kadar mı nefret mi ediyorsun!"

"Biraz geri çekil, öyle konuşalım"

Albert'in gözleri genç kızın yüzünde bir kaç saniye gezinirken derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştı. Adımları birer birer Meryem' den uzaklaşırken genç kız gözlerini açmış yavaşça Albert'e çevirmişti.

"Şimdi konuşalım"

Albert sakin kalmaya çalışarak kızaran gözlerini Meryem'e çevirdi. Neden birini sevmek bu kadar zordu ki.

"Kabul ettin mi"

Bu kadar kısacık cümle bile haykırıyordu, için de tutmaya çalıştığı öfkesini.

"Neyi"

"Neyi olacak! Yanından geldiğin adamın teklifini!"

Meryem'in gözleri bir kaç saniye Albert'e takılı kaldı. İnsan oğlu, bir şeyi elde edemeyince böylesi delirebiliyormuydu.

Aşk, başlı başına delilik ti.

"Özel hayatım seni ilgilendiriyor mu"

Genç adam derin bir nefes alırken

"İstersen ilgilendirme mi sağlaya bilirim!" demişti.

Meryem oldukça sakindi. O kadar sakindi ki Albert'i delirtmeye yetiyordu bu sakinliği.

"Nasıl"

Albert, Meryem'e bir adım atıp yaklaşırken

"Nasıl mı"

Genç adamın sesi korkutucu bir tona bürünmüştü

"Eğer ben istersem şuan seni o nikah masasına oturturum! O zaman bana, her dakikanın hesabını vermek zorun da kalırsın!"

"Sanırım haberin yok"

Genç adamın gözlerin de ki öfke donuklaşırken. Meryem yüzünde büyüyen gülümle ile karşısın da adama, bu sefer o bir adım yaklaşmıştı.

"Bizim dinimiz de, Müslüman olmayan bir erkekle evlenme yoktur. Sen ne yaparsan yap Albert Wilson! Senin hayalini kurduğun nikahın hiç bir geçerliliği olmayacak bunu aklına iyi kazı!"

Genç kız son sözlerini söyleyip uzaklaşmaya başlamıştı. Albert'in gözleri doluklaşırken boğazına biriken yumru ile yutkunmuş gözlerine dolmaya başlayan ıslaklılığı silmişti böyle birşey olabilirmiydi.

"Bunun bir yolunu bulacağım Meryem! Duydun mu beni! Ve sen, kiminle evlenmek üzere olursan ol! Seni o nikah masasından söküp alacağım!"

Genç kız ona deli gibi bağıran adama dönüp yüzüne yerleştirdiği tebessümle

"Bunun bir yolu yok Albert... Ne kadar araştırırsan araştır. Müslüman olmayan bir adamla gerçekleştirilen nikah, Müslüman bir kadın için Geçersizdir! Vazgeç"

"Asla"

Meryem uzaklaşmak üzere olan adımlarını durdurup tekrar Albert'e döndü. Böylesi bir insanla daha önce hiç karşı karşıya dahi gelmemişti genç kız.

Meryem son cümlelerini söylerken

" Sakın benimle evlene bilmek için müslüman olma! Çünkü bir insanı münafık yapmanın günahını kaldıramam!"

Albert, imkansızlığı ile genç kızın ardından bakarken yüreğinde ilk defa yer edinen acı gözünden bir damla yaşın süzelmesine sebep olmuştu.

Yorum ve votenizi bekliyorum..😊

40 vote de yeni bölüm gelecektir iyi okumalar dilerim.

Continue Reading

You'll Also Like

767K 34.2K 19
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...
99.5K 6.3K 17
Yurt dışında yaşayan eğitimini orada tamamlayan yılda bir kaç kez ailesini görmek için Mardin'e gelen Arslanoğlu aşiretinin genç ve yakışıklı ağası A...
391K 14.6K 48
"Oo küçük hanım iki gündür sizin peşinizdeyiz." "Siz de kimsiniz niye peşimdesiniz ne istiyorsunuz?" " sakin küçük kız" "Kimsiniz dedim" " babanın öd...
94.1K 16.3K 125
Bir sanat tarihi öğrencisi ve kadınlardan yana yaralı genç bir iş adamının yolu kesişirse... Kapak tasarımı @viskidekifangirll arkadaşımıza ait kendi...