VERA

By seymaozcan2

216K 12.6K 1.5K

Bazı anlar Kaderdir... İnanmadığın her gerçek İnancını yenilemen için bir bedeldir... ✳✳... More

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
Kişi Tanıtım Timeeeee😄
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34. bölüm
Final

6.Bölüm

7.3K 428 124
By seymaozcan2

İçinde biriken huzursuzluk gözlerine dolarken revirin aralıklı beyaz kapısından Albert'e bakıyordu Meryem. Birazcık sadece birazcık dikkatli olsa belki de bunlar başlarına gelmeyecekti.

Genç adam doktorun her yanmış derisinden bir parça alırken gözlerini kapayıp hafif kaşları çatılmıştı. Bu yanık gerçekten sızlıyordu. Taki aklına biran kollarında sıkıca sardığı genç kız gelene kadar.

O kadar hafifti ki kollarında korkuyla pır pır çarpan kalbini bile hissetmişti. Burnuna akseden koku genzine işlerken onu büyülemeye yetmişti bile.

Peki ya kollarına sarıp arkasını dönmeseydi. Belki de onun o nazik bedenini yakacaktı. Birde onu korumak için tuttuğu yumuşacık elleri vardı tabi.

Hele ki ona değilde canımın yandığını gördüğünde korkuyla çattığı kaşları yokmuydu. Cidden bir insana her mimik nasıl böyle yakışa bilirdi.

Genç adamın hoşuna gitmişti..

Böylesi temiz ve zarif bir kızın onun için endişelenmesi. Yumuşacık elleriyle kırdığı yumurta bile hoşuna gitmişti.

Genç adam düşünceleri ile yüzünde bir gülümseme oluşurken, gözleri kapı aralığından onu izleyen genç kıza kaydı. Onun için mi bekliyordu şimdi. Gözlerinde ki o endişe kendisi içinmiydi.

Albert'in yüzünde ki gülümseme büyürken Meryem'in yanında gördüğü Hamza ile içine bir öfke dolmuş elleri yumruk olmaya başlamış sanki bacağında ki sızı daha çok artmıştı. İçinde kıskançlık kendisinin farkettiği güzellikleri başkasının görmesindendi. Oysa üzerine örttüğü örtüsü tüm güzelliğini kapatırken arda kalanların kıskançlığı onun kesik kesik nefes almasına sebep olmaya başlamıştı bile. Albert bu kıza büyülemişti. Tıpkı ilk gördüğü zamanın hissi kadar yoğun.

"Sen odana çık, ben ilgilenirim"

Meryem, duyduğu ses ile başını arkasına çevirmiş gördüğü süretle içinde ki korkuyu koca bir yoğunluk bastırmıştı sanki. Ne zaman onu görse bu duygu tüm bedenini ele geçiyor Meryem olmaktan çıkıyordu.

"Ben beklerim, birde sizi benim yüzümden yoramam"

Hamza ellerini cebine sokarken derin bir nefes almıştı. Bu kızın içerde ki adam için endişelenmesi bile onu deli etmeye yetiyordu.

"Ona nasıl yardım edeceksin, gördüğün gibi baldırı yanık kalkarken yardım almak zorunda... Ben sana bu teklifi sunmuşken yabancı bir adamın koluna girip ona yardımcı mı olacaksın yada odada baş başa kalıp yemeğini yedirip yarasını mı temizleyeceksin... "

Genç kız gözlerini genç adama kaldırınca gözlerinde ki huzursuzluğu görmüştü. Öyle ki daha önce gülerek bakan gözleri gitmiş yerine bambaşka bir adam gelmişti. Neden böyleydi. Farkın da olmadan yanlış birşey mi yapmıştı. Yoksa arkadaşına zarar verdiği içinmi böyle sinirliydi.

Hamza'nın dediklerinde haklı olduğunu düşünüp daha fazla orada kalmak istemedi.

"Peki, teşekkür ederim" demişti. Geride huzursuz bir kalp yüreğine dokunan sızıyla.

Genç adam sadece başını sallayarak onaylarken Meryem uzaklaşmak için bir adım attı ve durdu.

" Bir soruna neden olduğum için üzgünüm"

Genç kızın buğulu gözleri ardında ki adama dönerken, Hamza'nın kaşları havalanmış yan duran bedenini Meryem'e çevirmişti.

'Ah yüreğim de ki tezyinat'ım.. Senden gelecek olan hüzün başım gözüm üstüne de birde şu içimde ki kıskançlık olmasa'

Genç adamın yüzü yumuşarken dalan gözlerini genç kızdan geçip yerinde dikildi.

"Üzgün olmanı gerektirecek bişey yok" demişti.

"Tekrar teşekkür ederim"

"Ama..." Hamza'nın kısık çıkan sesi genç kıza ulaşırken atmak üzere olan adımlarını durdurmuş 'ama'

"Gözlerini sana helal olmayandan sakın"

Meryem'in kaşları hafiften havalanırken Hamza'nın onu önemsediğini düşünmüştü. Taki

"Yani bunlara dikkat etmeliyiz biliyorsun" diyene kadar.

"Biliyorum"

Genç kız ardını dönüp uzaklaşırken Hamza'nın gözleri genç kızın ondan birer birer uzaklaşan adımlarına takılı kaldı.

'Ah be yüreği sümbül kadın nasıl bu kadar güzelsin yere değen ayakların bile çiçek saçıyor sanki'

Nasıl da biran da düşmüştü bu kız gönlüne böyle. Nasıl da yakıyordu canını. Sonu varmıydı bu içinde büyüyen duygunun.. Yada aralık bir kapısı..

Sabahın erken saatlerinde dünya telaşı paylamış Meryem her derse teker teker girse de aklı hep Albert'in ne halde oldugundaydı. Gözleri dün akşam ki faciaya dalarken dünden beri zihnini meşgul eden tek şey buydu. Yüreğinde vicdan azabı gözlerinde dünün fragmanı.

"Meryem.. Meryem!"

İrkilerek kendine gelen genç kız ona seslenen arkadaşına çevirmişti, hafif şaşkınlıkla başını nasıl da dalmıştı öyle.

"Kusura bakma dalmışım"

Esma elinde ki çantayı masaya koyarken gözleri Meryem'in üzerindeydi. Dünden beri harap etmişti kendini hala buna devam etmesi Esma'yı da üzmüyordu.

"Dünden beri kendinde değilsin"

Meryem bugulu gözleriyle arkadaşının elini tutarken

"Esma benim yüzümden yandı, üstelik kaynar su derisini tahriş etmiş.. Ya iz kalırsa"

"Merak etme bişey olmaz inşallah, emin ol bu kadar üzüldüğüne değmeyecek. Görürsün bak yarın yine varlığını belli edercesine okul koridorlarında gezecek" demiş içten bir gülümseme göndermişti. Ne güzel Esma'nın sen.

Arkadaşının sözleriyle biraz rahatlayan Meryem arkadaşı ile öğle molasına çıktılar. Oturduğu masa da üzüntüyle derin bir nefes alırken gözleri pencerenin dışında ki adama takıldı. Esma'nın da dediği gibi yarını bekleyememişti bile genç adam.

Bahçenin bir köşesine oturmuş yanın da ki bir arkadaşı ile koyu muhabbetteydi. Yüzünde ki gülümseme Meryem'in de rahatlamasına sebep olurken dudaklarından.

"Gerçekten tuhaf bir adam" demişti.

Bacağının üzerinde kumaş pantolonu olsada, ayağına giymediği ayakkabısından gözüküyordu sarılı olduğu bacağının. Umarım hızla iyileşirdi.

"Hadi kızlar bahçeye çıkalım, bizim Albert'te orada baksanıza ayaklanmış hemen"

Carla yüzünde ki gülümseme ile Albert'in yerini gösterirken elini aldığı çantasıyla ayaklanmıştı.

"Hadi...Kalkın!"

Lona ve Esma da Carla'nın son uyarısıyla ayaklanmış Meryem'in gözlerini mahcup bir şekilde kızlara doğru yükselmişti.

"Şimdilik ona gözükmek istemiyorum"

Carla gözlerini devirirken

"Meryem saçmalama kalk hadi"

Lona Meryem'in çantasını alırken

"Aynen hadi kalk! hem bir teşekkürü hakediyor çocuk senin için ateşe atladı resmen"

Küçük bir kıkırtı kızlar arasında yükselirken Meryem pek onlara uymamış aldığı derin bir nefesle

"Eminim beni görmek istemeyecektir"

Lona elinde ki çantayı tekrar masaya koyarken arkadaşının omzunu sıkmış.

"Sen önce içe çek birşeyler al özrünü dile sonra bunu konuşalım olur mu"

Meryem hafif tebessümle başını sallarken

"Siz önden gidin," gözleri bankta oturan adama çevirip

"Bende özrü mü dilesem iyi olur" demişti.

"O zaman biz kaçar, sende acele et"

Carla iki koluna aldığı kızlarla uzaklaşırken Bu kızların her biri ayrı güzellikte olduğunu düşündü genç kız.

Meryem koluna taktığı sırt çantası ile kantinden bir içecek almış derin bir nefes alarak adımlarını bahçeye doğru çevirmişti. Albert'in olduğu yöne doğru yürümeye başladı. Hafif esinti genç adamın saçlarının oynamasına sebep olurken üzerinde ki ağaç yapraklarının sallanmasına sebep oluyordu.

Meryem yerinde derin bir nefes alıp Albert'e doğru yürümeye başlamıştı ki biranda önüne Hamza'nın geçmesi ile adımları durmak zorun da kaldı.

"Meryem"

Genç kız adını seslenen adama başını şaşkınlıkla çevirip

"Bir sorun mu var" demişti.

Hamza'nın gözleri genç kızın elinde ki içeceğe kayarken başını ardında oturan Albert'e çevirdi.Belli ki Meryem'in nereye gideceği aşikardı. Gözlerini sıkıca kapayıp derin bir nefea alarak açtı.

"Bana tefsir notlarını verirmisin"

Genç kız olumluca başını sallarken çantasından çıkardığı notlarını genç adama uzatmıştı. Bunun için mi yola çıkmıştı. Bu dersi alan dört kişi daha vardı sonuçta özellikle üç tanesi erkek.

"Teşekkür ederim"

"Önemli değil"

Hamza elinde ki notları hafif havaya kaldırıp

"Akşama veririm" demiş.

Meryem genç adama belli belirsiz gülümseyerek

"Tamam" demişti.

Hamza'nın gözleri tekrar genç kızın elinde ki meyve suyuna kayarken içinde ki kıskançlığı bastıramamış elinden çekip almış

"Bunu da akşam veririm" diyerek uzaklaşmaya başlamışdı

Meryem'in gözleri şaşkınlıkla Hamza'ya izlerken genç adam çoktan gözden kayboldu.

Genç kız derin bir nefes verirken gözlerini bankta oturan adama çevirdi ona neden böyle öfkeli baktığını düşündü bir süre. Belki de canını çok yaktığı içindi. Eli kendisi için aldığı meyve suyunu giderken çantasını kapayıp derin bir nefes alarak genç adamın yanına doğru gelmişti.

"Meraba"

Ona selam vermesi ile çatık kaşları yavaş yavaş düzelen genç adam

"Meraba"

Genç tuttuğu meyve suyunu tek eli ile Albert'e uzatırken

"Belki acını telafi etmez ama küçük bir özür olarak görebilirsin" demişti

Ondan özür diliyordu. Zaten onun kulağına dolan bu naif ses herşeyi telafi etmeye yeterdi. Gözleri genç kıza dalarken öncesinde arkadaşı ile konuşması geldi aklına.

"Müslüman kadınlar her erkeğin yanın da böyle örtülüler mi" demişti Albert. Bu zamana kadar kendine bu kadar dikkat eden bir müslümanla karşılaşmamıştı. Esma bile pantolan giyerken Meryem'in böylesi baştan aşağı örtünmesi tuhafına gidiyordu.

Yanın da ki genç çocuk elinde ki kahvesini yudumlamaya başlarken

"Sanırım... Dinler dersin de duymuştum... Babaları, dayıları, amcaları birde kimlerdi... He. Erkek kardeşler, ve kocalarına tesettürsüz çıkabilirlermiş ama yine de örflerinden dolayı kocaları ve oğulları haricinde giyinmelerine dikkat edenleri de varmış"

"Nasıl yani"

Albert'in yanın da ki genç çocuğun gözleri düşünceli şekilde sağa kayarken kahvesinden bir yudum daha almıştı. Onun için karışık bir konuydu bu .

"Yani, bende tam bilmiyorum ama sanırım giyinme bakımından rahat oldukları tek kişi kocaları kısaca... "

"Birde kız kıza rahat olsa gerekler" diye söylenmişti Albert

"Yok, orda da bir sınır var aslında mesele göbekten diz altına kadar bir kadın bir kadına bakmaları onların dinin de haram olarak geçiyormuş, erkeklerinde de durum aynı, bu beni de şaşırttı oysa kendi cinslerin ama dinleri her kötü bakacak gözü düşünmüş olmalı"

Albert'in arkadaşı elinde ki kahveyi bankın üzerine koymuş gözleri ciddiyette dalarken hafif kaşları çatılmıştı.

"Cidden, bu dinin kadınları bunları yapıyor mu... Ayrıca bu dinde kadınlara gerçekten kutsal olmalı. Çünkü kutsal olana herkes bakamaz ve dokunamaz dimi"

Albert başını düşünceli arkadaşına gülümseyerek çevirirken

"Sadece eşleri hariç" diyerek göz kırpmıştı.

"Sadece eşlerine özel olabiliyorlar"

"Bakıyorum da bu dine fazla merak salmışsın"

Genç adam bankta biraz daha yayılırken

"Öyle" demiş yanın da ki arkadaşı kütüphaneden alacağı kitapla bir süre Albert'in yanından kalkıp

"Birazdan gelirim" diyerek uzaklaşmıştı.

Genç adam düşüncelerinden birer birer arınırken Meryem'in ona uzattığı meyve suyunu almış. Tenekesinden kopardığı aparatı genç kıza uzatarak

"Eminim bunun değeri senin için önemli değildir."

Meryem'in kaşları karşısında ki adama anlamaya çalışırken hafiften havalanmış gözlerini Albert'in elindekine dikmişti.

"Belki birbirimizi ilk gördüğümüzde güzel bir izlenim bırakmadık ama..."

Genç adamın gözleri sargılı bacağına giderken

"Sana gelebilecek olan zararın önüne geçmekten de kendimi alı koyamıyorum"

"Sahi Meryem, birbirimizi ne kadar tanıyoruz da senin sadace bana ait olmanı isteyecek kadar delirmiş olabilirim...."

Meryem'in kaşları çatılmaya başlarken karşısın da ki adamın gerçekten iyi olmadığını düşünmeye başlamıştı bile. Albert oturduğu yerden kalkıp elinde ki küçük yuvarlak aparatı Meryem'e uzatıp

"Sadece bana özel ol, Evlen benimle" demişti.

Meryem Albert'in elinde ki aparattan gözlerini çekerken yüzünde her hangi bir duygu yoktu. Fazla sakindi. Fazla umursamazdı.

"Sanırım benimle dalga geçiyorsun, cidden böylesi imkansız birşeyi nasıl düşüne bildin"

Albert'in kaşları çatılmaya başlarken en çok takılı kaldığı cümle 'imkansız' olmuştu.

"İmkansız?"

Genç kız derin bir nefes alıp sakinliğini korumaya çalışırken bu adamla konuşması hatta ondan özür dilemesinin bile saçmalık olduğunu düşündü. Birde bu adama üzülmüşmüydü. Cidden daha fazla burada kalıp onunla tartışmayacak kendisini küçükte düşürmeyecekti.

"Hedefin ne bilmiyorum ama... Sen ve benim aramda evlilik söz konusu dahi olamaz!" demiş

genç adamın yanından uzaklaşmaya başlamıştı. Albert'in içine Meryem'in umursamaz ve onu küçük düşürücü sözleri gözlerinin kızarmasına sebep olurken Yaralı ayağını umursamadan. Meryem'in önüne geçip öfke saçan gözlerini dikmiş ti.

"Söz konusu dahi olamaz öyle mi!"

"İşlerim var Albert önümden çekil"

Meryem uzaklaşmak için adım atmıştı ki Albert genç kızın kolundan sıkıca tutup kendine çekti. Genç kızın gözleri dehşetle büyürken içinde tutamadığı öfkesi yavaş yavaş ortaya çıkıyordu.

"Kolumu bırak hemen!"

"Benimle evleneceksin!"

"Kolumu! bırak dedim!"

"Sana! benimle evleneceksin dedim"

Meryem'in gözleri öfke ile kızarmaya başlamıştı.

"Anlamıyormusun! Nasıl ki ateş ile su birbirine zıt ve imkansızsa sen ve bende aynen öyleyiz!!! Bırak şimdi beni!!"

Genç kız, kolunu saran ellerden bir hamleyle kurtulurken Albert'in bu düşüncesiz tavırları onu çileden çıkarmak üzereydi.

"Sakın!! Sakın bir daha böyle birşeye kalkışma.. Ve şunu da aklına iyi çivile Albert Wilson! Sen ne yaparsan yap, istersen elinde ki zenginliği kullan istersen tutarsızlığını ama benimle asla evlenemeyeceksin! Sen ve ben imkanı olmayan imkansısız ki aksi halde dahi evlebileceğim biri olamazsın!"

Kaşları çatılan adam fısıltı gibi çıkan sesiyle

"Aksi halde?"demişti.

20 mart 2019 çarşamba.

Yorum ve votenizi bekliyorum. Lütfen yorum yapmayı unutmayın

Continue Reading

You'll Also Like

564K 27.8K 54
#tamamlandı. Merakla arkamı döndüğümde koridorun ortasında onu gördüm. Gözlerim ardına kadar açılırken dudaklarımda aralandı. Gözlerim, benimkinin a...
1.3M 89.2K 59
Çilek Alança Yıldırım mı demeliyim yoksa sen mi gerçek ismini açıklamak istersin Çilek Alança Saruhan? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek...
131K 7.4K 27
Uzun uzun açıklamaları ilk etapta yapamayacağım sanırım, ama... okursan pişman olmaz mışsın; yani okuyanlar böyle söylüyorlar :))
538 52 7
Jeon Jungkook ruh eşi olan deltadan korkan bir vitaydı ve ondan kurtulmak istiyordu. Bunun için arkadaşları ile beraberken konuştukları büyücüyü bulm...