CAN AĞA bir deli rüzgâr ...(b...

By cemretrkmn3

936K 59.3K 29.3K

BiTTi! "Allah güney rüzgarına arap atını yaratmasını buyurmuş,öyle olsun demiş rüzgar.. ardından bir rüzga... More

tanıtım
1.Bölüm;" KAN ÇiÇeKLeRi"
2.Bölüm;" karlı kayın"
3."bölüm; saçları bahtından daha karaydı!"
4.bölüm "Aslan yatağına tilki giremez."
5.bölüm
6.bölüm
7.bölüm
8.bölüm
9."bölüm"
10"BÖLÜM"
11.bölüm
12. bölüm
13. bölüm
14.bölüm
15.bölüm
16.bölüm
17 bölüm
18.bölüm
19.bölüm
20. bölüm
21.bölüm
22.BÖLÜM
23.bölüm
24.bölüm
25.bölüm
26. bölüm
27. bölüm "nabız!"
28. bölüm
Bölüm 29
30.bölüm
31.bölüm"kendine iyi bak,"
32.bölüm
Bölüm 33 "zülfikar"
34.bölüm
Bölüm 35
36. bölüm
37bölüm
38.blm"küheylan"
39bölüm
40. Bölüm
41 kere maşallah
42.bölüm +180000
43.blm"O gecenin Sabahı..."
44.bölüğğğğmmm🏋️‍♂️🏌🏿‍♀️🏂
45. Bölüm
46.bölüm
47! "Aşk iradeni zorlamalı.."
48|Can'ın Can'ı|
49!
50!"Ibret"
51!
52! "El gibi "
53!
54;"yüreğin bilmez yüreğimi!"
55.bölüm
56. Bölüm "doğum günü!"
57."bölüm;hint kumaşı!"
58"
59"
60"
61"
62"
63"
65" sığmazam!
FİNAL
Hasan&Elçin
Ismarlama aşk!
Özel bölüm
Özel Bölüm 2

64" Felek!

8.4K 631 610
By cemretrkmn3



Bu bölüm elifnzligns  Umudayolcuu  @Hatunnduygusal @hatunaslı ya benden hediye aslında sizlere hediye onların yorumu sayesinde okuyorsunuz.... onlar kalp❤️ size 😡





Multi:Hasan&Elçin'e gelsin..

...

Gece öyle uZun geçmişti aslında bir yıla bedel bir geceydi ki kimsenin gözüne uyku girmese de yürekleri acıyla burkulsa da sevdikleri için gülümsüyordu.

   Cemre,yataktan sessizce kalkarak ayağına terliklerini giymek istedi. Karanlıkta zorlanınca vazgeçerek yalın ayak terasa doğru yürüdü kapıyı yavaşça kapatarak serin rüzgarı içine çekti. Gözlerini kapattı uzun uzun geçen 2 yıldan fazla zamanı düşündü.
    Murat'ı düşündü ,oğullarını düşündü elleri istemsizce karnına dolandı.bir Can daha katılıyordu ailesine ...

Terasın tırabzanlarına tutunarak karanlıkta parlayarak birbirlerine ışıklarını göstermek isteyen yıldızlara bakmaya çalıştığında misafir odasından çıkan Leyla'ya gözleri takıldı.

Murat,"Hasan nikahlamış."demişti başka birşey bilmediğini yarın ilgileneceğini söyleyerek başka şeylerle ilgilenmesi gerektiğini söylemişti.Leyla'nın ürkek tavrının altında içine sinmeyen bişeyler vardı.

   Gecenin geç saatini düşünmeden Murat'ın yanına giderek odadan telefonunu aldı. Özellikle Murat'tan arıyordu ki açsın.

Terasdan geçip çalışma odasına geçtiğinde ışığı yakarak koltuğa oturdu.

"Buyur amcamo! Rüyanda beni mi gördün?"diyerek açtı Cemre'nin telefonunu .

"Hasan,ben Cemre!"diyerek Hasan'a varlığını belli etti.

Hasan,şaşkınlıktan çabuk sıyrılıp,"hayırdır bir sorun mu var?"derken kalkmış geceliğinin üstünü çıkarmıştı bile.

Cemre,"acil cevaplanması gereken sorularım var Hasan!"

"Leyla ile mi ilgili?"

"Farkında olman Ne güzel."

"Offf.."diyerek yanaklarını şişirip indirdi.Hasan,yüzünü sıvazladı,saçlarını çekerek biraz önce ok gibi fırladığı yatağın ucuna oturdu.

"Hiç oflama Hasan,"

"Anlatırım bir Ara."

"Nikahına aldığın kadını bir ara anlatırım diyerek mi benim evime bıraktın Hasan!"diyerek sesini yükseltti Cemre.

Hasan gecenin verdiği gafletle,"ne nikahı be!"Diyi verdi. Cemre'yi o saatten Sonra kim durdururdu.

"Hasan anlatmak için sana on dakika veriyorum.yoksa Sabah bütün aile seni kahvaltıda bekliyor olacağız."

Hasan "anlatacağım ama aramızda kalacak kimsenin bilmesini istemiyorum."

"Anlat bakalım,"

Hasan ,"ben aslında Elçin'i seviyorum. Ama annem izin vermedi. Elçin istiyordu aslında ama Ne olduysa aklına Ne girdiyse 'alevi'diye  istemiyor. abinin saldırıya uğradığı gün bir anda vazgeçti,babasına açılmıştım. Annemi ikna etmek için herşeyi yapacaktım.. ama o istemediğini söyledi."

"Sende bu Leyla'yı nikahına aldım diye kolundan tutup getirdin öyle mi?"

"Orası öyle değil.Leylayı gerçekten kurtarmak istedim.Baba diye bağırdığında içim acıdı.Babasızlığı en iyi ben bilirim Cemre..."

"İyi yaptın ya Hasan şimdi ne olacak! Herkese nikahımda bu kadın diyorsun.peki Sonra bu kız Ne olacak."

"Elçin de seni severken aranıza bir de bu kadını neden soktun?"

"Sen nereden biliyorsun?Elçin mi söyledi?"

"Şey evet biz konuşmuştuk..."

"Ne oldu da benden vazgeçti Cemre sen söyle,delireceğim herşeyi söyledi herşeyi yaptı ama neden benden vazgeçtiğini söylemedi."

"O kadarını bende bilmiyorum keşke işler bu kadar karışmadan önce konuşsaydın."

"Onu istiyorum Cemre, onu bana getirecek her yolu denemeye razıyım..."

"O yol Leyla mı? Hiç alakası olmayan bir kız mı?"

"Bilmiyorum,ama deneyeceğim."dedikten Sonra Hasan telefonu kapatıp kendini yatağa bıraktı. Elçin'i neyin durdurduğunu öğrenmeden bu işi çözemezdi. Elçin anlatacaktı,Hasan çözüp onun yollarını açacaktı karanlığın içinde bir ateş böceği olup umuduna tutunacaktı  yada bu karanlığın içinde kaybolup başka bir karanlıktan kaybolmuş birine tutunacaktı. 

     Hasan gözlerini karartmış yanlışta olsa doğru da olsa harekete geçecekti. Belki bu oyunun sonunda Elçin'i tamamen kaybedecekti. Yine de geri adım atmayı bir an bile aklına getirmedi,zaten Elçin ona gelmiyordu.Hasanın da gelmesine izin vermiyordu o zaman mutluluk ona haramdı,acı çekmek ona ilah gibi gelecekti. 

   Cemre sıkıntıyla nefes verdi. Elçin'i sıkıştırmak şart olmuştu.Elçine gel dese gelmezdi.neler olduğunu çok merak ediyordu.Leyla ile konuşmak neler olduğunu bir de ondan duymak istiyordu ama şimdi gece gece rahatsız etmek istemedi ne de olsa tanrı misafiriydi sabah beklenebilirdi.  

Hasan'ın yardıma ihtiyacı vardı.Neler olduğunu öğrenip Elçin ile Hasan için bişey yapabilir mi bakacaktı.

Hasan,yüreğine inen sızıyla alevlendi. Üzerini değiştirip evden çıktı.arabası gitmek için deli olduğu yolda sabırsızca süzüldü. Bağ evi göründüğünde yavaşladı.

!! Elçin ağlamaktan kan çanağı olmuş gözlerini silerek pencerenin pervasızından acıyan şakağıyla pervazın arasına elini koydu.

    Kalbi sızlıyordu,bir adamı sevmek bu kadar zor olmamalıydı.Sevmek günah mıydı? Alevi olmak ayıp mıydı? Hem o seçmemişti ki bunları... herkesi her şeyi  Allah yaratmamış mıydı? Alevi'yi de,sunniyi de lazı  da Çerkez'i de...

Elçin'e sorsalar İlle dünyaya gelecekse bir kuş olarak gelemeyi tercih ederdi. İstediği dala konar,istediği ülkeye uçardı. Sevdiği zaman göz yaşı dökmek  zorunda kalmazdı hem serçeler bile ağlayınca ölmüyor muydu? Serçelerin göz yaşı kadar  kıymetli değil miydi Elçin'in minicik öksüz kalbi... 

Elçin,gözünü her kapatışın da Hasan'ın yüzü gözünün önüne geliyor,özlemi  daha çok artıyor ağlamaktan kendini alamıyordu. Onu tamamen kaybetmişti. Evli bir adamı düşünecek kadar adi hissetmiyordu kendini.tamamen kaybetmişti Hasan'ı artık hiç oluru yoktu. Biliyordu ama ağlamaktan vazgeçmiyordu gözleri,aklı vazgeçmiyordu,kalbi Hasan'a ısınmaktan vazgeçmiyordu Damarında akan kan da bile Hasan'ı hissediyordu. 

O  Hasan'a olan sevgisinden,Hasan'ın annesinin önünde duramazken aralarına başka bir kadını aşılmaz  bir engel olarak nikahına alarak sokmuştu.Aklı hafsalası almıyordu ama hak ettiğini düşünüyordu.Sahip çıkmamıştı sevdiğine...

Seviyorum ...diyememişti. 

Hasan,uzaktan izledi evi kapının önünde Elçin'le geçirdiği kalbini ısıtan yüzünü güldüren zamanları hatırladı.Ama kalbi o zaman ki ısınmadı yüzü gülmedi.Aksine yağlı bir kırbaç şaklayacak indi yüreğinin ortasına dişlerini sıkacak kadar acıttı canını. Sevmek kolaydı,zor olan kavuşmaktı.

Hasan,arabasını geri çevirerek yolunu kaybettiği zamanlara geri döndü.Zor olsa da bırakmayacaktı Elçin'i. Bütün yollar Kendisine çıkana kadar yeni yollar kurmayı bırakmayacaktı.Ben seninim gel beni al diyene kadar genç kızı bırakmayacaktı,demiyor muydu? O zaman o yolda ölecekti.



Ay yükseldikçe güneş sabaha davet ediliyordu. Melek oturduğu koltukta ayağını sürükleyerek yürüyen adamı izlememek için başını eğmişti.nereye geldiklerini bilmiyordu ama bir bahçenin İçinde iki göz olan evin bir kısmının inşaat olduğunu gelirken görmüştü durdukları odada bir elektrik sobası iki koltuk iki sandalye birde plastik bir masa vardı. odanın beton zemininde ara da çekirdek kabukları gözüne çarpıyordu. Hemen yanında ki pencereye  kalın ,koyu renk perdeler  duvara çivilenmişti.

Başını kaldırmayan Melek adamın yüzüne bakmaktan çekiniyordu.Göz göze gelirse bütün korkusu gözler önüne serilecekmiş de savunmasız kalacakmış gibi hissediyordu.Kalbi çoktan korku treninin yolcusu olmuştu.Nefesi gittikçe hızlanırken gözlerine dolan damlalar burnunun içinin yanmasına sebep oluyordu. 

  Serhat,sertçe açtığı kapıyı iterek Melek'in önüne iki büyük siyah sırt çantası attı. Melek olduğu yerde irkilerek bir Serhat'ın yüzüne bir de çantalara baktı. Karşısındaki kızın korktuğunu anlıyor,korktuğu  için mutlu oluyordu.

"Şimdi,"diyerek, Melek'in karşısındaki koltuğa yayılarak oturdu. Ayağının sağlam olanı normal dururken aksayan ayağı bir değnek gibi dimdik kaldı. Yanında olan elektrik sobasına uzanarak düğmesine bastı.

   O an da göz göze geldiklerinde Serhat ayağını işaret ederek,"amcanın marifeti."dedi. Melek o an buz kesti.Amcasının vurduğu adamın sözüne güvenipte buralara kadar gelmişti. Eyvahlar olsun dedi içinden, Amcam yaptıysa hak etmişsindir diye bağırmayı düşündü ama dudakları ona pür dikkat  bakan adama iki cümle kuramadı. Aksine bir soğukluk sardı bedenini. 

    Meleğin kast katı kesildiğini fark eden Serhat,"o konuya da geleceğiz merak etme önce başka işlerimiz  var diyerek önündeki çantaları işaret etti.

    "İçinde ne olduğunu merak ediyor musun?" Ediyordu tabi bu da soru muydu? Aslında bir an önce ne anlatacaksa anlatsın Sonra da onu bırakıp defolup gitsin istiyordu. Başını sallayarak Serhat'ın vereceği cevabı bekledi.

"Aç o halde,"dediğinde eğilerek önündeki Çantalardan birini alarak açmak istedi. Ama çanta öyle ağırdı ki,kaldırmaktan vazgeçip fermuarına uzandı.

"Ya da dur! Vazgeçtim."diyerek.Meleği durdurdu.

Melek gerilmiş sinirleriyle boş bulup;"dalga mı geçiyorsunuz Benimle."diyerek oturduğu yerden ayağa kalktı.

Serhat da ,"otur."diyerek ayağa kalktı.

"Ne diyecekseniz söyleyin artık sabrım kalmadı."

"Sabrın kalmadı demek."diyerek iyice ısınmış dizini sıvazlayarak;"sabır zor iştir Melek hanım,sabrınızı bu kadar basit olaylarda harcamayın,masaya geçelim."diyerek sandalyenin birini çekti ve oturdu.

Boş olanı eliyle işaret ederek."buyurun."dedi.

Melek,sandalyeyi çekerek oturdu.

Serhat,cebinden mektup zarfları çıkarıp,Melek'in önüne doğru uzattı.Melek gözlerini kısarak Serhat'a baktı.

Serhat,"baban'ı kimin öldürdüğünü biliyorsun değil mi?"

Melek derin bir nefes alarak gözlerini yumdu.Serhat'ın uzattığı zarflara elini uzattı.

Serhat zarfları çekerek öne doğru eğildi;"cevap ver minik tavşan,"

Melek,eğer birşeyin kurbanı olacaksa kesinlikle dilinin kurbanı olacaktı.serhat'ın elini masadan çekmeden geri çektiği zarfların üstüne elini bir tokat gibi çarparak masaya vurdu.

"Amcam öldürdü!"diye ciddiyetle soludu.

"O zaman al bakalım."diyerek zarfları önüne bıraktı.

   Zarfların birinin üstünde Cemre,Diğerinde Melek birinde de Yaren yazıyordu.Melek zarfların birinin  üstünde adını görünce tüm vücudu irkildi,  titreyen parmakları adının üzerine giderken dolan gözleri Serhat'ı buldu.

    Serhat,"baban amcana ,yani amcanın babanı öldürdüğü gün büyük bir tuzak kurmuştu."dedi.

    Melek,şaşırmamıştı ama bu durum canının acımayacağı anlamına gelmiyordu. Günaha batmış adamın onun babası olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.Kaybettiği kaderi babası ellerini tutmak yerine silah tutup kendi kanını ateşte yakmayı tercih etmişti.

   Melek'in konuşmayacağını anlayan Serhat;"ama başarısız oldu."

   Melek  kendi adının yazılı zarfı  eline aldığında açmakla açmamak arasında inçe çizgide yürüyordu.

     "Ne olur,ne olmaz diye bana da bir kaç emanet bıraktı."

   "Jade taşı,iki çanta , 3 mektup...."dedi Melek.

Serhat,belinden çıkardığı silahı masaya koyarken "birde intikam."

   Melek ürpertiyle oturduğu yerde geriye doğru çekti bedenini sırtı sandalyeye yaşlandı.
   "Ben kimseyi öldürmem."dedi Melek korkuyla gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı.

"Sakin ol tavşan, sakin ol önce mektupları oku ve önce Cemre'nin mektubundan başla."

"Nasıl yani hepsinimi okuyacağım?"

"Evet,baban bana da bir mektup bıraktı.sana öyle söylememi istedi."

"Ama onların adı yazıyor."

"Ama mektuplar  sana onlara gitmeyecek hiç..."

Anlamadı Melek şaşkınlıkla,korkuyla baktı.Ürkek kalbi bir korkuyor,bir heyecanlanıyordu. Melek zarfları eline alarak ayağa kalktı.

"Evde okuyacağım."dedi.

"Burada okuyacaksın."

"Nedenmiş o?"

"Eve gitmek Yok minik tavşan?"

Sıkıntıyla nefesini göz yaşlarıyla dışarı bırakan Melek,"korkuyorum anlamıyor musun? Bırak gideyim."

"Sen anlamıyorsun seni kaçırdım ya!"ciddi olduğunu yeni yeni kavrayan Melek olduğu yerden sıçrayarak kapıya koştu. Ama kapı kilitliydi.

Peşinden rahat adımlarla gelen Serhat," yorma  beni minik tavşan geç içeri yoksa sonun iyi olmaz."derken iyice yaklaştı meleğin yanına uzun saçlarına parmaklarının uçlarını uzatarak;"yorma beni,işimiz bittiğinde seni üzgün bırakmak istemem."

"Bırak beni adi pislik."Serhat'ın sakinliği Melek'i iyice çileden çıkartıyordu. Resmen sakin sakin kaçırmış birde karşısına geçmiş konuşuyordu.

Çıldıran Melek avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı.  Melek deli gibi bağırırken; Serhat geri çekilip yüzünü buruşturdu. Elleriyle kulaklarını kapatarak;"sussana kızım ya ,"diye bağırdı.

  Deliren Melek kapıyı tekmelemeye,yumruklamaya başladı.serhat daha fazla dayanamayarak Meleği saçlarından yakalayarak yüzünü kapıya yasladı ahşap kapının soğuk sert yüzeyi yanağını yakarken başını iyice bastıran Serhat;"siz kadınlar güzellikten anlamazsınız zaten Sonra yapacağımı başta yapmalıydım diyerek Meleği saçından sürükleyerek az önce meleğin kaçtığı odaya fırlattı. 

"Sesini kes işimize bakalım okuyacaksan oku mektupları,okumuyorsan da sesini kes yoksa dilini kesip elini, ayağını bağlayıp tavandan asarım."

    Melek düştüğü yerde içini çeke çeke ağlarken boğazından gelen öksürük midesini kaldırıyordu.

  
  Serhat sıkıntıyla ceketini çıkartarak az önce kalktığı koltuğa fırlattı;"birinizde uğraştırmayın anasını satayım."diyerek odadan çıktı.

   Melek eve gelirken görmüştü bir kısmı inşaat olan evde tek tamamlanan şeyin penceredeki demirler olduğunu.kapana kısılmıştı. Anahtardan başka çıkış yolu yoktu.

   Serhat içeri girerek  masanın üzerinde kalan zarfları alarak Melek'in yüzüne fırlattı.

    Melek,"istemiyorum o lanet adamı da mektubunu da seni de burda olmakta istemiyorum."diye bağırdı.

"Kes sesini de otur oturduğun yerde,asabımı bozma yoksa ben eğlenmesini çok iyi bilen biriyim."diyerek pantolonu tutan kemerle oynadı. Melek korkuyla başını çevirerek yerde sürünerek geri çekildi. Sırtı duvara değdiğinde başını duvara yaslayarak ağlamaya başladı.Aptallığına doymasındı. 

Serhat çalan telefonunu cebinden çıkarıp,"evdeyiz biz adamlar gelsinler ama bahçeden içeri girmek Yok."dediği kısa konuşmayı bitirerek Melek'in önünde durdu.

"Dua et seni ben aldım."dediğinde Melek alayla baktı yüzüne. Melek'in tiksinmiş şekilde bakan yüz ifadesini fark eden Serhat.

"O iki adam vardı ya seni sıkıştıran onlar alsaydı şimdi çölde kemiklerini akbabalar sıyırıyor olurdu."

"Sen nesin ki?"diye tükürür gibi konuştu Melek.

"Seni sıcacık eve getirdim babanın emanetlerini verdim.

"Beni kaçırdın."

"Asla sana aşkımı anlatan bir mektup yazdım. Sende aşkıma karşılık verdin,Bakarsın haftaya evleniriz ha!"

" kandırdın beni ! Asla ,Asla anlıyor musun? Götür beni çöle,dereye tepeye ama asla beni buna zorlayamazsın."

"Ben zorlamam minik tavşan ikna ederim."

"Amcam seni bulduğunda seni ben öldüreceğim.Hatta o kadar beklemeyeceğim bulduğum ilk fırsatta ben öldüreceğim."

"Çok korktum minik tavşan."derken ceketini attığı koltuğa yayıldı.

"Gece uzun acıktım,bir çay koyda içelim."

"Zıkkım iç!"dediğinde Serhat iğrenç kahkasını odanın duvarlarına çarparken .Melek;"Allah belanı versin!"diye bağırdı. 

"Seninle çok iyi anlaşacağız Melek hanım!"diyerek oturduğu yerde iyice yayıldı.

Melek,oturduğu yerde kendini göz yaşlarına teslim etmişken;"az kestireceğim sende sessiz zırla eğer olurda dışarı çıkmak kaçmak istersen dışarıda seni bekleyen süprizlerim olacak."

"Seni adi pislik!"diye çemkirdi Melek,korkuyordu.bedeni titriyordu. Uzun saçları göz yaşarından ıslanmış yüzüne yapışıyordu. 

   Serhat koltuğa uzandığında.Melek dizlerini yukarı çekmiş kollarını dizine bağlamıştı. Ağlamaktan kızaran gözleri batmaya başladığın da başını dizlerine dayayarak ağlamaya başladı. Bir süre öyle ağladıktan Sonra Birden öfkeyle başını kaldırdı kalkıp kendi tükürüğünde boğmalıydı bu adamı Ne istiyordu ondan.Nasıl bir  tuzağa düşmüştü. Amcası onu kurtarırdı....

Annesi nasıl merak etmiştir...Henüz sabah olamamıştı ama yokluğunu annesi fark etmiş ortalığı ayağa kaldırmıştır diye düşünüyor parmaklarını ellerinin üstüne sürtüyordu.

Bir süre annesini ve kardeşini düşünerek ağladıktan  Sonra yerde ki Mektup zarflarında üstünde Cemre yazan ona daha yakın duruyordu. Halası olsa Ne yapardı diye düşünmekten alamadı kendini.Halası güçlü kadındı.Akıllıydı,avukattı... 

Halası Melek'in gözünde heykeli dikilesi kadındı...

Parmaklarını uzatarak mektubu eline aldı.

Burnunu yüzünü koluna silerek ıslak saçlarını geri itti. Gözlerinde ki buğu dağılıp odaklandığında okumaya başladı.

Melek,

Yüzüne bakmaya korktuğum,saçını okşamaya çekindiğim kanım...

Yüzüme bakmayan yüzün,içimdeki yaramı kanatır senin bana bakışın dünyayı zindan ede.
Neden mi?

Senin gözlerin de Can göz gibi bakar...

Şimdi bundan sonrasını Cemre'ye yazmışım gibi oku emi sen bil bu bitmiş adamın 20sinde kafasına sıkmış, sevdasını öldürmüş adamın pas tutmuş yüreğini.

Bilirim affı hak etmem ben...ama sen bilirsen rahatlayacakmış gibi geliyor. Konuşmak Ne bilmem ben.Sevmeyi bilirim sanıyordum onu da becerememişim anan öyle dedi...

Cemre,Can göz ...

  Her sabah Can'ın omuzlarına oturur kollarını açar "gökyüzü Canım"diye bağırtısıyla uyandırırdın bizi.

   Herkes kızar yorgana belenirdi. Can hiç kızmadan"gök yüzüne gidelim o zaman."diyerek seni omuzlarına alarak odadan çıkardı. 

Ferhat arkadan "Can göz!"diye bağırırdı sana..
sen Can gibi bakardın Candan bakardın...Can'a Canını verecekmiş gibi bakardın...Ula cangöz bir kere bile benim omuzlarımı istemedin... 

Cangöz gözlerini kapatır,kollarını açardın Can'ın omuzlarına çıkınca.

Can'ın seni avlunun ortasında çevirişini izlemek için hepimiz peşinden gelirdik.

Can seni omuzlarında çevirirken saçların söğüt ağacının dalları gibi açılırdı. Biz "can göz, can göz "diye tempo tutardık.Ama sen öyle kendini kaptırırdın ki bizi duymazdın.

    İşte Cangöz sen ufak tefektin ama o Can sana kul köle olmuştu.insan kardeşini kardeşten kıskanır mı kıskandım. Babam seni benim yüzümden yolladıktan sonra her gece o rüya ile uyandım Can göz! 

  Ben Düş sandığım Düşlerime Düştüm Cangöz...

   Yareni gördüğümde alıp konağa getirmek yerine babasına gitseydim  Ya Can göz... Beceremedim Cangöz..abi olmayı sevdalı olmalıyı beceremedim.
Yareni esir ettiğim gün Konak'tan bir kuş misali seni uçurdum..

Şimdi Konak'ta kahkahaların değil,bana düşman bakışların dolanıyor...senin omuzlarındaki kahkahaların kulaklarımdan hiç gitmediği için Melek hiç omuzlarıma çıkmadı Cangöz!

Şimdi iki elin yakamda olsa haklısın Can göz,öldüysem kurtuldun..

Öldüysem affet demeye yüzüm Yok Cangöz...

  Anamızı kanser öldürdü Cangöz ...seni ben öldürdüm.

Ben kötüyüm Cangöz,içimde iyilik merhamet Yok bir öfke kaplamış bedenimi ne yapsam alt edemiyorum onu...

Şimdi Melek,Felek seni bana Cemre gibi yoladı.Gözlerin Cemre gibi baktı. İnanmazsın saçların cemre gibi koktu. Felek viCdan azabı gibi koydu seni önüme şimdi söyle bana ben affetmezken kendimi nasıl diyeyim affet beni diye. Amerika'ya gideceğini duyunca sevindim.dedim babam bacımı vermeyecek gülmüşüm içimin sevinciyle yüzüme inen şamar kendime getirdi beni...  

Melek,öldüysem kurtulduk demektir..

Melek göz yaşlarını durduramıyordu. "Baba kuçak"diye ağladığı zamanlar film gibi geçiriyordu gözlerinden ağlıyordu ağlıyordu ama içi soğumuyordu. Ah babası Ne büyük bir aptallık etmişti. Kimsenin yüreğinden tutmamıştı ki tutulsun elinden...

GöZlerini silerek dizlerinin üzerinde emekleyerek  diğer mektuplara doğru ilerledi. Annesinin olanı açtı.

Yar!yazıyordu. Ne çok kötülük ettim sana! Ama merak etme öldüysem kurtulduk demektir...
 

Battım günaha demi! Seni de sürükledim o günaha dost düşman demeden çektim günaha... o çantalarda çok para var yar! İstediğin yerde gez! Kızları istediğin gibi okut... ben sana sevgimle ördüğüm cehennemi yaşattım.sen yaşamak istediğin cenneti yaşa ...

Melek annene söyleyemem bu sözleri yüzüm Yok ona Ne istiyorsa yap bu hayatta...

Öldüysem kurtulduk....

Melek kaşlarını çatarak kendine ait olan zarfı yırtı. kalbi öyle hızlı öyle telaşlıydı ki korkudan elleri titriyordu. Bu mektuplarda yazanlar doğruysa... sonunda açıldı zarf;

Melek,ben öldüysem herşey bitmiştir ne yaptıysam ben kendime yaptım.   

Affet,affettir...

Melek panikledi. Mektupları yerden toplayarak avuçlarının arasına aldı. Uyuyan adamın başına dikilerek "uyan!"dedi.
Panikle uykudan mimik kıpırdamayan yüzüne baktı.

"Uyan dedim sana!"diyerek omuzlarına dokundu titreyerek.

"Ne var tavşan?bir uyutmadın!"

"Bak babam intikam falan istemiyor yalnış anlaşılma olmalı bırak beni gideyim"

"Ne saçmalıyorsun tavşan,"

"Mektuplarda intikam falan yazmıyor."diye Sevincini sarmalayan heyecanlı sesiyle konuştu.

Serhat,yattığı yerden doğrularken;"Bırak gideyim hem daha sabah olmadı Benin gittiğimi anlaşılmadan dönerim babamın alınacak bir intikamı falan  Yok işte !"dediğinde Serhat yattığı yastığın altında sakladığı silahı kaldırarak meleğin alnına dayadı.

"İntikam babanın intikamı değil zaten!"

Melek korkuyordu ama dili korkmuyordu.

"Kimin intikamı?"

"Benim!"

"Seninle ne işimiz olur bizim seni tanımıyoruz bile ne olur bırak beni bırak!"

"İntikam benim intikamın,bende sizi tanımazdım.taki o amcan olacak kansız kadınımı benden alana kadar."

"Amcam ne yapsın senin kadınını o Evli bak yalnış-"

"Kiminle evli sanıyorsun?"derken Serhat'ın sinirle dolup taşan bedeni Melek'e yaslanıyordu.Serhat yaklaştıkça Melek korktu.

"O pekmezimi benden nasıl aldıysa bende onun olan Ne varsa ondan alacağım."

"Beni bırak! Bana Ne yapacaksın?"

"İntikam Benim intikamım.Anamın ak sütü gibi helal bir intikam alacağım merak etme!"



Son iki bölüm kaldı finale sözümü tutup hikayeyi bitirebileceğim inşallah 🤲

Yorum yapan💐
Desteğini esirgemeyen 🎈
Herkese çok teşekkürler 👏🥰😘

Continue Reading

You'll Also Like

936K 59.3K 71
BiTTi! "Allah güney rüzgarına arap atını yaratmasını buyurmuş,öyle olsun demiş rüzgar.. ardından bir rüzgar yaratıp atın yelesine bağlamış ki; ner...
4M 35K 8
- Cihan ağa artık senin efendindir. Bileğinden tutup Cihan'ın önüne fırlattı. Düşecek gibiydi. Bir an sendeledi. Cihan sinirle önünde olanları izliyo...
5.6M 175K 35
+18 SAHNELER İÇERİR. Mafyanın oğlu ve mafyanın kızı... İkisini bir araya getiren zoraki bir evlilik... Bir araya gelmelerini engelleyen üçüncü şahıs...
1.6K 181 31
En çaresiz kaldığın anda kendini çare yap. Seni, sevdiklerini senden başkası kurtaramaz.