Kapak Modeli 🌙Yarı Texting🌙...

By __SAS__

4.3M 318K 64.3K

Kendi halimde Wattpad'de hikayemi yazıyordum. Ta ki fotoğraflarını kullandığım Amerikalı aktör, 'Ne hakla fot... More

Merhaba
Tanıtım
#1
#2
#3
#4
#5
#6
#7
#8
#9
#10
#11
#12
#13
#14
#15
#16
#17
#18
#19
#20
#21
#22
#23
#24
#25
#26
#27
#28
#29
#30
#31
#32
#33
#34
#35
#36
#38
#39
#40
#41
#42
#43
#44
#45
#46
#47
#48
#49
#50
#51
#52
#53
#54
#55
#56
#57
#58
#59
#60
#61
#62
#63
#64
#65
#66
#67
#68
#69
#70
#71
#72
#73
#74
#75
#76
#77
#78
#79
#80
#81
#82
#83
#84
#85
#86
#87
#88
#89
#90
#91
#92
#93
#94
#95
#96
ALFA YAYIN GRUBU'NDAYIM!
#97
#98
#99
Final (1. Kısım)
Final (2. Kısım)
Epilog

#37

43.4K 3.4K 418
By __SAS__

Kucağımda bir leğen patlamış mısır boş boş yılbaşı ekranına bakarken yere çökmüş sehpanın üzerindeki bilimum abur cuburu tıkınan Yavuz'un sesi şüpheyle yükseldi. "Kübra seni James diye biri arıyor?"

Yan koltukta baymış Esra'nın hemen antenler dikildi. "James de kim?"

Oradan Meral atladı. "Neden seni James diye biri arıyor?"

Yavuz kalın kaşlarını şaşkınlıkla havaya kaldırdı. "Amerika'dan mı arıyor?"

Esra yattığı yerden kafasını bana doğru çevirdi. "Yoksa İngiliz mi?"

Yavuz'un hangi cipsleri üst üste ağzına tıktığını görebiliyordum. "Avustralyalı da olabilir."

Esra dudaklarını büktü. "Belki Kanadalı."

Meral'in gözleri parladı. "Ya da Yeni Zelandalı?!" İflah olmaz bir Yüzüklerin Efendisi hayranıydı. Ve tabii Peter Jackson. Onaylamamı ya da reddetmemi beklemeden tuvaletteki Zeynep'e heyecanla bağırdı. "Zeyneeepppp!!! Kübra'yı Yeni Zelandalı biri arıyor. Adı James!"

Tuvaletten Zeynep'in bağırtısını işittik. "Neee? Anlamıyoruuuum!!!"

Kafamı iki yana sallayıp arkadaşıma baktım. "Hemen yazdın senaryoyu."

Zeynep tekrar bağırdı derinlerden. "Anlamıyoruuuuumm!!!"

Meral de bağırdı tekrar kulağımın dibinde. "Yoookkk bir şeeey!!!" Neyse ki uzatmamaya karar vermişti.

Esra koltukta yüz üstü döndü. Tüm dikkati üzerimdeydi artık. "Ama James diye biri var gerçekten?"

Soruya bak. "Aradığına göre?" dedim alayla.

"Kim peki?" İstifimi bozmayıp bir avuç mısır atınca ağzıma altında kalan yastığı fırlattı. "Çatlatmasana insanı!"

Boştaki elimle yastığı havada yakalayıp bir köşeye bıraktım. "Bir arkadaş."

Tabii ki kimseyi tatmin etmedi bu cevap.

Yavuz 2.5 litrelik kolayı kafasına diktikten sonra şüpheyle bana baktı. "Ve adı James?"

O kadar inanılmazdı yani adı James olan birinin içimizden birini araması. "Evet. Çok mu acayip?"

"Bayağı acayip."

Balkondaki güruhtan aramıza katılan Fethi hemen olayı kapmıştı. Yavuz'un yanına yere çöktü. "Misal Yavuzcuğum benim James diye hiç arkadaşım yok."

Esra yüzünü buruşturdu. "Zaten bir gizemli hareketler. Bir işler çeviriyorsun sen. Arıyorum, neredesin diyorum, bir resmi konuşmalar. Ben seni sonra arayacağım diyor, sonra bekle ki arayacak."

O arada telefonun titremesi haliyle durdu. Arama sonlandı diye tam seviniyordum ki James yeniden ekranda belirdi.

"Cevap vermeyecek misin?" Hain bir gülümseme yayıldı Fethi'nin yüzüne. "Önemli galiba," dedi göz kırparken.

Israrla aramayaydı iyiydi. "Bir proje var da..." diye bir şeyler geveledim. "Ondan..."

"Hııı," dedi Yavuz. "Yılbaşı gecesi kesin çok önemli bir gelişme yaşanıyordur o projeyle ilgili..."

"Amerika'yla hani saat farkı filan var ya," diye bilgilendirdim kendisini. "Bir şeyler oluyor olabilir yani!" Yalanımı sevsinler.

"Demek Amerikalı!"

Patlamış mısır leğenini Fethi'nin kucağına atar gibi bıraktıktan sonra telefonu elime aldım. 'Oooo', 'Aaa', 'Hmmm' sesleri eşliğinde koridora doğru ilerledim. Tüm hareketlerim kuşkuyla izlendi bu süreçte.

Oturma odasındaki densiz arkadaşlarımla arama yeterince mesafe koyduğumda yanıtla tuşuna bastım.

"Ne kadar uzun sürdü. Meşgul müydün?*" (*Took you long enough. Are you in the middle of something?)

"Kusura bakma," diye fısıldadım. "Ve hayır meşgul değildim. Yemek yedik. Bir kısım balkonda, bir kısım da cips filan takılıyorduk koltuklarda."

"Neden fısıltıyla konuşuyorsun?"

"Etraf çok kalabalık. Ve meraklı gözler tarafından takip ediliyorum."

"Neden meraklı? Benden bahsettin mi yoksa?" diye sordu heyecanla.

"James isminde birinin beni aradığını görmeleri çıldırmalarına yetti. Kim olduğunu bilseler rahat yüzü göremem bir daha," diye pufladım.

"Bir gün söylemek zorunda kalabilirsin bence."

Kısılmış gözleri, memnuniyetsizce büzülen dudaklarını kafamda canlandırabiliyordum. "Ben ondan çok emin olamıyorum. Durduk yere heyecan yaratmaya gerek yok."

"Öyle mi?*" (*Kızgınca bir 'Is that so?')

"Sen sanki emin misin?"

"Değilim," dedi tripli tripli.

"Annen ya da teyzen yakınlarda değil sanırım?"

"Mutfaktalar."

"Şimdilik planım seni bir sır olarak saklamak. Sonrasına bakacağız."

"Hakkımda oldukça hassas bilgiler edindin. Bilseydim ben de senin gibi temkinli davranırdım!"

"Çok da üzülmene gerek yok bence. Doğru olup olmadığını asla teyit edemeyeceğim şeyler öğrendim. "

"Bilirsin..." Sesi tehlikeli bir biçimde alçaldı. "Sandığın kadar da zor değil teyit etmesi."

Aniden hem kulaklarımı hem yanaklarımı ateş basarken "Acaba sarhoş olabilir misin?" diye alaycı olduğunu umduğum bir ses tonuyla sordum.

Sesi birden hafifleyip neşelendi. "Annem harika punch* yapar. Şeker yüzünden alkol kana daha çabuk karışıyor." Cama çarpan metal sesi geldi kulağıma. Punch kucağında olabilir miydi? Boş elinde de bir kepçe? "Hmm yarısından fazlası bitmiş. Muhtemelen sarhoşum..." (*meyve suyu ve romdan oluşan ev yapımı içki)

"Biraz erken başlamışsın sanki?"

"Bugün yapacak tek işim yemek ve içmek."

"Gym'de geçirmen gereken ekstra zamanı da düşün bence."

"Bu aralar her gün gym'de saatler geçiriyorum zaten..."

Bir Wolverine kolay yetişmiyordu tabii. "Kilo aldın mı?"

"Henüz birkaç pound.*" (*1 pound=0.45 kg)

"Şu an kaç kilosun?"

"190* pound kadar." (*yaklaşık 85 kg)

"Daha ne kadar almayı planlıyorsun?"

"Esas Mart'tan sonra bir program yapacağız. Hala mevcut filmin çekimleri sürdüğü için fazla bir şey yapamıyorum."

"Saçlarını kestirdin ama bir ara?"

"Film için kesilmesi gerekiyordu çünkü."

"Hmm... Çok kilo alman gerekecek mi peki?"

"Yirmi pound kadar."

"Bayağı çokmuş!"

"Neden?" diye sordu. Sonra bir cümlemi hatırlamış olacak "Aa, iri adamlardan fazla hoşlanmıyordun değil mi?" dedi.

Düşündüm. "Vin Diesel'ı severim aslında..."

"Gerçekten mi?" Şaşırdığını ses tonundan anlayabiliyordum. "Senin bir 'Hızlı ve Öfkeli' hayranı olacağını tahmin etmezdim." (*I wouldn't take you for a 'The Fast and the Furious' kinda gal)

Uzun zamandır bu konuyu düşünmemiştim. "Hızlı ve Öfkeli'nin ilk birkaç filmini izledim sadece. Serinin hayranı sayılmam. Ama Pitch Black sevdiğim filmlerdendi. Ama düşününce Vin Diesel'dan emin olamıyorum aslında. Uzun zamandır iri adamlar veri tabanımı güncellememişim. Sen bilirsin. Yeni kimler var?*" (*Who is new in town?)

Güldü. "Kendi iyiliğin için fazla komiksin. Bazen istiyorum ki..." (*You are too funny for your own good. Sometimes I just wanna...)

Bir süre sesi çıkmayınca "Ne?" diye sordum temkinli.

"Söylemesem daha iyi olur sanırım..." dedi sessizce. "Bazen gereğinden fazla konuşuyormuşum baksana..."

"Ben öyle bir şey demedim ki...."

Yanından bir kadın sesi geldi. "Kiminle konuşuyorsun?"

"Kübra'yla," diye yanıtladı Jimmy.

Kadın telefona doğru "Mutlu yıllar Kuuubraaaa!" dedi.

"O kim?" diye sordum tedirginlikle. Hepi topu iki aday vardı gerçi: Annesi ya da teyzesi.

"Teyzem. Punch'ın dibini tek başıma görmedim duyduğun gibi," dedi hafifçe gülerek.

Adımı biliyordu teyzesi.

Kadın "Kızı rahat bırak da yeni yılı kutlasın arkadaşlarıyla," dedi.

Arkadaşlarımla olduğumu bile biliyordu!

"Baskı altındayım," dedi biraz sıkılmış.

"Öyle görünüyor."

"Seni rahat bırakacağım."

Gülümsedim. "Beni rahatsız etmiyordun ki," dedim.

"Bunu duyduğuma sevindim." Teyzesine döndü. "Gördün mü Macy? Onu rahatsız etmiyorum," dedi. "Teyzem selam söylüyor.*" (*My aunt says hi.)

Ben de selam söylemeli miydim? "Sen de benden selam söyle," dedim tereddütle. "Mutlu yıllar."

Sıcacık güldü telefonu kapatmadan. "Mutlu yıllar!"

****

Tam 12'de bu kez kısaca titredi telefonum.

J: En iyi yeni yıla hazır mısın?!* (*Are you ready for the best New Year ever?!)

K: Sanırım punch bitti.

J: Uzun süre önce!

J: Belki garantiler veremem sana. Ya da hayal kırıklığına uğramayacaksın diyemem. Ama aramızda millerce mesafe olsa da, umarım seni düşündüğümü biliyorsundur.

Esra'nın böğürtüsüyle hayal aleminden fırlayarak çıktım. "Telefonunla aşk yaşamayı bırak da tombala oynayalım!"

"Tamam, bir dakika..."

Alelacele ekranda gezindi parmaklarım.

Ben de seni düşünüyorum.

Üzerinde düşünecek zamanım olsa bu cümleyi kurar mıydım emin değilim. Ama yazdığı o güzel cümlelerin bir karşılığı olmalıydı. Ardından bir cesaret eklemeden edemedim.

Ve en iyi yeni yıla hazırım!

Biraz da düş kurmak gerekti.

Bu da gecikmeli yeni yıl kutlamamızdı efendim. Adım adım LA'e! 😍

Gelen bölümlerden haberdar olmak, diğer hikayelerim hakkında bilgi edinmek, arada da canlı yayınlarıma katılmak isterseniz şöyle buyrun efendim:

Instagram: @sezen.aksin

Continue Reading

You'll Also Like

14.9K 735 15
bebekler karışmış! hadi gelin ve mafya kızımız Alevin hikayesini okuyun!
yirmi By ilayda

Short Story

667K 50.1K 65
hazar biraz duyarsız, biraz da sinir bozucu birisi boyxboy ve texting
Hocam+18 By B.

Short Story

75.3K 801 13
Öğrencisine takıntılı olan bir öğretmen ve hiç bir şeyden haberi olmayan o kız..
284K 23.5K 69
Cevahir Cemre, ruhu eskilerde kalmış bir pısırık, dili değil beyni sivri olan, iflah olmaz bir âşıktır. Okulun en popüleri, şehrin örnek evladı, sad...