bir çeşit eşitsizlik] sekai ✔

By staywnini

138K 12.7K 5.5K

koltuğunuz oldukça rahatmış bay kim fakat size kucağımı da önermek isterim 07.09.18 - 21.07.19 | jongin to se... More

giriş
bir| tanrı ve öğretmen arasında bir canlı formu
iki| bay nini
üç| güneş kadar güzel bir çocuk chae
dört| beklenenden farklı gelişen özel dersler
beş| faydacılık anlayışı ve taemin
altı| kim jongin'in birçok fedakarlığa değiyor oluşu
yedi| dedem büyükannemi unutamamıştı
sekiz| junmyeon gidiyor
dokuz| üzgün papatya ve jongin'in süprizi
on| bende sabır namına bir şey bırakmadın kim jongin
on bir| sizce de çok güzel değil miyim efendim
on iki| istenmeyen akraba sorunsalı
on üç| kucağım da oldukça rahattır
on dört| kim jongin ve ayıcıklı mutfak önlüğü
on beş| dile getirilmeye korkulan bir şeyler
on altı| böyle gülünce seni masaya yatırasım geliyor
on yedi| o hep gülsün diye tüm cihanı ateşe verirmişim
on sekiz| yakıyorsan en kalitelisinden yanarız biz de
on dokuz| fıstık kim jongin
ek bölüm| sultanlarımız canlı yayında soruları cevaplıyor
yirmi bir| koltuk (m)aceraları
yirmi iki| çarı etkinleştir: anne oyuna girdi
yirmi üç| her yaradan kan akmaz
yirmi dört| chae'nin çilekleri
yirmi beş| cesur olmak meselesi
yirmi altı| ilk jongdae tavlamış
final 1/4| chanbaek
final 2/4| yixing
final 3/4| suchen
final 4/4 | senden başka hiçbir hareketimden emin olamıyorum artık
ek bölüm|ee, ne zaman evinize gidiyorsunuz siz

yirmi| birsürü sevmek meselesi

4K 384 148
By staywnini

geçen bölüm oylar düzelene kadar yazmam dedim ama yazdım...sehunun jongini sevmesine ihtiyaç duyduğumdan galiba

hepinize musmutlu bir yıl dilerim♡
---

"Sehun uyan, geç kalacaksın." Uykumun derinlikleri arasından silik silik duymaya başladığım seslerle mırıldanarak kıpırdandım. Uyumak istiyordum.

"Sehun," U harfini uzatarak başımda tatlı tatlı mırıldanan bir kahve çekirdeği vardı. Nasıl kaldığım yerden devam edebilirdim ki? "Bugün okula seninle gelemeyeceğimi biliyorsun. Geç kalma, hadi."

Cümlesiyle birlikte gözlerimi araladım ve sizi temin ederim, güne bu güzel manzarayla başlayabilmek için iki böbreğinizi birden verirdiniz. Başını yüzüme doğru eğmişti ve birkaç saç tutamı yer çekiminin etkisine yenik düşüp aşağı doğru sarkmıştı. Bugün bu bir haftanın son günü olduğunu gözardı edip mutlulukla gülümsedim ve başımı hafifçe kaldırıp dudaklarından öptüm. "Okula gitmeyip senin yanında olamaz mıyım? Jongin?" O kadının yüzünü ne kadar görmek istemesem de sevgilimin yanında olmak istiyordum.

Sevgilim.

"Olmaz tabii ki. Bugün iki saat biyoloji iki saat de fizik derslerin var. Bunları kaçırmana izin veremem." Doğrulup oturur pozisyona geçti ve üzerindeki takım elbisesini elleriyle düzeltti. "Endişelenmene gerek yok, bugün umuyorum ki her şey bitecek ve hayatlarımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz."

Bakışları çok cesur bakıyordu yine. Ama korktuğunu biliyordum, ona buyüzden bu kadar aşıktım işte. Gizlemesini iyi biliyordu. Ben de yerimden doğrulup kollarımı bedenine doladım. "Akşam Chae'nin dönüşünü birlikte kutlayacağız tamam mı? Onlara nasıl gerçek bir ebeveyn olunacağını göstereceksin." Yanağından öptüm. "Seni seviyorum."

Karşılık olarak yaklaşıp dudaklarımdan öptü.

--
Jongin'den

Dakikalar, duruşmanın olacağı şu odaya girdiğimden beri saatler gibi geçiyordu. Herhangi bir olumsuzluk yoktu tabii, yine de biriciğimi benden uzak tuttukları her saniyeden nefret ediyordum. Sehun'u zorla okula yollamıştım fakat yanımda olmasına ihtiyacım vardı.

Keşke burada olsaydı.

"Sorumluluk sahibi bir baba çocuğu anneye en muhtaç duyduğu zamanlarda ondan kaçırmaz." Chunghae'nin avukatı konuştuğunda kendimi gülmemek için zor tuttum. İkinci yarının başından beri aynı cümleyi tekrarlıyorlardı ve bu ellerinde bir şey kalmadığının da kanıtıydı. Yine de ciddi ifademi korudum. Avukatım nasıl olsa benim yerime konuşacaktı.

"Bunların bebeğini daha ikinci ayı bile dolmamışken terkeden bir 'anne' için fazla iddaalı sözler olduğunu düşünüyorum. Müvekkilim söz konusu olan çocuğun annesiz büyümesinden dolayı bu kavrama yabancı olduğunu ve dolayısıyla da haftasonlarını orada geçirmek istemediğini ifadesinde belirtmişti. Bilirsiniz ki, sorumluluk sahibi bir baba çocuğunun isteklerini de göz önünde bulundurur." Avukatım sözlerini tamamlayıp yanıma geri oturduğunda eliyle omzumu sıktı. Benim bakışlarım hâlâ hakimdeydi, sıra onundu çünkü. Ve tek dileğim, bu davanın bir duruşma daha uzamamasıydı. Kızımı istiyordum.

"Kim Chaeyoung'ın salona getirilip sorulan sorulara cevap vermesini buyuruyorum. Bu süreçte lütfen iki taraf da sükunetini korusun."

Hakim kızımın getirilmesini istediğinde kenarda oturanlardan bir tanesi hemen kapının ardında ablamla birlikte oturan Chae'yi almaya gitti. Onu bu işlerle uğraştırdığım için kendimden nefret ediyordum, tanrım. Daha dört yaşındaydı.

Bakışlarım Chunghae'ye kaydı. Bana bakmıyordu, bakmayacağını biliyordum. Bakışları keskin ve sabitti. O çöküşünün ardından bile toparlayabilmişti özgüvenini ve en çok da buna şaşırıyordum. Yenilmemeye and içmiş görüntüsüne önceden aşıktım, şimdi sadece midemi bulandırıyordu.

Ben bunları düşünürken, kapı açıldı ve içeri yaşam kaynağım girdi. Gözleri korkakça etrafı tarıyordu ve hiçbir şey diyemiyor olmak canımı yakmıştı. Oturtulmak üzere getirileceği sandalyeye ulaşmadan önce koca salonda ona baktığımı farketti, gözleri beni buldu. Bakışlarının ışıdığını gördüm. Gözlerim benden istemsiz olarak doldu, elimde değildi. Yanında elini tutan adamın elinden kurtuluşunu ağır çekimde izliyormuş gibiydim.

Salonu kızımın çığlığı doldurdu. Gülümsedim. Sonrası malumdu. "Baba!"

--
Sehun'dan-

Öğle arasıydı, yine kahve çekirdeğimin olmadığı bir kantinde yemeğimi didiklemekle meşguldüm. Masada genel tayfamıza ek olarak bir de Yixing'in sevgilisi vardı ve bu durumdan hoşnut olan sadece Chanyeol ve Yixing gibiydi.

Tamam, kız kötü biri değildi tabii, baya kafaydı hatta ama henüz kuzucuğumuzu paylaşma durumunu hepimiz atlatamamıştık. Özellikle Baek, birazdan Yeol'ün üzerine atlayıp kafasını ısıracak gibiydi ki, ilk defa yaptığı iş değildi. Sinirle Jongdae ve bana doğru mırıldandı. "Beni sakinleştirecek bir şeyler söyleyin yoksa tutamayacağım kendimi."

Aklımın hala Jongin'de olmasına rağmen kankama yardımcı olmak adına çatalımdaki turşuyu ağzıma atarken mırıldandım. "Bugün harika görünüyorsun bro, neon yeşil saçlarını açmış."

Jongdae de beni destekledi. "Aynen. Hem sevdiğin adam şuan bir duruşmada değil ya da okuldan ayrılıp gitmedi. Sadece dizi muhabbeti yapıyor." Hayalkırıklığıyla bakışlarımı yüzüne çevirdim. "Sağol ya." Papatyam gülüp iki parmağıyla burnumu sıktı ve önemli değil dercesine omuzlarını silkti. Parmaklarının yağlı olduğunu sonradan farketmiştim. Şerefsiz papatya.

"Sehun burnun parlıyor kuşum." Yixing sohbete dahil olmaya çalışıp yanımıza sokulduğunda elime peçeteyi alıp Jongdae'nin gülüşleri eşliğinde burnumu sildim. "Bu akşam eve geri dönüyorum, bunların hesabını sana ödetmesini bilirim ben."

İkisi söylediklerime gülerken Baekhyun'un bakışlarının hâlâ kızla konuşan Chanyeol'ün üzerinde sabitli olduğunu farkettim. Dikkatini dağıtmazsam büyük bir fırtına hepimizi evinden barkından edebilirdi. "Chanyeol ya." dedim. "Tuzu uzatsana kanka."

Kızdan gözlerini ayırmadan elime tuz şişesini tutuşturduğunda ortamı daha çok gerdiğimi farketmiştim. Yixing'e dönüp kaş göz işareti yaptım ve anında ne demek istediğimi anladı. İkisi gerçekten sadece izledikleri dizi hakkında sohbet ediyordu ama bu Baekhyun'du işte, sevgilisini paylaşmaya dayanamazdı. Yixing Doyeon'u elinden tuttuğu gibi ortamdan uzaklaştırdı. Düştüğü durumun farkına yeni yeni varan Chanyeol bakışlarını bize döndürdü, hepimize geçmiş olsundu.

"Aa, hoşgeldin Chanyeol. Aramıza teşrif etmen ne kadar hoş. Biraz da bize bahsetsene neymiş bu kadar komik olan?" Baekhyun sinirden titreyen elini masanın üzerinden çekti. Jongdae'ye bi şeyler yap bakışı atıyordum ve o da bana ne gibi bir şey anasını satayım bakışı atıyordu. Mecburen tekrar önüme döndüm. "Önemli bir şey değil, sadece bir diziydi."

"Bana yemek boyunca yüzüme bakmayacak kadar önemliymiş gibi geldi ama." Baek'in sesi yükselmeye başlamıştı, birkaç kişi bize doğru döndü ama sonra çekine çekine tekrar yemeklerine döndüler. Chanyeol de kaşlarını çatmıştı artık. "Sürekli seninle ilgilenmemi benden bekleyemezsin Baekhyun. Sadece konuşuyorduk işte, çocukluk yapma."

"Eyvah." Normalde bu tür tartışmalar Yeol'ün alttan almasıyla biter ve büyümezdi. Böyle gitmesi beklenmedik olduğundan Baekhyun da dahil hepimiz şaşırdık. "Sürekli benimle ilgilenmeni bekleyemem öyle mi?" Sesi artık kızgın değil kırılmış çıkıyordu. Chanyeol ileri gittiğini farketmiş olacak ki bir şeyler söylemek için ağzını açtı ama onu dinlemeyeceğini hepimiz biliyorduk. "Siktir git." Baekhyun ayağa kalkıp hızlı adımlarla kantini terk ettiğinde şaşkınca ardından bakakalmıştık. Chanyeol oflayıp başını geriye attı. Böyle bir anda bize bir şey söylemek düşmezdi, dolayısıyla sessizce oturduk. Yemeklerimiz bitmemişti ama iştahım da iyice kaçmıştı zaten. Okul neden bitmiyordu?

"Sehun!"

Daha yeni sessizlik yeniden sağlanmıştı ki adımı duymamla birlikte sesin geldiği yöne doğru döndüm. Taemin bizim yanımıza koşuyordu. Yüzündeki ifadeden bir şey anlayamadığım için hafif telaşla doğruldum. Geldiğinde nefes nefeseydi. "Niye koştun bu kadar?"

Elini omzuma koyup gülümsedi. "Çantanı al, Chae'nin dönüşünü kutlamaya gidiyoruz." Maalesef, papatyamı o kaosun ortasında bırakmak durumunda kaldım.

--

Heyecanlı heyecanlı zile bastık. Taemin'in de benim de yüzümüzde güller açıyordu. Jongin'in ablası sayesinde öğleden sonraki derslere girmekten kurtulup kahve çekirdeğimi görmeye gelebilmiştik. Sevdiğim adam bu zorlu süreci nihayet atlattığı için mutluydum, o mutlu olduğu için çok mutluydum hem de. Sanırım Chunghae Chae'yi sadece haftada bir kez, o da Jongin'in evindeyken ziyaret edebilecekmiş. Bunları yolda dinlemiştim, anlaşılan o ki anne kızın birlikte geçirdiği bir hafta onlara pek yaramamıştı.

Kapı minik bir beden tarafından açıldı. Chaeyoung'ın gülen yüzü Taemin'in onu tek hamlede kucağına almasıyla daha da gülmüştü. "Tae abim!" İkisinin sarılmasını yüzümdeki tebessümle izledim. Jongin ve ablası görünürlerde yoktu, bir süre ikilinin özlem gidermesini bekledim böylece. "Abin seni çok özlemiş."

Chae'nin bakışları sonrasında bana kaydığında, ona doğru bir öpücük yolladım. Şirince kıkırdadı. Babasına bu denli benziyor oluşu canımı yakmıştı. Taemin onu yere bıraktığı gibi bana doğru yaklaşıp kollarını uzattı. Çok sevimliydi, bana uzatılan bu küçük kolları geri çevirmek için insan olmamam gerekiyordu sanırım. "Hoşgeldin Sehun." U harfini aynı kahve çekirdeğimin yaptığı gibi uzatmıştı. Küçük bedenini kollarım arasına alıp havaya kaldırdım. O an bu küçük kızı benim bile ne kadar özlediğimi farketmiştim. "Hoşbuldum fıstığım."

Ben onu yanağından öperken Jongin banyo olduğunu tahmin ettiğim aradan çıkıp bizim yanımıza gelmişti. Chae ile olan sarmaş dolaş halimiz hoşuna gitmiş olacak ki yüzündeki sıcak gülümsemeyle bize doğru yaklaştı. "Sehun." Sesimi çıkarmadan bana ulaşmasını bekledim. Gözlerinin içi gülüyordu, bir haftadır yüzünde gördüğüm gülümsemelere benzemeyen bir şekilde dudakları yukarı doğru bükülmüştü. Yaşadığını hissediyor gibiydi, yaşadığımı hissettim.

Yanımıza varıp bedeni iyice bedenimin yakınına geldiğinde dudaklarıma uzanıp öpmeye başladı. İlk başta şaşırsam da hemen uyum sağlayıp karşılık vermiştim. Minik kahve çekirdeği hala kucağımda olmasına rağmen sesini çıkarmayıp bizi izlediğini tahmin ettiğim bir şekilde bekledi. Bir süre dudaklarımız arasında tatlı bir dans dönmüştü, bedenindeki mutluluğu hissedebiliyordum. Ayrıldığımızda saçlarının arasına bir öpücük kondurup boşta olan kolumla bedenini kendime doğru çektim, Jongin de beklemeden kollarını ikimize birden doladı. Chae ne olduğunu pek anlamamış, ama bir şey demeden babasına doğru sokulup öpmüştü onu yanağından. Bilmiyorum, asla duygusal bir insan değildim. Ama o an, Jongin benden ayrılana kadar gözlerimdeki yaşları geri gönderirken duygulanmıştım işte. Aşkın ne olduğunu bana öğrettiği için bu adama minnettardım.

Ayrıldığımızda Chae benim kucağımdan babasının kucağına doğru geçti. "Baba." dedi. "Sehun'u neden dudağından öptün?" Meraklı meraklı Jongin'e bakan küçük suratına gülmeden edemedim. Kahve çekirdeğim de benimle birlikte gülmüştü. Ve hala neden holün ortasında dikiliyorduk, ona da anlam veremiyordum. İkisi bir diyaloğa girmişken Jongin'i belinden tutup ilerlemesini sağladım. "Ben seni neden öpüyorum birtanem?" Küçük kız bir süre düşünüyormuş gibi yapıp ardından konuştu. "Birsürü sevdiğin için. Kocaman." Jongin kahkaha attı, ben de istemsiz olarak kıkırdadım yine.

İkiliyi dinlemeye devam edecektim ki Taemin'in annesi kadrajıma girip bana doğru yaklaştı. Ona da bir hoşbuldum sarılması verirken gözüm hala koltuğa oturan ikilideydi. Jongin'i birsürü sevdiğimi düşünüyordum. Kocaman.

---

nasılsınız???? bunu yazıcam diye derse oturamadım hoşunuza gider umarım:( bi şeyleri yoluna yavaş yavaş koyuyoruz









Continue Reading

You'll Also Like

8.5K 1.4K 30
Taehyung: salah salah konuşma lan Jimin: Hayır lütfen bir sakin olur musun?
44.4K 4.1K 37
barış alper yılmaz, dm kutusunu sorunlarını anlatıp bir dert defteri gibi kullanan fanının mesajlarını okur.
816 158 9
ten tüm şirket aslında bir striptizci olduğunuzu öğrenseydi ne olurdu acaba ━ texting + story(?) ━ devam ediyor ━ başlangıç:17 ağustos, 2023 1 in #jo...
79K 6.8K 20
Jeon Jungkook, üniversite öğrencisi Park Jimin'i tanımak için öğrenci kılığına girer.