oh sehun bana bir kere versen yemin ediyorum tüm dertlerim bitecek
pardon hosgeldiniz bölüme
---
bahçe çitleri lovers
grup simgesi
yixing: birtanelerim
ilk buluşmada ne giyilir
baek: karşı taraf için mi soruyosun bro
cyeol: kefen güzel fikir
ne ilk buluşması diyo bu
elim ayağım titredi akşam vakti
dae: saat dört
?
dae: pardon çirkef modumu koruyucu ana moduma döndüremedim bir an
bekleyin
yixing senin bacaklarını kırarım
bu aralar annemle çok takılıyo farkında mısınız
dae: ?
yalan mı
iki gün gittik evimi ve annemi emcükledin şerefsiz herif
bu arada
gözüm arada tv izleyen jongine kayıyo azdım yanlışlıkla
baek: chanyeolün kucağındayım
cyeol: konuyu dağıtmayalım
yixing: kefen derken beyaz gömlek demek istedin sanırım kuşum
altına kot pantolon mu kumaş mı
lan iki gün üzerine düşmedik şimdi gelin olmuş gidiyosun
dae: kimi sevsek gitti zaten
cyeol:
yixing: bi yere gitmiyorum kii♡
kot giyeceğim
baek: kendi hür iradesiyle şu kuzuya kızabilecek biri var mı
nerede buluşacaksınız peki
yixing: çizgi roman fuarı!
chan inanır mısın geçen gün başladığımız diziyi çoktan bitirmiş
cyeol: hani bizimkilere anlatıp durduğumuz ve onların asla dinlemediği dizi mi
yixing: EVET
cyeol: bu ilişkiye onay veriyorum
aa vermiyomuşum
(pardon kanka baek olmaz dedi)
geçen gün okul halısaha grubuna da aynı mesajı attı sohbetten çıkardılar
dae: benim tadım çok kaçtı
sehunlara geçiyorum anneciğim kurabiye yaptım diye mesaj atmış
allahın rahmeti üzerinize olsun iyi akşamlar
dae çevrimdışı
ben evdeyken bize daha az geliyodu ne diyebilirim ki
gideyim de kahve çekirdeğimin yamacına kıvrılayım
bye
çevrimdışısınız
yixing: küstüm sana baek>:(
gidiyorum şimdi
>:( >:( >:( >:(
yixing çevrimdışı
baek: sen büyüt besle yedir içir gelsin elin kızı için sana küssün...iyi bir baba olamadım ben
olamadım hayır
baek çevrimdışı
cyeol çevrimdışı
--
"Jongin...çok sıkıldım ben."
Kırmızı pijama takımıyla boylu boyunca koltuğa uzanmış olan Jongin'e doğru yanaştım. Ne anlıyordu bu kadar bu maçlardan inanın bilmiyordum. "Ayrıca pijamaların öyle güzel kokuyor ki aklımı kaçıracağım bir hafta içerisinde."
Kalçasına başını koymuş bana doğru baktı alttan alttan. İyice evli çiftlere dönmüştük. Daha sevgili bile olmamamız dışında hiçbir problem yoktu burada tabii. "Belin ağırmıyor mu Sehun senin? Yat işte orada."
Ah, birde o vardı. Dün gece koltukta uyuyakalmıştım ve sabah dehşet bir bel ağrısıyla uyanmıştım. Jongin sıcak bel bantlarıyla belimi bir güzel sarmıştı ama onların da etkisi bir yere kadardı. Evden çıkarken bile hala söyleniyordu bana. Seni sırtıma alıp odama taşımadığım için pişmanlık duyduğuma inanamıyorum. Nasıl ders dinleyeceksin şimdi? Kesinlikle tüm derdim ders dinleyememekti.
"Bahçeye çıksak olmaz mı? Hava bugün sıcak gibi, n'olur. Geçti ağrım." Başımı iyice tenine bastırıp kollarımı bacaklarına sardım. Bu kadar yalvarmaya beni kırmayacağını biliyordum, tanrı aşkına, Jongin kimseyi kıramazdı. Tereddütlü bakışları da bana hak verir cinstendi. "Hasta olursan annene ne diyeceğim ben?"
Of, annem diğer evladıyla gayet mutluydu evinde. "Hırkamızı giyer çıkarız. Zaten salıncakta yorgan yok mu?" Jongin'in bahçesinde kocaman bir salıncağı vardı ve üç kişi bile rahatça sığabilirdi içine. Bana bazı yaz geceleri orada Chae ile uyuduğundan bahsetmişti. Ben de yapmak istiyordum bunu. Chaeyoung ortamızdayken ikisiyle birlikte mışıl mışıl uyumak. Tabii yaz mevsimine daha aylar vardı ve maalesef tek sıkıntımız da havanın soğuk olması değildi. Fazla uzatmazsak, yine de biraz vakit geçirmek istiyordum işte orada.
Jongin de bu dehşet etkili bakışlarıma dayanamamış olacak ki dudaklarını büze büze yerinden doğruldu ve terliklerini ayağına geçirdi. "Çok rüzgar eserse içeri geçeriz ama."
Yüksek notada bir sevinç nidasıyla ayağa kalktım ve onu da ellerinden tutup kaldırdım. Tatlı tatlı ayak uydurdu bana, birlikte kapıya doğru yürüdük. Girişte asılı olan hırkalardan birini bana uzattı, diğerini de kendi üzerine geçirdi. "Bir bakayım." Üzerime kaçamak bir göz attığında yarıya kadar kapattığım hırkanın fermuarına takıldı gözleri. Haliyle ardından onu boğazıma kadar çekti. Aşırı sevimli olduğundan sesimi çıkarmadım bunu yaparken. Birkaç saniyenin ardından nihayet evden çıkmıştık ve bahçedeydik.
"Abartıyorsun Jongin, hava çok güzel." O harfini uzatabildiğim kadar uzatmıştım. Hızlı hızlı salıncağa yürüyüp içine atladım. Ağır cüssemle birlikte mekanizması harekete geçtiğinden biraz sallanmıştım. Hoşuma gittiğinden üç yaşındaki bi çocuk gibi kıkırdadım. Bugün kahve çekirdeğimle yer değişmiş gibiydik, sebebi onun modunu yüksek tutmaya çalışmamdı sadece. Arkamdan Jongin de geldi. Kendisinin girmesini beklemeden kollarından çekip üzerime düşmesini sağladım. İki saniyelik şaşkınlığından dehşet keyif almıştım. "Yanaklarından öpesim geliyor böyle gözlerini irileştirince."
Üzerimdeki bedenini kenara itip yanıma düştü ve altımızdaki yorganı çekip üzerimize aldı. "Öpebilirsin Sehun." Bedeni benimkinden biraz daha aşağıda kalmıştı ve bu ona yukarıdan bakabilmemi sağlamıştı. Eğilip burnundan öptüm bir kere. Sonra da yanaklarından. Huylanmış olacak ki ufak bir mırıltı çıkardı, dayanamayıp dudağından da öptüm. "Kedi gibisin."
Güldü. "Miyav."
"Of, akşam vakti düşer salıncaktan kırarım kalçamı bak."
İsyanıma karşılık tekrar gülmekle yetindi. Yorgun gibiydi, ikimiz de okuldan dolayı yorgunduk zaten. Taemin ve benim özel ders işimiz de devam ediyordu sonuçta hala, Jongin ara vermek istememişti. Bakışlarımı yüzüne çevirdim. Bedenini hafifçe düzlemiş gökyüzünü seyrediyordu. "Sehun." dedi birkaç saniyenin ardından. "Chae uykuya sorunsuz dalmış mıdır sence?"
İç çektim. Bugün görüntülü konuşma yaptıkları için düne göre daha çok sayıklıyordu adını. İçini rahatlatmak adına ellerimi saçlarına atıp geriye doğru taradım ve alnına bir buse kondurdum. "Elbette dalmıştır. Sen ona iyi geceler dilerken gözlerinin içi gülüyordu." Gerçekten de öyleydi, birbirlerine aşıktılar. Ben de onlara aşıktım sanırım. Jongin zaten ayrı bir dünyaydı benim için, onun kanından başka bir can fikri ise sıcacık yapıyordu içimi.
"Teşekkür ederim Sehun." Yüzünü bana çevirip gülümsedi. "Bu evde tek başıma bir hafta geçirsem ne yapardım bilmiyorum." Eğilip dudaklarına bir öpücük kondurup ben de gülümsedim. "Yüzündeki tebessüm için tüm hayatımdan vazgeçebilirim." Cümlemin ardından duraksadım bir iki saniye. "Beni muhtemelen ciddiye alamıyorsun şuan, üzgünüm, gülmekte özgürsün." On sekiz yaşındaki bir çocuk yüzüme gelip bunları söylese muhtemelen kahkaha atardım. Ama kahve çekirdeğim o tatlı yüz ifadesinden hiç ödün vermemişti bile.
"Eğer yaşın bir önemi olsaydı sadece bedenlere aşık olurduk bence. Bedenin içindekine değil." O gökyüzünü seyrediyordu, ben de onu. İkimiz de güzel bulduğumuz manzarayı izlemeyi tercih etmiştik anlaşılan. Ama Jongin dediklerinde haklıydı. "Önemli olan hem kabuğu hem de iç kısmı sevebilmekte."
Yan yan sırıttım. "Bana bir fıstıktan bahsediyorsun gibi geldi. Buradaki fıstık sen misin?" Bu tatsız espiri için inanın kimseden özür dilemeyecektim. Neyse ki biriciğim bunu yadırgamayacak kadar anlayışlı biriydi. Hatta devam bile ettirdi. "Benim galiba." Çok tatlıydı, busefer eğildiğimde saçlarından öptüm.
Birsüre sessiz kalıp geceyi dinledik. "Jongin ya." dedim. "Sevgilim olsan tam şuan, efsane olmaz mıydı?" Aniden dilimin ucuna gelen cümleleri geri iteklemedim, bu teklif için herhangi bir hazırlık yapmayacağımı biliyordum çünkü. Bir, bu tür işlerden anlamazdım; iki, Jongin kesinlikle liseli değildi. Zaten bunu sorarken göğsümde yattığını da varsayarsak, sadece bir şeylere adını koymamız gerektiğini düşünüyordum. Beni sevdiğini şimdi söylemese de olurdu.
Bakışlarını kaldırıp gözlerimin içine baktı. Yorgundu, ama keskindi kahveleri. "Hiç geri vitesin yok senin, değil mi?" Eh, yoktu sanırım. "Bunu ilk günden anlamış olman lazımdı aslında." Gözümün önüne sınıfa girişi ve kendini tanıtışı geldi. Aylar öncesiydi ama her saniyesi kafamda aynı tazeliğiyle duruyordu. Bana kendi yaşlarımda birini bulmamı söylemişti, şimdi benim küçük fıstığımdı Jongin.
"Senden altı yaş büyük, bir de çocuğu olan matematik öğretmeninle beraber olmak istediğinden eminsin yani." Ses tonu şakacıydı ama bakışları yüzümün her yerinde dolanırken bu soruyu biraz da ciddiyetle sorduğunu farketmiştim. Elimi yanağına koydum ve yüzünü avucumun içine aldım. Gözlerime değen bakışlarındaki tereddüt ve kesinliği aynı anda görebiliyordum. İmkansız gibiydi bu ikisi ama söz konusu oysa değildi işte. "Kendime dair emin olduğum tek şey sensin."
Cümlem hoşuna gitti, farkındaydım. Jongin gördüğü onca sevginin içinde hala sevgiye muhtaç biriydi. Kedi gibi yanağını elime sürttü. "Öyleyse," dedi sonra tatlı tatlı. "Tam şuan sevgilin olayım ozaman."
Sonbaharın sonlarıydı, Jongin o gece sevgilim olmayı kabul etmesinin birkaç saniye sonrası kollarım arasında uyuyakaldı. Saatin geç olduğunu farkedene kadar onu izlemeyi sürdürdüm. Eh, zaman farkındalığını bana sağlamış olan da Jongdae ve yetmiş sekiz mesajının bildirimiydi tabii.
Salıncaktan kalkıp kahve çekirdeğimi kucağıma aldım ve eve girip yatağına yatırdım.
O gece ben de Jongin'le uyudum. Yaşadığım en güzel deneyimdi.
---
merhabalaaar bekletmeyeyim derken biraz aceleye getirdiysem kusura bakmayın;( hikayenin akışıyla ilgili önerileriniz varsa benimle paylaşabilirsiniz, çok belirli bir plana göre gitmiyorum çünkü ehe (ve tıkandım)
ha bir de ben belli ettiğimi sanıyodum ama çoğunuz kim seme anlamamış jxğwixnwpxidmw boşverin zaten konu sevmek olunca çok da mühim değil bence kimin neyi nereye soktuğu (çok pardon)
ÇOK KONUŞMADAN GİDİCEM ŞİMDİ oylar aşşşşırı düştü eski düzene dönene kadar yazmam büyük ihtimalle öptümhadigörüşürüz:(♡