My Little Playmate

By lostigma

317K 33.3K 25.4K

Benim aşkım da, çocukluğum da sensin. More

ⅰ.
ⅱ.
ⅲ.
ⅳ.
ⅴ.
vi.
vii.
viii.
ix.
x.
xi.
xii.
xiv.
xv.

xiii.

21K 2.1K 1.3K
By lostigma

jeongguk 17, taehyung 19

her şey hayal gibiydi. elleri birbirine kenetli bir şekilde, az önce neredeyse koşarak terk ettikleri partiden sonra sakince adımladıkları yol da, birkaç dakika önce olan ve jeongguk'la taehyung'un dudaklarını hala sızım sızım sızlatan öpücük sanki bir hayalin ürünüydü. yanaklarındaki pembe tonu koruyan jeongguk, kafasını öne eğmiş, onun gevşek tutuşunun aksine kendisininkine sımsıkı sarılmış ellerin varlığı kalp ritminin bir türlü normal haline dönmeyişine sebepti. küçük olan bundan çok da şikayetçi olduğunu söyleyemezdi ama bütün bunlar gerçekten de bir hayalse günlük hayatına bir daha dönmek istemeyeceğinden emindi.

sessiz ve birbirine uyumlu adımları onları taehyung'un evine götürene kadar birbirlerine tek kelime etmemeyi seçtiler. jeongguk utancından ve az önceki yaşadıklarının harikalığından dolayı dili tutulmuş gibiydi, taehyung ise... onu ancak tanrı bilirdi.

taehyung evlerinin önüne geldiğinde bile avuçlarını birbirinden ayırmayıp zorla da olsa cebindeki anahtarları çıkardı ve hala işlerinde olduğunu bildiğini ebeveynleri sayesinde o anda bomboş olan eve girip ardından küçüğünü çekiştirdi. elindeki anahtarı ayakkabı dolabının üzerinde bir yere rastgele fırlatıp aralarındaki sessizliğe bir son vermişti. jeongguk sesin etkisiyle kısa bir anlığına ürkmüştü ve böylelikle bakışları büyüğününkilerle kesişmişti. utandığı için hemen bakışlarını çektiğinde taehyung aralarında oluşmuş boşluğu doldurmak için ona doğru büyük bir adım attı.

"jeongguk..."

küçük olan bakışlarını katiyen yukarı kaldırıp o aşkından öldüğü irislerle karşı karşıya gelemiyordu. ona bakmamakta inatçı oluşunu anlayan taehyung ellerini çocuğun yanaklarına yerleştirip kendine bakmaya zorladı. o an için dünya avuçları arasındaymışçasına parlaktı gözleri. "ggukie... bana bakar mısın?"

söylediği cümleyle kendisine dönmeyi beklediği bakışlar aksine sımsıkı birbirine örtülmüştü, taehyung'un jeongguk'un çocukça bir tavırla gözlerini birbirine örtüşüne şahit oluşu, yüzünde kocaman bir gülümseme yeşertmişti. bu tavrı, çocuğun yanaklarında dinlenen baş parmaklarıyla tombul yanakları okşamasına sebep oldu. jeongguk'un kapalı göz kapakları temasla titreşip kesik nefesler aldı ama gözlerini yine de açmadı. taehyung avuçlarında tuttuğu suratı kendine yakınlaştırıp burnunun ucu ve dudaklarının üstündeki boşluğa yakın bir öpücük kondurup geri çekildi. ancak ellerinin tekrar küçük avuçları bulması bir oldu. sakince adımlayıp koltuğa ilerledi ve oturduktan sonra hemen ayakta ona bakmamakta ısrarcı olan küçüğü uyarmadan kucağına çekti. ne olduğunu şaşıran jeongguk'un dudakları arasından çığlık benzeri bir ses firar etti.

"hyung!"

taehyung küçüğün şok olmuş halinden yararlanıp onun kucağında daha rahat bir şekilde oturmasına yardım etti, sonra ellerini ince bele konumlandırıp biraz daha kendine kaydırdı.

"n-ne yapıyorsun hyung? k-kalkacağım ben, kalkıyorum."

jeongguk'un kalkmak için hareketlenişiyle taehyung temastan dolayı sertçe iç çekti ve küçüğünün belindeki ellerini sıkılaştırıp etkili bir ses tonuyla, "otur, jeongguk. hareket etme." dedi.

küçük olan tekrar kalkmaya yeltenip, "ama hyung-" diye itiraz edecekken taehyung ellerini biraz daha aşağıya kaydırıp neredeyse kalçalarına kadar indirdi. bu hareket, jeongguk'un nefesini kesmişti.

"sana hareket etme diyorum, ggukie. bir kere de lafımı dinle."

jeongguk ters bir bakış atıp uzun süre göz göze gelmelerine engel oldu. "ben hep lafını dinliyorum zaten, laf dinlemeyen sensin."

"hey," diye söylendi büyük olan. "burada hyung benim. yani lafı dinlenmesi gereken de."

jeongguk ağzının içinde homurdanıp suratını büzdü ve somurtkan bir ifadeye büründü. taehyung onun bu sevimli hali karşısında eriyip gitmekten korksa da eliyle çenesine dokundu ve onu kendisine bakmaya teşvik etti.  "jeongguk..." diye fısıldadı. sanki yüksek sesle konuşursa bir şeyler darmadağın olurmuş gibiydi ve ellerinin dokunuşu da yeni doğmuş bir bebeğe dokunur gibi hassastı. "beni-beni öptün."

jeongguk'un yanakları tekrar kızarıp bakışlarını kaçırmaya çalıştı. bedeni aslında o kadar da küçük olmayan çocuk büyüğünün kucağında büzüşüp minicik oluvermişti birden.

taehyung avuçlarını tekrar minik ve tombul yanaklara sardı, kafasını kendine yaklaştırdı ve kendi nefeslerinin onun yüzünü okşamasına izin verdi. "beni çok-çok güzel öptün." ona, burunları birbirine değecek kadar yaklaştı. "bir daha-" diye mırıldanırken nefesleri ona yetmiyormuş gibi duraklamak zorunda kaldı çünkü jeongguk sonunda kendi gözlerinin içine parlak parlak bakmaya başlamıştı. "bir daha öpebilir misin?"

jeongguk dudaklarını aralayıp titrek bir soluk bıraktı ve gözlerini kırpıştırdı, o an için bu cesarete tekrar sahip olup olmadığını bilmiyordu. hyungunun onu neden tekrar öpüp öpemeyeceğini sorduğunu anlamamıştı, kendisi de öpebilirdi. ama bunu jeongguk'a yaptırmaktan, öpücüğü küçüğün başlatmasından muhtemelen ayrı bir zevk alıyordu. bu yüzden jeongguk birkaç milim ötesinde soluklanan dudakların kendininkilere temas etmeyişine dayanamayana kadar ona davetkâr gözlerle bakmayı sürdürdü. sonunda büyüğünün ıslaklığını dudaklarının her bir santiminde istediğini fark edip o küçücük mesafeyi kapattı ve partidekinin aksine sakin ve huzurlu bir öpüşmenin ikisini de esir almasına izin verdi.

jeongguk minik dudaklarıyla taehyung'un alt dudağına tutunmuş onu sakince emiyordu. taehyung ise kavradığı et parçası ona asla yeterli gelmiyormuş gibi arada bir diliyle dürtüp onu başka bir ateşin içine çağırıyordu. dudakları birbirine ait danslarını ederken jeongguk sonunda ağzını açıp büyüğünün istediği gibi ağzını talan etmesine izin verdi. diliyle kendi dilini kavrayışını birkaç sızlanmayla karşıladı. kendi diline çarpıp onunla oyun oynayan dili kavrayıp emdiğinde taehyung'un derin sesi kulaklarına ilişti ve mümkünmüş gibi ona tüm benliğiyle sahip olma isteğini arttırdı.

dudakları ıslak bir sesle ayrıldığında jeongguk'un elleri taehyung'un omzunda dinleniyor ve birkaç derin soluğu içine hapsetmekle meşgul oluyordu.

"sen..." diye fısıldadı taehyung. ses tonundan bile ne kadar etkilendiği belli oluyordu. "sen bu kadar iyi öpüşmeyi nereden öğrendin?"

jeongguk cevap vermeyip bakışlarını bu kez kaçırmadan büyüğünün gözlerine dikti ve ona bakış şeklini kendi aklına kazıdı. büyüğünün kaşları alamadığı cevabın ardından çatıldı ve bakışları sertleşti. "başkasını... öpmedin değil mi?"

jeongguk yine cevap vermemeyi seçti. ona başkalarını öptüğünü söyleyip sinirlendirmek isteyen tarafını durdurdu ve sakince ona bakmayı sürdürdü.

"öptün mü? öpmedim de, jeongguk." alnını küçüğünün alnına yaslayıp burunlarını birbirine sürttü, eliyle küçüğün yeni deldirip küpeyle donattığı kulaklarını okşuyordu ve bu sırada zorla nefes alıyordu sanki. "lütfen jeongguk. öpmedim de, lütfen."

"sen?" diye sordu jeongguk zorlukla. alacağı cevap onu yıkacaksa bile o an tereddüt duymadan merak ettiği soruyu sordu. defalarca başkalarıyla takıldığını bilse de gözü önünde hiçbir yakınlaşmaya şahit olmamıştı, onun başkalarını öptüğünü görse ne kadar yıkılırdı tahmin edemiyordu. "sen öptün mü... başkalarını?"

"hayır, hayır." diye kafasını iki yana salladı taehyung aceleyle. "asla. asla öpmem. senden başkasını öpmem ben jeongguk."

jeongguk içinin rahatlamayla dolmasından faydalanıp gülümseyecekti ki birden kaşlarını çattı. "beni de öpmüyorsun ki!"

taehyung yerinde dikleşip alınlarını ayırdı ve küçüğüyle göz göze geldi. "öpen kişi hep benim!"

bunun üzerine taehyung haber verme gereği duymadan dudaklarını jeongguk'un dudaklarıyla birleştirdi. dudaklarının birbirine çarpış hızı küçüğün bir sızlanma koyvermesine sebep olmuştu. az önceki ıslaklığını kaybetmemiş dudaklar kendisininkiyle tekrar bir bütün olduğu için şaşıramıyordu bile jeongguk. aynı gün içinde bu üçüncü öpüşmeleriydi ve taehyung için bu kadar doyumsuz olduğunu fark etmesi de ona olan bağlılığının ne kadar korkutucu bir boyutta olduğunu kanıtlıyordu.

taehyung önceki öpüşmelerine nazaran kısa tuttuğu öpüşmeyi jeongguk'un alt dudağını emdikten sonra geri çekilerek sonlandırdı. sonra dayanamayıp küçücük bir öpücüğü burnunun üstüne bırakıvermişti. onu ne kadar öperse öpsün doyamayacak gibiydi.

"öptüm işte, oldu mu küçük mızmız?"

jeongguk ona hitabına sinirle oflayıp eliyle taehyung'un karnına hafifçe vurdu. "ben mızmız değilim!"

ellerini tekrar küçüğünün beline konumlandırıp onu kendine yaklaştırdı ve göğüsleri birbirine değecek kadar bütün oldular. "çok tatlısın."

jeongguk bu kez utanıp büyüğünün göğsüne saklandı, kafasını büyük gövdeye sokup orada soluklandı. bu hissi ne kadar özlediğinin farkındalığıyla gözleri dolmuştu. bir süre öylece birbirlerine sarılı oturdular. jeongguk sormak istediği tüm soruları sonraya ertelemeyi seçip kolları arasına düştüğü huzuru doyasıya yaşadı. burnunu boynundan ensesine kadar sürükleyip o erkeksi kokuyu kendi ciğerlerine hapsetti. "çok özlemişim, çok çok..." diye mırıldandığının belki de farkında değildi. bu yakınlığı, esmer boyundan aldığı güzel kokuyu, kolları arasındaki sıcaklığı ve kendi kulağını okşayan nefeslerinin arasındaki derin sesi... hepsi için çıldıracak hale gelmişti ve daha bu sabaha kadar umutsuz bir haldeyken nasıl bu hale geldiklerini anlamlandıramıyordu. yine de sorgulamamayı seçti. taehyung'un kolları arasında sımsıcakken bütün o diğer şeylerin hiçbir önemi olmadığını düşündü. gerçekten de onlar birbirlerinin nefeslerinde dinlenirken diğer hiçbir şeyin önemi yoktu.

bölüm atmayalı neredeyse 10 gün olmuş, üzgünüm bekletmek istemedim ama sanırım yaşları büyürken benim yazma isteğim azalıyor çünkü küçük halleri kadar soft yazamıyorum o yüzden finale çok kalmadığını söyleyeyim şimdiden...

ayrıca bölüm atamadığım bu sürede inanılmaz büyümüşüz, 8k ne demek ya teşekkür ederim sizi çok seviyorum 😭

Continue Reading

You'll Also Like

340K 28K 70
seksihun 'seksi piliçler' adlı grubu oluşturdu seksihun: selam seksi piliçler chanaq: siktir aq çiftler chanbaek, hunhan, kaisoo, sulay, taoris, che...
betty By ︎ ︎

Fanfiction

2.4M 212K 33
Ama New York'a geldiğimden beri bir kokusu var. for vanilla baby
By what By Gülse

Fanfiction

2.2K 172 4
"jeon değil mi o,gene birilerini pataklıyor"
64.9K 4.9K 23
Ara verildi.. Alfa Prens Kim gecesini bir gölün yakınlığında geçirdiği zaman, duyduğu lavanta kokusunu ve sesleri takip etmişti. Ve hayatı boyunca ka...