ix.

18.7K 2.1K 1.3K
                                    

jeongguk 15, taehyung 17

utanma duygusu jeongguk için yeni değildi. etrafında kim taehyung gibi arlanmaz bir çocuk varken, oldukça alışkın olduğu bir duyguydu aksine. o etrafında olduğunda, çok fazla tuhaf durumun içine düşmüş bulabilirdi kendini. eh, dün gördükleri, şu ana kadar jeongguk için en utanç verici olanı bile sayılabilirdi.

sabah uyanmış, yatağından çıkmazken yorganı nefes alamayacağı kadar kafasına çekmiş ve yalnızca gözleri tavanı kolaçan ederken o gün okula gitmemenin türlü yollarını arıyordu. annesini hasta olduğuna inandırması lazımdı. yalan söyleyeceği için şimdiden kötü hissediyordu, bu his bile onun hasta numarası yapmasına gerek kalmadan gerçekten hastalanmasına sebep olabilirdi. ama gerçek manada, duyduğu utanç taehyung'u görme ve onunla karşılaşma isteğini törpülüyordu.

annesi kapıyı çalmadan önce kendi yanaklarını çekiştirip kızarttı. kendi kendine birkaç tane patlatması da, onun dışardan bakan biri için manyak gibi görünmesine sebep oldu ama neyse ki dışardan bakan birisi yoktu.

ses tonunu inceltip kendini hasta gibi görünmeye zorladı. annesi kapıyı çaldığında, burnu tıkalı konuşma alıştırması yapıyordu.

"günaydın oğlum, uyanmışsın. hadi kalk da kahvaltıya in."

jeongguk az önce çalışmadığı baygın bakışlarını annesine dikerken, "anne..." diye mırıldandı. bu kadar iyi bir oyuncu olabileceğini kendisi de tahmin etmiyordu. sesi kırık ve kısık çıkmıştı. "ben üşüyorum."

bayan jeon'un kaşlarını çatıp kapıyı arkasından kapatmadan odaya adımlamasıyla küçük çocuğun kalp atışları bir anda hızlanıverdi. ya numara yaptığı anlarsa? ya yalan söylediği ortaya çıkarsa?

kadın elini oğlunun alnına koyup ateşini ölçtü. gözleri, az önce jeongguk'un kendini tokatlayarak kızarttığı yanaklarında gezindi. "hasta mı oldun bebeğim?" diye sorarken gözleri endişeyle kısılmış, küçüğün saçlarını okşuyordu.

jeongguk mırın kırın ederek, "bilmiyorum." diye cevaplandırdı annesini. şimdiye kadar bu kadar iyi gitmesi oldukça şaşırtıcıydı. jeongguk böyle şeylerde iyi değildi ki.

"bugünlük yat dinlen, oğlum. ben de sana sıcacık bir çay yapayım, kendine gelirsin." çocuğun alnını öpüp odadan çıktı ve böylelikle jeongguk tuttuğu nefesini dışarı verdi. daha şimdiden kendinden nefret etmeye başlamıştı. annesinin endişeli bakışları yüzünden kalbi sıkışmıştı ama başka çaresinin olmadığını da biliyordu. annesi ona asla bahanesiz okula gitmemesi için izin vermezdi.

bir süre daha yatakta sırt üstü yattıktan sonra düşünceleri boğucu bir hal almaya başlamıştı. annesi söylediği gibi sıcak bir çayla birlikte gelip iyice dinlenmesini söylemiş, babasıyla birlikte iş için çıktıklarını haber vermişti.

yatakta uyuyamayarak dönüp durmasına son vermesi için telefonuna bir bildirim gelmesi yeterliydi. taehyung'un rehberde yazan ismi ekranda çıktığında jeongguk neredeyse telefonu düşürecekti.

minik kaplan 🐯💜:
neredesin?
evin önünde seni bekliyorum

okula her gün birlikte gittikleri için taehyung her gün yollarına ters olmasına rağmen jeongguk'un evine kadar yürürdü. jeongguk'un bu detayı yeni hatırlamış olması, neredeyse kafasını yatak başlığına geçirip dağıtmasına sebep olacaktı.

tavşan suratlı 🐰:
hyunggg 🤧
sana yazmayı unutmuşum
ben bugün gelmiyorum
sen bensiz git

minik kaplan 🐯💜:
neden
bir şey mi oldu
iyi misin

taehyung'un her şeyi en ince detayına kadar öğrenmek isteyeceğini biliyordu. jeongguk'un aptalca uygulanmış planı suya düşmüştü ve az önce kendi kendine tokatlayarak kızarttığı beyaz yanakları şimdi temasa gerek kalmaksızın bir domates kırmızısıydı.

My Little PlaymateHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin