Kamera Lensi

Bởi themeadow

19K 1.7K 1K

Evren hergün insanlara beklemediği şeyleri vermekle meşgul. Hayat sürpirzlerle dolu lafı klişe ama doğru. Min... Xem Thêm

Hafıza Kartı
En Azından
Kafam Karışık
Yanıl ama Kaybetme ya da Canı Cehenneme
Birini Sevmek
En Kısa Zamanda
İlk Kez Ama Son Değil
Seni Sonra Gözetlerim
Yakından Yani Bu Kadar Yakından
Sana Zaten Bir Kahve Ismarladım
Hem Soy İsmimi Hem Kahvemi Çalmış
Gelirken Yanımda Arkadaşta Getirebilir Miyim?
Seoul'den Incheon'a
Her Şey İçin Teşekkür Ederim
Gözlerindeki Milyonlarca Yıldızdan Biri Olsam
Başlangıç Noktası
Ölü Doğan Cümleler vs. Geride Kalan İnsanlar
Süt Mecburiyeti
Tek Noktadan Bütün Vücuda
Bana Daha Çok Yakışıyor
Kalbin Parmak İzleri
Kelebek Avı
Bunu Bana Değil Ona Söylemen Gerek
Hayal Ettiğim Gibi
Dökül Bakalım
Düzgünce Sorsan
Ters&Düz
Tanışman Gereken Biri
Son ya da Değil
Mutlu Ol
Can You Make Me Scream (M)
Geçen Sene Bugün
Hayatın Teklifleri
Motor! Ekşın!
Mış Gibi Yapmak
Sonsuzluk ve Ötesine
Po-po Popolin
Susana Kadar Bekle
Senin Cümlelerin
Aşktı Bu
Sonrası

Özel Bir İnsan

584 56 11
Bởi themeadow

Eve döner dönmez hayal kırıklığı ve cildine yapışan terden kurtulmak için banyoya atmıştı kendini Minho. Ilık su vücudunun kiriyle birlikte endişelerinden de kurtulmasını sağlamış giderde kaybolmuştu. Islak saçlarıdan damlayan suları havluyla kurulayıp kamerasına yöneldi. O fotoğrafı çekip çekmediğini öğrenmeyi daha fazla ertelemek istemiyordu. Oradaydı, gerçekten çekebilmişti Minho onu ama fazla hızlı davrandığı için kaliteli bir fotoğraf olmamıştı. Ama çektiği kişinin o olması herşeyi güzelleştiriyordu o adam Minho'nun hayatındaki herşeyi güzelleştiriyordu. İçinde daha çok fotoğraf çekme isteği oluştu hayır içinde onun daha çok fotoğrafını çekme isteği oluştu. Gülümsüyordu Minho ve parmaklarının kamera ekranındaki adamın yüzüne defalarca dokunduğunu farkında değildi.

Telefonunun rehberinde Dongjoo sunbaenin ismini bulduktan sonra uzun bir süre ekrana baktı. Arayınca ne diyeceğini düşünüyordu. Direk sorsa mıydı yoksa uzun zamandır sunbaesinden haber alamamış bir küçük kardeş gibi davranıp bugün için teşekkür ettikten sonra bir görüşme mi ayarlasaydı bilemiyordu sonuçta Dongjoo sunbae onun için bir şans olabilirdi ve bunu mahfetmek istemiyordu telefon ekranına bakarak o kadar uzun bir süre düşündü ki karar verdiğinde saat artık birini aramak için uygun değildi. Sabırsızlık içinde uyumak için yatağına gitti. Sağa sola dönüyor sürekli iç çekiyordu hatta koyun bile saydı ama içindeki o umut uyumasını engelliyordu. Her şeyin güzel olmasını dileyerek gözlerini kapadı ve öyle kalmaları için uğraştı. Yarın onun için önemli bir gündü belkide her şey orataya çıkardı.

Nihayet ertesi gün olmuş Minho alarmıyla birlikte büyük güne uyanmıştı. Hiç vakit kaybetmeden gerekli tüm hazırlıklarını yapıp evden çıktı. Dongjoo sunbaeyi bulmadan önce ona ne diyeceğini nasıl konuşacağını iyice düşünmesi gerekiyordu. Not defterine defalarca bir konuşma hazırlayıp sonrada vazgeçti. Kim günlük hayatıda konuşmak için yazılı bir kağıdı okuyanı ciddiye alırdı ki? Doğal olmayıldı konuşma metnine ihtiyacı yoktu cesaret ve şansa ihtiyacı olabilirdi ama kendi başına konuşabilirdi bunu yapabilirdi. Kendine gerekli desteği verip cesaretini iyice topladıktan sonra öğle arasında Dongjoo sunbaeyi aramaya çıktı. Şans ona yardım ediyordu çünkü baktığı ilk yerde Dongjoo sunbaeyi bulmuştu. Rahat olmaya çalışarak sanki öylesine gelmiş gibi önceki gün olduğu gibi spor tesisine geldi Dongjoo sunbae merdivenlere oturmuş bir şeyler atıştırıyordu. Minho usulca yanına çöküp selam verdi. Dongjoo sunbae şaşırmış gibi görünsede sevindiği belliydi.

'Ah Minho seni yeniden görmek ne güzel!' diye neşeyle karşıladı Minho'yu Dongjoo sunbae bir yandan da ağzındakini yutmaya çalışıyordu. Sonrasında Minho'ya da yemesi için uzattı ve bir süre aralarındaki tek iletişim ısırık ve çiğneme seslerine dönüştü. Minho bir an önce konuya girmek istese de sabırlı davranmaya çalışıyordu. Derslerden, üniversiteden, spordan, futbol klüplerinden, Minho'nun fotoğraflarından, Dongjoo sunbaenin yeni evinden bir süre konuştular. Minho artık zamanın geldiğini hissediyordu ve konuşmaya başladı.

'Uzun zamandır seninle birlikte bir şeyler yapamıyorduk bu konuda sana biraz mahçubum seni daha sık görmeye gelmeliydim ama dünkü oyun gerçekten iyiydi hyung' dedi Minho gülümseyerek dışı gülümsüyordu ama içi derin bir nefes vermiş rahatlamıştı en azından lafa girmeyi başardım diye.

'Ah evet ne oynarsak oynayalım hakkını veriyorsun. O yüzden hep seninle aynı takımda olmak istiyorum. Bu arada dün seni yüz üstü bıraktığım için kusura bakma kazanmayı ne kadar çok sevdiğini biliyorum. Ben gittikten sonra ne oldu peki o ikisinin hakkından geldin öyle değil mi? ' diye konuşmayı Minho'nun istediği yöne getirmişti Dongjoo sunbae şans gerçekten Minho'ya yardım ediyordu.

'Sorun değil hyung bir daha ki sefere kazanırız ama sen gittikten sonra devam etmedik yani bende istemedim ve maçı bitirdik.'

'Öyle mi? Kazamalarına izin verdin yani beni şaşırttın doğrusu Minho.' dedi Dongjoo sunbae Minho'nun omuzuna yavaşça vurarak. Minho gülümseyip hayatını sorusunu sormak için kendini hazırladı.

'Dün maçta top kaçınca yanına gidip konuştuğun adam kimdi hyung?' diye sordu Minho göğsünden ağırlık kalkmış gibi hissediyordu ama Dongjoo sunbaenin kaşlarının sorgulayıcı bir şekil aldığını görünce panikledi.

'Yani söylemek zorunda değilsin istemiyorsan, ben sadece merak etmiştim.' diye kendini açıklamaya çalıştı ama Dongjoo sunbae lafını kesti.

'Öyle bir şey değil şaşkın. Bana onu sormana şaşırdım, sahiden onun kim olduğunu bilmiyor musun?' diye sordu Dongjoo sunbae Minho hayır anlamında başını sallayınca önüne dönüp anlatmaya başladı.

'Kibum..' dedi usulca gözleri uzakta bir noktaya takılmıştı ve sesi daha yumuşak çıkıyordu. Minho hem onun ismini öğrendiği için hemde Dongjoo sunbaenin bu ani değişimine anlam veremediği için olduğu yerde titredi. 

'Kibum benim için özel bir insan çünkü o konuşmuyor.' bu cümle Minho için çok kafa karıştırıcıydı Dongjoo sunbaenin Kibum için özel demesi onu biraz kızdırsa da konuşmuyor kısmı onu meraklandırıyordu.

'Konuşma engelli değil ama o günden beri susuyor. Kimseye tek bir kelime etmedi öğretmenlere bile, onunla kaç kere konuşmaya çalıştığımı hatırlamıyorum.' diye açıklamayı sürdürdü Dongjoo sunbae artık sesinde acı vardı. Minho daha fazla dayanamayıp sordu.

'Neden konuşmuyor peki? Ne oldu da susmayı tercih etti?' sorarken Dongjoo sunbaeye biraz daha yaklaşmıştı Minho ağzından çıkan hiçbir kelimeyi kaçırmak istemiyordu.

'6 ay önceydi ve o... O bu hayatta en sevdiği insanı kaybetti.' Dongjoo sunbae bu cümleden sonra durakladı ve nefesini düzenlemeye çalıştı. Minho içinin acıdığını hissediyordu. Demek sevgilisini kaybetmek onu bu hale getirmişti.

'Ağabeyi... Seungbum benim yakın bir dostumdu şeyden...yetimhaneden.' diye zorla bitirdi cümlesini Dongjoo sunbae yanakları kızarmıştı ve sesi çatlıyordu. Ama utanan Minho'ydu onun hakkında sevgilisini kaybetti diye düşündüğü için kendinden utanıyordu.

Boğazını temizleyip oturuşunu dikleştirdi Dongjoo sunbae aklına gelen bazı şeyleri silmeye çalıştığı belliydi. Minho boğazının kuruduğunu hissediyordu içinin çöle döndüğünü hissediyordu Dongjoo sunbaenin tekrar konuşmaya devam etmesi için konuşmaya başladı.

'Ben özür dilerim. Seni kırmak o günleri hatırlayıp üzülmene sebep olmak istemezdim. Ben-ben gerçekten bilmiyordum.' Minho cümleyi zorla bitirdi çünkü her kelime diline ağır geliyordu. Dongjoo sunbaenin yetimhanede büyüdüğünü bilmiyordu kendi menfaatine birinin duygularını incittiği için kendine kızıyordu.

'Sorun değil yetimhanede büyüdüğümü söylemek artık o kadar üzücü değil.' Dongjoo sunbae acıyla gülümseyip konuşmaya devam etti. 'Canımı yakan sevdiğim birini ikinci kez kaybetmek yani demek istediğim Seungbum, onu ilk kez kardeşiyle birlikte yetimhaneden kaçtığında kaybetmiştim ama aynı üniversitede olduğumuzu görünce her şey değişmişti ama bu kez sonsuza kadar kaybettim yani artık kampüste çarptığım bir insanın o olma ihtimali yok.' dedi Dongjoo sunbae burnunu çekerken ağlamak için uğraştığı belliydi.

'Nasıl oldu peki?' diye sordu Minho daha fazla şey öğrenmek istiyordu ve Dongjoo sunbaeyi rahatlatmak için sırtını okşamaya başladı.

'Yetimhanelerde sevgi yok Minho, dayak var, şiddet var, kurallar var, taciz var... Seungbum hiçbirimizin yapamadığını yaptı kendini ve en önemlisi kardeşini korumak için; kaçtı. O ikisinin ilişkisi beni her zaman etkilemiştir. İkinci ve son sefer ortadan kaybolması ise biraz kafa karıştırıcı ama yinede çok üzücü. Tek bildiğimiz basketbol potasının üzerine düştüğü ama nasıl olduğunu bilmiyoruz o günden beri Kibum konuşmuyor  ve yüzü gülmüyor ben yanında olmaya çalışıyorum ama kimseye izin vermiyor.' diye olan biteni anlattı Dongjoo sunbae gözleri akmayan yaşlarla doluydu.

'O yüzden basketbol topuna dokunmadı ve sen topu atan adama bağırdın öyle değil mi?' diye sordu Minho düşüncelerini onaylatmak istiyordu.

Sadece başını sallamakla yetindi Dongjoo sunbae ve derin bir nefes verdi. Hüzünlü havadan kurtulmak istediği belliydi.

'Gerçekten nasıl haberin olmaz cenaze haberi okulda yayınlamıştı. O yüzden Kibum'un kim olduğunu bilmemene şaşırdım.' dedi Dongjoo sunbae konuşmayı Minho'ya yönlendirmek için. Minho bilmem anlamında dudak bükük hafızasında böyle bir şeyin olup olmadığını hatırlamaya çalıştı ama sonuçsuzdu. Onu düşüncelerinden uzaklaştıran Dongjoo sunbaenin sesi oldu.

'Birazdan dersim başlayacak sonra görüşürüz Minho.' dedi Dongjoo sunbae merdivenlerden kalkarken.

'Hyung seni üzdüysem özür dilerim ben-- kötü bir niyetim yoktu.' dedi Minho aceleyle kendini açıklamaya Dongjoo sunbaenin iyi hissetmesini sağlamaya çalışıyordu. Dongjoo sunbae cevap vermedi sadece gülümseyim hala basamaklarda oturan Minho'nun saçlarını karıştırıp yukarı doğru çıkmaya başladı. Bu hareketi Minho'nun içini rahatlatmıştı. 

Sevdiği adamın -artık adını bildiğine göre- Kibum'un hakkındaki bu acı gerçekleri öğrenmek Minho'ya ağır gelmişti.Kendi ailesini düşündü,ağabeyini, onları ne kadar uzun zamandır görmediğini ama varlıklarının ona güç verdiğini hissetti. Kibum'a acımıyordu evet başına geleler için çok üzülmüştü ama Kibum onun gözünde acıyabileceği biri değildi sadece bir kez olsun sesini duyabilmek istiyordu. Minho günün geri kalanında Kibum'un sesinin nasıl olabileceğini düşünerek geçirdi. Akşam eve dönerken her zamanki gibi banka uğradı, Kibum da oradaydı ellerini göğsünde birleştirmiş gözlerini kapamıştı. Minho bu kez gizlenmedi, uzaklaşmadı, ya da paniğe kapılmadı sadece ona doğru yaklaştı küçücük sessiz adımlarla. Kamerasını çıkartıp bir fotoğrafını çekti bu yaptığı da yanlıştı ama Kibum hayatına girdiğinden beri yaptığı yanlışlar artmıştı. Hiçbir şeyi umuzsayamazdı bu andan başka sarı saçlarının oynadığı akşam güneşi Kibum'u başka bir gezegene aitmiş gibi gösteriyordu hayır Kibum'u cennete aitmiş gibi gösteriyordu. Minho usulca bankın öbür ucuna oturup Kibum'u izlemeye başladı. Alnına düşen saçlarını,şekilli kaşlarını, uzun kirpiklerini, küçük sevimli burnunu, pembe dolgun dudaklarını, yüzünün her ayrıntısını hafızasına kazımaya çalışıyordu. Zayıf bir rüzgar saçlarının arasından geçip o meyvemsi kokuyu getirdi yine Minho'nun burnuna. Minho doya doya kokuyu içine çekerken rüzgarı kıskanıyordu onun saçlarıyla böyle pervasızca oynayabiliyor diye. Orda öyle ne kadar oturdu bilmiyordu Minho zaman algısı kaybolmuştu Kibum'un yanında, ama sonsuza kadar böyle kalmak istiyordu. Kibum uyanmadan önce gitsem iyi olur diye düşündü çünkü uyadığında ona bir açıklama yapamamaktan korkuyordu. Usulca ayağa kalkıp öğlenden beri yanında taşıyıp bir türlü içmediği küçük süt şişesini Kibum'un yanına bıraktı ve geldiği gibi gitmeye başladı. Bu kez o Kibum'u arkada bırakıyordu ama sadece karşısına daha iyi çıkabilmek için...

Đọc tiếp

Bạn Cũng Sẽ Thích

150K 13.5K 22
taehyung ve jungkook birbirlerinin yan komşularıydı. there is no other universe then, stay with me texting + instagram 03.02.24 This fiction is dedic...
11.9M 580K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
804K 65.6K 13
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...
132K 10.6K 29
HappyVirüs: Görüşüz Mesajınız gönderilmemiştir. HappyVirüs: ..Ve seni seviyorum Mesajınız gönderilmemiştir. _____ '...bu oyun bugün, burada bitiyor...