Mavinin Siyahı

By bluemonument

284K 11.6K 3.9K

Yavuz ve Bahar'ın hem bilindik hem bilinmeyen hikayesi. Söz'deki Yavuz ve Bahar burda, benim kalemimde biraz... More

Ep.1 "Birazdan çıkacağız burdan"
Ep.2 "Bahar benim hayatımda gördüğüm en güçlü kadın"
Ep.3 "Çok şükür iyisin Bahar"
Ep.4 "Merak etme kimse alamaz seni benden"
Ep.5 "Ben, sen olmadan burda ne yaparım abi?"
Ep.6 "Levent gitmişti belki, ama Yavuz buradaydı"
Ep.7 "Giresun'a tayinim çıktı"
Ep.8 "Evlen benimle"
Ep.9 "Nikahın sahtesi olmaz"
Ep.10 "Komutanım dikkat edin!"
Ep.11 "Tebrik ederim Bahar Karasu"
Ep. 12 "Çolak kampı basmış"
Ep.13 "Merak etme güzelim kurtaracağız seni ordan"
Ep.14 "Tek korkum sensin be adam.."
Ep.15 "Sen bana böyle bakarsan ben hiçbir yere gidemem ki"
Ep.16 "Seni seviyorum"
Ep.17 "Günaydın hatun"
Ep.18 "Komutanım tam bir rock yıldızı gibi oldu"
Ep.19 "Senin burda ne işin var?"
Ep.20 "Yeni görev yeri Karabayır"
Ep.21 "Elini değdiğin her şeyi güzelleştiriyorsun"
Ep.22 "O kına yakılacak, o düğün yapılacak, o halay çekilecek!"
Ep.23 "E o zaman düğün hazırlıkları başlasın!"
Ep.24 "Düğünden önce gelini görmek uğursuzluk getirir"
Ep.25 "Beyler, büyük bir sorunumuz var"
Ep.26 "Artık biz bir aileyiz"
Ep.27"İki çay söylemiştik orda biri açık,keşke yalnız bunun için sevseydim seni"
Ep.28 "Önemli olan kan bağı değil, gönül bağı"
Ep.29 "Gözleri sana benzeyen bir kızımız olsun.."
Ep.30 "Annemi sen öldürdün!"
Ep.31 "Emrinize amadeyim doktor hanım"
Ep.32 "Beni bırakma!.."
Ep.33 "İşte şimdi yeniden döndüm hayata"
Ep.34 "Sen benimsin, sadece benim"
Ep.35 "Nasıl? Hiç Leyla gibi değil, di mi?"
Ep.36 "Gördüğüm en ilginç çift, gördüğüm en ilginç nikahla evlenmişti"
Ep.37 "Biz hamileyiiiiiz!!!!"
Ep.38 "Annemin yüzüğü"
Ep.39 "Yavuz, kızımız.."
Ep.40 "Merak etmeyin doktor bey, ben karıma çok iyi bakacağım"
Ep.41 "Bebeğin adını, Gülümser koyacaklarmış"
Ep.42 "Baba.."
Ep.43 "Sana buraya gelmemeni söylediğimi hatırlıyorum, Yıldırım Kutlu"
Ep.44 "Sanırım artık her şeyi öğrenme vakti geldi evlat"
Ep.45 "Seninle gurur duyuyorum, baba"
Ep.46 "Yavuz bana böyle bir şey yapmaz"
Ep.47 "Allah'ım ben bir de bu adamdan çocuk yaptım!"
Ep.48 "Bana bunu neden yaptın Yavuz?"
Ep.49 "Çok üzgünüm, affet beni"
Ep.50 "Kimseyi kaybetmeyeceğiz!"
Ep.51 "Kendimi asla affetmeyeceğim, asla!.."
Ep.52 "Sevdiklerim söz konusuyken, bütün dünya korksun benden"
Ep.53 "İçimdeki kız çocuğu elinde elma şekeri, uçurtma uçuruyordu sanki"
Ep.54 "Hazırlan, İstanbul'a gidiyoruz"
Ep.55 "Bütün anneler aynı mı kokar?"
Ep.56 "Kız Kulesi'yle Galata'nın hikayesini bilir misin?"
Ep.57 "Kahramanlar can verir, yurdu yaşatmak için"
Ep.58 "Benim bahar bahçem sensin"
Ep.59 "Tehlike çok yakınında"
Ep.60 "Kızımız doğsun, uzaklara gidelim. Bütün kötülüklerden uzaklara"
Ep.61 "Benim yüzümden tek bir kişinin daha canının yanmasına katlanamazdım"
Ep.62 "Yavuz benden Farah'ı aldı. Ben de ondan Bahar'ını alacağım."
Ep.63 "Kız arkadaşım değil o benim, karım"
Ep.64 "Her şey seninle güzel.."
Ep.65 "Hayallerle yaşayanı gerçeklerle öperler"
Ep.66 "Biz bir aileyiz, biz güzel bir aileyiz"
Ep.68 "Bizim hayatımız mission imposible"
Ep.69 "Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe"
Ep.70 "Yavuz bundan hiç hoşlanmayacak"
Ep.71 "Bana senden daha iyi gelen bir şey yok ki"
Ep.72 "Kucağımda, koca bir dünyayı tutuyordum sanki"
Ep.73 "Ben vermem kızımı kimseye"
Ep.74 "Bahar, biz böyle güzel olduk di mi?"
Ep.75 "Vazifemiz vatan!.."
Ep.76 "Bir sevdiğimi daha kaybedemem"
Ep.77 "Biz her zorluğu aşarız"
Ep.78 "Senin kendi kocaman, kalbi kocaman sarı kafa bir dayın var"
Ep.79 "Sen büyüyünce sakın babana benzeme, annene benze"
Ep.80 "Zordur almak bizden kızı"
Ep.81 "Sen benim kışımı yaza çevirensin"
Ep.82 "Başka türlü bakamam artık Bahar'ın yüzüne"
Ep.83 "Önce kızım.."
Ep.84 "Senin hayatıma girdiğin güne, binlerce kez şükürler olsun"
Ep.85 "Ne sevap işledim de geldin hayatıma bilmiyorum"
Ep.86 "Bir bakışın yeter ömrüme baharlar getirmeye"
Ep.87 "Allah'ım bu kötü günler bitsin artık"
Ep.88 "Siz böyle hep beraber büyüyeceksiniz"
Ep.89 "Ah, bu baba kız aşkı öldürecek beni"
Ep.90 "Merhaba Ömer"
Ep.91 "Parti sen gülünce başlasın"
Ep.92 "Bundan sonra hep mutlu olun, çok mutlu olun"
Ep.93 "Baba, bana masal anlatsana 👨‍👩‍👧‍👦"
Ep.94 "Mutlu olmak için her şeye sahibim💏"
Ep.95 "Mavilikler bizi bekler⛵️"
Ep.96 "Tek başımayken bir hiçmişim de sizinle var olmuşum gibi✨"
Ep.97 "Kız babasıyım ben👨‍👧"
Ep.98 "20 yıl sonra...👰🏽"
Ep.99 "İkinizle de gurur duyuyorum çocuklar🙏🏻"
Ep.100 "Veda💕Sen yanımdayken"
DUYURU‼️
Special Ep.1 "Sürpriiiiz!"
Special Ep.2 "Yazımsın, kışımsın ama en çok baharımsın"
Special Ep.3 "Mutlu Yıllar 🥳"
Special Ep.4 "Ben annene hala ilk günkü gibi aşığım"
Special Ep.5 "En güzel doğum günü hediyesi sen geldin bana"
SpecialEp.6"Daha uzun yıllar birlikte olmaktan başka bir dileğim yok şu hayatta"
Special Ep.7 "Poğaça yanaklı torunum dedesiyle aşk yaşıyordu resmen"
Special Ep.8 "Küçük bir hastane odasında, birlikteydik, iyiydik ve mutluyduk"
Duyuru‼️
Duyuru‼️

Ep.67 "Başım dönsün her şey dönsün, salla beni dünyam dönsün"

1.9K 93 49
By bluemonument


Bahar'dan

"Ya yine kim oturttu bu herifi mangalın başına?"

"Ya Avcı bir dur ya. Bak bu sefer o senin dediğin habere biberinden de aldım."

Fethi gözlerini kocaman açıp baktı.

"Valla mı lan?"

"Valla valla. Hadi git etleri getir kardeşim."

"İyi tamam ama adam gibi pişir bu sefer şu etleri. Geçen sefer hayvanları canlı canlı yedik resmen."

"Etin az pişmiş makbuldür aga. Size de yaranamıyoruz yani."

"Hadi hadi uzatma, iyi pişir etleri."

Mücahit ne yapmış ne etmiş, göl kenarında mangalı yakmıştı. Otelden biraz uzağa gelmiştik. Burda sorun olmamıştı mangal yakmak. Hatta otelden aşina yüzler de vardı mangal yapan.

Etler pişerken biz de Yavuz'la çimenlere oturmuş manzarayı izliyorduk. Herkes mutlu bir halde, anın tadını çıkarıyordu. Derin bir nefes alıp, gülümseyerek gözlerimi kapadım. Ahmet Kartal çimenlerin üzerinde emekleyerek yanımıza geldi. Minik elerini bacağıma getirince açtım kapadığım gözlerimi. Başımı çevirip Ahmet Kartal'a baktım. Ağzında emziği gülerek bana bakıyordu. Anında kocaman bir gülümseme yayıldı yüzüme. Ahmet Kartal elleriyle bacağımdan destek alarak dizlerinin üzerine çıktı. Hiçbir şey yapmadan bakıyordum. Yavuz'u dürtüp onun da bakmasını sağladım bize. Yavuz da başını çevirmiş, ne yapacak diye bakıyordu.

Ahmet Kartal kucağıma tırmanıp bir elini karnıma getirdi. Tuhaf gelmişti çocuğa demek ki kocaman karnım. Başını kaldırıp bana baktı. Kaşlarımı kaldırıp gülümsedim. Ahmet Kartal diğer elini de karnıma getirdi. Birden Gülümser tekme atınca, yavrucak korkup çekti ellerini karnımdan. Ben buna gülerken, Ahmet Kartal şaşkınca bakıyordu. Sonra kucağıma oturup, iki elini karnıma getirip, başını da karnıma yasladı. Şefkatle gülümsedim. Yavuz da gülerek elini Ahmet Kartal'ın başına getirip saçlarını sevdi. Fatma abla konuşarak geldi yanımıza.

"Oğlum yastık mı sandın sen orayı. Gel bakalım bana."

Fatma abla Ahmet Kartal'ı alacakken, durdurdum.

"Fatma abla bırak kalsın. Baksana ne tatlı duruyor."

"Ama uyur kalır orda Bahar. Başı ağır gelir sonra."

"Yok yok gelmez. Yavrucak kardeşiyle tanışıyor belli ki."

Fatma abla da gülüp başını salladı. Ardından tekrar döndü salataya. Başımı çevirip Yavuz'a baktım.

"Görüyor musun şunun tatlılığını? Bütün bebekler güzeldir ama erkek bebekler ayrı bir tatlı oluyor."

Yavuz muzır muzır gülüp yaklaştı biraz bana.

"O zaman kızımız doğsun, arkasından hemen bir tane de erkek yapalım."

Yandan yandan gülerek kafa salladım.

"Bak canım, eğer senin gibi bir oğlumuz olacağına söz verirsen süreyi biraz kısaltabilirim yoksa en az bir 4 sene bekleyeceksin maalesef."

"Ayıp ediyorsun karıcım. Söz dedim ya. Sen emret ben etrafı minik minik Yavuz'larla doldurayım."

Gülerek eğilip yanağını öptüm. Ardından tekrar Ahmet Kartal'a döndüm. Derin bir nefes alırken, elleri iki yanına düştü. Uyumuş, kıyamam.

"Yavuz, Ahmet Kartal uyudu. Alıp bir yere yatırsana, burda böyle kalmasın çocuk."

"Tamam canım."

Yavuz kalkıp Ahmet Kartal'ı dikkatlice kucağına aldı. Başını Yavuz'un omzuna dayayıp devam etti uyumaya. Yavuz yatırmak için bir yer ararken, hayran hayran baktım arkasından. Yavuz'a babalık gerçekten çok yakışacaktı. Az kaldı. Üç ay sonra biz de kızımızı kucağımıza alacağız.


Yere bir kilim serip yiyecekleri üstüne yerleştirdik. Mücahit bu sefer etleri Fethi'nin istediği gibi pişirmişti. Her şey hazır olunca oturup yemeğe başladık. Ahmet Kartal da uyanmış yine benim yanıma gelmişti. Annesiyle benim aramda oturuyordu ama gözü bendeydi. Karnım büyüdükten sonra çok görmemiştim Ahmet Kartal'ı. Nasıl tuhafına gittiyse bu durum, bakıp duruyordu.

İştahla yedik yemekleri. Gerçekten orman havası insanın iştahını açıyor. Yavuz'un sesiyle ona döndüm.

"Ee Bora. Sen buradasın da senin tim nerde?"

"Karabayır'da. İzinde değil onlar. Komutan yardımcısı başlarında. Aslında ben de alamazdım izin ama Erdem yarbay hep birlikte olalım deyince şartları zorladım."

"Valla iyi yapmışsın. Her zaman bulunmuyor tatil fırsatı."

"Siz de bugüne kadar tatile hiç çıkmamıştınız komutanım. Valla değiştiniz."

Yavuz Mücahit'in dediğine gülerek başını bana çevirdi.

"İnsan değişiyor Keşanlı. Sevdiklerine biraz daha vakit ayırması gerektiğini düşünüyor zamanla. Hayat kısa. Başımıza ne zaman ne gelecek belli değil. Her şey için geç olmadan sevdiğinle doyasıya yaşamalı her şeyi. Sonra yapamadıkların için pişman olmak fayda etmez."

Gülümseyerek baktım gözlerine.

"Haklısınız komutanım. O yüzden ben de silahımla vakit geçiriyorum sürekli. Mesela buraya getiremedim benim ağır makineliyi aklım onda. N'apıyor bensiz? Bakımını yeni yapmıştım ama insan merak ediyor, özlüyor tabi."

Mücahit o kadar ciddi söylemişti ki bunları, hepimiz tuhaf tuhaf bakıyorduk, tim hariç. Onlar tanıyorlar tabi Mücahit'i. Bu çocuk gerçekten ruh hastası ya. Ama en şaşıranımız Özge oldu. N'apsın garip. Biz alıştık Mücahit'in deliliklerine de Özge yeni yeni şahit oluyor.

"Silahın mı? Silahından mı bahsediyorsun gerçekten."

"Evet Özge yenge. Silahımdan bahsediyorum. Çok özledim valla."

Özge hala şaşkın şaşkın bakarken biz gülmeye başladık.


Yemekler bitince Yavuz kalkıp Ahmet Kartal'ı kucağına alarak yanıma oturdu.

"Gel bakalım Yavuz amcaya. Sen kardeşini sevdin mi Ahmet Kartal. Bak burda kardeş var sana bir tane."

Yavuz karnımı göstererek konuşuyordu. Ben gülerken, Ahmet Kartal hiçbir şey anlamadan bakıyordu. Yavuz karnımı işaret edince yine minik elini karnıma getirdi. Usul usul karnımın üstünde gezdirdi elini. Derken Sinan girdi lafa.

"Burda da var bir tane. Gerçi daha pek belli değil ama olsun var. Hatta bir tane de orda var. Böyle ne güzel oldu ya, çocuklarımız aynı yaşta olacak. E hadi Ateş sıra sizde. Evlenin de hemen yapın bir çocuk. Bizimkilerle yaş farkı olmasın aralarında."

Biz alttan alttan gülerken Ateş gözlerini açmış Sinan'a bakıyordu. Nazlı'ysa renkten renge girmişti. Leyla Sinan'ın bacağına vurunca dönüp baktı Leyla'ya. Erdem abi boğazını temizleyip konuştu.

"Yemek işi bittiyse kaldıralım artık şunları."

Biz hemen onaylayıp işe koyulduk. Yeter ki konu dağılsın. Yavuz da Ahmet Kartal'ı çimenlere bırakıp yardım etti diğerlerine. En ağır hamile ben olduğumdan bana bir şey yaptırmıyorlardı. Ben de Ahmet Kartal'la oturdum çimenlere. Başını bu sefer dizime yasladı küçük adam. Gülümseyip saçlarını sevdim. Fatma abla işini bitirince yanımıza geldi.

"Bizim oğlan sanki seninle yeni tanışıyor gibi. Oğlum çok mu sevdin sen Bahar teyzeyi?"

"Çocuğa tuhaf geldi heralde karnımın kocaman olması."

Fatma abla gülerken Yavuz geldi yanımıza.

"Uyudu mu yine?"

Başımı indirip baktım. Gözleri açıktı.

"Cık, uyumuyor. Öyle yatmış sakin sakin duruyor."

Yavuz da gülümseyip baktı Ahmet Kartal'a. Ali Haydar abi geldi bu sefer yanımıza.

"Bugün senden ayrılmadı bizimki Bahar. Yormadı inşallah seni."

"Hiç olur mu abi? Mutlu etti şu halleri beni. Baksana nasıl güzel yatıyor dizimde."

Biz gülümseyerek Ahmet Kartal'a bakarken Mücahit geldi bir hevesle.

"Size salıncak kurayım mı?"

Kocaman açıldı gözlerim. Hevesle konuştum.

"Evet evet Mücahit lütfen. Salıncakta sallanmayalı o kadar oldu ki. Hadi bize salıncak kurun."

Mücahit gülerek kafa salladı. Tam gidiyordu ki Yavuz anında itiraz etti.

"Hop hop, olmaz salıncak falan. Bahar karnın burnunda salıncağa falan binemezsin. Oğlum sen de niye olmadık şeyler getiriyorsun aklına."

Yüzümü düşürüp dudaklarımı büzdüm. Yavuz dönüp baktı bana.

"Bahar yapma şöyle. Ben senin iyiliğin için söylüyorum. Ya düşersen salıncaktan? Allah korusun."

"Ya niye düşeyim Yavuz? Sen yavaş yavaş sallarsın beni. Hadi n'olur."

Alttan alttan kedi gibi bakıyordum. Yavuz hiç dayanamazdı buna. Yavuz hala bir şey demeden bakerken, Mücahit girdi lafa.

"Komutanım siz de yani ne evham yaptınız. Altı üstü salıncak kuracağım. Gondola bindirmeyeceğiz Bahar yengeyi merak etmeyin."

Hevesle gözlerim açıldı.

"Gondol mu?"

Yavuz bana bakıp tekrar Mücahit'e döndü.

"Tamam tamam sen daha uçuk fikirler üretmeden git kur şu salıncağı. Yoksa sonumuz lunaparkta bitecek."

Mücahit gülerek kafa sallayıp uzaklaştı yanımızdan. Ben gözlerimi açmış, dudaklarımı büzmüş hevesle bakıyordum. Lunapark ha? Yavuz dönüp yüzümdeki ifadeyi görünce anlamış olacak anında çıkıştı.

"Sen de abartma Bahar. Lunaparka falan gitmeyeceğiz."

Gülmeyi kesip dudak büktüm.

"Tamam neyse salıncakla idare ederiz."

Yavuz kafa sallarken birden sırtına top geldi. Yavuz ne olduğunu şaşırıp başını çevirdi. Erkekler top oynamaya başlamıştı. Sinan elini kaldırıp bağırdı.

"Oğlum ne bakıyorsun, atsana topu."

Biz gülerken yavuz topa sertçe vurdu. Top bu sefer Sinan'ın kafasına geliyordu ki havada yakaladı topu.

"Ooo eski sol açık Yavuz Karasu yeniden sahalarda."

Yavuz da gülerek bağırdı sesini duyurmak için.

"Ve benim muhteşem sol ayağımla yaptığım ortaları hunharca harcayan eski forvet Sinan Usta yine formunda. Oğlum tam kafana ortalıyorum sen elinle tutuyorsun topu. Çaksana doksana."

Sinan şaşkınca bir Yavuz'a bir de kale niyetine koydukları iki taşın arasında kaleci niyetine duran Feyzullah'a baktı.

"Harbi lan. Ulan ne biçim gol olurdu ha, tam jeneriklik. Hadi bir daha ortala" diyip tekrar gönderi topu Yavuz'a.

Yavuz da gülerek oyuna dahil oldu. Ali Haydar abi de peşinden. Biz de Fatma ablayla gülerek baktık arkalarından. Ahmet Kartal da başını kaldırmış hevesle bakıyordu top oynayanlara. Birden gördüğüm şeyle gözlerimi şaşkınlıkla açtım. Yavuz topu bu sefer Sinan'ın ayağına ortalamıştı ama Sinan'dan önce Leyla koşup vurdu topa ve harika bir gol attı. Sinan şaşkınca bakarken, Yavuz kahkaha atıyordu. Leyla da koşarak gol sevicini yaşıyordu. Birden gelip Yavuz'un sırtına atladı. Yavuz da gülerek bacaklarından tuttu düşmesin diye. Herkes şaşkınlıkla bakarken ardından gülmeye başladı. Hepimiz kankahalarla gülüyorduk. Leyla Yavuz'un sırtında bir elini boynuna dolamış, diğer elini yumruk yapıp havaya kaldırmış "gool" diye bağırıyordu. Ardından yere atlayıp Sinan'ın yanına geldi. Sinan hala şaşkınca bakıyordu.

"Niye bu kadar şaşırdın sayın Usta? Hayır gören de ilk defa ayağından top kapıyorum sanacak."

Sinan şaşkın ifadesini düzeltip göz devirdi.

"Leyla, gözümün nuru. Hani sen hamilesin ya, acaba diyorum biraz ona göre mi davransan? Niye koşturup duruyorsun ya? Kızacağım artık."

"Sen merak etme canım. Benim oğlum annesine çekmiş, hiçbir şey olmaz ona."

Sinan şaşkınca gülümsedi.

"Oğlum mu?"

Leyla da söylediği şeyi yeni farketmiş olacak o da şaşırdı.

"Valla bana da Allah söyletti."

Sinan gülerek sarıldı Leyla'ya. Bakışlarım Bora ve Özge'ye kaydı. Onlar da mutlulukla bakıyorlardı birbirlerine. Bora uzanıp Özge'nin alnına bir öpücük kondurdu. Tebessüm edip iç geçirdim. Ne güzel oldu böyle ya, hepimiz mutlu mutlu. Fatma ablanın sesiyle başımı çevirip baktım.

"Oğlum nereye gidiyorsun?"

Ahmet Kartal hızlı hızlı emekleyerek top oynayanların ortasına geldi. Herkes dönüp ona baktı. Topun yanına gelince emeklemeyi bırakıp oturdu çimenlere. Topu eline alıp atmaya çalıştı. Bir yandan da sesli sesli gülüyordu. Biz de gülmeye başladık haline. Ahmet Kartal topla oynamaya çalışıyordu ama yavrucak zaten top kadardı. Kaldıramıyordu bir türlü. Bora gelip kucağına aldı Ahmet Kartal'ı. Diğer eline de topu alıp Ahmet Kartal'a verdi. Hevesle gülümseyip aldı topu, ardından yere attı. Özge de yanlarına gelip Ahmet Kartal'ın başına bir öpücük kondurdu. Biz şefkatla onları izlerken, birden 'paat' diye bir ses duyuldu. Mücahit koşarak gelip vurmuştu topa. Öyle sert vurmuş ki top patladı. Ahmet Kartal sesten irkilip gülmeyi kesti önce. Sonra yerdeki patlamış topa bakıp ardından ağlamaya başladı. Bora da susturmaya çalışıyordu.

"Oğlum n'apıyon lan? Niye patlatıyon topu?"

"Aga ne bileyim öyle gelişine vurayım dedim, patladı."

"İyi halt ettin dayıoğlu. Çocuğu da ağlattın."

"Dur aga ben sustururum onu şimdi. Ahmet Kartal, amcacım sen topa mı ağlıyorsun? Oğlum ben sana daha güzelini alırım lan, merak etme."

Mücahit Ahmet Kartal'ı kucağına almış susturmaya çalışıyordu. Ahmet Kartal hafiften susar gibi olmuştu.

"Hah aferin. Oğlum kocaman adam oldun artık. Bak erkek adama ağlamak yakışmaz."

Yavuz yüzünü buruşturup Mücahit'in yanına geldi.

"Çocuğa saçma sapan şeyler söyleme Keşanlı. Ne demek erkek adam ağlamaz. Biz insan değil miyiz? Robot muyuz biz?"

"Yok komutanım insanız da işte yavrucak ağlamasın diye diyorum ben."

"Tamam tamam hadi anesine ver çocuğu. Zaten topu da patlattın."

Mücahit Ahmet Kartal'ı Fatma ablaya verip geri geldi.

"Salıncak hazır. Önce kim binmek ister."

Hevesle kalktım yerimden. Fatma ablaya dönüp konuştum.

"Fatma abla hadi Ahmet Kartal'ı salıncağa bindirelim. Hoşuna gider."

"Karnı aç Bahar. Önce karnını doyurayım, sonra. Hadi sen bin."

Hevesle kafa salladım. Yavuz'un yanına gidip koluna girdim.

"Hadi beni salla kocacım."

Mücahit bıyık altı gülüp başını çevirdi. Yavuz da bana biraz yaklaşıp konuştu.

"Sen emret karıcım."

Kıkırdayıp biraz daha sokuldum Yavuz'a. Sonra elele salıncağa gittik. Mücahit gerçekten çok güzel yapmıştı. Ağacın en yüksek dalına kurmuştu salıncağı. Bir de oturma yerine tahta bulup koymuş, aynı eski Türk filimlerindeki gibi olmuştu.

"Ay ne güzel yapmış Mücahit."

Yavuz da gülüp bana döndü.

"Hadi bin de sallıyayım."

Gülerek bindim salıncağa. Yavuz da sallamaya başladı.

"Hadi Yavuz, hızlı salla biraz."

"Olmaz, böyle iyi."

"Ya hadi birazcık daha."

"Tamam ama çok değil."

"Tamam tamam."

Yavuz salladıkça kahkaha atıyordum. Çocukluğumdan beri binmemiştim sanırım salıncağa. Çok hoşuma gitmişti. Salıncak hızlandıkça dönmeye başladı. Ben buna daha çok kahkaha attım. Yavuz da gülüyordu halime.

"Bahar, başın dönerse söyle durdurayım."

"Başım dönsün her şey dönsün, salla beni dünyam dönsün."

"Oooh, bizim hatun oldu."

Yavuz'un dediğine kahkaha attım yeniden. Yavuz da sesli seli gülmeye başladı. Çok keyifliydi bu be. Özlemişim salıncağa binmeyi.  Biraz sonra gerçekten başım dönünce seslendim Yavuz'a.

"Tamam Yavuz, yeterli. Bak Leyla'yla Sinan geliyor. Onlara bırakalım salıncağı."

Yavuz salıncağı durdurup inmeme yardım etti. Ben inince Sinan geldi hemen.

"Azıcık da ben bineyim. Yavuz beni de sallar mısın?"

Ben dudaklarımı birbirine bastırıp gülmemi tutarken, Yavuz tuhaf tuhaf bakıyordu.

"Ya oğlum git işine ya. Hem bırak da Leyla binsin. Bana odun diyene bak."

"Şaka yapıyoruz herhalde. Ayrıca odunlukta senin eline su dökemem Yavuzcum Karasu."

Biz Leyla'yla gülerken, Yavuz dudak büktü. Leyla salıncağa binince, Yavuz'la birlikte ağacın dibine oturduk biz de. Sinan da sallamaya başladı.

"Leyla sana bir şiir yazdım. Okuyayım mı?"

Hepimiz şaşkınca gözlerimizi açtık.

"Sen Leyla'ya şiir yazdın? Yani tamam romantiksin de bu kadarı da biraz show yani."

Başımı çevirip Yavuz'a baktım.

"Niye öyle diyorsun Yavuz. Ne güzel düşünmüş, oku Sinan oku."

Yavuz göz devirip başını çevirdi. Leyla'dan hiç bir tepki gelmemişti. Dudaklarını büzmüş bekliyordu. Sinan da sırıtarak boğazını temizleyip okumaya başladı.

"Aşk, kalbimi yakan bir volkan gibidir
En sevdiğim tatlı kazan dibidir."

Yavuz'la ben şaşkınca bakarken, Leyla göz devirip gülmeye başladı.

"Leyla sev beni sokma müşküle,
Seninle kaşık atalım iki tabak keşküle."

Leyla kahkaha atmaya başlamıştı artık. Biz de gülüyorduk Yavuz'la.

"Al bak gördün mü? Ne kadar güzel düşünmüş."

Başımı çevirip Yavuz'a baktım.

"Çok özür dilerim hayatım."

Yavuz gülerek kafa salladı. Leyla ve sinan da gülüyordu. Derken diğerleri geldi yanımıza. Bora, Özge, Ateş ve Nazlı. Anlaşılan Fatma abla hala Ahmet Kartal'ı doyuruyordu. Leyla salıncaktan inip kızlara döndü.

"Ee, hanımlar, hanginiz binecek önce?"

"Özge önce sen bin."

Özge gülerek kafa salladı. O salıncağa binerken diğerleri de gelip yanımıza oturdu.

"Özge sıkı tutun canım. Dikkatli ol."

"Tamam Bora, merak etme."

Bora da endişeleniyor haliyle. İnsan bir kere kötü bir tecrübe yaşayınca, daha bir titizleniyor sonrasında. Özge salıncağa binince, Bora da sallamaya başladı. Onları böyle görünce tanıştıkları gün geldi aklıma. Hafiften bir ses çıkararak gülüp, başımı eğdim. Yavuz da dönüp bana baktı.

"Ne oldu, neye gülüyorsun?"

Başımı kaldırıp Yavuz'a baktım. Diğerleri de bana bakıyorlardı. Gülerek başımla Bora ve Özge'yi işaret ettim.

"Onları böyle görünce tanıştıkları günü hatırladım da."

Ben böyle deyince Bora ve Özge de gülmeye başladılar.

"Hıımm ilginç bir tanışma hikayesi sanırım. Anlatın da dinleyelim madem."

Özge başını çevirip Nazlı'ya baktı. Diğerleri de merakla bakıyorlardı. Bora bir yandan Özge'yi sallarken bir yandan konuştu.

"Olayın başrolü Bahar. O anlatsın madem."

Bora böyle söyleyince bu sefer meraklı bakışlar bana döndü. Yavuz da şaşkınca gözlerini açmış bana bakıyordu.

"Bak sen. Bahar, hiç bahsetmemiştin."

Gülerek başımı yana eğdim.

"Ne bileyim, fırsat olmadı ki."

"Haklı, kaç gündür başımız beladan kurtulmadı ki."

Sinan'ın dediğiyle aklıma yine son yaşananlar geldi. Yüzüm düştü anında. Yutkunup durdum. Sinan da halimi anlayıp tekrar konuştu.

"Ee, Bahar anlatsana."

Gülümseyip Sinan'a baktım. Ardından Bora'ya çevirdim başımı.

"Ya ama olmaz öyle. Bu sizin hikayeniz."

"Olur olur. Hadi sen başla biz devam ederiz."

Özge'ye gülüp kafa salladım.

"E iyi maden. Şimdi bundan yıllar yıllar önceydi. Ben on sekiz, Bora yirmi yaşındaydı. Yıllar sonra ilk defa o sene tekrar bir araya gelmiştik. Bora akademideydi ben tıp fakültesinde. Özge'yle biz üniversitede tanışmıştık. Fakültelerimiz farklıydı ama kantinlerimiz ortaktı. Bir gün kantinde erkek öğrencilerden biriyle bir sıkıntı yaşamıştım. Tabi o zamanlar şimdiki gibi değilim. Sarkıntılık etmişti bana ben de tedirgin olmuştum. Şimdi olsa ağzını yüzünü kırardım da o zamanlar daha toyum. Bu çocuk peşime takıldı bir gün. Takip ediyor beni. Ben de korkudan ne yapacağımı bilmiyorum. Tekinsiz de bir tipti. Sonra birden Özge'yi gördüm. O da kantine geliyordu. Daha önce tanışmıştık ama pek muhabbetimiz yoktu. Yanımdan geçerken selam verdi ama benim betim benzim atmış olacak durup, bir sorun mu var diye sordu. Ben de anlattım durumu. Özge elindeki kitapları bana verip biraz uzağımızda bekleyen çocuğun yanına gitti. Ben şaşkınca bakıyordum ne yapacak diye. İki hamlede yere serdi çocuğu. Sonra çocuğun bir kaçışı var, arkasına bile bakmadan. O günden sonra arkadaş olduk Özge'yle. Sonra bir ay falan sonraydı galiba, doğum günüme çağırdım Özge'yi. Akşam club gibi bir yerde kutlayacaktık. Bora da gelecekti. Mekanı bulamamış. Beni arayınca dışarı çıktım onu karşılamaya. Ama bizim ki güya şaka yapacak. Arkadan sinsi sinsi yaklaşmış bana. Ben ne olduğunu anlamadan, arkamda duyduğum sesle hemen geriye döndüm. Özge gelmiş, Bora'nın kafasına çantasını geçirmiş, üstüne bir de karnına yumruğu indirmişti. Gözlerimi kocaman açıp baktım ikisine. Özge tekrar vuracakken durdurdum. Meğer bu deli kız, Bora sessiz sessiz yaklaşınca bana bir şey yapacak sanmış. Ondan girişmiş adama. Sonra tabi anlattım durumu. İçeri geçip Bora'nın kafasına buz torbası falan koyduk. Öyle tanışmış oldular. Özge vicdan yaptı, akşam boyu Bora'yla ilgilendi. Tabi artık gerçekten o yüzden mi yoksa daha ilk andan Bora'dan etkilendiği için mi onu bilemem."

Ben susunca herkes gülerek başını Özge'ye çevirdi. Özge de utangaçça gülüp eğdi başını.

"Vay be Özge. Hiç de öyle vurdulu kırdılı bir tarzın yok ama."

Özge Sinan'ın dediğine gülüp konuştu.

"Ya o sıralar tekvando dersleri alıyordum. Epeyi merak sarmıştım. Ondan biraz öyle oldu. Ama sonra pek işim olmadı yani aslında gerekmedi. Tabi gerekirse yine her türlü icabına bakılır."

Özge'nin dediğine güldük hepimiz.

"Seninki de ilk vuruşta aşktı galiba devre."

"Sorma devre sorma. Kafama çantayı öyle bir geçirdi ki, hele ardından karnıma attığı yumruk. Anında aşık oldum."

Biz gülerken Özge de başını eğmiş alttan alttan gülüyordu. Salıncak sallanmayı bırakmıştı artık. Özge inince Ateş fırladı yerinden.

"Hadi kelebek. Ben de seni sallayayım."

Nazlı hevesle ayağa kalktı. Salıncağa binince Ateş sallamaya başladı. Başımı Yavuz'un omzuna dayayıp gözlerimi kapattım. Derin bir nefes alıp doğanın sesini dinledim. Yavuz birden bir şarkı mırıldanmaya başladı.

"Yanağın yanağımda
Dudağın dudağımda
Salla beni uçayım
Gönül salıncağında

Başım dönsün her şey dönsün
Salla beni dünyam dönsün
Gönül salıncağında"

Biz diğerlerinden biraz uzakta oturuyorduk. Yavuz'u sadece ben duyuyordum. Gözlerim kapalı halde kocaman gülümsedim. Yavuz da saçlarıma bir öpücük kondurdu. Öyle güzel bir sesi vardı ki. Sabaha kadar dinlerdim onu.

"Yavuz, senin ne güzel sesin var ya. Sen söyle, ben sabaha kadar dinlerim."

"Aslında ben de seni dans ederken izlemeyi çok isterdim Bahar. Kim bilir ne büyüleci bir şeydir?"

Başımı kaldırıp hevesle baktım gözlerine.

"Sen ciddi misin? Hani dans edersem kıskanırdın beni?"

Yavuz yüzündeki çarpık gülümsemeyle biraz daha yaklaşıp, fısıltıyla konuştu.

"Sadece bana dans edersen sorun yok."

Ben de muzipçe gülüp kısık sesle konuştum.

"Neden olmasın? Gerçi uzun zamandır antrenman yapmıyorum ama kocama özel ufak bir şeyler ayarlayabilirim."

"Sabırsızlıkla bekliyorum karıcım."

Gülerek yüzümü yüzüne yanaştırdım. Dudaklarımız tam birbirine değecekken, gelen öksürük sesiyle gözlerimi açıp hızla ayrıldım Yavuz'dan. Muzır muzır gülerek bakıyordu bizimkiler. Nasıl kendimizi birbirimize kaptırdıysak, unutmuşuz yalnız olmadığımızı. Utanıp eğdim başımı. Sinan imalı imalı konuşmaya başladı.

"Biz gidelim de siz rahat rahat takılın kardeşim. Anlıyorum tabi, neticede baş başa bir tatil planlamıştınız, böyle arada unutuyorsunuz bizim de burda olduğumuzu."

Ben hafifçe gülerken Yavuz yüzünü buruşturdu.

"Yine başladın zevzekliğe."

Diğerleri de güldüler Yavuz'un dediğine.

"Hadi gidelim artık."

Bora'ya kafa sallayıp kalktık. Yavuz kalkıp beni de kaldırdı oturduğum yerden. Gülümseyerek elini belime doladı. Beni kendine çekip saçlarıma bir öpücük kondurdu. Ben de gülümseyip kolumu beline doladım. Sarmaş dolaş yürümeye başladık diğerlerinin arkasından. Başımı omzuna yaslayıp gözlerimi kapadım. Nasıl huzur veriyorsun be adam. Sen nasıl iyi geliyorsun bana.



BÖLÜM SONU
😌

Continue Reading

You'll Also Like

344K 43.3K 41
bir ipe bağlanmayı öğretmek fwb texting / düzyazı slowburn⚠️
109K 603 57
Tamamlanmış kitapları aramakla zaman kaybetmenize gerek yok. Her kitapsevere uygun çeşit ceşit kitapları burada bulabilirsiniz. NOT: Eğer sizin de ta...
256K 12.8K 29
"Umarım evleneceğimiz gün yanlışlıkla sakalını değil de, kaşlarını keserler, Yavuz. " "Umarım evleneceğimiz gün gelinliğin kirlenir de, kot pantalon...
131K 14.3K 52
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...