Ep.68 "Bizim hayatımız mission imposible"

2K 91 51
                                    


Bahar'dan

Minik, eğlenceli pikniğimiz bitince otele döndük. Hep birlikte lobide oturmuş, bir şeyler içiyorduk. Yorulmuştuk hepimiz. Hava da kararmak üzereydi. Mücahit'in sesiyle ona çevirdim başımı.

"Akşam yemeği kaçta çıkıyor burda komutanım?"

"Yuh Keşanlı! Daha şimdi mangal başından kalktın. Aklın akşam yemeğinde mi?"

"Valla komutanım bana yemek olsun. Ben her türlü yerim. Hem o öğlen yemeğiydi. Akşama da şöyle güzel ev yemekleri yemeyelim mi?"

Yavuz gülüp başını çevirdi.

"Yiyelim Keşanlı yiyelim."

Gülüp önümdeki fincandan bir yudum daha aldım.

"Bahar sen o kahveyi bana ver."

"Ya Yavuz, hani içiyordum artık kahve."

"Öyle her gün olmaz canım o."

Dudak büküp Yavuz'a uzattım fincanı. Yüzümü düşürünce Yavuz dayanamadı.

"Tamam tamam hadi bir yudum daha al."

Hevesle gülüp bir yudum daha aldım kahveden. Ardından fincanı Yavuz'a uzatıp, kalktım yerimden. Yavuz da bana çevirdi başını. Ben de ona bakıp konuştum.

"Canım ben bir lavaboya gidiyorum."

"Tamam ben de geleyim."

Yavuz yerinden kalkıyordu ki durdurdum.

"Gerek yok canım. Hemen gidip geleceğim."

Yavuz tekrar konuşacakken Mücahit kalktı ayağa.

"Yenge dur ben de geliyorum."

"Gerek yok Mücahit."

"Yok yenge benim de tuvalete gitmem lazım."

"Ha, tamam o zaman. Hadi."

Mücahit kafa sallayıp yanıma geldi. Tam gidiyorduk ki Yavuz'un sesiyle durup ona döndük.

"Keşanlı, Bahar'ı bekle."

"Merak etmeyin komutanım."

Göz devirip güldüm Yavuz'a. Ardından Mücahit'in koluna girip yürümeye başladım.



Lavabodan çıkınca bakındım etrafıma. Mücahit daha çıkmamıştı heralde. Kollarımı göğsümde çaprazlayıp duvara yaslandım. Şimdi gitmeyeyim tek başıma. Yoksa Yavuz Mücahit'e çıkışacak. Sonra duyduğum sesle doğruldum yerimde. Lobide bir karışıklık çıkmıştı. Hemen gidip baktım. Gördüğüm şeyle kalakaldım olduğum yerde. Bir grup adam ellerinde silahlarla rehin almıştı herkesi. Hemen bizimkilere çevirdim başımı. Hepsi ayağa kalkmış, dikkatle bakıyorlardı adamalara. Kadınları ortalarına almışlar, dikkatli bir şekilde adamları kolluyorlardı. Yavuz başını hafifçe benim olduğum tarafa çevirince göz göze geldik. Kaşlarını kaldırıp işaret etti. Ben de gözlerimi kocaman açmış bakıyordum. Hemen geri çekildim. Hızla tuvaletlerin olduğu yere geri gittim. Mücahit yeni çıkıyordu tuvaletten. Koşup gittim yanına.

"Mücahit, Mücahit!"

Mücahit şaşkınca baktı.

"Yenge n'oluyor?"

"Mücahit yanında silah var mı?"

"Hayrola yenge, n'apcan silahı?"

"Lobide eli silahlı adamlar var! Herkesi rehin almışlar! Bizimkiler de orda!"

Mücahit'in yüz kasları gevşedi anında.

"Ne diyorsun yenge?!"

Hızla belinden silahını çekip beni arkasına alarak yürümeye başladı. Lobiye yaklaşıp duvar kenarından baktık. Ben de bakmaya çalışıyordum ama Mücahit öne geçmeme izin vermiyordu. Yavuz'un bakışları yine bizden tarafa kaydı. Bu sefer Mücahit'i görünce rahatladı biraz. Kaş göz işareti yapmaya başladı. Mücahit de anlamaya çalışıyordu. Adamlar dört kişiydi. Niye bir oteli basıp, insanları rehin almışlardı anlamıyorum. Biz Mücahit'le hala bakarken, içlerinden biri konuşmaya başladı.

Mavinin SiyahıWhere stories live. Discover now