f*cking marriage ✔

By 0_carmen

122K 8.6K 4.2K

"En büyük lanetler sana girsin Jeon!" "Soyadımızın aynı olduğunu hatırlarsın umarım!" More

why did I marry you?
sex is the only solution
let's not be like this
addicted
cheating
going back to old days
kid?
a room
dad
bad things
meeting
you're destroying me
little beautiful things/fin
the cat/b.b

adoption

7.1K 573 296
By 0_carmen

"Olmaz,Jungkook."

Jimin aynı kocasına söz verdiği gibi evlatlık için işlemleri başlatmıştı bile.Şimdi tek sorun,Jungkookun piskolojik sorunları olan bir kız çocuğu sahiplenmek istemesiydi.

"Kız altı yaşında Jimin.Annesiyle babası istemiyormuş bile.Ne yaparsa yapsın ceza verip bodruma kapattıklarından-"

"Anlamak istemiyor musun!?"

Jungkook deri koltuklarında ona gönderdikleri e-maili ciddi bir şekilde okurken Jimin en sonunda patlamıştı.Susup gergin gözlerini ona çevirdi.Jimininkiler ise sinirle parlıyordu.

"Gelip bana kızın şizofreni olduğunu söylüyorsun,annesiyle babasının kavga edip sinirlerini ondan çıkardığını sayıklayıp duruyorsun Jungkook!"

Susup bir süre Jungkookun tepki verip vermeyeceğini kontrol etti ama bir cevap alamayınca aynı sinirle devam etti konuşmasına.

"Biz sürekli,birçok kez kavga etmiyor muyuz?Şu anda o kız burda olsa ne kadar etkilenebileceğini hiç düşünmedin mi?Onu cehennemden alıp yeniden cehenneme koymak gibi birşey olur bu!"

"Sadece normal bir çocuğumuz olsun istemiyorum Jimin.Cehennemden çekip aldığımız bir çocuğumuz olsun istiyorum."

Jungkookun sakin tavırları Jimini iyice sinirlendirirken hızla koltuktan kalkıp merdivenlere yönledi.

"İlk önce kendi cehennemini yok et Jeon Jungkook!"

Yatak odalarının kapısı sertçe kapandığında Jungkook sinirle soludu ve birkez daha ekrandaki kızın fotoğrafına baktı.Vazgeçmek istemiyordu.

"Deneme süresi veriyorlar!"

Jiminin duyabileceği bir ses tonuyla son kozunu ortaya sürdüğünda yatak odasının kapısı açıldı.Jungkook rahatlayarak arkasını dönüp hızlı adımlarla ona gelen kocasını gördüğünde,biraz fazla erken rahatlamıştı.

"Ben bir çalışanı işe almayacağım Jungkook,bir evlat edineceğim.Bunun nasıl bir deneme süresi olabilir!?"

Jungkookun boşluğundan faydalanarak kucağındaki laptobu hızla aldı ve son bir kez daha,üzerine bastırarak konuştu.

"Ya bu kızdan vazgeçersin,ya da bir çocuğun olmaz."

Jimin Jungkookun çıkıp gittiğini görmüştü.Birkaç asır gibi gelen saatten sonra arabanın sesi yeniden kulaklarına dolduğunda merakla pencereye yanaştı.Kocası yüzünde memnun bir ifadeyle arabadan indi ve etrafına bakındı.Daha sonra etraftan dolandı ve arka kapıyı açtı.

Jimin kaşları çatılırken merakla hangi antikaya milyonlar verdiğine bakmak istedi.Sinirli olunca ya saçma sapan şeylere,ya da antikalara para harcardı.Antikalar da Jiminin gözünde saçmaydı ama herneyse.

Arka koltuktan inmesi zaman alan şeyin,parayla satın alınamayacak bir şey indiğinde küçük gözleri kocaman oldu.Saatlerdir çıkmadığı odadan hızla çıkıp aşağı kata indi.

Endişeli gözleri çıktığı avludan sakince çıkan Jungkooka,ve onu görünce birden duran minik kızda gezindi.

Uzun siyah saçları yüzünün yarısını kapatan solgun tenli kız onu gördüğünde olduğu yerde durdu ve kafasını kaldırmadan ona bakmaya başladı.

"Jungkook ne yaptın?"

"Kendi cehennemimi yok etmemi söylemedin mi?O olmadan yok edebileceğimi düşünmüyorum."

Kız korkulu gözlerle onları izlerken Jimin sessizce kocasının kolundan tutup onu içeri çekti.Kapı kapalı değildi ama küçük kızın dikkatini çoktan büyük bahçenin ardında dolaşan kazlar ve onlarla ilgilenen bahçıvan çekmişti.

"Bu kızı büyütemeyiz Kook."

"Büyütebiliriz Jimin.Şizofreni için tedavi görüyor zaten.Eğer birlik olursak kurtaramamak için bir neden yok."

Jungkook yeniden kızın yanına gidecekti ki Jimin kolundaki elini sıkılaştırdı.Sinirli tarafını bir kenara atıp,endişeli ve üzgün bir şekilde bakmaya başladı ona.

"Bütün problem şizofren olması değil."

Jiminin yatıştığını anladığında,Jungkook yavaşca kafasını elleri arasına aldı.Jimin ellerini yanaklarının üzerindeki ellere koyarken derin bir nefes verdi.

"Problem ne o zaman?"

"Onu kızım olarak göremiyorum Jungkook."

Jungkook her ne kadar kırılsada bu işin olmasını aşırı derecede istiyordu.Bu yüzden milyon kez duydukları şeyi birkez daha anlatmaya başladı.

"Zamanla alışacağız Jiminie.İlk başlarda böyle olması normal biliyorsun."

"Biliyorum ama-"

Jiminin cümlesi kızın çığlığı ile kesilsiğinde ikiside o tarafa koştular.Minik kız çimenlerin üzerinde tepiniyor,hiç bilmedikleri bir ismi sayıklayıp bağırıyordu.

Yarım saat kadar sonra Jeon ailesi sakinleşmiş olan yeni üyeleriyle birlikte salonlarında oturuyordu.Jungkook gelip ilaçlarını içirdiği birkaç dakika içinde herşey düzelmiş gibiydi.

Saçları yine yüzünü kapatırken,oyuncak ayısını sımsıkı tutuyordu elinde tutuyordu.Ne Jungkook,ne de Jimin konuşmak için cesareti kendilerinde bulamıyorlardı.En sonunda sessizliği bozan,minik Hye Lin oldu.

"Bodrumunuz var mı?"

Jimin bu anlamsız soruya cevap vermek için Jungkookun gözlerine baksa da,anladığı kadarıyla iletişim kurmalarını istediğinde susuyordu.

"Hayır ama-"

"O zaman nerde uyuyacağım?"

Jimin dudakları hala aralıkken şok olmuş gözleriyle Jungkooka baktı.Kocası stresten dudaklarını dişliyordu.

"Ş-şu anda bir odan yok,ama bizimle uyuyabilirsin."

Jungkook gözlerini Jimine çevirdi şaşkınlıkla.Hye Lin'i koltukta yatırır sanıyordu ama cevabı onu etkilemişti.

"Peki.Teşekkür ederim."

Jimin seslice bir nefes verip kurumuş boğazı için su almaya kalktığında kız bakışlarını Jungkooka yöneltti.

"Ne zaman yatıyorsunuz öğrenebilir miyim?Biraz uykum geldi de."

Jungkookun bugün kızından duyduğu en uzun cümleydi bu.Ses tonunun güzelliğiyle,Hye Lin'in yavaş yavaş alışmasına gülümsedi.Gözleri saate baktı.Kitap okumalı,sonra uyumalıydı.

"Şimdi yatıyoruz."

Jimin su içmekten geri döndüğünde onları ayaklanmış görünce sorar gibi Jungkooka baktı.

"Yatmaya gidiyoruz,geliyor musun?"

"Gelirim.Yani.Geleyim."

Jungkook gülünseyerek minik kızın merdivenlerden çıkmasına yardın ederken derin bir nefes alıp şakaklarını ovdu.Kocasının bu kıza o kadar çok bağlanması sinirlerini bozmuştu.Olmayacak bir şeyden umut bekliyordu.Yukarı doğru çıktı.

Hye Lin çoktan pijamalarını giymişti.Jungkook ise giyiniyordu.Onun yanına ilişip usulca giyinmeye başladı.

"Korkuyor ve gergin.Lütfen yanında biraz daha rahat davran."

Jimin dudaklarını araladı ama sesli bir nefesle beraber geri kapayıp sadece deneyeceğini söyledi.Gecenin sonunda Jungkook bir yanda,Jimin diğer yanda,Hye Lin ise ortalarında yatıyordu.

Saçları geriye düşünce ikisi de ne kadar güzel olduğunu farketmişti.

"İyi geceler Hye Lin."

"İyi geceler."

Jungkook kızının alnını öpüp üzerini kontrol ettiğinde o gün belki de ilk kez,kırmızı dudaklarında minik bir gülümseme farketti.

"İyi geceler."

Jimin hızlıca iyi geceler dileyip sırtını ikiliye döndü.Gözünü bile kırpmıyordu.Birkaç dakika sonra Jungkook uykuya daldığında hala aynı pozisyonda,aynı yere bakıyordu.

Yatağın ortasında bir hareketlenme oldu.Daha sonra Jimin boynuna sarılan kısa bir kol,sırtına değen küçük yüzü hissetti.Daha sonra sessizliğin içinde çekingen bir ses tonu.

"Teşekkür ederim."


Sizce kız kalsın mı?

Continue Reading

You'll Also Like

23.8K 1.5K 17
belki onu sevdi belki de onu sevme fikrini. [tamamlandı]
deja vu By sibyl

Fanfiction

684 88 5
[park jimin & jeon jeongguk] ❧ park jimin, eski sevgilisi jeon jeongguk'un, yeni flörtleriyle birlikteyken deja vu yaşadığından adı kadar emindi.
106K 9.8K 24
avukat jeon jungkook, karşısında gördüğü cılız gencin bir katil olduğuna inanamadı. " sen beni unutuyorsun, ben senin evin oluyorum." • smut, arg...
34.4K 2.6K 12
hello kitty. 08052021.