İçgüdü

By MrsAuthor_99

119K 8.4K 1.6K

Hayatınız elinizden alınıp yerine sonsuzluk bahşedilseydi, bunu ödül olarak mı görürdünüz? Yoksa olabilecek e... More

Vampir Grupları Hakkında
1. Bölüm
2. Bölüm
3.Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölümden Kesit
7. Bölüm
Çok Önemli !
8. Bölüm
Mini Duyuru
9. Bölüm
10.Bölüm
11. Bölüm
Flashback
Alıntı ve Birkaç Şey
12.Bölüm
İçgüdü-Alıntılar
13. Bölüm
14. Bölüm
Duyuru
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
Üzgünüm...
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
Flashback 2
30. Bölüm
31. Bölüm
Duyuru
🎄 Yılbaşı Özel Bölümü 🎄
32. Bölüm (1. Kısım)
32. Bölüm (2. Kısım)
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
Kayıp Kardeş (Özel Bölüm)
46. Bölüm
Sorularınız⬇
47. Bölüm
48. Bölüm (1. kısım)
48. Bölüm (2. kısım)
Flashback 3
FİNAL (1. kısım)
FİNAL (2. kısım)
Yazardan...
Playlist
İçgüdü: Sofia
Özel Bölüm
50 Bin Özel Bölümü 🥳
75 Bin Özel Bölümü ✨

49. Bölüm

984 84 21
By MrsAuthor_99

İyi okumalar...💕

Birkaç ay sonra

Birbiri ardına açılan şampanya şişeleri, habire sönüp de Percy'nin sinirini bozan mumlar ve mama sandalyesinde otururken etrafa anlamsız bakışlar atan Sofia...

Salona, uzun bir süre sonra neşe hakimdi.

Böyle bir tablo görmeyeli epey olmuştu. Vera'nın üzerimizde kara bir bulut gibi dolaştığı zamanlarda böyle şeyler ancak kaçamak sayılırdı. Şimdiyse, hiçbir korku taşımadan bunu yapabiliyorduk.

Anastasia burada olmasa da...

"Bırak şunlarla uğraşmayı." diyerek Percy'nin elindeki kırmızı mumu alıp yerine bıraktım. Dakikalardır tüm mumları aynı anda yakmaya çalışıyor ve her seferinde başarısız oluyordu.

Percy "Pes ediyorum." diyerek arkasına yaslandığında Jane, ona bir şampanya uzattı. Percy ayağa kalkıp bilmem kaçıncı şampanyayı patlattığında Sofia ürküp ağlamaya başlamıştı.

Alex onu kucağına alıp odasına çıkardığında Percy şişedeki tüm şampanyayı bölüştürdü. Kadehimi elime alıp diğerleriyle birlikte havaya kaldırdım. "Vera'dan kurtulmamıza!"

Gülüşmelerimize kadehlerimizin sesleri eşlik ettiğinde ortaya kulak çınlatıcı bir ses çıktı. Bu sırada Octavia, bugün için özel pişirdiği tavuğu getirip servis yapmaya başladı. Açıkçası, bugün keyfim o kadar yerindeydi ki Octavia'yı bile sevmeye başlamıştım.

Bu sırada Jack, saatin kaç olduğunu bininci kez sorduğunda ona doğru döndüm. "Bir yere mi yetişeceksin?" Jack, özenle kestiği tavuğu çiğnerken başını salladı. "Uçağa yetişmem gerek."

Kaşlarımı çattım. "Nereye gidiyorsun ki?" Jane şampanya kadehini masaya bırakıp "Jack, Dünya turuna çıkıyor." diye mırıldandı. Soran gözlerle Jack'e bakmaya başladım.

"Anastasia ile hayalimizdi." Açıklamasından sonra masaya sessizlik çöktü. "Onun için, bunu gerçekleştirmek istiyorum." Hafifçe gülümsedim. "Bu, çok güzel." Şampanyamdan büyük bir yudum aldım. "Klişe olacak ama gittiğin her yerden kartpostal bekliyorum."

Masadaki herkes bu dediğime gülerken ayağa kalktım. "Alex'e baksam iyi olacak." Hızlı adımlarla yukarı çıkıp Sofia'nın odasına ulaştığımda görmeyi beklemediğim bir görüntüyle karşılaştım.

Alex sallanan sandalyeye oturmuş, kollarının arasındaki Sofia'ya masal anlatıyordu. Kapının girişine yaslanıp bir süre onları izledim. Bu, gerçekten mükemmel bir görüntüydü. Her kadının hayal ettiği türden...

Alex masalı bitirdiğinde Sofia uykuya dalmıştı. Onu beşiğine bırakmak için kalktığında içeriye doğru birkaç adım attım. "Alex Laurent, masal anlatıyor. Bunu göreceğim aklıma gelmezdi."

Beşiğin yanına ulaşıp kızımı izlemeye başladığımda Alex bana eşlik etti. "Kralların yalnızca prenseslerine gösterdikleri bir yüzleri vardır." Dediği şeye güldüm. Ancak Sofia'nın uyanmaması için sessizce gülmek zorunda kalmıştım.

"Yüzü bana benziyor." diye mırıldandım. Etraftaki herkes böyle söylediği için inanmaya başlamıştım. Alex hafifçe güldü. "Haklı olabilirsin ancak gözleri kesinlikle ben."

Bakışlarımı ona çevirdim. "Buna itiraz edemeyeceğim." Sofia doğduğunda her bebek gibi mavi gözlere sahipti. Öyle kalmasını çok istemiştim ancak göz rengi değişmiş, Alex'inkine benzer bir yeşile dönmüştü.

Hemen ardından Alex'in dudaklarına uzun bir öpücük kondurdum. "Sofia her şeyiyle mükemmel." Alex, odadan çıkmadan önce son kez ona baktı. "Mükemmelliğini de benden almış olmalı."

Koluna girip onu sürüklemeye başlarken gözlerimi devirmiştim. Her zamanki gibi, her şeyden kendine bir pay çıkarmayı başarıyordu. Klasik Alex Laurent.

Yeniden salona döndüğümüzde hepsinin bakışları kısa bir anlığına bize çevrilmişti. Jack, boş viski şişesini havaya kaldırıp "Üzgünüm Alex ancak tüm viski stoğun bitti." diye mırıldandı.

Yerime otururken gülüyordum. Veronica Alex'e bakıp "Onu uyardım." dediğinde Jack ona tuhaf bir bakış attı. Alex, masanın başındaki sandalyeye otururken "Normalde bunu yaptığın için kalbini sökmem gerekirdi. Ama bu defalık bağışlandın." dedi.

Jack gülerek "Teşekkür ederim majesteleri." diye mırıldandı ve boş şişeyi diğerlerinin yanına bıraktı. Soğumasına ramak kalan tavuğumdan birkaç parça daha yiyip çatalımı bıraktım.

"Burada olduğunuz için teşekkür ederim." Konuşmaya başladığımda hepsi, bakışlarını üzerime dikmişti. Jane hafifçe gülümseyip masanın üzerinden uzandı ve elimi tuttu. Ona gülümseyerek karşılık verdikten sonra Jack'e döndüm. "Kartpostallarımı bekleyeceğim."

Jack gülerek "Bundan kaçışım yok, değil mi?" diye sorduğunda başımı olumsuz anlamda salladım. Gönderdiği her kartpostalı Anastasia'ya götürmek gibi bir düşüncem vardı.

"Yarınki tören için heyecanlı mısın?" Percy konuyu değiştirmişti. Kadehimde kalan şampanyayı bitirip başımı salladım. Yarın, meclisin resmi lideri oluyordum. Heyecanlı olmam fazlasıyla normaldi.

"Aptal meclis işleri." Veronica, elindeki havuç dilimini yerken konuşmuştu.

"Gerçekten, her şeyi törenle yapmanız biraz garip." Oliver uzun bir aradan sonra sohbete katılınca gülümsedim. "Kardeşimin de dediği gibi, aptal meclis işleri." Alex bunu söylerken oldukça eğleniyordu.

Uyarı dolu bakışlarımı ona çevirdim. "Birkaç sihirli sözcükle mükemmel yüzünü mahvedebileceğimi biliyorsun, değil mi?" Jack bir kahkaha patlattığında Alex ona ölümcül bir bakış attı.

"Öyleyse, kadehlerimizi kraliçe için kaldıralım." Percy kadehini havaya kaldırdığında diğerleri de ona eşlik etti. Gülerek boş kadehimi kaldırıp diğerleriyle tokuşturdum. Alex de dahil olduktan sonra seromoni sona erdi.

"Şimdi herkes, bir itirafta bulunsun." Jane'in teklifine ilk itiraz Jack'ten geldi. "Bu oyunu sevmiyorum çünkü en son oynadığımızda tüm kirli çamaşırlarım ortaya dökülmüştü."

Masadaki herkes -Alex bile- gülmeye başlarken Jack oldukça ciddi görünüyordu. Jane ona tuhaf bir bakış atıp "Öyleyse başlıyorum." dedi. "Alexandra'yı çok seviyorum ve başlarda geri döndüğü için Anastasia'yı kıskanmıştım."

Söylediği şeye hafifçe gülümsedim. Jane benim ikinci kız kardeşimdi. Bu her zaman böyle olacaktı.

Sıra Veronica'ya geldiğinde bakışlarımızı ona çevirdik. Umursamaz bir tavırla arkasına yaslanıp "Hoşlanmadığım kızların sevgililerini ellerinden alıyor, sonra da öldürüyordum." dedi.

Cümlesini bitirdiğinde hepimiz şok olmuş bir şekilde ona bakarken Alex gülüyordu. Percy, kadehindeki şampanyayı bitirip "Alex'in kardeşi olduğun belli oluyor." diye mırıldandı.

"Sıra Alexandra'da." Jane beni işaret ettiğinde derin bir nefes aldım. Aklımda birden fazla şey vardı ancak hangisini söylemem gerektiğini bilmiyordum. Sonunda, bir tanesinde karar kılıp "En başta, Alex'in tören için gönderdiği beyaz elbiseyi giydiğimde, öleceğimi düşünmüştüm." dedim.

Alex seslice gülerken Percy de tebessüm etmişti. Jane gözlerini kocaman açıp "Doğrusu, ben de öyle düşünmüştüm." dedi. Böylece sıramı Alex'e devretmiş oldum ve meraklı bakışlarımı ona çevirdim.

Alex bir süre elindeki bardağı sağa sola çevirdi. Ardından, "Seni Evan'a götürdüğümde bir an önce ölmeni dilemiştim. Çünkü içimden bir ses sürekli, seni oradan kurtarmam gerektiğini söylüyordu." dedi. Cümlesinin sonuna doğru bakışlarını bana çevirmişti.

Salona ölüm sessizliği çökerken bakışlarına karşılık verip "Ben de senin ne kadar kötü bir adam olduğunu düşünmekle meşguldüm." dedim. "Sanırım haksızlık etmişim."

Alex hafifçe gülümsedi. Bu sırada Jack masadan kalkıp son kez pasaportunun yanında olup olmadığını kontrol etti. Ardından, vedalaşma faslına geçtik. Etrafımdaki insanların birer birer gitmesinden hoşnut olmasam da tepkisiz kalmaya özen gösterdim.

Jack beni kollarının arasına aldığında ağlamak üzereydim. Anastasia için yaptığı şey fazla anlamlıydı. Sanırım, ağlamak üzere oluşumu açıklayabilecek en iyi sebep buydu. Ayrıldığımızda yanağına sulu bir öpücük kondurdum. "Kartpostallar."

Jack, kapıdan çıkmadan önce gözlerini devirdi. "Beklemede kal, Alexandra." Hepimiz -elbette Alex ve Veronica hariç- kapının önüne doluşup bizi göremeyeceği bir noktaya ulaşana dek ona el salladık.

Bu, ilk vedalaşmam değildi.

Son da olmayacaktı.

**********************************

Aynadaki yansımasından Alex'in, elbisemin fermuarını çekişini izliyordum. Bugün için siyah bir elbise seçmiştim. Çünkü tören, isteğim üzerine Anastasia'nın mezarının orada olacaktı.

Kardeşimin de bu ana tanıklık etmesini istemiştim.

Alex parmaklarını elbisemden çektiğinde önüme aldığım saçlarımı omuzlarımın gerisine attım. Sanırım, tören için hazırdım. Lider olmaya hazırdım.

Aynaya sırtımı dönüp Alex'e hafifçe gülümsedim. Bu sırada annem odaya girince Alex yavaş adımlarla odadan çıkıp bizi yalnız bıraktı. "Güzel görünüyorsun." Annem ileriye doğru birkaç adım atmıştı.

"Teşekkür ederim." diye mırıldanıp elbisemin eteklerine kaçamak bir bakış attım. Annem hafifçe gülümseyip aramızdaki mesafeyi tamamen kapattı ve ellerimi tuttu. "Bu işi kimse senden daha iyi yapamazdı."

"Umarım üstesinden gelebilirim." diye mırıldandım. Bu konuda gerçekten endişeliydim. Vampirler ve cadılar arasındaki barışı sağlamak zorundaydık. Ancak söz konusu Alex olduğunda, bunu yapmayı istediğinden emin olamıyordum.

Bu sırada odanın kapısı hafifçe çalındı ve Percy kafasını içeriye uzattı. "Sanırım gitmemiz gerek." Başımı sallayıp hızlı adımlarla onu takip ettim. Bir an önce -her şey yolundayken- töreni gerçekleştirmek istiyordum.

**********************************

Mezarlık fazla kalabalık değildi. Cadıların bir kısmı törene tanıklık etmek için toplanmıştı. Açıkçası, böylesi çok daha iyiydi. En azından heyecanlanıp her şeyi mahvetme ihtimalim azalıyordu.

Benim için ayrılan kısma doğru yürürken etrafıma pek fazla bakmamaya özen gösterdim. Üzerimdeki gözleri hissediyor, hakkımdaki yorumları duyuyordum. Ancak taş basamakları çıkana dek tepkisiz kaldım.

Kürsüye benzeyen bir taş üzerinde, diğer cadıların kanlarıyla dolu ufak bir toprak kase duruyordu. Yanındaysa akşamın son ışıklarıyla parlayan, demirden bir hançer vardı. Hançeri elime aldıktan sonra bakışlarımı karşıya çevirdim.

Kimseden çıt çıkmıyordu. Hepsi, elimde bir kesik açıp kanımı kaseye akıtmamı ve töreni başlatmamı bekliyor olmalıydı. Bu sırada gözlerim Alex ile buluştuğunda hafifçe gülümsedim.

"Güçlerimi meclis için kullanacağıma ve meclisin onayı olmadan kara büyü kullanılmasına izin vermeyeceğime..." Jane'in zorla ezberlettiği yemini söylemeye başladığımda kalp atışlarım da hızlanmıştı.

"Bir melez olsam da herhangi bir savaşta sizi savunacağıma ve asla karşınızda olmayacağıma..." Cümlemin sonuna doğru sol avucumda bir kesik açtım ve akan kanımı izlemeye başladım.

Kan akışı durup elimdeki kesik kapandığında hançeri bırakıp bakışlarımı kalabalığa çevirdim. "Yemin ederim." Kasedeki kanı içtiğimde mezarlıkta ufak bir alkış sesi yankılandı.

Hemen ardından ilk sıradaki cadılardan biri, elindeki kızgın demirle yanıma ulaştı ve demiri sol bileğime bastırdı. Anlık bir acının ardından ismim, bileğimdeki yerini aldı. Böylece tören bitmiş oldu.

Sanırım, şimdi gerçek bir kraliçe olmuştum.

**********************************

Bölümü nasıl buldunuz?

Birkaç gün içinde son bir flashback yayınlamayı düşünüyorum, orada görüşürüz. Sizi seviyoruum 💜

Continue Reading

You'll Also Like

5.4K 453 42
İnsanları denek olan kullanan bilim adamı yanlış adamı esir almıştır. Kendi eliyle bir canavar yaratmıştır. Bir mafya bu canavarı esir alıp aşık olmu...
154K 11.6K 48
İLK KİTAP : ELYSİUM'UN SIRRI Gökyüzünün ve hava olaylarının mutlak hakimi Zeus elinde şimşeğiyle düşmanını bekliyordu. Güç dolu bakışlarında teredd...
27.7K 1.2K 16
Bir vampirin kucağına düştüm. Burada kalmam için her şeyi yapabilecek bir vampir... Bir gece ansızın duyulan o ses Kulağımı tırmaladığında, Ne olacağ...
4.8K 1.8K 39
Şu beden bütünlüğün içindeki, kalp denilen et parçasında sıkışıp kalmış ruhumuza ne çok duygu sığdırırız. Korku, öfke, sevgi, merhamet, acımasızlık...