Atlantis'in Beş Kurucusu (Düz...

By whysoserious46

1.1M 56.6K 6.4K

--En yüksek: Bilim Kurgu #1, Fantastik #1, Aksiyon #3 -- Claire hafızasını kaybetmiş bir biçimde kendisini y... More

Atlantis'in Beş Kurucusu
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 4.5
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 9.5
Bölüm 10
Bölüm 0 (Claire'in uyanmasından önce)
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm Değil Yazar Soruyor
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Karakter Panosu
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
Bölüm 48
Bölüm 48 - Part 2
Bölüm 48 - Part 3
Bölüm 49 - Part 2
Bölüm 49 - Part 3
Bölüm 49 - Part 4
Bölüm 50
Bölüm 50 - Part 2
Bölüm 50 - Part 3
Bölüm 50 - Part 4
Çok özür dilerim
Bölüm 50 (Final)
Hikaye Adı
Ikinci kitap

Bölüm 49

9.5K 676 69
By whysoserious46

Ethan

"Biraz önce ne oldu öyle?" dedi Teresa bir elinin avcu göğsünün üzerinde açılmışken. Tom hepimizi ışınlamıştı... ama nereye. Beyaz duvarlar, loş ışık, fırçalı metal zemin... Burası neresiydi? Hangi cehenneme getirmişti bizi de bir tane bile pencere yoktu? Tom'un arkasını dönüp bir yere kustuğu gördüm. Hepimizi birden getirmişti.

"Burası neyin nesi be?" Christina'nın sesine şaşırarak arkamı döndüm. Arkamda iki tane koltuk olduğunu gördüm siyah renkli olmalıydı, ışık o kadar azdı ki tam emin olamıyordum. Sağ tarafımda duvar olduğunu omzum değince fark ettim. Başka bir odaya açılan kapı, o odanın bir duvarı ile olduğumuz yerin duvarının arasına sıkıştırılmış bir yatak vardı. Yatak demek biraz fazla beklenti içine sokabilirdi gerçi bu daha çok tek bir şiltenin üzerine yığılmış örtüler vardı.

"Senin burada ne işin var?"

"Sevgilin tırnakları bana geçirdi, beni de sürükledi." Ah, Tom bu yüzden berbat haldeydi. Üç kişi değil dört kişiyi tekrar maddeleştirmek zorunda kalmıştı. Üç kişi bile yeterince zordu onun için hali hazırdı. Tekrar öğürdüğünü duyduğumda gözlerim Claire'i aradı. Neredeydi? Christina'yı da peşimizden sürüklediğine göre buralarda bir yerde olmalıydı.

"Tom, neredeyiz biz?" diye sordum. "Esir aldığımızdan haberim yoktu."

"O kadar da kötü bir yer değil. " diye karşı çıktı Teresa. Doğru sadece dar, havasız, penceresiz ve loştu.

"Claire nerede?" diye sordum Tom hala cevap verecek durumda değildi.

"Burdayım." diye seslendi nerede olduğunu anlamak için döndüm. "Koltuğun arkasında." Yan dönmüş bir halde yatıyordu iki eli de karnına bastırılı olsa da altında küçük bir kan havuzu oluşmuştu bile.

Tess onun yanında diz çökmüştü bile. Yüzü bembeyaz kesilmiş Claire'in karnına elimi bastırınca kırmızıya bulandı. O o*****u ç****u. Bunu nereden öğrenmişti? Video-

"Kaşlarını çatıp içinden küfretmek yerine," dedi Claire dişlerinin arasından. "Bana havlu gibi bir şeyler bulabilir misin, lütfen? Şu anda bağırsaklarımı tutan tek şey benim ve birazdan bayılacağım galiba. Lütfen dalga geçmeyin. " Teresa koşarak şiltenin üzerinde duran örtülerden birini alıp döndü. Christina da tepemizde dikiliyordu. Teresa çarşaf olduğunu anladığımız şeyi Claire uzattı. "Yırtman gerekli bana sarmalısınız." Teresa kollarının boyu yettiğince yırtmaya çalışırken Christina da ona yardıma koyulunca üçümüz de şaşırdık. "Ah, " diyerek kendini sırt üstü çevirirken. "Bir daha o b*k parçasının yüzünü görmek istemiyorum. " Güldüm. Ardından Teresa da.

"O nasıl bir hakaret?" dedi Christina.

"Aklım çıkmak üzere, bağırsaklarım zaten çıktı bana biraz hak ver." dedi Claire tekrar dişlerinin arasından kesik kesik soluk alıp verirken. "Ethan." Başını çevirip bana baktı. "Sanırım biraz sırtımı kaldırman gerekecek. Miles yüzünden abdominal kaslarım beni kaldıracak durumda değil. " Omuzlarından tutup onu yükselttiğimde titredi. Teresa üzerindeki elbiseyi kaldıracakken nefesi durdu. "Yok. Yok- " dedi panikle Teresa eli Claire'in bacağında tereddütle ona baktı. "Bunu görmek istemezsiniz. Emin olun. Ellerimi kaldırmamam en iyisi."



Claire gerçekten de bu süreçte kendinden geçti, o kadar ani olmuştu ki onu tuttuğum halde elimden kayıyordu neredeyse. Yüzü terden sırılsıklam olmuştu, saçları yapışmıştı. Tess elbisesinin üzerindeki delikli kazağı çıkardı içerisi bu kadar insan için çok dardı. Sıcak olmuştu. Aşırı derecede sıcak.

Tom'u ağzını silerek bize ilerlediğini gördüm. Sorumu yinelemek için daha iyi bir zaman beklemeye karar verdim. Hala bitkin görünüyordu. "Onu yatağa yatır. Örtüler temiz. " dedi Tom yerdeki kan izine bakarken. Miles'ı buradan çıkar çıkmaz öldürecektim. Claire'in dizleri altından elimi aşırıp onu kucağıma kaldırdım.

"Burası neresi cidden? " diye sordu Teresa en sonunda Claire'i yatırıp, yerdeki kanı ve köşedeki kusmuğu temizledikten sonra. Tess gerçi hiçbirine dokunmamıştı yine de başını dizime koymuş yatıyordu.

Tom öksürdü. "Bu soruyu unutacağınızı düşünmüştüm açıkçası. Daha çok ummuştum. " Gözleri Christina'ya kaydı.

"Ah, hadi ama beni zaten sizden biri olarak etiketlediler. Miles benim de kellemi istiyor. "

"Kimsenin kellesini istediğini sanmam. " dedi Tom.

"Konuyu değiştirme. Burası neresi?" dedim bacağına tekme atarken.

"Peki, peki. Burayı bir süre önce bulmuştuk. "

"Çoğul. Kiminle?"

"Öyle imalı imalı bakma bana, dostum. Deney yaparken yer altında bir tutarsızlık olduğunu düşündük. Sonuçlar-"

"Bilimi geç, hiç havamda değilim." dedi Teresa elini havada sallayarak.

"İyi, yer altına baktığımızda burayı bulduk. Bir tür sığınak olarak kullanılıyor olmalıydı. Ne yapacağımızı bilemedik boş bıraktık. Uzun zamandır da öyleydi. " Tekrardan boğazını temizledi. Yer altı mı? Lanet olsun. Sakince nefes alıp vermeye çalıştım. "Ama sonra, Sandra-"

"Sandra evine gitmek istemedi. " diye önerdim. Miles'ın eve gelmek yerine bizimle vakit geçirdiğini sandığını hatırlayarak. Tom başıyla onayladı. Gözüm Claire'in yattığı yere kayınca Tom tekrar konuşmaya başladı. "Senin aksine- " Söyleyeceğinden anında vazgeçti. "Öyle bir sadakatsizlik yapmaz fesatlaşma, Ethan. Onu benim odama götüremezdim, Tess'in eski odası ya da buraydı. Miles, Cam Bina'daki odasına gelirse diye burayı seçti. "

"Şimdi burada beraber vakit geçirdiğinizi ve hiçbir şey olmadığını mı söylüyorsun?" dedi Christina. Terasa tehditkar bir şekilde doğruldu.

"Olmadı diyorsa olmamıştır. O sen değil ki, millete olduğu gibi yürüsün!"

Tom arayı yumuşatmaya çalışmaya yeltendi ama sonra vazgeçti. "Buranın çıkışı nerede?" diye sordum başka bir kapı göremeyerek.

"Sana bunu söyleyemem. Kendini anında buradan atarsın. Bizi arayan gözünü kan bürümüş bir Miles var. "

"Diğerleri de arıyordur. "

"Teresa haklı. Beni de aranıza kattılar bir de." dedi Christina.

"Claire omzunu yakmasaydı belki bir affedilme şansımız olabilirdi. " diye mırıldandı Tom.

"Deli misin?" diye karşı çıktı Tess. "Ben olsam onu oracıkta tamamen yakardım. Dokunuşlarını görmedin mi? "

"Ben daha önce yapmadığına şaşırdım açıkçası. Ama siz ne anlarsınız ki? O dokunuşun iğrençliğini, hissettirdiklerini anlamanız için fazla..."

"Erkekler. " diye ekledi Teresa, Christina'nın cümlelerine. Christina biraz önce Teresa ile kavga etmek üzere olduğunu unutup başıyla Tess'i onayladı. "Eğer amacı sadece Claire'in kendi kendine iyileşmekte olduğunu açık etmek olsaydı hemencecik yapabilirdi. Claire'in o işkenceyi bir süre yaşamasını istedi. Ben kafasını koparmak üzereydim. "

"Ben- Ben başka bir niyeti olduğunu anlamamıştım. " diye itiraf etti Tom. Ben ellerinin yavaş ve fazla sensual olduğunu fark etmiştim ama aklıma gerçekten de kızların söylediği şeyler gelmemişti açıkçası benden bir tepki koparmaya çalıştığını sanmıştım. Böyle bir düşünceye sahip olduğum için utanmıştım şu an.

"Herkes, siz cis, hetero erkekler kadar güvenle yürümüyor Atlantis'te." dedi Tess iç çekerek. "Bunu düzeltmemize yardım etmek için bile fazla habersizsiniz. "

"Artık zarar vermeyin bana! Lütfen! Uslu duracağım söz veriyorum! " Claire yine rüya görüyor olmalıydı sağa sola dönüyordu.

"Yine mi?" dedi Teresa ayağa kalkarken.

"Sen dur. Ben tek başıma gideyim."

"Ah, geçen seferki gibi mi? Eğitimini kullandığı tek seferde neredeyse sana galip geliyordu."

"Tess, ben ona zarar vermemeye çalışıyordum çünkü."

"Gözünü çıkarıyordu ben gelmeseydim. Ben bunu gayet de galibiyet sayarım." Claire çırpınmaya devam ederken ona baktı sonra elini kaldırdı. " Git de durdur o zaman. "

Claire ona dokunduğum anda gözlerini açtı, elimi yakalamıştı. "Lütfen. Lütfen dur artık. " Sonra benim kim olduğumu fark etti yavaşça. "Ethan, " dedi panikle nefes alışverişleri çoktan sığlaşmıştı. "Ethan beni nereye getirdin?" Elimi bıraktı benden kaçmaya çalışsa da vücudu ona izin vermiyordu. Ona nerede olduğumuzu anlattım. Ama sakinleşmişe benzemiyordu nedense.

"Claire, ne olduğunu hatırlıyorsun, değil mi? " Başıyla onayladı. Gözlerindeki alev sönerken başını sallamaya devam etti. "Nefes al. Hadi, derince. "Dediğimi yaparken göğsünü sıkıştıran anksiyetesi azaldı. Burada onunla bu haldeyken ne kadar kapalı kalabilirdik ki?

Kafama o anda ancak dank etti. Bu kadar histerik halde olması bu sefer sadece rüyadan değildi, burası yüzünden ben de rahatsızdım. İkimizin... İkimizin duyguları karışıyordu yine. Teresa yanımıza geldi, eli omzuma çıkarken yatağın üzerinde dizlerinin üstüne oturdu.

"Siz ikiniz birbirinize işkence edeceksiniz gibi duruyor." dedi yavaşça ilk bana sonra da Claire'e bakarak. "Hisleriniz iç içe geçti değil mi yine?" Başımla onayladım. O benden daha önce anlamayı başarmıştı her nasılsa. Omzumu sıvazladı. "Uzaklaşmak işe yarıyor mu?"

"Burada ne kadar uzaklaşabiliriz ki? Böyle idare etmek zorunda kalabiliriz bir süre."

"Buradan ne zaman çıkabiliriz?" diye sordu Claire. Yaptıklarını hatırladıkça yüzü soluyordu. "Miles beni o uçurumdan aşağıya göndermek istiyor olabilir ama-"

"Onu boşver. " dedi Tom da yanımıza gelerek. "Diğerlerini ikna edebilirsek kötü bir niyet taşımadığımıza-"

"O videolardan sonra çok zor olacak. " dedi Christina sözünü keserek.

"Onu niye sürükledin ki?" diye sordum Claire'e başımla Christina'yı işaret ederek.

"Ne yapsaydım?" diye çıkıştı. "Açıkça ona da karşılardı. Onu orada bırakamazdık ki! " Eli karnına gitti yüzü buruşurken. "Teresa ve Tom'un hayatını kurtarmış hem. " dedi dişlerinin arasından.

"Öyle bir yeteneğin olduğunu bilmiyordum cidden. " dedi Tom dönerek.

"Ben biliyordum da sanki." dedi Christina. "Kendimi korumaya çalışıyordum. Elimin arasında- Bilmiyorum çözüldü."

"Arkadaşlar bakın burada biz bizeyiz başka gizli yeteneği olan varsa hemen söyleyebilir. Özellikle de bu lanet yerden bizi kurtaracak bir tane ise. " dedi Teresa, Christina'ya neden kızmadığını anlayamasam da Aiden'ın Christina'nın hafızasıyla da oynamış olma ihtimali vardı. Acaba Claire'e olanların sorumlusu da mı oydu? Kesinlikle zihnini parçalayabilecek yetenekteydi. Ama Claire kendisi hatırlamadığında şaşırmıştı.

"Aiden hafızanla oynamış olabilir. " dedim Claire'in yanına otururken. "Yani hepimizinkiyle oynadığı kesin de bu yeteneğini unutman için seni telkin etmiş olabilir. " Christina inanmayarak ellerine baktı.

"Neden- Neden yapsın ki? Kardeşim ona izin vermezdi. " dedi bir eli elbisesinin cebine gömülürken.

"O videodan anladığım kadarıyla," dedi Tom gerçekten o kadar hengamede videoyu incelemişti. Balistiğe dönmüş Miles ve diğer tüm kurucular üzerimize yürürken. Şaşıramamıştım bile yine de. "Tam olarak yok etmiyorsun değil mi? Sonuçta maddeyi yok edemezsin, başka bir şeye dönüştürmeden değil. "

"Sadece elimi ona değdirdimin hangi kısmından tüm aşamalarıyla ne yaptığımı biliyorum'u çıkardın acaba?" dedi Christina tekrardan koltuğun sırt kısmına oturarak. Düşünüyordu, başka bir şey daha saklıyor olmalıydı ama mental olarak Claire'i sakinleştirmekle o kadar tükenmiştim ki zihninde başka bir zarar vermeden sadece istediklerime bakabileceğimden emin değildim bu yüzden okumaya çalışmadım. Ama bir şey sakladığını anlayabiliyordum. Tüm vücudundan yayılıyordu bu. "Başka bir şey daha var. İtiraf etmek gerekirse bir aydır kendimi çalıştırma fırsatı buldum. "

"Hani ne yaptığını bilmiyordun?" dedi Teresa kaşlarını çatarak. En azından hırlamıyordu.

"Bir şeylere dokunuyorum bazen oluyor, bazen olmuyor. " Ah kendi kendi çalıştırması benim Claire'e vermeye çalıştığım eğitimle aynı oranda işe yarar bir şey gibi duruyordu. "Belli maddeler ama. Beton, toprak o tarz şeyler. Başka hiçbir şeyde olmuyor. Bir tek..."

"Bir tek?" diye sordu Tom ilgiyle. Merakı şimdi cezbedilmişti biraz önceki çıkışı tamamen unutmuştu. Christina öfleyerek elini havaya kaldırdı. Eli dirseğine kadar yok oldu. Tess pek de ufak olmayan bir küfür savurdu. Tom ise büyülenmiş gibi gülerken bir anda Christina'nın yanında bitti. Elini havada salladı. "Vücudunu atomlarına disolve edebiliyorsun. " dedi hayranlıkla. Sonra bize döndü. "Ben de aşağı yukarı bu şekilde teleporte olabiliyorum. Kendi üstümde deneyler yapmıştım." dedi korkutucu bir gururla.

"İnek." dedi Teresa nefesinin altından.

"Geri toplaman gerektiğinde peki?"

"Hiçbir fikrim yok. Bir süre sonra- Bekle şimdi geri-" Kolu hiçbir şey olmamış gibi yerine geldi. "65 saniye. " dedi Christina belli ki o da bir takım deneyler yapmıştı. "Nasıl oluyorsa kendi geri geliyor. Diğer her şey de öyle. "

"Büyüleyici." dedi Tom Christina'nın kolunu ellemek için bakışlarıyla izin alırken. "Gerçekten büyüleyici. Yani ben sizi çıkarmasam beton blok tekrar üzerimize düşecekti."

"Bunu bizden ne kadar daha saklayacaktın?" Soru Claire'den çıkmıştı. Teresa boğuldu. Haklı olarak.

"Benimle konuşmuyordunuz ki. " dedi Christina ona bakışlarıyla meydan okuyarak.

"Sevgilimi öptün çünkü!"

"Benimle flö-"

"Christina sus. " Emri verdiğim anda dudakları mühürlendi. Claire'in gözleri bana çevrilse de bir şey söylemedi, onun yerine ışıklardan biri patladı. Claire'in işi olduğunu hepimiz bilsek de hiçbirimiz olayı tanıyacak bir hamlede bulunmadık. "Güçlerin. Oradan devam et."

O balerin portresi, onun değil mi? dedi Teresa. Onu çizdin. Tekrar bunun aklına gelmesine inanamıyordum. Unutması için o kadar çaba harcadıktan sonra hele ki. Onu izlemeye gittin. Onu çizdin. Sonra da onunla yattın değil mi?

Uzun zaman önceydi Tess. Onu bir kere değil üç kere resmettiğimi iki resmin bende kalıp diğer bir resmin onun şöminesi üzerinde asılı olduğunu bilmiyordu. Ama Chris biliyor olmalıydı. Christina'nın söylemeyeceğini hiç sanmıyordum. Tüm geçmişimi dökmek ister misin?

Onu tekrar unutması için telkin etmeye mecalim kalmamıştı. Christina konuşmaya sonunda devam etti. "Sizi oradan kurtardım değil mi? Bunun bir değeri olmalı. "

"Sana borçlandık. " dedi Tom isteksizce. "Bir daha yapabilir misin? "

"Tom." diye uyardı Teresa.

"Ne var? Çok ilginç bir yetenek. "

"Miles cadı avına çıkmamış olsaydı sana hak verirdim. Resmen hem de. " Doğru Claire'e cadı diye haykırmıştı. Yaralarından daha çok sarsmış olabilir miydi bu onu? "Özür dilerim öyle üzerime gelince-"

"Seni taciz ediyordu. Tepkinde haklıydın. " dedi Teresa eliyle Claire'in kolunu okşayarak. Bunu daha önce de konuştuğumuz için Claire'e bu konuda güvence vermek konusunda tek cepheydik.

"Yine de belki onu yakmasam bu kadar tepki vermeyebilirdi. " dedi başını öne eğerken. Sonunda güçlerini kullanmaya çekinmemişti ama böyle bir durumda olduğu için- Umarım güçlerini sadece böylesine kötü bir anıyla bağdaştırmazdı.

Tom da aynısını savunmuş olsa da bu sefer farklı bir şey söyledi. "Bugün bize yaptığını yapmaya kararlıydı, gelişinde bile o hava vardı. Senin kendini savunman bunu değiştirmezdi. Onu biz durdurmalıydık. "

"Kendimi en azından ondan koruyabilirim. " dedi Claire yine de gözleri teşekkürle parladı. "Güçlerimi bir an için kontrol edemedim. Kesildiler. Sanki yok olmuş gibiydiler. Panikledim. "

"Kim olsa paniklerdi. Güçlerini kullanmaya hala alışmadın." dedim

"Umarım diğer kurucular güçlerimize alışabilir." dedi Tom odada volta atmaya başlarken.

"Umarım, buradan bir an önce çıkmazsak çünkü-"

"Asansördeki gibi aptalca hareketler yapmaya kalkarsan seni öldürürüm. " dedi Claire yarı şakayla. "Kendimi hızlıca iyileştirmiş de olurum hem. "

"Öyle bir şey yapabiliyor musun?" dedi Christina merakına yenilerek.

"Be- Ben Chris'e yapmıştım ya hatırlamıyor musun?" dedi Claire Christina'nın üzerine saldıracağından korkarak. Chris'i anlatmaya zorlamıştı Claire Ahşap Ev'de. Christina hatırlıyor gibi görünmüyordu ama. "Aiden beni öldürüyordu. Gerçekten-" Nefesleri kesikleşmeye başlayınca durdu. Claire'e burada güvende olduğunu söylemiştim, ona bu konuda yeminler etmiştim ama burada olduğu süreç boyunca sürekli tam tersi olmuştu. Hala olan akıl sağlığı nasıl kalmıştı anlamış değildim. Daha kötü halde olması gerekiyordu. Aiden'ın ona yaptıklarından bile- Tekrar kalbime bir şey çöktü. Hatırlamasa da bilinç altında bir yerde yaşadığı en kötü şeyler bunlar değildi. Ağlamak istedim bunu düşündükçe. O rüyaların altında neler vardı? Claire'in konuştuğunu duyuyordum. Nasıl Chris'in yaşam enerjisinden çalarak onu bayılttığını Aiden'ın açtığı yaraların kendisini öldürmesine engel olmak yaptığını anlatıyordu. Ama sesi suyun altından geliyordu sanki. "O kelepçelerin güçlerimi kullanmama engel olması lazımdı..."

Ah, Tanrım. Vücudumda yükselen şeyin panik atak olduğunu fark ettiğimde çoktan ilerlemişti bile. Bir anda hiçbir uyaran olmaksızın daha önce- Ama nefes alamıyordum. Her şey- Her şey dönüyordu. Duvarlar- Duvarlar çok yakın olmaya- Beynim dönmeye-

Claire'in yanından uzaklaştırdım kendimi. Bilinçli olarak yapabileceğim tek şeydi. "Nefes- " Tişörtümün yakasını genişletmeye çalıştım. Burada kısılı kalmıştık. İnsanlar bizi arıyordu. Claire yaralıydı. Kurucular bize öfkeden deliye dönmüşlerdi. Burada- Burada-

Dışarı çıkamayacaktık.

Continue Reading

You'll Also Like

504K 26.6K 34
81 milyon alem vardır. Biz sadece belli başlı olanları biliriz. Melekler, insanlar, hayvanlar, bitkiler, cinler ve şeytanlar. Peki ya bilmediklerimiz...
134K 6.4K 16
Felaketlerle başlayan bir gece kaç Bedel ödettirdi? 🕯️
172K 8.3K 61
İNSANIN RASTGELE SALLADIĞI NUMARA HAYAT DEĞİŞTİRİR Mİ Kİ BENİMKİ DEĞİŞTİ...
2.2K 623 4
Ruhsuzca sırıttı ve dilini damağına vurarak cıkladı. "Sen bugünden sonra Akrep'in zehrini taşıyan bir Zehre'sin." Beni düzeltirken, elanın mahkûmu ol...