Mavinin Siyahı

By bluemonument

284K 11.6K 3.9K

Yavuz ve Bahar'ın hem bilindik hem bilinmeyen hikayesi. Söz'deki Yavuz ve Bahar burda, benim kalemimde biraz... More

Ep.1 "Birazdan çıkacağız burdan"
Ep.2 "Bahar benim hayatımda gördüğüm en güçlü kadın"
Ep.3 "Çok şükür iyisin Bahar"
Ep.4 "Merak etme kimse alamaz seni benden"
Ep.5 "Ben, sen olmadan burda ne yaparım abi?"
Ep.6 "Levent gitmişti belki, ama Yavuz buradaydı"
Ep.7 "Giresun'a tayinim çıktı"
Ep.8 "Evlen benimle"
Ep.9 "Nikahın sahtesi olmaz"
Ep.10 "Komutanım dikkat edin!"
Ep.11 "Tebrik ederim Bahar Karasu"
Ep. 12 "Çolak kampı basmış"
Ep.13 "Merak etme güzelim kurtaracağız seni ordan"
Ep.14 "Tek korkum sensin be adam.."
Ep.15 "Sen bana böyle bakarsan ben hiçbir yere gidemem ki"
Ep.16 "Seni seviyorum"
Ep.17 "Günaydın hatun"
Ep.18 "Komutanım tam bir rock yıldızı gibi oldu"
Ep.19 "Senin burda ne işin var?"
Ep.20 "Yeni görev yeri Karabayır"
Ep.21 "Elini değdiğin her şeyi güzelleştiriyorsun"
Ep.22 "O kına yakılacak, o düğün yapılacak, o halay çekilecek!"
Ep.23 "E o zaman düğün hazırlıkları başlasın!"
Ep.24 "Düğünden önce gelini görmek uğursuzluk getirir"
Ep.25 "Beyler, büyük bir sorunumuz var"
Ep.26 "Artık biz bir aileyiz"
Ep.27"İki çay söylemiştik orda biri açık,keşke yalnız bunun için sevseydim seni"
Ep.28 "Önemli olan kan bağı değil, gönül bağı"
Ep.30 "Annemi sen öldürdün!"
Ep.31 "Emrinize amadeyim doktor hanım"
Ep.32 "Beni bırakma!.."
Ep.33 "İşte şimdi yeniden döndüm hayata"
Ep.34 "Sen benimsin, sadece benim"
Ep.35 "Nasıl? Hiç Leyla gibi değil, di mi?"
Ep.36 "Gördüğüm en ilginç çift, gördüğüm en ilginç nikahla evlenmişti"
Ep.37 "Biz hamileyiiiiiz!!!!"
Ep.38 "Annemin yüzüğü"
Ep.39 "Yavuz, kızımız.."
Ep.40 "Merak etmeyin doktor bey, ben karıma çok iyi bakacağım"
Ep.41 "Bebeğin adını, Gülümser koyacaklarmış"
Ep.42 "Baba.."
Ep.43 "Sana buraya gelmemeni söylediğimi hatırlıyorum, Yıldırım Kutlu"
Ep.44 "Sanırım artık her şeyi öğrenme vakti geldi evlat"
Ep.45 "Seninle gurur duyuyorum, baba"
Ep.46 "Yavuz bana böyle bir şey yapmaz"
Ep.47 "Allah'ım ben bir de bu adamdan çocuk yaptım!"
Ep.48 "Bana bunu neden yaptın Yavuz?"
Ep.49 "Çok üzgünüm, affet beni"
Ep.50 "Kimseyi kaybetmeyeceğiz!"
Ep.51 "Kendimi asla affetmeyeceğim, asla!.."
Ep.52 "Sevdiklerim söz konusuyken, bütün dünya korksun benden"
Ep.53 "İçimdeki kız çocuğu elinde elma şekeri, uçurtma uçuruyordu sanki"
Ep.54 "Hazırlan, İstanbul'a gidiyoruz"
Ep.55 "Bütün anneler aynı mı kokar?"
Ep.56 "Kız Kulesi'yle Galata'nın hikayesini bilir misin?"
Ep.57 "Kahramanlar can verir, yurdu yaşatmak için"
Ep.58 "Benim bahar bahçem sensin"
Ep.59 "Tehlike çok yakınında"
Ep.60 "Kızımız doğsun, uzaklara gidelim. Bütün kötülüklerden uzaklara"
Ep.61 "Benim yüzümden tek bir kişinin daha canının yanmasına katlanamazdım"
Ep.62 "Yavuz benden Farah'ı aldı. Ben de ondan Bahar'ını alacağım."
Ep.63 "Kız arkadaşım değil o benim, karım"
Ep.64 "Her şey seninle güzel.."
Ep.65 "Hayallerle yaşayanı gerçeklerle öperler"
Ep.66 "Biz bir aileyiz, biz güzel bir aileyiz"
Ep.67 "Başım dönsün her şey dönsün, salla beni dünyam dönsün"
Ep.68 "Bizim hayatımız mission imposible"
Ep.69 "Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe"
Ep.70 "Yavuz bundan hiç hoşlanmayacak"
Ep.71 "Bana senden daha iyi gelen bir şey yok ki"
Ep.72 "Kucağımda, koca bir dünyayı tutuyordum sanki"
Ep.73 "Ben vermem kızımı kimseye"
Ep.74 "Bahar, biz böyle güzel olduk di mi?"
Ep.75 "Vazifemiz vatan!.."
Ep.76 "Bir sevdiğimi daha kaybedemem"
Ep.77 "Biz her zorluğu aşarız"
Ep.78 "Senin kendi kocaman, kalbi kocaman sarı kafa bir dayın var"
Ep.79 "Sen büyüyünce sakın babana benzeme, annene benze"
Ep.80 "Zordur almak bizden kızı"
Ep.81 "Sen benim kışımı yaza çevirensin"
Ep.82 "Başka türlü bakamam artık Bahar'ın yüzüne"
Ep.83 "Önce kızım.."
Ep.84 "Senin hayatıma girdiğin güne, binlerce kez şükürler olsun"
Ep.85 "Ne sevap işledim de geldin hayatıma bilmiyorum"
Ep.86 "Bir bakışın yeter ömrüme baharlar getirmeye"
Ep.87 "Allah'ım bu kötü günler bitsin artık"
Ep.88 "Siz böyle hep beraber büyüyeceksiniz"
Ep.89 "Ah, bu baba kız aşkı öldürecek beni"
Ep.90 "Merhaba Ömer"
Ep.91 "Parti sen gülünce başlasın"
Ep.92 "Bundan sonra hep mutlu olun, çok mutlu olun"
Ep.93 "Baba, bana masal anlatsana 👨‍👩‍👧‍👦"
Ep.94 "Mutlu olmak için her şeye sahibim💏"
Ep.95 "Mavilikler bizi bekler⛵️"
Ep.96 "Tek başımayken bir hiçmişim de sizinle var olmuşum gibi✨"
Ep.97 "Kız babasıyım ben👨‍👧"
Ep.98 "20 yıl sonra...👰🏽"
Ep.99 "İkinizle de gurur duyuyorum çocuklar🙏🏻"
Ep.100 "Veda💕Sen yanımdayken"
DUYURU‼️
Special Ep.1 "Sürpriiiiz!"
Special Ep.2 "Yazımsın, kışımsın ama en çok baharımsın"
Special Ep.3 "Mutlu Yıllar 🥳"
Special Ep.4 "Ben annene hala ilk günkü gibi aşığım"
Special Ep.5 "En güzel doğum günü hediyesi sen geldin bana"
SpecialEp.6"Daha uzun yıllar birlikte olmaktan başka bir dileğim yok şu hayatta"
Special Ep.7 "Poğaça yanaklı torunum dedesiyle aşk yaşıyordu resmen"
Special Ep.8 "Küçük bir hastane odasında, birlikteydik, iyiydik ve mutluyduk"
Duyuru‼️
Duyuru‼️

Ep.29 "Gözleri sana benzeyen bir kızımız olsun.."

3.7K 133 27
By bluemonument

🤗

1 buçuk ay sonra

Bahar'dan

Salonda, heyecanla sehpanın üstündeki çubuğa bakıyordum. İki dakika bir türlü geçmek bilmemişti. Bir kaç gündür şüpheleniyordum ama emin olmak için test yapmaya karar verdim. Ben heyecanla çubuğun üzerinde beliren kırmızı çizgiye bakarken umutla ikincisinin de belirmesini bekliyordum. Tam yüzümü düşürecektim ki ikinci kırmızı çizgi çıkıverdi ortaya. Şaşkınca gözlerimi açıp elime aldım testi. Bir süre elimdeki gebelik testine bakakaldım. Görüşüm bulanıklaşınca gözlerimin dolduğunu anladım. Elimi ağzıma götürüp şaşkınlık ve mutlulukla kalakaldım. Gözlerimden yaşlar süzülmeye başlamışken elimi karnımın üstüne getirdim.

"Hoşgeldin bebeğim.."

Salonda bir o tarafa bir bu tarafa yürüyordum. Yavuz'a nasıl söyleyeceğim diye düşünüyordum. Yarın doğum günüydü. En iyisi yarın söylemek. Elimi karnıma getirip okşadım.

"Babaya doğum günü hediyesi mi geldin sen meleğim?"

Yüzümdeki gülümseme büyüdü. Sonra birden düşünmeye başladım. Yavuz ne tepki verecek acaba? Yani bu konuları hiç konuşmamıştık. Çocuk isteyip istemediğini bilmiyordum ya da erken mi oldu derdi acaba? Ama Yavuz çocukları çok seviyor niye istemesin ki? Tekrar gülümsedim. Elim karnımın üstünde hala ayakta beklerken çalan kapıyla irkildim. Yavuz geldi. Şimdi sakin olup bir şey belli etmemeliyim. Yarına kadar nasıl sabredeceğim bakalım. Önce ellerimi karnımdan çekmeliyim galiba.

Gülerek saçlarımı düzeltip kapıyı açmaya gittim. Yavuz beni görünce gülerek dudaklarıma öpücük kondurup içeri geçti. Bir aydır hiçbir şey değişmemişti. İlk günkü gibiydi birbirimize olan tutkumuz. E bu yoğun çalışmaların sonucu da karnımdaydı işte. Ben aklıma gelene gülerken, Yavuz kanepeye oturmuş bana bakıyordu.

"Ne oldu güzelim, neye gülüyorsun?"

Kendimi toparlayıp Yavuz'un yanına gittim. Kollarını açınca sokulup göğsüne başımı koydum.

"Hiiç"

"Hiiç?"

Biraz düşünüp aklıma gelen ilk şeyi söyledim.

"Şey yani geçen gün Sinan'ın yaptığı geldi de aklıma, ona güldüm."

Yavuz da gülerek sıkıca sarıldı.

"Hiç hatırlatma hala sinirliyim ona. Ben boşuna demiyorum bizim Sinan delinin tekidir diye."

Ben de Yavuz'un dediğine gülerek iyice yerleştim göğsüne.

Geçen akşam bizde yemek yerken, Sinan Leyla'ya artık evlenelim deyince Leyla olmaz daha vakit var demişti. Sinan buna bozulup akşam boyu surat asmıştı. Ertesi gün Sinan'ın yaralandığı, durumunun kötü olduğu haberi gelmişti. Hepimiz çok telaşlanmıştık ama en çok Yavuz ve Leyla. Hatta her zaman soğukkanlı olan Leyla yıkılmıştı resmen. Telaşla hastaneye gidince bir köşede ağlamaktan şişmiş gözleriyle sinir krizi geçirmenin eşiğine gelmişti. Kimseden Sinan'la ilgili haber alamamış, delirmişti. Ben onu sakinleştirip durumu öğrenmeye gidecekken biri gelip Leyla'yı Sinan'ın olduğu odaya götüreceğini söylemişti. Hepimiz odanın önüne toplanmıştık, Leyla içeri girmişti. Yavuz da perişan olmuştu ama dik durmaya çalışıyordu. Leyla içeri girip Sinan'ın yanına yatağına oturmuş, bitkin haldeki Sinan'la konuşuyordu. Biz de odanın duvarındaki camdan onları izliyorduk. Sinan'ın durumunda bir tuhaflık vardı ama o sırada buna kafa yoramadım. Konuşulanları da duyuyorduk.

"Sinan canım iyi olacaksın tamam mı? Bana bak beni bırakıp gidemezsin!"

"Leylam.. özür dilerim ama benim zamanım geldi. Gidiyorum ben."

"Hayır hayır hiçbir yere gidemezsin!"

Sinan fazla arabesk bir haldeydi. Yavuz gözündeki yaşları silip Sinan'ın bu halini anlamaya çalıştı. Ben de sıkıca koluna sarılmış ona destek olmaya çalışıyordum.

"Leyla, canım. Bana yaşattığın her şey için sana teşekkür ederim."

"Sinan böyle konuşma ne olur."

Leyla ağlayarak konuşuyordu ve yaşadığı şoktan ve üzüntüden ortamdaki tuhaflığı farkedemiyordu.

"Karım olmanı da çok istedim ama kısmet değilmiş."

"Sinan ben çok özür dilerim. Sana hayır dediğim için çok özür dilerim."

"Yani ben şimdi ölmeyecek olsaydım benimle hemen evlenir miydin?"

Yavuz'la birbirimize baktık. Sanırım neler olduğunu yavaş yavaş anlıyorduk.

"Evlenirdim tabi evlenirdim."

Leyla'nın ağlayarak söylediği şeyle Sinan birden yerinden doğruldu.

"O zaman hemen evlenelim!"

Leyla şaşkınca Sinan'a bakarken, Yavuz göz yaşlarını silmiş sinirle odadan içeri dalacaktı ki durdurdum.

Leyla gözyaşlarını silip Sinan'a bir süre baktıktan sonra yüzüne tokadı yapıştırdı. Sinan'ın yüzündeki gülme silinirken, hala karşısında ağlayan Leyla'ya bakıyordu. Ama bu çok acımasız olmuştu. Leyla gerçekten mahvolmuştu.

Biz Yavuz'la ne yapacak diye Leyla'ya bakarken, Leyla ağlayarak Sinan'ı kendine çekip sıkıca sarıldı. Sinan da anında kollarını Leyla'ya dolayıp sakinleştirmeye çalıştı.

"Sen ne yapıyorsun ya? Beni öldürmek mi istiyorsun?"

Sinan da yaptığı şeyin büyüklüğünü yeni idrak etmiş gibiydi. Leyla'nın saçlarını okşayarak konuştu.

"Özür dilerim canım. Hem şaka yapayım hem seni evliliğe ikna edeyim dedim ama ileri gittim sanırım. Çok özür dilerim."

Kıyamam, ikisi de çok üzülmüşlerdi. Bir süre sonra Leyla Sinan'dan ayrılıp ellerini yüzüne çıkardı.

"Her zamanki gibi münasebetsiz bir şakaydı ama haklısın. Hayat ertelenmeyecek kadar kısa. Evlenelim."

Sinan gülerek ayağa kalkıp, Leyla'yı da kaldırıp sarıldı. Sonra yastığın altından çıkardığı tek taşı Leyla'nın parmağına taktı. Biz Sinan'ın bu kadar hazırlık yapmasına gülerken, o da cama dönmüş, Leyla'nın parmağını bize gösteriyordu. Yavuz işaret parmağını tehdit eder gibi sallayıp gülmüş ardından bana sarılmıştı.

Bunu hatırlayıp durumu iyi kurtarmıştım neyse ki. Bu iki deli de yakında evleniyorlardı. Elimle Yavuz'un göğsünü severken sordum.

"Yemek yiyelim mi?"

"Ben aç değilim, ama sen ye."

"Cık, ben de aç değilim. Öğlen fazla yemişim."

"E o zaman yine film gecesi yapalım mı?"

Hevesle başımı göğsünden kaldırdım.

"Olur."

Yavuz gülerek konuştu.

"Bu sefer komedi filmi seçeyim de yine filmim sonunda seni susturmak için uğraşmayalım."

Ben yalandan bozulup Yavuz'un göğsüne vururken o da gülerek kalkıp film seçmeye gitti. Ben de mutfağa gidip mısırları hazırlamaya başladım.

Bir buçuk saatin sonunda film bitmiş ben yine ağlıyordum. Yavuz da gülerek anlamaz bir halde beni susturmaya çalışıyordu.

"Hayda Bahar, komedi filmi açtım hatta sırf sen seviyorsun diye animasyon filmi seçtim. Pardon ama bu sefer neye ağlıyorsun?"

Gerçekten şu an tam bir saçma durumun içindeydim. En sevdiğim animasyon filmini izlerken ağlamıştım. Bu hormonlar niye bu kadar erken devreye giriyordu ki. Ağlamamı kesmeye çalışarak cevap verdim.

"Ya ama baksana Yavuz. Çocuk gitmeden önce nasıl sarıldı mamuta."

Kim bilir kaç defa izlediğim filmde, bu sefer gülmek yerine, ailesinden ayrı düşen çocuk için ağlıyordum. Empati de yaptım biraz galiba. Yavuz başımı göğsüne yaslayarak konuştu.

"Oy kıyamam sana ben. Kurban olduğum, biz en iyisi bundan sonra film izlemeyelim."

Sessizce ağlayarak derin bir nefes aldım. Yavuz'un kokusu burnuma dolarken, gözlerimi kapatıp tedirgince durdum. Hayır hayır, aşık olduğum bu koku, sırf hamileyim diye beni kötü yapamazdı. Neyseki korktuğum olmadı. Zaten ben bu kokudan nasıl rahatsız olayım ki. Sıkıca sardım Yavuz'un belini, başımı da iyice yerleştirdim göğsüne. Yavuz istekle konuşmaya başladı.

"Karıcım, odamıza gidelim mi?"

Kıkırdayarak cevap verdim.

"Olur."

Yavuz gülerek kalkıp beni kucağına aldı. Başımı boynuna getirip burnumu sürttüm.

"Bahar, beni deli ediyorsun. Bir ay oldu, bu tutku azalacağına gittikçe artıyor. Ne yapacağım ben seninle?"

Yavuz beni yavaşça yatağa yatırıp thsirtümün içine elini sokup üstümden çıkarırken, gözlerim yarı kapalı haldeyken konuştum.

"Sen ne yapacağını çok iyi biliyorsun sarı komutan."

Yavuz memnuniyetle gülümseyip kendi üstünü de çıkarıp üstüme eğilirken, aklıma gelen şeyle gözlerimi açtım. Yavuz tam dudaklarıma gömülecekken ellerimi göğsüne getirip ittirdim. Yavuz şaşkınlıkla bakarken ben ne uyduracağım diye düşünüyordum. Hamileydim. Her hamilelikte ilişkiye girmek sakıncalı olmazdı ama bundan emin olmadan bu riski alamazdım. Ultrasona girip, muayene olduktan sonra emin olabilirdim. Yavuz hala gözlerimin içine bakarken ben durumu buraya getirmeden aklıma gelmediği için içimden kendime saydırıyordum. Sonra aklıma gelen şeyi söyleyiverdim.

"Şey Yavuz ben müsait değilim."

Yavuz kaşlarını çatıp anlamaya çalıştı.

"Nasıl müsait değilsin?"

"İşte özel günümdeyim."

Yavuz dudak bükerek kalktı üstümden. Ben de rahatlayıp nefes verdim. Evlendikten sonra hiç regl olmamıştım. Olamadan hamile kalmıştım işte. Allah'tan böyle olmuştu. Yoksa Yavuz bu analitik zekayla benden iyi bilirdi regl dönemlerimi.

"Ya kızım madem böyle bir şey var, niye ben iyice coşmadan söylemiyorsun? Hevesim kursağımda kaldı."

Ben kıkırdayıp sırtüstü yatan Yavuz'un üstüne yattım. Başımı göğsünün biraz altına koyup ellerimi beline sardım.

"Özür dilerim hayatım. Unutmuşum ne yapayım, aklımı başımdan alıyorsun."

Yavuz da gülerek sarıldı bana.

"Hele sen, beni öldürüyorsun hatun."

Ben de gülerek iyice yerleştim Yavuz'un üstüne. Gözlerimi kapayıp ilk üç kişilik uykumuza daldım.

Sabah erkenden uyanmıştım. Yine Yavuz'la birbirimize dolaşmıştık. Ben çok deli yatardım da Yavuz da gitgide bana benzemişti. Bu sefer Yavuz'un başı göğsümdeydi. Bir eli yastıkla yanağım arasında, diğer eli belimin altındaydı. Ben de bir bacağımı beline çıkarmıştım. Diğer bacağım da bacağına dolanmıştı. Ben bu durumumuza gülerken Yavuz uyanmıştı. Kafasını kaldırıp yüzüme baktı. O da olduğumuz pozisyonu farkedip gülmeye başladı. Elini yanağımdan çekerken konuşmaya başladı.

"Yemin ediyorum beni de kendine benzettin. Bir gün kördüğüm olmuş şekilde uyanacağız diye korkuyorum."

"Valla birbirimizi boğmazsak iyidir."

Yavuz belimin altındaki elini kurtarmaya çalışıyordu. Ben de bacağımı belinden çekip, diğer bacağımı kurtarmaya çalışıyordum.

"Ah! Bahar kolum uyuşmuş."

"Yavuz ah, benim de bacağım, ay ay ay!"

Biz inleyerek kurtulmaya çalışıyorduk birbirimizden. Nihayet Yavuz kolunu altımdan çıkarmış ben de bacağımı kurtarmıştım.

"Oh nihayet kurtulduk birbirimizden."

Yavuz kaşlarını çatarak bana döndü. Ben de gözlerimi açmış bakıyordum. Ne oldu şimdi?

"Nasıl laf o? Kurtulduk birbirimizden?"

"Yani hayatım birbirimize dolanmıştık ya onu diyorum."

Yavuz hala ciddi ciddi bakarken yatakta oturmuştu. Ben de oturup ona döndüm.

"Yine de sevmedim o lafı. Hoşuma gitmedi."

Bak şimdi, alt dudağını da sallandırdı. Yapma ama ısırıcağım şimdi. Usulca gidip alt dudağını dudaklarımın arasına alıp öpmeye başladım. Yavuz anında karşılık verirken belime dolandı. Alt dudağını çekerek yavaşça ayrıldım.

"Sallandırma diyorum sana şu dudağını, ısırıvereceğim o olacak. Ayrıca merak etme. İstesen de o kadar kolay kurtulamazsın benden."

Yavuz gözleri kapalı halde alnını alnıma dayadı.

"Bahar, sen benim her şeyimsin. Bunu laf olsun diye söylemiyorum. Sen benim yaşama sebebimsin. En değerlim, en kıymetlimsin. Sahip olduğum en güzel şeysin. İyi ki varsın. İyi ki hayatımdasın. Sen yoksan ben de yok olurum. Seni çok seviyorum, çok."

Benim gözlerim dolmuş iki damla yaş süzülmüştü. Burnumu hafiften çekince Yavuz şaşkınca gözlerini açıp ayrıldı benden. Ellerini yüzüme getirip sildi göz yaşlarımı.

"Ne oldu şimdi? Niye ağlıyorsun?"

Bir şey diyemeyip baktım sadece. Sonra kollarımı boynuna doladım.

"Yavuz ben seni çok seviyorum. En çok da senin beni sevişini seviyorum."

Saçlarımı okşayarak minik bir buse kondurdu.

"Oy kıyamam ben sana. Güzelim sen bu aralar biraz fazla mı duygusal oldun acaba?"

Beni neşelendirmek için söylüyordu ama ben böyle devam edersem Yavuz durumu anlayacaktı. Yavaşça ayrıldım.

"Yoo sadece çok güzel şeyler söyledin ondan yani."

Yavuz da hafiften gülümseyerek baktı yüzüme. Yüzünde anlam veremediğim bir hüzün var gibiydi. Normalde böyle duygusal çıkışlar yapmazdı. Hadi ben hamilelikten duygusallaşmıştım. Ama Yavuz neden bu kadar duygusaldı bu sabah? Dolu gözlerini akıtmamak için gözlerini kapayıp açtı. Ardından toparlanıp konuştu.

"İyi madem hadi kalkalım. Kahvaltı yapıp çıkalım bir an evvel, geç kalmayalım."

Kafa sallayıp elini tutarak çıktım yataktan. Yavuz önde ben arkada elele mutfağa giderken diğer elimi karnıma getirdim. Merak etme bebeğim, baban bugün senin varlığını öğrenecek. Bakalım nasıl bir tepki vereceksin maviş.

Bugün kampa gitmeyecektim. Hastanede odamda bir o yana bir bu yana gidip duruyordum. Öğlen olmuştu ve ben hala Yavuz'un doğum gününü nasıl kutlayacağımı bilmiyordum. Aslında herkesi eve çağırıp hep birlikte kutlayalım istiyordum ama bebek haberini nasıl vereceğime karar verememiştim. Aklıma gelen şeyle yüzüme bir gülümseme yayıldı. Elimi karnıma götürüp sevdikten sonra Leyla'yı aradım.

"Efendim Bahar?"

"Alo Leyla, Yavuz yanında mı?"

"Hayır değil. Ne oldu bir şey mi oldu?"

"Yok yok olmadı bir şey. Biliyorsun bugün Yavuz'un doğum günü."

Leyla iç çekip cevapladı.

"Evet biliyorum."

Leyla'nın iç çekişi canımı sıkmıştı. Kaşlarımı çatıp sordum.

"Niye öyle iç çektin?"

Leyla biraz duraksayıp derin bir nefes alarak konuşmaya başladı.

"Baharcım büyük ihtimalle bilmiyorsun sen ama Yavuz doğum gününü kutlamaz."

Ben dudak büküp sordum.

"İyi ama neden?"

Leyla yine sessiz kaldı bir süre. Nasıl anlatacağını bilmiyor gibiydi.

"Bahar, aslında Yavuz'un hayatıyla, geçmişiyle ilgili şeyleri ondan öğrenmelisin. Bu da onlardan biri ama sanırım bu seferlik bir istisna yapabiliriz. Çünkü sanırım sürpriz falan yapmak istiyorsun."

Ben iyice meraklanarak konuştum.

"Evet istiyordum ama" ben durunca Leyla devam etti.

"Bahar, Yavuz son beş yıldır doğum gününü kutlamaz. Hatta o günü hatırlamak bile istemez. Beş yıl önce bugün hayatının en kötü gününü yaşadı. Hepimiz için yıkıcıydı ama Yavuz mahvolmuştu."

Leyla durup nefes alarak devam etti. Bense merakla anlatacaklarını bekliyordum.

"Yavuz'un doğum gününü kutlayacaktık. Yavuz'un annesi, Gülümser teyze evde hazırlık yapacaktı. Önceki gün konuşmuştuk. Biz de Sinan'la Yavuz'u oyalıyorduk. Bir kaç saat sonra Gülümser teyzeyi aradık hazırlıklar tamam mı diye ama açmamıştı. Biz de yeteri kadar zaman geçti nasılsa diye eve götürdük Yavuz'u. Yavuz tabi farkındaydı ona sürpriz yapacağımızın ama bozuntuya vermiyordu. Eve gelip kapıyı çaldık ama açan olmadı. Önceki gece Yavuz Sinan'larda kalmıştı. Ben de bir arkadaşımdaydım. Gülümser teyzeyi o gün hiç görmemiştik ama evde hazırlık yapacağını biliyorduk. Biraz daha bekledik ama kapı açılmadı. Anahtar da yoktu. Sinan'la Yavuz evin camlarını kontrol ettiler açık var mı diye. Mutfağın camı açıktı, biz de ordan girdik. Gülümser teyzeye seslenerek salona geçtik. Sonra.."

Leyla yine duraksadı. Zorla konuşuyordu hatta ağlamaya başlamıştı. Konuşmakta zorlanarak devam etti.

"Sonra salonda Gülümser teyzeyi bulduk. Kendini asmıştı."

Leyla artık kendini tutamayıp ağlarken ben de duyduklarımla elimi ağzıma kapamıştım. Gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Allah'ım nasıl bir acı bu. Yavuz ne büyük bir acı yaşamış öyle. Demek sabahki hüzünlü, duygusal halleri bundandı. Bana hiç bir şey anlatmamış, hiçbir şey belli etmemişti.

Leyla telefonun ucunda ağlarken ben de artık kendimi tutmayı bırakmıştım. Şimdi Yavuz burda olsa. Sıkıca sarılsam. Yaralarını sarsam. Unutursam bütün acılarını. Başka bir şey istemezdim. Leyla biraz sakinleşince tekrar konuşmaya başladı.

"Yavuz sabah erkenden İstanbul'a gitti. Annesinin mezarına. Akşam uçağıyla gelecek."

Yavuz bana annesini anlatmamıştı. Tabi ki isterdim bana anlatsın, derdini paylaşsın, ortak olayım üzüntüsüne ama onu anlayabiliyordum. Bunu anlatması çok zordu. Hazır olduğunda elbet anlatırdı bana ama artık ne önemi vardı. Ben ona acılarını unutturmak için elimden geleni yapacaktım. Ben göz yaşlarımı silerken Leyla devam etti.

"Sana anlatamamış belli ki henüz. Ama kırılma ona. Çok büyük bir travma yaşadı. Kendine gelmesi uzun sürdü. Hala konuşmaz o konuyla ilgili. Sana bir gün anlatırdı her şeyi elbet ama benden duymuş oldun."

"Kırılmam ben ona. Anlıyorum. Çok zor."

"Yani demem o ki, Yavuz o günden beri kutlamaz doğum günlerini. O yüzden öyle süprize falan gerek yok ama sen nasıl istersen öyle kutla tabi. Senin kocan o, konuşup dertleşirsiniz belki."

"Tamam Leyla. Teşekkür ederim anlattığın için."

Ardından kapattık telefonu. Ah Yavuz, ah sevdiğim. Sen neler yaşıyorsun içinde? Bana anlatmadığın ne fırtınalar var mavilerinde? Elimi karnıma getirip usulca sevdim. Sen babanın umudu olacaksın bebeğim. Annesi bir doğum gününde gitti, sen de bir doğum gününde geldin onun hayatına. Tekrar bugünü sevdireceksin babana. Tam zamanında geldin, iyi ki geldin.

Akşam olmuş eve gelmiş Yavuz'u bekliyordum. Ona bugünü yeniden sevdireceğiz beraber bebeğim. Baban seni öğrenince çok mutlu olacak. Benim gözlerim yine dolmuştu. Çalan kapıyla göz yaşlarımı akmadan silerek toparlanıp kapıyı açtım. Yavuz yüzünde zoraki gülümsemeyle sıkıca sarıldı bana. Oy kurban olurum ben seni yaradana. Ben de kollarımı boynuna dolayıp kokusunu içime çektim. Yavaşça ayrılıp yüzünü avuçladım.

"Hoşgeldin."

Gülümseyerek konuştu.

"Hoşbulduk."

Kapıyı kapatıp, elinden tutarak salona getirdim onu. Beraber kanepeye oturduk.

"Nasıl geçti günün?"

Mavilerine dikkatle bakıp konuştum.

"İyi, senin?"

Gözlerini kaçırmadan usulca cevap verdi. Hüznü okunuyordu gözlerinden.

"İyi."

Yutkunup gülümsedim. Ellerini tutup gözlerine baktım.

"Yavuz, benim sana söyleyeceğim bir şey var."

Yavuz merakla bakıp 'ne' der gibi başını salladı. Gülümseyerek kalktım kanepeden. Yatak odasına geçip küçük kutuyu alıp, salona döndüm. Yavuzun karşısına dikilince Yavuz'a elimi uzatıp onu da kaldırdım. Doğum gününü kutlayacağımı anlamış, hafifçe gülümseyerek bakıyordu. Küçük kutuyu uzatıp konuştum.

"Yavuz, seni çok seviyorum. İyi ki doğdun, iyi ki varsın, iyi ki benimsin, iyi ki hayatımdasın. Doğum günün kutlu olsun sevdiğim."

Yavuz yutkunup gülümseyerek kutuyu aldı.

"Teşekkür ederim hayatım, ne gerek vardı."

Bana bir şey belli etmemek için doğum gününü kutlamadığını bile söylemeyip, usulca kutuyu alması içimi acıtırken, Yavuz paketi açtı. Ben ne tepki verecek diye bakarken, Yavuz gördüğü şeyle şaşırarak bana baktı. Sonra kutudaki bebek patiklerini çıkarıp bana doğru tuttu.

"Hayatım bunlar çok şirin ama bana olacaklarını sanmıyorum."

Ben Yavuz'un böyle bir anda bile espri yaparak acısını hafifletmeye çalışmasına tebessüm ederken heyecanla gözlerinin içine bakıyordum. Yavuz hala anlamadan bakarken dayanamayıp elini tutup karnımın üstüne getirdim.

"Onlar senin için değil zaten" diyip bakışlarımı karnıma indirdim.

Tekrar Yavuz'un gözlerine bakınca yavaş yavaş anlamaya başlamıştı. Yutkunup konuştu.

"Nasıl yani? Yani şimdi, sen?"

Yavuz heyecandan gerisini getiremezken, gözlerimden yaşlar akıtarak gülümsedim.

"Hamileyim. Bir bebeğimiz olacak. Annenin senden gittiği gün, hayatına başka bir mucize geldi."

Yavuz'un anında gözleri dolmuştu. Hem annesine olanları bilmeme şaşırmış, hem baba olacağına sevinmiş, annesinin acısını yaşarken birden en büyük mutluluğu hissetmişti. Karışık duygular içinde tepkisizce duruyordu. Gözünden bir damla yaş akarken nihayet konuştu.

"Ben, şimdi, baba mı oluyorum?"

Gülümseyerek kafa salladım.

"Evet hayatım. Baba oluyorsun."

Yavuz'un gözyaşları akmaya başlamıştı artık. Bana iyice yaklaşıp yavaşça önüme eğildi. Karnımı usulca öpüp, yanağını karnıma yaslayarak kollarını belime doladı. Küçük bir çocuk gibi ağlayarak, fısıltıyla konuşmaya başladı.

"Bebeğim, hoş geldin, tam zamanında geldin, iyi ki geldin. Söz veriyorum seni çok seveceğim. Seni bütün kötülüklerden koruyacağım. Sen benim mucizemsin."

Ben de Yavuz'la birlikte ağlarken ellerimi saçlarına çıkarmış usul usul seviyordum. Yavuz biraz daha karnımı sevdikten sonra yavaşça ayağa kalktı. Ellerini yüzüme getirip gözyaşlarımı sildi. Alnıma öpücük kondurup konuştu.

"Baharım, karım, her şeyim. Çok teşekkür ederim. Bana ev oldun, aile oldun yuva oldun. Şimdi de bir mucize vereceksin bana. Teşekkür ederim Bahar, teşekkür ederim."

Ellerimi beline getirip konuştum.

"Asıl ben teşekkür ederim Yavuz. Ben sevgisiz büyümüş bir çocuktum. Aile nedir bilmeden büyüdüm. Senin sevgin beni iyileştirdi. Öyle çok sevdin ki beni, başka hiçbir sevginin eksikliğini hissetmedim bile. Şimdi de ailemiz büyüyor. İki kişilik bir aileyken artık üç kişi oluyoruz."

Yavuz gülümseyerek sıkıca sarıldı bana. Bende beline doladım kollarımı. Yavuz saçlarıma öpücükler konduruyordu. Ben buna kıkırdarken Yavuz yavaşça ayrıldı. Soran gözlerle bakınca, anlayıp konuşmaya başladım.

"Ben aslında doğum gününde herkesi toplayıp sürpriz yapacaktım sana ama Leyla doğum gününü kutlamadığını söyledi. Nedenini de anlattı" Yavuz hüzünle başını eğip, sonra tekrar kaldırdı. Ben de devam ettim "ben dün öğrenmiştim hamile olduğumu. Bugün doğum günün olduğu için de bugün söylemek istedim. Ama Leyla durumu anlatınca böyle bir kutlama yapmaya karar verdim."

Elini alıp tekrar karnıma getirdim.

"Annen gitti diye doğum gününü kutlamayı bıraktın, Allah sana aynı gün başka bir mutluluk gönderdi. Bugüne ait kötü anıların yerini mutlu olanlar alsın diye. Canım, çok üzücü bir şekilde kaybetmişsin anneni. Ben çok üzgünüm ama bak artık bugünü tekrar sevmek için bir sebebin var. Hem annen de olsa, doğum gününe küsmeni değil hep mutlu olmanı isterdi."

Yavuz tekrar gözünden yaşlar akarak konuştu.

"Bahar, bugün beş yıldır benim için kabustan farklı değildi. Ama bugün bana öyle güzel bir haber verdin ki, artık yeniden kutlamaya değer oldu. Annem hep benimle. Onun intikamını bir gün alacağım. Ama bundan sonra bugünü hem doğum günüm hem bebeğimizi öğrendiğim gün olarak kutlayacağım."

Gülümseyerek Yavuz'u dinlerken, dediği şey aklıma takılmıştı.

"İntikam mı? Leyla annenin intihar ettiğini söylemişti."

Onu üzmekten korkarak sormuştum ama merak ediyordum onu bu kadar üzen şeyi.
Karnımı severek konuştu.

"Başka zaman konuşuruz olur mu? Şimdi bu sevinci yaşayalım, söz sonra her şeyi anlatacağım."

Usulca kafamı salladım. Yavuz da gülerek baktı yüzüme. Sonra gülümsemesi yüzünde büyürken birden belime dolanıp havaya kaldırarak döndürmeye başladı beni. Hüznünü bir kenara bırakmış, şimdi heyecanla, mutlulukla gülüyordu. Benim ağzımdan küçük bir çığlık koparken Yavuz bir yandan beni döndürüyor bir yandan bağırıyordu.

"Baba oluyorum, baba!"

Ben de hem gülüyor hem onu durdurmaya çalışıyordum.

"Yavuz hahaha ya Yavuz dur indir beni! Hahah Yavuz dur bak başım döndü."

Son dediğimle anında durdu. Ellerini yüzüme çıkarıp telaşla konuştu.

"Özür dilerim hayatım, iyi misin?"

Kolumdan tutarak kanepeye oturttu.

"Tamam tamam iyiyim."

Yavuz yüzümü severken birden aklına bir şey gelmiş gibi duraksadı.

"Bir dakka. Sen dün gece özel gününde olduğunu söylemiştin."

Soran gözlerle bakınca gözlerimi kaçırıp cevap verdim.

"Şey aslında ondan değildi. Yani hamile olduğum için durdurdum seni. Bir anlık aklımdan çıkmıştı da."

Yavuz anladım der gibi bir baş hareketi yaparak eğdi başını sonra birden kaldırıp kocaman açtığı gözleriyle sordu.

"Nasıl yani, şimdi o zaman doğuma kadar bir daha yok mu?"

Öyle tatlı tatlı sormuştu ki, elinden şekeri alınmış küçük bir çocuk gibi. Azıcık korkutayım dedim.

"Evet canım doğuma kadar yok bir daha. Bebek için zararlı. Sabredeceksin artık."

Ben ne diyecek diye bakarken, o kaşlarını çatmış başını diğer taraf çevirmişti. Sonra bana dönüp konuştu.

"E ne yapalım. Bebeğim için katlanacağım artık senin hasretine. Yani zor olacak biraz ama bebeğimizin sağlığı çok daha önemli."

Oy ben sana kurban olurum. Sen hemen bebeğimizi mi düşünmeye başladın. Kıyamam ben sana. Muzipçe gülerek konuştum bu sefer.

"Tamam tamam şaka yaptım. Yani ben bugün ultrasona girdim. Her şey yolunda, bir sakıncası da yokmuş."

Yavuz ters ters bakıp yalandan kızarak üstüme gelmeye başladı koltukta.

"Bak sen doktor hanıma. Bebeğinin babasını kandırmaya utanmıyor musun bakayım sen?"

Koltukta üstüme gelirken ben de geri geri gidiyordum ama yerim kalmamıştı.

"Ya Yavuz bak ben hamileyim. Gelme üstüme üstüme."

"Sen junior Karasu'ya dua et yoksa ben sana yapacağımı biliyordum."

Ben gülerek gidip beline sarıldım, başımı göğsüne yasladım. Yavuz da kollarını bana dolayıp, saçlarımı öptü.

"Hadi yatalım artık. Hamilesin sen, dinlenmen gerek."

Gülerek kafa salladım.

Yatağa girince yine Yavuz'un göğsüne yattım. O da kolunu belime doladı.

"Yavuz, kız mı olsun istersin erkek mi?"

"Sağlıklı olsun yeter."

Yavuz gülerek söylemişti ben de kıkırdayarak konuştum.

"Ya hadi söyle, tabiki sağlıklı olsun yeter ama sen ne olsun istersin?"

Yavuz iç çekip konuştu.

"Ben kızımız olsun isterim. Annesine benzeyen güzeller güzeli bir kız. Fındık burnu, gülünce kısılan gözleri olsun" birden durdu. Sonra ciddi bir tonla devam etti "vazgeçtim olmasın."

Şaşkınlıkla sordum.

"Ne olmasın?"

"Gülünce gözleri kısılmasın."

Bozularak sordum bu sefer.

"Niye, ben sevdiğini zannediyordum."

"Seviyorum tabi hem de çok. O yüzden olmasın zaten."

"Ne demek ya o?"

"Ya kızım, sen gözlerin kısılınca ne kadar güzel oluyorsun haberin var mı? Aklım gidiyor başkası da görecek de farkedecek diye."

Kıkırdayarak göğsünü sevdim.

"Ya Yavuz."

Söylediği şey hoşuma gitmişti. Yavuz hala aynı ciddiyetle devam etti.

"En iyisi bizim önce oğlumuz olsun. İkincisi kız olur."

"İkincisi mi?"

"Evet. Yani tek çocuk yapıp durmayacağız heralde."

"Yani Yavuz, daha ilki doğmadan ikincisini mi düşünüyorsun?"

"Evet evet en iyisi önce oğlan olsun. O biraz büyüdükten sonra kızı yaparız. Sonra oğlumla beraber hallederiz o gülünce kısılan gözlere aşık olan adamları. Ben de bir tane var zaten, iki tanesiyle tek başıma baş edemem. Ayrıca ne aşık olması ya, ben vermem kızımı kimseye. Mahvederim valla onları."

Ben şaşkınlıkla Yavuz'u dinlerken doğmamış kızıma üzülmeye başlamıştım.

"Ya Yavuz Allah aşkına doğmamış çocuğu mu kıskanıyorsun?"

"Öyle deme Bahar, o günler de gelecek. Hazırlıklı olmak lazım."

Kafa sallayıp onayladım.

"Doğru haklısın."

Yavuz dalga geçtiğimi anlamıştı.

"Sen geç bakalım dalganı. Ben işimi şansa bırakmam kızım."

Gülerek sevdi saçlarımı, ben de gülerek gözlerimi kapadım.

"Sen peki, sen ne istersin, kız mı erkek mi?"

Gülümseyip cevap verdim.

"Ben sevdiğim adama benzeyen bir oğlum olsun isterim. Sapsarı saçları, masmavi gözleriyle tıpkı sen olsun. Senin minik halin olsun. Her şeyiyle sana benzesin."

Yavuz gülümseyerek tekrar konuşmaya başladı.

"Zaten mavi gözlü olacaksa kesin erkek olsun. Yoksa hem mavi gözlü hem de gülünce kısılan gözleri olan bir kızla gerçekten katil olurum."

"Ya Yavuz!"

Gülerek yalandan göğsüne vurdum. O da gülerken daha sıkı sarıldı bana.

"Hadi artık uyuyalım, geç oldu."

Yavuz saçıma öpücük kondururken başımı salladım.

"İyi geceler bebeğimin annesi."

"İyi geceler bebeğimin babası."


BÖLÜM SONU
👼🏼

Continue Reading

You'll Also Like

17.7K 1.1K 24
Üniversite okumak için köyünden çıkan Emine Mine, herkesi kendi bildiği için güvenir ve sonunda aldatılır. Aklını başına toplaması gerektiğini düşün...
46K 3.6K 52
Uçurumun kenarında ölüme adım adım yaklaşırken kaybedecek canımdan başka hiçbir şey kalmadığını fark ettim. Kaybedicek hiçbir şeyi olmayanlardan kork...
132K 14.4K 52
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
1.3M 75.3K 45
Damla Naz Aydoğan yirmi altı yaşına gelmiş, istediği her şeyi elde eden, zengin, egoist, kibirli, ukala, çok bilmiş, şımarık ve bir o kadar da güzel...