red | jungkook • rosé

miaplacidhus által

482K 30K 14.2K

"Bana ait olmanı isterdim Chaeyoung, sadece bana." • 15.05.2018, İdol Kurgu. İkinci Kitap: Paint Me In All... Több

0.0
0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
red
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1
3.2
3.3
dark red
3.4
3.5
3.6
3.7
3.8
3.9
4.0
4.1
4.2
4.3
4.4 | final
paint me in all red

1.4

9.7K 661 341
miaplacidhus által


"Sıcak çikolata?"

Gözlerim kapının pervazından kafasını uzatmış olan Jungkook'a kaydı. Dağınık saçlarıyla aşırı sevimli görünüyordu. "Olabilir..." diye mırıldandım.

Etkisinden çıkamamıştım ki.

Gözlerim dışarıdan göründüğünden daha büyük olan ağaç evi taradı. Jungkook, Jimin ve Taehyung'un yaptığı ve kafalarını dağıtmak için gizlice geldikleri bir yerdi.

Ya da kız atmak için.

Buraya beni neden getirdiğini bilmiyordum ama itiraf etmem gerekiyorsa... Mutlu olmuştum.

Önümdeki küçük sehpaya bir kupa konduğunda Jungkook hemen yanımdaki mindere kendini atmıştı.

Aslında çok bir şey yoktu, üç minder ve ortalarında ise küçük bir sehpa vardı, mutfak kısmında ise bir masa, mini buzdolabı ve ufak bir fırın.

Sanırım... Burada kafa dağıtmak için içmeye ve dertlerini dökmeye geliyorlardı.

"Jungkook," dedim gözlerimi kupadan ayırmadan. "Beni neden buraya getirdin?"

Kahveleri beni bulduğunda elime aldığım kupayı biraz daha sarmaladım.

Çok güzel bakıyorsun.

"Seni stresli ve panik görüyorum, Taehyung ve Jimin'le sıkıntıya girdiğimizde buraya geliriz. Sadece seni de getirmek istedim," Gözlerini benden çekip kendi kupasına diktiğinde rahatça nefesimi dışarıya verdim. Nefesimi tuttuğumun farkında bile değildim. "Seni böyle görmek istemiyorum Chaeyoung, sen... Güçlü ve azimli bir kadınsın, hırslı ve ne istediğini bilen. Kendini boş yere üzmeni istemiyorum."

"Ya üzersem?" dedim anlık gelen bir cesaretle. Tanrım, sıcak çikolatanın içine alkol kattıysa, bu cesaretimin nedeni belli olurdu. "Ya kendimi üzersem, ne yapacaksın ki?"

Kupasından bir yudum alırken gözlerini benden çekmemesi yerimde huzursuzca kıpırdanmama sebep oldu.

İyi şeyler düşünmüyordu. Kesinlikle düşünmüyordu.

Bunu haylazca parlayan kahvelerinden net bir şekilde anlayabiliyordum.

Minderini oturduğu yerden yavaşça bana doğru kaydırdığında gerilememek için kendimi tuttum.

"O zaman, seni mutlu bir kadına dönüştürmek görevim olur."

Ah, bunu yapma.

"Jungkook, bende ilgini çeken şey ne bilmiyorum ama... Aradığın kadın ben değilim. Ben..." Kelime bulmakta zorluk çekiyordum çünkü üzerimde bulunan gözler beni zorluyordu. "Ben istediğin kadın değilim. Beni mutlu etmek için kendini uğraştırmanı isteme-"

"Ben buna uğraş demezdim," Gülüşü kulağımda çınladı. "Chaeyoung, istediğim kadın olmasaydın, şu an benimle birlikte burada olmazdın."

Sıcak nefesini yüzümde hissettim.

Yanaklarım yandı ve bakışları bedenimi titretmeye yetti.

Ulu Tanrım, karşımda bana hediye ettiğin bir ilah mı vardı?

"Kendinden bu kadar emin olman şaşırtıcı," diye mırıldandım elimdeki kupadan son yudumumu alırken. "Ben zoru oynamayı severim, Jungkook."

Kendimden emin bir karakterim vardı, yapım böyleydi. Dik başlı, ne istediğini bilen ve azimle çalışan biriydim.

Beni istiyorsa...

Elde etmesi zor olacaktı.

Ya da kendimi kandırıyordum çünkü en ufak bir dokunuşunda bile karıncalanan ahmak bir vücudum vardı.

Kesinlikle kendimi kandırıyordum.

"Öyle mi dersin?" diye fısıldayarak bana yaklaştığında tek kaşı havaya kalkmıştı. "Emin misin zoru oynadığına, Park Chaeyoung?"

Emin değilim tabii ki! Karşımda sen varsın seni ahmak!

"Evet, bu kadar kolay değ..."

Dudaklarımda hissettiğim ani baskıyla sözüm kesildiğinde gözlerim salisesinde büyüdü ve elimdeki kupa bardağı yeri boylayarak bin parçaya bölündü.

İçimde yanmak için bekleyen kıvılcım alevlendi ve bu his tüm bedenimi titretti.

Titriyordum, göğüs kafesim ağrıyordu.

Dudakları ısrarla hareket etmezken aramızda sadece birkaç santim bırakarak geriledi ve nefesini yüzüme çarparken boğuk bir sesle fısıldadı.

"Zoru elde etmeyi severim," Dudaklarını yaladı. Gözlerini bir kez olsun dudaklarımdan çekmiyordu, Tanrım! "Ah... Hayal bile edemeyeceğim kadar güzelsin..."

Boğazıma takılan düğüm yüzünden bırakın konuşmayı, nefes bile alamıyordum.

Gözleri yüzümü tarayıp gözlerimde durduğunda kirazımsı dudaklarını kıvırdı.

"Ani olduğu için üzgünü... Aslında dürüst olacağım, değilim."

Daha sonra vereceğim tepkiyi bile beklemeden ince parmakları çenemi kavradı ve beni kendine doğru çekerek dudaklarıma kapandı.

Daha önce öpmemesinin hıncını çıkarıyor gibiydi...

Yanlış olan bir şey neden bu kadar doğru hissettiriyordu?

Islak dudakları benim kuru dudaklarımla buluşurken rahatsız olmamış bir şekilde alt dudağımı kavramaya çalıştı, fakat dudaklarımı ısrarla açmamaya devam ediyordum.

Pişman olmak istemiyordum.

Keşke demek hiç istemiyordum.

Dudaklarımı yavaşça araladığımda tereddüt içerisindeydim fakat boğuk bir ses çıkarıp üzerime abandığında ne olduğunu anlayamadan eli belimi bulup bedenimi kendine doğru çekti ve...

Tanrım.

Kucağındaydım.

"Jungkook," dedim nefes nefese. Lanet olsun ki bu istediğim gibi değil, adını inliyormuşum gibi çıkmıştı. "İ-ileri... Gitmemeliy..."

"Sana asla zorla dokunmam," diye sözümü kestiğimde kucağında olmanın verdiği rahatlık beni şok edecek cinstendi. "Amacım bu değil, sadece... Ah, fazla öpülesiydin."

Fazla öpülesi miydim?

Tanrım, birinin bana neden Lalisa'nın sesinin kafamda çınladığını açıklayabilir miydi?

Sevişmelisiniz...

"Biliyor musun..." dedim ellerim benden habersiz gömleğinin yakasına tutunurken. Anlık gelen cesaretlerimden birini yaşıyordum ve şu an bunu söyleyemezsem bir daha asla söylemeye cesaret edemezdim. "Sende şu an gözüme öpülesi geldin."

Güldüğünü gördüğümde daha fazla beklemeden yakasından tutup kendime çektim.

Jungkook'un gülüşünden öptüm.

Baş parmağıyla bel boşluğumu okşadığında aynı anda alt dudağımı hafifçe ısırdı.

Kalbim sızlıyordu. Ah, cidden.

Parmaklarımı kızıllarının arasına geçirdiğimde nefesim tükendi ve dudaklarından ayrılıp nefes nefese yüzüne baktım.

Sen bir meleksin, Jeon Jungkook.

Gözlerim kızıllarına kaydığında ensesindeki saçlarıyla oynamayı bırakıp parmaklarımı göğsüne düşürdüm.

Tanrım, az önce ne olmuştu?

Ani bir adrenalin patlaması yaşıyordum, her şey çok hızlı gelişmişti ve ikimiz de aç bir aslan gibi davranıyorduk.

Ya da ben davranıyordum.

"Chaeyoung," Kıkırtısı kulaklarıma doldu. "Zoru oynadığına pek emin değilim, güzelim."

bu bölümü acilen yakınlaşmalarını, sevişmelerini ve smut isteyen okurlarıma adıyorum, yazarken kendimde değildim sanırım :')

beğenmişsinizdir umarım, çünkü onları bu kadar erken öpüştürmeyi planlamıyordum ama geçen bölümlerde "smut ne zaman?" diye soranları görünce, biraz erken yapmak istedim, ayrıca kızabilirsiniz fakat şöyle açıklayayım; sessiz, loş ışıklı bir ortamdasınız, sizi deli gibi arzulayan ve sizin de onu arzuladığınız bir çocuk var, yakınsınız fakat aynı zamanda stresli bir dönemdesiniz ve huysuz hissediyorsunuz, ani duygu değişimleri falan filan, böyle bir yakınlaşmanın olması gerekiyordu..

yorumlarınızı okumak istiyorum! ve yarın sabah sabah 1 haftalığına tatile gideceğim bu yüzden bölümü yazsam bile gelmeyebilir, sizin için attım bu saatte ;(

beğeniyor musunuz kitabı?

desteğinizi seviyorum, sizi seviyorum, kendinize iyi bakın! sınır koymayacağım ama bu bölümün çok yorum almasını istiyorum.. yoksa bölüm olduğundan daha da gecikebilir, ehu

görüşürüz!

Olvasás folytatása

You'll Also Like

121K 13.4K 51
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
30.6K 2.3K 17
jeon jungkook bu dünyaya beni sinir etmek için gelmişti ve bunu tam anlamıyla başarıyordu. [ Jeon Jungkook x Rosé ] for @exolis
1K 139 2
Bekarlık hayatına körü körüne bağlanmış ve sabit fikirleri olan Jeon Jungkook'un, düğününde onu şahidi yapmasını isteyen dostu Kim Taehyung'a ve arka...
42.7K 2.2K 14
"kurtarıcısına aşık kız... klişe hikaye." "komşu kızına platonik aşık çocuk mu söylüyor bunu?" ya da asi'nin şebnem'in kızı olarak doğup büyüdüğü ve...